Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/509 E. 2019/23 K. 16.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/509 Esas
KARAR NO : 2019/23
DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 08/06/2018
KARAR TARİHİ: 16/01/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili davası ile; müvekkili ile davalı şirket arasında total markası adı altında petrol ürünlerinin satış ve dağıtımının yapılmak üzere bayilik sözleşmesinin imzalandığını, sözleşmede belirlenen yerde 18.06.2015 tarihine kadar belirlenen istasyonda davalı şirketin müvekkilinin bayisi olarak akaryakıt istasyonu işletmesi hususunda anlaştıklarını, ancak davalının sözleşmede belirlenen taahhüt ettiği tonaj alımına aykırı haraket ettiği edimlerini yerine getirmediği, sözleşemeye aykırı davranarak başka firmalardan alım yaptığını, … noterliğinin … nolu 02/07/2012 tarihli ihtarnamesi ile haklı nedenle fesh edildiğini, sözleşmenin normal bitiş tarihinin 18.06.2015 olmakla bu fesih nedenle cezai şart ve alacak hakkının doğduğunu, ayrıca davalıdan alacaklı olduğu miktarların bulunduğunu, bu nedenle sözleşme hükümlerinde belirlenen protokolden doğan istasyon bayilik sözleşmesi ihlalinden doğan, protkol de belirlenen asgari alım taahütlerinden aykırılıktan doğan cezai şart miktarlarının ayrı ayrı ve erken sona erme nedeni ile kar mahrumiyetine ilişkin alacaklarının tahsiline , masraf ve ücreti vekalete hükmedilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP : Davalılar vekili cevaplarında; harcın öncelikle eksik olduğunu, talep edilen miktarların düşük gösterildiğini, bunun yanı sıra davacı feshinin haklı sebeplere dayanmadığını taraflar arasında ekonomik anlamda güç dengesinin bulunmadığını, fiyatlarının müvekkiline yanlış yansıtılarak zarar görmesine neden olduğunu, mal sevkiyatının yapılmadığını, bu hususlarının bilirkişi incelemesinde belirleneceğini ayrıca aynı konular ve gerekçelerle cezai şartın ön görülemeyeceğini, müvekkilinin ekonomik özgürlügünü yok eden sözleşmelerin batıl olup iptalini gerektirdiğini, zira kararlaştırılan cezai şartların çok yüksek olup ekonomik mahvına sebep olabilecek durumda olduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava taraflar arasındaki sözleşmeler gereği fesih sonrası davalının haksız eylemleri iddiası ile talep edilen sözleşme hükümler çercevesinde cezai şart ve kar mahrumiyetine yönelik davadır.
Yapılan yargılamada iddia ve itirazlar tekrarlanmış, bayilik sözleşmeleri, protokol ihtarlar, tespit raporları, hesaplama tabloları , tarafların defter ve kayıtları ve yapılacak bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Mahkememizce dosyaya deliller temin edilmiş, tarafların iddia ve itirazları, sözleşme hükümleri, taahhüt olunan miktar, cezai şart, kar mahrumiyeti, talep kalemleri incelenerek ayrıca bilançolarda davalı kayıtlarında cezai şartın davalının ekonomik mahvına neden olup olamayacağı hususları da denetlenerek bilirkişi incelemesi yönünde karar oluşturulmuştur.
Yapılan incelemede; bilirkişilerce usulüne uygun olarak kayıtlar denetlenmiş yıl sonu bilançoları ve davalının kayıtları incelenmiş, sermaye kar yedekleri, geçmiş yıl kar ve zararları ve net kar ve özkaynak tutarları belirlenmiş, yine sözleşme hükümleri doğrultusunda asgari alım taahüütleri yönünde miktarlar değerlendirilerek yapılan hesaplamalarda; davacının 13.06.2010 tarihli istasyonlu bayilik sözleşmesi ihlalinden doğan cezai şarta ilişkin 50.000 USD talep ettiği, sözleşmenin 27/1 maddesi b bendinde bayiden uyulmayan her bir husus için 50.000 USD cezai şart talep etme hususu belirlenmiş olup, yine davacı tarafından protokol de belirlenen asgari alım cezai şart olan 2.000 USD olup, bayi taahhütü olarak 4.madde a bendinde bu hususunun sözleşmeye alındığı, yapılan denetlemede davalı bayinin taahhüdünü bu doğrultuda yerine getirmediği, ihlal de bulunduğu, yine davacı tarafından protokol ihlalinden doğan cezai şarta ilişkin 2.500 USD talep edilmiş olup, davalının protokole aykırı davranması nedeniyle protokolün fesh edildiği ve başka firma ürünleri satması nedeni ile bu cezai şartın gündeme getirildiği, bu hususlarında kayıtlarında ve ihtarları ile belirlendiği ayrıca Kocaeli Sulh Hukuk mahkemesinden yapılan tespit ile davalının davacıdan yaptığı mal alım miktarı ile pompa satış miktarları arasındaki fark tespite konu edilip bunun başka firmalardan mal alışını gösterdiği ve bu yönde de alış ve satışlar arasındaki farkın belirlendiği, bu husususn EPDK ya şikayet olarak ve yaptırım olarak işlem yapılması için başvuruda bulunulduğu, anlaşılmıştır.
Bilirkişilerce yine taraflar arasındaki sözleşmenin haklı nedenlerle fesih sonrası sözleşmeye göre bitmesi gereken tarih dikkate alınarak bu yöndeki davacının yoksun kalınan kar miktarı değerlendirilmiş 528.578 USD olarak belirlenmiştir.
Bilirkişilerce yine tarafların rapora karşı itirazları doğrultusunda değerlendirmeler ve itirazları karşılar cevaplar verilmiş, kar mahrumiyetine ilişkin hususların sözleşmenin sona erdiği 02/07/2012 tarihinden , olması gereken bitim tarihi olan 18.06.2015 ‘e kadar ki süre içinde değerlendirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı sunulan deliller, izleme olanağı sağlayan bilirkişi raporları taraf beyanları değerlendirilmiş sözleşme hükümleri mahkememizce dikkate alındığında; davacının talep ettiği cezai şartın sözleşmenin farklı maddelerinin ihlalleri nedeni ile oluşturulduğu, ancak taraflar arasındaki sözleşmesinin 10. maddesi cezai şart hükmünü içerdiği, ve bu madddeki detaylı açıklamanın cezai şartın hangi hallerde talep edilebileceğini açıkça belirlendiği ve bu yönde cezai şartın takdir olunduğu, bu koşullar altında MK.2.maddesinde niyet kuralları ticari ahlak örf ve adetler ve güçlünün yanında güçsüzün korunması ve eşit koşullarda değerlendirilmesi hususları da dikkate alınarak davacı tarafından her ne kadar sözleşmenin birden fazla maddesine istinaden cezai şart kalemleri talep edilmiş ise de istasyonlu sözleşmenin talebinin 50.000 USD olup, sözleşme feshinin taraflar arasındaki 10.madde doğrultusunda gerçekleştiği, cezai şartın önemli fonksiyonun borçluyu doğru dürüst ifada bulunmaya zorlayıcı olması olarak değerlendirilip, alacaklının sırf borcu ihlal edildiği ortaya koymak sureti ile cezasının ödenmesini borçludan talep edebileceği, olayda davalının sözleşmeye aykırı davrandığı , yapılan inceleme ve kayıtlarda belirlenmiş olduğu, biilrkişilerce hesap edilen gerçek cezai şart miktarlarının talep edilen miktar dikkate alınarak ve davalının bilançoları da değerlendirilmiş olmakla; ekonomik mahvına neden olmayacak şekilde mahkememizce takdir olunduğu, bu nedenle 50.000 USD tutarlı istem olan cezai şartın sözleşmenin 10. madde hükümleri doğrultusunda hesaplanan gerçek değer yanında kadri maruf bulunduğu, bunun yanı sıra yoksun kalınan kar tazminatının ise sözleşmenin davacı tarafından haklı nedenle fesh edildiği ve davalının sözleşme hükümlerine aykırı davranışlarının feshe neden olduğu, sözleşmenin süresinden önce feshi nedeni ile borç gereği gibi ifa edilse idi alacaklının zarara uğramayacağı, zarar ifadan elde edebileceği menfaatten müspet zarar niteliğinde olup alacaklının mal varlığındaki azalmanın yoksun kalınan kar kapsamında değerlendirildiği, yani yine bilirkişilerce bu yönde yapılan rapordaki kar mahrumiyeti hesabının sözleşme hükümlerine göre akaryakıt madeni yağ yönünden ayrı ayrı değerlendirilerek yapıldığı, ve bu miktarın 528.578 USD olarak belirlenip ancak davacının bu talebini 2.000 USD olarak talep ettiği, dosyadaki belgelerden temerrütün ise taraflar arasındaki ihtarın rakam içermediği ve temerrüt ihtarı niteliğinde bu doğrultuda değerlendirilmeyip temerrütün dava tarihi itibariyle oluştuğu takdir olunup kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karar Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2015/15882 E.-2016/6186 K.11/04/2016 tarihli kararı ile bozulmuş, bozma kararına uyularak yargılamasına devam olunmuştur.
Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’ nin bozma kararında; “18.06.2010 tarihli sözleşmesinin 27.1 maddesinde “Bayi’nin bu sözleşmede yer alan hususlardan herhangi birine uymaması halinde şirket; a-) Mal teslimatını bir süre için durdurmak b-) Bayi’den uyulmayan her husus için 50.000 (ellibin) Amerikan Doları cezai-şart talep etmek c-) Zarar, ziyan satış kaybından dolayı maruz kaldığı kar kaybını talep etmek d-) sözleşmeyi derhal ve süresinden önce feshetmek yaptırımlarından herhangi birini, bir kaçını veya hepsini Bayi’ye uygulamak hakkına veya hem bunları uygulayıp hem de Bayi’den akdin ifasına devam edilmesini talep etmeye yetkilidir.” şeklinde belirtilmesine göre, sözleşme feshedilmeden ihlali halinde, cezai şart talep etme imkanı tanınmıştır. Ne var ki, somut olayda, davacı 02.07.2012 tarihinde davalıya noterden bir ihtarname göndererek, başka firmalardan alım yapıldığından ve sözleşmedeki asgari alım taahhüdünün yerine getirilmediğinden dolayı sözleşmenin feshedildiğini bildirmiştir. Görüldüğü gibi, davacının dayandığı sözleşme hükmü ise 20.08.2009 tarihli protokolün 10. maddesi cezai şart başlıklı olup, fesih halinde cezai şartı düzenlemektedir. Bu durumda mahkemece davacı tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği kabul edildiğine göre talep edilecek cezai şartın protokolün 10. maddesine göre belirlenmesi gerekirken aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm oluşturulması doğru görülmediği gibi davacının asgari alım taahhüdünü ihlalden doğan cezai şart istemi yönünden bir değerlendirme yapılmayarak bu talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması da isabetsizdir.” şeklinde hüküm kurularak mahkememiz kararının bozulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce görülen dosyada ki uyuşmazlığın; davacının fesih hakkını kullanması esnasında, taraflar arasında imzalanan sözleşmede yer alan hükümlerin mi, protokolde yer alan hükümlerin mi yoksa her iki akitte yer alan hükümlerin beraber uygulanması suretiyle davacının talepte bulunup bulanamayacağı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Bozma sonrası dosyada yapılan tahkikat neticesinde; davacının, davalı …Şti.’ne keşide ettiği …Noterliği 02/07/2012 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesinde: Taraflar arasında akdedilen, 18/06/2010 tarihli “İstasyon Bayilik Sözleşmesi” 27.1 maddesi ve yine taraflar arasında akdedilen “Protokol” 10.maddesine birlikte dayandığı, yalnızca protokol hükümlerinde yer alan şartları talep etmediği, davacının hem sözleşmeyi hem de protokolü fesih ettiği kanaatine varılmıştır.
Sözleşmenin 27.1.maddesinde “Bayi’nin bu sözleşmede yer alan hususlardan herhangi birine uymaması halinde şirket;
a-) Mal teslimatını bir süre için durdurmak
b-) Bayi’den uyulmayan her husus için 50.000 (ellibin) Amerikan Doları cezai-şart talep etmek
c-) Zarar, ziyan satış kaybından dolayı maruz kaldığı kar kaybını talep etmek
d-) Sözleşmeyi derhal ve süresinden önce feshetmek
yaptırımlarından herhangi birini, bir kaçını veya hepsini Bayi’ye uygulamak hakkına veya hem bunları uygulayıp hem de Bayi’den akdin ifasına devam edilmesini talep etmeye yetkilidir.” hükümünün taraflarca kabul edildiği anlaşılmaktadır. Söz konusu durumda, davacıya seçenekli bir hak tanındığı, davacı şirketin ihtarname ile sözleşmede yer alan maddeye atıfta bulunarak, ilk seçenekte yer alan; sözleşmeye aykırı her husus için cezai şart talebini, maruz kaldığı kar kaybı talebini ve bunlarla birlikte sözleşmeyi de fesih etme hakkını kullanmayı tercih ettiği anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte, davacı ihtarnamesinde “Protokol” ün 10.maddesine atıfta bulunduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasında Protokolün, 20/08/2009 tarihinde imzalandığı ve protokol metninde; 15/06/2006 tarihli protokol, 24/09/2007 tarihli akaryakıt istasyonu bayilik sözleşmesi, 24/09/2007 tarihli akaryakıt istasyonu ariyet emanet sözleşmesinin eki ve ayrılmaz parçası olduğunun belirtildiği görülmüştür. İstasyon Bayilik Sözleşmesi ise 18/06/2010 tarihlidir. Sözleşmenin, protokolden çok sonra imzalandığı, protokole göre yeni tarihli olduğu anlaşılmakla, tarafların yeni iradeleri ve şartları çerçevesinde imzalandığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın, fesih ve cezai şarta ilişkin durumlarda yeni tarihli sözleşmeye göre sözleşmede atıf bulunması ve hüküm bulunmaması halinde protokol hükümlerine göre değerlendirilmesi gerekecektir.
Mahkememiz tarafından bozma sonrası, bilgi ve belgelerde değişiklik olmaması, bozma ilamı öncesi alınan 20/12/2013 tarihli asıl bilirkişi raporunun ve 02/07/2014 tarihli ek bilirkişi raporunun denetime elverişli, yeterli görülmesi nedeniyle yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına ihtiyaç duyulmamıştır.
20/12/2013 tarihli asıl bilirkişi raporunda; davacının, 524.135,00-USD akaryakıt, 4.442,00-USD madeni yağdan kaynaklanan toplam 528.578,00-USD kar mahrumiyeti bulunduğunun tespit edildiği, davacının dava dilekçesinde kar mahrumiyetine ilişkin olarak 2.000,00-USD talepte bulunduğu, taleple bağlılık ilkesi gereği, bu miktarın gözetilerek 2.000,00-USD kar mahrumiyeti olduğunun kabul edildiği, İstasyon Bayilik Sözleşmesi 27.1.maddesine göre sözleşme ihlalinden kaynaklanan 50.000,00-USD cezai şart alacağının bulunduğunun tespit edildiği, davalının, davacı şirket dışındaki başka bir firmaya ait ürünleri sattığı tespit edildiğinden, protokol 10.maddesi çerçevesinde cezai şart talep edebileceği, taleple bağlılık ilkesi gereğince, 2.500,00-USD cezai şart ödenmesi gerektiği tespit edilmiştir.
Bozma ilamında asgari alım tutarının ihlalinden doğan cezai şart isteminin değerlendirilmediği hususundaki eksiklikte dikkate alınmış, dosyada yapılan incelemede; İstasyon Bayilik Sözleşmesi 1.3. Maddesinde, mutabık kaldığı akaryakıt ve madeni yağ çekiş programını aynen ve itirazsız ve eksiksiz uygulayacağını ve programa uyulmaması halinde mutabık kalınan cezai şartı ödeyeceğini kabul ettiği, mutabık kalınan ifadesiyle taraflar arasında imzalanan Protokol 4.a maddesi hükümlerinin kastedildiği, mahkememiz dosyasından alınan 20/12/2013 tarihli bilirkişi raporunda 224.844,00-USD akaryakıt, 3.058,00-USD madeni yağ olmak üzere toplam 227.902,00-USD asgari alım taahhütüne aykırılık nedeniyle cezai şart hesap edildiği, ancak taleple bağlılık ilkesi gereğince davacının cezai şart isteminin 2.000,00-USD olduğu gözetilerek talebi doğrultusunda cezai şart ödenmesi gerektiği tespit edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı sunulan deliller, bilirkişi raporları taraf beyanları değerlendirilmiş sözleşme ve protokol hükümleri mahkememizce dikkate alındığında; davacının talep ettiği cezai şartların sözleşmenin ve protokolün farklı maddelerinin ihlalleri nedeni ile oluşturulduğu göz önüne alınarak cezai şartın borçluyu düzgün ifada bulunmaya zorlayıcı bir etken olması olarak değerlendirilip, alacaklının sırf borcu ihlal edildiği ortaya koymak sureti ile cezasının ödenmesini borçludan talep edebileceği, olayda davalının sözleşmeye aykırı davrandığı , yapılan inceleme ve kayıtlarda belirlenmiş olduğu, bilirkişilerce hesap edilen gerçek cezai şart miktarlarının talep edilen miktar dikkate alınarak ve davalının bilançoları da değerlendirilmiş olmakla; ekonomik mahvına neden olmayacak şekilde mahkememizce takdir olunduğu, yoksun kalınan kar tazminatının ise sözleşmenin davacı tarafından haklı nedenle fesh edildiği ve davalının sözleşme hükümlerine aykırı davranışlarının feshe neden olduğu, sözleşmenin süresinden önce feshi nedeni ile borç gereği gibi ifa edilse idi alacaklının zarara uğramayacağı, zarar ifadan elde edebileceği menfaatten müspet zarar niteliğinde olup alacaklının mal varlığındaki azalmanın yoksun kalınan kar kapsamında değerlendirildiği, asgari alım taahhütlerine aykırılığın, protokol 4.a maddesi aykırılık taşıdığı, davacının hem sözleşmeyi hem de protokolü ayrı ayrı fesih ettiği anlaşıldığından ve protokol hükümlerinde ayrı bir cezai şart olarak düzenleme yer aldığından davacının talebinde haklı olduğu düşünülerek,dosyadaki belgelerden temerrütün ise taraflar arasındaki ihtarın rakam içermediği ve temerrüt ihtarı niteliğinde bu doğrultuda değerlendirilmeyip temerrütün dava tarihi itibariyle oluştuğu takdir olunup, aşağıda yer alan şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının kabulü ile 2.000 USD mahrum kalınan kar, 50.000 USD istasyon bayilik sözleşmesinin ihlalinden kaynaklanan cezai şart, asgari alım taahhütlerine aykırılık nedeniyle doğan 2.000 USD cezai şart, protokol ihlalinden doğan 2.500 USD cezai şart olmak üzere toplam 56.500 USD’nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun 4/a maddesi hükümleri gereğince davalılardan tahsiline,
2-BK 99. Maddesinin infazda değerlendirilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 6.876,50 TL karar harcından peşin alınan 1.719,15 TL’nin mahsubu ile geri kalan 5.157,35 TL bakiye harcın davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacının yaptığı 4.667,55 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 10.803,28 TL vekalet ücreti takdirine, bunun davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Dair, dava dosyasının daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olmasından dolayı Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
Katip …
Hakim …
HARÇ BEYANI / YARGILAMA GİDERİ /
6.876,50 TL İ.H 1.747,20 TL İlk masraf
1.719,15 TL P.H / 2.550,00 TL Bilirkişi ücreti
5.157,35 TL Bakiye harç 370,35 TL Tebligat gideri /
4.667,55 TL