Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/476 E. 2021/608 K. 25.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/476 Esas
KARAR NO:2021/608

DAVA:Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:25/05/2018
KARAR TARİHİ:25/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 3093 sayılı TRT Kurumu Gelirleri Kanunu’nun 5/c maddesi gereği müvekkili kurum tarafından Ocak-Aralık/2016 ve Ocak-Aralık/2017 yılları için davalı-borçlu şirketten nihai tüketicilere yapmış oldukları elektrik satışları ile ilgili olarak aylık tahakkuk tablosu, aylık mizan, gelir tablosu ve bilanço dönemi ile ilgili bilgiler istenildiğini, müvekkili kurumun TRT enerji payı mükellefi ve Zincirlikuyu Vergi Dairesinin 178 071 7180 vergi numaralı mükellefi … … A.Ş. elektrik alım-satım faaliyeti ile uğraştığını, Mezkur kanunun 5/c maddesi gereği müvekkili kurumca 2016 ve 2017 yılları için … … A.Ş.’ye gönderilen mutabakat talep yazıları ile nihai tüketicilere yapmış oldukları elektrik satışlarına ilişkin aylık mizan, ödeme dekontları ve gelir tablosu gibi belgeler istenildiğini, davalı tarafından kuruma gönderilen Ocak-Aralık/2016 ve Ocak- Aralık/2017 Bilanço dönemleri mutabakat evraklarının tetkik edilmesi sonucu enerji payına ilişkin olarak davalıya tebliğ edilen 31.01.2018 tarihli ve E.36411 sayılı yazıda , firma tarafından ödenmesi gereken 503.603,07-TL kalanı anapara, 127.232,73-TL faiz olmak üzere toplam 630.835,80-TL borcun bulunduğu; söz konusu borcun 28.02.2018 tarihine kadar ödenmesi veya bu tutarlara herhangi bir itirazlarının bulunması halinde itiraza ilişkin belgelerle birlikte kuruma başvurabileceği gibi 60 gün içerisinde yetkili Ankara İdare Mahkemelerinde de dava açabileceği hususlarının belirtildiğini, davalı tarafından borç tutarlarına firma tarafından itiraz edilmediği ve herhangi bir ödeme de yapılmadığını, 6102 sayılı TTK 16/1 maddesi uyarınca özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek üzere kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar tacir sayılacağından TRT Kurumu da tacirdir ve bu davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğini belirterek, Fazlaya ilişkin talep ve diğer hukuki hakları saklı kalmak kaydıyla, Borçlu davalı şirket … … A.Ş.’nin davacıya Ocak-Aralık 2016 ve Ocak-Aralık/2017 bilanço dönemlerine ait vadesinde ödemediği 503.603,07- TL Anapara (TRT Enerji Payı) ve vade tarihlerinden 25/05/2018 dava tarihine kadar 3093 Sayılı Kanun’un md.5/c-3 fıkrası yollamasıyla 6183 sayılı AATUHK’nda öngörülen gecikme zammı oranında hesaplanmış 147.683,26-TL gecikme faizi olmak üzere, Toplam 651.286,33-TL Kurum alacağının tahsil tarihine kadar işleyecek (3093 ve 6183 sayılı AATUHK’da öngörülen gecikme zammı oranındaki faizleriyle birlikte) davalı şirketten tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, iş bölümü itirazları kapsamında davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, “3093 sayılı TRT Gelirleri Kanununun 4. Maddesinin c fıkrasına göre, davacının nihai tüketiciye elektrik satışında TRT payı alacağının düzenlendiği, müvekkilin 503.603,07-TL asıl alacak, 147.683,26-TL faiz olmak üzere toplam 651.286,33-TL borçlu olduğu bu bedelin müvekkil davalıdan tahsili için işbu davanın açıldığının ” ifade edildiğini, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununun 3. maddesinin k bendine göre tüketici “Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade eder” şeklinde tanımlandığını, bu kanun hükmü dikkate alındığında Elektrik satışlarında TRT payı alınması gereken tüketicinin sadece evsel tüketici olması gerektiğini, müvekkili şirketin müşterilerinin büyük oranda sanayici ve ticarethane olduğu dikkate alındığında müvekkil şirketin TRT payı anlamında sorumluluğun olduğu tutarın sadece Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da tanımlanan Tüketici anlamında yani evsel tüketici bazında değerlendirilmesi gerektiğini, Elektrik ” piyasası açısından sanayiciye, üreticiye, ticari işletmelere, serbest meslek sahiplerine satılan elektrik, malların üretilmesinde veya hizmetin sunulmasında bir girdi olduğundan nihai olarak tüketilmemiş olacağı, dolayısıyla da bu tür elektrik satışlarından da TRT payı alınması hukuken mümkün olmadığını, müvekkil şirketin müşterilerinin içerisinde sadece evsel tüketicilerin belirlenerek bu tüketiciler için alınması gereken TRT payının hesaplanması gerektiğini, Ticari kullanım amaçlı ve 01.07.2017 tarihinden önce sanayi olarak kullanan kişilere yapılan satışlarda TRT payının alınmaması gerektiğini belirterek, müvekkili şirketin müşteri kayıtlarının incelenmesi sonrası evsel olmayan tüketiciler için çıkarılan TRT payı ve işlemiş faizinden müvekkil şirketin sorumluluğunun olmayacağını, davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava; Alacak davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilafın; Davacının, davalıdan satışını yapmış olduğu elektrik enerjisi bedeli yönünden 3093 sayılı ve 6446 sayılı yasa uyarınca tahsil edilip davacıya ödenmeyen %2 TRT payı alacağı olup olmadığı, varsa miktarı, davacının talep edebileceği % 2 payının sadece nihai, tüketicilere yansıtılan faturalardan mı yoksa hem nihai tüketici hem de diğer elektrik enerjisini kullananlardan bu paranın tahsilinin gerekip gerekmediği, davalının tahsil edip de 3093 sayılı yasanın 5/c maddesince süresinde ödenmemiş borcu olup olmadığı, varsa buna işlemiş faiz miktarı olarak davacının ayrıca talep hakkı bulunup bulunmadığı ve varsa buna ilişkin miktarın olup olmadığı noktalarında toplandığı görülmüştür.
Mahkememizce …’a müzekkere yazılarak Ocak-Aralık 2016 ila Ocak-Aralık 2017 dönemlerine ait dosya davalısı … … A.Ş’nin bu tarihler arasında portföyünde bulunan nihai tüketici gerçek kişiler, nihai tüketici olmayan esnaf, hizmet birimleri ve diğer tacir olan gerçek ve tüzel kişilere ilişkin ayrıntılı liste halinde müşteri listesi celp edilmiştir.
Dosya bilirkişilere tevdi edilerek, davacı iddiası, davalı taraf savunması, 3093 sayılı yasanın 4-c’den kaynaklı alacak ile aynı yasanın 5-c maddesi uyarınca süresinde ödenmemiş olması halinde davacının davalıdan varsa talep edebileceği asıl ve asıl alacağa işlemiş faiz kalemlerinin detaylı bir şekilde nihai olarak davacının davalıdan alacaklı olup olmadığına ilişkin 3093 sayılı yasa ile 6446 sayılı yasa hükümleri dikkate alınarak rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişiler mahkememize sundukları 28/06/2019 tarihli raporda özetle,
a) 3093 sayılı TRT Gelirleri Kanunu m. 4c hükmü açısından yapılan incelemede,
Hukuki sorunun 3093 sayılı TRT Gelirleri Kanunu m. 4/c hükmü uyarınca talep edilen alacağın koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesinden ibaret olduğu, davalının hükümde yalnızca TKHK kapsamındaki tüketicilerin kastedildiği, bunun dışındaki elektrik piyasasındaki diğer aktörlerin kapsama girmediği yolundaki beyanının değerlendirilmesinin gerektiği, anılan hüküm nedeniyle doktrin ve yargı kararlarında, nihai tüketici kavramının tartışmalara yol açtığı, bu tartışmaların nihai tüketici kavramının açıklanmamasından ve aynı yasal terime uygulama alanı ve amacı farklı olan başka yasalarda da örneğin RKHK, TKHK, 6446 EPK’de yer verilmiş olmasından kaynaklandığı, uyuşmazlığın çözümünde, bu hüküm kapsamında geçen nihai tüketici kavramının hangi yasaya göre anlamlandırılacağı, hangi yasadaki tanımın dikkate alınacağı olduğu, Doktrinde bir görüşe göre, 3093 sayılı TRTGK’daki nihai tüketici kavramının TKHK’na göre değil, 6446 sayılı EPK’ye göre yorumlanması gerektiği, rapor metninde ayrıntılı olara yer verildiği üzere 6446 sayılı EPK’ye göre, elektriğin mal veya hizmet üretmek için ya da nihai olarak tüketmek için alınıp alınmaması hususunda bir ayrım yapılmadığı ve kendi ihtiyacı için elektrik alımından bahsedildiği, bu hükümden yola çıkarak, elektrik piyasası açısından tüketicinin elektriği mal veya hizmet üretmek için veya nihai olarak tüketme için alıp almamasına bakılmaksızın elektrik tüketen herkesin tüketici olduğu, elektriği tüketen ve kendisine fatura kesilen kişinin nihai tüketici olduğu, kişinin elektriği alıp başkasına satması halinde (nihai) tüketici olarak kabul edilmemesi gerektiği, Sayın Mahkemenin 3093 sayılı TRT Gelirleri Kanunu m. 4/ç hükmünde yer alan nihai tüketici kavramının, 6446 sayılı Yasada yer alan tüketici tanımı doğrultusunda yorumlanması görüşüne üstünlük tanıması halinde davalının beyanlarının yerinde olmadığının kabul edilmesi gerektiği ve bu doğrultuda işter meskende ister mal ve hizmet üretimi için elektrik alınmış olsun tüm müşterilere satılan bedel üzerinden %2’lik TRT payı hesaplanacağı,
Aksi yöndeki diğer görüşe göre, elektrik piyasası açısından sanayiciye, üreticiye, ticari işletmelere, serbest meslek sahiplerine satılan elektriğin, malların üretilmesinde veya hizmetin sunulmasında bir girdi olduğundan nihai olarak tüketilmemiş olacağı, dolayısıyla da bu tür elektrik satışlarından da TRT payı alınmasının hukuken mümkün olmadığının savunulduğu, Sayın Mahkemenin 3093 sayılı TRT Gelirleri Kanunu m. 4/c hükmünde yer alan nihai tüketici kavramının, 6502 sayılı Yasada yer alan tüketici tanımı doğrultusunda yorumlanması görüşüne üstünlük tanıması halinde, davalının beyanlarının yerinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği, bu doğrultuda yalnızca meskende kişisel ihtiyacı için elektrik almış olan müşterilere satılan bedel üzerinden 9 2’lik TRT payı hesaplanacağı,
b) Teknik Açıdan Yapılan Değerlendirmede
… vekilince CD içerisinde sunulan verilerde yukarıda örneği bulunan Excel formatında yaklaşık 100.000 satır halinde “… A.Ş.” başlıklı bir liste sunulduğu, CD içeriğinde; Davalı tedarikçi şirketin müşterilerine ait Fatura Dönemleri — Sayaç kayıt bilgileri — Durum — Abone numaraları – Tüketicilerinin bulunduğu il — ilçe — Adres — Kullanım tipi (Serbest tüketici olma durumu) bilgilerine yer verildiği,
Dosya Kapsamına Sunulan Veriler, özellikle davalı vekilinin cevap dilekçesindeki “…bu kanun hükmü dikkate alındığında Elektrik satışlarında TRT payı alınması gereken tüketicinin sadece evsel tüketici olması gerekmektedir.” şeklindeki iddiası, bu hususta dosya kapsamına sunulan hukuki mütalaa ve sayın Mahkemece oluşturulan ara karar (… … A.Ş’nin bu tarihler arasında portföyünde bulunan nihai tüketici gerçek kişiler, nihai tüketici olmayan esnaf, hizmet birimleri ve diğer tacir olan gerçek ve tüzel kişilere ilişkin ayrıntılı liste halinde müşteri listesinin gönderilmesi) doğrultusunda Kanaat Oluşturmak Ve Tüketici / Nihai Tüketici Ayrımını Yapmak İçin Yeter açıklıkta olmadığı,
Dava konusu Ocak-Aralık 2016 ve Ocak-Aralık/2017 dönemler dahilinde sunulan kayıtlarda 99987 adet fatura bilgisi yer aldığı, fatura detay içeriklerinde TRT Payının hesap edilmesine esas Aktif Enerji Bedel tutarları yer almadığı, kayıtlarda mesken — Tacir — … Sanayi ayrımı yapılmamıştır. Adres bilgilerinden mesken / tacir / … sanayi abonelik ayrımı yapılamadığı, Sayın Mahkeme’nin takdirinde olmak üzere;
…’a tekrar müzekkere yazılarak;
Ocak-Aralık 2016 ila Ocak-Aralık 2017 dönemlerine ait dosya davalısı … … A.Ş’nin bu tarihler arasında portföyünde bulunan nihai tüketici gerçek kişiler (MESKEN ABONELERİ) nihai tüketici olmayan ESNAF, HİZMET BİRİMLERİ VE DİĞER TACİR OLAN GERÇEK VE TÜZEL KİŞİLERE ilişkin ve ayrıca özellikle … SANAYİ’de faaliyet gösteren aboneleri ayrıca farklı bir sayfada yapılan satış bedelleri de belirtilerek (TRT Payı Matrahının belirlenmesi açısından Aktif Enerji Bedel tutarlarına yer verilmesi) ayrıntılı liste halinde müşteri listesinin gönderilmesi,
Gönderilecek listelerin mesken / tacir tarife gruplar kapsamında / ve ayrıca özellikle … sanayi abonelikleri kapsamında farklı bir sayfada ayrımının yapılması, yada bu belirtilen hususlarda yazı ile bilgi verilmesi halinde; Fatura detay içeriklerindeki TRT Payının hesap edilmesine esas Aktif Enerji Bedel tutarlarına yer verilmesi şeklinde müzekkere yazılıp/yazılmaması hususunun Sayın Mahkemenizin takdirlerinde olacağı,
c) Mali Açıdan Yapılan Değerlendirmede
Sayın Mahkeme Tarafından Davacının Alacaklı Olduğunun Kabulü Halinde Davacının davalı tarafından davacıya gönderilen muhasebe kayıtları üzerinden ve doğru hesaplama ile yapılan 2016 ve 2017 yıllarına ait mutabakat tablolarına göre;

YIL TRT PAYI MATRAHI TOPLAM TAHAKKUK YAPILAN ÖDEME KALAN TRT PAYI
2016 31.904.178,22 TL 638.083,56 TL 161.137,03 TL 476.946,53 TL
2017 1.092.997,07 TL 21.859,94 TL 00 21.859,94

KALAN BAKİYE 498.806,48 TL
Davacının 498.806,48 TL Kalan TRT Payı alacağının (asıl alacak olarak) kaldığının tarafımızdan hesaplandığı,
Davalının davacıya gönderdiği muhasebe kayıtlarında da ayrıca 612 Diğer İndirimler ana hesabının altında ve “612.01.01.002/TRT Enerji Payı” alt hesabında söz konusu davacının alacak iddia ettiği tutarların ay ve ay hesaplanarak ilgili takip edildiği, yukarıda ayrıntılı belirtildiği üzere, davacı tarafından yapılan hesaplamanın davalı tarafından hesabında belirtilen tutarlardan az tutarda farklı olduğundan yapılan hesaplamaların davacının mutabakat tablosundaki verilerin kontrol edilmesi ile hesap edilmesi gerektiği,
Buna göre, davacının davalıdan 29.05.2018 dava tarihi itibariyle;
2016 yılından 476.946,53 TL ana para ve 143.621,14 TL işlemiş faiz olmak üzere 620.657,67 TL ve;
2017 yılından 21.859,95 TL ana para ve 1.834,81 TL işlemiş faiz olmak üzere 23.694,76 TL olmak üzere, 644.262442 TL davalıdan alacaklı olduğunun hesaplandığı,
Amme Alacaklarına Uygulanan Faiz verilerinden 29.05.2018 dava tarihi itibariyle faiz oranının 916,80 olduğu görüldüğünden, davacının belirlenen 498.806,48 TL asıl alacağına dava tarihinden itibaren 016,80 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceği, faizin infaz aşamasında hesaplanması gerektiği hususlarında, görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraflarca beyan ve itirazlar sunulmuştur.
Mahkememizce davalı ile davacının ihtilaf dönemlerini kapsar 01.07.2017 tarihli yasa değişikliği ve öncesi ayrımı yapılmak suretiyle özellikle sanayi sicil belgesine sahip sanayi işletmelerine ilişkin varsa müşteri listesini açık ünvan ve belgeleri ile birlikte yine tüketimlerini detaylandırmış şekilde istenmiştir. Yine davalı vekilinin talebi uyarınca …’a sadece sanayi sicil belgesine sahip davalının müşterisi konumunda bulunan kişilere ilişkin açık açık tek tek isim bildirilmesi ve faturaları var ise kesilen faturaların veya bildirimlerin trt payının matrahlarının tespitine yarayacak şekilde detaylandırılmış haliyle mahkememize gönderilmesi istenilmiştir.
Bilirkişiler 1.ek raporda kök raporda istenilen bilgi ve belgelerin dosyaya celp edilmesi halinde ek rapor hazırlanacağını bildirmişlerdir.
Davalı tarafa kayıtlarını sunması için muhtıra yazılmıştır.
Dosya tekrar bilirkişilere tevdi edilerek, …’a yazılan müzekkereye verilen cevap, davacı vekilinin ön rapora karşı sunduğu beyan dilekçesi ve davalı vekiline yazılan muhtıra ve muhtıraya cevap verilmediği de gözetilerek, muhtıra gereği davalı tarafın durumunun da değerlendirilerek gerekli olması halinde alternatifli olarak 2.ek rapor düzenlenmesi istenilmiştir.
İstenilen belgeler dosyaya celp edilmiş, tarafların rapora karşı beyan ve itirazları doğrultusunda dosya tekrar bilirkişi heyetine tevdi edilerek, özellikle yasa değişikliği tarihi olan 01.07.2017 tarihi dikkate alınarak sanayi sicil belgesine sahip bildirilen müşterilere trt payı uygulaması yapılıp yapılmadığı ve ayrıca yapılmaması gerekmesine rağmen davalı kayıtlarına göre de tespit edilerek uygulama olsun olmasın bunlar için faturalara davalı tarafça tahakkuk ve tahsilat yapılıp yapılmadığı ve %2 trt payı varsa terditli olarak detaylı, gerekçeli, denetime açık rapor sunulması istenmiştir.
Bilirkişiler mahkememize sundukları 2.ek raporda özetle,
Kök rapordaki inceleme ve değerlendirmelerimizde herhangi bir değişiklik olmamakla birlikte;
a) 3093 sayılı TRT Gelirleri Kanunu m. 4/c hükmü açısından yapılan incelemede,
Hukuki sorunun 3093 sayılı TRT Gelirleri Kanunu m. 4/c hükmü uyarınca talep edilen alacağın koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesinden ibaret olduğu, davalının hükümde yalnızca TKHK kapsamındaki tüketicilerin kastedildiği, bunun dışındaki elektrik piyasasındaki diğer aktörlerin kapsama girmediği yolundaki beyanının değerlendirilmesinin gerektiği, anılan hüküm nedeniyle doktrin ve yargı kararlarında, nihai tüketici kavramının tartışmalara yol açtığı, bu tartışmaların nihai tüketici kavramının açıklanmamasından ve aynı yasal terime uygulama alanı ve amacı farklı olan başka yasalarda da örneğin RKHK, TKHK, 6446 EPK’de yer verilmiş olmasından kaynaklandığı, uyuşmazlığın çözümünde, bu hüküm kapsamında geçen nihai tüketici kavramının hangi yasaya göre anlamlandırılacağı, hangi yasadaki tanımın dikkate alınacağı olduğu, Doktrinde bir görüşe göre, 3093 sayılı TRTGK’daki nihai tüketici kavramının TKHK’na göre değil, 6446 sayılı EPK’ye göre yorumlanması gerektiği,rapor metninde ayrıntılı olara yer verildiği üzere 6446 sayılı EPK’ye göre, elektriğin mal veya hizmet üretmek için ya da nihai olarak tüketmek için alınıp alınmaması hususunda bir ayrım yapılmadığı ve kendi ihtiyacı için elektrik alımından bahsedildiği, bu hükümden yola çıkarak, elektrik piyasası açısından tüketicinin elektriği mal veya hizmet üretmek için veya nihai olarak tüketmek için alıp almamasına bakılmaksızın elektrik tüketen herkesin tüketici olduğu, elektriği tüketen ve kendisine fatura kesilen kişinin nihai tüketici olduğu, kişinin elektriği alıp başkasına satması halinde (nihai) tüketici olarak kabul edilmemesi gerektiği, Sayın Mahkemenin 3093 sayılı TRT Gelirleri Kanunu m. 4/c hükmünde yer alan nihai tüketici kavramının, 6446 sayılı Yasada yer alan tüketici tanımı doğrultusunda yorumlanması görüşüne üstünlük tanıması halinde davalının beyanlarının yerinde olmadığının kabul edilmesi gerektiği ve bu doğrultuda ister meskende ister mal ve hizmet üretimi için elektrik alınmış olsun tüm müşterilere satılan bedel üzerinden % 2’lik TRT payı hesaplanacağı,
Aksi yöndeki diğer görüşe göre, elektrik piyasası açısından sanayiciye, üreticiye, ticari işletmelere, serbest meslek sahiplerine satılan elektriğin, malların üretilmesinde veya hizmetin sunulmasında bir girdi olduğundan nihai olarak tüketilmemiş olacağı, dolayısıyla da bu tür elektrik satışlarından da TRT payı alınmasının hukuken mümkün olmadığının savunulduğu, Sayın Mahkemenin 3093 sayılı TRT Gelirleri Kanunu m. 4/c hükmünde yer alan nihai tüketici kavramının, 6502 sayılı Yasada yer alan tüketici tanımı doğrultusunda yorumlanması görüşüne üstünlük tanıması halinde, davalının beyanlarının yerinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği, bu doğrultuda yalnızca meskende kişisel ihtiyacı için elektrik almış olan müşterilere satılan bedel üzerinden 96 2’lik TRT payı hesaplanacağı,
b) Teknik Açıdan Yapılan Değerlendirmede
Enerji Piyasaları İşletme Anonim Şirketi tarafından verilen 09.02.2021 tarihli 26.06.2019 tarihli kök raporumuz sonuç bölümünde heyetimizce belirtilen 3093 sayılı TRTGK’daki nihai tüketici kavramı (6446 sayılı EPK ya göre) ile 3093 sayılı TRT Gelirleri Kanununun 4/c hükmünde yer alan nihai tüketici kavram tanımlamalarında belirtilen — tüketici kavramlarına — göre — mesken-sanayi — abone ayrımı YAPILAMAMAKTADIR.
Açıklanan nedenlerle; 12.01.2021 tarihli Ek Raporumuz sonuç bölümünde atıfta bulunulan sayın Mahkemenizin 18/11/2019 tarihli duruşmasında verilen 1 ve 2 no.lu ara kararların yerine getirilmesine yönelik görüşümüzü değiştirebilecek herhangi bir dava dosyasına somut bir belge dava dosyasında yer almadığından; kök rapordaki görüşlerin aynen muhafaza edildiği,
c) Mali Açıdan Yapılan Değerlendirmede
Sayın Mahkeme Tarafından Davacının Alacaklı Olduğunun Kabulü Halinde Davacının davalı tarafından davacıya gönderilen muhasebe kayıtları üzerinden ve doğru hesaplama ile yapılan 2016 ve 2017 yıllarına ait mutabakat tablolarına göre;
YIL TRT PAYI MATRAHI TOPLAM TAHAKKUK YAPILAN ÖDEME KALAN TRT PAYI
2016 31.904.178,22 TL 638.083,56 TL 161.137,03 TL 476.946,53 TL
2017 1.092.997,07 TL 21.859,94 TL 00 21.859,94
KALAN BAKİYE 498.806,48 TL
Davacının 498.806,48 TL Kalan TRT Payı alacağının (asıl alacak olarak) kaldığının tarafımızdan hesaplandığı,
Davalının davacıya gönderdiği muhasebe kayıtlarında da ayrıca 612 Diğer İndirimler ana hesabının altında ve “612.01.01.002/TRT Enerji Payı” alt hesabında söz konusu davacının alacak iddia ettiği tutarların ay ve ay hesaplanarak ilgili takip edildiği, yukarıda ayrıntılı belirtildiği üzere, davacı tarafından yapılan hesaplamanın davalı tarafından hesabında belirtilen tutarlardan az tutarda farklı olduğundan yapılan hesaplamaların davacının mutabakat tablosundaki verilerin kontrol edilmesi ile hesap edilmesi gerektiği,
Buna göre, davacının davalıdan 29.05.2018 dava tarihi itibariyle;
2016 yılından 476.946,53 TL ana para ve 143.621,14 TL işlemiş faiz olmak üzere 620.657,67 TL ve;
2017 yılından 21.859,95 TL ana para ve 1.834,81 TL işlemiş faiz olmak üzere 23.694,76 TL olmak üzere, 644.26242 TL davalıdan alacaklı olduğunun hesaplandığı,
Amme Alacaklarına Uygulanan Faiz verilerinden 29.05.2018 dava tarihi itibariyle faiz oranının % 16,80 olduğu görüldüğünden, davacının belirlenen 498.806,48 TL asıl alacağına dava tarihinden itibaren %16,80 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceği, faizin infaz aşamasında hesaplanması gerektiği hususlarında ek görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Netice olarak mahkememizce yapılan değerlendirmede; mahkememizce alınan bilirkişi raporlarının dosya içeriğine ve taleplere göre yerinde olduğu ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, raporda da belirtildiği üzere 3093 sayılı TRT Gelirleri Kanunu m. 4/c hükmü uyarınca talep edilen alacağın koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi gerektiği, 3093 sayılı TRT Gelirleri Kanunu m. 4/c hükmünde yer alan nihai tüketici kavramının, 6446 sayılı Yasada yer alan tüketici tanımı doğrultusunda yorumlanması görüşüne üstünlük tanınarak davalının beyanlarının yerinde olmadığı, bu doğrultuda ister meskende ister mal ve hizmet üretimi için elektrik alınmış olsun tüm müşterilere satılan bedel üzerinden % 2’lik TRT payı hesaplanması gerektiği, bu doğrultuda raporda yapılan hesaba göre, davacının davalıdan 29.05.2018 dava tarihi itibariyle; 2016 yılından 476.946,53 TL ana para ve 143.621,14 TL işlemiş faiz olmak üzere 620.657,67 TL ve; 2017 yılından 21.859,95 TL ana para ve 1.834,81 TL işlemiş faiz olmak üzere 23.694,76 TL olmak üzere, 644.26242 TL davalıdan alacaklı olduğunun hesaplandığı ve mahkememizce de bu miktarlara göre davanın kısmen kabulüne karar vermek gerektiği kanaatine göre aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 498.806,48 TL asıl alacak, 145.455,94 TL faiz olmak üzere toplam 644.262,42 TL’nin (498.806,48 TL asıl alacak miktarına dava tarihinden itibaren amme alacaklarına uygulanan faiz kapsamında %16,80 ve değişen oranlarda faiz işletilmek sureti ile) davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Fazlaya ilişkin 7.023,91 TL’lik talebin REDDİNE,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 44.009,57 TL karar harcından peşin alınan 11.122,35 TL’nin mahsubu ile geri kalan 32.887,22 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı tarafça yapılmış olan toplam posta ve tebligat ücreti 172,35 TL, bilirkişi ücreti 7.800,00 TL olmak üzere toplam 7.972,35 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre 7.886,37 TL yargılama gideri ve 11.122,35 TL peşin harç olmak üzere toplam 19.008,72 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 49.263,12 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davacıya ödenmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davalıya ödenmesine,
7-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde ilgililere iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 25/10/2021

Başkan …
E-imza
Üye …
E-imza
Üye …
E-imza
Katip …
E-imza