Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/450 E. 2019/1235 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/450 Esas
KARAR NO : 2019/1235

DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/05/2018
KARAR TARİHİ : 26/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında Ödeme Hizmetleri Temsilci Sözleşmesi (Fatura ödemelerine Aracılık) bulunduğunu, taraflar arasında ayrıca Yurtdışı Para gönderme ve alma sözleşmesi de bulunduğunu, bu sözleşme gereğince müvekkilinin dükkanlarında Gönder-Al temsilciliği yaptıklarını, 05/06/2017 tarihli protokoller ile karşılıklı irade ile ticari ilişkilerini sonlandırdıklarını, müvekkilinin davalı firmaya hatırı sayılır miktarda kazanç sağladığını, karşılıklı irade ile sonlandırılan sözleşmede acente durumundaki müvekkilinin kusurununu bulunmadığını, bu durumda sözleşme gereğince denkleştirme tazminatına hükmedilmesini gerektiğini, denkleştirme tazminatının 1 yıllık süre içinde talep edilebileceğini, müvekkilinin davasının süresinde açtığını, bu sebeplerle davanın açılarak 19/09/2016 tarihli ve 19/12/2016 tarihli sözleşmeler için ayrı ayrı denkleştirme tazminatının belirlenerek müvekkiline ödenmesine hükmedilmesini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının portföy tazminatı talebinde bulunduğunu, talep edilen bu tazminatın davacı tarafından ticari ilişkiye devam edilseydi müşterilerle yapılmış veya kısa sürede yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olması durumunda davacının aldığı komisyon veya diğer ödemelerin yıllık ortalamasını aşmamak suretiyle yapılabileceğini davacının iddia ettiği şekilde bir müşteri grubunun kim olduğunu ancak davacının ticari kayıtlarının incelemesi neticesinde belirlenebileceğini, davacının müvekkilinin acentesi olmadığını, dava konusu olayda portföy tazminatı talep etme şartlarının mevcut olmadığını, davacı ile müvekkili arasındaki sözleşme uyarınca tazminatın talep edilemeyeceğini, davacının fesih tarihinden bir ay önce başka bir ödeme kuruluşunun temsilciliğini yapmaya başladığını, bu sebeple davanın reddini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava taraflar arasındaki olduğu iddia olunan acentelik sözleşmesinin feshi sonrasında davacının denkleştirme tazminatı hak ettiği iddiasına yönelik tazminat alacağı davasıdır.
Dava konusu ihtilaf, taraflar arasındaki sözleşmenin acentelik sözleşmesi olup olmadığı ve devamında denkleştirme tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dosya mahkememizce reesen belirlenen bilirkişiye tevdii edilerek rapor hazırlaması istenmiş olup bilirkişi raporunda “Davalının, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Yönetmelik madde 13 hükmü gereği acentelik sıfatını haiz olmadığı, Davalının acentelik sıfatının var olduğu Mahkemenin takdirinde olmak üzere, kabul edilir ise, portföy tazminatına hak doğuracak unsurların somut durumda TTK md. 122 hükümleri dairesinde oluşmadığı, dosyada davacı tarafından yaratılmış ve davalı lehine kazanım elde edilmesine müsait bir müşteri çevresinin devamlılık arz edecek şekilde kurulmadığı, kurulması muhtemel sayılan sürekli abonelik sözleşmelerinde ise davacının hak kaybına meydan verecek ve acentelik sözleşmesinin sona ermesi ile kesilecek bir menfaatin gözlemlenemediği, bu bakımdan davacı taleplerinin anılan mevzuat açısından isabetli görülemediği, Davacının …A.Ş, ile ilişkisi sona erdikten sonrada, davacının portföyünde olup, dava konusu sistemde ilk defa işlem yaptırdığı davalı yan tarafından hizmet verilmeye devam olunan müşterileri ile ilgili varsa belgelerin dosyaya ibrazı ve Sayın Mahkemece Bilirkişi Kurulumuza bu yönde bir hesaplama yapılmasına dair ayrıca bir görev tevdii edilmesi halinde değerlendirilmesinin mümkün olacağı, Dava açısından mevcut tazminat talebi dışında Cari Hesap ilişkisinden dolayı tarafların birbirlerine herhangi bir Borç ya da Alacağı bulunmadığı,” şeklinde raporunu sunmuştur.
Netice olarak bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere, davacının iddia ve taleplerinin yerinde olmadığı tazminata yönelik davacı talebinin reddedilmesi gerektiği kanaatine ulaşılmıştır. Zira öncelik olarak taraflar arasındaki ilişkinin acentelik ilişkisi olmadığı anlaşılmıştır, çünkü Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Yönetmelik madde 13 hükmünde” kuruluş ödeme hizmetlerini temsilci aracılığı ile yürütebilir, temsilciler ve temsilcinin ödeme hizmetini sunacağı şube ve acentelerine ilişkin liste kuruluşun internet sitesinde yayınlanır” şeklinde ifadelere yer verilmiş olup, bu düzenleme taraflar arasındaki sözleşmenin 3.4. Maddesinde ” temsilci ödeme kuruluşu namına herhangi bir taahhüde girmek veya bağlayıcı anlaşmalar yapmak yetkisine sahip değildir. Bu nedenle temsilci ödeme kuruluşunun acentesi, vekili veya ticari mümessili sıfatını veya benzer başka bir yetkiyi haiz değildir” ifadeleri ile birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasındaki ilişkinin acentelik ilişkisi olmadığı anlaşılmakta olup, davacı tarafın TTK 122 md kapsamında denkleştirme tazminatı talep edemeyeceği kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, taraflar arasında acentelik ilişkisi olduğu kabul edilse dahi, TTK 122. Maddesine göre acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da, davalı tarafın önemli menfaatler elde etmiş olması gerekmekte olup, taraflar arasındaki sözleşme ve işlemlerin konusu itibari ile davacının yaptığı işlemlerin 1 defaya mahsus para çekme – gönderme işlemleri olduğu, davacı tarafın süreklilik arz eden müşteri ilişkileri olduğuna dair bilgi ve belgeler sunmadığı, devamlı müşteri portföyü olmadığı anlaşılmış olup, bu koşullar da oluşmamıştır.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine
2-Alınması gerekli harç 44,40 TL olup, peşin alınan 85,39 TL den mahsubu ile fazla alınmış olan 40,99 TL harcın karar kesinleştikten sonra istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5- Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip …

Hakim …
¸