Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/389 E. 2018/935 K. 16.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/389 Esas
KARAR NO : 2018/935
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 04/05/2018
KARAR TARİHİ: 16/10/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile… plakalı aracın ruhsat sahibi olan … arasında araç değer kaybı ve kazanç kaybı hususunda temlik sözleşmesi imzalandığını, temliğe konu 13/10/2017 tarihinde meydana gelen … plakalı aracın şoförünün %100 kusurlu olduğunu, oluşan değer kaybının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini, davalı adına araç var ise tedbir konulmasını, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça sunulan temlik sözleşmesinin geçersiz olduğunu… plakalı araç malikine ait olduğu iddia edilen imzanın da gerçek olduğunun ispatlanmasının gerektiğini, davacının bu davada aktif dava yönünden ehliyeti olmadığından açılan davanın usulden reddini talep ettiklerini, davanın haksız ve kötü niyetli olarak müvekkili aleyhine açıldığını reddine karar verilmesini, davacının sunduğu belgeler incelendiğinde aracın hususi kullanıldığının ticari bir amaç ile kullanılmadığının anlaşılacağını bu sebeple de kazanç kaybı talebinin haksız olduğunu, tüm bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı Derindere vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle davanın müvekkili yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, kazanç kaybına uğraya tarafın şahıs olması nedeniyle de davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, ticaret mahkemesinde görülmesi için her iki yanında tacir olması gerektiğini ancak davacının temlik aldığı asıl alacaklının şahıs olduğunu bu sebeple görevsizlik kararı ile dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini, müvekkili yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME:
Dava, dava dilekçesinde belirtilen trafik kazası nedeniyle oluşan değer ve kazanç kaybının var olup olmadığı ve davacının davalılardan alacaklı olup olmadığına yönelik tazminat davasıdır.
Yargıtay …Hukuk Dairesinin… esas… karar sayılı ilamına göre; “davanın ticarî niteliğinin ve görevli mahkemenin belirlenmesinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile getirilen düzenlemelerin değerlendirilmesi gerekir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu iş, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir.”
Somut olayda; uyuşmazlık taraflar arasındaki tazminat alacağının olup olmadığına yönelik tazminat davasıdır. O halde, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ve asliye ticaret mahkemesinin görevli olması için uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olması zorunludur. Davacı taraf her ne kadar şirket olup tacir ise de, alacağı araç ruhsat sahibi şahıs olan …’dan temlik almış ve onun haklarını kullanacaktır. Temlik alınan kişi gerçek şahıs olduğundan ve davalılar içerisinde sigorta şirketi olmayıp TTK’nın sigortaya ilişkin hükümleri de uygulanmayacağından mahkememiz görevli olmayıp Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan, açıklanan tüm gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK ve TTK nın göreve ilişkin maddeleri doğrultusunda Mahkememizin görevsizliği ile dava dilekçesinin usulden reddine,
2-HMK nın 20.maddesinde belirtilen yasal süreler içerisinde başvuru yapılması halinde dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Tarafların 2 haftalık hak düşürücü süre içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için müracaat etmemeleri halinde yargılama giderleri ile yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, davacı vekili ile davalı Derindere Turizm vekilinin yüzüne karşı davalı … Kemal Özen vekilinin yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.
Katip …
Hakim …
¸