Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/351 E. 2019/927 K. 14.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/351 Esas
KARAR NO : 2019/927

DAVA : Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/04/2018
KARAR TARİHİ : 14/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin müteahhitlik yaptığını, …’de bulunan 7897 ada, 9 parselde kayıtlı gayrimenkul üzerine bina yaptığını, bu zaman diliminde davalıyı … vasıtası ile tanıdığını, bonoda kefil de olan …’in ısrarı ile 06.11.2013 tarihinde davalı ile inşaattan daire satışı yapılması hususunda anlaştıklarını, müvekkilinin davalıdan önden 160.000,00 TL para almayı kabul ettiğini ve bu para karşılığında yapmakta olduğu aynı parselde 1.Blok 1.Kat 6-8 no’lu daireleri satmayı kabul ettiğini, kalan bakiyeyi ise müvekkilinin dairelerin tesliminde almayı kabul ettiğini, bu paranın peşin verilmesinin kararlaştırıldığını, davalının yanında getirdiği 48.000,00 TL paranın alındığını kalan bakiyenin ise 7 gün içinde nakden ödenmesi hususunda sözlü olarak anlaşıldığını, davalının talebi ve müvekkilinin yıllardır tanıdığı …’in de tamam demesi ve kefil olması nedeniyle borçlunun nakit olarak verdiği paraya karşılık sadece imzası müvekkiline ait 5 adet bono verildiğini, davalı …’ün taahhüt ettiği ve peşin vermesi gereken kalan 112.000,00 TL parayı müvekkiline ödemediğini, protokolde davalının yeğeninin Ümit Taştekin olduğunu, davalı tarafın ödemesi gereken bakiyeyi ödemediğini, daha sonra kendisine bir türlü ulaşılamadığını, bina bitmiş ve oturulabilir hale geldiğinde davaya konu icra takibi ile karşılaştıklarını, müvekkilinden boş ve imzalı olarak alınan bonoların toplam 400.000,00 TL tutarında doldurularak icra işlemine geçildiğini, bu bonoların bedelinin malen ahzolunmuştur hükmü içerdiğini, bu şahsın müvekkiline bu para karşılığında ne verdiğini ispatlamasının gerektiğini, davalının vergi mükellefi olmadığını, başlatılan icra takibi dolayısıyla davalının müvekkilinden 324.080,48 TL para aldığını, davalı tarafın hacizleri kaldırma karşılığında müvekkilinden Kartal İlçesinde bulunan binadan toprak hisseli olarak kız kardeşi üzerine 400.000,00 TL değerinde bir de ev aldığını, baskı altına alınarak tehdit edilerek protokol ile eski dosya borçlarını yapılandırma adı altında icra işlemleri devam ederken malların satılır baskısı ile güya borç yapılandırılmasına gidiliyormuş algısı oluşturularak davalı avukatı marifeti ile borç yapılandırma protokolüne ek olarak bir bono daha alındığını, 329.617,95 TL bedelli bononun halen davalıda olduğunu, icra işlemlerinin ise durdurulmadığını, açıklanan nedenlerle; davalının menkul ve gayrimenkulleri üzerine zorunlu icraya da mani ivedilikle ihtiyati haciz konulmasına, davalı tarafın haksız olarak müvekkilinden aldığı 324.080,48 TL’nin işlemiş faiz ile birlikte müvekkiline iadesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davanın görevsiz mahkemede açıldığını, davaya bakmanın asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, davacının her türlü dava ve itiraz hakkından feragat ettiğini, bu nedenlerle davanın usulden reddinin gerektiğini, müvekkilinin davacı tarafından keşide edilerek müvekkiline verdiği bonoların tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … e,… e. … e,…e, … e sayılı dosyasıyla kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığını , iş bu takiplere her hangi bir itiraz olmadığını ve dosyaların kesinleştiğini, huzurdaki davaya konu icra takibindeki bonoların zaten davacı borçlu ve kefil ile müvekkilli arasında imzalanan protokolde ödeneceği yazılı olan ve ödenmeyen bonolar olduğunu, davacının kendi talebi doğrultusunda hiç bir baskı altında olmadan söz konusu protokolü imzaladığını, davacının her ne kadar kambiyo takibinin konusu olan borca itiraz etmiş olsa da söz konusu dosya borcunu ödemek için müvekkili ile 03.08.2017 tarihinde protokol imzaladığını, 03.08.2017 tarihli protokolün 4. Maddesinde protokolden dolayı herhangi bir talebi olmadığını borcu gayri kabili rücu kabul ettiğini ve söz konusu borçla ve icra dosyaları ile ilgili olarak her türlü borca itiraz, yetkiye itiraz, imzaya itiraz, menfi tespit, istirdat, sebepsiz zenginleşme ve alacaklıya karşı açacağı ve açmış olduğu her türlü hukuk ve ceza davalarından feragat ettiğini kabul ettiğini, ayrıca borçlunun gerek alacaklı tarafı ve gerek vekillerini takiple ve alacakla ilgili olarak gayri kabili rücu olarak ibra ettiğini de kabul ettiğini, davanın bu protokolle haklarından feragat sonrası 20.04.2018 tarihinde açıldığını, Davacıların dilekçesinde yer alan ifadeler dışında müvekkilinin kötüniyet veya ağır kusurunu bir nebze olsun ortaya koyar hiç bir delil ve belgenin mevcut olmadığını, Davacının dava dilekçesinde müvekkiline verdiği bonolardaki imzasını ikrar ettiğini, imza inkarı olmamakla sorumluluğunun devam ettiğini, bu sebeple bu alacak davasının açılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin saygın bir iş adam olduğunu, söz konusu iddiaların müvekkilinin ticari itibarını zedeler nitelikte olduğunu, kesinleşmiş bir icra takibi olmasına rağmen müvekkili aleyhine açılan bu davanın amacını anlamadıklarını, ayrıca davacı tarafın dava dilekçesinde; ” davalı taraf kötü niyetli olarak müvekkilimi hacizleri kaldırma karşılığında müvekkilimden … da bulunan binadan toprak hisseli olarak kız kardeşi üzerine 400.000,00-TL değerinde bir de ev almıştır. ” şeklinde asılsız iddialarda bulunulduğunu, Kaldı ki davacının bu iddiasını ispatlamak için mahkemeye sunduğu tapu kaydında satışın 2015 yılında gerçekleştiğini, oysa ki takibin 2016 yılında yapıldığını, davacı vekilinin söz konusu devirin icra ve haciz baskısı altında yapıldığı iddasının gerçek dışı olduğunu, açıklanan nedenlerle; öncelikle, dosyadaki tedbir talebin reddine, davanın usulden reddine, davacının davasının esastan reddi ile yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava İİK 72/2. Maddesine dayalı icra baskısı altında yapılan haksız olduğu iddia edilen ödemelerin istirdatına ilişkindir.
Taraflar arasındaki ihtilafın; Davalının davacıdan icra tehdidi altında yapılan tahsilatın, sebepsiz olup olmadığı, davacıya iadesi gerekip gerekmediği, iadesi gerekmekte ise ne kadar olduğu, davacı ile davalı arasında yapılan protokol uyarınca davalıdan feragata ilişkin davacının beyanının geçerli olup olmadığı, davacının davalı ile ibralaşıp ibralaşmadığı noktalarında toplandığı görülmüştür.
Davalının, İstidat talebine konu talebinin bonoya dayalı yapılmış olması, bononun 6102 sayılı yasanın 776 vd maddelerinin düzenlenmiş olması ve 6102 5/1 ve 4/1-a maddesi uyarınca davaya bakmaya mahkememiz görevli olduğundan görev itirazının yerinde görülmeyerek reddine karar verilmiştir.
Açılan davada, davacı tarafça hakkında 5 adet icra takibi yapıldığını bildirilmiş ancak 3 adet icra dosyasından dolayı istirdat talebinde bulunduğu görülmüştür. Bunlar İstanbul … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından 55.346,00 TL, İstanbul … İcra müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasından 124.934,48 TL ve İstanbul… İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından 143.800,00 TL olmak üzere toplam 324.080,48 TL’nin kendisinden icra baskısı altında haksız olarak tahsil edildiğinden bahisle istirdat talebinde bulunmuş ancak davası yerinde görülmeyerek reddine karar verilmiştir.
Davacı delil olarak icra dosyaları verilen bono fotokopisi, ödemelere ilişkin dekont ve makbuzlar, şahit beyanları delillerine dayanmış ise de tanık delili yönünden kendisine verilen öneriye rağmen tanık bildirmemiştir, bu nedenle bu delilinden vazgeçmiş sayılmıştır.
Davacı taraf ayrıca taraflar arasında yapılan protokolden bahsetmiş ve protokol davalı tarafça dosyaya sunulmuş, bunun üzerine 03/08/2011 tarihli protokol incelendiğinde protokolün aleyhine olduğu, imzasının inkar edilmediği, ve bu protokol konusunda da 27/05/2019 tarihli celsenin 1 nolu ara kararı ile kendisine açıklamada bulunmak varsa itirazlarını sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verildiği bu süre içerisinde beyanda bulunmaması halinde protokol altındaki imzanın ve içeriğinin kabul edileceği ihtar edilmiş olmasına rağmen protokol hususunda da herhangi bir açıklama veya itirazda bulunmamıştır. Buna göre de borç tasfiyesini içeren protokol içeriğine göre davacının davalıya toplam borcunun, 329.617,95 TL olarak kabul edildiği, bu borca karşılık davacının imzalayıp dava dışı …’in müşterek borçlu, müteselsil kefil olarak yer alacağı bildirilen bir bono verileceğinin kararlaştırıldığı, bononun gününde ödeneceği, borcu gayri kabili rücu kabul ettiği, istirdat, sebepsiz zenginleşme ve sair davası açmayacağını ayrıca kabul ettiği ve protokolün 03/08/2017 tarihinde imzalandığı bu protokole göre de, davacının davalıya borçlu olduğu, 1 yıllık hak düşürücü sürede açılması gereken istirdat davasının her bir icra dosyası yönünden icra müdürlüğüne tahsil tarihleri sorulduğunda, verilen cevaba göre İstanbul … İcra müdürlüğünün …esas sayılı dosyasından tahsilatın bulunmadığı, İstanbul …İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından 6.304,48 TL tahsilat bulunduğu bu kısım yönünden davanın süresinde olduğu, İstanbul … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında 19/04/2018 143.800,00 TL, 20/04/2018 tarihinde 827,36 TL ve 04/10/2018 tarihinde 827,36 TL olmak üzere toplamda 145.457,72 TL’lik tahsilatları bulunduğu, bu dosya yönünden de davanın süresinde olduğu ancak imzası inkar edilmeyen ve içeriğine itiraz edilmeyen protokol dikkate alındığında tamamen tarafların hür iradesi ile düzenlenmiş bir borç tasfiye protokolü olduğu, bu protokol aksine bir delil sunulamadığı, ihtara rağmen protokol yönünden imza inkarında bulunulmadığı, içeriğine de itiraz edilmediği ve davacının başkaca delilininde bulunmadığı anlaşılmakla tüm dosya içeriği gereği davasında haksız olduğu anlaşılmış ve bu nedenlerle davasının reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM
1-Davacının davasının reddine,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 44,40 TL ilam harcının peşin alınan 5.534,49 TL’den düşümü ile geri kalan 5.490,09 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üstünde bırakılmasına
4-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 25.394,82 TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine
5-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğine davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Başkan …
E-imza
Üye …
E-imza
Üye …
E-imza
Katip …
E-imza