Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/301 E. 2019/1205 K. 18.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/301 Esas
KARAR NO : 2019/1205

DAVA : Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/04/2018
KARAR TARİHİ : 18/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı tarafın Çerkezköy İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosya ile müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını, icra takibine konu sözleşmede müvekkilinin sözleşmeyi kefil olarak imzaladığını, müvekkilinin sözleşmedeki kefaletinin hükümsüz olduğunu, müvekkilinin eşi…”ın kefaletin zaruri unsurlarından olan muvafakate dair imzasının kendisine ait olmadığını, sahte olduğunu, müvekkilinin eşi…’ın imzanın kesinlikle kendisine ait olmadığını bankaya hiç gitmediğini beyan ettiğini, davalı tarafın bu hali ile kefalete, muvafakate dair eş imzasını her nasılsa huzurunda atılmasını sağlamamakla basiretli tacir kavramına aykırı davrandığını, her şeye rağmen müvekkilinin kefaletinin bir an için geçerli olduğu varsayılsa bile müvekkilin sözleşmedeki kefaletinin 40.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, her halukarda 40.000 TL’nin üzerindeki miktar müvekkilini ilzam etmediğini, oysa davalı icra takibinde kredi bedeli olarak 63.576,52 TL’lik bedel üzerinden işlem başlattığını, davalı, müvekkili aleyhine 63.576,52 (-) 40.000,00 = 23.576,52 TL fazla icra takibi yaptığını, açıklanan nedenlerle; sözleşmedeki kefalete muvafakata dair eş imzasının müvekkilinin eşine ait olmadığının bilirkişi incelemesi ile belirlenerek kefaletin geçersizliğinin ve müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine davalı tarafın %20 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili banka asıl borçlusu … lehine kullandırılan kredilerin zamanında ödenmemesi üzerine ilgili hesabın kat edilerek nakdi borcun ödenmesi için ilgili borçluya ve müteselsil kefil olan davacı …’a ihtarat yapıldığını, … Noterliğinin … yevmiye ve 07.12.2017 tarihli ihtarnamesinin 09/12/2017 tarihinde davacıya tebliğ edildiğini, ihtarnameye itiraz edilmediğini ve ihtarnameye rağmen ödeme yapılmaması üzerine asıl borçlu ve müteselsil kefili hakkında ise taraflar aleyhine icra takibine girişildiğini, taraflar arasında imzalanan 18/11/2013 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinde, 6098 Sayılı BK 583 ve 584. Maddelerinde belirtilen şekil şartlarına uygun olarak yazılı şekilde, kefilin sorumlu olacağı miktar ve kefalet tarihi belirtilerek, eşin el yazısıyla rızasının alınması suretiyle sözleşmenin akdedildiğini, müvekkil banka tarafından kefilin sorumlu olacağı miktar, kefalet tarihi ve müteselsil kefil olması dolayısıyla eş rızası hususlarının eksiksiz bir şekilde yerine getiriildiğini, eş…’ın imzasının sahte olduğunun ileri sürülmesinin her türlü hukuki dayanaktan yoksun ve soyut bir iddia olduğunu, yapılan takipte usule ve yasaya aykırı bir yön olmadığı gibi, yapılan hesaplama ve faizlerin doğru olduğunu bu nedenle yargılama sonucunda 65.758,01-TL müddeabihli iş bu menfi tespit davasında davacı yanın takip dosyasındaki miktardan sorumlu olduğunu ve kefaletin geçerli olduğunu, açıklanan nedenlerle; davacı yanın haksız ve mesnetsiz davasının tümden reddine, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava Menfi Tespit davasıdır.
Dosya kapsamı incelendiğinde, davacı tarafından davalı banka tarafından başlatılan icra takibine ilişkin olarak, davalı banka ile imzalana kredi sözleşmesinde kefil olarak yer aldığını, kefaleten hükümsüz olduğu, kefaletin zorunlu unsurlarından olan eş rızasına ait imzanın sahte olduğu iddiası ile kefaletin geçersizliğini tespiti ile icra dosyasından borlu olmadığının tespitini talep ettiği anlaşılmaktadır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkindir. HMK m. 114/1-c gereğince görev dava şartı olup HMK m. 115/1 uyarınca taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir. Taraflar da yargılama süresince mahkemenin görevli olmadığını ileri sürebilirler.
HMK’nın 2. maddesinde asliye hukuk mahkemelerinin görevi düzenlenmiş olup, bu hükme göre “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” Ancak aynı maddenin ikinci fıkrasında istisna öngörülerek “Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” ifadesine yer verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde nisbi ve mutlak ticari davalar düzenlenmiş olup her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nisbi ticari dava olup, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın maddenin ilk fıkrasında a, b, c, d, e ve f bentlerinde sayılan hususlardan doğan hukuk davaları ise mutlak ticari dava niteliğindedir. TTK m. 5 uyarınca aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi, tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
6102 Sayılı TTK’nın 12.maddesine “bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla hakla bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Anılan Yasanın 11.maddesinde “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir.” 15.maddesinde de ” İster gezici olsun ister bir dükkanda veya sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanan ve geliri 11.maddenin 2.fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Somut durumda, davacı ile davalı banka arasında imzalanan sözleşme başlığında her ne kadar “Genel Kredi Sözleşmesi” ibaresi yer alsa da, sözleşme içeriği incelendiğinde bunun çerçeve niteliğinde hükümler içerdiği, kredinin veriliş amacının ise hayvancılık kredisine yönelik olduğu, dosyaya sunulan Çiftçi Kayıt Sistemine Belgesi’ ne göre davacının da çiftçilik ile uğraştığı bu anlamda, tacir olmadığı, TTK’nın 12.maddesi hükümlerine esnaf niteliğinin de bulunmadığı, davanın ticari dava olmadığı, davacının tacir, esnaf niteliği olmamasının yanında TKHK kapsamında tüketici niteliği de bulunmadığından, tüketici mahkemelerinin görevli olamayacağı, bu halde genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olacağı cihetiyle, görev dava şartı yönünden HMK m. 114/1-c ve HMK m. 115/1.maddesi uyarınca mahkememiz görevli olmadığı kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM :Açıklanan nedenlerle;
1-HMK. 114/1-c, 115/2 maddeleri uyarınca görev dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, HMK. 20. Maddesi gereğince karara karşı kanun yoluna başvurulmaması halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulması halinde ve başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmemesi halinde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3-HMK ‘nun 331/2. maddesi gereğince yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda görevli mahkemece karar verilmesine,
4-HMK ‘nun 331/2. maddesi son cümlesi uyarınca dosya süresi içinde görevli mahkemeye gönderilmediği takdirde talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
Dair, HMK 320/1 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza