Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/264 E. 2021/639 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/264 Esas
KARAR NO:2021/639

DAVA:Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :23/03/2018
KARAR TARİHİ:09/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında distribütörlük anlaşması imzalandığını, taraflar bu anlaşmayı süre uzatım ve tadil protokolüyle uzatma kararı aldıklarını, imzalanan sözleşmeye aykırı davranan ve haksız fiil oluşturan eylemleri sebebiyle müvekkili şirketi zarara uğratan davalı aleyhine kar zararının tahsili taleplerinin bulunduğunu, müvekkili distribütör aylar boyunca davalı şirketten defalarca ürün talep etmesine ve gerekli tüm şartların sağlanmış olmasına rağmen davalının müvekkili şirketçe talep ettiği ürünleri temin edemediğini, sözleşmeye aykırı olarak mal tedarik borcunu yerine getirmeyen davalı müvekkili şirketi zarara uğrattığını, sözleşme ve uzatma protokollerinin aksine davalı şirket tarafından müvekkilinin bayilik iskontosu kasıtlı olarak azaltıldığını, davalı şirketin müvekkili şirkete kendilerine tahsis edilmek üzere depo tutturduğunu, tadilat yaptırdığını, düzenli ödediği depo kiralarını ödemediğini belirterek davanın kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yan aleyhine hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki distribütörlük anlaşmasının 01/05/2016 tarihli protokol ile 30 Nisan 2017 tarihine kadar uzatıldığını, davacı tarafın iddialarının hiçbir somut belgeye dayanmadığını, sözleşme süresince müvekkili şirketin … şirketine ürün satılması dahil davacı tarafın kısıtlayıcı hiçbir eylem veya zorlamasının olmadığını, davacıya ürün tedarik edildiğini belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacının üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, distribütörlük sözleşmesinin (tek satıcılık sözleşmesi) davalı tarafından haksız feshedildiği iddiasına dayalı kar kaybı, denkleştirme tazminatı, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Davacı vekili tarafından, davacı Şirket “…. ŞTİ.” ile davalı “… TİC. LTD. ŞTİ.” arasında 01.11.2011 tarihinden başlamak üzere ve son halde 01/05/2015 tarihinde “Distribütörlük Anlaşması” imzalandığı taraflar işbu anlaşmayı 01/05/2016 tarihinde “Süre Uzatım ve Tadil Protokolüyle” uzatma karan aldıkları, Distribütörlük Sözleşmesine göre … Bölgesi ürün dağıtım yetkisinin davacı şirkete verildiği, ürün dağıtımının sözleşmeye uygun olarak ifa etmesine rağmen, davalı yan bir süre sonra davacı şirketten … Bölgesi’nde sadece davalı şirketin … … bölge müdürü olan …’ın kardeşi …’a ait olan … İçecek Dağıtım şirketine ürünleri vermek zorunda olduğunu, Distribütörlük kavramıyla çelişen bu zoraki uygulama, davalı tarafından … … Bölge Müdürü’nün kardeşinin haksız kazanç elde etmesi amacıyla yapıldığı ve bu hususu dikte ettiğini, davacı bu direktiflerini kabul etmek istememiş ancak davalı şirketin Sözleşmeyi Fesihle tehdidi sonucunda talebi kabul etmek zonunda kaldığını, … İçecek Dağıtım şirketinin ödemeleri zamanında yapmayarak vade aşım yaptığını, davalının teminat isteğine karşı çıktığını, Distribütör, aylar boyunca dayalı şirketten defalarca ürün talep etmesine ve gerekli tüm şartların sağlanmış olmasına rağmen davalı tedarikçi şirketin, davacı şirkete talep ettiği ürünleri temin etmediği, sözleşmeye aykırı olarak mal tedarik borcunu yerine getirmeyen davalı davacıyı zarara uğrattığı, davalı şirket bir taraftan davacı ile sözleşmenin devam cdileceğine dair görüşme yaparken diğer taraftan henüz sözleşme süresi dolmadan, tüm perakendecilere davacıdan ürün alınmaması yönünde talimat verildiği Davalı, taraflar arasında imzalanan sözleşme süresi dolmadan ve de sözleşmenin sona ereceği kararlaştırılmadan davacı şirketin iş yaptığı müşterilerine davacı şirketten ürün alınmaması, Mayıs ayında yeni distribütör atanacağını ve ürünleri yeni distribütörden alınmasını gerektiği yönünde talimat verildiği, bu durumun Distribütöre yüksek miktarda prestij ve kar kaybı yaşattığı, sözleşme ve uzatma protokollerinin aksine davalı şirket tarafından bayilik iskontosunun kasıtlı olarak azaltıldığı, davalının Sözleşmenin aksine şirket kazancından tek taraflı olarak ve herhangi bir onay alınmaksızın yaptığı iskontolar müvekkil şirketin kar payını önemli ölçüde azalttığı, uğranıları zararın tazmini gerektiği, davacı şirketin davalı ile çalışmaya haşladıktan sonra davalı şirketin cirosu büyük ölçüde artış gösterdiği, ancak 2016 yılından sonra davalı yanın davacı şirketin bilgisi olmaksızın başka bir şirket ile anlaşması ve piyasada çalışanları vasıtasıyla duyurması sebebiyle , aynı zamanda davalı şirketin ürün tedarik etmemesi, müşterilere müvekkilden alım yapılmaması talimatı karşısında davacının önemli ölçüde kar kaybına uğradığı, davalı şirket, davacı şirkete kendilerine tahsis edilmek üzere depo tutturduğu, tadilat yaptırdığı ve düzenli ödediği depo kiralarını ödemediği, davalı tedarikçinin üzerine düşen promosyon ürünlerinin dağıtım işini, sözleşmede kararlaştırılmadığı halde davacı müvekkile yüklendiği, davacı tarafından harcanan mesai, işçi ücretleri, ulaşım masrafları davacıya ödenmediği, davalı şirketin sözleşmenin uzatılacağına dair davacı şirkette intiba yarattığı, davacı şirketçe uzatımın yapılıp yapılmayacağı sorulduğunda uzatılacağı yönünde beyanda bulunulduğu, bu sırada diğer distribütör ile anlaşma sağlayanı davalının ikili tavrı sebebiyle davacı tarafça yeni araçlar ve yatırımlar yaptığı, bu zararın giderilmesi gerektiği, davalı şirket yöneticisinin sözleşmenin sona erme anında davacıya yalnızca feshe ilişkin giderlerin karşılanacağına ilişkin beyanda bulunduğu, sadece fesih nedeniyle doğan minimum harcamaların listesi davalı şirket yöneticisine gönderildiği, bu bedellerin ödeneceği söylense de bu giderler dahi ödenmediği, davalı şirketin ürün bedellerinin ödenmeme riski bulunmasına rağmen, davacı tarafça risk grubunda olduğu açıkça söylenmesine rağmen bu şirketlere risk onayı vererek ürün satışımı dikte ettiği, davacının öngördüğü üzere bu şirketlerin ödemeden aczi karşısında davacının uğradığı zararların karşılanmadığı, davalı şirket davacı şirkete ait ürünleri kendisinin belirlediği ve davacının riskli gördüğü müşterilere sattırdığını, davalı şirket müşteri vadelerine müdahale ederek keyfi vadeler uygulayarak bunun karşılığında kendi şirketi lehine sponsorluk anlaşmaları yaptığı, davacı şirket aleyhine bareket ederek kendi şirketine menfaat temin eden davalı şirketin dürüstlük kuralları, iyi niyet kurallarını ve sözleşme hükümlerini ihlal ettiği, davalı şirketin özellikle son bir yıllık periyotta dürüstlük kuralına aykırı tutumlar sergilediği, davalı şirketin diğer distribütörlerinden istemediği hususları davacı şirketten talep ederek haksız, rekabete yol açtığı, davacı, distribütörlük sözleşmesi boyunca özen yükümlülüğünü eksiksiz yerine getirerek müşteri memnuniyetini sağlama yönündeki özverili çalışması ve pazarlamma faaliyetindeki üstün başarısı nedeniyle çok kısa bir sürede pazarda lider haline geldiğini, davacının oluşturduğu bu müşteri çevtesi ile davalı, ürünlerini daha geniş kitlelere tanıtarak bunların satışından yüksek miktarda gelir elde ettiği, davalı, davacının oluşturduğu müşteri çevresinden distribütörlük sözleşmesi sona erdikten sonra da yararlanmaya devam ettiğini, sözleşmenin başı olan 2011 yılındaki davalı Portföyü ile 2017 yılına gelindiğindeki müşteri portföyü karşılaştırıldığında davacının yarattığı Portföyün, Markaya kattığı değerin ortaya çıkacağı, davalının davacıya Portföy tazminatı ödemekle yükümlü olduğu, davalı yan ile sözleşme fesih tarihinin sözleşmede mevcut olduğu, ancak davalı yan 19 Ekim itibariyle başka bir distribülör arayışına girmiş ve Ocak ayında da mevcut distribütör ile anlaştığı, bu süreçte müvekkil şirkete herhangi bir bilgi verilmediği ve davacı sözleşmeye devam edileceği intibası yaratılmış, yapılan yazışmalar ile de bu yönde görüş beyan edildiği, bununla birlikte mal tedarikinin kesildiği, davacının her şeyden habersiz olarak yatırımlarına ve portföy ziyaretlerine devam ettiği, Davalı şirketin haksız ve kötü niyetli eylemleri neticesinde müvekkil şirket piyasada itibarsızlaştırıldığı Distribütörlük Sözleşmesinin yenilenmemesi üzerine ve ayrıca davalı yanın piyasada davacı şirketi hedef alarak asılsız ithamlarda bulunması, kasti olarak Sözleşme döneminde mal tedarikinin kesilmesi, bu anlamda davacının sipariş mallarını müşterilerine ulaştıramaması, arka planda başka bir distribütöre müşterilerin yönlendirilmesi davacı şirketin kişilik haklarına açıkça saldırı niteliğinde olduğu, davacı Tek Satıcılık Sözleşmesi akdedildiği tarihten bu yana davalı şirket markasının itibarını ve şöhretini, Türkiye’deki tanınırlığımı artırdığını, Markaya kattığı değer göz önüne alındığında ayrıca faaliyet gösterdiği yerin merkezciliği göz önünde bulundurulduğunda davacının Şerefiye Bedeline hak kazandığı iddiası ile bu nedenlere dayanılarak davanın kabulü ile, davacı şirketin Kar Kaybı Sebebiyle Fazlaya İlişkin Hakları Saklı Kalmak Kaydıyla Şimdilik 5.000,00 TL Kar Kaybı Zararının Davalıdan Alınarak Davacıya Ödenmesi, davacının Uğradığı Zararlar Sebebiyle Fazlaya İlişkin Hakları Saklı Kalmak kaydıyla Şirmdilik 10.000,00 TL Maddi Tazminatın Davalıdan Alınarak davacıya Ödenmesi, Diğer Distribütörlere Sağlanan Haksız Rekabete Yol Açacak şekilde, davacıya Sunduğundan Çok Daha Avantajlı Ticari Şartlar Sağlayarak, davacıya Zarar Verme Kastıyla Hareket Eden Davalıdan Müvekkilin Uğradığı Zarar Sebebiyle Fazlaya İlişkin Hakları Saklı kalmak kaydıyla Şimdilik 5.000,00 TL Maddi Tazminatın Davalıdan Alınarak davacıya Ödenmesi, Sözleşmenin Sona Ermesi Tarihinden Geriye Doğru Son Beş Yıllık Ciro Ortalamasının Alınarak Fazlaya İlişkin Hakları Saklı Kalmak kaydıyla Şimdilik 10.000,00 TL Denkleştirme Tazminatının Davalıdan Alınarak davacıya Ödenmesi, Davalı Yanın Sergilemiş olduğu Dürüstlük Kuralına Ve Hukuka Aykırı Davranışlarının Neticesinde davacı Şirketin Ticari İtibarının Zedelenmesinden Dolayı 50.000,00TI. Manevi Tazminatın Davalıdan Alnarak davacıya Ödenmesi, Fazlaya İlişkin Hakları Sakli Kalmak Kaydıyla Şimdilik 5.000,00 TL Şerefiye Bedelinin Davalıdan Alınarak davacıya Ödenmesi talepli işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizce 30/01/2020 tarihli ara karar ile; “Tarafların iddia ve savunmaları, imzalanan distribütörlük sözleşmesi ve ek protokol hükümleri, taraflarca dosya kapsamında ibraz edilen deliller, dinlenen tanık beyanları, davacı tarafça sunulan ve mali müşavir … tarafından hazırlanan mütalaa değerlendirilerek, davacının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu her bir talep kalemi yönünden uyrı ayrı inceleme yapılarak detaylı ve gerekçeli, denetime elverişli rapor tanzim edilmesi için..” dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edildiği sunulan 10/09/2020 tarihli bilirkişi kök raporunda özetle;
“… Davacı Şirket “ … ve Tiçaret Ltd. Şti … Ticaret Ltd. Şti.” arasında 01/05/2015 tarihinde “Distribütörlük Anlaşması” imzalanmıştır. Distribütrlük Anlaşması’nın 01.05.2016 tarihli protokol ile 30 Nisan 2017 tarihine kadar uzatıldığına ilişkin ek protokol yapıldığı, hem davacı, hem davalı beyanlarında görülmekle birlikte, mahkeme dosyasında bu ek protokol görülmemiştir.
Distribütörlük Anlaşması’nın “Süre” başlıklı 8.1.’inci maddesi; “Bu anlaşma Yürürlük Tarihi itibariyle yürürlüğe girecek ve aşağıda öngörülen şekilde daha önce feshedilmedikçe, Sonu Erme Tarihinde sona erecektir. Bu anlaşmanın herhangi bir yenilemesi veya uzatılması 1 yıllık dönemler halinde Tarafların karşılıklı mutabakatıyla yapılacak ve bu amaçla, bu Anlaşmanın yenilenmesini veya acatılmasın müzakere etmek isteyen Taraf, bu isteğini, bu müzakerelerin Sona erme tarihinden en geç 1 ay önce tamamlanması amacıyla müzakerelerin zamuanında başlayabilmesi için Sona Erme Tarihinden en geç iki ay önce diğer Tarafa bildirmek için makul gayreti sarf edecektir. Distribütörlük Anlaşmasının süresi tarafların beyanlarından anlaşıldığına göre 01.05.2016 tarihli protokol ile 30 Nisan 2017 tarihine kadar uzatılmıştır. Her iki tarafta 20 Nisan 2017 tarihinden önce sözleşmenin yenilenmesi veya uzatılmasını müzakere etmek üzere yukarıda açıklanan sözleşmenin 8.1 maddesine uygun olarak birbirlerine herhangi bir bildirimde bulunmamışlardır. Buradan hareketle taraflar arasındaki Diştribütörlük Sözleşmesi 30 Nisan 2017 tarihinde kendiliğinden sona erecektir. Bununla birlikte davalı … … 33. Noterliği’nin 23/03/2017 tarih … Yevmiye sayısı ile davacı … ve Ticaret Anonim Şirketi’ne gönderdiği ihtamamede “Aralık 2016’dan beri Müvekkil şirket ile aranızda gerçekleşen muhaberat çerçevesinde ve Sözleme’nin 8.1. ‘inci maddesi kapsamında, Müvekkil Şirket ile aranızdaki Distribütörlük Sözleşmesi 30 Nisan 2017 tarihi itihariyle madde 8.3.’de düzenlenen yükümlülüklere tabi olarak kendiliğinden sona erecektir” ifadesi ile sözleşmeye uygun şekilde kendiliğinden sona ereceği ihtar edilmiştir.
Distribütörlük sözleşmesine göre … Bölgesi ürün dağıtım yetkisinin davacı şirkete verildiği, ürün dağıtımının sözleşmeye uygun olarak ifa etmesine rağmen, davalı yan bir süre sonra davacı şirketten … Bölgesi’nde sadece davalı şirketin … … bölge müdürü olan …l’ın kardeşi …’a ait olun … İçecek Dağıtım şirketine ürünleri vermek zorunda olduğunu, Distribütörlük kavramıyla çelişen bu zoraki uygulama, davalı tarafından … Bölge Müdürü’nün kardeşinin haksız kazanç elde etmesi umacıyla yapıldığı ve bu hususu dikte ettiğini, davacı bu direktiflerini kabul ermek istememiş ancak davalı şirketin Sözleşmeyi Fesihle tehdidi sonucunda talebi kabul etmek zorunda kaldığını, … … Dağıtım şirketinin ödemeleri zamanında yapmayarak vade aşım yaptığını, davalının teminat isteğine karşı çıktığı iddiası yönünden incelenmesi, Mahkeme dosyasında T… şirketine alt distribütörlük verilmesi ile ilgili sürecin yönetimi ve Davalı şirketter dikte edildiği izlenimi uyandıracak herhangi bir belge bulunmamaktadır. Teminat isteğine karşı çıkılması ve ödemeler konusunda ise; tarafımıza iletilen 2012-2013-2014 ve 2015 yıllarına ilişkin … şirketinin cari hesap ekstrelerinde valör olmadığı için ödemelerin ne kadar geciktiğine ilişkin bir hesaplama yapılamamıştır. Ancak 4 yıllık toplamda 807.322,34 TL tutarında ürün satışı yapıldığı, bu satışlara ilişkin fatura tarihinden ortalama 17 gün sonra ödeme alındığını, ancak valör girilmediğinden hangi vadeli çek alındığının tespit edemediğimizi belirtiyoruz.
Davacı tarafından mahkeme dosyasma konulan mail yazışmalarından anlaşıldığı kadarı ile firmanın ödemelerinde bir aksama olduğuna ilişkin yazışmalar olmasına karşın, 20 Şubat 2013 tarihli mailde … tarafından …’a (Brown Forman) gönderilen mailde; Teminat alınmadan Davalı tarafından belirtilen oranda AÇIK HESAP tutulabileceği, teminat vermez ise mal sevki yapılmayacağı, alt bayilikten çıkacağı ve bu kararın …’a ait olduğu belirtilmektedir. … Şirketinin ödemeleri zamanında yapmayarak vade aşımları yaptığı ve risk doğurduğunu belirtmesine rağmen davalı yanın teminat isteğine dahi karşı çıktığı iddia edilmesine karşın, Teminat alınmadan Davalı tarafından belirtilen oranda AÇIK HESAP tutulabileceği, Nakit akışında sorun olduğu ve davalıdan gelecek yönlendirmelere göre hareket edeceklerini söylemişlerdir. Bu mail üzerine nasıl bir yanıt geldiği, karar süreçlerinde hangi firmanın etkin olduğuna ilişkin bir yazışma yoktur.
Distribütör, aylar boyuncu davalı şirketten defalarca ürün talep etmesine ve gerekli tüm şartların sağlanmış olmusına rağmen davalı tedarikçi şirketin, davacı şirkete talep ettiği ürünleri temin etmediği, sözleşmeye aykırı olarak mal tedarik borcunu yerine getirmeyen davalı müvekkil şirketi zarara uğrattığı, iddiası yönünden incelenmesi;
Distribütörlük Sözleşmesinin 6.1. maddesi. “Tedarikçi … Ürünlerini, Distribütörün usulüne uygun olarak verdiği siparişlere göre, yeterli malın mevcut olması ve ‘Tedarikçinin ürünleri tahsis etme haklarına tabii olmak kaydıyla, zamanında tedarik edecektir. Tedarikçi herhangi bir tahsisi veya sevkiyattaki gecikmeyi makul olarak mümkün olan en yakın zamanda Distribütöre bildirecektir.”
Mahkeme dosyasında distribütöre tedarikçi tarafından mal sevkiyatı yapılmadığı, hatta nakit ödeme yapılarak olmasına karşın ürün verilmediği belirtilen bir adet mail yazışması bulunmaktadır. Sözleşmeye uygun olarak verilmiş herhangi bir sipariş kaydına rastlanılmamıştır. Şirketten inceleme için gelen belgeler içerisinde de hiçbir sipariş formu yer almamaktadır.
Stok ve mal alım kayıtlannın incelenmesinde 2017 yılına ilişkin stok ve satış seviyelerinde düşüşler görülmekle birlikte, bunun karşılanamayan siparişlerden mi yoksa başka nedenlerden mi olduğu anlaşılamamıştır. 2017 yılında sözleşmenin sonlanacağı Nisan ayı içerisinde de distribütör tarafından mal alımı gerçekleşmiştir. En son 21.04.2017 tarihinde Davalı tarafından ürün sevkiyatı yapılmıştır.
Davalı şirket bir taraftan davacı ile sözleşmenin devam edileceğine dair görüşme yaparken diğer taraftan henüz sözleşme süresi dolmadan, tüm perakendecilere müvekkil şirketten ürün alınmaması yönünde talimat verildiği iddiu edilmektedir, Davalı, taraflar arasında imzalanan sözleşme süresi dolmadan ve de sözleşmenin sonu ereceği kararlaştırılmadan davacı şirketin iş yaptığı müşterilerine müvekkil şirketten ürün alınmaması, Mayıs ayında yeni distribütör atanacağını ve ürünleri yeni distribütörden alınmasını gerektiği yönünde tulimat verildiği, bu durumun Distribütöre yüksek miktarda prestij ve kar kaybı yaşattığı, iddiası yönünden incelenmesi;
Distribütörlük Anlaşması’nın “Süre” başlıklı 8.1.’inci maddesi; “Bu anlaşma Yürürlük Tarıhi itihariyle yürürlüğe girecek ve aşağıda öngörülen şekilde daha önce feshedilmedikçe, Sona Erme Tarihinde sona erecektir. Bu anlaşmanın herhangi bir yenilemesi veya uzatılması 1 yıllık dönemler halinde Tarafların karşılıklı mutabakatıyla yapılacak ve bu amaçla, bu Anlaşmanın yenilenmesini veya uzatılmasın müzakere etmek isteyen Taraf, bu isteğini, bu müzakerelerin Sona erme tarihinden en geç 1 ay önce tamamlanması amucıyla müzakerelerin zamanında başlayabilmesi için Sona Erme Tarihinden en geç iki ay önce diğer Tarafa bildirmek için makul gayreti sarf edecektir. Distribütör tarafından sözleşmenin devamı niteliğinde karşı tarafa herhangi bir bildirim yapılmadığı gibi, Tedarikçi tarafından da sözleşmenin yukarıdaki maddeye uygun olarak devam edeceğine ilişkin bir hildirim yapılmamıştır. Mahkeme dosyasına delil olarak sunulan ve davalının tüm distribütörlerine gönderilen mail yazışmasından davalının davacı ile ilişkiye devam edeceğine dair açık veya üstü örtülü beyanını çıkarmak mümkün değildir. Mayıs ayında yeni distribütör atanacağını ve ürünleri yeni distribütörden alınmasını gerektiği yönünde talimat verildiğine ilişkin mahkeme dosyasında herhangi bir belge görülmemiştir.
Distribütörlük Anlaşması’nın “Halef Distribütör ve Diğer Tedarikçiler” başlıklı 8.3.f. Maddesi; “Tedarikçi, ya Anlaşmanın herhangi bir nedenle feshi üzerine derhal ya da Taraflardan biri bu Anlaşmanın feshedilmesine dair bildirim vermişse veya Anlaşmanın yenilenmesi konusunda bir mutabakata varılamadıysa, Anlaşmanın sona ermesinden önceki bir ay içinde Distribütöre bir halef tayin etme hakkını saklı tutar. Tedarikçi bu fesih dönemi içinde … Ürünlerini Bölgede yeniden satılmak … üzere halef distribütöre satabilir, Halef distribütör kendisini bütün ilgili Kişilere ve kuruluşlara Tedarikçinin halef distribütörü olarak tanıtabilir ve … Ürünlerini Bölgede su Bİ’C bu Anlaşmanın münfesih olduğu veya sona erdiği tarihte dağıtabilir. Ayni şekilde, Distribütör bu tasfiye dönemi içinde diğer ürünlerin dağıtımı için diğer tedarikçilerle sözleşme akdedebilir; şu şartla ki, söz konusu dağıtımın başlangıç tarihi, bu Anlaşmanın sona ermesinden veya fesinden önce olmayacaktır.
“Sözleşme ve uzatma protokollerinin üksine davalı şirket tarafından bayilik iskontosunun kasıtlı olarak azaltıldığı, Davalının Sözleşmenin aksine şirket kazancından tek taraflı olarak ve herhangi bir onay ulınmaksızın yaptığı iskontolar müvekkil şirketin kar payını önemli ölçüde azalttığı, uğranılan zararın dazmini gerektiği,” iddiası yönünden incelenmesi,
Distribütörlük anlaşması tablo 7.5. te distribütör iskontosu % 11 olarak belirlenmiştir. Davacının bu iddiasına ilişkin delil olarak sunduğu mail yazışmasında Davalı iç yazışmasında 3 puan distribütör katkısının Ekim 2016 döneminde uygulanacağı ve bundan distribütörlerin onayının olduğundan emin olunması istenmektedir. Böyle bir onayın olup olmadığına ilişkin dosyada bilgi yoktur. Bununla birlikte, piyasa bu tip uygulamalar satışların zor olduğu dönemlerde karşılıklı anlaşılarak yapılabilir, zaman zaman yapılan bu uygulamalardan hem distribütör hem de tedarikçi ilave ciro ile daha fazla kar sağlayabilmektedirler. Yerinde incelemede gördüğümüz fatura örneklerinde de farklı müşterilere farklı oranlarda iskontoların yapıldığı görülmektedir. Ancak bunların piyasa koşullarına göre farklı oranlarda yapıldığı, genel bir iskonto uygulaması şeklinde distribütör marjını düşürmek amacıyla yapılan iskonto olmadığı görülmüştür.
Diğer yandan mahkemeye sunulan … SMİMO’M kayıtlı … tarafından düzenlenen İnceleme Raporu’nda distribütöre zorunlu olarak iskonto yaptırıldığı, (bunun nasıl tespit edildiği belirtilmemiş) bu işlemden distribütörün 792 bin TL zarara uğradığı belirtilmiştir. Gelir tablosunun incelenmesine açıkça görülmekte olduğu gibi, müşterilere brüt satışlardan yapılan iskontoların oranı 7 yıllık ortalamada %3,1 olmuştur. Raporda belirtildiği gibi % 7 lik iskonto sözkonusu değildir. Anlaşıldığı belirtilen %5 iskonto ile kıyaslandığında müşterilere davacının daha az iskonto yaptığı görülmektedir. Aynı şekilde tüm yılların brüt karlılık oranlarına bakıldığında 7 yıllık ortalamada davalının gelir tablosunda gerçekleşen kar marjı oramı %13,03 olmuştur. Bu oran sözleşmede belirlenen distribütör marjının (%11) üzerindedir.
“Davacı şirketin davalı ile çalışmaya başladıktan sonra davalı şirketin cirosu büyük ölçüde artış gösterdiği, ancak 2016 yılından sonra davalı yanın müvekkil şirketin bilgisi olmaksızın başka bir şirket ile anlaşması ve piyasada çalışanları vasıtasıyla duyurması sebebiyle, aynı zamanda davalı şirketin ürün tedarik etmemesi, müşterilere müvekkilden alım yapılmaması talimatı karşısında düvacının önemli ölçüde kar kaybına uğradığı iddiası yönünden incelenmesi;
Davalı şirketin yıllar itibariyle net satış rakamları:
2012 Yılı – 2013 Yılı – 2014 yılı – 2015 Yılı – 2016 Yıl – 2017 Yılı Toplam|
13.364.326 – 14.217 461 – 8.974.56 – 23.180.192 -20.501.663 – 4.468.18- 84.706.382
Davalı şirket ilk yıl 13,3 milyon TL tutarında satış gerçekleştirmiş, ikinci yıl bu tutar 14,2 milyon TL ye çıkmıştır. 2014 yılında ise satış tutarı 8,9 milyon TL ye düşmüştür. 2015 yılında önemli bir sıçrama ile 23,1 milyon TL olmuş, bir sonraki yal 2016 da ise tekrar düşmüştür. Başlangıç yılı 2012 ile son yıl 2017 yi değerleme dışı tuttuğumuzda davalı şirketin ciro büyümesi 2013 yılından 2016 yılına ortalama yıllık %12,97 olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemde gerçekleşen ortalama enflasyon oranı %7,95 gerçekleşmiş, (TÜİK Tüketici Enflasyonu) diğer yandan aynı dönem için alkollü içeceklerdeki ÖTV artış oranı yıllık ortalamada %17,2 gerçekleşmiştir. (ÖTV III SAYILI LİSTE A CETVELİ)
Davacı şirketin mahkemeye delil olarak yazdığı ancak dosyaya koymadığı Nielsen raporları yerinde incelemede davacıdan talep edilmiştir. Nielsen raporları hiçbir şekilde karlılık analizlerinde kullanılacak veri içermezler. Bu raporlar tamamen satış ve dağıtım analizine ilişkin veriler içerir. Distribütörün bölgesindeki dağıtımı ne kadar etkin yaptığına ilişkin bu raporlardaki veriler performans kriteri olarak alınır, verilen hedeflere uygunluğu bu raporlardan kontrol edilir, ancak karlılık ile ilgili veri içermez.
“Davalı şirket, Davacı şirkete kendilerine tahsıs edilmek üzere depo tutturduğu, tadilat yaptırdığı ve düzenli ödediği depo kiralarını ödemediği, ” iddiası yönünden incelenmesi;
Davalı Kasım 2013 tarihinden itibaren distribütör depo ve yönelim alanında kendilerine tahsis edilecek bölüm için aylık 2.000 TL kira faturası ödemeyi kabul etmiştir. Kira faturaları davalıya Fiyat farkı açıklaması ile fatura edilmiş ve cari hesaptan mahsup edilerek ödemesi yapılmıştır. Düzenli olarak Fatura edilen ve mahsuplaşılan kira bedeli Ağustos 2015 tarihinden itibaren fatura edilmemiş ve borçlardan da mahsup edilmemiştir. Mail yolu ile anlaşması sağlanan ve fatura edilen depo ve ofis bedeline ilişkin faturaları düzenlenen bedeller tahsil edilmiştir. Ağustos 2015 tarihinden itibaren ise mahkeme dosyasında fatura düzenlendiğine ilişkin bilgi yer almamaktadır. Davacı faturasını kesmediği hizmetin bedelini de tahsil etmemiştir. Bu tutarın fatura edilmeyeceği, veya davalı tarafça kabul cdilmediğine dair herhangi bir itirazı dosyada bulunmamaktadır. Anlaşma sağlanan tutarlar fatura cdilmediği için alacak da doğmamıştır.
Diğer yandan yazışması yapılan kira bedelleri konusu içerisinde depo ve ofis masraflarının nasıl paylaşılacağı da belirtilmemişlir. Davacı depo ve ofis için kendi adına düzenlenmiş faturaları mahkemeye ibraz etmiş olsa da davalıya bu masraflara ilişkin borç doğuracak herhangi bir falura düzenlememiştir.
“Davalı tedarikçinin üzerine düşen promosyon ürünlerinin dağıtım işini, sözleşmede kararlaştırılmadığı halde davacı müvekkile yüklendiği, davacı tarafından harcanan mesai, işçi ücretleri, uluşım masrafları davacıva ödenmediği,” iddiası yönünden incelenmesi;
Promosyon ürünler (bedelsiz) ürün satışlarını ve müşteri bağlılığını (hem perakendeci, hem tüketici) artırmak maksadıyla satış faaliyeti ile birlikte ve satışa bağlı olarak yapılan bir uygulama olup, genellikle satışa konu olan ürünlerle birlikte perakende noktasına teslim edilir. Bunlar ürünün görselliğini artırmak için kullanılabilir, tüketiciye ürünü cazip kılmak için satışı teşvik amaçlı olabilir. Genel uygulamada bu yönde gelişmiştir ve promosyon ürünlerin satış yapılan noktaya teslimi ürün satışını doğrudan gerçekleştiren firma tarafından yerine gelirilmektedir. Çok ender olmakla birlikte, hacim açısından ürünle birlikte teslim etmeye uygun olmayan veya belirli kota hedefleri nedeniyle çoklu satış sonrasında teslim edilmesi gereken bedelsiz promosyon ürünler, ancak bu durumda başka bir firma, ajatıs veya yine aynı firma tarafından başka bir zamanda teslim edilebilir. Promosyon ürünlerinin asıl amacı daha fazla satış yapmaktır ve satışın artışı hem distribütör hem tedarikçi açısından önemli bir kazanç sağlayacaktır. Sözleşmede promosyon ürünlerin ne şekilde teslim edileceğine ilişkin herhangi düzenleme yapılmamış olmasına karşın, piyasanın genel kabul olarak kabul ettiği ilke, ürün ile birlikte promosyon ürünlerin tesliminin yapılması ve bu iş için dağılıcının ekstra bir maliyete katlanmamış olmasından dolayı ck bir bedel ödenmemesi gerektiği yönündedir. Sözleşmede de net bir lanım yapılmadığı için bunların bir bedel alınmaksızın satış faaliyeti ilc birlikte dağıtılması olağandır. Promosyon ürünlerinin dağıtımında harcanan mesai, işçi ücretleri, ulaşım masrafların davacıya ödenmediği iddiasına ilişkin somut masraf belgeleri de davacı tarafından sunulmamıştır.
“Davalı şirketin sözleşmenin uzatılacağına dair davacı şirkette intiba yurattığı, müvekkil şirketçe uzatımın yapılıp yapılmayacağı sorulduğunda uzatılacağı yönünde beyanda bulunulduğu, bu sırada diğer distribütör ile anlaşma sağlayan davalının ikili tavrı sebebiyle müvekkil, şirketçe yeni uruçlar ve yatırımlar yaptığı, bu zararın giderilmesi gerektiği, ” iddiası yönünden incelenmesi;
Davalı şirket, çalışanlarının takdir edildiği birçok yazışmada dile getirilmiş olmasına karşın, sözleşmenin devamı ile ilgili sorularına da şirketten memnun oldukları yanıtını aldıklarını belirtmişlerdir. Bu sebeple yeni araçlar satın almışlar ve yatırım yapmışlardır. Distribütörlük Anlaşması’nın “Süre” başlıklı 8.1.’inci maddesi Bu anlaşma Yürürlük Tarihi itibarıyle yürürlüğe girecek ve aşağıda öngörülen şekilde daha önce feshedilmedikçe, Sonu Erme Tarihinde sona erecektir. Bu anlaşmanın herhangi bir yenilemesi veya uzatılması | yıllık dönemler halinde Tarafların karşılıklı mutabakatıyla yapılacak ve bu amaçla, bu Anlaşmanın yenilenmesini veya uzatılmasını müzakere etmek isteyen Taraf, bu isteğini, bu müzakerelerin Sona erme tarihinden en geç 1 ay önce tamamlanması amucıyla müzakerelerin zamanında büşlayabilmesi için Sona törme Tarihinden en geç iki ay önce diğer Tarafa bildirmek için makul gayreti sarf edecektir. Distribütör tarafından sözleşmenin devamı niteliğinde karşı tarafa herhangi bir bildirim yapılmadığı gibi, Tedarikçi tarafından da sözleşmenin yukarıdaki maddeye uygun olarak devam edeceğine ilişkin bir bildirim yapılmamıştır. Mahkeme dosyasına delil olarak sunulan ve davalının tüm distribütörlerine gönderilen mail yazışmasından davalının davacı ile ilişkiye devam edeceğine dair açık veya üstü örtülü beyanını çıkarmak mümkün değildir. Davacı basiretli bir tüccar gibi davranmayarak, sözleşmede yukarıda belirtildiği gibi açıkça yazmasına karşın, sözleşmenin devamına ilişkin bir bildirimde bulunmamış, yeni araçlar almış ve yatırımlara devam etmiştir. Alınmış olan araçlar sözleşmenin feshi tarihi ile şirkette kayıtlı araçlar olup, bu araç alımlarından kaynaklanan herhangi bir zarar söz konusu değildir. Sözleşmenin feshi ile ilgili distribütör üzerinde kalan sabit kıymet, araç vs yatırımların fesih ile birlikte nasıl değerlendirileceğine ilişkin herhangi bir madde bulunmamaktadır. Piyasadaki genç uygulama fesih durumlarında distribütörün elinde bulunan bu işe özgü dağıtım materyallerinin (araç, el terminalleri, bilgisayar programları vs) yeni distribütöre anlaşma yolu ile devri yapılabilmektedir. Bu olayda böyle bir anlaşma sözleşmede tanımlanmamıştır. 9. “Davalı şirket yöneticisinin sözleşmenin sona erme anında müvekkil şirkete yalnızca feshe ilişkin giderlerin karşılanacağına ilişklin beyanda bulunduğu, sadece fesih nedeniyle doğan minimum harcamaların listesi davalı şirket yöneticisine gönderildiği, bu bedellerin ödeneceği söylense de bu giderler dahi ödenmediği,” iddiası yönünden incelenmesi;
Davacı şirket tarafından 24 Ocak 2017 tarihinde davalı şirkete gönderilen e-mailde“Gelecekte herhangi bir işten çıkış gerçekleşmesi durumunda hayi çıkış prosedürlerinin ne olduğu, sürecin nasıl yönetileceği, saha alacaklarının nasıl yönetileceği, borçlarla sürecin yönetimi, stokların durumu ile süreçten dağacak matiyetlerin: buyinin uzun dönem kıralama maliyetlerinin, norm kudro ve diğer maliyetlerin devam etmesi ama satışın düymesinden kaynaklı maliyetlerin yönetimi, davalı tarafından buna katkı yapılıp yapılmayacağı, amortismuanı dolmumuş araçların diğer bayi tarafından satın alınıp alınmayacağı ” ile ilgili sorular sorulmuştur. Davalıdan aynı tarihte gelen e-mailde “derayların karşılıklı yapılacak toplantıda paylaşılacağını, güncel oluruk elaman, araç ve depo kapamış maliyetlerin gönderilmesi” istenmiştir. Mahkeme dosyasına sunuları ve hiçbir açıklaması olmayan 318.767,30 TL tutarında sözleşme bitimiyle acil ödenecek bedeler açıklaması ile bir liste mevcuttur. Yerinde incelemede tarafımıza ilelilen dökümanda ise bu giderlerin toplamının (kapanış maliyetlerinin) 390.841,48 TL olduğu tabto halinde listelenmiştir. Bu tabloda “Personel Çıkışlarında Ödenen Kıdem Tazminatları, Personelt Çıkışlarında Ödenen İhbar Tazminatları, Personel Çıkışlarında Ödenen izin Ücreti, Kiralık Araçların Sözleşme tarihinden Önce Verilmesi nedeniyle ödenen Ceza, Yeni Alınan Araçların Amortısman Giderleri, Ofise ve Depoya Yapılan Dekorasyon, Mobilya ve Asansör Harcamaları, Taşınma Maliyeti, Tablet Alımları, 8 Ay Kira 8000*8 ay — yil sonuna kadar ” kalemleri mevcuttur. Hem mahkeme dosyasına sunulan rakam, hem tarafımıza verinde incelemede sunulan tabloda bu harcamaların dayanaklarına ilişkin bir belge gösterilmediği gibi, sözleşmenin aşağıda verilen 8.3.b maddesine göre bu talebinin yersiz olduğu kanaatindeyiz.
Distribütörlük Antaşması’nın “İlave Hizmet Bedeli Ödenmemesi” başlıklı 8.3.b. Maddesi; “Distribütör, kendisi, Bağlı Ortaklıkları ve mümessilleri adına, (1) bunların her birinin, gerek bu Anlaşmanın feshedilmesine veya yenilenmemesine, gerek şerefiyeye”, “kür kaybına”, “franchise değerine” veya diğer bir, yasal, hukuki veya hakkanıyete dayalı geri alma ilkesine dayalı olarak, Türkiye Cumhuriyeti, Avrupa Birliği veya diğer bır ülke mevzuatı tahtında izin verilen bir ve bütün hizmet bedellerinden veya tazminatlardan feragat ettiğini ve Anlaşma tahtında yaptığı satıslardan elde ettiği kârların kendisi, Bağlı Ortaklıkları ve … Ürünlerinin bu Anlaşma tahtında satışı için kendileri tarafından istihdam edilen mümessilleri için yeterli hizmet bedeli olduğunu kabul ve taahhüt eder; ancak Şu şartla ki, bu madde, Distribütörün bu Anlaşma tahtında huşka hir nedenle hak kazanabileceği doğrudan zararı talep etmesine engel teşkil etmeyecektir”
“Davalı şirketin ürün bedellerinin ödenmeme riski bulunmasına rağmen, müvekkil şirketçe risk grubunda olduğu açıkça söylenmesine rağmen bu şirketlere risk onayı yererek ürün satışını dikte ettiği, müvekkil şirketin ön gördüğü üzere bu şirketlerin ödemeden aczi karşısında müvekkilin uğradığı zararların karşılanmadığı, “ iddiası yönünden incelenmesi; Davalı şirket, hâlihazırda cari hesap alacağı bulunan işletmelere tekrar ürün vermesi konusunda davacı şirkele baskı yapıldığı iddia edilmektedir. Davacı şirket ise davalı yana: ürün verilmesi istenen şirketlerin kendisine borcu bulunduğunu bu nedenle verilen ürünlerin bedellerinin müvekkil şirkete ödenmemesi konusunda yüksek risk bulunduğunu ve bu riski kabul etmediğini beyan ettiğini iddia etmiştir. Dosya üzerinde yaptığımız incelemede davacı şirket tarafından davalı şirkete ağırlıklı olarak 2014-2015 yıllarında riskli müşterilerle ilgili e-mail ile onay talebi iletilmiştir. Dosyaya konulan yazışmalardan risk onayı istenen müşteriler ve son durumları … Aralık 2015 tarihinde onay talebi alındığına ilişkin mail mevcuttur. Davacı ürünün sevkine onay vermemiş, ancak davalının ricası ile ürün verilmiş. Yerinde incelemede bu müşteriden halen 27.249,41 TL alacak olduğu listelenmiştir. … — Mart 2016 yazışma olmuş, Davalı müşterinin riskli olduğunu ve mal vermeyeceğini, verilen malları geri alacağını bildirmiş. Son durumda borcu yok. … — Mart 2016 Davalı tarafından ürün sevkiyatı yapılması istenmiş, yeni açılış olduğundan kaynaklı risk tanımı yapılmadığından ürünün açılışa yetiştirilmesi istenmiş. Borcu yok, … Gıda — Ağustos 2015 müşterinin yeni siparişiyle birlikte ulaşacağı Tisk hesaplanmış ve onay istenmiş, (onay verilip verilmediği belli değil) Müşteriden şu an alacak yok. … Gıda — Aralık 2014 – müşterinin yeni siparişiyle birlikte ulaşacağı risk hesaplanmış ve onay istenmiş, (onay verilip verilmediği belli değil) Müşteriden şu an alacak yok. …, …, …, … – Aralık 2014 Bu 4 müşterinin yeni siparişleri ile oluşacak riski hesap edilmiş ve onay istenmiş. Onay verildiğine ilişkin bilgi yok, müşterilerin hiçbiri Tahsil edilmeyen alacaklar lislesinde yer almamaktadır. … … Aralık 2014 tarihinde risk onayı sorulan müşterinin borcu bulunmamaktadır. … … Ekim ve Kasım 2014 tarihlerinde onay istenmiş, Mmüşterinin borcu yoktur. … … Şubat 2015 tarihinde onay istenmiş, müşterinin borcu yoktur. … … … 2015 tarihinde onay istenmiş, müşterinin borcu yoktur. …. Temmuz 2015 tarihinde onay talebi alındığına ilişkin mail mevcuttur. Onay verilip yerilmediği görülmemiştir. Yerinde incelemede bu müşteriden halen 43.086,88 TL alacak olduğu listelenmiştir. … … … 2015, risk onayı istenmiş, şirkete borcu yoktur. …. 2015 tarihinde onay istenmiş, müşterinin borcu yoktur. … Turizm Eylül 2015 tarihinde risk onayı istenmiş, Davalı tarafından risk onayı verilmiş, müşterinin son durumda tarafımıza iletin listeye göre 79.416,88 TL borcu bulunmaktadır. Yukarıda mahkeme dosyasına giren risk onaylı müşlerilerle yazışmalarda da görüldüğü gibi, Davacı, tiskli müşterileri davalı ile paylaşmış ve onay istemiştir. Bazı yazışmalarda doğrudan Davalı tarafından ilgili müşteriye müşterinin özel koşulları izah edilerek ürün verilmesi istenmiş, bazı yazışmalarda da davacı tarafından ürün verilemeyeceği iletilmiştir. Yazışmalarda görünen, satış işleminin gerçekleştirilmesi davalı taraf müşteri özelinde talepte bulunmuş, davacı taraf isc kendi risk durumuna göre değerlendirme yaparak onay istemiştir. Sözleşmede davacının tiski davalıya bildirme veya onay alma zorunluluğu ya da onay alınması halinde riskin davalıya yüklendiğine ilişkin bir hüküm yoktur. Taraflar arasındaki sözleşmenin 4.1. hükmü uyarınca, tarafların işbirliği yapabileceği düzenlenmiştir. Bu bilgiler ışığında, taraflar arasındaki sözleşmede hüküm bulunmamasına rağmen riskli müşlerilere yapılacak satışlar açısından her ne kadar dosyada görünmese de onay alındığı varsayımı ile ürün satışını yapmış olması halinde karşılaşılan tahsilat riskinin davalıya yüklenip yüklenmeyeceği Sayın Mahkemenin takdirindedir. – “Davalı şirket davacı şirkete ait ürünleri kendisinin belirlediği ve müvekkilin riskli gördüğü müşterilere sattırdığını, davalı şirket müşteri vadelerine müdahale ederek keyfi vadeler uygulayarak bunun karşılığında kendi şirketi tehine sponsorluk anlaşmaları fon trade) yaptığı, davacı şirket aleyhine hareket ederek kendi şirketine menfaat temin eden davalı şirketin dürüstlük kuralları, iyi niyet kurallarını ve sözleşme hükümlerini ihlal ettiği, ” iddiası yönünden incelenmesi, davalı şirket, müşterileri ile Sponsorluk Anlaşması yapmakta ve müşterilerine Promosyonlar verdiği, , Müşteriler ile Sponsorluk anlaşmasının Ön Koşulu olarak belli miktarda Mal alımını Şart koştuğu, Müşteriler vadeli olarak müvekkil Davacıdan mai almakta, karşılığında Davalı şirket ile sponsorluk anlaşması yaptıkları iddia edilmektedir. Müvekkilin Risk Grubunda olan müşterilere vadeli mal satamayacağını, alacağın riskli olduğunu söylemesine rağmen, davalı şirket sırf kendi sponsorluk anlaşması ve çıkarı içini müvekkile bu konuda mal satışı yönünde baskı yapıldığı iddia edilmektedir. Sponsorluk anlaşması yapılması vb uygulamalar da 10.maddede belirtilen kapsamda satışların artırılması maksadıyla yapılan uygulamalardandır. Davacının sponsorluk anlaşmalarından doğan farklı marjlar, farklı vadeler uygulaması durumunda Tedarikçi ilave marj ve vadeleri karşılayacak gerekli önlemleri almak zorundadır. Ancak iddia edilen sponsorluk anlaşması 2016 yılında yapılmış olduğundan, buradan kaybedildiği düşünülen marj veya ilave vadelerin sözleşme anında gündeme getirilerek düzeltilmesi istenilmesi gerekmektedir. Piyasadaki genel uygulamada hiçbir tedarikçi ve dağıtıcı bu tip sözleşme görüşmelerinde müşteri karşısında birlikte bulunurlar ve sözleşme içerikleri karşılıklı mutahakatla belirlenir. İddia edilen olayda distribütörün sözleşmeden tamamen habersiz olması mümkün değildir, 2- “Davalı şirketin özellikle son bir yıllık periyotta dürüstlük kuralına aykırı tutumlar sergilediği, ” iddiası yönünden incelenmesi; Distribütörlük Anlaşması’nın 7.3. maddesi: “Distribütör, Tedarikçiye, tutarı ve şartları Taraflarca karşılıklı olarak mutabık kalınacak bir banka teminat mektubu verecektir. ifadesini içerdiği, Tedarikçinin bu maddeyi dürüstlük kuralına aykırı olarak Distribütör aleyhine kullandığı, daha önceleri tarafların tutar ve şartlarında karşılıklı olarak anlaştıkları teminat mektupları kullamılırken: Tedarikçi, ticari hayatın olağan akışına aykırı ve Distribütörü zor duruma düşürecek nitelikte teminat mektupları talep ederek, sözleşmeye aykırı olarak Distribütörle iş yapmaktan kaçınmaya çalışmış, davacıyı mağdur ettiği iddia edilmiş olmasına karşın; Davalının davacıyı tamamen zor duruma düşürmek için talep ettiği yüksek tutardaki teminat mektuplarını ve çok sayıdaki eleman sayısını davacı dışında çalıştığı diğer distribütörlerden ve müvekkil şirketten sonra aynı bölgede müvekkil şirket ile aynı görevi yapan distribütörden istemeyerek haksız rekabet ortamı yaratmış olduğu, hukuka ve dürüstlük kuralına aykırı davrandığı, Davalının, diğer distribütörlere ve müvekkil şirketten sonraki diştribütörüme bu baskıları yapmaması, davalının müvekkil şirkete karşı olan kötü niyetini ve müvekkil şirketi kasten zarara uğratma iradesini açıkça orlaya koyduğu iddiasına ilişkin Mahkeme dosyasına herhangi bir belge sunmamışlardır. Bu nedenle anılan iddianın değerlendirilmesi mümkün olmamıştır.
“Davalı şirketin diğer distribütörlerinden istemediği hususları davacı şirketten talep ederek haksız, rekabete yol uçtuğı, ” iddiası yönünden incelenmesi; Davalı şirket hiçbir distribütörünü denetlemediği halde müvekkil şirketi denetlemiştir. Davalı şirketten defalarca talep edilmesine rağmen davalı, yaptıkları denetimin raporunu müvekkil şirkete göndermemiştir. İşbu durum yapılan denetimin “göstermelik” ve “müvekkil şirketi psikolojik olarak baskı altında tutmak” amaçlı olduğunu ortaya koymaktadır iddiası, Taraflar arasındaki 01.05.2015 tarihli Distribütörlük Anlaşmasının “Denetleme Hakkı” başlıklı 4.2. maddesi “Yedarikçi masrafı kendisi tarafından karşılanmak kaydıyla, distribütörün münkasıran … ürünlerinin satışı ile ilgili defteri kebirini ve muavin defterlerini, kayıtlarını ve diğer belgelerini ve de bu Anlaşmanın ifasını denetleme ve’veya inceleme (ya da harici muhasiplere denetleme’inceletme) hakkini saklı tutar, Denetleme hakkı bu anlaşmanın bütün yıllarını kapsar ve bu Anlaşmanın süresi içinde ve Anlaşmanın sona ermesinden veya feshedilmesinden sonraki on iki aylık süre tçinde herhangi bir. vakitte veya vakitlerde — yapılabilir.” — hükmünü — içermektedir. Yapılan denetim — sözleşme kapsamındadır. Davalı şirketin “Jack Daniels” logolu araçlarında sadece Jack Daniels ürünleri taşıyabileceğini başka ürün taşıyamayacağını, bu şartı diğer distribütörlerine koşmaması iddiası somut verilere dayanmamaktadır. Satışların stcak satış veya soğuk satış yöntemi ile yapılması yönünde baskı uyguladığı iddiası yersizdir. Her iki satış yönteminin de kendi içinde artıları ve eksileri olduğu gibi bölgesel, nokta bazlı farklı uygulamalarda sözkonusu olabilmektedir. Davalı şirketin promosyon ürünlerin dağıtımı ile ilgili davacıya ilave araç aldırdığı davalı şirketin promosyonları ajans yoluyla dağıtmadığı için dolaylı yoldan zenginleştiği iddiası yukarıda 7. maddede detaylı olarak izah edilmiştir. Davalı şirket davacı şirketten sipariş makinesi otarak … marka makine ve printer almasını istemiş Ancak davalı şirket, davacı şirket istedikleri markalı ürünleri aldıktan sonra … marka ürünleri kullanmayacaklarını. Samsung markasıyla çalışmaları gerektiğini beyan etmiş, davacı şirketi zarara uğratma gayesinde olduğu iddiasına ilişkin dosyada herhangi bir delile rastlanılmamıştır.
“Davacı, distribütörlük sözleşmesi boyunca özen yükümlülüğünü eksiksiz yerine getirerek müşteri memnuniyetini sağlama yönündeki özverili çalışması ve pazarlama faaliyetindeki üstün başarısı nedeniyle çok kısa bır sürede pazarda lider huline geldiğini, davacının oluşturduğu bu müşteri çevresi ile davalı, ürünlerini daha geniş kitlelere tanıtarak bunların satışından yüksek miktarda gelir elde ettiği, Davalı, müvekkil davacının oluşturduğu müşteri çevresinden distribütörlük sözleşmesi sona erdikten sonra da yararlanmaya devam ettiğini, Sözleşmenin başı olan 2011 yılındaki davalı Portföyü ile 2017 yılına gelindiğinde ki müşteri portföyü karşılaştırıldığında müvekkilin Yarattığı Portföyün, Markuya kattığı değeri ortaya çıkacağı, davalının davacıya Portföy tazminutı ödemekle yükümlü olduğu, ” iddiası yönünden incelenmesi; TTK’nın 122. maddesiyle Türk hukukunda açık bir düzenlemeyle acentelere denkleştirme talebinde bulunma hakkı tanınmıştır. Buna göre acentenin müvekkile kazandırdığı yeni müşterilerden müvekkilin sözleşmenin sona ermesinden sonra da kazanç sağlıyor olması gerekir. Müvekkilin bu kazancına karşılık acentenin herhangi bir ücret almaması gerekir. Bu şartların yanında aynı zamanda somut olayda denkleştirme talebine hükmedilmesi hakkaniyete uygun olmalıdır. Bu kapsamda, üst smurı acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşmayacak şekilde bir denkleştirme alacağı talep edilebilir. Bu talep sözleşmenin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmelidir ve ilgili talepten önceden vazgeçmek mümkün değildir. Acentenin denkleştirme talebine ilişkin bu hükümler hakkaniyete uygun düştüğü ölçüde tek satıcılık ve benzeri tekel hakkı sağlayan sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesinde de uygulanır. Denkleştirme talebinin hakkaniyete uygun olup olmadığı ve taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığa uygulanıp uygulanmayacağı konusunda nihai takdir Sayın Mahkemede olmak üzere konuya ilişkin değerlendirmemiz şöyledir: Belirli süreli tek satıcılık sözleşmelerinde, sözleşmede kararlaştırları sürenin sona ermesi ile kural olarak herhangi bir bildirimde bulunmaya gerek olmadan sözleşme kendiliğinden sona erecektir. Bu durumda denkleştirme istemi için aranan diğer şartlar da mevcutsa tek satıcının denkleştirme istemi hakkı bulunmaktadır. Tek satıcının denkleştirme istemine hak kazanması için; tek satıcılık sözleşmesinin sona ermesinin ardından sağlayıcının, tek salıcı tarafından kazanılan yeni müşterilerden önemli menfaatler elde etmesi gerekmektedir. Tek satıcı, sözleşme kapsamında kendi çabasıyla kazandığı yeni müşteriler için denkleştirme isteminde bulunabilir. Yeni müşteriler, sözleşme süresince tek satıcı tarafından kazanıları müşteriler olmalıdır. Bir müşterinin yeni müşteri olarak kabul edilmesi için müşterinin satın alma kararında etkili olan ürünün markası, pazarlama etkinliği ile birlikte tek satıcılık faaliyetleri de önemlidir, bununla birlikte davalı tarafından yapıları reklam kampanyalarının, marka bilinirliğinin yeni müşteri kazanılması üzerindeki etkisi göz ardı edilemez. Davacı tarafından oluşturulan müşteriler sayesinde davalı şirketin menfaat elde etmeye devam ettiği, bu yeni müşterilerle ilişkisinin sözleşmenin sona ermesinin bir sonucu olarak Denkleştirme Tazminatına hükmedilmesi gerektiği iddia edilmektedir. Mahkeme dosyasında müşterilerin davacı larafından oluşturulduğuna ilişkin net bir bilgi bulunmamakla birlikte, davalı tarafından son noktalar ile sözleşmeler yapılarak sevkiyat yapılması gerektiği bilgisinin paylaşıldığı yazışmalar mevcuttur. Yeni müşteri kazanımının tek başına davacı veya davalı tarafından kazanıldığı anlaşılamamıştır. Diğer yandan sözleşmenin feshinden sonra müşterilerin yeni distribütöre devredildiğine ilişkin bilgi görülmemiştir. Alkollü içki sektörünü diğer satış ve dağıtım sektörlerinden ayıran en önemli nokta satış şirketlerinin sahip olduğu müşteri bilgilerinin kamuya açık bilgi olmasıdır. Şöyle ki; Sektör ürünleri gereği kamu denetimi ve gözetiminde ve her türlü üretim ve satış faaliyeti tamamen kamunun denetiminde yapılmaktadır. Alkollü içkilerin toptan ve perakende ticaretinin yapılması, bu ticareti yapacak gerçek ve tüzel kişilerin T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı Tütün ve Alkol Dairesi Başkanlığı’ndan (eski Tütün ve Alkol Piyasası Kurumu TAPDK ) satış betgesi alması ile mümkündür. Bu belgesi olmayan toptancılar, belgesi olmayan perakendecilere de (perakendeci veya açık alkollü içki tüketim noktaları) satış yapamazlar. Bu nedenle alkollü içki sektöründeki üretim-ithalat, toptan satış, perakende satış zinciri kamu denetiminde ve kamuya açık bir şekilde ilan edilerek yapılmaktadır. Kamuya açık alkollü içki satış ve tüketim ruhsatına sahip noktalar, faal olup olmadıkları, ruhsat başvurularının onay süreçleri ya da ruhsatlarının geçerli olup olmadığı şeklinde ilgili kişi, satış yerinin unvanı, detaylı adresi bilgilerini içerecek şekilde T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı Tütün ve Alkoj Dairesi Başkanlığı web sitesinde yayınlanmaktadır. Bu sebepten alkollü içki sektöründe yeni müşteri bulma ve müşterilerin devamlılığını sağlamak için marka bilinirliliği ve tanıtımı daha önemlidir. Yukarıda yapılan açılamalar doğrultusunda, müşterilerin davacı tarafından kazandırılıp kazandırılamadığı belirlenememiştir. Bu nedenle tazminatın talep edilip edilemeyeceği, edilebilirse ne miktarda olacağı konusunda bir değerlendirme yapılamamıştır.
“Davalı yan ile sözleşme fesih tarihinin sözleşmede mevcut olduğu, ancak davalı yan 19 Ekim itibariyle başka bir distribütör arayışına girmiş ve Ocak ayında da mevcut distribütör ile anlaştığı, bu süreçte müvekkil şirkete herhangi bir bilgi verilmediği ve müvekkil şirket sözleşmeye devam edileceği intibar yaratılmış, yapılan yazışmalar ile de bu yönde görüş beyan edildiği, bununla birlikte mal tedarikinin kesildiği, davacının her şeyden habersiz olarak yatırımlarına ve portföy ziyaretlerine devam ettiği, Davalı şirketin haksız ve kötü niyetli eylemleri neticesinde müvekkil şirket piyasada itibarsızlaştırıldığı Distribütörlük Sözleşmesinin yenilenmemesi üzerine ve ayrıca davalı yanın piyasada müvekkil şirketi hedef alarak asılsız ithamlarda bulunması, kasti olarak sözleşme döneminde mal tedarikinin kesilmesi, bu anlamda müvekkilin sipüriş mallarını müşterilerine ulaştıramaması, arka planda başka bir distribütöre müşterilerin yönlendirilmesi müvekkil şirketin kişilik haklarına açıkça saldırı niteliğinde olduğu,” iddiası yönünden incelenmesi; Distribütörlük Anlaşması’nın “Süre” başlıklı 8.1.’inci maddesi “Bu anlaşma Yürürlük Tarihi ttibariyle yürürlüğe girecek ve aşağıda öngörülen şekilde daha önce feshedilmedikçe, Sona Erme Tarihinde sona erecektir. Bu anlaşmanın herhangi bir yenilemesi veya uzatılması yıllık dönemler halinde Tarafların karşılıklı mutabakatıyla yapılacak ve bu amaçla, bu Anlaşmanın yenilenmesini veya uzatılmasını müzakere etmek isteyen Taraf, bu isteğini, bu müzakerelerin Sona erme tarihinden en geç ay önce tamamlanması umucıyla müzakerelerin zamanında başlayabilmesi için Sona Erme Tarihinden en geç iki ay önce diğer Tarafa bildirmek için makul gayreti sarf edecektir. Distribütör tarafından sözleşmenin devamı niteliğinde karşı tarafa herhangi bir bildirim yapılmadığı gibi, Tedarikçi tarafından da sözleşmenin yukarıdaki maddeye uygun olarak devam edeceğine ilişkin bir bildirim yapılmamıştır. Mahkeme dosyasına delil olarak sunuları ve davalının tüm distribütörlerine gönderilen mail yazışmasından davalının davacı ile ilişkiye devam edeceğine dair açık veya üstü örtülü beyanını çıkarmak mümkün değildir. Mayıs ayında yeni distribütör atanacağını ve ürünleri yeni distribütörden alınmasını gerekliği yönünde talimat verildiğine ilişkin mahkeme dosyasında herhangi bir belge görülmemiştir. Distribütörlük Anlaşması’nın “Halef Distribütör ve Diğer Tedarikçiler” başlıklı 8.3.£.maddesi; Tedarikçi, ya Anlaşmanın herhangi bir nedenle feshi üzerine derhal ya da Taraflardan biri bu Anlaşmanın feshedilmesine dair bildirim vermişse veya Anlaşmanın yenilenmesi konusunda bir mutabakata varılamadıysa, Anlaşmanın sona ermesinden önceki bir ay içinde Distribütöre bir halef tayin etme hakkını saklı tutar. Tedarikçi bu fesih dönemi içinde … Ürünlerini Bölgede yeniden satılmak … üzere halef distribütöre satabilir, Halef distribütör kendisini bütün ilgili Kişilere ve kuruluşlara Tedarikçinin halef distribütörü olarak tanıtabilir ve … Ürünlerini Bölgede su … bu Anlaşmanın münfesih olduğu veya sona erdiği tarihte dağıtabilir. Aynı şekilde, , Distribütör bu tasfiye dönemi içinde diğer ürünlerin dağıtımı için diğer tedarikçilerle sözleşme akdedebilir; şu şartla ki, söz konusu dağıtımın başlarnıgıç tarihi, bu Anlaşmanın sona ermesinden veya fesinden önce olmayacaktır.
“Davacı Tek Satıcılık Sözleşmesi akdedildiği tarihten bu yana davalı şirket markasının itibarını ve şöhretini, Türkiye’deki tanınırlığını artırdığını, Markaya kattığı değer göz önüne alındığında ayrıca Şfaaliyet gösterdiği yerin merkeziliği göz önünde bulundurulduğunda davacının Şerefiye Bedeline hak kazandığı,” iddiası yönünden incelenmesi, Davacının Şerefiye Bedeline hak kazandığı iddiası, iddiadan öte Şerefiye bedelinin nasıl muhasebeleştirileceğine dair bir öneri şeklindedir. Distribütörlük Anlaşması’nın “İlave Hizmet Bedeli Ödenmemesi” başlıklı 8.3.b. Maddesi, “Distribütör, kendisi, Buğlı Ortaklıkları ve mümessilleri udına, (1) bunların her birinin, gerek bu Anlaşmanın feshedilmesine veya yenilenmemesine, gerek şerefiyeye”, “kâr kaybına”, “franchise değerine” veya diğer bir, yasal, hukuki veya hakkaniyete dayalı geri alma ilkesine dayalı olarak, Türkiye Cumhuriyeti, Avrupa Birliği veya diğer bir ülke mevzuatı tahtında izin verilen bir ve bütün hizmet bedellerinden veya tazminatlardan feragat ettiğini ve Anlaşma tahtında yaptığı satışlardan elde evtiği kârların kendisi, Bağlı Ortaklıkları ve … Ürünlerinin bu Anlaşma tahtında satışı için kendileri tarafından istihdam edilen mümessilleri için yeterli hizmet hedefi olduğunu kabul ve taahhüt eder: Sayın Mahkemenin, taraflar arasındaki sözleşmenin m. 8.3b hükmü uyarınca, davacının şerefiye bedelinden feragat ettiğini kabul etmesi halinde talep edilemeyeceği Düşünülmektedir.” şeklinde tespit ve görüş bildirildiği anlaşılmaktadır.
Davacı vekili tarafından yukarıda ayrıntılarına yer verilen bilirkişi raporuna itiraz edilmiş olup, mahkememizce davacı tarafın itirazlarının değerlendirilmesi suretiyle ek rapor alınmış sunulan 04/06/2021 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda özetle; davacı tarafın itiraz sebepleri ayrı ayrı değerlendirilmiş ve kök rapordaki tespit ve görüşlerini değiştirecek başkaca bir husus olmadığı ifade edilmiştir.
Bu kapsamda taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin davacının taleplerini dayandırdığı haksız fesih iddiası bakımından değerlendirilmesi neticesinde;
Taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerinin incelenmesinde sözleşmenin tek satıcılık sözleşmesi niteliklerine haiz olduğu anlaşılmakla, tek satıcılık sözleşmesinin kısaca açıklanmasında fayda bulunmaktadır. Tek satıcılık sözleşmesi borçlar hukukunda düzenlenen, isimsiz sözleşme türleri arasında yer alan, özellikle ticari hayatta ve bu nedenle de rekabet hukukunda sıkça karşılaşılan sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile yapımcı, ürünlerinin tamamını veya bir kısmını belirli bir coğrafi bölgede inhisari olarak satmak üzere sadece tek satıcıya gönderme yükümlülüğünü, buna karşılık tek satıcı da sözleşme konusu malları kendi adına ve kendi hesabına satarak bu malların sürümünü arttırmak için faaliyette bulunmak yükümlülüğünü üstlenir (Arslan, A.S.: Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XII, Y. 2008, sayı 1-2, s. 3)
Tek satıcının yükümlülüklerini başka bir şekilde açıklamak gerekirse, tek satıcılık sözleşmelerinde tek satıcının asgari alım, sürümü arttırmak için faaliyette bulunma, bilgi verme, müşteri hizmetlerini yerine getirme, yapımcının menfaatlerini koruma, sır saklama, rekabet yasağı gibi yükümlülükleri bulunmaktadır (Tandoğan, H.: Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, C.1, Ankara 1985, s.27-28, 42vd., İşgüzar, H.:Tek Satıcılık Sözleşmesi, Ankara1989, s.14, 61-69 vd.).
Bu kapsamda, taraflar arasında akdedilen 01/05/2015 tarihli Distribütörlük Sözleşmesinin 01.05.2016 tarihli protokol ile 30 Nisan 2017 tarihine kadar uzatılmasına dair ek protokol yapıldığına ilişkin dosyamız kapsamında bir belge bulunmamakla birlikte tarafların bu yöndeki kabulleri sebebiyle bu bakımdan ihtilaf olmadığı anlaşılmaktadır.
Distribütörlük Sözleşmesinin “Süre” başlıklı 8.1.’inci maddesi; “Bu anlaşma Yürürlük Tarihi itibariyle yürürlüğe girecek ve aşağıda öngörülen şekilde daha önce feshedilmedikçe, Sonu Erme Tarihinde sona erecektir. Bu anlaşmanın herhangi bir yenilemesi veya uzatılması 1 yıllık dönemler halinde Tarafların karşılıklı mutabakatıyla yapılacak ve bu amaçla, bu Anlaşmanın yenilenmesini veya acatılmasın müzakere etmek isteyen Taraf, bu isteğini, bu müzakerelerin Sona erme tarihinden en geç 1 ay önce tamamlanması amacıyla müzakerelerin zamuanında başlayabilmesi için Sona Erme Tarihinden en geç iki ay önce diğer Tarafa bildirmek için makul gayreti sarf edecektir.” şeklinde düzenlenmiş olup, Distribütörlük Sözleşmesinin süresi tarafların beyanlarından anlaşıldığı üzere 01.05.2016 tarihli protokol ile 30 Nisan 2017 tarihine kadar uzatılmış, her iki taraf ta 20 Nisan 2017 tarihinden önce sözleşmenin yenilenmesi veya uzatılmasını müzakere etmek üzere yukarıda açıklanan sözleşmenin 8.1 maddesine uygun olarak birbirlerine herhangi bir bildirimde bulunmamışları görülmüş olması sebebiyle taraflar arasındaki Diştribütörlük Sözleşmesi 30 Nisan 2017 tarihinde kendiliğinden sona ereceği açıktır. Bu doğrultuda davalı … tarafından … 33. Noterliği’nin 23/03/2017 tarih … Yevmiye sayılı ihtarname ile davacı … ve Ticaret Anonim Şirketi’ne “Aralık 2016’dan beri Müvekkil şirket ile aranızda gerçekleşen muhaberat çerçevesinde ve Sözleme’nin 8.1. ‘inci maddesi kapsamında, Müvekkil Şirket ile aranızdaki Distribütörlük Sözleşmesi 30 Nisan 2017 tarihi itihariyle madde 8.3.’de düzenlenen yükümlülüklere tabi olarak kendiliğinden sona erecektir” şeklinde sözleşmeye uygun şekilde sözleşmenin kendiliğinden sona ereceğinin ihtar edildiği sabittir. Dolayısı ile davacının iddia ettiği gibi sözleşmenin uzatıldığına yönelik herhangi bir delil sunulmamış olduğu gözetildiğinde, davacı tarafın taleplerinin dayanağı olan davalının sözleşmeyi haksız feshettiği iddiasına itibar etmek mümkün olmamıştır.
Davacı vekili tarafından, davacının distribütörlük sözleşmesine göre … Bölgesi ürün dağıtım yetkisinin davacı şirkete verilmiş olmasına karşın davalı tarafın bir süre sonra davacı şirketten … Bölgesi’nde sadece davalı şirketin … … bölge müdürü olan …’ın kardeşi …’a ait olan … İçecek Dağıtım şirketine ürünleri vermek zorunda olduğu Distribütörlük kavramıyla çelişen bu zoraki uygulamanın davalı tarafından … … Bölge Müdürü’nün kardeşinin haksız kazanç elde etmesi umacıyla yapıldığı ve bu hususu dikte ettiği, davacının bu direktiflerini kabul ermek istemediği ancak davalı şirketin fesih tehdidi sonucunda talebi kabul etmek zorunda kaldığını, … İçecek Dağıtım şirketinin ödemeleri zamanında yapmayarak vade aşımı yaptığını, davalının teminat isteğine karşı çıktığı ve bu sebeple maddi zarara uğradığı iddia edilmiş ise de; dava dışı … İçecek Dağıtım şirketine alt distribütörlük verildiği ve yapıldığı iddia edilen haksız uygulamalara ilişkin ispata elverişli herhangi bir delilin bulunmadığı, teminat isteğine karşı çıkılması ve ödemeler konusunda ise yukarıda ayrıntılarına yer verilen bilirkişi raporunda da ifade edildiği üzere bilirkişi heyetinin incelediği 2012-2013-2014 ve 2015 yıllarına ilişkin … İçecek Dağıtım şirketinin cari hesap ekstrelerinde valör olmadığı için ödemelerin ne kadar geciktiğine ilişkin bir hesaplama yapılamadığı dolayısı ile bu iddia yönünden de davacı tarafça ispat külfeti yerine getirilmediği anlaşılmıştır.
Davacının davalı şirketten defalarca ürün talep etmesine ve gerekli tüm şartların sağlanmış olmasına rağmen davalı tedarikçi şirketin, davacı şirkete talep ettiği ürünleri temin etmediği, sözleşmeye aykırı olarak mal tedarik borcunu yerine getirmemesi sebebiyle zarara uğradığı iddia edilmiş ise de;
Distribütörlük Sözleşmesinin 6.1. maddesi: “Tedarikçi … Ürünlerini, Distribütörün usulüne uygun olarak verdiği siparişlere göre, yeterli malın mevcut olması ve ‘Tedarikçinin ürünleri tahsis etme haklarına tabii olmak kaydıyla, zamanında tedarik edecektir. Tedarikçi herhangi bir tahsisi veya sevkiyattaki gecikmeyi makul olarak mümkün olan en yakın zamanda Distribütöre bildirecektir.” şeklinde olup, dosya kapsamında davacıya davalı tedarikçi tarafından mal sevkiyatı yapılmadığını ispata elverişli bir delil bulunmadığı buna ilişkin sözleşme hükümlerine uygun olarak verilmiş herhangi bir sipariş kaydı da bulunmamaktadır. Bilirkişi heyeti tarafından stok ve mal alım kayıtlannın incelenmesinde 2017 yılına ilişkin stok ve satış seviyelerinde düşüş olduğu tespiti yapılmış ancak bu düşüşün karşılanamayan siparişlerden mi yoksa başka nedenlerden mi kaynaklandığının anlaşılamadığı, 2017 yılında sözleşmenin sonlanacağı Nisan ayı içerisinde de davacı tarafından mal alımı gerçekleştiği son olarak 21.04.2017 tarihinde davalı tarafından ürün sevkiyatı yapıldığının tespit edilmiş olması karşısında davacının bu yöndeki zarar tazmini talebinin de yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı tarafından denkleştirme tazminatı talebinde bulunulduğu, bu bakımdan yapılan değerlendirme neticesinde; 6102 Sayılı TTK nun 122/5.maddesi gereğince acente tarafından talep edilebilecek denkleştirme tazminatının niteliğine uygun düştüğü ölçü de tek satıcılara da uygulanabileceği kabul edilmiştir.
6102 Sayılı TTK ‘nın 122.maddesinde ” (4) Denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemez. Denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir.” hükmü düzenlenmiştir. TTK 122/4 maddesi uyarınca denkleştirme isteminin sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren 1 yıl içerisinde ileri sürülmesi gerekir. Bu sürenin niteliği hususunda öğretide görüşbirliği olmadığı, hak düşürücü süre mi yoksa zamanaşımı süresi olup olmadığının yasal düzenlemede açıklanmadığı; maddenin gerekçesinde de sürenin niteliğinin uygulama tarafından belirlenmesi gerektiği, sebebinin de hukuk geliştirme olanaklarının önünün kapatılmaması olarak gösterildiği, bu hususun uygulamaya bırakıldığı anlaşılmaktadır. Kanunda dava açılmasından sözedilmediği tazminat talebinin ileri sürülmesinden sözedildiği ,1 yıllık sürenin tazminat talebinin ileri sürülebilmesi için bir hak düşürücü süre olduğu …(İst BAM 12H.D.2018/418 E- 2018/1657)
Taraflar arasındaki sözleşmenin 30/04/2017 tarihinde kendiliğinden sona erdiği işbu davanın 23/03/2018 tarihinde açıldığı dolayısı ile denkleştirme tazminatı talebi yönünden davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmış olmakla birlikte, taraflar arasında akdedilen sözleşmede tedarik konusu malların tanınmış markalı alkollü içecekler olması sebebiyle bu sektör özelinde davacı tarafından ayrı bir müşteri kitlesi oluşturulduğu iddiasının sabit verilerle ispatlanmasının gerektiği açık olup, dosya kapsamında bu yönde bir somut verinin bulunmadığı görülmektedir.
Davacı tarafça, kendisine münhasıran satış yetkisi verilmiş olmasına rağmen davalı tarafın haksız rekabet oluşturacak şekilde satış yapması için dava dışı bir şirkete mal tedarik ettiği ve söz konusu şirketi davacının satış bölgesinde tanıttığı iddiası ile tazminat talebinde bulunulmuştur.
Haksız fiilin bir türü olan ve zamanla ayrı bir müessese hâline gelen haksız rekabet, sadece işletmelerin ve rakiplerin değil, müşteriler başta olmak üzere tüm piyasa katılımcılarının ve kamunun da menfaatini gözeten, rekabet hakkının dürüstlük kuralları çerçevesinde kullanılmasını sağlamayı ve rekabet hakkının kötüye kullanılmasını engellemeyi amaçlayan bağımsız bir hukuki müessesedir (Ertan Nomer, F.; Haksız Rekabet Hukuku, İstanbul 2016, s.4.).
Taraflar arasındaki sözleşmenin “Halef Distribütör ve Diğer Tedarikçiler” başlıklı 8.3.f.maddesi; “Tedarikçi, ya Anlaşmanın herhangi bir nedenle feshi üzerine derhal ya da Taraflardan biri bu Anlaşmanın feshedilmesine dair bildirim vermişse veya Anlaşmanın yenilenmesi konusunda bir mutabakata varılamadıysa, Anlaşmanın sona ermesinden önceki bir ay içinde Distribütöre bir halef tayin etme hakkını saklı tutar. Tedarikçi bu fesih dönemi içinde … Ürünlerini Bölgede yeniden satılmak … üzere halef distribütöre satabilir, Halef distribütör kendisini bütün ilgili Kişilere ve kuruluşlara Tedarikçinin halef distribütörü olarak tanıtabilir ve … Ürünlerini Bölgede … bu Anlaşmanın münfesih olduğu veya sona erdiği tarihte dağıtabilir. Aynı şekilde, Distribütör bu tasfiye dönemi içinde diğer ürünlerin dağıtımı için diğer tedarikçilerle sözleşme akdedebilir; şu şartla ki, söz konusu dağıtımın başlangıç tarihi, bu Anlaşmanın sona ermesinden veya fesinden önce olmayacaktır.” şeklindedir. Yani taraflar arasında sözleşme bitiminde halefiyet hükümlerinin belirlendiği bu belirmeye aykırı bir eylemin, satış için mal tedarikinin bulunduğuna yönelik bir delilin dosya kapsamında bulunmadığı görülmektedir.
Davacının kar kaybı tazminatı talebi yönünden yapılan değerlendirme sonucunda, sözleşmenin davacının iddia ettiğinin aksine davalı tarafından haksız olarak feshedilmediği, süre bitiminde kendiliğinden sona erdiği sözleşme süre bitim tarihi olan 2017 yılı nisan ayında dahi davalı tarafın davacıya mal sevkiyatı yapıldığı, davalının davacıyı kar kaybına uğratacak herhangi bir eylemde bulunduğu noktasında sabit bir tespit yapılabilmesinin dosya kapsamındaki belgeler çerçevesinde mümkün olmaması sebebiyle bu yöndeki talebin de yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafça ilave masraf yapıldığı ve sözleşme sonunda bu ilave masrafların kendisine ödenmesi gerektiğinden bahisle bu ilave masraflar da maddi tazminat kalemi olarak talep edilmiş ancak ilave masrafların belgelendirilmediği anlaşılmıştır.
Davacı tarafça manevi tazminat isteminde bulunulmuştur. 6098 sayılı TBK ,’nın 142 ve 58. maddesi uyarınca borca aykırı davranış kişilik haklarını ihlal edecek bir zarara yol açması halinde manevi tazminata hükmedilebilecektir. Somut olayımızda manevi tazminat talebinin dayanağı taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından haksız feshi ve bu kapsamda yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan davalı tarafından gerçekleştirildiği iddia olunan eylemlerdir. Taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından haksız feshinin söz konusu olmadığı sözleşmenin süre bitiminde kendiliğinden sona erdiği, davalının zararlandırıcı ve borca aykırı davranışı bulunduğu ve nedenle davacının kişilik haklarına saldırı olduğunun davacı tarafından ispat edilemediği anlaşılmakla manevi tazminat talep hakkının bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Yukarıda ayrıntılı olarak izah edilen açıklama ve gerekçeler kapsamında mahkememizce yapılan değerlendirmeler ve dosya kapsamına göre denetime elverişli bulunan bilirkişi raporları da dikkate alındığında davanın tüm talepler yönünden reddi gerektiği kanaatine varılmış olması sebebiyle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 59,30-TL ilam harcının peşin yatan 1.451,59 TL’den düşümü ile 1.392,29 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
5-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 11.850,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/11/2021

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)