Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/216 E. 2021/187 K. 08.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/216 Esas
KARAR NO:2021/187

DAVA:Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:07/03/2018
KARAR TARİHİ:08/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkilinin 28.06.2016 tarihinde bir adet … marka … şase nolu, … plakalı aracı satıcı …, ithalatçı firma … … A.Ş. olmak üzere 265.200,00 Euro’ya satın aldığını, ödemesini Euro olarak davalı …’e havale yaptığını, faturasının o günkü TL kurundan fatura edildiğini, tüm anlaşmaların EURO üzerinden yapıldığını, ayrıca araca bazı aksesuarlar (basamak) eklenerek 3.810,23 EURO karşılığı 12.796,64 TL davalı …’a ayrıca ödendiğini, toplamda araç için 269.010,23 EURO ödeme yapıldığını, ancak; aracın satın alındığı ilk günden itibaren mütemadiyen arıza çıkartarak müvekkilinin aracı kullanmasına engel oluşturduğunu, aracın alındığı tarihten itibaren çeşitli teknik arızalar çıkardığından müvekkilinin aracı kullanamadığını, sürekli yetkili serviste durduğunu, serviste yapıldığı söylenen bu işlemlerden hiçbir sonuç alınamadığını, tüm tamir işlemlerin sonucunda aracın mevcut olan dengesinin tamamen bozulduğunu, Distribütör firma olan … Oto’nun … ismindeki teknik servis sorumlusunun, aracı … … Oto’ya çağırdığını, müdahaleye yetkili …, … ve …’in dört kademeli uygulamayı tekrar gerçekleştirmelerine rağmen fabrika değerleri 0 ila 10 referans aralığında olması gerekirken çok yükseklerde çıktığını, aracın birçok aksamının sökülerek tekrar takılmasından sonra referans aralığındaki üst limit olan 107’e indirilebildiğinin söylendiğini, araç test edildiğinde, titremenin ve uğultu sesinin azaldığının, bu defada arka diferansiyelden ses geldiğinin tespit edildiğini, … Oto’da arka diferansiyel değiştirildiğini, aracm teste tabii tutulduktan sonra müvekkiline teslim edildiğini, aracın yaklaşık 100 km kullanıldıktan sonra araçtaki, aynı mevcut seslerin fazlasıyla geldiğini, müvekkilinin aracı artık almak istemediğini kendilerine ilettiğini, müvekkilinin …’nde ikamet ettiğini, servis ve diğer hizmetlerin … da olduğunu, her seferinde git-gel ve problemin azalması yerine artmasının ciddi moral bozukluğu, maddi külfet ve hayal kırıklığına sebep olduğunu, madden ve manen yıprandığını, Aracın satışı ardından verilen garanti süresinin 2 yıl olduğu ve bu sürenin henüz dolmadığını, …. Noterliği 02.02.2018 tarih, … no.Iu yev. no.hı ihtarname ile hem satıcı hem de distribütör firmaya “ayıplı maldan kaynaklı oluşan tüm zararlarının ve aracın satış bedelinin toplamının belirtilen hesap no.suna 7 gün içerisinde yatırılmasına yönelik” ihtarda bulunduklarını, ihtarnamenin her iki tarafa 14.02.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, cevaben davalı … tarafından 19.02.2018 tarih, … yev. no.lu ihtarname ile; “yetkili saha ve servis olunduğu belirtilerek gönderilen ihtarnamelerdeki iddiaları kabul etmediklerini, taleplerin karşılanmayacağının, ek olarak serviste olan aracın hazır olduğu ve 3 gün içerisinde teslim alınmadığı takdirde sorumluluk kabul etmeyeceklerini” bildirdiklerini, Serviste kaldığı 5-6 aylık sürede aracın kasko/trafik sigortası, motorlu taşıtlar vergisi bedellerinin ödendiğini, müvekkilinin ekstra zarara uğratıldığını, masraflar yaptığı konu ayıplı araç için ödediği tüm giderlerin davalılar tarafından karşılanması gerektiğini, aracın bugün alınmaya kalkılsa değerinin 323.017,28 EURO olduğunu, TL karşılığının 1.520.926.86 TL olduğunu, müvekkili ayıptan ari aynı aracı almaya kalksa en az 350.000,00 EURO ödeme yaparak alabileceğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla satılan… markalı … şase numaralı … plakalı aracın satıcı davalı adına tescili ile dava konusu aracın ayıptan ari aynı donanımlara sahip bir benzeri ile değiştirilmesine, (bu mümkün değil ise) veya Satım tarihi olan 28.06.2016 tarihinden itibaren avans, faizi ile birlikte araç bedelinin tamamının basamak aksesuarları ile birlikte toplam 269.010,23 Euro’nun davalılardan müştereken ve müteselsil alınarak davacıya verilmesine, Müvekkilinin uğradığı munzam zararın; (Sözleşmenin hiç ve gereği gibi ifa edilmemesi sebebiyle, müvekkilin aracı kullanamaması, aynı veya aynı donanımlara sahip bir motorlu araçtan aynı bedelle alınamayacak olması, ikame araç kiralaması, ayıplı araç için ödediği vergiler, … … servise getirip-götürmeler, haksız servis ödemeleri, paranın değer kaybı, OTV artışından kaynaklı araç bedelinin artması vb.) şimdilik 10.000,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen ve müştereken alınarak davacıya ödenmesine, Yargılama giderlerinin ve ücreti vekâletin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, Ayıp iddialarının kabul anlamına gelmemek kaydıyla; Davacının yasanın öngördüğü ayıp ve ihbar yükümlülüğüne uygun davranmadığını, bu nedenle dava hakkının ortadan kalktığını; Yasal düzenlemeler ve yargısal uygulamalara göre, 28.06.2016 tarihli satın alma işleminden yaklaşık 2 yıl sonra davanın açıldığını, davacının basiretli bir tacir gibi davranmadığını, yasada öngörülen 2 ve 8 günlük gözden geçirme ve ayıp bildirimi yükümlülüklerine uygun davranmadığını, gerek TTK 12. ve gerekse TBK. m.223. maddelerinde öngörülen gözden geçirme ve ayıp bildirimi yükümlülüklerine hem süre hem de içerik yönünden uygun davranmadığını, müvekkilinin, dava konusu aracın ithalatçısı olduğunu ve satıcısının … Oto olduğunu, bu nedenle bedel iadesi gibi mali yükümlülükleri bulunan taleplerin müvekkil şirkete yöneltilemeyeceğini, dava konusu araçta üretim hatasından kaynaklanan herhangi bir ayıp bulunmadığını, davacının “ayıp” olarak nitelendirdiği hususların kullanım hatasına ve/veya müşteri memnuniyetsizliğine dayandığını, araçta olduğu iddia edilen ayıp, basit bir onarım ile garanti kapsamında ücretsiz olarak giderildiğini, davacıya teslim edildiğini, halihazırda davacının kullanımında olduğunu, aracın onarıldığı ve kullanımda olduğu dava kapsamında yapılacak bilirkişi incelemesiyle görüleceğini, davacı tarafın araçta ortaya çıktığını iddia ettiği birçok ses şikayeti olsa da, bu şikayetlerin büyük bir çoğunluğu uzman servis çalışanlan tarafından tespit edilemediğini, dava konusu araçta üretim hatasından kaynaklanan herhangi bir ayıp bulunmadığını, Ayıp iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla; Dava konusu aracın 2 yıla yakın bir süredir kullanıldığını, her ne kadar davanın reddine karar verilmesi gerekirse de, aksi kanaatte olunması halinde hakkaniyet ilkeleri gereği makul bir tutarda bedel indirimine karar verilmesi gerektiğini, davacının aracın basamak aksesuarları ile birlikte toplam 269.010,23 Euro bedel iadesi talebinin kabulü ihtimalinde bu durum davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacağını, davacı tarafın söz konusu aksesuarları araca kendi iradesi ve tercihleri sonucunda eklettiğini, davacının araç için yaptığı harcamaları müvekkilinden tahsili taleplerinin yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu, bu harcamaların aracın kullanımı açısından zaruri unsurlar olmadığını, aracın ayıplı olduğu iddiası ile araca yapılan masraflar arasında nedensellik bağı da bulunmadığını, ayıp iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla; Davacının munzam zararın tazminat talebi haksız ve hukuki mesnetten yoksun olup talebin reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, Huzurdaki davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, bu nedenle yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, dava konusu araçta gizli ayıp olduğunu kabul etmemekle birlikte araçta gizli ayıbın mevcut olduğu kabul edilecek dahi olsa hak düşürücü sürelerin aşıldığını, davacı tarafın 6102 sayılı T.T.K.’ nun 23, maddesinin 3. fıkrasında öngörülen yasal süre içinde ayıp ihbarında bulunmadığını, davacının araç satın aldıktan yaklaşık 20 ay geçtikten sonra müvekkil şirkete göndermiş olduğu ihtarname ile seçimlik haklarını kullanmak istediğini, T.T.K.’ nun 23. maddesinin 3.fıkrasına göre alıcı tacirin 8 günlük süre içerisinde aldığı mala ilişkin kontrolleri ve muayeneleri yaptırma külfeti olduğunu, aracın halen davacı tarafından kullanıldığını ve tam fayda elde edilmeye devam edildiğinden davacı tarafın aracın bedelinin iadesini ihtiva eden yeni taleplerinin reddi gerektiğini, ayıp iddialarını kabul etmemekle; araçtaki servis işlemlerinin aracın sürüş güvenliğini azaltmadığı, aracın değerini düşürmediği ve orijinalliğini bozmadığını, bu doğrultuda davaya konu aracın ayıplı olduğunun söylenemeyeceğini, Dava konusu aracın ses şikayetlerinin giderilmesi için yapılan servis işlemleri nedeniyle aracın sürüş güvenliğini azaltacak ve değerini düşürecek bir durum söz konusu olmadığını, aracın ayıplı sayılmasının kabulünün mümkün olmadığını, yaptırılacak olan bilirkişi incelemesinde aracın yapılan işlemler nedeniyle değer kaybına maruz kalmayacağı tespit edileceğini, aracın misli ile değişimine karar verilmesi veya bedelinin iadesine karar verilmesinin hakkaniyete aykırı olacağını, davacının somut olayda faiz talebinin mesnetsiz olduğunu, davaya konu araçta üretimden kaynaklı bir ayıp söz konusu olmadığından davacıya müvekkil firma tarafından ikame araç tahsis edildiğinden davacı tarafın maddi zararlanndan müvekkilinin sorumlu olmayacağını belirterek, öncelikle davanın yetki itirazlarının kabulü incelenerek davanın usulden reddedilmesini, davanın esasına girilmesi halinde esas yönünden haksız ve mesnetsiz olan davanın reddine, haksız ve hukuki mesnetten yoksun maddi tazminat taleplerinin reddine, haksız ve hukuka aykırı faiz talebinin reddine, yargılama giderleri ile yasal vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava ticari satıma konu malın ayıplı olduğu iddiasıyla misli ile değişim, olmadığı takdirde satış bedelinin iadesine yönelik davadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın taraflar arasındaki araç satış sözleşmesi sonucunda davacıya satılan araçta meydana gelen arızalar dolayısıyla araçta ayıp olup olmadığı, aracın ayıplı olduğu iddiasıyla misli ile değişim veya satış bedelinin ve aksesuar bedelinin iadesinin mümkün olup olmadığı noktalarında toplandığı görülmüştür.
Mahkememizce Dava konusu aracın …’de hazır edilerek inceleme yapılmasına karar verilmiştir. Bilirkişi heyeti mahkememize sunduğu 24/05/2019 tarihinde sunduğu raporda özetle;
Mali yönden yapılan değerlendirme;
Davacının 2016 yılına ait yukarıda listelenen ticari defterlerin TTK hükümlerine uygun tutuldukları anlaşılmakla, delil kabiliyetlerinin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu,
Davalı taraflar inceleme günü mahkemede bulunmamıştır, ticari defterleri de ibraz edilmemiştir, bu davranışın yasal sonuçlarını belirlemek, münhasıran Sayın Mahkeme’nizin takdirinde olduğu,
Davacı ile davalılardan … arasında dava konusuna ilişkin ticari ilişkide; taraflarının birbirlerinden borç/alacak bakiyesinin kalmadığı, diğer bir deyişle açık hesabın kapandığı,
Davacının dava konusu edilen araç için;
1-27.06.2016 tarihinde 265.200,00 Euro araç bedeli ödemesi ve
2-Araca aksesuarlar (basamak) eklenerek 3.810,23 Euro karşılığı 12.796,64 TL davalı …’a ödemesi olmak üzere, toplamda araç için 269.010,23 EURO alacak talep ettiği,
Seçimlik Sayın Mahkeme’nin takdirinde olmak üzere, eğer davacının 269.010,23 Euro alacaklı olduğunun kabulü halinde faiz konusu aşağıdaki şekilde irdelenmektedir.
Yukarıdaki faiz hesabına ilişkin Yargıtay kararına göre; Rapor tanzim tarihi itibariyle; … Bankasının EURO cinsi döviz tevdiat hesaplarına uygulanan faiz oranlarına ilişkin listeden, 1 yılı vadeye uyguladığı faiz oranlarının, % 1 olduğu görüldüğü,14.02.2018 temerrüt tarihi itibariyle fiili olarak 1 yıllık EURO mevduata uygulanan azami yıllık faiz oranının % 1,00 olduğu görüldüğünden, davacının 269.010,23 EURO ödemesine temerrüt tarihinden itibaren yıllık %1,0Q oranında değişen oranlarda döviz faizi yürütülebileceği,
II. Teknik Yönden Yapılan Değerlendirme
Araçla ortaya çıkan arızalar gizli ayıp niteliğindedir. Ayrıca bu ayıplar ancak araç kullanımı sırasında fark edilebilecek yapıda olup muayene ile fark edilemeyecek niteliktedir. Sonuç olarak her birinin ayrı ayrı servis tarafından giderilmiş olduğu,
Dava konusu … plaka sayılı … marka… … … tipindeki aracın getirildiği … Maslak kampüsü içindeki incelemesinde aracın 52.747 km de olduğu, yapılan test sürüşlerinde kampüs içinde en fazla 50 km hıza çıkılabildiğinden davacı tarafından 120-140 km hız aralıklarında çıktığı iddia edilen sesler duyulamamıştır. Bu nedenle bu onanmın başarıya ulaşıp ulaşmadığı hususunda değerlendirme yapılamamıştır. Araçtaki servis kayıtlarının incelenip değerlendirilmesi sonucu, söz konusu araçta erken dönemde beklenmeyen arızaların meydana geldiği, servis tarafından aracın ön aksı, ön ve arka diferansiyeli, fren güçlendirici düzeneği gibi önemli parçalarının değiştirilmek zorunda kalındığı, her ne kadar yapılan onarımlar ile arızaların giderilmesi sağlanmış ise de, dava konusu olan yüksek segment bir araçta erken dönemde böyle arızaların çıkması nedeni ile parça değişikliğine gidilmesinin, aracın değerini değiştiren bir olgu olarak değerlendirilmesi gerektiği,
Aracın marka ve modeli, üst segment bir araç olması, arızalann ortaya çıkma zamanları ve yapılan onarımlann, değiştirilen parçaların nitelikleri dikkate alınarak, bu onarımların dava konusu araçta 10.000,00 TL değer kaybına neden olduğu,
III. Ayıptan Sorumluluğun Koşullar ve Garanti Belgesi Acısından Yapılan Değerlendirme
Somut olayda hukuki sorunun ayıptan sorumluluğun koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplandığı,
Taraflar arasındaki satış sözleşmesinin tarihi konusunda bir uyuşmazlık bulunmadığı, sözleşme tarihinin 28.6.2016 olduğu, her iki taraf da tacir olduğu için ticarî nitelikli taşınır satış sözleşmesi söz konusu olduğu (TTK m. 19), tüzel kişi tacirler arası ticari nitelikli taşınır satım sözleşmesi bulunduğu için uyuşmazlığa
TKHK’nin tüketiciyi koruyan özel hükümlerinin değil; TTK ve bu yasada hüküm bulunmayan hallerde TBK hükümlerinin uygulanacağı (TTK m. 23)
A. Satıcı … OTO AŞ açısından TBK m. 219 vd. hükümler uyarınca ayıptan sorumluluğun oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi,
Teknik incelemede, üründe kullanılmakla ortaya çıkan ayıp bulunduğunun ve onarımlar ile arızaların giderilmesi sağlanmış ise de dava konusu olan yüksek segment bir araçta erken dönemde böyle arızaların çıkması nedeni ile parça değişikliğine gidilmesinin, aracın değerini değiştiren bir olgu olarak değerlendirildiği, tespit edilen 7 adet servis kaydının 1 adedinin 2016, 6 adedinin ise 2017 yılına ait olduğu, servis kayıtlarındaki şikâyetlerin onarımla giderildiğinin belirlendiği, buna karşılık … Oto AŞ tarafından davacıya gönderilen cevabi ihtarnamede, (…. Noterliği, 19.2.2018, … Yevmiye no), 17.1.2018 tarihinde araçtaki inleme şikâyetine istinaden yapılan onarımlarla arızanın giderildiğinin belirtildiği, dolayısıyla teknik incelemede belirlenenler dışında bir de 17.12.108 tarihinde aracın yeniden servise girdiğinin sabit olduğu, teknik heyetin … … Kampüsilnde yaptığı test sürüşünde 120-140 km’ye çıkılamadığı için davacının şikayet ettiği sesler konusunda bir değerlendirme yapılamadığı, onarımın başarıya ulaşıp ulaşmadığı konusunda bir değerlendirme yapılamadığı, buradan sonraki değerlendirmelerin, araçtaki inleme sesinin onarımla giderilemediği ihtimali için geçerli olduğu, ancak bunun kabulü halinde onanm dışındaki seçimlik haklann kullanılmasının söz konusu olabileceği aksi halde kabul edilemeyeceği,
Teknik değerlendirme sonucunda, arızaların önemli maddî nitelikte ayıp olarak değerlendirilebileceği, ayıbın satılanın yarar ve hasarının atıcıya geçtiği anda (zilyetliğin devri anında) varlığının açık olduğu, dosya kapsamında aracın kaza nedeniyle herhangi bir hasar kaydının bulunmadığının belirlendiği, ön cama sıçrayan taş nedeniyle camda oluşan hasarın sigorta şirketi tarafından beyan edildiği, ancak bu hasarın somut olaydaki arızalar ile bir ilgisinin bulunmadığı, ayıpların, muayene ile anlaşılmasının mümkün olmadığı, kullanma ile ortaya çıktığı, kuJ/o«mn ile ortaya çıkan gizli ayıp söz konusu olduğu, satıcının sorumluluğunu kaldıran bir kayda rastlanmadığı, şu halde satıcının satılanın ayıplarından sorumluluğu için maddî koşulların oluştuğu , 17,12.2018 tarihinde servise giren araçtaki arızanın (yüksek hızda gelen inleme sesinin) giderilemediğinin kabulü halinde, alıcının onarım dışındaki diğer seçimlik haklarını kullanabileceği,
Kullanmakla ortaya çıkan gizli ayıplarda ise muayene söz konusu olmayıp, ayıbı bildirim süresinin düzenlendiği (TBK m. 223/11, c. 2 vd.); kullanmakla ortaya çıkan gizli ayıp söz konusu olduğu için TTK 23/c’de 2 ve 8 günlük sürelerin dikkate alınmayacağı, ayıbın sekiz günlük süre içerisinde, objektif bir gözden geçirme neticesinde ortaya çıkarılamayacak nitelikte olduğunun ispat yükünün alıcı üzerinde olduğu, teknik heyet üyelerinin, ayıbın kullanmakla ortaya çıkan ayıp olduğu sonucuna vardıkları, bu tür ayıbın zamanaşımı süresi içerisinde hemen (dürüstlük kuralı ve halin gereklerine göre uygun süre içerisinde) bildirilmesi gerektiği, alıcının kullanmakla ortaya çıkan gizli ayıpta malın tesliminden itibaren 2 yıl içinde, ayıbı bildirim külfetini yerine getirmesi gerektiği (TBK m. 231), teknik heyetçe saptanan ve ilk servis kaydının, 12.12.2016 tarihli olduğu, satıcının İfa yardımcısı niteliğindeki yetkili servis tarafından doldurulan 12.12.2016 tarihli servis formunda, malın tealim tarihinin 29.6.2016 olarak belirtildiği, ifa yardımcısı niteliğindeki yetkili servise arıza bildiriminde bulunulmasının ayıbı ihbar niteliği taşıdığı* Savın Mahkemenin kabulü halinde, alıcı tarafından yetkili servise 5 av 13 s ün içinde avıp ihbarı vaptfdıâı, dolayısıyla alıcının sana … … AS’ye karsı seçimlik haklarını kullanması için gereken sekli koşulların oluştuğu,
Ayıbın ücretsiz onarımının talep edilmesinin hem ihtar hem onarım hakkının kullanılması anlamında olduğu, alıcının seçimlik haklarından onarımı kullanmakla diğer haklarını kullanamayacağı hususunun ancak araçtaki ayıbın onarımla giderilmiş olduğu ihtimalinde geçerli olacağı, onanm talebinin aynen ifa talebinin devamı niteliğinde olduğu, bu nedenle, bu hakkın kullanımı ve değiştirilmesine borçlu temerrüdünde alıcının aynen ifa talebine ilişkin kuralların uygulanacağı, alıcı satılanın onarılmasını talep etmiş, ancak satıcı onarımı gereği gibi gerçekleştirmemişse, diğer seçimlik haklarını kullanabileceği ve seçilen hakkın niteliğine göre olumlu veya (yalnız dönme hakkının kullanılmasında ise) olumsuz zararını talep edebileceği ileri sürebileceği, onarımın başarıya ulaştığının kabulü halinde ise alıcı davacının yalnızca değer kaybı ve onarımın yapılmasına neden oluşturan arıza ile uygun illiyet bağı içinde bulunan zararı (olumlu) talep edebileceği;
Davacının, …. Noterliğinin 02,02,2018 tarihli … yevmiye no.lu ihtarnamesi İle sözleşmeden dönme hakkını kullandığı ve bu ihtarnamenin 06.02.2018 tarihinde tebliğ edildiği, satıcının …. Noterliği, 19.2.2018, … Yevmiye no.lu verdiği cevabi ihtarnamesinde bu talebin yerinde olmadığım belirttiği, dönme hakkının hukukî sonuçlarının yerine getirilmediği, seçimlik hakkın kullanıldığı 2.2,2018 tarihi itibariyle henüz TBK m. 231 hükmündeki zamanaşımı süresinin dolmadığı,
İthalata … … AS. ve onunla birlikte garanti taahhüdü altına giren SATICI … AS. acısından Garanti Belgesi kapsamında sorumluluğun oluşup oluşmadığı hususunun değerlendirilmesi neticesinde,
Satıcı dışında üretim zincirinde bulunanların ayıp dolayısıyla yasadan doğan sorumluluklarının bulunmadığı, davacı alıcıya verilen Garanti Belgesini düzenleyen ithalatçının … Otomotiv Ticaret AŞ olduğu, şu halde bu belgenin bir garanti sözleşmesi niteliği taşıdığı, tek tarafa borç yüklediği için taahhüt altına girenlerin imzalarının yeterli olduğu, Garanti Belgesini, ithalatçı sıfatıyla … … AŞ, satıcı sıfatıyla ise … …AŞ temsilcilerinin imzaladığı ve kaşelendiğî, Garanti Belgesinin m. 1 hükmünde (çok zor okunmakla birlikte) hükümde sayılan seçimlik hakların kullanılmasından satıcı, üretici ve ithalatçının müteseselsilen sorumlu olduğunun belirtildiği, dolayısıyla satıcının, garanti belgesini düzenleyen ithalatçı ile alıcıya karşı garanti belgesindeki hükümlerle sorumluluk altına girdiği, bu halde sorumluluğun kaynağının TBK hükümleri değil sözleşme niteliği taşıyan garanti belgesi olduğu,
İthalatçının düzenlediği ve satıcının da imzaladığı Garanti belgesi m. 1 hükmünde, “garanti süresinin teslimden itibaren 2 yıl olduğu, (hangisi daha önce dolarsa) mevcut kilometresinden başlamak üzere 60,000 km olduğu, alıcının sözleşmeden dönme, ayıp oranında indirim, aşırı masraf gerektirmediği halde ücretsiz onarım veya değişim talep etme hakkının koşullarının düzenlendiği» ücretsiz onanm ve malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakkının imalatçı ve ithalatçıya karşı da İleri sürülebileceğinin kararlaştırıldığı, ilk servis formunda aracın teslim tarihinin 29.6.2016 olarak belirtildiği, dava tarihinin ise 7.3.2018 olduğu, Şu halde ithalatçı açısından da 2 senelik garanti süresinin dolmadığı, teknik heyetçe yapılan test sürüşünde de aracın henüz 60.000 km olmadığının belirlendiği, buna göre garanti sözleşmesinde, garanti taahhüdünün sona ermesini sağlayan seçimlik olgulardan hiçbirinin somut olayda gerçekleşmediği,
Garanti Belgesinin m. 5 hükmünün üçüncü cümlesinde, seçimlik haklardan onarım hakkı kullanılmışsa, malın garanti süresi içinde tekrar arızalanması veya tamiri için gerekli azami sürenin aşılması veya tamiri imkânının bulunmadığı yetkili servis istasyonu, satıcı, üretici veya imalatçı tarafından bir raporla belirlenmesi durumunda mahn bedel iadesi, ayıp oranında bedel indirimi ve imkân varsa malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcıdan istenebileceği, satıcının talebi reddemeyeceği, bu talebin yerine getirilmemesi durumunda satıcının, üretici ve ithalatçının müteselsilen sorumlu olduğunun düzenlendiği, teknik heyetçe incelenen onarımlar dışında araç 17.12.2018 tarihinde yeniden servise götürüldüğü, onarım gördüğü, bu ihtimalde onarımın başarıya ulaşıp ulaşmadığı hususu belirlenememiş olmakla birlikte, garanti taahhüdünden doğan sorumlulukta onarımın başarıya ulaşıp ulaşmamamın önemli olmadığı, onarımın gereği gibi ifa edilip edilmemesinden bağımsız olarak salt aracın yeniden arızalanmış olmasının Garanti Sözleşmesi m. 5 hükmü gereği, garanti süresi içinde tekrar arızalanma koşulunu gerçekleştirdiği, bu durumda, alıcı açısından malın bedel iadesi, ayıp oranında bedel indirimi ve imkân varsa malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin talep hakkı doğduğu, hükme göre bu haklardan birinin satıcıdan istenebileceği bunun reddedilmesi halinde ise satıcı, üretici ve ithalatçının müteselsilen sorumlu olacağının düzenlendiği, somut olayda davacının, …. Noterliğinin 02.02.2018 tarihli … yevmiye no’lu ihtarnamesi ile sözleşmeden dönme hakkını kullandığı, bu ihtarnamenin 06.02.2018 tarihinde tebliğ edildiği, satıcının …. Noterliği, 19.2.2018, … Yevmiye nolu verdiği cevabi ihtarnamesinde bu talebin yerinde olmadığını belirttiği, eş deyişle dönme hakkının hukuki sonuçlarının yerine getirilmediği, Şu halde garanti belgesi uyarınca hem ithalatçının hem satıcının ayıptan sorumluluğunun şartlarının gerçekleştiği,
Aıcının dava dilekçesinde terditli bir talepte bulunduğu ve öncelikle otomobilin değişimini aksi halde bedelin iadesini talep ettiği» ihtarnamede dönme hakkı kullanıldığı için Savın Mahkemenin de kabulü halinde öncelikle dönme hakkının sonuçlarının değerlendirilmesi gerektiği. Savın Mahkeme tarafından dönme hakktntn kullanılmasının uveun bulunmaması halinde otomobilin değişiminin saplanabileceği (TBK nu 227/IVi, Nitekim davalı … OTO AS. tarafından bu hususun cevap dilekçesinde defi olarak ileri sürüldüğü,
Davacının ayıp nedeniyle uğramış olduğu zararların da talep ettiği, bu konuda değerlendirme yapılabilmesi için seçilen hakkın Mahkeme tarafından belirlenmesi ve davacının bu hak doğrultusunda zarar kalemlerini açıklaması ve ispatlaması gerektiği, hemen belirtmek gerekir ki Sayın Mahkeme tarafından dönme hakkının kullanıldığının ve yasadaki sınırlamaların uygulanmayacağının kabulü halinde (TBK m, 227/710 davacının olumsuz zararını talep edebileceği (TBK m. 229 aksi halde olumlu zararım talep edebileceği, davacının dava dilekçesinde bir kısım tazminat kalemleri talep ettiği, ancak bu hususun ancak seçimlik hak konusunda Savın Mahkeme tarafından yapılacak tespite göre değerlendirilebileceği hususlarında görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Tarafların rapora karşı beyan ve itirazları doğrultusunda, dosyanın daha önce rapor alınan aynı bilirkişiye tevdi ile, davalıların rapora karşı yaptığı itirazların her biri kendi adı ve sıra numarası altında değerlendirilerek davacının ayıp olarak dile getirdiği rahatsız edici sesin 50 km’ye kadar tespit edilemediği ancak üst hızlarda test edilemediğine dair görüşleri de alınmak suretiyle trafiğe kapalı bir alanda veya güvenlik tedbirleri alınmış olarak bizzatihi bilirkişilerin kullanacağı veya onların araç içerisinde olacağı şekilde 50 km hız üstü, 100 ve 100 üstü hızlarda araç test edilerek davacı tarafça dile getirilen ve ayıp olarak dile getirilen rahatsız edici sesin olup olmadığı, ses olmasına rağmen bunun aracın niteliği, hız miktarı, aracın motor gücü ve araç özelliğine göre araç yalıtımları da dikkate alınarak normal desibelde olup olmadığı, ayıp sayılıp sayılmadığı ve giderilmesinin de mümkün olup olmadığına ilişkin detaylı, gerekçeli, dayanaklı ek rapor aldırılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişiler 16/12/2019 tarihli ek raporda özetle;
Teknik Yönden Değerlendirme:
Mütalaa Ve Kanaatimiz:
1-Dava konusu aracın trafikte yapılan test sürüşünde bu defa saatte 120 km hız ile gidilmiş, trafik şartları nedeni ile istenen hıza çıkılamaması sonucu ve trafik gürültüsü nedeni ile araçla varlığı iddia edilen sesin kısa süre içinde duyulması mümkün olmamış, tekrar test edilmesi için görüş birliğine varılmıştır,
Ancak bu aşamada aracın bakım için servise girdiğinde yapılan bakım ve rutin parça değişiklikleri sırasınd hava, yağ, polen filtresi ile ön ve arka balataların değiştiril di ği, aracın ayrıca porya değişimi gerektirdiği, diferansiyel ite ilgili şikâyetin porya değişiminden sonra tekrar kontrol edileceği, ancak onarıma onay verilmediği, belirtilmiştir.
Bu tespitler doğrultusunda, aracın daha önce çok defa servise girmesi sırasında ön ve arka diferansiyelin, aktarma organının birçok parçasının değiştirilmiş olmasına rağmen arızanın halen giderilememiş olduğu, bu defa porya değişikliği vc daha sonra gerekirse diferansiyelin durumunun kontrolünün önerildiği, bu da var olan arızanın nedeni konusunda henüz görüş birliğine varılamamış olduğunu göstermektedir.
2-Kök raporumuzda belirtildiği gibi kısa süre içinde çok defa servise girerek aktarma organlarındaki ses nedeni ile birçok önemli parçasının değiştirilmiş olmasına rağmen halen arızanın devam etmekte olduğu, yapılması teklif edilen porya değişikliği ve daha sonra diferansiyel kontrolü ile onarımın yapılıp yapılamayacağı hususunda bu aşamada net bir görüş bildirmenin mümkün olmadığı, zira arızanın kaynağı konusunda kesin bir sonuca varılmamış olduğu, bu onarımların da yapılması ile arızanın giderilmesi halinde bile, kök raporumuzda belirtildiği gibi belirtilen parçaların değişimi ile ilgili araçta onarımların yapılmış olması aracın satılan değerinden daha düşük olarak kabul edilmesini gerektirdiği, bu değerin hesaplanması için her hangi bir formül bulunmadığı, değiştirilen parçalar, aracın servise giriş sayıları dikkate alınarak takdir edildiği, bu konudaki görüşümüzde değişiklik olmadığı kanaatine varılmıştır.
3- Varlığı tespit edilen arızanın aracın kullanımım henüz engellememiş olmasına rağmen sesin varlığı konfor açısından bu aşamada kullanıcıyı rahatsız etmesinin yanı sıra, zaman içinde arızanın boyutlarının büyümesi ve aracın kullanımını imkânsız hale getirmesi de söz konusu olacağından halen kullanımı engellememiş olması araçta ayıp olmadığını göstermemektedir. Onarımın yapılamaması halinde zaman içinde arızanın daha da büyük boyutlara çıkması söz konusudur, Yapılacak onarımlara rağmen arızanın giderilemediği durumda, davacının seçimlik haklarından, aracın yenisi ile değiştirilmesi hakkını talep etmesinin uygun olacağı, ancak bu konudaki değerlendirmenin hukuki bir görüş olduğu takdirinin Yüksek Mahkemenize ait olduğu kanaatine varılmıştır.
11.2. Mali Yönden Değerlendirme:
Kok rapor aşamasında; 16-19. sf.larda ve 26-29. sf.larda ayrıntılı inceleme ve değerlendirmeler yapılmış olup» kök raporda yapılan mali incelemelere atıfta bulunarak ve özetle tekrarla;
Sayın Mahkeme’nin takdirinde olmak üzere davacının söz konusu araca;
1-27.06.2016 tarihinde 265,200,00 Euro araç bedeli ödemesi ve,
2-Araca aksesuarlar (basamak) eklenerek 3.810,23 Euro karşılığı 12.796,64 TL davalı …’a ödemesi olmak üzere, toplamda araç için 269.010,23 EURO ödeme yaptığı hesaplandığından;
Faiz konusundaki Yargıtay kararına göre; Rapor tanzim tarihi itibariyle; … Bankasının EURO cinsi döviz tevdiat hesaplarına uygulanan faiz oranlarına ilişkin listeden, 1 yılı vadeye uyguladığı faiz oranlarının, % 1 olduğu görüldüğünden; 14.02.2018 temerrüt tarihi itibariyle fiili olarak 1 yıllık EURO mevduata uygulanan azami yıllık faiz oranının % 1,00 olduğu görüldüğünden, davacının 269.010,23 EURO ödemesine temerrüt tarihinden itibaren yıllık %1,00 oranında değişen oranlarda döviz faizi yürütülebileceği mütalaa edilmektedir.
11.3. Hukuki Yönden Değerlendirme:
Sayın Mahkemenin ara kararında belirtilen teknik konuların değerlendirilmesi konusunda teknik uzmanların yaptığı incelemede kısaca,”aracın daha önce çok defa servise girmesi sırasında ön ve arka diferansiyelin, aktarma organının birçok parçasının değiştirilmiş olmasına rağmen arızanın halen giderilememiş olduğu, bu defa porya değişikliği ve daha sonra gerekirse diferansiyelin durumunun kontrolünün önerildiği, bu durumun var of an arızanın nedeni konusunda görüş birliğine varılamamış olduğunu gösterdiğini,….aracın kısa süre içinde çok defa servise girerek aktarma organlarındaki ses nedeni ile birçok önemli parçasının değiştirilmiş olmasına rağmen halen arızanın devam etmekte olduğu, yapılması teklif edilen porya değişikliği ve daha sonra diferansiyel kontrolü ile onarımın yapılıp yapılamayacağı hususunda bu aşamada net bir görüş bildirmenin mümkün olmadığı,….zaman içinde arızanın boyutlarının büyümesi ve aracın kullanımını imkansız hale getirmesi de söz konusu olacağından halen kullanımı engellememiş olmasının araçta ayıp olmadığını göstermediğini” belirtmişlerdir.
Şu hâlde araçtaki arızanın kullanmakla ortaya çıkan gizli ayıp olduğu ek raporda da teyit edilmiş ve onarımla giderilemediği sonucuna varılmıştır. Buna göre kök raporda belirttiğimiz üzere alıcının, araçtaki ayıbın giderilebilmesi için onarım yapılmasına rağmen ayıp ortadan kaldırılamamıştır. Dolayısıyla davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi veya dönme hakkının koşullarının oluştuğu sonucuna varılmaktadır. Seçimlik haklardan hangisinin uygulama alanı bulacağı konusundaki nihai takdir Sayın Mahkemededir. Ancak uygulamada araçta model değişimi söz konusu olduğunda misli ile değişim ancak aynı aracın 0 km olarak bulunabilmesi halinde söz konusu olabilecektir. Bu halde Sayın Mahkeme tarafından dönme hakkının kullanıldığının ve yasadaki sınırlamaların uygulanmayacağının kabulü halinde (TBK m. 227/IV) davacı olumsuz zararım talep edebilecektir (TBK m. 229). Olumsuz zarar ise davacının anılan araç satış sözleşmesini davalı ile hiç yapmamış olması halinde uğramayacağı zarar kalemlerinden oluşturmaktadır. Bu ihtimalde davacı, dava dilekçesinde belirttiği, sözleşmenin hiç ve gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarar: talep edemeyecektir, çünkü anılan zararlar olumlu zarar kapsamında olup dönme hakkı ile birlikte talep edilemez,
III. SONUÇ ve KANAAT
Yukarıda arz ettiğimiz mâlî, teknik değerlendirmeler ve hukuki gerekçeler ışığında, açıklanan nedenlerle, her türlü Hukuki Tavsif ve Nihai Kararın Takdiri Yüce Mahkeme’ye ait olmak üzere kök rapordaki tespit ve incelemelere de alıfta bulunarak iş bu ek raporda;
111.1. Mali Yönden Sonuç;
Davacının 2016 yılına ait yukarıda listelenen ticari defterlerin TTK hükümlerine uygun tutuldukları anlaşılmakla, delil kabiliyetlerinin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu,
Davalı taraflar inceleme günü mahkemede bulunmamıştır, ticarî defterleri de ibraz edilmemiştir, bu davranışın yasal sonuçlarını belirlemek, münhasıran Sayın Mahkemc’nizin takdirinde olduğu,
Davacı île davalılardan … arasında dava konusuna İlişkin ticari ilişkide; taraflarının birbirlerinden borç/alacak bakiyesinin kalmadığı, diğer bir deyişle açık hesabın kapandığı,
Sayın Mahkeme’nin takdirinde olmak üzere davacının söz konusu araç, araca aksesuarlar (basamak) eklenerek 3.810,23 Euro karşılığı 12.796,64 TL davalı Bonısan’a ödemesi olmak üzere, toplamda araç için 269.010,23 EURO ödeme yaptığı hesaplandığından;
Davacının dava konusu edilen araç için; 27.06.2016 tarihinde 265.200,00 Euro araç bedeli ödemesi ve Araca aksesuarlar (basamak) eklenerek 3.810,23 Euro karşılığı 12.796,64 TL davalı …’a ödemesi olmak üzere, toplamda araç için 269.010.23 EURO ödeme yapıldığı hesaplandığından;
Seçimlik Sayın Mahkeme’nin takdirinde olmak üzere, eğer davacının 269.010,23 Euro alacaklı olduğunun kabulü halinde faiz konusu aşağıdaki şekilde irdelenmektedir.
Faiz hesabına ilişkin Yargıtay kararma göre; Rapor tanzim tarihi itibariyle; … Bankasının EURO cinsi döviz tevdiat hesaplarına uygulanan faiz oranlarına ilişkin listeden, 1 yılı vadeye uyguladığı faiz oranlarının, % 1 olduğu görüldüğü, 14.02.2018 temerrüt tarihi itibariyle fiili olarak 1 yıllık EURO mevduata uygulanan azami yıllık faiz oranının % 1,00 olduğu görüldüğünden, davacının 269.010.23 EURO ödemesine temerrüt tarihinden itibaren yıllık %1,00 oranında değişen oranlarda döviz faizi yürütülebileceği,
111.2. Teknik Yönden Sonuç
1-Dava konusu aracın trafikte yapılan test sürüşünde bu defa saatte 120 km hız ile gidilmiş, trafik şartları nedeni ile istenen hıza çıkılamaması sonucu ve trafik gürültüsü nedeni ile araçta varlığı iddia edilen sesin kısa süre içinde duyulması mümkün olmamış, tekrar test edilmesi için görüş birliğine varılmıştır Ancak bu aşamada aracın bakım için servise girdiğinde yapılan bakım ve rutin parça değişiklikleri sırasında, hava, yağ, polen filtresi ile ön ve arka balataların değiştirildiği, aracm ayrıca porya değişimi gerektirdiği, diferansiyel ile ilgili şikâyetin porya değişiminden sonra tekrar kontrol edileceği, ancak onartma onay verilmediği, belirtilmiştir. Bu tespitler doğrultusunda, aracın daha önce çok defa servise girmesi sırasında ön ve arka diferansiyelin, aktarma organının birçok parçasının değiştirilmiş olmasına rağmen arızanın halen giderilememiş olduğu, bu defa porya değişikliği ve daha sonra gerekirse diferansiyelin durumunun kontrolünün önerildiği, bu da var olan arızanın nedeni konusunda henüz görüş birliğine varılamamış olduğunu göstermektedir.
2-Kök raporumuzda belirtildiği gibi kısa süre içinde çok defa servise girerek aktarma organlarındaki ses nedeni ile birçok önemli parçasının değiştirilmiş olmasına rağmen halen arızanın devam etmekte olduğu, yapılması teklif edilen porya değişikliği ve daha sonra diferansiyel kontrolü ile onarımın yapılıp yapılamayacağı hususunda bu aşamada net bir görüş bildirmenin mümkün olmadığı, zira arızanın kaynağı konusunda kesin bir sonuca varılmamış olduğu» bu onarımların da yapılması ile arızanın giderilmesi halinde bile, kök raporumuzda belirtildiği gibi belirtilen parçaların değişimi ile ilgili araçta onarımlann yapılmış olması aracın satılan değerinden daha düşük olarak kabul edilmesini gerektirdiği, bu değerin hesaplanması için her hangi bir formül bulunmadığı, değiştirilen parçalar, aracın servise giriş sayıları dikkate alınarak takdir edildiği, bu konudaki görüşümüzde değişiklik olmadığı kanaatine varıldığı,
3-Varlığı tespit edilen arızanın aracın kullanımını henüz engellememiş olmasına rağmen sesin varlığı konfor açısından bu aşamada kullanıcıyı rahatsız etmesinin yanı sıra, zaman içinde arızanın boyutlarının büyümesi ve aracın kullanımını imkansız hale getirmesi de söz konusu olacağından halen kullanımı engellememiş olması araçta ayıp olmadığını göstermemektedir. Onarımın yapılamaması halinde zaman içinde arızanın daha da büyük boyutlara çıkması söz konusudur. Yapılacak onarımlara rağmen arızanın giderilemediği durumda, davacının seçimlik haklarından, aracın yenisi ile değiştirilmesi hakkını talep etmesinin uygun olacağı, ancak bu konudaki değerlendirmenin hukuki bir görüş olduğu takdirinin Yüksek Mahkemenize ait olduğu kanaatine varılmıştır.
III.3. Hukuki Yönden Sonuç
Teknik uzmanlar tarafından ek raporda yapılan değerlendirmeler ışığında araçtaki arızanın kullanmakla ortaya çıkan gizli ayıp olduğunun teyit edildiği, onarımla giderilemediğinin belirlendiği, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi veya dönme hakkının koşullarının oluştuğu, ancak uygulamada misli ile değişimin aracın, aynı model ve 0 km bir benzerinin bulunabileceği hallerde söz konusu olabileceği, Sayın Mahkeme tarafından dönme hakkının kullanıldığının ve yasadaki sınırlamaların uygulanmayacağının kabulü halinde (TBK m. 227/1V) davacının olumsuz zararını talep edebileceği (TBK m. 229). Olumsuz zararın ise davacının anılan araç satış sözleşmesini davalı ile hiç yapmamış olması halinde uğramayacağı zarar kalemlerinden oluştuğu, bu ihtimalde davacının dava dilekçesinde belirttiği, sözleşmenin hiç ve gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zararı talep edemeyeceği, çünkü anılan zararların olumlu zarar kapsamında olup dönme hakkı ile söz konusu olamayacağı, hususlarında ek görüş ve kanaatlerini sunmuşlardır.
Mahkememizce tekrar dava dosyasının rapor alınan aynı bilirkişi heyetine tevdi ile;
A)Davalı tarafın her birinin rapora yapmış olduğu itirazları kendi adı ve sıra numarası altında tek tek değerlendirerek,
B)Araca ait girmiş olduğu servis kayıtları tek tek incelenerek serviste giriş sebebiyle serviste yapılan işlem açıkça belirtilerek yapılan bu işlemin davacının dile getirdiği ayıp iddiası ile ilgisi olup olmadığının açık, teknik bilgisi ile birlikte mahkememize sunulmasının istenilmesine,
C)Ayıp var ise bunun açıkça ne olduğu, ayıbın nerden kaynaklandığı, bu sonuca götüren teknik verilerin ne olduğu ve hangi yöntemle bunun tespit edildiği, gerek araç test sürüşüne tabi tutularak ve gerekse diğer teknik imkanlar kullanılarak verileri ile birlikte varsa ayıbın gizli mi, açık ayıp mı olduğunun da denetime açık olacak şekilde tespit edilmesine,
D)Davacının dile getirdiği aracın servis başvurularında ve duruşma tutanakları ile dilekçelerinde zikredilen şekilde ses geldiği yönündeki iddiası yönünden araç mutlak suretle trafiğe kapalı mekanda bilirkişi tarafından bizzat kullanılmak veya içinde bilirkişi heyeti olmak suretiyle sürüş testi yapılarak rahatsız edici ses olup olmadığı, varsa bunun ne şekilde olduğu ve yine davalı tarafça aracın piyasaya sürülürken gerek kitapçığı, gerekse diğer mecralarla kamuya duyurduğu içeri ses alma seviyesi, desibeli tespit ve belirtilmek suretiyle bu desibelin açıkça aşılıp aşılmadığının ayrıca ve açıkça tespit edilerek denetime açık olacak şekilde rapor sunmaları istenilmiştir.
Bilirkişiler 25/08/2020 tarihli 2.ek raporda özetle,
1. Mali Yönden Sonuç:
Davacının 2016 yılma ait yukarıda listelenen ticari defterlerin TTK hükümlerine uygun tutuldukları anlaşılmakla, delil kabiliyetlerinin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, Davalı taraflar inceleme günü mahkemede bulunmamıştır, ticari defterleri de ibraz edilmemiştir, bu davranışın yasal sonuçlarım belirlemek, münhasıran Sayın Mahkeme’nizin takdirinde olduğu,
Davacı ile davalılardan … arasında dava konusuna ilişkin ticari ilişkide; taraflarının birbirlerinden borç/alacak bakiyesinin kalmadığı, diğer bir deyişle açık hesabın kapandığı. Sayın Mahkeme’nin takdirinde olmak üzere davacının söz konusu araca;
1-27.06.2016 tahinde 265.200,00 Euro araç bedeli ödemesi ve,
2-Araca aksesuarlar (basamak) eklenerek 3.810,23 Euro karşılığı 12.796,64 TL davalı …’a ödemesi olmak üzere, toplamda araç için 269.010,23 EURO ödeme yaptığı hesaplandığından;
Davacının dava konusu edilen araç için; 27.06.2016 tarihinde 265.200,00 Euro araç bedeli ödemesi ve Araca aksesuarlar (basamak) eklenerek 3.810,23 Euro karşılığı 12.796,64 TL davalı …’a ödemesi olmak Üzere, toplamda araç için 269.010,23 EURO ödeme yapıldığı hesaplandığından;
Seçimlik Sayın Mahkeme’nin takdirinde olmak üzere, eğer davacının 269,010,23 Euro alacaklı olduğunun kabulü halinde faiz konusu aşağıdaki şekilde irdelenmektedir. Faiz hesabına ilişkin Yargıtay kararma göre; Rapor tanzim tarihi itibariyle; … Bankasının EURO cinsi döviz tevdiat hesaplarına uygulanan faiz oranlarına ilişkin listeden, 1 yılı vadeye uyguladığı faiz oranlarının, % 1 olduğu görüldüğü,
14.02.2018 temerrüt tarihi itibariyle fiili olarak 1 yıllık EURO mevduata uygulanan azami yıllık faiz oranının % 1,00 olduğu görüldüğünden, davacının 269.010,23 EURO ödemesine temerrüt tarihinden itibaren yıllık %1,00 oranında değişen oranlarda döviz faizi yürütülebileceği,
2.Teknik Yönden Sonuç
Araca ait girmiş olduğu servis kayıtlan tek tek incelenerek yukarıda bir tablo halinde sunulmuştur. Araçtaki servis kayıtlarının incelenip değerlendirilmesi sonucu, söz konusu araçta erken dönemde beklenmeyen arızaların meydana geldiği, servis tarafından aracın ön aksı, ön ve arka diferansiyeli, fren güçlendirici düzeneği gibi önemli parçalarının değiştirilmek zorunda kalındığı belirlenmiş ve yapılan onarımlar ile arızaların giderildiği sonucuna ulaşılamamıştır. Davacının daha önceki sıkıntılarda da belli hızlarda gelen uğultu/gürültü şikayetleri nedeniyle muhtelif onarım ve değişimlere gerek duyulmuş olduğu anlaşılmış olup, mevcut olduğu ileri sürülen son uğultu probleminin geçmiş şikayetlerin bazılarına benzerliği mevcut olmakla birlikle, testi yapılamadığından mevcudiyetinden emin olunamamıştır.
Davacının ileri sürdüğü şikâyetin incelenebilmesi için 160 km/saat hızlarda test gerekiyor olması ve bu İmkanın, heyetimizde bulunmaması nedeniyle bu husus hakkında bîr tespit yaparak görüş oluşturmak mümkün olmamıştır. Ancak davacı tarafından trafiğe kapalı, söz konusu hızlarda test yapılabilecek bir tesis ya da donanım sağlanabildiği taktirde heyetimiz test ve değerlendirme yapabilecektir.
3.Hukuki Yönden Sonuç
Teknik konuda uzman sayın heyet üyeleri tarafından Birinci Ek Raporda yer verilen görüşlerde değişiklik yapılmamış olup özetle araçtaki arızaların onarımla giderildiği sonucuna ulaşılamadığı, araçtaki arızanın kullanmakla ortaya çıkan gizli ayıp olduğu sonucunu tekrar edilmiştir. Araçta varlığı iddia edilen sese ilişkin değerlendirmeyi trafiğe kapalı alan bulunamaması ve 160 km hızla araç sürmenin yasal olmaması nedeniyle yapılamadığı açıklanmıştır. Şu hâlde Sayın Mahkemenin ara kararı uyarınca yapılan teknik değerlendirmede farklı bir görüşe varılmadığı için kök ve ek raporda yer alan görüşlerimiz geçerliğini korumaktadır. Araçtaki hali hazır arızaların onarımla giderilmemiş olduğunun kabulü halinde, aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi veya dönme hakkının koşullarının oluştuğu, ancak uygulamada misli ile değişimin aracın, aynı model ve 0 km bir benzerinin bulunabileceği hallerde söz konusu olabileceği, Sayın Mahkeme tarafından dönme hakkının kullanıldığının ve yasadaki sınırlamaların uygulanmayacağının kabulü halinde (TBK. m. 227/IV) davacının olumsuz zararını talep edebileceği (TBK m. 229). Olumsuz zararın ise davacının anılan araç satış sözleşmesini davalı ile hiç yapmamış olması halinde uğramayacağı zarar kalemlerinden oluştuğu, bu ihtimalde davacının dava dilekçesinde belirttiği, sözleşmenin hiç ve gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zaran talep edemeyeceği, çünkü anılan zararların olumlu zarar kapsamında olup dönme hakkı ile söz konusu olamayacağı hususlarında 2.kez ek görüş ve kanaatlerini sunmuşlardır.
Netice olarak mahkememizce yapılan değerlendirmeye göre; taraflar arasında dava konusu … plaka sayılı … marka… … … tipindeki aracın satışına ilişkin 28/06/2016 tarihli sözleşme olduğu, her iki taraf da tacir olduğu için ticarî nitelikli taşınır satış sözleşmesi söz konusu olduğu, 27/06/2016 tarihinde 265.200,00 Euro araç bedeli ödemesi ve araca aksesuarlar (basamak) eklenerek 3.810,23 Euro karşılığı 12.796,64 TL davalı …’a ödeme yapılmak suretiyle, toplamda araç için davacı tarafından 269.010,23 EURO ödeme yapıldığı, bilirkişi raporlarında teknik incelemelerde de tespit edildiği üzere, araçtaki servis kayıtlarının incelenip değerlendirilmesi sonucu, söz konusu araçta erken dönemde beklenmeyen arızaların meydana geldiği, servis tarafından aracın ön aksı, ön ve arka diferansiyeli, fren güçlendirici düzeneği gibi önemli parçalarının değiştirilmek zorunda kalındığı, ayrıca ek raporda teknik değerlendirmeler kısmında aracın daha önce çok defa servise girmesi sırasında ön ve arka diferansiyelin, aktarma organının birçok parçasının değiştirilmiş olmasına rağmen arızanın halen giderilememiş olduğu, bu defa porya değişikliği ve daha sonra gerekirse diferansiyelin durumunun kontrolünün önerildiği tespitlerine yer verildiği görülmüş olup; araçtaki hali hazır arızaların onarımla giderilmemiş olduğu, mahkememizce yapılmasına karar verilen hız testinin ayrıca yapılmasına gerek olmadığı, araçtaki ayıpların kullanmakla ortaya çıkan gizli ayıp niteliğinde olduğu kanaatine varılmış olmakla, aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi veya dönme hakkının koşullarının oluştuğu, ancak dava konusu aracın modeli ve model yılı, karar tarihi ve kararın muhtemel infaz tarihi de gözetilerek aynı model ve 0 km bir benzerinin bulunamayacağı anlaşılmakla, mahkememizce misli ile değişimin mümkün olmayacağı düşünülmüştür.
Raporda da ayrıntısı ile yer verildiği üzere garanti taahhüdünden doğan sorumlulukta onarımın başarıya ulaşıp ulaşmamamın önemli olmadığı, onarımın gereği gibi ifa edilip edilmemesinden bağımsız olarak salt aracın yeniden arızalanmış olmasının Garanti Sözleşmesi m. 5 hükmü gereği, garanti süresi içinde tekrar arızalanma koşulunu gerçekleştirdiği, bu durumda, alıcı açısından malın bedel iadesi, ayıp oranında bedel indirimi ve imkân varsa malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin talep hakkı doğduğu, hükme göre bu haklardan birinin satıcıdan istenebileceği bunun reddedilmesi halinde ise satıcı, üretici ve ithalatçının müteselsilen sorumlu olacağının düzenlendiği görülmüştür.
Davacı taraf …. Noterliği’nin 02.02.2018 tarihli … yevmiye no’lu ihtarnamesi ile sözleşmeden dönme hakkını kullanmış olup, bu ihtarname 06/02/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Satıcı ise …. Noterliği’nin, 19/02/2018 tarihli, … yevmiye nolu verdiği cevabi ihtarnamesinde bu talebin yerinde olmadığını belirtmiş davacı tarafın talebini kabul etmemiştir. Buna göre garanti belgesi doğrultusunda ithalatçı olan davalı … ile satıcı olan davalı …’in ayıptan sorumlu oldukları anlaşılmış olup 265.200,00 Euro araç bedeli ödemesi ve araca aksesuarlar (basamak) eklenerek 3.810,23 Euro ödemesi olarak toplamda araç için davacı tarafından yapılan 269.010,23 Euro’nun davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizce dönme hakkının kullanıldığı kabul edildiğinden olumlu zarar kasamındaki dava dilekçesinde talep edilen, sözleşmenin hiç ve gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zararı olarak davacının aracı kullanamaması, aynı veya aynı donanımlara sahip bir motorlu araçtan aynı bedelle alınamayacak olması, ikame araç kiralaması, ayıplı araç için ödediği vergiler, Kocaeli’den İstanbul’a servise getirip-götürmeler, haksız servis ödemeleri, paranın değer kaybı, OTV artışından kaynaklı araç bedelinin artması vb. bedelleri talep edemeyeceği, bu sarar kalemlerinin dönme hakkı ile birlikte talep edilemeyeceğinden buna ilişkin 10.000,00 TL’lik talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile 269.010,23 Euro’nun (265.200,00 Euro’luk kısmına ödeme tarihi olan 27.06.2016 tarihinden itibaren, 3.810,23 Euro’luk kısmına ödeme tarihi olan 29.07.2016 tarihinden itibaren) 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uygulanmak suretiyle davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Dava konusu olan … Marka, … şase numaralı aracın davacı tarafından davalılara hak mahrumiyetleri ve takyidatlarından ari olarak teslimine,
3-Davacı tarafın 10.000,00 TL’lik zarara ilişkin talebinin reddine,
4-Harçlar yasası uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden (dava tarihindeki TCMB efektif satış kuru ve karar tarihindeki tarifeye göre) alınması gereken 86.935,43 TL karar harcından peşin alınan 21.801,73 TL’nin mahsubu ile geri kalan 65.133,70 TL bakiye harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
5-Davacı tarafça yapılmış olan toplam posta ve tebligat ücreti 265,00 TL, bilirkişi ücreti 9,000,00 TL olmak üzere toplam 9.265,00 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre (% 99,21) 9.191,80 TL yargılama gideri ve 21.801,73 TL peşin harç olmak üzere toplam 30.993,53 TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre kabul edilen dava değeri (dava tarihindeki TCMB efektif satış kuru dikkate alınarak) üzerinden hesaplanan 77.343,12 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davacıya ödenmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davalılara ödenmesine,
9- Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 08/03/2021

Başkan …
E-imza
Üye …
E-imza
Üye …
E-imza
Katip …
E-imza