Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/201 E. 2019/530 K. 29.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/201 Esas
KARAR NO: 2019/530

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ: 17/05/2017
KARAR TARİHİ: 29/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili olduğu firma ile davalı şirket arasında ilk olarak 20/03/2015 tarihinden 20/03/2016 tarihine kadar geçerli olacak … Danışmanlık Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmenin 30/03/2016 tarihinde yenilerek 30/03/2017 tarihine kadar geçerli olacak yeni bir sözleşme imzalandığını,… Müdürlüğü Muhasebe biriminden bir yetkilinin müvekkili olduğu firmanın muhasebe birimi ile yaptığı telefon görüşmesi esnasında verdiği bilgi ile müvekkili olduğu firmanın aleyhine idari para cezası tahakkuk ettirildiğini ancak ödeme yapılmadığını, davalı tarafından cezaya ilişkin olarak idareye herhangi bir düzeltme başvurusunda bulunulmadığı varsa da görüşmelerin davalının da kabul ettiği üzere ancak şifahi olarak yapıldığı müvekkili tarafından sonradan öğrenildiğini, idari para cezası kararına ilişkin 14/10/2016 tarihli ve … sayılı yazının, ekinde İdari Yaptırım Karar Tutanakları ile birlikte Müvekkil firmanın danışmanlık aldığı davalı… Şirketi’ne 21/10/2016 tarihinde tebliğ edildiğinin öğrenildiğini, müvekkilinin İdari Yaptırım kararı ve tutanaklarını ilk kez davalıdan talep ettiği raporun ekinde gördüğünü, bu süreçte davalı tarafından idari yaptırım kararının tebellüğ edildiğine dair müvekkili olduğu firmaya hiçbir bildirim yapılmadığını, müvekkili olduğu firmaya ödeme ve dava süreleri geçtikten sonra … Müdürlüğü’nden durumu tesadüfen öğrendiklerini, süresinde ödeme yapılmaması ve idari yaptırım kararına karşı İdare Mahkemesine başvuru için dava açma süresinin geçirilmesi nedeniyle… Müdürlüğü tarafından Rıhtım Veraset ve Harçlar Müdürlüğü tarafından Rıhtım Veraset ve Harçlar Vergi Dairesi’ne yazılan 12/12/2016 tarihli ve… sayılı yazı ile ilgili idari yaptırım kararına istinaden 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında göre tahsilat yapılması işlemine başlandığını, müvekkili aleyhine düzenlenmiş idari para cezası 19.372,00 TL olarak müvekkil tarafından 12/05/2017 tarihinde ödendiğini, davalının idari yaptırım kararının düzenlenmesinde ve tebliğ edilen idari yaptırım kararını müvekkiline ihbar etmeyerek erken ve indirimli ödeme ile dava sürelerinin geçirilmesinden dolayı tam kusurlu olduğunu belirterek 19.372,00 TL’ nin temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP DİLEKÇESİ :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça delil olarak dayanılan Sözleşme’nin 7. Maddesi uyarınca iş bu davanın halli bakımından İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacı tarafından ödendiği iddia edilen ve müvekkili davalı şirketin sorumlu olduğundan bahisle rücuen tazmini talep edilen idari para cezası henüz müvekkil olduğu şirket ile Sözleşme dahi akdedilmeyen dönem ile ilgili olduğunu, davacı tarafından sunulan dava dilekçesinin 11 numaralı paragrafında da açıkça kabul ve ikrar edildiğini, dava konusu hadise bakımından müvekkili olduğu şirkete atfı kabil her ne nam altında olursa olsun bir kusuru olmadığını, idari yaptırım kararı davacının beyanlarının ve iddialarının aksine müvekkili olduğu şirkete değil davacı şirkete tebliğ edilmiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Mahkememize dosyanın İstanbul Anadolu …Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/10/2017 tarih ve 2017/547 E., 2017/883 K. Sayılı ilamı ile yetkisizlik kararı neticesinde geldiği anlaşılmıştır.
İddia, savunma, toplanan deliller, taraflar arasındaki sözleşme üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve bilirkişi heyet raporunda özetle; tarafların tacir olduğu ve taraflar arasında 20/03/2015 tarihinde, 20/03/2016 tarihine kadar geçerli olmak üzere çevre danışmanlık sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 30/03/2016 tarihinde yenilenerek 30/03/2017 tarihine kadar geçerli olacak yeni bir sözleşme akdedildiğini, sözleşmenin konusunun çevre görevlisi ve çevre danışmanlık hizmeti verilmesine ilişkin olduğunu, sözleşmenin mevcut ve yürürlükte olan mevzuat gereği akdedildiği ve usulüne uygun yapıldığı, teknik inceleme ve dosya kapsamında davalının danışmanlık sözleşmesi kapsamındaki edimlerini gereği gibi yerine getirdiği, idari yaptırım kararına konu reaktörün sözleşme tarihinden önce devreye alındığı, bu kapsamda reaktörün devreye alınması ve işletilmesi davalının edimleri ile ilgili olmadığı, reaktörün sözleşme tarihinden önce devreye alındığının taraflarca kabul edildiğini, davacının idari para cezasına konu iş ve işlemleri idari para cezası düzenlenmeden önce davalıya bildirmediği, düzenlenen idari para cezasının dayandığı hukuka aykırılığın davacının fiilerine dayandığı, idari para cezasına ilişkin tebliğ mazbatası ve diğer evrakların davacıya teslim edildiği, davalının kendisine tebliğ edilmeyen bir iş ve işlemle ilgili sorumluluğu bulunamayacağı yönünde görüş ve kanaat sunmuştur. Mahkememizce alınan 11/03/2019 tarihli bilirkişi heyet raporunun hüküm kurmaya elverişli ve denetime açık olduğu kanaatine varıldığından hükme esas alınmıştır.
Taraflar arasındaki ihtilafın, davacı yan tarafından devreye alınan rekatör sebebiyle, reaktörün devreye alınması işleminin mevzuata aykırılık teşkil etmesi neticesinde, idarece kesilen idari para cezasından, davalının davacıya geç bilgi vermesi sonucu, taraflarca imzalanmış olan çevre danışmanlık sözleşmesi çerçevesinde davalının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı değerlendirildiğinde; idari para cezasına konu eylemin, kısacası reaktörün devreye alınması eyleminin, davacı tarafça gerçekleştirildiği, yine bu eylemin taraflar arasında imzalanan danışmanlık sözleşmesi öncesinde yapıldığı, davacının reaktörün devreye alınmasına ilişkin davalıya bilgi vermediği, idari para cezasına ilişkin tebligatın davacıya yapıldığı, davacının ise içeriğine bakmaksızın tebligatı davalıya gönderdiği, TTK 18.madde anlamında, basiretli tacir olmanın gereklerini yerine getirmediği, taraflar arasında imzalan sözleşme hükümleri arasında, davalının bildirim yapma yükümlülüğü bulunmadığı, davalıya sözleşme ile idari para cezalarına yönelik olarak taksitlendirme yapmak, idare mahkemesinde dava açmak, peşin ödeme yapmak gibi davacı yanın yapması gereken işlemlere ait özel bir yetki verilmediği veya sorumluluk yüklenmediği, bu yönüyle davalı tarafa kusur izafe edilebilecek bir durumun olmadığı, sorumluluğun bulunmadığı kanaatine varıldığından, davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının reddine,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 44,40 TL ilam harcının peşin alınan 330,83 TL’den düşümü ile geri kalan 286,43 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üstünde bırakılmasına,
4-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 2.725,00 TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Katip …

Hakim …