Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/148 E. 2022/262 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/148 Esas
KARAR NO:2022/262

DAVA:Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:12/12/2016
KARŞI DAVA TARİHİ:17/02/2017
KARAR TARİHİ:23/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ve davalıların … Hizmetleri Ltd Şti’de ortak olarak çalıştıklarını, davalıların 03/06/2016 tarihinde ortaklıktan ayrıldığını ve müvekkilinin 12.500,00 TL karşılığında şirket hisselerini devraldığını ve şirketin tek pay sahibi konumuna geldiğini, hisse paylarının devranılmasıyla müvekkilin hem tek pay sahibi olduğunu hem de bahsi geçen … markasının telif hakkının sahibi olduğunu, bunun sonucunda söz konusu markası kullanma, bundan kazanç elde etme, reklamını yapma hakkı, yasal çerçevede sadece ve sadece müvekkillerine ait olduğunu, ayrıca müvekilinin … isminin marka tescilini almak için 01/06/2016 tarihinde başvuruda bulunduğunu, taraflar arasında bu markanın isminin kullanılmaması ilişkin sözleşme imzalandığını, söz konusu taahhütname niteliğindeki sözleşme bahsi geçen şirketin ve markanın tek sahibi olan müvekkilin bu haklarını yani şirketin ismini, markasını kullanmasını yasaklayan, engelleyen sözleşme hükümlerine uyulmadığı takdirde müvekkilin yüksek miktarda cezai şart ödemeyi taahhüt etiği bir sözleşmeden ibaret olduğunu, buna rağmen davalıların 03/06/2016 tarihinde ‘…’ ismiyle aynı sektörde faaliyet gösteren şirket kurduğunu, bunun müvekkiline ekonomik zarar verdiğini ve bu durumun haksız rekabete yol açtığını,yapılan sözleşmede irade sakatlığının olduğunu belirterek davalıların kurmuş olduğu aynı isimli şirketin haksız rekabete yol açması sebebiyle haksız rekabetin Men’ini bundan doğan maddi tazminata yargılama masrafları ve avukatlık vekalet ücretinin davalılar tarafına yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVAYA CEVAP VE KARŞI DAVA: Davalı/karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; Usule ilişkin itirazında öncelikle görev itirazında bulunarak davacının taleplerinin Mülga 556 Sayılı Markaların korunması Hakkındaki KHK kapsamında kaldığından Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olduğunu ve görevsizlik verilmesi gerektiğini, esasa ilişkin itirazında tarafların ortaklığı sona erdirme konusunda anlaşmaya vardığını buna göre davacı şirket yetkilisi …’un şirketin tek sahibi olacağını ve bunun karşılında müvekkiller … ve …’nun ‘…’ tescilsiz markasının sahibi olacağını, yapılan sözleşmede davacı tarafın söz konusu markayı kullanmayacağını açık bir şekilde taahhüt ettiğini, müvekkiller ile davacı şirket yetkilisi arasında yapılan anlaşmaya gereğince müvekkillerin davacı şirketteki hisselerini tüm müşteri çevresi ile birlikte davacı şirketin yetkilisi …’e devrettiklerini, buna karşılık müvekkillerin davacı karşı davalı şirket yetkilisinden sadece müvekkiller tarafından ilk kez ihdas edilmiş olan … markasının kendilerinde kalmasını kararlaştırdıklarını, bunun temini için de ekte yer alan 03/06/2016 tarihli taahhütnameyi imzaladıklarını, söz konusu taahhütnameye göre davacı/Karşı davalı şirketin 01/09/2016 tarihinden itibaren hiç bir şekilde … markasını ticari amalı olarak kullanmayacağını beyan ve taahhüt ettiğini, ancak gerek müvekkillere karşı açılmış olan asıl davadan ve gerekçe davacı karşı davalı firmaya ait www…com.tr adresinden anlaşıldığı üzere kaşı yan … markasını kullanmaya devam etmekte olduğunu söz konusu taahhütnamede karşı yanın taahhüdünde aykırı davranması halinde 500.000 USD cezai şartı müvekkillere ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, karşı yana işbu davanın ikame edilmesinden önce … 19. Noterliğinin 22 Aralık 2016 tarih, … yevmiye nolu ihtarnamesi keşide edilerek … markasın kullanıma artık bir son verilmesini, haksız rekabete yol açacak eylem ve ve davranışlarda bulunulmamasını, özellikle müvekkillerin yeni kurmuş olduğu müşteri çevresine dahi hesap mutabakatları göndermek, … ve … gibi sosyal paylaşım sitelerinden … markası üzerinde haksız kazanç peşinde bulunduğunun tespit edildiği ve bu duruma son vermesi hususunda ihtar edildiğini, buna karşın davacı karşı davalı taraf müvekkillere gönderdiği 30/12/2016 tarihli cevabı ihtarnamede taahhüdün geçersiz olduğunu ve söz konusu markaya tescil için başvuruda bulunduklarını, markanın kullanımına son verilmesini ihtar ettiklerini, söz konusu ihtarname ile davacı karşı davalı tarafın müvekillere vermiş olduğu sözü tutmak bir kenara hak sahibi olmadığı marka üzerinde hak sahipliği iddiasında bulunarak söz konusu markayı kullanmaya devam ettiğini, karşı yanın taahhüdüne aykırı davrandığı hususunun açılan dava ile ispat edildiğini, davacı karşı davalının taahhüdüne aykırı davrandığının açık olduğunu, tüm bu nedenlerle asıl davanın reddi ile fazlaya ilişkin ve sair dava haklarının saklı kalmak kaydıyla 03/06/2016 tarihli taahhütnameye aykırı davranan Davacı/Karşı Davalı’dan şimdilik 10.000,00 USD’nin tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
KARŞI DAVAYA CEVAP :Davacı/karşı davalı cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde bildirmiş oldukları beyanlarını aynen tekrar ettiğini, davalıların hisselerini devrettikten sonra, taraflar arasında 03/06/2016 tarihinde … markasının ve isminin kullanılmamasına ilişkin taahhütname niteliğinde bir sözleşme imzalandığını, söz konusu taahhütname niteliğindeki sözleşme bahsi geçen şirketin ve m arkanın tek sahibi olan müvekkilin bu haklarını yani şirketin ismini, markasını kullanmasını yasaklayan engelleyen sözleşme hükümlerine uyulmadığı takdirde müvekkilin yüksek miktarda cezai şart ödemeyi taahhüt ettiği bir sözleşmeden ibaret olduğunu, söz konusu taahhütnameye bakıldığında inanılması güç olan bu durumun gayri ahlaki ve illegal olarak müvekkile diretildiği ve taahhüt verilmesinin sağlandığı hiçbir menfaati olmamasından anlaşıldığını, bu sebeple TTK, TBK ve MK 2’ye göre irade sakatlığına ilişkin hükümlerine dayanarak yapılan sözleşmenin hukuken geçersiz olduğu kanaatinde olduklarını, Davalıların … isimli şirketin tek sahihi olan davacı müvekkilken aynı sektörde faaliyet gösteren ve aynı ismi taşıyan 03/06/2016 tarihinde … Bilişim Sistemleri ve Danışmanlı Hizmetleri Limited şirketini kurduklarını, davacı müvekkilin sahibi olduğu şirketin ulusal ve uluslararası düzeyde tanınırlığı mevcutken ve belirli oturmuş bir müşteri çevresi mevutken aynı isimle kurulmuş olan bu şirketin haksız rekabete yol açmakta olduğunu, müşterilerden de yanlış bir algı oluşturmakta aynı zamanda müvekkile ekonomik açıdan zarar verme tehlikesi barındırmakta olduğunu, karşı tarafın taahhütnamenin geçerliliğini iddia etmekte olduğunu, bu sebeple karşı dava dilekçelerinde şimdilik 10.000 dolar cezai şartın müvekkilden tahsilini talep ettiklerini beyan etmekte olduklarını, taahhütnamede belirtilen cezai şart belli olduğundan (500.000 USD) kısmı olarak 10.000 USD talep edilemeyeceği kanaatinde olduklarını, bu sebeple cezai şartın belli olmasından dolayı harcın karşı tarafça tamamlanması gerekmekte olduğunu, tüm bu nedenlerle davacı karşı davalının davasının reddine, taahhütnamenin irade sakatlığı nedeniyle geçersiz olduğuna, davacı karşı davalıların kurmuş olduğu aynı isimli şirketin haksız rekabete yol açması sebebiyle haksız rekabetin men’ine bundan doğan maddi tazminata yargılama masrafları ve avukatlık vekalet ücretinin davacı karşı davalılar tarafına yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Mahkememizde açılan dava: asıl davada, davacı ile davalı … ve davalı … arasında imzalanan “Taahhütname” nin irade sakatlığı nedeniyle geçersizliğinin tespiti ve haksız rekabetin önlenmesi istemine ilişkin olup, karşı davada ise davacıların davalıdan “Taahhütname” kapsamında cezai şart istemine ilişkindir.
Asıl ve karşı davalar da ihtilaf; taraflar arasında imzalanan “Taahhütname” nin geçerli olup olmadığı, haksız rekabetin mevcut olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dosya, mahkememizin 2016/1222 esasına kaydedilmiş, mahkememizin 17/05/2017 tarih, 2016/1222 Esas, 2017/399 Karar sayılı kararı ile Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi görev alanında kaldığı takdir olunarak, mahkememizin görevsizliğine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafından karar istinaf edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 2017/844 esas, 2018/4 karar sayılı ilamı ile davaya konu markanın markanın tescilli bulunmadığı, marka koruması marka başvurusunun ilanı ile başlayacağı somut olayda “…” markasının markalar siciline henüz tescil edilmediği, TPE den yapılan sorgulamada tescil için 01.06.2016 tarihinde davacı tarafından başvuruda bulunulduğu 12.10.2017 tarihinde başvuru kabul edilmeksizin ve ilan edilmeksizin başvurunun işlemden kaldırıldığı, davacının dava yolu ile korunmasını talep ettiği “…” markasının tescilsiz marka olduğu henüz tescili gerçekleşmemiş markalarla ilgili hak sahipliği iddiası ve haksız rekabetin tespiti ve zarar talepleri ile ilgili davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkememizin 2016/1222 esas 2017/399 karar sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı sonrasında dosya, mahkememizin 2018/148 Esasına kaydı yapılmış, yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce, iddia, savunma, toplanan deliller, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir. Mahkememizce seçilen SMM bilirkişi tarafından düzenlenen 10/10/2019 tarihli raporda özetle; davacı şirketin ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacı şirket tarafından davalı hisse paylarının devralınmasıyla birlikte davacı şirket hem tek pay sahibi olduğu gibi hem de bahsi
geçen “…” markasının da telif hakkı sahibi olduğunu, ayrıca davacı şirket “…” isminin marka tescilini almak için
01.06.2016 tarihinde başvuruda bulunduğu, davalılar hisselerini
devrettikten sonra, taraflar 03.06.2016 tarihinde “…”
markasının ve isminin kullanılmamasına ilişkin taahhütname
niteliğinde bir sözleşme imzalanarak sözleşmede bahsi geçen şirketin
ve markanın tek sahibi olduğu, davacının bu haklarını yani şirketin
ismini, kullanmasını yasaklayan, engelleyen, sözleşme hükümlerine
uyulmadığı takdirde 500.000 USD cezai şart ödemeyi taahhüt ettiği,
davalılar “…” isimli şirketin tek sahibi olan davacı yan ile
aynı sektörde faaliyet gösteren ve aynı ismi taşıyan 06.06.2016
tarihinde “… Bilişim Sistemleri ve Dan. Hiz. Ltd. Şti.”ni
kurdukları, Davalı yanlar cevap dilekçesinde “……’un tek başına bir
işlem yapması mümkün değilken davacı taraf patent şirketini
kandırarak marka başvurusunu yaptığını sağladığını…” beyan ettiğini, Davalı taraf karşı davasında, “…Söz konusu taahhütnameye göre davacı
şirketin 01.09.016 tarihinden itibaren hiçbir şekilde … markasını ticari amaçlı olarak kullanmayacağını beyan ve taahhüt ettiğini, ancak gerek davacı
şirketin www…com.tr adresinden anlaşılacağı üzere karşı … markasını
kullanmaya devam ettiğini, buna ilişkin internet sitesinin ekran görüntüsünü
sunarak şimdilik 10.000,00 USD Cezai şartın davacıdan tahsilini…” talep ettiğini, asıl ve karşı davada ihtilafın öncelikle “…” markasının kime
ait olduğu ve bu markanın davalı tarafından kullanılıp kullanılmadığı
konusunda yoğunlaştığı, bu hususun da öncelikle Marka Patent
Uzmanı bilirkişiler ile, ve huzurdaki davada olayın haksız Rekabet
konusunda, haksız rekabet teşkil edip etmediğinin, yine taraflar
arasında akdedilen 03.06.2016 tarihli Taahhütname başlıklı belgenin
arasında akdedilen 03.06.2016 tarihli Taahhütname başlıklı belgenin
geçerli olup olmadığı hususlarının açıklığa kavuşturulması gerektiği hususlarında görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Mahkememizce, SMM bilirkişinin yanına haksız rekabet hususunda uzman bilirkişinin de eklenerek oluşacak heyetten bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyetince düzenlenen 30/10/2020 tarihli raporda özetle; Davanın niteliği bakımından cezai şart öncelikli olduğundan defterler incelenmemiş ancak mahkemece tarafların veya sadece bir tarafın ticari defterlerinin yine de incelemesi yönünde karar buyurması halinde davacı karşı davalı tarafın HMK 219/2 maddesi gereği 2016, 2017, 2018, 2019 yılları ticari defterlerinin aslının aynıdır imzası ile açılıp ve kapanış defter noter tasdik fotokopileri ve aynı yıllara ait Kurumlar vergisi beyannameleri ve eklerini dilekçe ekinde sunmaları halinde bu boyutta da inceleme yapılabileceğini, dosyada yer alan bilgi ve belgelerden davacı/karşı davalı tarafından 01/06/2016 tarihinde şekil markasına dair 42. Sınıfta 2016/… nosu ile başvuruda bulunulduğu, bu başvurunun eksiklikler tamamlanmadığından bahisle marka tescil işlemlerinin gerçekleşmediği ve başvurunun işlemden kaldırıldığı, davacı karşı davalının bir tescile dayalı marka hakkı olmadığı, dava kapsam ve özetinden markanın alenileştirilmesinde ve tescilsiz kullanımında üstün hak ileri sürmediği bu yönlerden temellendirdiği bir marka sahipliği iddialarında bulunmadığı, davasını haksız rekabet ve taraflar arasında akdedilen sözleşmenin geçersizliğinin tespiti yönünde açtığı görülmekte dosyada yer alan bilgi ve belgelerden … markasının davacı-karşı davalıya ait olduğuna dair bir emare bulunamadığı, davalı karşı davacı şirketi tarafından marka tescili sağlanan 2017/… nosu ile Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde 42. Sınıfta tescili şekil markasının 09/01/2017 tarihinde tescilinin sağlandığı, marka korumasının ise başvuru tarihi olan 13/09/2017 tarihinde başladığı Türk Patent kayıtlarından anlaşılmakta olduğu, ilgili kayıtlar uyarınca davalı-davacısının hükmen … markasının hak sahibi olduğunun taraflarınca tespit edildiği, taraflar arasında akdedilen Sözleşmenin geçersiz. olduğuna dair yapılan değerlendirmede, irade bozucu hallerden bir hata, hile, ikrah haline dair dosyada bir belge ve belge olmadığından ve akdedilen sözleşmenin ticari hayat kaidelerine, örfe ve adete aykırılık teşkil eden bir yönünün de bulunmadığından bahisle, sözleşmenin geçerli ve ayakta olduğu yönünde kanaatlerinin uyandığını, davacı / karşı davalının TTK md. 55/a/4 ve TTK md.55/e/1 hükümleri uyarınca haksız rekabet kasti ve eylemi içinde olduğu dosyada yer alan sair bilgi ve belgelerden anlaşıldığı, davalı- karşı davacıların ise bir haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin bulunmadığı, davalı- karşı davacıların … markası üzerinde tescilden doğan haklı kullanımların olduğu ve bu kullanımlarının herhangi bir tasarrufi muamele ile kısıtlanmadığı, davacı /karşı davalının TBK md. 179 ve TTK md. 22 hükmü gereğince 03.06.2016 tarihinde taraflar arasında akdedilen taahhütnameyi ihlal eden haksız rekabete dayalı eylemleri dolayısıyla takdirin Mahkeme’ye ait olmakla birlikte sözleşmesel cezai şartı ödemekle yükümlü olduğu, indirim için geçerli bir sebebe dayanıldığının söylenemeyeceği, TTK md.180 kapsamında davalıların bu eylemler dolayısıyla mevcut zararlarını ortaya koymaları halinde ayrıca aşan haklarının da saklı bulunduğu keza kasti eylem ile zarar arasında illiyet bağının kurulmasına elverişli hal olduğunun dosya kapsamında söylenebileceği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Bilirkişi raporuna itirazlar doğrultusunda, mahkememizce ek inceleme yapılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti 22/03/2021 tarihli ek raporunda özetle; incelenen beyanname ve ekleri, davacı karşı davalı şirketin 2016, 2017, 2018 ve 2019 yıllarının mali anlamda öz kaynaklarının ve brüt satışlarının 2016-2018 yılları arasında pozitif doğrultuda seyrettiği ancak 2019 senesi itibariyle brüt satışlarında düşüş olduğunun gözlemlendiğini, 2016 yılı Kurumlar vergisi beyanına göre davacı karşı davalı
şirketin Brüt satışları 938.509,85 TL, Öz Kaynakları 373.348,04 TL iken, 2017 yılı Kurumlar vergisi
beyanı ve ekleri kapsamında yapılan ek incelemede beyana göre Şirketin 2017 yılı Brüt satışları
1.635.045,55 TL, rakamına yükseltildiği, Öz Kaynakları 512.273,51 TL seviyesine çıktığı, 2018 yılı Kurumlar vergisi beyanına göre şirketin 2018 yılı ; Brüt satışları 2.735.015,68 TL, Öz
Kaynakları 1.051.245,67 TL seviyesine çıktığı, 2019 yılı Kurumlar vergisi beyanına göre şirket öz varlıkları 1.003,859,10-TL seviyesine yükselirken brüt satışlarının azalarak 600.171,27-TL seviyesine indiğinin görüldüğü, ancak haksız rekabetin tespitine ilişkin kök raporda davalı karşı davacıların meydan verdiği bir haksız rekabet halinin tespiti yapılamamış olup, davacı gelirlerinin düşmesinin haksız rekabetten kaynaklanan bir illiyet bağının tesisi bu kapsamda söylenmesi mümkün görülmediği, haksız fiil sebebiyle sorumluluğun doğduğunu kabul edebilmek için, haksız fiil unsurlarının da eylemde gerçekleşmiş olduğunun somut durumda aranması gerekeceğini, fiilin haksız nitelikte bulunması, kusur ile zararın mevcudiyeti ve fille zarar arasında illiyet bağının bulunması haksız fiil sorumluluğunun doğmasına sebebiyet vereceği, somut durumda taraflar arasında var olan ve haksız rekabet yasağını konu alan sözleşme hükümlerinin ihlal edilmesi davalı yanlarca meydan verilen bir eylem olarak tespit edilmemiş iken, zarar ile davalı karşı davacıların eylemleri arasında bir illiyet bağı kurulması şu aşamada mümkün görünmediği, davacı/ karşı davalının bir tescile dayalı marka hakkı olmadığını, dava kapsam ve özetinden markanın alenileştirilmesinde ve tescilsiz kullanımında üstün hak ileri sürmediği bu yönlerden temellendirdiği bir marka sahipliği iddialarında bulunmadığı, davasını haksız rekabet ve taraflar arasında akdedilen sözleşmenin geçersizliğinin tespiti yönünde açtığı görülmekle, dosyada yer alan bilgi ve belgelerden … markasının davacı- karşı davalıya ait olduğuna dair bir emare bulunamadığını, taraflar arasında 03.06.2016 Tarihinde akdedilen Taahhütname uyarınca, davacının herhangi bir şekil markasına atıf yapmadan … markasını kullanmayacak olduğunun taahhüt edildiğini, taahhüdün ihlali halinde ise davacı- karşı davalının 10.000,00 USD tutarında cezai şartla mesul olduğu görülmüş olup, taraflar arasında keşide edilen ihtarnamelerden ve dava dilekçesinin mahiyetinden de anlaşıldığı üzere, davacının bu konuda mevcut marka kullanımını da ikrar etmekte olduğu anlaşıldığını, karşı taraftan, davacının iddialarına göre sözleşmenin ticari hayatın olağan akışına aykırı olarak gabin halinde imzalatıldığında dair de dosyada bilgi ve belge olmayıp, tacirlerin şirket hisselerinin devri muamelelerinden sonra şirketin bilançosunda bir kaydi değer arz eden marka unsurunu hangi ortağın kullanacağı, hangi ortağın kullanmayacağına dair yapmış oldukları taahhütnamelerin ticari hayatın içinden olduğu, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin geçersiz olduğuna dair yapılan değerlendirmede, irade bozucu hallerden bir hata, hile, ikrah haline dair dosyada bir belge ve belge olmadığından ve akdedilen sözleşmenin ticari hayat kaidelerine, örfe ve adete aykırılık teşkil eden bir yönünün de bulunmadığından bahisle, sözleşmenin geçerli ve ayakta olduğu yönünde kanaatlerinin uyandığı, davacı / karşı davalının TTK md. 55/a/4 ve TTK md.55/e/1 hükümleri uyarınca haksız rekabet kastı ve eylemi içinde olduğu hususunun yukarıda 1. No.lu kanaat değerlendirmemizden hareketle ve dosyada yer alan sair bilgi ve belgelerden anlaşıldığını, davalı- karşı davacıların ise bir haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin bulunmadığı, davalı- karşı davacıların … markası üzerinde tescilden doğan haklı kullanımlarının olduğu ve bu kullanımlarının herhangi bir tasarrufi muamele ile kısıtlanmadığını, davacı / karşı davalının TBK md. 179 ve TTK md. 22 hükmü gereğince 03.06.2016 tarihinde taraflar arasında akdedilen taahhütnameyi ihlal eden haksız rekabete dayalı eylemleri dolayısıyla takdirin Mahkeme’ye ait olmakla birlikte sözleşmesel cezai şartı ödemekle yükümlü olduğu hususlarında görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, mahkememizce, karşı davada talep edilen cezai şart miktarının davacı karşı davalının ekonomik olarak mahvına sebep olup olmayacağı hususu da, değerlendirilerek itirazlar doğrultusunda ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi Ek raporunda özetle; dosyaya davacı karşı davalı …emleri San. Tic. Ltd. Şti’nin 2020 Kurumlar Vergisi Beyannamesi ve ekinde bilanço ve gelir tablosunun sunulduğunu, mahkemenin 03/06/2016 tarihli taahhütname gereği 10.000,00 USD tutarlı cezai şart tutarının davacı karşı davalı … Bilgi,….Ltd. Şti. Den tahsil edilmesi gerektiği yönünde karar vermesi durumunda davacı karşı davalının incelenen 2020 yılı mali tablolarına göre şirketin öz kaynaklarının 1.02.320,67 TL olup şirketin 2020 yılında 17.461,57 TL kar elde ettiğinin de görüldüğünü, özvarlığın değeri göz önüne alındığında nihai takdirin mahkemeye ait olmak üzere davacı karşı davlı şirket bakımından 10.000,00 USD tutarlı cezai şartın ödenmesinin onun ekonomik yönünde mahvına sebep olmayacağı hususunda görüş ve kanaat bildirilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 28.maddesinde gabin düzenlenmiştir. Söz konusu maddenin 1. fıkrasında “bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir” hükmü düzenlenmiş, maddenin 2. fıkrasında ise, “zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir” denilerek hak düşürücü süreler hüküm altına alınmıştır.
Taraflar arasındaki ilişkide sözleşme serbestisi ilkesi geçerlidir. Genel kural olarak; kişiler bir sözleşmedeki ifa edecekleri edim ve karşı edimi serbestçe belirleyebilir, sözleşmenin şartlarını diledikleri gibi kararlaştırabilirler. Ancak, sözleşmenin taraflarından güçsüz olanın korunması ve taraflar arasındaki eşitliğin sağlanması için sözleşmenin yapılması esnasında iradesi sakatlanmış olan tarafın korunması bakımından TBK 28.maddenin uygulanması gerekir.
Gerçek kişiler için durum böyle iken, tacirler için gabinin oluşması için müzayaka halinin mevcut olması gerekir.
Dosya kapsamında; asıl davada davacı-karşı davalı tarafından gabin nedenine dayalı olarak taraflar arasındaki “Taahhütname” nin geçersizliğini ileri sürmüştür. Celp edilen kayıtlar ve alınan raporlar doğrultusunda, davacı-karşı davalının hisse devri karşılığında marka kullanım hakkından vazgeçtiği, bulunduğu yapmama ediminin ivazlı olduğu, sözleşme kurulması anında ve sonrasında mali kayıtlarına göre de ekonomik anlamda müzayaka halinde olmadığı, edimler arasında aşırı bir oransızlıktan söz edilemeyeceği, dolayısıyla taahhütnamenin geçerli olduğu, davacı karşı davalının bir tescile dayalı marka hakkı olmadığı, marka sahipliği bulunmadığı, davalı-karşı davacıların TTK 55.madde anlamında haksız rekabet teşkil eden bir eyleminin de bulunmadığı anlaşıldığından, asıl davanın reddi gerekmiştir. Karşı dava yönünden ise taraflar arasındaki geçerli taahhütnamede yer alan markayı kullanmama ediminin karşı davalı tarafça ihlal edildiğinin karşı davalı tarafça çekilen ihtarnameler ile ikrar edildiği bu durumda, kendisi de tacir olan karşı davalının basiretli bir tacir gibi hareket etmek yükümlülüğü olduğu halde, taahhütnameye aykırı hareketi neticesinde cezai şartı karşı davacı … ve davacı …’ ya ödemesi gerektiği, karşı davanın diğer davacısı olan … Bil. Sis. Ve Dan. Hiz. Ltd. Şti.’ nin ise taahhütnamenin tarafı olmadığı göz önüne alındığında sözleşmelerin nisbiliği ilkesi gereğince karşı davalıdan cezai şart talep edemeyeceği anlaşıldığından karşı davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davanın REDDİNE,
2-Karşı davanın KISMEN KABULÜ ile, 10.000,00 USD cezai şartın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun 4/A maddesi uyarınca işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı karşı davalıdan tahsili ile karşı davacı … ve …’ya verilmesine, diğer davalı … Bil. Sis. ve Dan. Hiz. Ltd. Şti. yönünden talebin reddine,
Asıl dava yönünden harç beyanı;
a-Alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcının 29,20 TL peşin harçtan mahsubu ile geriye kalan 51,50 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
b-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üstünde bırakılmasına,
c-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 200,00 TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
d-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Karşı dava yönünden harç beyanı ;
a-Alınması gerekli 2.512,71 TL karar ve ilam harcının, 31,40 TL peşin harçtan mahsubu ile geriye kalan 2.481,31 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
b-Davacıların yapmış olduğu 14,50 TL ilk masraf ve 31,40 TL peşin harç olmak üzere toplam 45,90 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacılar … ve …’ya verilmesine,
c-Davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.517,60 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacılar … ve … ‘ya verilmesine,
d-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.517,60 TL vekalet ücretinin davacı … Bil. Sis. ve Dan. Hiz. Ltd. Şti.’den alınarak, davalıya verilmesine,
3-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı karşı davalı vekili ile davalı karşı davacı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 23/03/2022

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır