Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1131 E. 2019/194 K. 06.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/1131 Esas
KARAR NO: 2019/194

DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 10/10/2012
KARAR TARİHİ: 06/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili davasında; müvekkilinin uzun yıllardır … ilinde ticari faaliyetine devam ederek sigorta acentası konumunda bulunduğunu, sektörel anlamda birinci sırada yer aldığını, davalı şirket tarafından 01.10.2010 tarihinde haklı ve somut bir gerekçe gösterilmeksizin ihtarname gönderilerek fesh edildiğini, gerekçe olarak acentalık sözleşmesinde gösterilen şartlara uyulmadığını ifade ettiklerini, müvekkilinin müşteri portföyüne ulaşarak müşterilerinin davalı şirket nezdinde sigortalı olmasını sağlandığını, bu durumun ticari itibarının sarsılmasına neden olduğunu, acenta olarak çeşitli riskleri kapsayan poliçeler tanzim ettiğini, yaptığı poliçeleri zamanında karşı tarafa bildirdiğini hak kazandığı ücret ve komisyonlarının bir kısmını aldığı bir kısmını alamadığını, bu durumda acentalık sözleşmesinin karşı tarafça feshedildiği 01.10.2010 tarih itibariyle ek komisyon ücreti portföy alacağı tazminatı, ödenmeyen 9 aylık rapel alacağı, fesih tarihinden itibaren ödenmeyen yangın ek komisyon alacağı, fesih masrafları acenta kuruluş masrafları ve sonraki dönemlerde meydana gelen kar kaybı olduğunu, bu nedenle müvekkilinin başka acentalara giden poliçelerle giden maddi zarar yönünden komisyon kaybı alacağının 5 yıllık olmak üzere yıllık 16.425 TL den, 82.125 TL; bunun yanı sıra yaptığı masraflardan 6.304,21 TL, fesih masrafı 200 TL, 2009 yılında yapmış olduğu üretime karşılık, 10.000 TL rapel priminin davalı tarafından ödendiğini, 2010 yılında herhangi bir rapel primi ödenmediğini bu nedenle 2010 yılı ilk 9 ayı için davalı rapel primi asgari tutarın 7.700 TL olup bu bedelin tahsiline, yangın poliçelerine istinaden yapılan ödeme dikkate alınarak kalan 5.858,32 TL nin toplam maddi zarar olarak 102.187,32 TL nin ve 10.000 TL de manevi tazminatın davalıdan tahsiline masraf ve ücreti vekalete hükmedilmesi talep ve dava olunmuştur.

CEVAP : Davalı… sigorta davacı ile olan acentalık sözleşmesi kapsamında ilişkilerinin uzun süre devam ettiğini, ancak kendisine verilen hedefleri gerçekleştirememesi nedeniyle sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini, sözleşmenin temeli olan güven ilişkisinin bu çercevede değerlendirildiğini, müvekkili şirketin acentalığını yürüten davacının primde düşüş yaşadığını, hasar prim oranını karşılaştrılıdığında oto sorumuluk branşında % 110 kasko branşında % 90 gibi yüksek seviyelere ulaştığını, primlerde zarar yazıldığını, hedeflerin gerçekleşmemesi nedeniyle hedeflerin ulaşmada imkansız hale geldiğini, bu nedenle sözleşmenin fesh olunduğunu, davacının dava açmakta haksız olduğunu,. Talep edilen tazminatın yasal dayanaktan yoksun ve fahiş olduğu, manevi tazminatı talebinin ise koşuları bulunmayıp reddi gerektiği, talep edilmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE :
Yapılan yargılamada idida ve itirazlar tekrarlanmış sözleşme kayıtlar, ihtar, poliçe dökümleri ve masraf, dekontlar yapılacak kayıtlardaki incelemeye delil olarak dayanılmıştır.
Davacının öncelikle ticari defter ve kayıtlarda talimatla bilirkişi inceleme yönünde karar oluşturulmuş yapılan inceleme ile taraflar arasındaki sözleşmenin fesh edilmesi ve gider poliçelerin 03.10.2009-16.09.2010 tarihleri arasında trafik kasko ve sigorta barnşlarında toplam 249 poliçe toplam değerini 104.561,30 TL olduğu, acenta komisyon tutarının ise 16.425,10 TL olarak hesaplandığı, elektronik ortamda iade edilen verilerden bu değerlerin belirlendiği kuruluş masrafları için 16 adet belge karşılığında 6.304 TL, masraf 200 TL, fesih masrafı yapıldığı, teşvik komisyonu 2010 yılı için 7.706 TL, ek yangın komisyonun 5.858,48 TL olabileceği sonucuna varılarak rapor düzenlenmiştir.
Davacı tarafından tüm sunulan rapor, zarar kapsamı ve deliler değerlendirilerek, gerekli açıklamalarını yaptığı, ve giden poliçeler nedeniyle sonraki yıllara sirayet eden zararları için ek rapor düzenlenmesi talep etiği anlaşılmış sunulan itirazlar alınan rapor ve davalı kayıtları bi kez denetlenerek birleştirici ve talep kalemleri dikkate alınarak yeniden bilirkişi inceleme kararı oluşturulmuştur.
Yapılan inceleme ile sözleşmenin feshi başlıklı 23. madde de belirtildiği üzere ilgili teamüllere uymayarak acentalık sözleşmesi hükümlerini, ihlal edildiğinin ifade edilerek sözleşmenin feshedildiği, acentalık sözleşmesinin 20. maddesi ve fesih sonuçları 24. maddesinde yer alan BK 115/3 madde uyarınca davacı acentanın tazminat talep etme hakkının mevcut olduğu, sigorta şirketi tarafından haklı bir sebebe binaen sona ermesi nedeniyle acentanın tazminat talep edebileceği, bu doğrultuda TTK 122 ve sigortacılık kannunu 23/16 kanunun uyarınca, 16.425 TL portföy tazminatı , 6.304,21 TL acentalık masraf ve 200 TL fesih masrafının talep edilebilir durumda olduğu, sözleşmenin 15. maddesi uyarınca teşvik komisyonuna hak kazanabileceği söylemenin mümkün bulunmadığı, zira acentalık faaliyetlerinden memnun olmadığı sona erdirmeyi düşündüğü, ancak bu talebin kabul edilmesi halinde rapel pirim tuarının 7.700 TL yangın ek pirim tutarının ise 5.858,32 TL olduğunun belirlendiği, tespit ve rapor olunmuştur.
Tüm dosya kapsamı sunulan deliller, izleme olanağı sağlayan bilirkişi raporu denetlenmiş, dava konusu acentalık sözleşmenin 25.12.2008 tarihli olup 01.10.2010 tarihinde sona erdiği, davanın 10.10.2012 tarihinde açıldığı, BK 147/5 madde çercevesinde vekalet komisyon acentalık sözleşmelerinden ve ilişkilerden doğan alacakların 5 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu, BK 125 madde gereğince ayrıca her dava 10 yıllık zaman aşımına tabi olup, davada BK 147/5 madde doğrultusunda 5 yıllık zaman aşımı süresinde davanın açıldığı, portföy talebi yönünden davacının uzun süreden beri acentalık faaliyetinde bulunduğu, portföy tazminat talebinin bu sözleşme süresi içinde, bulunduğu alanda müşterilerinin temin etmesi, ve acentaya yönlendirmesi, denetlendiğinde yerinde bulunduğu, yargıtay içtihatları gereğincede başka acentalara giden poliçeler nedeniyle uğramış olduğu maddi zararın istemiş olduğu, beş yıldan kısa süren bu ilişki süresinde portföy tazminat hesabında acentalık faaliyeti ortalamanın esası alınarak , devam eden davalı şirketdeki poliçelerden dolayı, 16.425 TL portföy tazminatına hak kazanabileceği, yine bu sigorta ilişkisini kurarken yapmış olduğu belgeler ile sabit olan masraf ve gider olarak 6.304,21 TL ve 200 TL nin yerinde olduğu, acentalık sözleşmesinin teşvik başlıklı 15. maddesinde acentanın rapel pirimi ve ek komisyon pirimine, hak kazanabilmesinin davalı sigorta şirketininin insiyatifinde olduğu, davalı sigortanın sürdürdüğü acentalık faaliyetinden memnun olmadığı ve sona erdirmeyi düşündüğü acentasının teşvik komisyonuna hak kazanabilmesi hayatın olağan akışına ters olduğu ve bu tutarın rapel pirimi olarak 7.700 TL, yangın ek prim olarak 5.858,32 TL olarak belirlendiği, sözleşmenin feshi başlığında yer alan 23. madde sözleşme hükümlerine ve uygun mevzuaat ve temaüllere aykırı hareket eden konumda feshin haklı olacağı ancak davada; sözleşmeyi sona erdirmeye dayandırdığı sebebin ihtarname de belirtildiği üzere, yerinde ve haklı olarak değerlendirilemeyeceği, işte bu koşullarda tazminat talep haklarının bulunduğu, manevi tazminat talebinin ise acentanın bu yönde sarf etmiş olduğu emeği, ticari faaliyet olarak kazanç ve meslek olarak nitelendirildiği bu işinden ve oluşturduğu müşteri çevresinden ve bulunduğu ortamdan bu sözleşme ilişkisinin fesih edilmesi nedeni ile ticari itibari sarsılma ve hatta hassiyetinin dahi manevi tazminata hak kazanmasına imkan tanıyacağı, mahkememizce tartışılıp takdir olunmuş ve her ne kadar davacı tarafından portföy tazminatı 5 yılık süreye dağıtılmış ise de bilirkişiler tarafından yapılmış hesaplamalar ve değerlendirmeler haklı görünüp 1 yıllık süreye tekabül eden portföy tazminatı, acentalık masrafı, fesih masrafı, rapel pirim tutarı, yangın ek komisyon tutarı olmak üzere toplam 36.487,53 TL , olarak belirlendiği, bu bedele fesih tarihinden itibaren avans faizi ve talep ettiği 10.000 TL lik manevi tazminat talebi ise kısmen kabülü 5.000 TL üzerinden kabul edilmiştir.
Mahkememizce verilen bu karar Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 2015/14273 E.-2016/6361 K.sayılı, 09/06/2016 tarihli kararı ile ” Dava, acentelik sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle portföy tazminatı, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Taraflar arasında 25.12.2008 tarihinde imzalanan acentelik sözleşmesi 01.10.2010 tarihinde davalı tarafça haklı neden olmadan feshedilmiştir.
Acentelik sözleşmesinin “teşvik komisyonu” başlıklı 15. maddesinde “acenteye 1 yıllık faaliyetinin sonucunda … tarafından taktir edilecek ve yönetmeliğin belirlediği esaslar üzerinde hak kazandığı taktirde teşvik komisyonu ödenebilir” hükmü düzenlenmiştir. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda “taraflar arasındaki acentelik sözleşmenin 15. maddesi uyarınca davacının rapel ve ek komisyon talep edemeyeceği, eğer mahkeme aksi kanaatte olursa rapel primi olarak 7.700 TL, yangın ek primi olarak 5.858,32 TL talep edebileceği” bildirilmiştir. Mahkemece, anılan rapora göre “acentelik sözleşmesinin “teşvik” başlıklı 15. maddesinde acentenin rapel primi ve ek komisyon pirimine hak kazanabilmesinin davalı sigorta şirketinin insiyatifinde olduğu, davalı sigortanın sürdürdüğü acentelik faaliyetinden memnun olmadığı ve sona erdirmeyi düşündüğü acentesinin teşvik komisyonuna hak kazanabilmesinin hayatın olağan akışına ters olduğu” belirtilmesine rağmen devamında gerekçesi de açıklanmadan “rapel primi olarak 7.700 TL, yangın ek primi olarak 5.858.32 TL talep edilebileceğinin kabul edilmesi” kararın gerekçesini kendi içinde çelişkili hale getirmiştir. Bu durumda, mahkeme gerekçesi kendi içinde çeliştiğinden kararın rapel ve ek komisyon yönünden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
Yine davacı vekili, müvekkilinin uzıın yıllardır Rize’de ticaretle uğraştığını. 25.12.2008 tarihinde de davalı sigorta şirketinin acentesi olarak faaliyet göstermeye başladığını, davalının acentelik sözleşmesini 01.10.2010 tarihinde haklı ve somut bir gerekçe göstermeksizin feshettiğini, acenteliğin uzun yıllar devam edeceği düşüncesiyle 6.304,21 TL kuruluş masrafı yaptığını, davalının fesih için yaptığı masrafları da müvekkilinden tahsil yoluna gittiğini iddia etmiş, mahkemece anılan zarar kalemlerinin kabulüne karar verilmiş ise de taraflar arasındaki ticari ilişkinin niteliği ve yaklaşık 2 yıl devam ettiği, davacının uzun yıllardır ticaretle uğraştığı da dikkate alındığında fesih masrafının ve kuruluş masrafı adı altında talep edilen, bir tacirin ticari işletme açabilmek için yaptığı yasal masraflar olarak kabul edilebilecek “ipotek masrafı, yerel gazete ilanı, sözleşme noter tasdiki, ticaret sicil gazatesi ilanı gibi” zarar kalemlerinin davalıdan talep edilmesinin mümkün olmayacağı nazara alınmadan anılan zarar kalemlerinin de davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca mahkemece yazılı gerekçe ile manevi tazminata hükmedilmiş ise de 818 sayılı BK’nın 49. (TBK 58} maddesinde, şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir denilmiştir. Şahsiyet haklarına saldırı halinde, manevi tazminat istenebilmesi için 818 sayılı BK’nın 49. (TBK 58) maddesinde belirlilen şartların gerçekleşmesi gereklidir. Bu şartlar; şahsiyet haklarına saldırı olması, saldırının haksız olması, saldırı nedeniyle kişilik haklarının zarara uğraması, zarar verenin kusurlu olması ve zarar ile saldırı arasında illiyet bağının bulunmasıdır. Somut olayda taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin davalı tarafından gerekçe gösterilmeden feshinin davacının kişilik haklarına zarar verdiğinden söz edilemez. Bu durumda, davacının manevi tazminat isteminin reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçeyle kısmen kabulüne karar verilmesi de doğru görülmemiştir.” hükmü ile bozulmuştur. Yine Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2016/11238 E-2018/6236 K. sayılı, 11/10/2018 tarihli karar ile karar düzeltme isteminin reddine karar verilerek dosya mahkememize gönderilmiş, esasa kaydedilerek yargılamasına devam olunmuştur.
Mahkememizin 06/03/2019 tarihli duruşmasında, bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.Tüm dosya kapsamı sunulan deliller, Mahkememizin, Yargıtay incelemesi öncesinde alınan 22/05/2014 tarihli bilirkişi asıl raporu ve 21.08/2014 tarihli ek bilirkişi raporu yeniden ele alınarak incelenmiş; dava konusu acentalık sözleşmenin 25.12.2008 tarihli olup 01.10.2010 tarihinde sona erdiği, davanın 10.10.2012 tarihinde açıldığı, BK 147/5 madde çercevesinde vekalet komisyon acentalık sözleşmelerinden ve ilişkilerden doğan alacakların 5 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu, BK 125 madde gereğince ayrıca her dava 10 yıllık zaman aşımına tabi olup, davada BK 147/5 madde doğrultusunda 5 yıllık zaman aşımı süresinde davanın açıldığı, davacı acentenin, davalı şirketin acentelik sözleşmesini feshetmesine neden olacak şekilde karşılıklı iş ilişkisinin devamını imkansız hale getirecek derecede haklı bir sebep teşkil edecek şekilde faaliyet ve fiillerde bulunduğunu, acentelik sözleşmesinin “Sözleşmenin Feshi” başlıklı 23.maddesinde belirtildiği üzere sözleşme hükümlerine veya mevzuat ve teamüllere uygun olarak şirket tarafından verilen karar, direktif ve genelgelere uymayarak acentelik sözleşmesin hükümlerini ihlal ettiğinin mümkün olmaması nedeniyle, davalı şirketin sözleşmeyi sona erdirmesinde haklı olamayacağı, portföy talebi yönünden davacının uzun süreden beri acentalık faaliyetinde bulunduğu, portföy tazminat talebinin bu sözleşme süresi içinde, bulunduğu alanda müşterilerinin temin etmesi, ve acentaya yönlendirmesi, denetlendiğinde yerinde bulunduğu, yargıtay içtihatları gereğincede başka acentalara giden poliçeler nedeniyle uğramış olduğu maddi zararın istemiş olduğu, beş yıldan kısa süren bu ilişki süresinde portföy tazminat hesabında acentalık faaliyeti ortalamanın esası alınarak , devam eden davalı şirketdeki poliçelerden dolayı, 16.425 TL portföy tazminatına hak kazanabileceği, Acentelik sözleşmesinin “teşvik komisyonu” başlıklı 15. maddesinde “acenteye 1 yıllık faaliyetinin sonucunda … tarafından taktir edilecek ve yönetmeliğin belirlediği esaslar üzerinde hak kazandığı taktirde teşvik komisyonu ödenebilir” hükmü düzenlendiği, rapel primi ve ek komisyon primine hak kazanabilmesinin davalı sigorta şirketinin insiyatifinde olduğu, davalı sigorta şirketinin faaliyetlerinden memnun kalmadığı ve sözleşmesini sona erdirmeyi düşündüğü acentesinin teşvik primlerine hak kazanmasının düşünülemeyeceği değerlendirilerek, davacının rapel ve ek komisyon talep edemeyeceği, davacı ve davalı taraf arasındaki ticari ilişkinin yaklaşık 2 yıl devam ettiği, davacının uzun yıllardır ticaretle uğraştığı da dikkate alındığında fesih masrafının ve kuruluş masrafı adı altında talep edilen, bir tacirin ticari işletme açabilmek için yaptığı yasal masraflar olarak kabul edilebilecek “ipotek masrafı, yerel gazete ilanı, sözleşme noter tasdiki, ticaret sicil gazatesi ilanı gibi” zarar kalemlerinin davalıdan talep edilmesinin mümkün olmayacağı, davacının bu kalem alacaklarının davalıdan talep edilemeyeceği anlaşılmıştır.
Davacının manevi tazminat talebine ilişkin olarak ise 818 sayılı BK’nın 49. (TBK 58) maddesinde, şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir hükmü düzenlenmiş, şahsiyet haklarına saldırı halinde, manevi tazminat istenebilmesi için 818 sayılı BK’nın 49. (TBK 58) maddesinde belirlilen şartların gerçekleşmesi gereklidir. Manevi zarar talebinde bulunulabilmesi için şahsiyet haklarına saldırı olması, saldırının haksız olması, saldırı nedeniyle kişilik haklarının zarara uğraması, zarar verenin kusurlu olması ve zarar ile saldırı arasında illiyet bağının bulunmasıdır. Oysa ki, somut durumda, davalının haksız feshi nedeniyle davacının şahsiyet haklarının zarar verildiğine ilişkin bir delil dosya mevcut bulunmadığı ve manevi zarar talebinin şartlarının bulunmaması nedeniyle, davacının manevi tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.

HÜKÜM Açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile, 16.425,00 TL maddi tazminatın 01.10.2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davacının manevi tazminat talebinin reddine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 1.122,00 TL ilam harcının peşin alınan 1.665,90 TL’den düşümü ile geri kalan 543,90 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacının yaptığı 3.709,35-TL yargılama giderinden red ve kabul oranına göre hesaplanan 596,22.-TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 2.725,00 TL vekalet ücreti takdirine, bunun davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalının yaptığı 230,00-TL yargılama giderinden red ve kabul oranına göre hesaplanan 193,03 TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 9.611,00 TL ve red edilen manevi tazminat yönünden 2.725,00 TL toplam 12.336,00 TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Dair, dava dosyasının daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olmasından dolayı Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Katip

Hakim

HARÇ BEYANI / YARGILAMA GİDERİ /
1.665,90 TL P.H 1.690,30 TL İlk masraf
1.122,00 TL İ.H / 1.800,00 TL Bilirkişi ücreti
543,90 TL İADE HARÇ 219,00 TL Posta gideri /
3.709,35 TL