Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1112 E. 2019/499 K. 22.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/1112 Esas
KARAR NO: 2019/499

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 29/11/2018
KARAR TARİHİ: 22/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili ile davalı arasında … plakalı aracın müvekkiline satışı yönünden şifahi sözleşme yapıldığını, bu sözleşme gereğince müvekkilinin 23/05/2018 tarihinde davalının hesabına 70.000,00 TL havale ettiğini, ancak davalının aracı müvekkili adına trafik siciline tescil ettirmek yerine kardeşi adına tescil ettirdiğini, kötü niyetli davalı müvekkili ile aralarındaki edimi yerine getirmediğini, davalının kötü niyetli davranmasından dolayı vermiş oldukları bedeli geri alabilmek için İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalının itiraz ettiğini takibin durduğunu belirterek, davanın kabulü ile İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … E.sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın iptaline, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP : Davalıya usulüne uygun tebligatın yapıldığı, ancak cevap verilmediği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava itirazın iptali davasıdır.
Dava, taraflar arasındaki araç alış verişine ilişkin paranın geri iadesine yönelik açılan icra takibine davalı yanca yapılan itiraz neticesinde açılan itirazın iptali davasıdır.
Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 2015/1506 esas 2015/5494 karar sayılı ilamına göre; “davanın ticarî niteliğinin ve görevli mahkemenin belirlenmesinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile getirilen düzenlemelerin değerlendirilmesi gerekir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu iş, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir.”
Somut olayda; uyuşmazlık taraflar arasındaki araç alışverişine ilişkin anlaşma gereği araç bedelinin ödenmesi sonrasında, satışı için anlaşılan aracın davalı tarafından davacı adına tescil edilmemesi üzerine, araç bedeli için ödenen paranın davalıdan iadesi talep olunmuş olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Davacı, dava dilekçesinde oto galericisi olduğunu, otomobil ticareti yaptığını beyan etmiş olsa da, mahkememizce … Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkereye verilen cevap ile davacının şahsi kaydına veya şirket ortaklığına rastlanmadığı bildirilmiş tacir olmadığı anlaşılmıştır. Davacı taraf tacir olarak kabul edilse bile, davalı tacir değildir. O halde, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ve asliye ticaret mahkemesinin görevli olması için uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olması veya her iki tarafın da tacir olması gereklidir. Açılan davada, HMK 114/1-c maddesi uyarınca görev hususunun dava şartlarından olması gözetilerek HMK 138 maddesi de dikkate alınarak dava şartlarının öncelikle karara bağlanması gerektiği yine HMK 115/1 maddesi gereğince de dava şartlarının yargılamanın her safhasında mahkeme hakimliğince resen dikkate alınması gerektiği hususu ile HMK 1. maddesi gereğince görev hususunun kanunla düzenlenen kamu düzenine ilişkin olması hususları hep birlikte değerlendirilmiş ve öncelikle bu yönde karar vermek gerekmiştir. Görevli mahkemenin genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna kanaat getirildiğinden mahkememizin görevli olmaması nedeniyle davacının davasının HMK 114/1-c ve 115/2 maddesindeki görev dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacının davasının HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-HMK ‘nun 331/2. maddesi gereğince yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda görevli mahkemece karar verilmesine,
4-HMK ‘nun 331/2. maddesi son cümlesi uyarınca dosya süresi içinde görevli mahkemeye gönderilmediği takdirde talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 20/1. maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süre içinde başvurulması halinde dosyanın görevli mahkemesine gönderilmesine, belirlenen süre içinde başvurulmadığı takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak dosya üzerinden yapılan inceleme ile karar verildi.

Katip …

Hakim …