Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1013 E. 2020/234 K. 03.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/996 Esas
KARAR NO : 2020/129

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/10/2018
KARAR TARİHİ : 11/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında … adresinde bulunan taşınmaza ilişkin kira kullanım hakkının devri sözleşmesi yapıldığını, tanık …’ın ise bu hukuki ilişkiye kefil olarak katıldığını ve davacının yapacağı ödemelere ilişkin senetleri müteselsil kefil olarak imzaladığını, davacının sözleşme karşılığında, davalı …’a 120.000,00 TL ödeme yapmayı taahhüt ettiğini, davalınında söz konusu taşınmaz üzerindeki kira sözleşmesini devretmeyi vaad ettiğini, davacının davalıya 20.000,00 TL elden ödeme yapmış ve kalan 100.000,00 TL için ise 50.000,00 TL’lik iki ayrı senet düzenlendiğini, davacı tarafından senetlerin ilki için yani 15/08/2018 vadeli senet için 50.000,00 TL’lik ödeme yapıldığını, diğer 50.000,00 TL’lik senedin ise vade tarihi 30/08/2018 iken ekonomik şartlar sebebiyle 31/10/2018 tarihli olarak yeni bir vade tarihi düzenlendiğini, yeniden düzenlenen senette ise ilk senetten farklı kefil olarak davacı …’in yer aldığını, ancak taşınmazın maliki …’ın kendisine ait taşınmazın kullanım hakkının devredildiğini öğrenmesi sonucu davalı ile olan sözleşmesini tek taraflı olarak feshettiğini, davacı tarafından, taşınmaz maliki ile görüşmeden önce söz konusu taşınmazın kullanım hakkının kendisine geçtiği düşüncesiyle taşınmaza harcamalar yapıldığını, daha fazla zarara uğramak istemeyen davacının taşınmaz maliki … ile kira sözleşmesi konusunda anlaşmaya vardığını ve aralarında 01/08/2018 tarihinde kira sözleşmesi imzalandığını, davacının kira sözleşmesinden doğan tüm borçlarını taşınmaz maliki …’a ödediğini ve ödemeye devam ettiğini, dava konusu senedin davalının kira kullanım hakkının devrinin karşılığı için davalıya verildiğini, bu nedenlerle davacının davalı …’a herhangi bir borcu olmadığını belirterek davaya konu 31/10/2018 vade tarihli senet yönünden müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, alt kira sözleşmesinden kaynaklı menfi tespit davasıdır.
Davalı ile taşınmaz maliki arasında yapılan 01/04/2018 tarihli kira sözleşmesi, davacı ile taşınmaz maliki arasında yapılan 01/08/2018 tarihli kira sözleşmesi, 15/08/2018 vadeli tarihli ve 50.000 TL bedelli senet, 30/08/2018 vadeli tarihli ve 50.000 TL bedelli senet örnekleri incelenmiş olup; davanın, davalı tarafından kiralanan taşınmazın alt kira yolu ile davacıya kiralanması ve mülk sahibinin bu kiralamaya muvafakatinin olmaması sebebiyle, davalıya kiralanan için verilen senetten kaynaklı menfi tespit istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK 4.maddesinde sulh hukuk mahkemelerinin görev alanı belirlenmiş ve 4/1-a maddesinde ise kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaların sulh hukuk mahkemesinde görüleceği belirtilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2016/3083 Esas, 2017/535 Karar sayılı ilamında “…Dava, taraflar arasında düzenlenen araç kiralama sözleşmelerinden kaynaklanmaktadır. Her ne kadar dava konusu kambiyo senetlerinden dolayı menfi tespit isteminde bulunulmuş ise de, her iki taraf da bu senetlerin kira sözleşmelerinin teminatı olarak verildiğini kabul etmektedirler. Hal böyle olunca somut olayda uyuşmazlık TTK’da düzenlenen kambiyo senetleri ile ilgili hükümlerden değil, taraflar arasındaki kira sözleşmelerinde yer alan hükümler çerçevesinde tarafların birbirlerine karşı olan edimlerini yerine getirip getirmedikleri konusunda toplanmaktadır. Bu sebeple uyuşmazlığın çözümünde 6100 sayılı HMK’nun 4/1-a maddesi uyarınca görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir…”
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin … Esas, … Karar sayılı ilamında; “…Somut olayda her ne kadar taraflar arasında 03/12/2014 tarihli “… Sözleşmesi” düzenlenmiş olup Sulh Hukuk Mahkemesince bu sözleşmeden dolayı taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari işletme devrinden kaynaklandığı nitelendirilmiş ise de; uyuşmazlık davalı …’nın dava dışı mülk sahibinden kiraladığı kafeyi, Borçlar Kanununun 322.maddesi uyarınca alt kiracı olarak davacıya kiralamasından kaynaklanmakta olup aralarındaki sözleşme başlığına kafe satış sözleşmesi yazılmasının sonucu değiştirmediği, HMK’ nın 4/a maddesi gereğince uyuşmazlığın kira veya alt kira sözleşmesinden kaynaklanan alacaktan kaynaklandığı, nitekim Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 13/06/2016 tarih 2016/3724 esas 2016/6767 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere “01/10/2010 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’ nın Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevini düzenleyen 4.maddesinin 1-a bendi gereğince kiralanan taşınmazların İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yolu ile tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar Sulh Hukuk Mahkemesinin görevine girmektedir. Mülga 1086 sayılı HMUK’tan farklı olarak HMUK’tan farklı olarak bu düzenlemede miktar ayrımı yapılmaksızın tahliye, alacak, tazminat, kiracılık sıfatının tespiti gibi tüm kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri Sulh Hukuk Mahkemesi olarak gösterildiği” anlaşılmakla, uyuşmazlığın çözümünde Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu…” şeklindeki kararları gereğince temel ilişkinin kira ilişkisi olması halinde görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu belirtilmiştir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1 maddesinde ise her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı düzenlenmiştir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece re’sen dikkate alınması zorunlu olmakla birlikte, dosyamız kapsamında ihtilafa konu temel ilişkinin alt kira ilişkisi ve bu ilişki kapsamında verilen bono olduğu, yukarıda belirtilen kanun maddeleri ve yüksek yargı kararları gereğince HMK 4 maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümünde sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu belirlenmiştir. 6100 sayılı HMK 114/1-c maddesinde görev hususu dava şartları arasında sayılmış olup, “mahkemenin görevli olması” şartının iş bu dosya açısından mevcut olmadığı anlaşılmakla, 6100 sayılı HMK 4/1-a, 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda;
1-HMK.4/1a, 114/1-c ve 115/2.maddeleri gereğince Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, HMK’nın 20. maddesi gereğince karara karşı kanun yoluna başvurmaması halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurarak dosyanın görevli İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmemesi halinde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3-Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, HMK 331/2. maddesi gereğince davaya başka bir mahkemede devam edilmediği taktirde talep halinde harç ve yargılama giderinin ve gider avansının harcanmayan kısmının mahkememizce karar altına alınmasına,
Dair, tarafların yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza

BU EVRAK 5070 SAYILI KANUN GEREĞİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞTIR