Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1010 E. 2020/87 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1010 Esas
KARAR NO : 2020/87

DAVA : Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 05/11/2018
KARAR TARİHİ : 30/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; antet kısmında davalı olarak isim veya ünvanlarına yer verilen vakıf, şirketler ve iktisadi işletme… ile doğrudan ilintilidir. Müvekkil ile…’a bağlı olarak ve esasen onun yararına faaliyet gösteren ve aşağıda yer alan icra takibi dosyalarında ünvanları görülen…Şti, …Şti, …AŞ., …Şti. şeklindeki ticari ünvanlı firmalar ile çeşitli ticari işler yapılmış ve bu yapılan işler karşılığında müvekkilin …’a bağlı ve onun lehine faaliyet gösteren firmalardan alacağı / hak edişi oluşmuştur. Müvekkil tarafından söz konusu hak edişlerin tahsil için İstanbul …İcra Müdürlüğünün… ve İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı takip dosyalarında icra takibinde bulunulmuştur. TTK’nun 3/1.maddesinde “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” hükmüne yer verildiği, TTK’nun 7/1.maddesinde ise “İki veya daha fazla kişi, içlerinden yalnız biri veya hepsi için ticari niteliği haiz bir iş dolayısıyla, diğer bir kimseye karşı birlikte borç altına girerse, kanunda veya sözleşmede aksi öngörülmemişse müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmünün yer aldığı, bu anlamda gerek tacir niteliği bulunan …İşletmesi ve gerekse diğer limited şirketleri ile anonim şirket açısından; davacı müvekkil ile ilgili işlemleri ticari işlerden sayılmakta olup bu niteliği nedeniyle tüm davalılar müvekkile karşı müteselsil olarak sorumlu durumdadırlar. Daha önce de açıklandığı üzere; davalı … tarafından başta müvekkil olmak üzere alacaklılardan mal kaçırmak gibi çeşitli hileli davranışlarla alacaklıları zarara uğratıcı iş ve eylemlerde bulunulmuş olması nedeniyle müvekkilin dava konusu alacağını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı veya imkansız hale geleceği, ya da gecikme sebebiyle ciddi sakıncaların doğacağı ortada olduğundan HMK’nun 389.maddesinde belirtilen ihtiyati tedbir kararı verilmesinin şartlarının olayda oluştuğu aşikardır.” ifadelerine yer vererek HMK’nun 389.maddesinde belirtilen ihtiyati tedbir kararı verilmesinin koşulları oluştuğundan ve özellikle davalı …’ın hukuka aykırı fiilleri nedeniyle teminatsız olarak tüm davalıların para ve mallarına, her türlü taşınır ve taşınmaz mallarına, bankalardaki hak, alacak ve hesaplarına ihtiyati tedbir konulmasını,fazlaya dair haklarının saklı kalması koşulu ile şimdilik 50.000,00 TL tutarındaki kısmi alacağa dava tarihi itibariyle işleyecek olan temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilin talep etmiştir.

CEVAP: Davalı …Birliği vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davada taraf ehliyetine sahip olmadığını, davaya konu çek ve kambiyo senetlerinde müvekkilinin cirosunun bulunmadığını, bu sebeple davanın müvekkili yönünden reddine karar verilmesini, yine davacı tarafından açılan icra takipleri olduğunu bu nedenle dava açılarak sebepsiz zenginleşme davasının açılamayacağını, yine kambiyo senetlerinenden kaynaklanan davalarda tüm davalıların müteselsilen sorumlu tutulamayacağını, davacının kısmi olarak açtığı davada aslında tüm çek toplamları üzerinden harcı yatırmasının gerektiğini davanın usulden yanlış açıldığını, icra dosyaları derdestken açılan davaya derdestlik itirazlarının bulunduğunu, davacının ihtiyati tedbir talebinin şartlarının uygun olmadığını, tüm bu sebeplerle davanın reddini, ihtiyate tedbir talebinin reddini talep etmiştir.

CEVAP: Davalı… İşletmesi vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin taraf ehliyetine sahip olmadığını bu sebeple davanın reddine karar verilmesini, davacının huzurdaki davasının sebepsiz zenginleşmeye sebep olacağını davacının müvekkili aleyhine açtığı takip dosyalarının bulunduğunu ve derdest olduğunu, ancak takibe ve davaya konu edilen kambiyo senetlerinde ve çeklerde müvekkilinin cirosunun bulunmadığını, dolayasıyla ne keşide nede ciranta olmayan müvekkilinin davada taraf ehliyeti olmadığından davanın reddini talep etmiştir.

CEVAP: Davalı …Vakfı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davada taraf ehliyetinin bulunmadığını bu sebeple husumet itirazlarının bulunduğunu, müvekkilinin çeklerde ne keşideci nede ciranta olarak bulunmadığını, davacının hali hazırdaki takip dosyalarının derdest olduğunu bu davanın sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet vereceğini, derdestlik itirazlarının bulunduğunu, davacının tedbir talebinin şartlarının oluşmadığınıdan reddini, davanın reddini talep etmiştir.

CEVAP: Davalı …Vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının 3.000.000,00 TL alacağnıın bulunduğu iddiası ile takiplere başlayarak davasını ise 50.000,00 TL üzerinden açmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın açılabilmesi için öncelikle alacakların tahsil edilememesinin gerektiğini, takip devam ederken davanın açılmasının sebepsiz zenginleşme sebebi olduğunu, müvekkilinin davacı ve davalılar ile ticari ilişkisinin olmadığını bu sebeple davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, davanın reddini talep etmiştir.

CEVAP: Davalı … Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının açtığı takip dosyalarının derdest olduğu halde bu davayı açmasının sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet vereceğini, davacının müvekkili şirket yada ortaklarından bir alacağının bulunmadığını, müvekkili şirketin yada ortaklarınında bu sebeple bir sebepsiz zenginleşme durumunun olmadığını, takipler devam ederken açılan bu davaya derdestlik itirazında bulunduklarını, kambiy osenetlerinden kaynaklanan alacak davasında, tüm davalıların müteselsil olarak sorumlu tutulamayacağını, davanın ve ihtiyati tedbir talebinin reddini talep etmiştir.

CEVAP: Davalı … Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının müvekkili aleyhine başlattığı derdest takip dosyasının bulunduğunu bu durumda huzurdaki davanın açılmasının sebepsiz zenginleşmeye sebep olacağını, davacının takipte belirttiği alacak tutarından çok daha az bir tutarla bu davayı açmasının harçtan kaçınmak için olduğunu, müvekkili şirketin çekte keşideci yada ciranta olmamasına rağmen hem takibe hemde davaya dahil edilmesinin mümkün olmayacağının davanın reddini, tedbir talebinin reddini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, davacı ile davalılar arasındaki (davacının yaptığı çeşitli işlerden dolayı) ticari ilişkilerden kaynaklanan hakediş/alacakları olduğu, davalılardan … Kurulu’nun bağlı şirketler olduğu iddia olunan diğer davalılara olan, …’ın borçlarını ödemediği ve alacaklıları zarara uğratma amaçlı çeşitli eylem ve faaliyetlerde bulunduğu için bu hakediş/ alacaklarının tahsil edilemediği, davalılar…Şti, …Şti., …Şti, …AŞ. isimli firmalar … ve/veya … adına ticari faaliyette bulunduklarından … ve …’ın da TTK hükümleri gereği bu şirketlerin tüm borçlarından onlarla birlikte müteselsilen sorumlu olduğu iddiasına dayanan alacak davası adı altında açılmış olan, esasen davalıların sebepsiz zenginleştiğine yönelik sebepsiz zenginleşme davasıdır.
Davacı tarafından söz konusu hak edişlerin tahsil için İstanbul …İcra Müdürlüğünün … ve İstanbul…İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı takip dosyalarında icra takibinde bulunulmuştur.
İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında alacaklının davacı olduğu, borçlularının …AŞ., ve…Şti oldukları, takip konusu ana borç miktarının 2.340.021,61 TL olduğu, takip talebinin 19/03/2018 tarihinde yapıldığı,
İstanbul …İcra Müdürlüğünün …esas sayılı takip dosyasında alacaklının davacı olduğu, borçlularının …AŞ,…Şti, …Şti, … Şubesi oldukları, üçüncü şahısların … ve …AŞ olduğu, takip konusu ana borç miktarının 218.451,95 TL olduğu, takip talebinin 20/03/2018 tarihinde yapıldığı,
İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında alacaklının davacı olduğu, borçlularının Başaran …Şti., ve…Şti oldukları, takip konusu ana borç miktarının 2.356.028,33 TL olduğu, takip talebinin 19/03/2018 tarihinde yapıldığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafın, davalılardan bir kısmı aleyhine ( mahkememizdeki dava konusu edilen alacağa ilişkin) icra takibi başlatmış olmasına ve bu icra takipleri derdest olmasına rağmen tekrar sebepsiz zenginleşmeden huzurdaki davayı ikame etmesinin usul ve yasaya aykırı olup olmadğının, bu doğrultuda hukuki yararının olup olmadığının davalıların cevap dilekçelerindeki usuli itirazları bakımından değerlendirilmesi gerekmiştir.
Davacı huzurdaki davasına konu etmiş olduğu çekler ile alakalı olarak çek borçluları (davalılardan bir kısmının da) aleyhine, işbu dava öncesinde icra takibi başlatmıştır. Bu husus dava dilekçesinin 3. Sayfasındaki 9 nolu açıklamada yer alan “Müvekkil tarafından söz konusu hak edişlerin tahsili için İstanbul …İcra Müdürlüğünün… ve İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı takip dosyalarında icra takibinde bulunulmuştur” ifadelerinden açıkça anlaşılmaktadır.
İstanbul … İcra Müdürlüğünün… esas sayılı takip dosyasında alacaklının davacı olduğu, borçlularının …AŞ., ve…Şti oldukları, takip konusu ana borç miktarının 2.340.021,61 TL olduğu, takip talebinin 19/03/2018 tarihinde yapıldığı,
İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında alacaklının davacı olduğu, borçlularının …AŞ,…Şti, …Şti, …Şubesi oldukları, üçüncü şahısların …AŞ olduğu, takip konusu ana borç miktarının 218.451,95 TL olduğu, takip talebinin 20/03/2018 tarihinde yapıldığı,
İstanbul … İcra Müdürlüğünün… esas sayılı takip dosyasında alacaklının davacı olduğu, borçlularının Başaran Ulusoy, …Şti., ve…Şti oldukları, takip konusu ana borç miktarının 2.356.028,33 TL olduğu, takip talebinin 19/03/2018 tarihinde yapıldığı anlaşılmıştır.
TTK 732. Maddeye göre;
“(1) Zamanaşımı sebebiyle veya poliçeden doğan hakların korunması için gerekli olan işlemlerin yapılmasının ihmal edilmiş olması dolayısıyla, düzenleyenin veya kabul edenin poliçeden doğan yükümlülükleri düşmüş bile olsa, bunlar poliçenin hamiline karşı, onun zararına zenginleşmiş olabilecekleri kadar borçlu kalırlar.
(2) Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem, muhataba, yerleşim yerli bir poliçeyi ödeyecek olan kimseye ve düzenleyen, poliçeyi başka bir kişi veya ticari işletme hesabına düzenlemiş olduğu takdirde o kişiye veya ticari işletmeye karşı da ileri sürülebilir.
(3) Poliçeden doğan borcu düşmüş olan cirantaya karşı böyle bir istem ileri sürülemez.
(4) Zamanaşımı süresi, poliçenin zamanaşımına uğradığı tarihi takip eden tarihten itibaren bir yıldır; ispat yükü, sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene aittir.”
TTK.da sebepsiz zenginleşmeye başvurulabilinmesi için birtakım esaslar yer almaktadır. Bunların başında davaya konu kıymetli evrakın zamanaşımına uğramış olması veya kıymetli evraktan doğan hakların korunması için gerekli olan işlemlerin ihmal edilmiş olması bu esaslardandır. Ancak hali hazırda davacının halen derdest icra takipleri bulunurken ve bu takipler hakkında yürüyen davalar var iken tekrar yeni bir dava ile sebepsiz zenginleşme iddiasında bulunması hukuken mümkün değildir. Bir an için davacının kambiyo hukukuna tabi haklarının yitirildiği düşünülse dahi, davacının tüm davalılara karşı sebepsiz zenginleşme davası açma hakkı bulunmamaktadır. Bu halde dahi sadece keşideciye karşı başvurabilecektir.
Davacının sebepsiz iktisap davasına dayanak olarak gösterdiği çekler ile ilgili (davacı yanca da kabul edildiği üzere) başlatmış olduğu icra takipleri derdesttir, ayrıca bu takiplerle ilgili herhangi bir aciz vesikası da almamıştır. Bu aşamada takip konusu alacak ile aynı olan alacağın tahsili talepli işbu davayı ikame etmesinde hukuki yarar bulunmamaktadır.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde “Devam eden icra takiplerinde sadece bir kısım davalılar adına takipte bulunulmaktadır. Bu anlamda grup şirketi konumunda olan diğer davalılar hakkında yapılmakta olan bir icra takibi bulunmamaktadır. Ancak “tüzel kişiliğin perdesinin aralanması / kaldırılması teorisi” gereği icra takiplerinde belirtilenler dışındaki diğer davalılara karşı dava açılmasında müvekkilin üstün hukuki yararı ve menfaati bulunmaktadır” şeklinde beyanda bulunmuş ise de; yukarıda açıklanan gerekçelerle, hukuki yararın yokluğu da gözetilerek, tüzel kişiliğin perdesinin aralanması aşamasının değerlendirilmesine gerek bulunmadığına kanaat edilmiş, neticeten hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine
2-Alınması gerekli harç 54,40 TL olup, peşin alınan 853,88 TL den mahsubu ile fazla alınmış olan 799,48 TL harcın karar kesinleştikten sonra istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraflar vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 7.300,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
5- Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye avansın istek halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip

Hakim
¸