Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/971 E. 2021/771 K. 27.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/971 Esas
KARAR NO : 2021/771
DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 03/11/2017
KARAR TARİHİ : 27/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, … … … tarafından 11/01/2016 tarihinde kurulmuş olup daha sonra 26/09/2016 tarihinde şirkette mevcut 8000 hisseye tekabül eden 200.000,00-TL hisseden 4000 adet hisseye tekabül eden 100.000,00-TL hisse …’e devredildiğini, bu devir sonrasında … … ile …’in 4000’er hisse sahibi olduğunu, … …’nın müdürlüğünün devam ettiğini, …’inde şirket müdürü seçildiğini, TTK’nın 638. maddesinin ikinci fıkrasına göre Her ortak’ın , haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabileceğini, müvekkili bakımından haklı sebeplerin oluştuğunu, zira şirketin sürekli zarar ettiğini, uzun yıllar boyunca kâr dağıtılmadığını, şirketin atıl durumda kaldığını, şirketin eşit paylara sahip iki ortaktan oluşmasına rağmen ortakların birbirlerine duydukları güven ortamının kaybolduğunu ve ortaklığın devamının çekilemeyecek bir hal aldığını, müvekkil tarafından diğer ortak … …’ya … Noterliği … yevmiye no ve 21/06/2017 tarihli ihtarname çekildiğini ve ihtarname ile müvekkilinin ya hisselerinin … … tarafından devralınarak şirketten çıkmayı ya da … …’nın hisselerini müvekkile devretmesini talep ettiğini, bunların olmaması halinde ise ortaklıktan çıkacağını ihtar ettiğini, ancak diğer ortak … … tarafından bu ihtarnameye cevap verilmediğini belirterek, …’nin %50 pay sahibi ortağı olan müvekkilin ortaklıktan ayrılma payı ile kar payının tespitiyle haklı sebeple ortaklıktan çıkması taleplerinin kabülünü, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalıya usulüne uygun tebligatın yapıldığı ancak cevap verilmediği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava ortaklıktan çıkma davasıdır.
Mahkememizce davalı şirkete ait ticaret sicil dosyası celp edilmiş, şirketin vergi ve sgk borcunun bulunup bulunmadığını belirlemek için ilgili dairelere yazı yazılmış, şirkete ait Tapu Kadastro Genel Müd. Müzekkere yazılarak adına kayıtlı taşınmaz olup olmadığı, Emniyet Genel Müd. Müzekkere yazılarak davalı şirket adına kayıtlı araç olup olmadığı, Bağlı bulunduğu Tic. Sic. Müd. Müzekkere yazılarak adına kayıtlı iş makinesi olup olmadığı, Marka Patent Enstitüsüne müzekkere yazılarak Davalı adına kayıtlı marka veya patent olup olmadığı sorulmuş ve ayrıca Şirketin menkul ve gayrımenkulleri ile birlikte alacak borç bilançoları dosyaya temin edilmiştir.
Dosya bilirkişilere tevdi edilerek, davacı iddiası ve tüm dosya kapsamınca rapor hazırlamaları istenilmiştir.
Bilirkişiler mahkememize sundukları raporda özetle;
MALİ İNCELEME:
Şirketin ana faaliyet konusunu, gösteri. kongre, konferans, Kicari fuar, vb. Etkinliklerin organizasyonu gihi faaliyetler oluşturmaktadır.
Ticaret sicil! verilerine göre 26.09.2016 tarihinden itibaren şirket 9050 ortaklık payıyla iki ortaklı yapıya dönüşmüştür. Her iki ortak da yönetimde eşit hak ve yükümlülüklere sahiptir.
Davaya konu şirketin SGK kayıtlarında 24.05.2018 tarihi itibariyle 162.642,45 TI. prim aslı, 29.978,30 TI. gecikme zanımı borcu söz konusudur.
15.05.2018 Tarihi itibariyle … Vergi Dairesi’nin verdiği yanıltan, 7020 sayılı Yasa kapsamında yapıları taksitlendirmeye istinaden 18 takside bölünmüş borcun vadesi geçen üç taksidi ve vadesi gelmeyen 13 taksidi olduğu; toplam borcun 6.980.856 “TL olduğu bildirilmiştir. Yine kurumun 14.07.2020 tarihli bilgi yazısında 31.07.2018 tarihi itibariyle işi bırakma nedeni ile mükelleliyetin re’sen terk yolu ile sona erdirildiği anlaşılmaktadır.
01.11.2018 tarihi itibariyle Türk Patent ve Marka Kurumu’nca verilen cevap yazısında dava konusu şirket adına patent başvurusu yapılmadığı belirtilmiştir.
30.10.2018 Tarihinde …’nce verilen yazıda dava konusu şirket adına kayıtlı bir aracın olmadığı bildiriliniştir.
30.10.2018 Tarihinde … Odası’nca verilen yazıla dava konusu şirket adına kayıtlı herhangi bir iş makinesinin olmadığı bildirilmiştir.
Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü yazışmalarından, dava konusu şirket adına kayıllı tapu olup olmadığı belirlenememekle beraber, davacı vekilinin beyam| ve mali tablolarından dava konusu şirket adına kayıtlı gayrimenkul olmadığı anlaşılmaktadir.
Dava dosyasında şirket defterleri yer almamakladır. Bu nedenle şirket varlıklarının net değerlendirilmesi yapılamaz. Ancak yinc şirketin ilk kuruluş yılında sermaye taahhüdünün sadece 1/4’ün ödendiği, 2016 yılına ait mali tablolarında o yılı 106.127,78 TL ile zararda kapattığı, öz varlığının eksi 56.127,78 TL. olarak gerçekleştiği görülmektedir. Şirket ödenmiş 50.000.-TI. sermayesi ile 34.878.80 TL demirbaş yatırımı yapmış, 179.824, 39 TL ticari mal almış; 29.300.TL sipariş avansı ödemiş ve 101.478.70 TL İde özel maliyet yatırımında bulunmuştur. Satışlardan elde edilen hasılatlan bankasında 57.609.24 TL nakit varlığı oluşmuştur. Ancak 50.000-TL ödenmiş sermaye bunları karşılamaya yetmediğinden, 106.867, 47 TL senetsiz, 113.385,-TL senetli(vadeli çek) ile satıcılara, 152.576,39 TL ile ortaklara (borcun hangi ortaktan alındığı belirsizdir.), 61.952,27 TL ile personele, 48.932,48 TL ile kamuya (vergi ve SGK) borçlanımıştır. 2016 yılında şirketin üçüncü kişilere kamu ve özel kesim olmak üzere toplan borca 331.136,88 TL’dir.
2017 yılına ait mali tablolarında o yılı 32.430,92.- TL ile zararda kapattığı, öz. varlığının eksi 88.558,70 TL. olarak gerçekleştiği görülmektedir. Şirket ödemmiş 50.000.TL. Sermayesinin olduğu ve TL demirbaş yatırımının 45.514,44 TL’ye, stoklarının 473.639,77 TL’ye yükseldiği ; verilen avansların alımlarının stoğa dönüştüğü, | özel maliyet yatırımlarının 106.447,54 TL’ye yükseldiği görülmektedir. 4 777 13 TI. nakil varlığı oluşmuştur. Dava konusu’şirket ticari borçlarını ve personele olan borçlarını ödeyerek kapatmış, bıma karşılık kamu borcu 215.027,54 TL’ye yükselmiştir. Firmanın 2017)| yılını da zararla kapatması sonucu ortaklara borcu 511.193,85 TL’ye yükseltmiştir. 2016 ve 2017 yıllarıma ait özet borç durumu aşağıdaki gibidir:
YILLAR 2016 2017
Kısa Vadeli Borçlar 370.376,00 TL 726.221.39 TL
Verilen Çekler 113.385,00 TL
Ortaklara Borçlar 152.624,12 TL 511.193,85 TL
Toplam Borç 331.136,88 TL 215.027,54 TL
ÖZ SERMAYE 56.127,78 88.558.70 TL
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
1. Huzurdaki davada davacı, orlağı olduğu Limited şirketten haklı sebeple çıkma talebinde bulunmakta olup, ayrıca ayrılma payının hesaplanmasına karar verilmesini talep elmektedir.
Sayın Mahkemece bilindiği üzere, TTK m. 638/2 hükmü uyarınca “her ortak, haklı seheplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir”, Görüldüğü üzere kanun koyucu her ortağa, şirketten haklı sebeplerle| çıkmasına izin verilmesini mahkemeden isteme hakkı tanımıştır. Hiçbir ortaktan, çekilmez hale gelen bir ilişkiyi devam edilmesi istenemez (Ü. Tekinalp, Sermaye Ortaklıklarının Yeti Hukuku, İstanbul 2015, s.561). Haklı sebeplerin varlığında çıkma, yasal çıkma halidir. Böylece ortak, şirketten çıkmasını haklı gösterecek bir sebebe dayanmak koşuluyla, | şirket sözleşmesinde çıkma hakkının düzenlenmiş olup olmamasından bağımsız bir biçimde şirketden çıkabilecektir (IT.Öztürk Dirikkan, Limited Şirket Ortağının Ayrılması ve Ayrılma|Payı, Ankara 2005, s. 37, 38: H. Pulaşlı, Şirketler Hukuku Genel Esaslar, ©. Baskı, Ankara 2090, s. 768).
Her ne kadar limited şirketler bahsinde hangi nedenlerin “haklı” sayılacağı konusunda bir düzenleme yer almasa da, kollektif şirketler için öngörülen haklı nedenlerin (TTK m. 245) Limited şirket açısından da kıyasen uygulanabileceği kabul edilmektedir. TTK m. 245 hükmünde haklı sebep “şirketin kuruluşuna yol açan fili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkânsız kılacak veya güçleştirecek şekilde ortadan kalkmış olması” şeklinde tamınlanmış, ardından hangi olayların haklı sebep sayılacağı örnek kabilinden belirtilmiştir. Bu örneklere bakıldığında görüleceği üzere, bir ortağın, diğer ortakların şahsi alanında veya şirket ilişkilerinde ortaya çıkan ve şirkette kalmasını katlanılmaz hale getiren nedenler, çıkması açısından haklı neden teşkil eder (Öztürk Dirikkan, s. 42). Haklı sebepler, şirketten, ortakların bazılarının kişiliklerinden ya da ortaklar arası ilişkilerden doğabileceği gibi, kişiliklere bağlı olmayan maddi olgulara da dayanabilir.
Ortaktar arasındaki ihtilaf, kanun veya şirket sözleşmesinin sürekli ihlali, genel kurul kararlarının uygulanmaması, şirketin amacının gerçekleştirilmesine engel olan hukuki veya ekonomik imkansızlıkların doğması ya da şirketin devamlı zarara uğraması ve uzun yıllardır kar dağılmaması haklı sebepler olarak sayılabilir. (Ş. Yıldız, Tükk Ticaret Kanunu Tasarısına Göre Limited Şirketler Hukuku, İstanbul 2007, s. 156).
Yasal çıkma hakkına dayanarak şirketten ayrılmak isteyen ortağın gösterdiği sebebin haklı olup olmadığının tespiti; çıkmak isteyen ortağın, şirkelin ve diğer ortakların menfaatlerinin dikkate alınmasını gerektirir. O nedenle haklı scbep, somlit olayın özelliklerine göre değişebilir. Bir vaktanın haklı sebep sayılabilmesi için, diğet orlaklar yönünden de haklı sebep mahiyetinde olması zorunlu değildir. O nedenle haklı sebebin belirlenmesinde, çıkma talebinde bulunan ortak yönünden değerlendirme yapılmalıdır. Haklı sebebin mevcut olup olmadığını belirlemek hakimin takdirinde olup, hakimin somut olaydaki limited şirketin sermaye ve ortaksal yapısını incelemek suretiyle haklı sebebin varlığını takdir etmesi gerekir (Öztürk Dirikkan, $. 42 vd).Haklı sebeple çıkma talebinde hulunan ortağın bu iddiasını ispatlaması gerekmektedir.
Bu bağlamda belirtmek gerekir ki, ortağın şirketten çıkması, en son ve olağanüstü bir hukuki çare olmalıdır. Ortak, payın devri gibi bir başka yol ile amadına ulaşabilecek durumda ve diğer ortaklar da buna muvalakat clmekte ise, çıkma hakkırlı kullanamaz. Bu çerçevede, ortağın şirketten çıkmasına oranla öncelikle denenmesi gereken ve sorunu çözmeye elverişli başka olanakların bulunup, bulunmadığının incelenmesi ve brtağın baklı sebeple çıkma talebinin bu koşulla kabn! edilmesi gerekir. Bu itibarla, sorhut olayın özelliklerine göre, ortağın şirketten çıkmasına ilişkin menfaatini meşru göstere öncinli bir sebep mevcut ve taraflara daha az zarar veren haşka bir çözüm yolu bulunmadığı takdirde, ortağın çıkma hakkını kullanabileceği kabul edilmelidir (Öztürk Dirikkan, s. 91-92),
Yukarıdaki açıklamaları huzurdaki dava bakımından değerlendirecek olursak; davacı, ortağı olduğu şirketin uzun yıllardır. zarar ettiğini ve kar dağıtımı yapılmadığını, şirketin atıl durumda olduğunu, ortakların birbirine duyduğu güvenin | ortadan kaybolduğunu ileri sürmektedir. Bir an için davacının ileri sürdüğü bu sebeplerin haklı sebep olduğu sonuç ve kanaatine varılsa bile, dosya içeriğinden, taraflara daha az zardr veren başka bir çözüm yolu bulunup bulunmadığı, bir başka deyişle davacının bir başka|yol ile amacına ulaşabilecek durumda olup olmadığı anlaşılmamaktadır. Bu sebeple dakacının haklı sebeple çıkma talebinin ispala muhtaç olduğu sonuç ve kanaatine varılınıştır.
2. TTK m. 641/1 uyarmca “Ortak şirketten ayrıldığı takdirde| esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini İstem hakkini haizdir”. Ayı|lma akçesi, limited şirketten ayrılan bir omtağa, ortaklık tarafından ödenen, ayrılan ortağıp sahip olduğu esas sermaye paylarının gerçek değerini karşılayan nakit ve/veya ayın bedeldir. Bir başka deyişle ayrılma payı, ayrılan orlağın esas sermaye payıma oranla hesaplanır. Ayrılma akçesi ortağın limited şirkete karşı kanımi bir talep hakkı olup, ortak bu kanuni talep hakkından yoksun bırakılamaz (Tekinalp, s. 566 vd.). Bu talep limitcd şirket tüzel kişiliğine kaşı ileri sürülür.
TTK ni 611/1 hükmünden görüldüğü üzere ayrılara akçesinin | esas sermaye payının “gerçek değerine uygun” olması gerekir. Madde gerekçesinde “gerçek değer” ibaresinin yorumunun öğreti ve yargı kararlarına bırakıldığı, ancak bu ibarenin en azından “bilanço değeri”ni ifade ettiği açıklanmakla birlikte, “yaşayan bir şirket”’in esas alınması ratio regis gereğidir (Pulaşlı, $. 780).
Ayrılma payının hesaplanmasında esas alınacak tarih hakkında kanunda açık bir hüküm bulunmamakla birlikte, öğretide bu konuda TTK m. |493/5 hükmünün kıyasen uygulanabileceği kabul edilmektedir (Pulaşlı, s. 781). Buna göre, ayrılma payı hesabı, karara en yakın tarihte şirket malvarlığının rayiç değerleri üzerinderi hesaplanmalıdır (Pulaşlı, s. 781). Nitekim Yargıtay’ın yerleşik içtihadı da bu yöndedir (bkp. Y. 11. HD. 22.06.2017, LE. 2016/878, K. 2017/4007).
Vergi dairesi kayıtlarından mükellefin resen terk ettirildiği, ticari faaliyetini sonlandırdığını göstermektedir. Ancak, her ne kadar şirket Türk Ticaret Kanunu’nun 376. maddesi gereği teknik iflasta olsa da tasfiye sürecine yönelik iradi bir girişini söz konusu değildir. Şirket borçlarını şirket varlıkları ile karşılanamayacağı ortadadır. Ortakların borca iştirakinin belirlenmesi için ise bilanço kalemlerinin parasal değerlerinin hesaplanması gerekir. Örneğin stokta yer alan stok ne tür yiyecek içecekten oluşmaktadır. Bozulmaya müsait bir ürün müdür? Gerçekte varlığı söz konusu mudur? Şirket bu durumdan çıkmak için bir yönetim planı oluşturmuş mudur? Kamu borçlarının bugünkü değeri nedir? Ortaklara olan borç hangi ortağın alacağını ifade etmektedir? Tüm bu soruların yanıtı verilmeden şirketin hisse değerinin olumlu veya olumsuz tutarının hesaplanmasının teknik olarak olanaksız olduğu, Davacının haklı sebeple çıkma talebinin ispata muhtaç olduğu, bir an için davacının haklı sebeple çıkma talebi yerinde görülse dahi davacının ayrılma payının hesaplanmasının mümkün olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. ” görüş ve kanaatini sunmuşlardır.
Taraflarca rapora karşı beyan ve itirazlar sunulmuştur.
Davacı vekilinin yeniden inceleme yapılması ve ek rapor alınmasına yönelik talebin dosya kapsamı ve sunulan beyanlar itibariyle yerinde görülmeyip reddine karar verildi.
Netice olarak mahkememizce yapılan değerlendirmeye göre; davanın haklı nedenle limited şirket ortaklığından çıkma isteğine ilişkindir. Dolayısıyla belirlenecek husus davacının ortaklıktan çıkma talebine ilişkin gerekçelerin haklı olup olmadığıdır.
Davacı vekilinehaklı sebep olarak ileri sürdüğü hususları somutlaştırması için 10 nolu celse ara kararı ile süre verilmiş ve davacı vekili tarafından sunulan15/11/2021 tarihli dilekçede haklı sebepler, olarak şirket yönetiminde ciddiyetten uzak gevşek bir tavır sergilenmekte olduğu , ticari anlamda sürekli olarak alınan yanlış ve isabetsiz kararların şirketin maddi zarara uğramasına sebep olduğu, bununla birlikte şirketin ticari defter ve kayıtlarının da usule uygun olarak tutulmadığını, şirket sözleşmesi ve kanuna aykırı olarak genel kurul yapılmadığını ileri sürmüştür.
İleri sürülen sebeplerden şirket yönetiminde ciddiyetten uzak gevşek bir tavır sergilenmekte olduğu iddiası soyut bir iddia olup, münferit olarak bir durum bildirilmemiş, hangi hususlar olduğuna ilişkin bir somutlaştırma yapılmamıştır.
Ticari anlamda sürekli olarak alınan yanlış ve isabetsiz kararların şirketin maddi zarara uğramasına sebep olduğu iddiası yönünden ise, mahkememizce temin edilebilen kayıtlara göre yapılan mali değerlendirmede şirketin zararı belirlenmiş ise de, bu zararın iddia olunduğu gibi yanlış ve isabetsiz kararlardan dolayı olup olmadığı belli olmadığı gibi, hangi karar ve işlemden dolayı hangi zararın doğduğuna dair bir somutlaştırma bulunmamaktadır.
Şirketin ticari defter ve kayıtlarının usule uygun olarak tutulmadığı ileri sürülmüş ise de, ticari defter ve kayıtlara ilişkin tasdik bilgileri sunulmadığından buna yönelik inceleme yapılmamış ise de, sadece bu durumun haklı sebep olarak dikkate alınamayacağı kanaatine varılmıştır.
Şirket sözleşmesi ve kanuna aykırı olarak genel kurul yapılmadığını ileri sürülmüş ise de, sadece genel kurulun yapılmaması haklı neden olarak mahkememizce kabul edilmemiştir. Zira davacı ortak olarak genel kurulun yapılmasına yönelik olarak şirket yöneticilerinden talepte bulunabileceği gibi, gerekli hallerde genel kurulun yapılmaması durumunda gerekli yasal başvurularını yapabilir.
Açıklanan tüm gerekçelerle, davacının ortaklıktan çıkmaya yönelik açıklama dilekçesinde haklı neden olarak bildirdiği hususların, mahkememizce haklı neden olarak değerlendirilemeyeceği kanaati ile davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan nedenlerle;
1- Davanın reddine,
2-Alınması gerekli harç 59,30 TL olup, peşin alınan 31,40 TL nin mahsubu ile, eksik kalan 27,90 TL harcın davacıdan alınarak hazineye aktarılmasına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca … Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 27/12/2021

Başkan …
E-imza
Üye …
E-imza
Üye …
E-imza
Katip …
E-imza