Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/969 E. 2019/679 K. 08.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/969 Esas
KARAR NO : 2019/679

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 03/11/2017
KARAR TARİHİ: 08/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin karayolu taşımacılığında ödeme çözümleri sağladığını, müvekkili şirket ile davalı arasında 26/10/2015 tarihinde Ürünlerin tedarikine Dair Çerceve Sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşmede müvekkili şirket ile davalı arasında ürünlerin tedarik edilmesi ve hizmetlerin verilmesinin düzenlendiğini, devam eden ticari ilişki sebebi ile davalının müvekkili şirkete 13/11/2015 düzenleme, 09/02/2016 ödeme tarihli 50.000,00 Euro bedelli bir adet bono düzenleyip verdiğini, bu bonodan doğan alacağın ödenmemesi üzerine İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının itiraz ettiğini, ancak süreç içerisinde borcun parça parça ödendiğini ve bu icra dosyası ile ilgili olarak borcun tamamen kapandığını, bu davaya konu faturaların bir kısmının bu ticari ilişkiden doğan alacağa ilişkin faturalar olduğunu, sözleşme çercevesinde sunulan hizmet ve ürünlere dair kesilen faturaların bedelinin davalı borçlu tarafından eksik ödendiğini, 30/07/2016 tarihli 43.322,76 Euro, 30/07/2016 tarihli bakiye 321,01 Euro bedelli ağırlıklı olarak yakıt tüketimine dayalı faturalar ve 21/06/2017 tarihli 29.850,14 Euro bedelli cezai şarta karşılık kesilen fatura alacağının tahsili amacıyla İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasında takip konusu alacağın mevcut olduğunun hükmen tespitine, itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP : Davalı vekiline usulüne uygun tebligatın yapıldığı, cevap verilmediği ancak süre uzatım talebinde bulundukları, aynı dilekçede yetki itirazında bulundukları, müvekkilinin yerleşim yerinin Bucak olduğu bu nedenle dosyanın Bucak Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep ettikleri görülmüştür.

DELİLLER VE GEREKÇE :
Dosyamıza getirtilen İstanbul … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine toplam 74.885,17-EURO, (305.127,11 TL)-TL üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, İİK.67 maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davalının icra dairesine yönelik yetki itirazının sözleşmenin 10.10 maddesi uyarınca yerinde görülmeyip reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafça dosyaya sunulan 29.04.2019 tarihli dilekçesi ile davalarının dava açılışında sundukları değer üzerinden alacak davası olarak ıslah ederek, alacak davasına çevirmiş oldukları anlaşılmakla, her ne kadar mahkememizce verilen 30.04.2018 tarihli celsenin 2 no’lu ara kararında davalının yetki itirazının mahkeme mi yoksa icra dairesinin yetkisine mi dair açıklama yok ise de yetki itirazının mahkemenin yetkisine yönelik olarak reddedildiği, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının ise davanın alacak davasına dönüştürülmüş olması nedeniyle bir gerekliliğin olmadığı anlaşılmış, bu nedenle takip eden duruşmalarda icra dairesinin yetkisine ilişkin herhangi bir karar oluşturulmamıştır.
Tarafların iddia savunma ve tüm dosya kapsamı doğrultusunda rapor hazırlanmak üzere bilirkişilere tevdi edilmiştir. Bilirkişiler mahkememize sundukları 09/04/2019 tarihli raporda,
“-Taraflar arasındaki sözleşmenin varlığı ve geçerliği konusunda bir uyuşmazlık bulunmadığı, her ne kadar, davalı tarafça 4.12.2017 tarihli yetki itirazını içerir dilekçe dışında dosyaya esas ilişkin cevap dilekçesi sunulmamış olsa da İcra takibine karşı sözleşmeye eş deyişle borç ilişkisine değil faturalardan doğan borca itiraz edildiği,
-Takibe konu borcun dayandığı faturaların, taraflar arasındaki sözleşmenin m. 4.2 hökmü uyarınca, elektronik ortamda da tebliğ edilebildiği, bu hükmün Sayın Mahkeme tarafından geçerli kabul edilmesi halinde anılan hükümde belirlenen şekli ile faturaların tebliğ edilip edilmediği hususunun değerlendirilmesi gerektiği, davacının 14.5.2018 tarihli dilekçesinde sunduğu ekran görüntüleri ve fatura hatırlatma iletilerinin dayandığı sistemin değerlendirilmesinin hukuken uzmanlık alanım dışında olduğundan bu konuda kesin bir görüş bildirilmesinin mümkün görünmediği, bu nedenle faturaların davacının iddia ettiği gibi tebliğ alındığı varsayımından hareketle inceleme yapıldığı,
-Davacının faturalara itiraz edilmediğini ileri sürdüğü, fatura alan kişinin, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmaması halinde içeriği kabul etmiş sayılacağı (TTK. m 21/11), bu hususun aksı ispatlanabilir bir yasal adi karine olduğu (HMK m. 190/11),
-Fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması karinesinin uygulanmasının, TTK.’de belirli koşulların varlığına bağlandığı, bu koşullara raporun metninde yer verildiği, Somut olayda, her ne kadar davalı tarafın esasa ilişkin bir beyanı bulunmasa da icra takibine karşı sözleşmenin varlığı ve geçerliği konusunda bir itirazda bulunmadığı, yalnızca borcun söz konusu olmadığını beyan ettiği, dosya kapsamında iki tarafça imzalanmış sözleşme metninin bulunduğu, faturayı gönderen davacının tacir olduğu ve fatura kapsamının ticari işletmesine ilişkin olduğunun açık olduğu, dosya kapsamında faturalara itiraz edildiğim gösterir bir bilgiye rastlanmadığı, şu halde fatura içeriğinin doğnı tanzim edildiği sonucuna ulaşıldığı, mali incelemede ödenmediği belirlenen … numaralı ve 30.06.2016 tarihli, 30,07,2016 vade tanhli (son Ödeme tarihli) fatura alacağının ödenmeyen kısmı açısından 2.8 2016 tarihinde borçlu temerrüdünün gerçekleştiği (TBKm 93, 1)7,11),
-Davacı şirketin davalı şirketten 27.07,2016 Tarihli vc 43.322,76 EUR bedelli 30 07.2016 vadeli fatura alacağından kaynaklı İcra takip tarihi ve dava tarihi itibarı ile 394,56 EUR alacaklı olduğu, ancak icra ve dava tarihinden sonra 14 05.2018 tanh itibari ile talep edilen alacağın tamamen tahsil edilmiş olduğu,
-Davacı şirketin davalı şirketten 14.06.2017 Tarihli ve 29.850,14 EUR bedelli 21 06 2017 vadeli fatura alacağından kaynaklı İcra takip tarihi ve dava tarihi itibari İle 29.850,14 EUR alacaklı olduğu, ancak 14.05.2018 târih itibari ile talep edilen alacağın tamamen tahsil edilmiş olduğu,
-Davacı şirketin davalı şirketten 30.07.2016 Tarihli ve 41.022.86 EUR bedelli faturadan bakiye 327,10 EUR tutarının talep edildiği ve 30.07,2016 vadeli fatura alacağından kaynaklı icra takıp tarihi ve dava tarihi itibari ile; (41.022,86 EUR – 200,00 EUR=) 40.822,86 EUR alacaklı olduğu, icra ve dava tarihinden sonra ile talep edilen alacağın 21.924,46 EUR tutarının ödendiği, davacının davalıdan bu faturadan kaynaklı alacak bakiyesinin (41.022,86 EUR-22.124,46 EUR-) 18.898,40 EUR olduğu, ancak icra takip talebi ile 327,10 EUR kısmın talep edildiği,
– İcra takip talebinde söz edilen alacak için takip öncesi faizin fatura ödeme vade tarihi olan 20.07.2016 ile 20.07.2017 takip başlangıcı için yıllık % 3 bankalarca mevduatlara uygulanan azami Euro faizi ile talep edildiği, ancak taraflar arası sözleşmede belirlenen bir faiz ve oranı olmadığı saptandığından 3095 Sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre (20.07 2016-20.07.2017) dönemi için geçerli olan yıllık % 9 faiz oranına göre hesap yapılması gerektiği, buna göre; 327,10 Euro X 4,0746 = 1.332,80 TL X 355 gün X % 9 / 36500-116,66 TL / 4,0746 – 28,63 Euro olması gerektiği, ancak talep edilen tutarın faiz oranına göre 327.10 Euro X 4,0746 – 1.332,80 TL X 355 gün X %3 / 36500-38,89 TL / 4,0746 – 9,55 Euro olması gerektiği (talep edilen 9,82 Euro) olduğu,” hususlarında görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Dava açılışında itirazın iptali davası iken, bilahare davacı vekilinin sunduğu 29/04/2019 tarihli dilekçesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davasını ıslah ettiğini, dava türünün alacak davası olarak 02/01/2017 tarihli dava dilekçesinde belirttiği miktar üzerinden davaya devam edilmesini talep etmiş olduğundan, davanın genel alacak davasına dönüştüğü anlaşılmıştır.
Dava konusu ihtilafın, dava açılışında itirazın iptali iken davacının takip tarihi itibariyle davalıdan olan alacağının ferileri ile birlikte miktarı, alacağın likit olup olmadığı, icra takibinin yetkili icra dairesinde yapılıp yapılmadığı, davanın yetkili mahkemede açılıp açılmadığı iken, bilahare ıslah dilekçesi ile genel alacak davasına dönüştürüldüğünden , davacının davalıdan faturaya dayalı alacağı olup olmadığı, varsa miktarına ve mahkememizin yetkili olup olmadığına ilişkin olduğuna kanaat getirilmiştir.
Davacı taraf dilekçesi, davalı taraf dilekçeleri, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler, icra dosyası, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ve davacının sunduğu davasını genel alacak davasına dönüştürdüğüne ilişkin ıslah dilekçesi dikkate alındığında, davalı tarafın 21.07.2017 takip tarihi ile 03.11.2017 tarihi olan dava tarihine göre davacının 42.928,20 Euro ve fazladan hesaplama ile talep ettiği 137,31 TL ve bu fatura için işlemiş faiz olarak talep ettiği 1.301,75 Euro olmak üzere toplam 44.229,95 Euro ve 137,31 TL’ye ilişkin davasının, bu faturadan kaynaklı alacağın 30.01.2017 tarihinde yani takipten önce tahsil edildiği cihetiyle bu kısma ilişkin davasının esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
Bakiye 394,56 Euro’nun ise dava tarihinden sonra 14.05.2018 tarihinde tahsil edildiği anlaşıldığından bu kısım yönünden dava konusuz kaldığı cihetiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ancak, gerekçeli karar yazılırken davanın konusuz kalmış olduğu bilindiği halde maddi hata yapılarak esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına ibaresi yerine reddine ibaresinin yazıldığı, bunun cümlenin başı itibariyle doğru olmadığı ve maddi hata oluşturduğu anlaşılmakla, gerekçeli karar yazılırken maddi hata düzeltililerek gerekçeli karar oluşturulmuştur.
Davacının 21.06.2017 tarihli 5501701046 numaralı 29.850,14 Euro’luk faturasına konu alacağın 15.087,72 Eurosunun 28.09.2017 tarihinde yani takipten sonra, davadan önce ödendiği sabit olup, buna göre bu kısma ilişkin davacının dava açmasında hukuki yararının bulunmadığı cihetiyle davasının reddine karar vermek gerekmiş, ancak hüküm fıkrasında bir alt 3 no’lu bendinde bu faturadan bakiye kalan kısım 47.762,42 Euro yazılmış olduğundan üstteki 2 no’lu bentteki 15.087,72 Euro yazılacağına, maddi hata ile “0” ile “8” in yeri değiştirilmiş ve 15.807,72 Euro yazılarak maddi hata yapıldığından gerekçeli karar yazılırken bu fark edilmekle 15.087,72 Euro olarak gerekçeli karar maddi hatadan dolayı düzeltilmiş hali ile oluşturulmuş ve bu kısma ilişkin davacının davasının hukuki yarar yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
29.850,14 Euro’luk faturadan takipten sonra ancak davadan önce ödenmesi nedeniyle hukuki yarar yokluğundan reddedilen 15.087,72 Euro’luk kısımdan bakiye kalan 14.762,42 Euro’luk kısmın ise davadan sonra ödendiği, bu haliyle de konusuz kaldığı ve esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi gerekirken kısa kararda cümlenin başı itibariyle doğru olmadığı ve maddi hata oluşturduğu anlaşılmakla reddine şeklindeki kısmın gerekçeli karar yazılırken maddi hata düzeltililerek esas hakkında karar verilmesine yer olmadığı şeklinde gerekçeli hüküm oluşturulmuştur.
Davacının 30.06.2016 tarihli … numaralı 41.022,86 Euroluk faturasından bakiye kalan alacak olarak talep edilen 327,10 Euro alacağı yönünden bu faturadan 200,00 Euro depozito tahsilatı yapıldığı ve icra takibi ve dava tarihi itibariyle davacının davalıdan bu faturadan dolayı 40.322,86 Euro alacaklı olmasına rağmen 237,10 Euro olarak talepte bulunduğu, icra takibi ve dava tarihinden sonra 22.124,46 Euro’nun ödendiği, daha önce ödenen 200,00 Euro depozit ile davacının davalıdan 18.898,40 Euro alacağı kalmasına rağmen 327,10 Euro’luk kısmı talep ettiği ve bu kısma ilişkin davasının kabulü gerektiği, zira davacı tarafça icra takibinde fatura miktarları gösterilmek suretiyle her bir fatura için yapılan takipten dolayı fatura alacağı miktarına göre her bir fatura için alacak bakiyesinin kalıp kalmadığı hesaplanmış ve buna göre karar verilmiş, zira davacı dava değerini değiştirmediğini belirtmiiş olduğundan, itirazın iptali iken sadece alacak davasına dönüştürdüğünü belirtmiş olduğundan bu faturadan dolayı talep ettiği ve kabul edilmiş olan 327,10 Euro’luk alacağına 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca faturadaki vade tarihi 30.06.2016’dan bir günlük tebliğ ve bir günlük ödeme süresi dikkate alındığında temerrütün oluştuğu 02.07.2016 tarihinden itibaren bilirkişi tarafından doğru bir şekilde yapılan hesaplama ile 9,82 Euro ve ilk 21.06.2017 tarihli 29.850,14 Euro’luk fatura için hesaplanan ve talep edilen 73,60 Euro’luk işlemiş faiz kısmına ilişkin talebinin de kabulü ile kabul edilen bu kısımlardan toplam 410,52 Euro içerisinde 327,10 Euro’ya 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca faiz uygulanmak suretiyle davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacının, dava açılışında gösterdiği 305.127,11 TL’lik değer üzerinden 180.153,20 TL’lik kısmına denk gelen davasının reddedildiği, bu nedenle bu kısma ilişkin yargılama giderlerinden davacının sorumlu olduğu, ancak hukuki yarar yokluğundan reddedilen kısmın ve konusuz kalan kısma ilişkin davacı talepleri yönünden dava açılmasına davalı sebep olduğundan bu kısımlara ilişkin olarak yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden davalının sorumlu olduğuna kanaat getirilmiş ve buna göre de yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmetmek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Açıklanan nedenlerle;
1-Davacının takipten önce ödenen 42.928,20 Euro (karşılığı 174.717,77 TL) ve fazladan hesaplama ile talep ettiği 137,31 TL ile, 1.301,75 Euro (karşılığı 5.298,12 TL) toplam 44.229,95 Euro(karşılığı 180.015,89 TL) ve 137,31 TL’ye ilişkin davasının esastan reddine,
2-15.087,72 Euro(61.404,09 TL) yönünden davasının hukuki yarar yokluğundan reddine,
3-14.762,42 Euro(karşılığı 60.083,04 TL) + 394,56 Euro(karşılığı 1.505,85 TL)= toplamı 15.156,98 Euro (61.688,89 TL) yönünden davası konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
4-327,10 Euro(1.331,00 TL) + 73,60 Euro(299,55 TL) + 9,82 Euro( 39,96 TL) = toplamı 410,52 Euro (1.670,81 TL) ‘ye ilişkin davasının kabulü ile, 327,10 Euro’ya 02.07.2016 tarihinden 3095 sayılı yasanın 4/A maddesi uygulanmak suretiyle faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kabul edilen dava değerine 410,52 Euro ( karşılığı= 1.670,81 TL) üzerinden alınması gereken 114,13 TL karar harcının peşin yatırılan 3.685,17 TL’den mahsubu ile hazineye irad kaydedilmesine, bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-Davacı tarafça yapılan 31,40 başvuru harcı, 114,13 TL peşin harç, 4,60 TL vekalet harcı, 7,25 TL vekalet pulu, 1.081,00 TL bilirkişi ve posta, tebligat gideri olmak üzere toplam 1.238,38 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak 731,16 TL’lik yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacının reddedilen kısım dışında bakiye kalan 124.973,91 TL (hukuki yarar yokluğundan reddedilen ve konusuz kalan kısım dahil)’ye denk gelen talebi üzerinden AAÜT uyarınca hesaplanan 12.747,91 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacının reddedilen 180.153,20 TL’lik dava kısmına denk gelen kısım yönünden davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden hesaplanan 17.162,25 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Harcanmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Başkan …
E-İmza
Üye …
E-İmza
Üye …
E-İmza
Katip …
E-İmza