Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/926 E. 2019/83 K. 04.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/926 Esas
KARAR NO : 2019/83
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 20/10/2017
KARAR TARİHİ: 04/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: … A.Ş ile Dava dışı … A.Ş arasında genel kredi sözleşmesi imzalanarak, dava dışı şirkete kredi kullandırıldığını, davalılar … ve …’in söz konusu kredi sözleşmelerini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, borçluların kredi borçlarını ödemede temerrüte düştüklerini, bu nedenle borçluların kredi hesaplarının …Noterliği’nin 24.07.2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile kat edilerek kredi borcunun dava dışı bankaya ödenmesi hususunun ihtar edildiğini, ihtarın…liğine rağmen borçlu ve müteselsil kefiller tarafından kredi borcunun dava dışı bankaya ödenmediğini, ödeme yapılmaması sebebiyle dava dışı alacaklı banka tarafından borçlular hakkında İstanbul… İcra Müdürlüğü… esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, icra takibinin açıldığı tarihten sonra müvekkili … ile dava dışı … Bankası A.Ş arasından…Noterliği 04.08.2017 tarih ve … yevmiye sayılı 3.640.000,00 TL bedel ile temlik sözleşmesi imzalandığını ve İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasındaki alacağın müvekkili tarafından temlik alındığını, dava dışı bankanın alacak sıfatının kalmadığını, davalılardan …’nun bankaya borcunun bulunmadığını, asıl alacağın tamamına, işlemiş ve işleyecek faize, faiz oranlarına ve takibin tüm ferilerine itiraz ettiğini, yetki itirazında bulunduğunu, davalılardan …’in tüm asıl alacak ve ferilerine itiraz ettiğini, davalıların yetkiye itirazlarının yersiz olduğunu, borçluların takibe vaki itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduğunu, alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik olduğunu, açıklanan nedenlerle; davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına, itirazında haksız ve kötü niyetli olan borçluların takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere ayrı ayrı icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili cevabında özetle: Muvazaalı bir temlik ile yapılan hile ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 587 maddesi gereğince sona ermiş bir borç olduğunu, borcun müvekkili açısından sona erdiğini, davacının temlikinin hileli olduğunu, davacı …’ın 75 yaşında bir ev kadını olduğunu, 3.640.000,00 TL ödeyebilecek biri olmadığını, temlik eden …’den paranın kaynağının sorulmasını, geldiği hesabın tespit edilmesini, paranın hangi tarihte kim tarafından yatırıldığının sorulması gerektiğini, …’ın dosyayı temlik alan değil işin paravanı olduğunu, işin arkasında diğer borçlular kızı ve damadı…ve… olduğunu, borcun ana teminatı olan ipoteklerin bedelsiz fekk edildiğini, 7 kefilden biri olan müvekkilinden tüm borcun tahsil edilmeye çalışıldığını, davacı, kızı ve damadı aleyhine nitelikli dolandırıcılıktan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı … ceza şikayetinde bulunulduğunu, açıklanan nedenlerle: haksız ve yersiz davanın reddine, davacı yanın kötü niyetli takip yaptığı da dikkate alınarak %20 inkar tazminatına mahkumiyetine, avukatlık ücreti ve masrafların davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevabında özetle: İcra dosyasını hileli davranışları ile temlik alan ve diğer icra borçlularına başvurmak yerine kötü niyetli bir şekilde doğrudan huzurdaki davalılara karşı işbu davayı ikame eden davacının davasının TMK 2. maddesi uyarınca reddedilmesi gerektiğini, dava dışı… A.Ş. ile genel kredi sözleşmeleri imzalayarak kredi kullanan asıl kredi borçlusu …A.Ş.’nin 03.04.2013 tarihinde toplam 9 hissedar ile kurulduğunu, halihazırda 8 hissedarı bulunduğunu, icra dosyası dayanağı genel kredi sözleşmesi ise … ve … dışında şirketin tüm ortakları tarafından müşterek borçlu müteselsil kefil sırafatıyla imzalandığını, A grubu imtiyazlı pay sahiplerinin; %32,22 hisse payıyla …, %8,89 hisse payıyla …’nin eşi …, %8,89 hisse payıyla …’nin kız kardeşi … ve yine %8,89 hisse payıyla …’nin halasının oğlu …’dan oluştuğunu ve A grubu imtiyazlı pay sahiplerine ilişkin ortaklık yapısının bugüne kadar bu şekilde geldiğini, müvekkili …’nun ise kuruluşta %11,11 olan B grubu hisse payının halihazırda %15 olarak devam ettiğini, dava dışı bankanın şirketten olan kredi alacağını 3.640.000,00 TL ödeyerek temlik alan davacı …’ın ise şirket ortakları ve icra dosyası borçlularından …’nin annesi olduğunu, …’nin kayınvalidesi olduğunu, 75 yaşında bir ev hanımı olan davacının temlik bedeli olan 3.640.000,00 TL’yi ödeyebilecek geliri ve mal varlığı olmadığını, bu durumun Sayın Mahkemece yapılacak araştırma neticesinde kolayca tespit edilebileceğini, huzurdaki yargılama konusunun kredi borcu TBK 587/3 uyarınca müvekkili yönünden sona erdiğinden huzurdaki davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, açıklanan nedenlerle; haksız ve tamamen kötü niyetli şekilde yasa ve usule aykırı olarak ikame edilen davanın reddine, davacının reddedilen tutarın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Mahkememizde açılan dava: İİK.nun 67 maddesi gereğince itirazın iptali davasıdır.
Dava konusu ihtilaf; taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağı temliken alan kişiye borçlu olup olunmadığı, temlik sözleşmesinin muvazalı ve medeni kanun 2. maddeye aykırı olup olmadığı, davalıların davacıya borçlu olup olmadıkları, alacağın likit olup olmadığı ve davacının kötü niyetli olup olmadığı noktalarındadır.
Dosyamıza getirtilen, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından, davalılar aleyhine toplam 3.518.231,31 TL üzerinden icra takibi yapıldığı, davalıların itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, davanın da İİK 67. maddesinde yazılı bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dava dilekçesi, cevap dilekçeleri, genel kredi sözleşmesi, banka tarafından genel kredi sözleşmesi kullandırılırken alınan ipotekler, icra takibi ve temlik sözleşmesi ile davalıların şikayeti üzerine yürütülen soruşturma dosyasındaki tüm bilgi ve belgeler dikkate alındığında, davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı, genel kredi sözleşmesine istinaden davalılardan alacaklı olan genel kredi sözleşmesinden kaynaklı hesap kat ihtarı ile ödeme ihtarına uyulmaması üzerine yapılan icra takibine konu alacağın dava dışı bankadan 6098 sayılı yasanın 183. ve devamı maddelerinde düzenlenen alacağın temliki suretiyle, alacağı ipotekler ile birlikte devralan olup, aynı zamanda dava dışı alacağı devreden banka ile yapılan …A.Ş’nin kredi sözleşmesinin imzalayanları arasında olan ve aynı zamanda şirket ortağı olan …’nin annesi, kızı Seçil’in kocası olan …’nin kayınvalidesidir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 162 ve devamı maddelerinde düzenlenen müteselsil borçluluk mevzu ile 6098 sayılı yasanın kefalete ilişkin 586, 587 ve 589. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafın ipotekler ile birlikte temlik aldığı alacağına ilişkin bir takım hakları bulunmasına rağmen aynı zamanda yükümlülükleri de vardır. Davacının bu yükümlülüklerinden ilki 6098 sayılı yasanın 168. maddesinde ” Diğerlerine rücu hakkına sahip olan borçlulardan her biri ifa ettiği miktar oranında alacaklının haklarına halef olur.(1) Alacaklı, diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirirse bunun sonuçlarına katlanır(2)” şeklindeki düzenlemede açıkça düzenlemiştir. Buna göre de alacaklı müteselsil borçluların durumunu ağırlaştıracak hareketlerden kaçınmak zorundadır, zira borçlu ödemede bulunduğunda alacaklıya halef olacağından, diğer müteselsil borçlulara başvurabilecektir.
Yine 6098 sayılı yasanın 166. maddenin 2. fıkrasında “borçlulardan biri, alacaklıya ifada bulunmaksızın borçtan kurtulmuşsa diğer borçlular bundan ancak durumun veya borcun niteliğinin el verdiği ölçüde yararlanabilirler.” şeklindeki hüküm dikkate alındığında dosyamız davacısı tarafından, kredi sözleşmesinin kefili olan ve aynı zamanda aynı kredi sözleşmesinden kaynaklı ipotek veren konumunda bulunan ve davacının kızı ve damadı olan … ve …’nin 7.000.000,00 TL’lik taşınmazları üzerinde bulunan birinci sıradaki ipoteği , alacağı temlik aldığı gün feketmiş olması hususunun bu noktada yapılan değerlendirmesinde bunun kredi sözleşmesinin müteselsil kefilleri olan ve kredi sözleşmesinden kaynaklı olarak icra takibine maruz kalan dosyamız davalılarının aleyhine, zararına bir alacaklı hareketi olduğu, zira davalılar tarafından muhtemel ödeme halinde davacının kızı ve damadı olan diğer müteselsil borçlulara yapılacak başvuruda ipoteğin fek edilmiş olması nedeniyle ipoteğe başvurma imkanından yoksun bırakmış olduğu sabittir. Her ne kadar davacı tarafça bilahare sunulan beyan dilekçesinde 7.000.000,00 TL’lik ipoteğin fekkine karşılık 834.433,00’er TL kızı ve damadından tahsilatta bulunduğu, bunun toplamda 1.678.866,00 TL ye karşılık gelmesine rağmen bu tahsilata karşılık dava dışı kredi sözleşmesinin müteselsil kefilleri olan ve kredinin kullanıldığı … A.Ş’nin de hakim ortakları olan kızı Seçil ve damadı …’in taşınmazları üzerindeki tahsilatı çok aşan miktarda 7.000.000,00 TL’lik ipoteği fek etmiş olması, davalılar aleyhine bu müteselsil kefil borçluları borçtan kurtamış olduğuna kanaat getirilmiştir. Yine davacının aynı mahiyette ipotek verenlerden Aslı’nın 1.600.000,00 TL’lik ipoteği de fek ederek dosyamız davalıları aleyhine 6098 sayılı yasanın 166. maddesine aykırı davranmıştır.
Davacı, alacağı temlik alırken kızı ve kızının eşi adına olan taşınmaz üzerindeki birinci derecedeki 7.000.000,00 TL’lik ve yine dava dışı …’nın adına kayılı olan taşınmaz üzerindeki 1.600,000,00 TL’lik ki toplamda 8.600.000,00 TL’lik takip konusu kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın çok üzerinde, alacağı karşılayacak mahiyetteki ipotekleri fek ederek ve fekkin hemen sonrasında kredi sözleşmesinin müteselsil kefilleri olan kızı ve damadının ipoteği kaldırılmış olan taşınmazı 3. Kişiye satmış oldukları hususu ile, davacı tarafça bilahare bildirilen tahsilatların ceza soruşturması sonrasında, çok sonradan yapılmış olması ve yine alacağı temlik almış olmasına rağmen kredi sözleşmesini ve takip diğer borçlularına karşı herhangi bir girişimde bulunmamış olması hususları birlikte düşünüldüğünde davacının temlik aldığı alacakla kızı ve damadını ve diğer ipotek vereni bankaya karşı muhtemel ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipten kurtardığı, bu hareketi ile 6098 sayılı yasanın 166. maddesine aykırı davrandığı ve amacının özellikle kızı ve damadını devreden çıkartarak bankadan temlik aldığı alacağı dosyamız davalılarından tahsil etme gayesi güttüğü, bu nedenle 6098 sayılı yasanın 168/2 maddesi uyarınca ipoteklerini fek ettiği kişiler yönünden onların durumlarını iyileştirmiş olması nedeniyle bunun sonuçlarına katlanması gerektiği sabittir.
Yine Medeni Kanun 2. Maddesi uyarınca kişinin haklarını kullanırken dürüst davranması gerektiği ve hakkını kötüye kullanmaması gerektiği ilkesine de aykırı davrandığı, temlik sözleşmesinin şeklen geçerli olmasına rağmen ve banka ile davacı arasında bir muvaza ilişkisi olmamasına rağmen, temlik alınma aşaması ve sonrasındaki işlemlerin gayesinin diğer kredi sözleşmesi borçlularının kredi asıl borçlusu …A.Ş’nin ortaklarından olan kızı ve damadını özellikle ortadan çıkartarak dosyamız davalılarından bunun tahsili amacı güttüğü, dürüst davranmadığı ve hakkını kötüye kullandığı sabit olmakla davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının, davasının reddine karar verilmiş olması ve davacının alacağı temlik alır almaz yapmış olduğu ipotek fekleri, diğer kredi sözleşmesinin tarafı, takip borçluları olanlara karşı herhangi bir girişimde bulunmayıp sadece dosyamız davalılarına ilişkin davacı olması, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma dosyasına yansıyan beyanları ve takipsizlik kararının gerekçesi dikkate alındığında, davacının, bile bile bankadan temlik aldığı takibe dayalı alacağı ile birlikte devredilen ipotekleri kaldırdıktan sonra, ipotek verenlerin lehine, dosyamız davalılarının zararına olacak şekilde ve onların rücu imkanlarını ortadan kaldıracak şekilde hareket ederek, itirazın iptali davası açtığına kanaat getirildiğinden, bu nedenle kötü niyetli davranmış olması nedeniyle, ayrıca aleyhine takdiren %20 oranında hesaplanan 703.646,4 TL’lik kötü niyet tazminatının da davacıdan alınarak davalılara verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM
1-Davacının davasının reddine,
2-Takdiren %20 oranında hesaplanan 703.646,4 TL kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 44,40 TL ilam harcının peşin alınan 42.491,45 TL’den düşümü ile geri kalan 42.447,05 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üstünde bırakılmasına,
5-Davalılar kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 100.382,32 TL TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara…liğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …