Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/849 E. 2019/722 K. 16.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2017/849 Esas
KARAR NO: 2019/722

DAVA : İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 08/03/2017
KARAR TARİHİ: 16/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle oluşan cari hesap alacağı karşılığında davalının müvekkiline çek verdiğini, çekin vade tarihinde karşılıksız olduğunun anlaşıldığını, bunun üzerine alacağın tahsili amacı ile davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibine başladıklarını, davalının borcu olmadığını ileri sürerek takibe itiraz ederek durdurduğunu, bunun üzerine alacağın tahsili amacı ile huzurdaki davanın açılarak yapılan itirazın iptalini, takibin kaldığı yerden devamını, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP: Davalı tarafın cevap dilekçesi sunmadığı görüldü.

DELİLLER VE DEĞERLENDİRME:
Mahkememizde açılan dava: İİK.nun 67.maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
İcra İflas Kanununun 67/1 maddesine göre ‘Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Dava konusu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine toplam 28.741,23 TL üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, davanın, bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu ihtilaf; taraflar arasında bulunan damacana su satışına ilişkin ticari ilişki gereğince oluşan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılmış itirazın iptali noktasında toplanmaktadır.
Dosya mahkemece reesen belirlenen mali müşavir bilirkişiye tevdii edilerek rapor hazırlaması talep edilmiş bilirkişi raporunda ” Davacı yanın sunduğu yevmiye defterlerin TTK hükümlerine göre gerekli açılış onayına sahip olduğu, kapanış onayına ise sahip olmadığı, kebir ve envanter defterinin ibraz edilmediği, davacı defterlerinin HMK 222’ye göre delil niteliğinde olup olmadığı hususunun Sayın Mahkemenizin takdirinde bulunduğu, Davalı yanın ticari defterlerini sunmaması hakkında takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu, Davacı yanın ticari defterlerinde yapılan inceleme sonucunda, davalı yandan KAYDİ olarak, alacağının görünmediği, davacının alacağına dayanak yaptığı çekin ticari defterlerde kaydının tespiti için gereken kebir defterinin incclcme sunulmadığı, başka bir ifade ile defter detayının KEBİR defterinden anlaşılabileceği, bu defterin ise incelemede ibraz edilmediği, Davacı tarafından davalı yana keşide edildiği beyan edilen, fakat dosya içeriğine sunulmayan fatura ve irsaliyesinin içeriğine, tebellüğüne ve ürünlerin teslimine davalının itirazının olmadığı, ancak bu hususun KAYDİ anlamda tespiti için davalı yana teslim edildiği iddia edilen ürünlere ait sevk irsaliyesinin sunulması gerektiği, dolayısı ile mevcut hali ile davacı iddiasının KAYDİ anlamda izaha ve ispata muhtaç göründüğü.” şeklinde rapor sunmuştur.
Taraflarca yapılan itirazlar ve beyanlarında denetlenerek bilirkişiden ek rapor hazırlaması için tevdii edilmiş bilirkişi ek raporunda “Davacı tarafından sunulan faturalar ile ilişkili olan sevk irsaliyelerinin ibraz edilmediği, bu nedenle dava konusu ürünlerin tesliminin KAYDİ anlamda izaha ve ispata muhtaç göründüğü, ancak, davalının satıldığı iddia olunan ürünlerin teslimine dair dava dosyasında herhangi bir itirazının bulunmadığı, kök raporumuzda da belirtildiği üzere; davalının davacı yana, aldığı emtianın bir kısmına mahsuben müşteri çeki ciro ettiği, satın alınmayan bir mal için çek verilmesinin hayatın clağaıı akışına uygun olmayacağı düşünüldüğünde; davacı yanın bahse konu ürünleri teslim etmiş olabileceği, davacının davalıdan I5.000,00 TL çek bedeli kadar alacaklı olduğu kanaatine varılmakla” şeklinde ek raporunu sunmuş, ek raporda davacı vekili tarafından sunulan fatura suretleri değerlendirilmiş, fatura toplam miktarının 11.975,72 TL olduğu, faturaya bağlı sevk irsaliyelerinin olmadığı, faturada imzaların bulunmadığı belirtilmiştir.
Davalı asil mahkememizin 7 nolu celsesinde “Davayı kabul etmiyorum, davacı tarafça sunulmuş olan faturaları kabul etmiyorum, davacı ile herhangi bir ticari ilişkim olmamıştır, dava konusu olup bana gösterilen çek … A.Ş tarafından düzenlenmiş olup, o tarihlerde abim olan … ile birlikte kurmuş olduğumuz Misaş isimli firma lehtar gösterilerek çek keşide edilmiştir, aslında bu çek bana kesilmiştir, daha sonrasında bu çek benim işyerimde dururken kayboldu, dediğim gibi benim davacı olup, çekin arkasında ciranta olan … ile bir ticari ilişkim yoktur, çekin arkasındaki … – … isimli kaşe bana aittir, ancak üzerindeki imza benim değildir, … sucudur, damacana su satışı ile ilgili işyeri vardır, karşı komşu dükkanımızda işyeri vardı, babamla ahbap oldukları için benim işyerime de … sık girer çıkardı, o dönemde bu çekte benim iş yerimde olduğundan benim işyerime … girip benden habersiz almış olabilir, icra takibinden önce çekin üzerindeki tarihe yakın tarihlerde … gelip benden çek için ödeme istedi, ben de çekteki imzanın bana ait olmadığını söylerek ödeme yapmayacağımı söyledim, sonradan öğrendiğime göre … çekin keşidecisi …A.Ş den çek için bir kısım ödeme almış, bunu bana keşideci şirketin muhasebecisi söyledi, çek üzerinde keşide tarihlerinde de değişiklik yapılmıştır, bunun keşideciden başkası yapamaz, davayı kabul etmiyorum, reddini talep ediyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tüm dosya kapsamına göre, takip talebinde 15.000,00 TL bedelli çekten bahsedilmiş olması, buna rağmen davalının takibe yaptığı itirazda çekteki imzaya dair ayrıca ve açıkça bir itirazının olmaması, mahkememizce tebliğ edilen dava dilekçesine de cevap dilekçesi sunmayıp, yasal süresi içerisinde ayrı ve açık olarak imza inkarında bulunmaması, mahkememizin 7 nolu celsesindeki yasal süreler sonrasındaki beyanı ile imza inkarında bulunmuş olması dolayısıyla imza incelemesi yapılmasına gerek görülmemiş, beyanlarında “… sucudur, damacana su satışı ile ilgili işyeri vardır, karşı komşu dükkanımızda işyeri vardı, babamla ahbap oldukları için benim işyerime de … sık girer çıkardı, o dönemde bu çekte benim iş yerimde olduğundan benim işyerime … girip benden habersiz almış olabilir, icra takibinden önce çekin üzerindeki tarihe yakın tarihlerde … gelip benden çek için ödeme istedi, ben de çekteki imzanın bana ait olmadığını söylerek ödeme yapmayacağımı söyledim” şeklindeki ifadelerinin kesinlik arzetmediği, “almış olabilir” şeklinde ifadeler kullandığı, çek keşide yılının 2010 olup aynı yıl içerisinde bankaya ibraz edildiği, 2010 yılından beri davalıda olduğunu bildiği bu çek dolayısıyla davalının herhangi bir işlem yapmamış olduğu gözetildiğinde, her ne kadar davacı tarafça sunulan faturalarda teslim alan imzası yok ise de, bahsi geçen 15.000,00 TL bedelli çekin davalı tarafından davacıya verildiği kanaatiyle, aralarında ticari ilişki veya alacak- borç ilişkisi olmayan kişilerin birbirine çek vermesinin hayatın olağan akışına uygun olmaması, çek verilmiş ise karşılığında bir borç olması gerektiği, davacı taraf her ne kadar takip talebinde azıl alacak olarak 15.000,00 TL göstermiş ise de, sunulan fatura suretleri toplamı olan 11.975,72 TL lik miktar kadar alacaklı olduğunu ispatlamış sayılması gerektiği kanaatiyle takibin bu kadar miktar asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebinin reddine ve takip öncesi temerrüt olmadığından işlemiş faiz talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
İcra İflas Kanununun 67/2 maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” İşbu davada davalı mahkememizce bilirkişi raporu ve dosya kapsamı itibari ile haksız görüldüğünden ve talep olduğundan alacağın likit olması sebebiyle %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın kısmen kabulu ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına davalı tarafça yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 11.975,72 TL asıl alacak üzerinden aynı koşullarla kaldığı yerden devamına,
2-Belirlenen 11.975,72 TL alacağın %20 si oranında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Fazla talebin reddine,
4-Dava konusu olup, kabul edilen değer üzerinden alınması gereken 818,06 TL harçtan önceden davacıdan alınan peşin harç 256,17 TL harcın mahsubu ile kalan 561,89 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye aktarılmasına,
5-Davacı tarafça yapılmış olan toplam posta ve tebligat ücreti 142,00 TL, bilirkişi ücreti 650,00 TL olmak üzere toplam 792,00 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre (% 41,66) 329,94 TL yargılama gideri ve 256,17 TL peşin harç olmak üzere toplam 586,11 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinden, davalıdan tahsiline karar verilenden hariç kalan miktarın kısmen kabul- kısmen red dolayısıyla davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davacıya ödenmesine,
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davalıya ödenmesine,
9- Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip …

Hakim …
¸