Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/831 E. 2021/140 K. 17.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/831 Esas
KARAR NO:2021/140

DAVA:Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:21/09/2017
KARAR TARİHİ:17/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkil … ‘nin maliki olduğu … plakalı aracın davalı … şirketine Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğu, aracın 19.06.2017 tarihinde kilitli olan daire kapısının zorla açılmak sureti ile ikametinde gerçekleşen hırsızlık neticesinde araç anahtarının çalınarak aracının çalındığını, sabah saatlerinde olayın fark edilmesi üzerine güvenlik güçlerinin haberdar edildiği, davalı şirketin hasar ihbarı neticesinde araç anahtarının ele geçirilmesi biçiminin poliçe ve ek teminatlarda belirtilen hallere girmemesi sebebiyle ret edildiğini, davacının 19*06.2017 tarihinde saat 00.00 da evine girerek daire kapısını kilitlediğini, apartmanın güvenlik kamerası kayıtlarında yüzü kapalı şüpheli kişinin apartman kapısını açarak içeri girdiği ve bir süre sonra çıktığının görüldüğü, davalı şirkete hasar ödemesinin yapılması için 23.08.2017 tarihinde …. Noterliğinin … no.lu ihtarnamesinin gönderildiğini ve davalının ödeme yapılmadığını ve cevap vermediğini beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 102.993,00.- TL’nin rizikonun gerçekleşme tarihi olan 19.06.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle Davacının dilekçesinde belirttiği … plaka sayılı araç müvekkil şirket nezdinde … no.lu, 21/10/2016 – 21/10/2017 vadeli Kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, Davacı; adına kayıtlı aracın, 19.06.2017 tarihinde hırsızlık sonucu çalınması sebebi ile zararının tazmini talebinde bulunduğunu, Konu dava öncesinde de hasarın Müvekkil Şirkete ihbarına müteakip gerekli ekspertiz çalışmaları ve incelemeler yapılmış olup poliçe genel ve özel şartları gereğince konu talebin poliçe teminatı dışında kaldığı ve Müvekkil şirketin sorumluluğu olmadığının Davacıya bildirildiğini, Öncelikle Davacının yetkisiz ve görevsiz mahkemeye başvuruda bulunulmuş olup, davanın görevsizlik ve yetkisizlik sebebi İle usulden reddi gerekmekte olduğunu,Sigortalının gerçekleştiğini beyan ettiği hırsızlık aracın kontak anahtarının ikametten çalınması sureti ile gerçekleştiğini, Dosya içerisindeki sunulan belgelerden de anlaşılacağı üzere hırsızlık ikamet giriş kapısından herhangi bir zorlama veya kanırtma olmadan gerçekleştiğini. Ayrıca, bina giriş kapısında da herhangi bir olumsuzluk mevcut bulunmadığını,. İlaveten sigortalının beyanlarında ikamet giriş kapısını kilitleyip kilitlemediğinden de emin olmadığını ifade etmekte olduğunu, konu dosyada ifadeler İncelendiğinde sigortalının evine herhangi bir zorlama olmadan girilerek hırsızlığın gerçekleştiği çekişmesiz bir konu olduğunu, Konu olayda da sigortalının aracının anahtarının ele geçiriliş biçimi poliçeler verilen teminat İçindeki hallere uymamakta olduğunu. açıklanan sebeplerle konu talep Müvekkil Şirketin poliçe teminatları dışında olup. Müvekkil Şirketin haklı sebeplerle talebi reddetmiş ve dava açılmasına da sebebiyet vermemiş olduğunu, tüm bu nedenlerle . Haksız davanın Reddine, Dava açılmasına sebebiyet verilmediğinden faiz ve ferilere ilişkin davacı taleplerinin Reddine, Davacının tüm delillerin tarafımıza tebliğine dek cevap ve delil sunma hakkımızın saklı tutulmasına, karar verilmesini talep etmiş olduğu görülmüştür.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, tazminat davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilafın taraflar arasındaki kasko poliçesi kapsamında davacıya ait evde bulunan araç anahtarının çalınması sonrasında davacıya ait aracın da çalınması üzerine tazminat alacağı olup olmadığı hususlarında toplandığı görüldü.
Mahkememizin 06/03/2019 tarihli duruşma zaptı ara kararı gereğince dosyanın bilirkişiye tevdi olunduğu, bilirkişinin 30/10/2019 tarihli raporunda özetle; dava konusu aracın çalınmasında davacının kusuru bulunmadığı, davacının aracının kasko sigorta güvencesinde iken çalındığı, davacının talebinin kasko genel şartları gereği teminat kapsamında bulunduğu ve davalı şirketin zarardan sorumlu olacağı, davalı şirketin 04/08/2017 tarihi itibariyle temerrüde düştüğünün kabulü gerektiği, araç değer tespitinin uzmanlık ananında bulunmadığından bu hususta değerlendirme yapılamayacağının rapor edildiği görülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1.maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” hükmü yer almaktadır. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir. Yine, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlediğinden, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II.maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.maddesinde; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü yer almaktadır. HMK 114/1-c maddesi uyarınca “Mahkemenin görevli olması” dava şartlarından olup, HMK 138 maddesi dikkate alınarak dava şartlarının öncelikle karara bağlanması gerekmektedir. HMK 115.maddesinde ise “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir…” düzenlemesi yer almaktadır.
28/11/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır.
Dosyamız kapsamı değerlendirildiğin de; davacı ile davalı arasında genişletilmiş kasko sigortası sözleşmesi bulunmasına, davanın 6502 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra açılmasına ve sigortalı aracın hususi araç olmasına göre davacının bu hukuki işlem içerisinde tüketici konumunda olduğu, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin de tüketici işlemi olduğu, görevli mahkemenin tüketici mahkemeleri olduğu anlaşılmakla davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin … TÜKETİCİ MAHKEMESİ olduğuna,
3-HMK ‘nun 331/2. maddesi gereğince yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda görevli mahkemece karar verilmesine,
4-HMK ‘nun 331/2. maddesi son cümlesi uyarınca dosya süresi içinde görevli mahkemeye gönderilmediği takdirde talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 20/1. maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süre içinde başvurulması halinde dosyanın görevli mahkemesine gönderilmesine, belirlenen süre içinde başvurulmadığı takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı 17/02/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır