Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/83 E. 2020/149 K. 18.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/789 Esas
KARAR NO : 2020/224

ASIL DAVADA DAVA: TAZMİNAT
ASIL DAVA TARİHİ : 12/11/2004

BİRLEŞEN… 13.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2005/186 ESAS SAYILI DOSYASI

BİRLEŞEN DAVA : TAZMİNAT
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ: 19/02/2005
KARAR TARİHİ : 02/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili sunduğu dilekçede özetle, …’nin 01.07.2002 tarih ve 441 nolu kararı ile 4389 sayılı yasanın 15/7 a md göre … A.Ş’nin temettü hariç ortaklık hakları ile denetiminin … tarafından devralındığını, karar ile yönetim ve denetim kurulu üyelerinin tümünün görevden alındığını ve yerine yenilerinin seçildiğini, davacı şirketin 2002 ve 2003 yıllarına ait genel kurulu toplantılarının 01.10.2004 tarihinde yapıldığını, gündemin 5. md 01.01.2002 ile 01.07.2002 tarihleri arasında görev yapan yönetim kurulu ile denetçilerin ibralarının onaya sunulması ve ibra edilmeyen yönetim ve denetim kurulu üyelerine şirketin uğramış olduğu zararlardan sorumluluğu tespit edilenler hakkında kişisel sorumluluk davaları açılıp açılmamasına karar verilmesi görüşülmüş ve bu tarihler arasında görev yapan yönetim kurulu üyeleri …, …, … ve … hakkında kişisel sorumluluk davası açılmasına karar verildiği, bu kişilerin dilekçede belirtildiği üzere geri ödeme gücü olmadığı halde …A.Ş ile 4.000.000 USD tutarlı kredi sözleşmesi imzalandığını, yine grup şirketlerinden … A.Ş’nin ödeme gücü olmamasına rağmen 6.650.010 USD’lik para yardımı yapıldığı, son sözleşmede KDV’nin eksik tahakkuk ettirilmesi nedeniyle maliye tarafından 356.500.000.000 TL tutarlı ödeme talep edildiğini, yönetim ve denetim kurulu üyelerinin meydana gelen zarardan müşterek ve müteselsilen sorumlu olduklarını, hiçbir tahsilatın yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin istemleri saklı kalmak koşuluyla 5.000 USD’nin belirtilen tarihlerden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.

CEVAPLAR :
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, zararlandırıcı hiçbir işlemin gerçekleşmediğini, … ile yapılan 4.000.000 USD bedelli krediye kefalet ile ilgili uygulamanın kendisi görevde olmadığı dönemde gerçekleştiğini ve bundan sorumlu olamayacağını, yine …ile yapılan işlemde de kendisinin yönetim kurulu üyesi olmadığını, ayrıca dekoderlerin başka bir finansal kiralama şirketinden alınan parayla kiralandığını, aradan geçen süre içinde para istenmemesinin tamamen şirketin kusurundan kaynaklandığını, Vergi Dairesi’nden istenilen paralardan müvekkilinin sorumlu olamayacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, … ile ilgili kefillik işleminin yapıldığı 26.08.1998 tarihinde müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olmadığını, ayrıca bu şirketin grup şirketi olup davacı şirketin de ortağı olduğunu, ayrıca …’in yaptığı sözleşmede müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olmadığını ve zaten sözleşmenin bir tadil sözleşmesi olduğunu, yine Maliye Teftiş Kurulu ile yapılan uzlaşma sonucunda doğan cezanın da müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olmadığı zamana denk geldiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin … ile yapılan kefillik sözleşmesinde yönetim kurulu üyesi olmadığını, ayrıca grup firmaların birbirine kefalet vermesinin yanlış olmadığını, …Yayıncılığın sadece davacı şirketten değil başka finans şirketlerinden de alım yaptığını, maliye ile yapılan uzlaşma sırasında da müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
…vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin … ile yapılan kefillik anlaşmasında yönetim kurulu üyesi olmadığını, ayrıca …’in dekoder kiralanması olayının zamanaşımına uğradığı gibi 2001 yılına ait genel kurulda ibra edildiklerini ve maliye ile yapılan uzlaşmada kesinlikle kendilerinin yönetim kurulu üyesi olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

BİRLEŞEN İST. 13.ASLİYE TİC. MAH.2005/186 E.SAYILI DOSYASINDA;
DAVA : Davacı vekili sunduğu dava dilekçesinde, davacı şirketin temettü hariç yönetim ve denetiminin …’ye geçtiğini, atanan yeni denetçilerin yaptıkları denetimde davacı şirketin grup şirketlerden olan …’ın … Bank’tan aldığı 4.000.000 USD tutarlı krediye kefil olunduğunu, yine grup şirketlerinden …A.Ş’nin geri ödeme gücü olmamasına rağmen 6.650.010 USD tutarındaki dekoderleri bu şirkete kiralayarak davacıyı zarara uğrattıklarını, yine Maliye Teftiş Kurulu ile … A.Ş ve …arasında yapılan sözleşmenin yasaya aykırılığı nedeniyle doğan vergi borcu açısından uzlaşmaya gidildiğini, 316.000 TL tahakkuk etmesine rağmen bunun 356.500 TL olarak ödendiğini, aradaki farkın zarar olduğunu, yine davacı şirket yöneticilerinin grup şirketlerinden olan … A.Ş ile 21.07.1998 tarihinde yat kiralanmasına konu finansal kiralama sözleşmesinin imzalandığını, 24.750.000 … yat bedeli ve 450.000 … masraflar olmak üzere 25.200.000 …’lik sözleşmeden hiçbir teminat alınmadığını ve bilerek şirketin zarara uğratıldığını, … adlı yatın yapım kontratını karşı firma ile hiçbir yetkisi olmamasına rağmen …’un tek başına imzaladığını ve ödenen 637.280 EURO’nun boşa gittiğini, bu yat nedeniyle şirketin 1.607.356,81 EURO zarara uğratıldığını belirterek şimdilik kaydıyla bu zararlara karşılık olarak 5.500 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAPLAR :
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, şirketlerin grup şirketler olması nedeniyle birbirlerine destek olduklarını, müvekkilinin …Yapımcılık ile yapılan sözleşmede yönetim kurulu üyesi olmadığını ve imzasının bulunmadığını, Maliye’nin kestiği cezaya karşılık yargı yoluna gidildiğini, … A.Ş ile yapılan finansal kiralama sözleşmesinde karar mercii olmadığı gibi imzasının bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin 04.03.2000 tarihinde yönetim kurulu üyeliğine atandığını ve 20.02.2001 tarihinde noter kanalıyla gönderdiği ihtarname ile görevden ayrıldığını, ayrıca 2001 yılına ilişkin genel kurulda ibra edildiklerini, … lehine imzalanan kefillik sözleşmesinden dolayı zamanaşımı gerçekleştiğini, müvekkilinin …ile yapılan sözleşmede yönetim kurulu üyesi olmadığı gibi, … adlı yatın alınmasında da herhangi bir katkısının olmadığını belirtmiştir.
Davalı … ve … vekilleri cevap dilekçelerinde, ibra edildikleri döneme ilişkin sorumluluk davası açılmasının hukuka aykırı olduğunu ve zamanaşımının dolduğunu belirterek davanın reddini istemişlerdir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, …’a kefil olmasının gayet yerinde olduğu, …Filmcilik ile ilgili kendisinin imzasının olmadığı, Maliye ile yapılan uzlaşmada müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olmadığını, … adlı yatın yapımında ve alımında müvekkilinin hiçbir katkısının olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, …al ile yapılan kefillik sözleşmesinde ve …ile yapılan kiralama sözleşmesinde, aynı şekilde… ile yapılan sözleşmede müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, grup şirketlerine kefalet verilmesinin ticari hayatın gerçeği olduğu, …’in kâr eden bir kuruluş olduğu, yargı yolu varken uzlaşmaya gidilmesinin doğru olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, ticari hayat gereğince davacı şirketin … ile grup şirketi olması nedeniyle kefil olduğunu, …ile yapılan finansal kiralama sözleşmesinin eski tarihli olduğunu ve o tarihte şirketin kâr ettiğini, finansal kiralama kanununa muhalefet edildiği nedeniyle yapılan uzlaşma sonucunda istenen para açısından ibra edildiklerini,… ile yapılan sözleşmenin doğru olduğu, 5 yıl vadeli kredi ile bunun gerçekleştirildiği, kesinlikle bir zarar yapılmadığı belirtilerek davanın reddini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekilleri cevap dilekçesinde, 22.02.2001 tarihinde …ile yapılan sözleşmenin tadil sözleşmesi olduğu, daha önce yapılan finansal kiralama sözleşmesi tarihinde görevde olmayan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağı, ayrıca …’in kâr eden bir kuruluş olduğu belirtilerek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde,, müvekkilinin görev yaptığı tarihler dikkate alındığında sadece 22.02.2001 tarihli tadil sözleşmesinden sorumlu tutulduğu ancak müvekkilinin sorumlu olmadığı belirtilmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, öncelikle, olayın gerçekleştiği tarih dikkate alındığında zamanaşımının dolduğu, müvekkilinin denetçi olarak tüm görevleri yerine getirdiğini, ihmali veya kusurunun bulunmadığını, grup şirketlerinin birbirine kefil olmasının ticari teamül haline geldiğini, bundan dolayı davacı şirketin bir zararının olmadığını, finansal kiralama konusunda herhangi bir zarar bulunmadığını, ıslah talebinin de yerinde olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE :
Asıl ve birleşen dava, davacı şirketin yönetim kurulu ve denetim kurulu üyelerinin görev yaptıkları dönemde gerek kendilerinin yapmış oldukları şirketi zarara uğratan tasarruflar nedeniyle, gerekse kendilerinden önce görev yapmış yönetim kurulu ve denetim kurulu üyelerinin işlemleri yönünden gerekli prosedürü işletmemeleri nedeniyle şirketin uğramış olduğu zararın tazmini istemine ilişkindir.
Dava, … AŞ Denetçileri …ve …tarafından açılmış ise de; yargılamanın devamı sırasında, … tarafından alacağın ve davanın temlik alındığına ilişkin belge sunulmuştur.
Bozma ilamından önce alınan bilirkişi raporunda, davacı şirketin yönetim ve denetimine … tarafından el konulmasından sonra yapılan incelemede ve daha sonraki genel kurullarda özellikle … tarafından … A.Ş’den alınan 6.500 USD tutarlı krediye kefil olunduğu, kefil olunan şirketin öz sermayesinin o tarih itibariyle 1.180.910.000.000 TL olması dikkate alındığında kredi için yeterli olduğunun söylenebileceği, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün… sayılı dosyasında bu kredi açısından takibin devam ettiği ve şirketin kasasından çıkan herhangi bir paranın henüz olmadığı, ayrıca zararın gerçekleştiği 26/06/1998 tarihi esas alındığında TTK 309.md görülen 5 yıllık zamanaşımının dolduğu, davalılara yüklenen …Filmciliğin kiraladığı dekoderlerin bedellerinin finanse edilmesi hususundaki konuda ise, kiralanan tarihte daha pahalı dekoderden bahsedilemeyeceği, zarar miktarının davacı tarafından ispatlanamadığı, yönetim kurulu üyelerinin yetkilerini kullanarak ticari bir işleme giriştikleri ve o tarihteki koşullar çerçevesinde değerlendirilmesi sonucunda kusurlu olmadıkları, davacı ile …arasında imzalanan sözleşmenin yasaya aykırılığı ve KDV’nin eksik tahakkuk ettirilmesi konusunda ise, finansal kiralama kanununa nasıl aykırılık oluştuğunun ve zararın nasıl doğduğunun açıklanamadığı, zarar olarak 40.500 TL fazla ödemenin gösterildiği, oysa ki bunun yönetim kurulunun uzlaşma yolunu seçmesinden kaynaklandığı ve bu hakkın kullanılmasından dolayı davalıların sorumlu tutulamayacağı, yine … A.Ş ile … A.Ş arasında 21/07/1998 tarihli yat kiralama sözleşmesinde zararın ne şekilde olduğunun açıklanamadığı, kar ve zararın açıklanması gerektiği, buna ilişkin belge sunulamadığı ve dolayısıyla yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğundan bahsedilemeyeceği, denetçilerin ise, TTK 359 md belirlenen sorumluluklarının somut davada ele alınması halinde denetçilerin kendilerine yüklenen görevleri yasaya uygun yerine getirmedikleri takdirde sorumlu olacakları, denetçilerin görevlerini yerine getirdiği, yönetim kurulu üyelerinin görevlerine müdahale etmelerinin söz konusu olamayacağı belirtilmiş, alınan ek raporda ise TTK 309 ve devamı md gösterilen hususlarda zamanaşımının dolduğu, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun zararın henüz gerçekleşmemesi ve şirketten para çıkmaması nedeniyle mümkün olmadığı, denetçilerin de görevlerini tam olarak yaptıkları yönünde görüş ve kanaat sunulmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde, Mahkememizin … Esas, … Karar sayılı kararı ile davacının gerçekleşmiş bir zararının olmadığı, olması muhtemel zararlar davalıların eylemleri arasında uygun illiyet bağının kurulamadığı, yönetim kurulu üyelerinin ticari hayatı gereklerini yerine getirdikleri ve denetçilerin görevlerini savsaklamalarından da bahsedilemeyeceği gerekçesi ile asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş olup, kararın temyiz edilmesi sonucu Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/6026 Esas, 2014/15533 Karar sayılı 14/10/2014 tarihli ilamı ile “1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin asıl davaya yönelik tüm, birleşen davaya yönelik aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları ile davalı …’un asıl davaya yönelik vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Dava, şirket yönetim kurulu ve denetçilerinin sorumluluğuna yönelik tazminat istemine ilişkindir. Birleşen davada, davalı …’un yetkisi bulunmadığı halde … adlı yatın yapım kontratını tek başına imzaladığı, yatın yapımı nedeniyle yapılan ödemeler, garanti, mühendislik ve müşavirlik vs. masraflar için toplam 1.607.356,81 Euro şirket zararının oluştuğu ileri sürülmüştür. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporunda, … tarafından kredi çekilerek yatın inşaası tamamlanıp 3.300.000 Euro’ya satıldığı, maliyet fiyatı ile satış fiyatı arasında 2.115.561 Euro fark oluştuğu, bu konumdaki bir yatın satış fiyatının tespitine ilişkin değerlendirme yapılmasının uzmanlık alanı dışında kaldığı belirtilmiş olup, mahkemece, yatın maliyet ile satış fiyatı arasında emsal değerler dikkate alınarak bir zarar oluşup oluşmayacağı yönünde içinde gemi mühendisleri de bulunacak bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik bilirkişi raporuna istinaden yazılı şekilde davalıların sorumluluğu bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiş, davacı vekilinin davalı …, …, …, …, …, …, … hakkındaki birleşen davaya yönelik verilen karara ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.” hükmü ile asıl dava yönünden hükmün onanmasına, birleşen davanın yukarıda belirtilen hususlar yönünden bozulmasına karar verilmiş olup, karar düzeltme istemi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/1732 Esas, 2016/6717 Karar sayılı 16/06/2016 tarihli ilamı ile “1- Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, HUMK’un 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen davacı … vekili ile davalılar …, …, … vekillerinin tüm, davalı … vekilinin ise aşağıdaki bent dışında kalan sair karar düzeltme isteklerinin reddi gerekir. 2-Dairemizin 2014/6026 Esas, 2014/15533 Karar ve 14/10/2014 günlü bozma ilamının sonuç bölümündeki “BOZULMASINA” ibaresinden sonra gelmek üzere “(3) nolu bentte açıklanan nedenlerle bozma sebep ve şekline göre davalı … vekilinin birleşen davaya yönelik vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına” ibarelerinin eklenmesine, işbu maddi hata düzeltimine ilişkin kararın yukarıda belirtilen ilamın eki sayılmasına karar vermek gerekmiştir.” denilerek maddi hatanın düzeltilmesine ve sair karar düzeltme taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Asıl Dava Yönünden Değerlendirme;
Asıl davada, …Fonu’nun 01/07/2002 tarih ve 441 nolu kararı ile hisseleri tamamen …’ye intikal eden ve… AŞ ile devir yoluyla birleşen … TAŞ’nin eski hakim ortaklarından ve yöneticilerinden olan fon alacaklarının tahsili ile fonun …AŞ’den olan alacaklarının tahsili bakımından 4389 sayılı yasanın 15/7 (a) maddesine göre … A.Ş’nin temettü hariç ortaklık hakları ile denetiminin … tarafından devralındığı, karar ile yönetim ve denetim kurulu üyelerinin tümünün görevden alındığı ve boşalan yönetim kurulu üyeliklerine yenilerinin atanmasına, denetim kurulu üyeliklerine ise … ve …’ın atanmasına karar verildiği, daha sonra denetim kurulu üyeleri olan … ve …’ın yerine … tarafından atama yapılarak davacı şirketin 2002 ve 2003 yıllarına ait genel kurulu toplantılarının 01/10/2004 tarihinde yapıldığı, toplantı gündemin 5. maddesinde 01/01/2002 ile 01/07/2002 tarihleri arasında görev yapan yönetim kurulu ile denetçilerin ibralarının onaya sunulması ve ibra edilmeyen yönetim ve denetim kurulu üyelerine şirketin uğramış olduğu zararlardan sorumluluğu tespit edilenler hakkında kişisel sorumluluk davaları açılıp açılmamasına karar verilmesinin görüşülmesi neticesinde davalılarının yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptıkları 01/01/2002-01/07/2002 tarihleri arasında gerek yapmış oldukları tasarruflar nedeniyle gerekse kendilerinden önceki seleflerinin yapmış oldukları hatalı işlemlerle ilgili gerekli prosedürleri işletmemeleri ve gerekli önlemleri almamaları nedeniyle ibra edilmemelerine ve haklarında kişisel sorumluluk davası açılmasına karar verildiği belirtilerek şirketin uğramış olduğu zararların tazminini talep edilmiş olup, Mahkememizin … Esas, … Karar sayılı kararı ile asıl davanın reddine karar verildiği, kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/6026 Esas, 2014/15533 Karar sayılı 14/10/2014 tarihli ilamı ile onandığı ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/1732 Esas, 2016/6717 Karar sayılı 16/06/2016 tarihli ilamı ile karar düzeltme isteminin reddine karar verildiği belirlenmiş olmakla, asıl dava yönünden karar kesinleştiğinden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Birleşen Dava Yönünden Değerlendirme;
Birleşen davada; … Fonu’nun 01/07/2002 tarih ve 441 nolu kararı ile hisseleri tamamen …’ye intikal eden ve … AŞ ile devir yoluyla birleşen … TAŞ’nin eski hakim ortaklarından ve yöneticilerinden olan fon alacaklarının tahsili ile fonun …AŞ’den olan alacaklarının tahsili bakımından 4389 sayılı yasanın 15/7 (a) maddesine göre … A.Ş’nin temettü hariç ortaklık hakları ile denetiminin … tarafından devralındığı, karar ile yönetim ve denetim kurulu üyelerinin tümünün görevden alındığı ve boşalan yönetim kurulu üyeliklerine yenilerinin atanmasına, denetim kurulu üyeliklerine ise … ve …’ın atanmasına karar verildiği, daha sonra denetim kurulu üyeleri olan … ve …’ın yerine … tarafından atama yapılarak … AŞ yönetim kurulunun 10/02/2005 tarih ve 2005/2 sayılı kararı ile şirketin zararına neden olan geriye doğru 5 yıllık sürede görev yapan yönetim kurulu üyeleri ile denetim kurulu üyeleri hakkında kişisel sorumluluk davaları açılmasına oybirliği ile karar verildiği, … AŞ’nin bilanço ve gelir tabloları üzerinde yapılan incelemede gerek yönetim kurulu üyesi olarak gerekse üst yönetim kademesinde görev yapmış kişilerin;
… AŞ’nin ödeme gücünün olmadığını bildikleri halde, bu şirketin … Bankasından aldığı 4.000.000 USD krediyi davacı şirket adına kefil sıfatıyla imzalayarak davacı şirketi 4.000.000 USD zarara uğrattıkları,
Grup şirketlerden olan … AŞ’nin geri ödeme gücünün olmadığını bildikleri halde, baz maliyeti 6.650.010 USD olan dekoderleri … AŞ’ye kiraladıkları ve şirketi 6.650.010 USD zarara uğrattıkları,
… AŞ ile …AŞ arasında imzalanan “…” sözleşmelerinin Finansal Kiralama Kanununa hilafet ve KDV’nin eksik tahakkuku nedeniyle Maliye Bakanlığı tarafından vergi ve ağır kusur cezası olarak 356.500.000.000 TL ödendiği, Maliye Bakanlığı ile uzlaşılması halinde ödenecek rakamın 316.000.000.000 TL olmasına rağmen bu yola başvurmayarak şirketi 40.500.000.000 TL zarara uğrattıkları,
… AŞ ile grup şirketlerinden olan … AŞ arasında yat kiralanmasına ilişkin FKS imzalandığı, toplam bedelin 25.200.000 … olmasına rağmen … AŞ’den teminat alınmadığı, sözleşme bedelinin yüksek olmasına rağmen yönetim kurulu kararı alınmadığı ve kira bedelinin … AŞ’den tahsil edilmediği, şirketi 4.000.000 USD zarara uğrattıkları,
… isimli yatın yapım kontratını davacı şirket adına davalı …’un tek başına imzaladığı, yine yetkisi olmadığı halde yatın proje yöneticisi ile tek başına sözleşme imzaladığı, bu kapsamda yapılan tüm ödemelere onay vererek davacı şirketi 1.287.483.294 TL zarara uğrattığı, diğer yönetim kurulu üyeleri ile denetim kurulu üyelerinin ise ödemelere göz yumarak sorumlu oldukları, yine bu yatın inşası için yapılan ödemeler, garanti masrafı, mühendislik ve müşavirlik hizmetleri vs masraflar nedeniyle 1.607.356,81 Euro ödeme yaparak şirketi zarara uğrattıkları iddiası ile dava dilekçesinde şimdilik 5.500,00 TL’nin tahsili talep edilmiş, davacı temlik alan vekili 17/02/2005 tarihli dilekçesi ile davasını 9.931.000,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Mahkememizce bozma ilamı uyarınca dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup tanzim olunan bilirkişi heyet raporunda özetle; teknik bilirkişiler tarafından yapılan inceleme neticesinde, 1998 yılında 5.415.561 Euro bedel ödenerek satın alınmış olan … isimli yatın, Aralık 2003 tanhinde, yani 5 yaşında iken satışa çıkarılması nedeniyle, değerinden %35-40 oranında azalma ile 3.300.000 Euro bedelle satılmış olmasının makul kabul edilmesi gerekeceği belirtilmiş ve sorumluluk davası koşullarından olan “zarar” koşulu oluşmadığından, davalı yönetim kurulu üyelerinin sonımlıı tutulamayacağı, kaldı ki, bir an için huzurdaki dava bakımından zararın meydana geldiği sonuç ve kanaatine ulaşılmış olsaydı dahi, … isimli yatın satışı davalı yönetim kurulu üyelerinin görevlerini ifası sırasında değil, Aralık 2003 tarihinde yani … Anonim Şirketi temlik alan sıfatıyla …’ye geçtikten sonra gerçekleştiğinden davalı yönetim kurulu üyelerinin sorumlu tutulamayacağı yönünde görüş ve kanaat sunulmuştur. Bozma ilamı uyarınca düzenlenen raporun emsal değerlendirmesi ve yapılan hesaplamalar dikkate alındığında denetime açık olduğu yönünde Mahkememizce kanaat oluşmuş ve hükme esas alınmıştır.
Dava, davacı şirketin eski yönetim ve denetim kurulu üyeleri olan davalılar aleyhine açılan sorumluluk davasıdır. 6762 sayılı TTK’nın 320.maddesinde ile yönetim kurulu üyelerinin görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeni ile yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek durumda olduğu, TTK’nın 336.maddesinde yönetim kurulu üyelerinin şirket namına yapmış oldukları işlemlerden dolayı şahsen sorumlu olmadıkları ancak kanunda yazılı hallerde gerek şirkete gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen sorumlu oldukları, TTK’nın 337.maddesinde yeni seçilen yada tayin olunan yönetim kurulu üyelerinin, kendinden önceki yönetim kurulu üyelerinin yolsuz işlemlerini denetçilere bildirmeleri gerektiğine işaret edilerek, bildirilmemesi halinde daha sonra göreve başlayan kişilerin de sorumlu tutulabilecekleri, TTK’nın 338.maddesinde yönetim kurulu üyelerinin yapmış oldukları işlemlerde kusurları olmadığını ispat ettikleri takdirde sorumlu olmayacakları, TTK’nın 354.maddesinde denetçilerin yönetim kurulunun faaliyetlerini inceleyip noksanlık ve yolsuzlukları yada kanuna, ana sözleşmeye aykırı hareketleri gerekli birimlere bildirmekle mesul oldukları, TTK’nın 359.maddesinde denetçilerin kanun veya esas mukavele ile kendilerine yükletilen vazifeleri hiç veya gereği gibi yapmamalarından doğan zararlardan dolayı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe müteselsilen sorumlu oldukları düzenlenmiştir. Kural olarak, yönetim kurulu üyeleri şirket adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamazlarsa da, 6762 sayılı TTK’nn 336. maddesinde belirtilen hallerde ortaklığa ve ortaklık alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe tüm yöneticiler oluşan zarardan müteselsilen sorumludurlar. Yani yönetim kurulu üyelerinin, görevlerinin ifası sırasında bir zarar oluşmuşsa, bu zararın üyelerin kusurlu eylemi sonucu meydana geldiğinin kabulü gerekmektedir. Türk Ticaret Kanunu yönetim kurulu üyeleri için kusur esasına dayanan bir sorumluluk öngörmüş ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine kusur karinesi kabul etmiştir. 6762 sayılı TTK’nun 338. maddesinde, yönetim kurulu üyelerinin kusur ve sorumluluklarının bulunmadığını ispat etmedikleri takdirde zarardan sorumlu oldukları düzenlenmiştir. Yine 6762 sayılı TTK’nun 346. maddesinde, yönetim kurulu üyelerinin kural olarak müdürlerin sebebiyet verdikleri zararlardan sorumlu olmadıkları, ancak ehil olmayan müdürler tayin etmek veya onların şirket için zararlı olan iş ve işlemlerine karşı müsamaha göstermek veya idare meclisinin salahiyetli olmadığı hususlara müdürleri mezun kılmak suretiyle sebebiyet verdikleri zararlardan dolayı şirkete karşı 336. madde hükmünce sorumlu olacakları belirtilmiştir. Denetim kurulu üyelerinin de kusursuz olduklarını ispat etmedikçe zarardan sorumlu bulundukları, 6762 sayılı TTK’nun 359. maddesinde düzenlenmiştir. Ancak sorumluluklarına gidilmesi için bir zararın oluşması gerekmektedir. Bu düzenlemeler ışığında dosya incelendiğinde; bilirkişi heyetince düzenlenen raporun teknik incelemede kısmında, zarara sebebiyet verdiği iddia edilen yatı imal etmiş olan Fransa’da yerleşik… firmasının bu türden yatların inşasını yapan tanınmış bir marka olduğu, firmanın resmi internet sitesinde yapılan araştırmada, bugün için satışa çıkarılmış benzer özelliklerde yatların satışa sunulmuş fiyatları değerlendirildiğinde; 2008 yılında imal edilmiş … isimli yatın, 11 yaşında iken 2.490.000 Euro bedelle satışa çıkarıldığı, 2001 yılında imal edilmiş olan … isimli yat için 18 yaşında iken 1.400.000 Euro talep edildiği, değer tespitinin yapılması istenen 1998 yılı üretimi … isimli yelkenli yatın satıldığı Aralık 2003 tarihinde 5 yaşında olduğu, tekneler yaşlandıkça 2.el değerlerinde azalma olmasının normal ve bilinen bir durum olup, bu türden yelkenli/motorlu teknelerin motoryat tipinde tekneler gibi çok sayıda kullanıcısı ve alıcısı olmadığı, bu tip bir teknenin her sene takribi %7-8 oranında değer kaybedeceği, bu durumda, 5 yıl sonundaki değerinin ise maliyet değerinin ortalama %35 – 40’ı kadar altında olacağı, emsal olarak alınabilecek iki yat için talep edilen fîyatlar bakımından yapılan mukayesede de, durumun benzer olduğu, bu yönde yapılacak hesaplama ile 1998 yılında 5.415.561 Euro bedel ödenerek satın alınmış olan … isimli yatın, Aralık 2003 tarihinde, yani 5 yaşında iken satışa çıkarılması nedeniyle, değerinden %35-40 oranında azalma ile 3.300.000 Euro bedelle satılmış olmasının makul kabul edilmesi gerekeceği hesap edilmiştir. Teknik heyetçe yapılan hesaplama neticesinde bir zararın oluşmadığı belirlenmekle, zarar oluşmadığından yönetim kurulu ve denetim kurulu üyelerinin sorumluluklarından söz edilemeyeceğinden birleşen davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM
1-Asıl dava yönünden mahkememizin … esas, … karar sayılı kararı ile verilen red kararının Yargıtay 11. H.D.’nin 2014/6026 esas, 2014/15533 karar sayılı ilamı ile onandığı ve karar düzeltme talebinin reddi ile asıl dava yönünden kararın kesinleştiği anlaşılmakla yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
2-Birleşen İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2005/186 esas sayılı dosyası ile açılan davanın reddine,
3-Birleşen dava yönünden Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 54,40 TL ilam harcının peşin alınan 74,30 TL’den düşümü ile geri kalan 19,90 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üstünde bırakılmasına,
5-Davalılar kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 3.400,00 TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
Dair, dava dosyasının daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olmasından dolayı kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün süre içinde Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere davacı … vekili ile hazır olan davalılar vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Başkan …
E-imza
Üye …
E-imza
Üye …
E-imza
Katip
E-imza

BU EVRAK 5070 SAYILI KANUN GEREĞİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞTIR