Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/813 E. 2018/1184 K. 05.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/813 Esas
KARAR NO : 2018/1184
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 30/11/2006
KARAR TARİHİ: 05/12/2018
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı tarafından davalı şirkete toplam 5495 adet hazır tekstil ürünü teslimatı için sipariş verildiğini ve 8.700 TL nakdi ödeme yapıldığını, ayrıca şirket ortaklarından … tarafından keşide edilen 5 adet toplam 25.000 TL tutarlı şahsi çek ile şirket müşterilerinden alınmış 6 adet toplam 55.700 TL tutarlı çekin siparişin ifa edileceğine güvenilerek verildiğini ve kendisininde başkasına tahhütte bulunduğunu, davalının 5.000 TL bedelli vadesi gelen ilk 3 senedin bankadan tahsil ettiğini, ödeme tutarının 23.700 TL olup kalan çek miktarının 65.700 TL olduğunu,2633 adedini gönderip 2863 adedini ise hiç teslim etmediğini, ilk teslimat sırasında yapılan kontrollerde cins ve kalite yönünden sorunlu olmayan ürünlerin boylarında kesim hatası olup bütün bedenlerin aynı boyda ve kısa kesilmiş olduğunu,elde bulunan ürünlerin davacı için hurda değerinin dahi olmadığını, teslim edilen ürünlerin geri alınarak verilmiş nakit ve çeklerin iadesinin talep edilmesine rağmen taleplerin sonuçsuz kaldığını, davalı elinde bulunan çeklerin bedelsiz kaldığını belirterek 65.700 YTL tutarlı 8 adet çekin başkalarına ciro edilmemesi ve icra takibine konu edilmemesi yönünde tedbir kararı verilmesini, ayrıca hükümsüz kalan akit dolayısıyla verilen ilk ödeme tutarı 8.700 TL ve nakde dönüşen 5.000 TL bedelli çekler toplamı olan 23.700 TL ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, nakde dönüşmemiş olan toplam 65.700 TL tutarındaki 8 adet çekin ise bedelsizlik nedeniyle iptaline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Çekin bir ödeme aracı olduğunu, keşidesi ve ciro edilmesinin borcun tasfiyesi amacına yönelik olup bu hususun aksinin ispatının ancak yazılı delille mümkün olduğunu, davacının bedelsizlik iddiasına ilişkin olarak yazılı delil sunmak zorunda olduğunu, buna ilişkin yargıtay kararlarını ibraz ettiklerini, sunulan belgelerin tek taraflı düzenlenebilir nitelikte olup bir takım hayalı ürün sayılarının bildirilerek çeklerin bunlara karşılık verildiğinin ve bu ürünlerin ayıplı çıktığı iddiasının yer aldığını ancak bu ürünlere ilişkin fatura bulunmadığını, kumaş ve numune teyidi, yazışma, faks türünden belgede bulunmadığını, mal teslimi yapılmadan bedelin tamamının ödendiği iddiasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını, davacının maldaki verilerin iadesi ve akdin feshi konusunda süre verilmesi ve ihtar çekilmesinin faydasız olacağını düşündüğünde mahkemeye müracat edip ayıp ihbarının belli şekil şartlarına bağlı olup ihbarı süreside yapmadığını,ayıbın gizli ayıp niteliğinde olmadığını, çeklerden birisinin istanbul …İcra müdürlüğünün .. esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu ve davacının bu bedeli herhangi bir itirazda bulunmadan ödediğini, ancak bundan davacının hiç bahsetmediğini belirterek davanın reddine, %40 tan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine , yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Davacı tarafça delil olarak şirket kayıtları, ödenen çeklere ait banka kayıtları, çek giriş çıkış kayıtları, faturasız ve ayıplı olarak teslim edilen ürünler, tanık, keşif, vergi dairesi kayıtları, bilirkişi incelemesi delillerine dayanmıştır.
Mahkememizce 05.03.2017 tarihli davacının ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne ve 23.01.2007 vadeli 20.700,00 TL bedelli çek yönünden İİK 72/3 maddesi uyarınca tedbir uygulanmasına karar verilmiştir.
Davalı tarafça defter ve kayıt ibraz edilmemiş, bildirilen tanıklar dinlenmiştir.
Davacı vekilinin nakit ödediği 8.700 TL tutarlı bedel yönünden herhangi bir yazılı belge bulunmadığından davalıya bu yönde yemin davetiyesi ile birlikte yemin metnini tebliğ ettirmek üzere süre verilmiş ve davalı … 04.03.2009 tarihli duruşmada davacı şirketin dava konusu edilen tekstil ürünlerinin tarafına sipariş edilmesinden dolayı teslimat için davacıdan kendisine 8.700 TL nakdi ödeme yapılmadığını, bu parayı davacıdan almadığına dair yemin etmiştir.
Mahkemece hükmüne uyulan bozma doğrultusunda…Ticaret Odası’na müzekkere yazılarak konfeksiyon ürünlerinin kumaş ve dikim dahi sipariş tarihindeki imalat bedelinin ve konfeksiyon ürünü siparişlerinde teslimattan evvel ve siparişle birlikte nakit avans ve çek teslimatı yapıldığına dair mahalli adet bulunup bulunmadığı sorulmuştur. İTO’dan gelen 16.12.2010 günlü 167072 sayılı yazıda konfeksiyon ürünü siparişlerinde teslimattan evvel ve siparişle birlikte nakit avans ve çek teslimatının karşılıklı güvene bağlı olarak yapılabildiğinin anlaşıldığı belirtilmiştir.
Dava, beldesizliğe dayalı menfi tespit ve istirdat davasıdır.
Mahkememizde açılan dava üzerine, dosya bilirkişilere tevdi olunmuş, bilirkişiler … ve …’ın sunduğu 28.03.2008 tarihli raporda davacı tarafça davalıya 80.700,00 TL’lik çeklerin 5495 adet mal için verildiğini kabul edilmesi gerektiği, buna göre birim fiyatın 14,686 TL olacağı, ayıplı olan malın 1105 adet olduğu ve ayıplı olan bu ürünlerin değerinin %25’i ile satılabileceği buna göre de 4.057,00 TL ayıplı mal bedeli hesaplandığı, ayıp bulunmayan mal adedinin 1628 adet ve toplam değerinin 23.908,81 TL olduğu, buna göre de davalının davacıdan tahsil edilebileceği mal bedelinin (23.908,81 TL ayıpsız+ 4.057,00 TL ayıplı ürünün ayıplı fiyatı ile satışından elde edilecek kısım olmak üzere =27.965,81 TL olacağı ) ve bu hesaplamaya göre 80.700,00 TL’lik verilen çeklerden 10.000,00 TL’lik kısmının davalı tarafça bankadan tahsilat yapıldığı, 20.700,0 TL’lik çek için de takip yapılarak haciz yapıldığı ve davalının davacıdan talep edebileceği 27.965,81 TL lik kısım düşüldüğünde davalıya verilen çeklerin 52.734,19 TL’lik kısmının fazla olduğuna ilişkin rapor sunmuşlardır.
Mahkememizce alınan rapor üzerine verilen 04.03.2009 tarih 206/619 E. , 2009/40 no’lu karar ile davanın kısmen kabulüne, 62.734,19 TL davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine bu miktar üzerinden çeklerin iptaline, diğer davacı fazla taleplerinin reddine dair karar verilmiştir.
Mahkememizin bu kararına karşı davalı vekilince yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin… E.,… K. Sayılı 13.07.2009 tarihli kararı ile ” Borçlar kanununun 182/2 hilafına adet veya mukavele mevcut değil ise satıcı ile alıcı borçlarını aynı zamanda ifa etmekle mükelleftir hükmünü içermektedir. Bu yasal karinenin aksinin davacı yanca usulüne uygun delillerle kanıtlanması gerekir. Mahkemece bu yön gözetilmeden ve ispat külfetinin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile bozularak mahkememize geri gönderilen dosyada bozma ilamına uyulmuştur.
Uyulan bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama neticesinde mahkememizin … Esası üzerinden 2011/34 K. Numarası ile 07.02.2011 tarihinde verilen karar ile davanın kısmen kabulü ile 62.734,19 TL davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile bu miktar üzerinden çeklerin iptaline ve diğer taleplerinin reddine dair yeniden aynı şekilde verilen mahkememiz kararı taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay… Hukuk Dairesi’nin… E., … K. Sayılı 13.07.2011 tarihli kararı ile “açıklanan bozma ilamı doğrultusunda davacının bedelsiz iddiasının HUMK’nin 290. Maddesi gereğince yazılı delille kanıtlaması imkanı tanınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile İstanbul Ticaret Odasının yazısı ile yetinilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir” gerekçesi ile bozularak mahkememize iade edilen dava dosyası mahkememizin yeni esasına kaydedilmiştir.
Mahkememize gönderilen dava dosyasının almış olduğu… E. Sayılı dosyası üzerinden 12.12.2012 tarihinde 2012/263 K. Numarası ile 07.02.2011 tarihli kararda direnilmesine, davanın kısmen kabulü ile 62.734,19 TL davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, bu miktar üzerinden çeklerin iptaline, yapılan bu ödemeler nedeniyle 62.734,19 TL bedelin davalıdan tahsiline, bu bedel için çeklerin ödeme tarihleri itibariyle davalıdan avans faizi ile tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine dair karar verilmiştir.
Direnme kararı üzerine kararı temyiz eden davalı vekilinin talebini değerlendiren Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/19-1100 E., 2014/659 K. Sayılı ilamı ile 14.05.2014 tarihinde ” Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi).Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda ise; yerel mahkemece, “menfi tespit, istirdat ve çek iptali” istemleriyle açılan davada verilen bozmaya konu kararda “…çeklerin iptaline, diğer ve fazla taleplerin reddine” şeklinde hüküm fıkrası oluşturulduğu halde, bozma ilamı sonrası direnme olarak adlandırılan kararda davacının ‘istirdat’ isteminin de kabulüne karar verilerek, “…çeklerin iptaline, yapılan bu ödemeler nedeniyle 62.734,19 TL bedelin davalıdan tahsiline, bu bedel için çeklerin ödeme tarihleri itibariyle davalıdan avans faiziyle tahsiline,” hükmedilmiştir.
Mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın bu haliyle, Özel Daire denetiminden geçmeyen tamamen yeni gerekçeye dayalı yeni bir hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.Hal böyle olunca; bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi, Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daireye aittir.Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.” gerekçesi ile Hukuk Genel Kurulunca mahkememiz kararı incelenmeksizin inceleme yapılmak üzere Yargıtay 19. H.D.sine dosyamız gönderilmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesince, Hukuk Genel Kurulundan gönderilen dava dosyası üzerinde yapılan inceleme neticesinde 10.11.2014 tarih 2014/11556 E. 2014/15956 K. Sayılı bozma ilamı ile” mahkemece, dairemizin 13.07.2011 tarihli, 2011/8379 E. 2011/9984 K. Sayılı bozma ilamı uyarınca işlem yapılması gerekirken yeniden bozmadan önceki karara dayanak olan gerekçeler ile karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile mahkememiz kararı yeniden bozulmuştur.
Bozulma sonrası mahkememizin 2015/160 Esasını alan dava dosyasında yapılan yargılama neticesinde 22.06.2016 tarih, 2016/447 K. Numarası ile, davanın kısmen kabulü ile 62.734,19 TL’nin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile bu miktar üzerinden çeklerin iptaline, yapılan bu ödemeler nedeniyle 62.734,19 TL’nin davalıdan, dava tarihi itibariyle tahsiline, fazlaya istemin reddine dair verilen kararın, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 29.05.2017 tarih 2017/258 E. 2017/4262 K. Sayılı bozma ilamı ile “dosya içeriğinde mevcut bozma ilamı dikkate alındığında ispat külfetinin davacı tarafta olduğu, öncelikle dava konusu edilen çeklerin ve nakdi ödemenin sipariş avans olarak davalıya verildiğinin yazılı delillerle kanıtlanması gerekir. Dosyaya sunulan davacı delilleri arasında bu yöne ilişkin herhangi bir delil bulunmamaktadır. Hal böyle olunca davanın reddi gerekirken, ispat külfetinin tayninde ısrarla hata yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile mahkememiz kararı bozularak dosya mahkememize geri gönderilmiştir.
Bozma sonrası mahkememizin … E. Numarası alan dava dosyasında usul ve yasaya uygun olan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Açılan dava menfi tespit ve istirdat davası olmasına ve menfi tespit talebinin çeklere dönük olmasından dolayı, dosyada mevcut Yargıtay bozmaları da dikkate alındığında; ispat külfetinin davacıda olmasına rağmen, yani dava konusu edilen çeklerin ve nakdi ödemenin sipariş avansı olarak davalıya verildiğinin yazılı delille ispat edilmesi gerekmesine rağmen davacı tarafça bu yönde herhangi bir yazılı delil sunulamadığı, ödeme kısmı yönünden davalıya yöneltilen yeminin davalı tarafça ifa edildiği, tüm bu nedenlerle davacının yazılı bir delil sunamadığı, mevcut delillere göre de iddiasının subuta ermediği cihetiyle ispat edilemeyen davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizce 05.03.2007 tarih 2006/719 E. Sayılı eski dosyamız numarası üzerinden tedbir kararı verilmiş olduğu ve bu tedbir kararından dolayı davalı tarafın 22.132,00 TL’lik icra takip dosyasındaki alacağına geç ulaşmasına sebebiyet verildiği cihetiyle ve talebinde haksız çıkmış olması nedeniyle İİK 72/4 maddesi dikkate alınarak yasal mevzuatın kararın verildiği tarih itibariyle %40’tan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesi gerektiğinden takdiren %40 oranında hesaplanan 8.852,08 TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine ve reddedilen davadan dolayı da mahkememizce İİK 72/3 maddesine göre konulan tedbirin kaldırılmasına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurmuştur.
HÜKÜM
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Mahkememizin 05.03.2007 tarih … E. Sayılı kararı ile konulan tedbirin kaldırılmasına,
3-Davalı tarafın tazminat talebinin kabulü ile 22.132,00 TL üzerinden takdiren %40 oranında hesaplanan 8.852,08 TL tazminatın İİK 72/4 maddesi uyarınca davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 35,90 TL ilam harcının peşin alınan 887,00 TL’den düşümü ile geri kalan 851,10 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üstünde bırakılmasına,
6-Davalının yaptığı 268,00 TL posta giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 7.577,00 TL TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine
Dair, dava dosyasının daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olmasından dolayı Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
Katip …
Başkan …