Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/810 E. 2019/1066 K. 13.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/810 Esas
KARAR NO : 2019/1066

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/03/2013
KARAR TARİHİ : 13/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili davası ile sigortalısına ait emtianın Eskişehir’den İspanya’ya taşıması sırasında zarara uğradığını, davalının taşıma işini üstlendiği hasardan taşıyıcı firmanın sorumlu olduğunu, meydana gelen hasar nedeniyle 3.508,53 TL’nin ödemesi için 16/03/2009 tarihi itibariyle faizi ile talep ettiklerini, ihtara rağmen herhangi bir ödemenin yapılmadığını, alacağın tahsili için İstanbul…İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile yapılan takibe itiraz edildiğini, haksız itirazın iptali takibin devamı masraf ve ücreti vekalete hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :Davalı vekili cevabında özetle: Dava mahiyeti itibariyle deniz taşıması olup iş bölümü ayrıca konşimentoda Hong Kong mahkemelerinin yetkilisi olacağının belirlenip yetki itirazında bulunduğunu, asıl taşıma şirketinin konşimentoda belirlendiği husumet itirazında bulunduklarını, taşımadan 1 yıl geçmesi ile zamanaşımına uğradığını, emtianın deniz taşıması sırasında hasarlandığının belli olmayıp, malın hasarlı olmadığına dair belgenin bulunmadığını, yeterli bilgi belge olmayıp, istif ve mühürlemenin yüklenici tarafından yapıldığı, dava dışı sigortalı firmanın sorumlu olup, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE :
Yapılan yargılamada iddia ve itirazlar tekrarlanıp, takip dosyası, hasar dosyası, ibraname, makbuz, konşimento, gümrük beyannamesi, faturalar , ödeme, yapılacak bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
İncelemenin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı takibi ile hasar tazmini asıl alacak 3.508,53 TL olmak üzere faizi ile 3.797,19 TL üzerinden yapılan takibe süresinde itiraz ile dava açılmıştır.
Davalının iş bölümü itirazının yerinde görülmeyip sigorta hasar tazminine ve ilişkin olup reddine karar verilmiş yetki itirazı ise davalının izafeten acenta sıfatı ile ticari adresi ve konşimentodaki yetki şartının yapılan inceleme ile taraflar arasında kabul edilmiş bir yetki klozu ve buna istinaden yetkili yer olduğu mümkün görülmeyip ve MÖHUK 47. Maddesi gereği reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce tarafların iddia ve itirazları sunulan delil, hasar dosyası, konşimentoluk ve sorumluluk denetlenerek yapılan incelemede davacı ile sigortalısı arasında hasar dönemi ve taşımasına ilişkin geçerli sigorta sözleşmesi olduğu taşımada bir kısmın malın hasarlandığı değerlendirilerek belirleme yapılıp 3.508,53 TL ödemenin 16/03/2009 tarihinde yapıldığı, meydana gelen hasarın fatura, fotograf ve kayıtlar ile kadri marufunda bulunmadığı , hasarın ıslaması sonucu istifin ezilmesi ile oluştuğunu, ancak hangi aşamada meydana geldiğinin belirlenemediği belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, sunulan deliller , izleme olanağı sağlayan bilirkişi raporu denetlenmiş TTK 1301 maddesi kapsamında rücu davası olup, hasarın meydana geldiğinin sabit olduğu ve değerin kadri maruf olup sigortalısına yapılan ödemenin bu halefiyet doğrultusunda her ne kadar hasarın ambalajda , ıslanma ile oluştuğu belirtilmiş olup, bu durumda dahi taşıyıcının yüklemede müdahale hakkının bulunduğu, teslimde hasarın belirlenmiş olması karşısında sorumluluğunun bulunduğu, TTK 781. maddesi kapsamında sorumlu olduğunu, yetersiz ambalaj ve korunmasızlık var ise buna karşı müdahalenin gerekeceği TTK 119. Maddesi gereğince izafeten acenta davalıya davanın açılmasının mümkün olup, husumet itirazının da yerinde olmadığı kaza zamanaşımı yönünden ise, 1 yıllık zamanaşımının 16/03/2009 tarihindeki ödeme üzerine takibin başladığı, yetki itirazı yerine girişilen icra takibinde BK 133. maddesi gereği sürenin kesildiği yenilenen takipte ödeme emrinin 16/05/2012 tarihinde tebliğ olduğu, davanın 18/03/2013 tarihli olup sürenin henüz dolmadığı ve zamanaşımı itirazınında yerinde olmadığı görülerek, davalı taşıyıcının takip sıfatı doğrultusunda hareket etmediği ve ambalajı yeterli olmadığı belirtilen yükü kabul ile taşıması ile sorumluluğu üstlendiği, aksinin ispat edilemediği alacağın likit olarak değerlendirmeyip yargılama ile belirlendiği nedenle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karar Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2016/5717 E.-2017/3854 K.sayılı, 19/06/2017 tarihli ilamı ile
” Dava, uluslararası taşıma sırasında hasara uğrayan yük nedeniyle ödenen sigorta bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkin olup, dava dışı sigortalı adına düzenlenen konşimentonun arka yüzünde yer verilen 23. maddede sözleşmeden kaynaklanan veya ekli olduğu konşimentonun içeriğinden doğan her türlü ihtilafın yükleme ve tahliye yerindeki yerel hukukun zorunlu olarak uygulanacağı durumlar saklı kalmak kaydıyla Hong Kong Kanunları ile yönetileceği ve karara bağlanacağı öngörülmüştür.
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 2/4. maddesi uyarınca hâkimin, Türk Kanunlar ihtilâfı kurallarını ve bu kurallara göre yetkili olan yabancı hukuku re’sen uygulayacağı ve yetkili yabancı hukukun muhtevasının tespitinde tarafların yardımını isteyebileceği düzenlenmiş, aynı Yasa’nın 24/1. maddesinde ise sözleşmeden doğan borç ilişkilerinin tarafların açık olarak seçtikleri hukuka tâbi olacağı ve 29/1. maddesinde ise eşyanın taşınmasına ilişkin sözleşmelerin tarafların seçtikleri hukuka tâbi olacağı belirtilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, sigortalı ile taşıyan arasında düzenlenen sözleşme uyarınca Hong Kong Hukuku’nun uygulanacağı kararlaştırılmış olup, yukarıda yer verilen 5718 sayılı Yasa’nın 2, 24 ve 29. maddeleri uyarınca Hong Kong Hukuku’nun taraflar arasındaki uyuşmazlığa ilişkin kurallarının temini ile gerekirse tarafların bu hususta yardımının istenmesi ve yargılamanın belirlenen hukuk kurallarına göre yürütülerek sonuçlandırılması gerekirken; mahkemece bu yön üzerinde durulmaksızın, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle re’sen bozulması grekmiştir.” hükmü ile bozulmuştur.
Dosyada yeni esas verilerek ve bozma ilamına uyularak yargılamasına devam olunmuştur.
Bozma ilamı sonrasında dava dışı sigortalı adına düzenlenen konşimentonun arka yüzünde yer alan 23.maddenin incelenmesi gerekmiştir. Söz konusu konşimentonun ingilizce dilinde olması nedeniyle, mahkememizce 23.madde ile sınırlı olmak kaydıyla maddenin türkçe tercümesinin yapılması amacıyla, dosyada bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Dosyaya sunulan bilirkişi raporunda;
“Şartlar ve Koşullar
23.YARGI VE HUKUK YETKİSİ
Bu Konşimento kapsamında bulunan veya belirtilen anlaşma Hong Kong kanunlarına göre yürütülecek ve çözümlenecek olup, yükleme veya boşaltma yerlerinin yerel kanunları kapsamında farklı tasarruflar zorunlu olarak uygulanabilir, ve bu anlaşma hükümleri altındaki her türlü ihtilaf hem Tacir hem de Taşıyıcının gayri kabili rücu yetkili kabul ettiği Hong Kong mahkemelerince tespit edilecektir.” hükmünün yer aldığı tespit edilmiştir.
Dosyaya, Yargıtay bozma ilamı öncesi sunulan 23.madde çevirisinde, çevirinin tüm maddeyi kapsamadığı ve Hong Kong mahkemelerinin yetkili olduğuna ilişkin kısmın çeviri metninde mevcut olmadığı anlaşılmıştır. Konşimento sözleşmesinin 23. maddesinde yetkili mahkemenin Hong Kong mahkemeleri olduğu, anlaşmazlığın Hong Kong kanunlarınca çözümlenip, sözleşmenin Hong Kong yasası hakimiyetinde olduğunun belirlendiği, Türkiye’deki herhangi bir mahkemenin yetkili olarak belirtilmediği, Hong Kong mahkemelerince verilmiş bir yetkisizlik kararı da bulunmadığı, bu suretle yetki sözleşmesi ile yabancı devlet mahkemesi yetkili kılındığından doğrudan Türk mahkemelerinde dava açılamayacağı yabancı mahkemeyi yetkili kılan yetki sözleşmesinin münhasıran bir yetki sözleşmesi niteliğinde olduğu, davalının da süresinde mahkemenin yetkisine itiraz ettiği, mahkemenin milletlerarası yetkisinin olmadığı, HMK 114/1-a maddesinde dava şartları arasında Türk mahkemelerinin yargı hakkı bulunması düzenlendiği, dava şartlarının mevcut olup olmadığı davanın her aşamasında mahkemece resen araştırılacağı düzenlemesi göz önüne alındığında, davanın Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunmaması nedeniyle, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM Açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının HMK. 114/1-a maddesi ile HMK. 115/2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 44,40 TL ilam harcının peşin alınan 64,85 TL’den düşümü ile geri kalan 20,45 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üstünde bırakılmasına,
4-Davalının yaptığı 70,50 TL posta giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 2.725,00 TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Karar kesinleşinceye kadar yapılacak giderlerin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, dava dosyasının daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olmasından dolayı Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Katip …
E-imza

Hakim …
e-imza