Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/707 E. 2019/856 K. 01.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/707 Esas
KARAR NO : 2019/856

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/05/2016
KARAR TARİHİ : 01/10/2019

Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen… Esas … karar 27/12/2016 tarihli karar Bölge Adliye Mahkemesi… Hukuk Dairesi Başkanlığının … E. … K. Sayılı ilamı ile onanmış olup, onama ilamı kesinleşmekle mahkememize tevzi edilen dosya H.M.K. nun 363. maddesi gereğince resen ele alınarak esas defterinin 2017/707 esas sırasına kaydı yapılarak dosyanın yapılan yargılaması sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının… bölgesinde kendine yeni bir fabrika binası inşa ettirdiğini, burada kullanılmak üzere karşı tarafa dilekçesinde belirttiği Çinko Oksit Ocağı, Çinko oksit silosu ,paslanmaz silo ,Potalı Çinko Oksit Ocağı ,Rets 12 Potalı Hidrolik, Devirmeli Çinko Oksit Ocağı makinelerinin imalatını yaptırdığını ,daha sonra davacının imalata yeni fabrika binasında devam ettiğini ancak ilk kullanımdan itibaren söz konusu makinelerin ana malzemelerinde erime ,parçalanma dökülme meydana geldiğini ,makinelerin çalışmaya başlaması ile potalar içindeki izolasyon maddesinin yetersiz olması nedeni ile araka zeminde hasara yol açtığını , dipçiklerin sıcaklıktan eridiğini, ateş tuğlalarının arasının açıldığını ,iç potaların ağızları betondan yapıldığından yüksek ısıya dayanmadığından döküldüğünü , bekin iç ağız tarafının ters takılmış olduğunu , bu hususların Gebze … Sulh hukuku mahkemesinin … D iş sayılı dosyası ile tespit edildiğini , davalının makinaların imalatında kullandığı malzemelerin uygun vasıfta olmadığını bu nedenle makinelerin erime ve dökülme yaptığını ,davalının ağır kusurlu olduğunu, davalının iş bu ağır kusuru ile sözleşmedeki edimlerini gereği gibi ifa etmediğini, davacının fabrikanın imalatını durdurmamak için tespit sonrası hemen makinalarda meydana gelen hasarları üçüncü bir firmaya yaptırmak zorunda kaldığını ,davalının iş ağır kusuru nedeniyle meydana gelen imalat kaybı nedeniylede ticari kar kaybına uğradığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile hasar bedeli olarak 19.000 TL’nin, üretim kaybı ile uğranılan zarar bedeli 1.000. TL ‘nin dava tarihinden itibaren ticari faizi ile tahsiline yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davalının firma adresinin “…” olduğunu , bu nedenle İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinin işbu ihtilâfta yetkili bulunduğunu, bu nedenle yetki itirazlarının bulunduğunu, dava dosyasının yetkili ve görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini,zamanaşımı def’ilerinin kabulunü, davanın esastan reddini ve muhakeme masrafları ve ücreti vekâletin karşı tarafa tahmilini talep etmiştir

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava taraflar arasındaki ticari ilişki neticesinde davacının davalıya imal ettirdiği malların ayıplı olması sebebiyle davacının uğradığı zararın ve malın kusurlu olması nedeni ile yapılan ödemenin davalı tarafından ödenmesine yönelik alacak davasıdır.
Davalı taraf zamanaşımı itirazında bulunmuş olup, dava konusu işlemler eser sözleşmesine ilişkin hükümlerin dikkate alınmasını gerektirdiğinden; Türk Borçlar Kanunu’nun 478. Maddesi dikkate alınmıştır.
TBK’nun Zamanaşımı başlıklı 478. Maddesine göre “Yüklenici ayıplı bir eser meydana getirmişse, bu sebeple açılacak davalar, teslim tarihinden başlayarak, taşınmaz yapılar dışındaki eserlerde iki yılın; taşınmaz yapılarda ise beş yılın ve yüklenicinin ağır kusuru varsa, ayıplı eserin niteliğine bakılmaksızın yirmi yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.”
Zamanaşımı itirazının (TBK 478. Maddede yer alan ağır kusur durumunun varlığı olup olmadığının belirlenmesi) değerlendirilmesi ve alacak ve zarar taleplerin yerinde olup olmadığının belirlenmesi için, dosya mahkememizce talimat yazılarak Gebzeye gönderilmiş yerinde keşfen inceleme yapılarak resen belirlenen bilirkişiden rapor hazırlaması ile mahkememize gönderilmesi istenmiş bilirkişi raporunda “Dava konusu ortaya çıkan kusurda davalının tekniğe ve çalışma prensiplerine aykırı talepleri doğrultusunda imalatçının kusurlu olmakla birlikte ağır kusurlu olmadığı,Davaya konu olayın meydana gelmesinde davacı ve davalı tarafın eşit oranda ( % 50 oranında) kusurlu oldukları,Dava konusu hasar bedelinin 19.000.00.- TL olarak belirlenmesinin hasar tarihindeki piyasa şartlarına uygun olduğu, kusur oranları dikkate alındığında davalıya 9.500,00 TL sorumluluk düşeceği,Davacının oluşan hasarın giderilmesi süresince imalat kaybının 20.601.00 USD = 59.429,76 TL olduğu, bu tutar kusur oranına göre değerlendirildiğinde, davalının 29.714,88 TL üzerinden sorumlu olduğu görüş ve kanaate varılmıştır.” şeklinde raporunu sunmuştur.
Netice olarak bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere, davalı tarafın ağır kusurlu olmadığı anlaşılmakla TBK 478. Maddede yer alan 20 yıllık zamanaşımı uygulanmayacak olup, yapılan imalatlar taşınır cinsinden olduğu için 2 yıllık zamanaşımı değerlendirilecektir.
Taraflar arasında imalata ilişkin ilk sözleşmenin 04/07/2013 tarihinde yapıldığı, buna ilişkin davalı tarafından 05/11/2013 ve 18/11/2013 tarihli faturaların düzenlendiği, davacı tarafın kaşe ve imzalarının bulunduğu 21/11/2013 tarihli belgeye göre bu tarihte tadilat talebinde bulunulduğu, davalı tarafça davacı tarafın istediği tadilatlerin yapıldığı ve 12/12/2013 tarihli revizyon faturasının düzenlendiği, bu halde tadilat konusu işlemlerin en geç bu tarihte yani 12/12/2013 tarihinde tamamlanıp teslim edildiğinin kabul edilmesi gerektiği, davacı tarafça… Noterliği’nin …yevmiye nolu ihtarnamesi ile 30/12 2015 tarihinde ayıp ihbarında bulunduğu, bu tarihe kadar herhangi bir ihbarın bulunmadığı, 12/12/2013 olarak kabul edilen son tadilat sonrası teslimlerden itibaren TBK 478. Maddede taşınırlar için belirtilen 2 yıllık zamanaşımının 12/12/2015 tarihinde dolduktan sonra davacı tarafça 30/12/2015 tarihinde noter aracılığı ile ayıp ihbarında bulunulduğu anlaşılmakla 2 yıllık zamanaşımının dolmuş olduğu ve davalı tarafın zamanaşımı itirazının yerinde olduğu kanaatiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Zamanaşımı itirazı olmasa idi dahi, her ne kadar talimat mahkemesinde alınan bilirkişi raporunda davalının geçmiş imalat tecrübelerine dayanarak, bu tür bir tadilatı yapmaması gerektiği, bu tadilatı yaparak kusurlu olduğu belirtilmiş ise de, mahkememizce bu görüş yerinde görülmemiş, davalı imalatçının davacı tarafın tadilat istemi üzerine davalı tarafı bilgilendirdiği ve uyardığı tanık anlatımları ile sabit olduğundan, davacı tarafın ısrarlı tutumu üzerine bu tadilatı gerçekleştirmesinde davalıya atfedilebilecek bir kusur olmadığı düşünülmüş olup, Türk Borçlar Kanunu’nun “İş Sahibinin Sorumluluğu” başlıklı 476. Maddesine göre, “Eserin ayıplı olması, yüklenicinin açıkça yaptığı ihtara karşın, iş sahibinin verdiği talimattan doğmuş bulunur veya herhangi bir sebeple iş sahibine yüklenebilecek olursa iş sahibi, eserin ayıplı olmasından doğan haklarını kullanamaz” hükmü gereği. davalı tarafın kusurunun bulunmadığı kanaatiyle de davanın esas yönden de reddedilmesi gerektiği kanaati mahkememizde hasıl olmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine
2-Alınması gerekli harç 44,40 TL olup, peşin alınan 29,20 TL nin mahsubu ile bakiye 15,20 TL harcın davacıdan alınarak hazineye aktarılmasına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı gider avansından posta ve tebligat ücreti olarak kullanılan 100,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6- Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip …
¸
Hakim …
¸