Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/67 E. 2019/525 K. 28.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/67 Esas
KARAR NO : 2019/525

DAVA : Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 20/01/2017
KARAR TARİHİ: 28/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı yanın müvekkili şirketçe sigortalı bulunan araca kusurlu olarak çarpması sonucunda meydana gelen 24.724,00 TL hasarı müvekkilinin sigortalısına ödediğini, bu kazada davalının aracının kusurlu olması sebebiyle müvekkilinin 12/06/2016 tarihli kaza nedeniyle yapmış olduğu ödemeyi bu tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, … plakalı davalı aracının 3. Kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını, davacının iddia ettiği gibi kusurunun bulunduğunu kabul etmediklerini, tutulan kaza tespit tutunağının hatalı olduğunu, davacı şirketin belirttiği hasar bedelinin fahiş olduğunu, bu nedenlede davanın reddine karar verilmesini, davacı aleyhine %40 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki trafik kazası dolayısıyla davacının sigortalısına yaptığı ödemeyi davalıya rücu talebinde haklı olup olmadığı ve ödenecek tutarın davalıdan tahsili talepli sigorta ödemesine dayanan tazminat rücu ödemesi davasıdır.
Dava konusu ihtilaf; davacı … şirketinin dava dışı sigortalısının davalının kusuru sebebiyle uğramış olduğu zararını, aralarında bulunan sigorta sözleşmesi gereği karşılaması sonrasında halefiyet gereği yapılan ödemenin davalıdan tahsilinin mümkün olup olmadığı, davalı tarafın kusurunun olup olmadığı, davalıların tazminattan sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dosya mahkememizce resen belirlenen bilirkişi heyeti ile birlikte mahallinde keşif yapılarak rapor hazırlaması talep edilmiş bilirkişi heyeti raporunda ” Davalı aracı sürücüsü … % 60 (ytlzdeatmış) oranında kusurludur.Sigortalı araç sürücüsü … % 40 (yüzdekırk) oranında kusurludur.HASAR MÜTALAASI: Davacıya kasko sigortalı … plakalı otomobil, … marka, … model ve… tipinde olup, sigorta eksperi tarafından hasar tespiti yapılmış, ayrıca fotoğraflar ve fatura ibraz olunmuştur. Fotoğraflara göre araç sol ön köşe yandan darbe almıştır.-Ekspertiz raporunda sıralanan yeni parçalar (sol Ön kapı, sol far, hava yastığı kontrol ünitesi, sol ön taşıyıcı, sol ön çamurluk, emniyet kemerleri, perde hava yastığı sol, sol ön direk, kaplama, sol ön amortisör, çekici kol, sol ön porya, ön kapı fitili, müşir, rot kolu ve rot başı, sol ön çamurluk davlumbazı, kapı menteşesi, ön aks nılmanı vs. detay parçalar) fotoğraflarda görülen ve olayda meydana gelen hasarla ilişkili, parça değerleri günün rayicinc uygundur. Toplam parça bedeli 16.146.56 TL, toplam işçilik 4.806,00 TL, Toplam 20.952,56 TL ve KDV dahil 24.724,02 TL olup Aracın onarım giderleri toplamı (24.724.02 TL) olup % 60 kusur oranına göre davalı (14.834.41 TL) den sorumludur.” şeklinde raporlarını sunmuşlardır.
Taraflarca bilirkişi heyet raporuna itiraz edilmiş bilirkişiler bu itirazlarıda değerlendirilerek ek rapor hazırlanması için dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş bilirkişi heyeti ek raporunda “Heyetimiz tarafların itirazları doğrultusunda değerlendirme yapmış ve kusur oranlarının değiştirilmesini gerektirecek bir husus olmadığı sonucuna varmıştır. 1 .Davalı aracı sürücüsü … % 60 (yiizdeatmış) oranında kusurludur.2.Sigortalı araç sürücüsü … % 40 (yüzdekırk) oranında kusurludur.” şeklinde ek raporlarını sunmuşlardır.
İncelenen dosyada davanın, davacı sigortalısının aracında meydana gelen ve davalının kusurundan kaynaklanan hasar dolayısıyla, davacı … şirketinin kendi sigortalısına yaptığı ödeme için, davalıdan kusur sorumluluğu çercevesinde, davacı ile sigortalısı arasındaki sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Davacı sigortalısı ile davalı arasındaki ilişkinin ticari olmadığında şüphe bulunmamaktadır, zira Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 2015/1506 esas 2015/5494 karar sayılı ilamına göre; “davanın ticarî niteliğinin ve görevli mahkemenin belirlenmesinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile getirilen düzenlemelerin değerlendirilmesi gerekir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu iş, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.” Bu açıklamaya göre davalı gerçek şahıs olup, davalı sigortalısı da şahıs olmakla tarafların tacir konumu bulunmamaktadır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. Öte yandan, TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir.
Netice olarak yukarıda açıklanan gerekçelerle, esasen davacının sigortalısı olan gerçek kişi ile ile gerçek kişi olan davalı arasındaki kusur sorumluluğuna dayanan rücuen alacak talepli mahkememize açılmış bulunan işbu davada, HMK’nun ve TTK’nun göreve ilişkin maddeleri de dikkate alınarak Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşıldığından, açılan davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 1., 20., 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden usulden reddi ile Mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK ve TTK nın göreve ilişkin maddeleri doğrultusunda Mahkememizin görevsizliği ile dava dilekçesinin usulden reddine,
2-HMK 20.maddesi uyarınca işbu görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin kararı veren mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edildiğinde dava dosyasının görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Tarafların 2 haftalık hak düşürücü süre içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için müracaat etmemeleri halinde yargılama giderleri ile yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip …

Hakim …
¸