Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/651 E. 2021/545 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/651 Esas
KARAR NO:2021/545

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:18/07/2017
KARAR TARİHİ:29/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil davacı ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalının, müvekkil şirketten uzun bir süredir elektronik parça satın almakta olduğunu, tarafların aynı pasajda ticari faaliyet göstermeleri ile uzun süre işyeri komşuluğuna dayanarak aralarında bir güven ilişkisi oluşması nedeniyle ve davalının sözlü taahhütlerine uygun olarak müvekkil şirket satmış olduğu parçaların bedelini daha sonra almak üzere satış yaptığını, ancak davalının, sözlü taahhütlerine uygun hareket etmediğini, müvekkil şirketin kesmiş olduğu toplam 125.931,03 TL tutarındaki faturaların bedelini müvekkile ödemediğini, bunun üzerine müvekkil davacının alacağını tahsil etmek amacıyla …. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası İle faturalara dayalı olarak takip başlatıldığım, davalının haksız ve kötü niyetli bir şekilde icra takibine itiraz ederek takibi durdurduğunu,davalının, ücretini daha sonra ödemek üzere müvekkilden elektronik parça temin ettiğini, ancak sözlü taahhüdüne uymayıp ödemeleri sürekli olarak ertelediğini, bu şekilde davalının müvekkil şirketten toplamda 125.931,03 TL tutarında mal temin ettiğini, ancak söz konusu bedeli müvekkile ödemediğini, müvekkilin daha önceki ticari ilişkisine güvenerek belirtilen miktarda malı, ücretini daha sonra ödenmek üzere davalıya sattığını, ancak davalının ödemeleri sürekli ertelediğini, sözlü taahhütlere uymadığını,davalının, ödemelerin vadeye yayılması amacıyla müvekkil şirkete 12 adet 10.000,00 TL miktarlı senet verdiğini, müvekkilin iyi niyetli olarak, bu kez senet vadelerini beklediğini, ancak ilk iki senede ilişkin vade geçmesine rağmen ödeme yapmayan davalıya karşı fatura alacaklarına dayalı olarak ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve kötü niyetli bir şekilde icra takibine itiraz edip takibi durdurduğunu, davalının, takip durduktan sonra ise senet vadelerini geciktirerek toplam 30.000,00 TL’yi müvekkil şirkete ödediğini, belirtilen nedenle davalının müvekkil şirkete borçlu olduğu davalının da kabulünde olduğunu, bu durumda davalı/borçlunun icra takibine İtiraz ederek müvekkil şirketin alacağına kavuşmasına da haksız bir şekilde engel olduğunu,davalı borçlunun icra takibine itiraz dilekçesinde, tarafların aralarındaki ticari ilişki sebebiyle tanzim edilen ve takibe konulan faturaların ödenmesinin 30.03.2017 tarihinden başlayan, 28.02.2018 tarihinde sona eren toplam 12 adet senet ile yapılmasının kararlaştırıldığını belirttiğini, buna İlişkin olarak da mutabakat sağlandığını ve mutabakatın da İtiraz dilekçesine eklenen tahsilat makbuzları olduğunun belirtildiğini, bu nedenle davalının faturaya dayalı bir borcunun olmadığından bahisle müvekkil şirkete 125.931,03 TL borçlu olmadığım belirttiğini, ancak davalının söz konusu itirazının hukuken yerinde bir itiraz olmadığını, zira müvekkil şirketin temel ilişkiye dayalı olarak icra takibi yapmasının önünde herhangi bir engel bulunmadığını, verilen senetler ile taraflar arasındaki borç İlişkisinin sona erdirilmediğini, yeni bir borç ilişkisine girilmediğini, taraflar arasında fatura alacağının sonlandırıldığına ilişkin açık bir irade işbu olayda söz konusu olmadığını, tüm bu nedenlerle , davanın kabulü ile öncelikle … ili, … ilçesi, … Mah. 286 pafta … ada 13 parselde davalı adına kayıtlı gayrimenkul üzerine dava sonuçlanıncaya kadar teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına, icra takibine yapılan itirazın iptaline, davalının alacağın %20si oranında icra inkar tazminatım müvekkil davacıya ödemesine, yargılama ve vekalet ücretinin karşı yandan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında ticari satımdan kaynaklanan bir ilişki olduğu hususunun doğru olduğunu, ancak müvekkilin ödemelerinin vadeye bağlı olduğunu,müvekkilin davacıdan satın ve teslim aldığı ürünlerin bedeli 120.000,00 TL olup, bu bedeli 30.03.2017 tarihinden başlayarak 28.02.2018 tarihinde sona erecek olan her birisi 10.000,00 TL tutarındaki sıralı senetlerle ödemesi konusunda tarafların mutabık kaldıklarını, davacının alacağının vadeye bağlandığını,Davacının alacağının vadeye bağlandığını, vade tarihlerini sunduklarını, ödeme tarih ve tutarlarının davacı tarafından da kabul edildiğini, 27.02.2017 tarihli tahsilat makbuzunun ekte olduğunu,vadeye bağlı alacakların vade tarihinden önce talep edilemeyeceğini, davacının icra takibini başlattığı 06.04.2017 tarihinde müvekkilin vadesi gelmiş tek borcunun 10.000,00 TL tutarındaki 30.03.2017 tarihli senet bedeli olduğunu, söz konusu bedelin de davacıya ödendiğini, vadeye bağlı borçlarda, beklemekte olan talep hakkının, muacceliyetin gerçekleşmesi halinde alacak hakkına dayanarak canlanacağını, davacının davalıdan, edimini gününden önce İfa etmesini talep hakkı bulunmadığını,icra takibinden sonraki tarihlere ilişkin ödemelerin de müvekkili tarafından senetlerin vadesi geldiğinde ödendiğini ve halen ödemelerin devam etmekte olduğunu,her birisi 10.000,00 TL bedelli 30.03.2017 (ödeme günü icra takibinden önce olduğunu), 30.04.2017, 30.05.2017, 30.06.2017 ve 30.07.2017 (ödeme günleri icra takibinden sonra olduğunu) tarihli senetlerin ödemesinin davacı asile yapıldığım, , davanın açıldığı tarih itibariyle de davacının müvekkilden, muaccel olmayan alacağını talep hakkı bulunmadığını, davacının, taksitler halinde ödeme yapması hususunda müvekkili ile 27.02.2017 tarihli anlaşmayı yaptıktan sonra, …. İcra Dairesİ’nin 2017/ 11014 sayılı icra takip sayılı dosyası ile toplam fatura alacağı olduğunu iddia ederek 125.931,03 TL meblağlı icra takibi başlatması üzerine, büyük bir üzüntü yaşayan müvekkilin icra takibine haklı olarak itiraz ettiğini, ödeme emrine 5.931,03 TL olarak fazladan bildirilen alacağa tamamen itiraz ediyor olduklarını, söz konusu miktara ilişkin mal alımı olmadığını, aksi hususu davacının ispat etmesini beklediklerini, takibin başlatıldığı tarih itibariyle alacak miktarının 125.931,03 TL değil,120.000,00 TL olduğunu ve bu miktarın 110.000,00 TL’lık kısmının icra takibine başlanıldığı sırada muaccel hale gelmemiş olduğunu, dolayısıyla davacının söz konusu miktarı talep hakkı bulunmadığım, borç muaccel olmadan borçlunun temerrüde düştüğünden bahsedilemeyeceğini, açıklanan sebeplerle; yapılacak yargılama neticesinde davarım reddi İle, davacının tazminat ile mahkumiyetine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiş olduğu anlaşılmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Mahkememizde açılan dava: İİK.nun 67. maddesi gereğince itirazın iptali davasıdır.
Dosyamıza getirtilen …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine toplam 125.931,03 TL üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, İİK.67.maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
İddia, savunma, toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemlerine ait taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Düzenlenen raporda özetle; davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, davalının ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı, davacı kayıtlarına göre, taraflar arasında ticari ilişkinin 2016 yılından önce de var olduğu, 01/01/2016 açılış kaydında 20.340,04-TL alacak bulunduğu, 2016 yılında toplam bedeli 64.343,57-TL olan 13 adet satış faturası düzenlendiği, davalının havale yoluyla 47.500,00-TL ödeme yaptığı, 2017 yılına 37.183,61-TL alacak devredildiği, takip tarihine kadar toplam bedeli 88.747,44-TL olan 26 adet satış faturası düzenlendiği, satış faturalarına karşılık davalıdan 31/03/2017 tarihinde 1.500,00-TL tahsilat ve 28/02/2017 tarihinde her biri 10.000,00-TL olan 12 adet senedin TTK 90/c.maddesi uyarınca cari hesaba davalı adına alacak olarak kaydedildiği, takip tarihi itibariyle 4.431,05-TL davacının alacaklı durumda olduğu, ancak davalı tarafından davacıya verilmiş ve davacı nezdindeki cari hesabına alacak olarak kaydedilmek sureti ile davacıya olan faturalara ait borç bakiyesinden düşülen senetlerden vadesi gelmiş, 30/03/2017 vadeli 10.000,00-TL’ lık senedin vadesinde ödenmemiş olduğu, takip tarihi itibari ile de ödenmemiş olduğu, bu senedin takip tarihinden sonra 05.05.2017 tarihinde ödenmiş olması sebebi ile takip tarihi itibari ile bu senetten dolayı da 10.000,00-TL. alacaklı olduğu, davalı tarafından davacıya faturalara karşılık verilmiş olan diğer 11 adet 110.000.00-TL’ lık senetlerin takip tarihi itibari ile vadelerinin gelmemiş olduğundan bu konunun hukuki değerlendirmesinin mahkemenin takdirlerinde olduğu, takip tarihinden sonra ise vadesi gelen senetlerden sadece 30/04/2017 vadeli 10.000.00-TL’.ık senedin, 28/04/2017 tarihinde süresinden 2 gün önce ödendiği, diğer senetlerin hiçbirinin vadelerinde ödenmediği, takip tarihinden sonra vadesi gelen diğer senetlerden 30/05/2017 vadeli senedin 09/06/2017 tarihinde, 30/06/2017 vadeli senedin 04/07/2017 tarihinde, 30/07/2017 vadeli senedin 23/08/2017 tarihinde, diğer bir deyişle vadelerinden sonra, kalan diğer senetlerden 5 adet 30/08/2017, 30/09/2017,30/10/2017, 30/11/2017, 30/12/2017 vadeli senetlerin ise vadelerinden çok sonra toplu olarak 30/12/2017 tarihinde ödendiği, bakiye kalan 2 adet 30/01/2017 ve 28/02/2017 vadeli senetlerin ise ödenmediği görüş ve kanaati bildirmiştir.
Bilirkişi raporuna tarafların itirazları ve icra takibinden sonra dava açılmasından önce tahsilatlar nedeniyle mahkememizce bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişinin sunduğu 03/09/2020 tarihli ek raporunda özetle; Davacı tarafından kabul edilerek ticari defterlere kaydedilmesi ile davacının davalıdan olan alacağının senetler üzerindeki tarihlerde ödenmesini zımnen kabul ettiğinin kabul edilmesi halinde takip tarihi 07.04.2017 itibari ile davacının davalıdan cari hesap bakiyesi olarak 4.431,05 TL ve ödenmemiş senet tutarı olarak 10.000,00-TL. olmak üzere toplam 14.431,05-TL. alacaklı olacağı, davacı tarafından kabul edilerek ticari defterlere kaydedilmesi ile davacının davalıdan olan alacağının senetler üzerindeki tarihlerde ödenmesini zımnen kabul ettiğinin kabul edilmemesi halinde takip tarihi itibarı ile 124.431,05-TL. alacaklı olacağı görüş ve kanaati bildirmiştir.
Bilirkişi tarafından ek rapor düzenlenirken mahkememizin inceleme talimatı yerine getirilmediğinden, zaruri olarak ikinci ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişinin sunduğu 14/04/2021 tarihli raporunda özetle; Kök ve 1. Ek raporda yer alan incelemeler ile ek raporda arz edilen, davalı tarafından davacıya verilmiş 12 adet 10.000,00 TL. tutarlı olmak üzere toplam 120.000,00 TL’ lık senetlerin ödeme tarihlerine göre dava tarihi itibari ile bu senetlerden 40.000,00 TL’lık kısmının ödeme vadesinin geldiği ve davalı tarafından da dava tarihinden önce ödendiği, kalan 80.000,00-TL.lık 8 adet senedin, dava tarihi 18/07/2017 tarihi itibari ile ödeme vadelerinin gelmemiş olduğu, bu senetlerin dava tarihinden sonra ödendiğinin görüldüğü, Bu durumda takip ve dava konusu cari hesap alacağını oluşturan davacı tarafından davalı adına tanzim edilmiş fatura alacağına karşılık olarak 28/02/2017 tarihinde davalı tarafından davacıya verilmiş her bîri 10.000,00 TL olan ve 1 adedinin vadesinin takip tarihinden önce diğer 3 adet senedin vadesinin dava tarihine kadar, kalan 8 adet senedin vadelerinin de dava tarihinden sonra olan davacı tarafından kabul edilerek davalının cari hesabına alacak olarak kaydedilmiş (ilk senedin vadesi= 30.03.2017, son senedin vadesi= 28/02/2018 olmak üzere) 12 adet toplam 120.000,00 TL tutarındaki senetlerin, dava tarihi itibari ile toplam 8 adet toplam 80.000,00 TL’ lık senetlerin vadelerinin gelmemiş olması sebebi ile bu konunun değerlendirmesinin hukuki değerlendirmeyi gerektirmesi sebebi ile mahkemenin takdirinde olmak üzere mahkeme tarafından davacı tarafından kabul edilerek ticari defterlere kaydedilmesi ile davacının davalıdan olan alacağının senetler üzerindeki tarihlerde ödenmesini zımnen kabul ettiğinin kabul edilmesi halinde dava tarihi, 18/07/2017 itibari ile davacının davalıdan cari hesap bakiyesi olarak 4.677,70 TL alacaklı olacağı, davacı tarafından kabul edilerek ticari defterlere kaydedilmesi ile davacının davalıdan olan alacağının senetler üzerindeki tarihlerde ödenmesini zımmen kabul ettiğinin kabul edilmemesi halinde dava tarihi 18/07/2017 tarihi itibari ile 84.431,05 TL alacaklı olacağı görüş ve kanaati bildirmiştir.
Dava, ticari ilişki kapsamında davacının cari hesap nedeniyle başlattığı icra takibinde, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosya kapsamında; taraflar arasında ticari ilişkinin mevcudiyeti ve davacının alacak durumda olduğu hususlarında çekişme bulunmamaktadır. Çekişme, alacağın muaccel hale gelip gelmediği noktasında toplanmaktadır. Davacı tarafın ticari defterlerine göre, cari hesap alacağı nedeniyle davalı taraftan TTK 90/c maddesi uyarınca her biri 10.000,00 TL. tutarlı olmak üzere 12 adet toplam 120.000,00 TL’ lık senet alınmıştır. Senetlerin ilkinin vadesi= 30/03/2017, son senedin vadesi ise = 28/02/2018 olarak düzenlenmiştir. Taraflar arasında her ne kadar yazılı bir mutabakat bulunmamakta ise de, Davacı tarafından senetler ticari defterlerine işlenerek, cari hesaba konu satış faturalarındaki vadeler değil, senetler üzerindeki vadeler alacağın vadeleri olarak kabul edilerek, davalı lehine zımmen uzatıldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, davacı tarafça alacağı yeni vade tarihleri oluşturulmuştur.
“Öncelikle belirtilmelidir ki itirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan bir eda davasıdır.
Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden davanın reddi hâlinde alacaklı borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi davanın kabulü hâlinde borçlu da alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m. 67/1). Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirdiği itiraz sebepleri dışında, itirazın iptali davasında başka itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi hâlinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidirki alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkâr tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu, itirazın iptali davası açılmamışken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre, gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda da ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur (Hukuk Genel Kurulunun 09.02.2011 tarih ve 2011/13-29 E., 2011/56 K., 23.05.2018 tarih ve 2017/19-910 E., 2018/1111 K. sayılı kararları).” YGK 2017/19-822 E. , 2018/1754 K.. Yargıtay emsal kararları ve itirazın iptali davasının özellikleri göz önüne alındığında, davacının alacağının, takip tarihinden sonra ancak dava açılmasından önce yapılan ödemelerin düşülmesi ile hesaplanması gerekecektir. Mahkememizce benimsenen 14/04/2021 tarihli raporunda da hesaplandığı üzere; davalı tarafından davacıya verilmiş 12 adet 10.000,00 TL. tutarlı olmak üzere toplam 120.000,00 TL’ lık senetlerin ödeme tarihlerine göre dava tarihi itibari ile bu senetlerden 40.000,00 TL’lık kısmının ödeme vadesinin geldiği ve davalı tarafından da dava tarihinden önce ödendiği, kalan 80.000,00-TL’lık 8 adet senedin, dava tarihi 18/07/2017 tarihi itibari ile ödeme vadelerinin gelmemiş olduğu, muaccel hale gelmediği, zımmen kabul edilen yeni vadelerine göre talep edilmesinin mümkün olmadığı, ancak bu senetlerin dava tarihinden sonra ödendiği, dava tarihi olan 18/07/2017 itibari ile davacının davalıdan cari hesap bakiyesi olarak 4.677,70 TL alacaklı olduğu anlaşıldığından, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İİK 67/2 maddesinde “…borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmü yer almakta olup, davalının kabul edilen kısma ilişkin itirazında haksız olduğu ve alacağın likit olduğu dikkate alınarak alacak miktarının %20’sine tekabül den icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile; …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasındaki 4.677,70 TL’ye ilişkin davalı itirazlarının iptali ile takibin 4.677,70 TL yönünden takip şartları ile devamına,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Kabul edilen dava değeri üzerinden takdiren %20 oranında hesaplanan 935,54 TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Dava tarihinden sonra yapılan tahsilatların infazda değerlendirilmesine,
4-Şartlar oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
5-Harçlar yasası gereğince alınması gerekli 319,53 TL karar harcından peşin alınan 972,43 TL’nin mahsubu ile geri kalan 652,90 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
6-Davacı tarafça yargılama sırasında yapılmış olan 1.703,00 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre 83.04-TL yargılama gideri ve 972,43-TL peşin harç olmak üzere toplam 1.055,47-TL nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davacıya ödenmesine,
9-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan 12.619,07 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davalıya ödenmesine,
10-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 29/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır