Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/625 E. 2019/1136 K. 02.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/625 Esas
KARAR NO : 2019/1136

DAVA : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/07/2017
KARAR TARİHİ : 02/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirket ile davalı taraf arasında 24.12.2014 tarihli anahtar teslimli inşaat sözleşmesi imzalandığını, davalı tarafın bu sözleşmeye uygun olarak imalatı yapmayı, müvekkilinin ise bu iş karşılığında ödeme yapmayı kabul ettiğini, müvekkilinin üzerine düşen edimlerini eksiksiz yerine getirdiğini, müvekkili tarafından davalı tarafa bütün ödemelerin tam ve eksiksiz yapıldığını, müvekkilinin yapılan bu işler ve kesilen faturalar karşılığında borcunun bir kısmını banka üzerinden eft ve havale yoluyla, bir kısmını da nakit olarak ödediğini, bunun neticesinde müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarında davalı taraftan alacaklı duruma düştüğünü, ancak davalı alacaklının… Noterliği’nin 29 Mayıs 2017 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 690.000,00 TL bedelin ödenmesini talep ettiğini, bu ihtarnameye karşın müvekkili tarafça …Noterliği’nin 14.06.2017 tarih, … yevmiye numaralı ihtarname ile borcun olmadığını, asıl davalı tarafın müvekkili firmaya borcu olduğunun ihtaren bildirildiğini, davalı tarafça yapılan icra takibine müvekkili tarafça yapılan itirazın süresinde olmadığından bahisle takibin kesinleştiğini ve 10.07.2017 tarihinde müvekkili şirketin …adresinde bulunan … isimli oteline hacze gelindiğini, davalı tarafın tamamen kötü niyetli olarak otelde müşterilerin bulunduğu sırada bütün eşyaları muhafaza altına alacağını beyanı üzerine haciz işlemlerine başlanıldığını, müvekkili şirketin itibarının zarar görmemesi için haciz baskısı altında 450.000,00 TL’nin … İcra Daire’si hesabına yatırıldığını, tedbir kararı verilmemesi durumunda müvekkili şirketin telafisi mümkün olmayan bir zarara uğrayacağını, zira davalı şirketin işbu dosya borcunu ödemeye yeter mal varlığının bulunmadığını, açıklanan nedenlerle; İİK 72/3 maddesi gereğince haksız ve kötü niyetle başlatılan icra takibinin dava sonuçlanıncaya kadar teminatsız veya mahkemenin uygun göreceği miktar teminat karşılığında öncelikle ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına ve depo edilecek paranın dava sonuna kadar davalıya ödenmemesine, İstanbul… İcra Müdürlüğü’nün …esas numaralı icra dosyası ve dayanağı belgelerden dolayı davalı tarafa borçlu olunmadığının tespitine, davanın kabulü ile takibin iptaline ve davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili firma ile …A.Ş arasında 24.12.2014 tarihli 1.000.000,00 TL + %18 KDV sözleşme bedelli Anahtar Teslimi Götürü Bedel İnşaat Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca kendi yükümlülüklerini yerine getiren müvekkili firmanın bu sözleşme uyarınca karşı tarafın ödemesi gereken miktarlar için karşı tarafa 093279 fatura numaralı, 31.12.2015 tarihli, 1.121.000,00 TL tutarlı ve …fatura numaralı 31.01.2016 tarihli 59.000,00 TL tutarlı toplamda KDV dahil 1.180.000,00 TL tutarlı iki adet fatura keşide ettiğini, bu faturaların 690.000,00 TL’lik kısmının davacı tarafından ödenmediğini, müvekkilinin … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile haklı alacağını istediğini, davacı tarafından ödemenin yapılmaması üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas numaralı dosyası ile takip başlatıldığını, davacının ödeme emrine yasal süresi içinde itiraz etmemesi üzerine takibe devam edildiğini, davacının borcu kabul edip ödeme yapmasının cebri icra baskısı ile alakasının olmadığını, davacının kendi isteği ile dosyaya ödeme yaptığını, davacının borcu kabul edip daha sonra tedbir talebiyle dava açmasının haksız ve kötü niyetli olduğunu, yapılan haciz esnasında davacı/borçlu tarafın 450.000,00 TL ödeme yaptığını, davacı tarafından sunulan iddiaların hiçbirini kabul etmediklerini, zira müvekkili firmanın üzerine düşen tüm edimlerini yerine getirdiğini ve müvekkili firmanın tüm ticari defter ve kayıtlarının da alacağını doğrulamakta olduğunu, haciz esnasında borcu kabul eden borçlunun sonradan borçlu olmadığını ileri sürmesinin hukuka aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle; haksız ve mesnetsiz davanın reddine, haksız ve kötü niyetli dava nedeniyle müvekkilinin uğramış olduğu zararların dava konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davacıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, davacının davalı tarafa borcu olmadığına ilişkin menfi tespit davasıdır.
Mahkememizce tarafların iddia, savunma, ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle bilirkişi incelemesine karar verilmiştir. Bilirkişiler 03/12/2018 tarihli raporda,
Taraflar arasında 24.12.2014 tarihli, konusu Aziyade otelcilik otel binası iç mimarlık (Proje, tasanm, uygulama, danışmanlık ve genel ince işçilik, inşaat işleri, alçıpan, montaj, demir işleri, boya) işlerinden oluşan eser sözleşmesi niteliğinde anahtar teslimi götürü bedel inşaat sözleşmesi kurulduğu,
Uyuşmazlığın yüklenicinin edimlerinin gereği gibi ifa edilip edilmediği ile ilgili olmadığı, iş sahibinin eserin bedelini ödeme borcunu tam olarak yerine getirip getirmediği hususunun dava konusunu oluşturduğu,
Ticaret Sicil kayıtlarında davalının tek yetkilisi olarak olduğu belirlenen …’a 14.08.2015 tarihinde 400.000,00 TL nakit ve elden ödeme yapıldığı ancak bu ödemenin davalının muhasebe kayıtlarında bulunmadığı,
Davacı tarafından davalı yetkilisi olduğu iddia edilen …’a yapılan 100.000,00 TL’lik ödeme belgesinin dosyaya sunulduğu ancak dosya kapsamındaki belgeler ışığında anılan kişinin davalının yetkili temsilcisi olduğuna ilişkin bir sonuca ulaşılamadığı,
Davacının 2014-2015 ve 2016 yıllanna ilişkin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerinin TTK hükümlerine uygun tutuldukları anlaşılmakla, delil kabiliyetleri Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu,
Davalının 2013 ve 2015 yıllanna ilişkin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerinin TTK hükümlerine uygun tutulmadıkları anlaşılmakla, (2013 yılma ait ticari defterleri ve 2015 yılına ait envanter defterleri döktürülmediğinden) yasal ticari defterlerinin birbirini teyit ettiğini söylemenin mümkün olmadığı görülmekle, delil kabiliyetleri Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu,
Davalının 2014 yılına ilişkin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerinin TTK hükümlerine uygun tutuldukları anlaşılmakla, delil kabiliyetleri Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu,
– Dava dışı…Grup şirketinin 2013-2014-2015 ve 2016 yıllarına ilişkin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerinin TTK hükümlerine uygun tutuldukları anlaşılmakla, delil kabiliyetleri Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu,
Sayın mahkemenin kabulü halinde;
Açık hesap ekstrelerinin incelenmesi ile 16.06.2017 takip tarihinde,
Davacının muhasebe kayıtlarına göre; Davalıdan 60.000,00 TL alacaklı olduğu,
Davalının muhasebe kayıtlarına göre; Davacıdan 690.000,00 TL alacaklı olduğu, buna göre; tarafların aralarındaki yürüyen ticari ilişkide (60.000,00 TL + 690.000,00 TL=) 750.000,00 TL fark olduğu,
Tarafların defterleri, dosyada yer alan bilgi ve belgeler doğrultusunda; 16.06.2017 takip tarihinde davalının 690.000,00 TL olan alacak talebinden – 650.000,00 TL davacı ödemelerinin mahsup edilmesi ile davalının davacıdan 40.000,00 TL alacaklı olacağı, hususlarında görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, dosyadaki bilgi ve belgeler, dinlenen davalı taraf yetkilisinin isticvap üzerine alınan beyanları, detaylı, gerekçeli bilirkişi raporu ve icra takip dosyası uyarınca davacının icra takip dosyasındaki 342.364,18 TL’lik menfi tespit davasına ilişkin kısmının reddine, davacının davadan önce 11.07.2017 tarihinde icra yoluyla yapmış olduğu 450.000,00 TL’lik ödemeye ilişkin menfi tespit davasının ise hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Davacı taraf sunduğu dilekçesinde, davalı …Şti ile yapmış olduğu eser sözleşmesinden kaynaklanan borcunu ödemiş olmasına rağmen, davalı tarafın aleyhine icra takibi yaptığını ve yapılan icra takibi neticesinde icra baskısı altında icra veznesine ödeme yapmak zorunda kaldığını, buna göre borçlu olmadığının tespitini talep etmiş ise de; iddiası yerinde görülmemiş, 342.364,18 TL’lik talebi yönünden davasının esastan reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafça, sözleşmeden kaynaklanan ödeme borcundan 400.000,00 TL’nin 14.08.2015 tarihinde 400.00,00 TL’lik kısmının şirket yetkilisine ödediğini iddia etmiş ise de bu yöndeki iddiası yerinde görülmemiştir. Dosyada mevcut ödeme belgesi incelendiğinde ödeme belgesi üzerinde dosyamız davalısı tüzel kişi …Şti’nin herhangi bir kaşesinin olmadığı ve belge üzerinde zikredilen alıcının İstanbul İç Mimarlık isimli şahıs şirketi olduğu ve yetkilisi ibaresi dikkate alındığında, dosyamız davalısı şirket olmadığı, dosyamız davalısı şirketin …Şti. Şirketi olduğu, birinin şahıs şirketi, diğerinin limited statüsünde tüzel kişi olduğu, 2 ayrı tacirin olduğu, karışıklığa sebep olacak şekilde dosyamız davalısının unvanında Mimarlık ibaresinin de bulunmadığı ve yine dinlenen davalı şirket yetkilisi …’ın isticvap üzerine alınan beyanlarına karşı davalı tarafın ne dava dilekçesinde, ne cevap dilekçesinde ne de bu beyanlara karşı herhangi bir açıklama da sunmadığı dikkate alındığında 400.000,00 TL’lik ödemenin dosyamız davalısına değil dava dışı şahıs şirketinin kendisinden olan alacağına binaen ödenmiş olduğuna kanaat getirilmiştir.
Davalı tarafça verildiği iddia edilen 18.08.2015 tarihli tahsilat belgesindeki İstanbul İç Mimarlık yetkilisi olarak 100.000,00 TL’nin … ismi üzeri çizilerek …’na ödendiği yönündeki iddiası yönünden yapılan değerlendirmede: öncelikle …’nun davalının yetkilisi olmadığı, bu durumun aksinin ispat edilemediği ve yine bu kişiye para alma yetkisi verildiğine dair davalı şirketten sadır olmuş bir yetki belgesi sunulamadığı, bu kişinin şirket yetkilisi ve para almaya yetkili olduğu ispatlanamadığı gibi paranın İstanbul İç Mimarlık Yetkilisi’ne şeklindeki ibare de dikkate alındığında bunun şahıs şirketi olduğu, dosyamız davalısının ise limited şirket statüsünde tüzel kişi olduğu, ikisinin birbirinden farklı olduğu, ödemenin dava dışı kişiye yapıldığı, dosyamız davalısının unvanında Mimarlık ibaresinin de bulunmadığı, gerçek kişi tacir, şahıs şirketine aralarındaki ilişkiden kaynaklı yapılan ödemenin dosyamız davalısı ile ilintisinin kurulamadığı ve kurulamayacağına kanaat getirilmiş, bu nedenle davacının bu ödeme kısmına ilişkin iddialarına da itibar edilmemiştir.
Davalı tarafın dosyaya sunduğu banka kayıtları ile 09.12.2014 tarihinde … Bankası’na yapılan 150.000,00 TL, aynı bankadan 03.12.2014 tarihinde yapılan 5.000,00 TL ve yine aynı bankadan 02.12.2014 tarihinde yapılan 95.000,00 TL’lik havaleler ki toplam 250.000,00 TL ödemeye ilişkin olarak yapılan değerlendirmede: her ne kadar davacı bu ödemenin de sözleşmeye istinaden yapıldığını belirtmiş ise de bu yöndeki iddialarına da itibar edilmemiştir. Zira, yapılan bu ödemelerin davacı ile yapılan sözleşme ile ilgisinin olmadığı, bu ödemelerin davaya konu sözleşmeden önceki bir tarihte davalının işini üstlenenen Veto isimli dava dışı şirketin, üstlendiği ancak yapamadığı işin davalı tarafın yapması üzerine yapılan işin bedeli olan bu 250.000,00 TL’lik ödemenin tümünün davacı tarafın dayandığı, davaya konu ettiği 24.12.2014 tarihli sözleşmeden önce olduğu ve davalı yetkilisinin alınan isticvap beyanında bu durumun belirtildiği ve keza yapılan defter incelemeleri ile de hem davalı, hem davacı, hem de dava dışı işi üstlenilen …’nun defterleri ile teyit edildiği anlaşılmış olup, neticeten davacı tarafın bu 250.000,00 TL’lik kısma ilişkin ödeme iddiasının da dava konusu sözleşme ile ilgisi olmadığına kanaat getirilmiştir.
Buna göre de davacı tarafın dile getirdiği, davalı şirket yetkilisi olan ancak aynı zamanda … isimli şahıs şirketinin sahibi olan …’a yatırılan 400.000,00 TL’lik, davalı şirket ile ilgisi olmayan ve ödeme belgesi içeriğine göre yine dava dışı şahıs şirketi olan … isimli firmaya atfen yapılan 100.000,00 TL’lik ve mevcut delillere göre ve sözleşme tarihinden önce olması nedeniyle ve bu hususun ayrıca sözleşmede açıkça, sözleşme öncesi avans olarak yapıldığını da gösteren sözleşmede bir hüküm, açıklama bulunmaması hususu da dikkate alınarak 250.000,00 TL’lik banka yoluyla yapılan ödemenin de davaya konu sözleşme ile ilgisinin olmadığına kısmı da eklendiğinde toplamda 750.000,00 TL’lik ödemenin, davacı ile davalı arasındaki sözleşme ilişkisi ve davalı ile ilgisinin olmadığına, aksinin ispat yükü üzerinde olmamasına rağmen davalı tarafça da kanıtlanmış olduğuna, davacı ispat delillerinin ise davacı beyanlarının aksi yönde olduğuna kanaat getirilmiştir.
Davacı tarafça sözleşme tarihinden sonra 23.01.2015 tarihinde 80.000,00 TL, 17.02.2015 tarihinde 40.000,00 TL, 09.03.2015 tarihinde 100.000,00 TL, 10.03.2015 tarihinde 50.000,00 TL, 16.03.2015 tarihinde 120.000,00 TL, 14.07.2015 tarihinde 100.000,00 TL olmak üzere 490.000,00 TL’lik toplam banka ödemeleri ile borcun ödendiği, bu nedenle de önceki ödemelerle birlikte borcunun kalmadığı ve haciz baskısı altında yapılan ödemeden dolayı da borçlu olmadığının tespitini talep etmiş ise de, bahsi geçen sözleşme tarihinden sonraki ödemelerin davalı kayıtlarında yer aldığı, davalının bu kısma ilişkin bir itirazının bulunmadığı, ancak bu ödemelerin diğer ödemelerle bir ilgisinin de kurulamayacağına kanaat getirilmiştir.
Davacı tarafça icra baskısı altında ödendiği bildirilen 450.000,00 TL’ye ilişkin kısma yönelik olarak da açtığı davasında, menfi tespit olarak davasını nitelendirdiğinden ve İİK 72 maddesi uyarınca icra baskısı altında ödenmiş olan alacağın ancak İİK 72/7.maddesi uyarınca ancak 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde istirdat talebi olarak davaya konu edilebileceği ve istirdat davasının da hak düşürücü süreye tabi olması nedeniyle mahkemece taleple bağlılık kuralı gereği dava istirdat olarak nitelendirilmeyip, menfi tespit olarak nitelendirildiğinden, davacının 450.000,00 TL’lik kısma ilişkin davasının menfi tespit olarak açmasında hukuki yararının olamayacağına, hukuki yararın HMK 114/1-h maddesinde dava şartı olarak ön görüldüğü ve HMK 138 maddesi uyarınca dava şartlarının yargılamada öncelikle dikkate alınacağı ve yine HMK 114/1 maddesi uyarınca yargılamanın her safhasında resen dikkate alınması gerektiği cihetiyle bu yönde yapılan değerlendirmede, davacının icra baskısı altında ödediğini iddia ettiği 450.000,00 TL için menfi tespit davası açmasında hukuki yararının bulunmadığına, bu nedenle de bu kısma ilişkin davasının hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir. Nitekim, Yargıtay içtihadi birleştirme kurulunun 16.12.1942 tarihli, 1942/9-28 esas/karar sayılı kararında “borçlunun icra kovuşturmasına hiç karşı çıkmaması(itiraz etmemesi) veya yaptığı karşı çıkmanın geçici olarak kaldırılmasına karar verilmiş olması nedeniyle hakkındaki icra kovuşturması kesinleşmiş bulunduğunda, borçlu borcunu tamamen ödedikten sonra paranın geri alınması için mahkemeye dava açabilir. Bu halde borçtan kurtulma davası açılamaz” şeklindeki içtihadı uyarınca da davacının bu şekilde, davadan önce yapılan ödeme nedeniyle (menfi tespit davası açıldıktan sonra, dava sırasında bilahare ödenen bir alacak olmaması nedeniyle kendiliğinden de istirdat davasına dönüşmemesinden dolayı) menfi tespit davası açamayacağına, açacağı davanın istirdat davası olacağına ve bunun da 1 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğu ve ancak taraf beyanı ile dava türünün belli olacağı, davacı tarafça da davası istirdat değil, menfi tespit davası olarak belirtilip, nitelendirildiğinden, 450.000,00 TL’lik icra baskısı altında ödenen kısma ilişkin davasının da bu nedenle hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Yapılan icra takibine karşı mahkememizde açılan dava üzerine, davacı tarafın talebi gereği İİK 72/3 maddesi uyarınca icra veznesine girecek paranın teminat mukabilinde alacaklıya ödenmemesine dair tedbir kararı verilmiş olup, tedbir kararı infaz edilmekle ve davanın sonucunda, davacı davasında haksız bulunmakla, davalı alacağına geç ulaşmış olduğundan İİK 72/4 maddesi uyarınca davacı lehine ayrıca reddedilen 792.364,18 TL’lik dava değeri üzerinden takdiren %20 oranı üzerinden hesaplanan 158.472,83 TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM
1-Davacının 342.364,18 TL’lik menfi tespit davasına ilişkin kısmın reddine,
2-Davacının, davadan önce 11.07.2017 tarihinde icra yoluyla yapmış olduğu 450.000,00 TL’lik ödemeye ilişkin menfi tespit davasının hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine,
3-Davacının açmış olduğu dava üzerine icra veznesine giren paranın ödenmesini engelleyen mahkememiz tedbir kararından dolayı dava değeri 792.364,18 TL üzerinden takdiren %20 oranında hesaplanan 158.472,83 TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 44,40 TL ilam harcının peşin alınan 13.531,60 TL’den düşümü ile geri kalan 13.487,20 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üstünde bırakılmasına
6-a)Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden esastan reddedilen 342.364,18 TL üzerinden hesaplanan 25.291,85 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
b)Davacının hukuki yarar yokluğundan reddedilen 450.000,00 TL’lik davası yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 7/2 maddesi uyarınca davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden lehine 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Karar kesinleşinceye kadar yapılacak giderlerin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Başkan …
E-imza
Üye …
E-imza
Üye …
E-imza
Katip …
E-imza