Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/492 E. 2018/1105 K. 21.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/492 Esas
KARAR NO : 2018/1105
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 26/05/2017
KARAR TARİHİ: 21/11/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 08.11.2011 tarihinde davalı sigorta şirketine … no’lu trafik sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı motosiklet sürücüsü…’nun direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu oluşan trafik kazasında vefat ettiğini, müvekkili …’nun müteveffanın babası olduğunu, oğlunun vefatı ile onun desteğinden mahrum kalacağını, kaza sonrası davalı tarafa müracaat üzerine açılan hasar dosyasından bu güne kadar müvekkili tarafına herhangi bir ödeme yapılmadığını, destekten yoksun kalma zararlarının davalı sigorta şirketince karşılanması gerektiğini, yapılacak bilirkişi raporu ile müvekkilinin gerçek zararının ortaya çıkacağını, açıklanan nedenlerle; davacı baba … için 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinde yürürlükte bulunan azami poliçe teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Dava şartının yerine getirilmemesi sebebiyle davanın usul yönünden reddinin gerektiğini, uyuşmazlığın çözümlenmesi için gerekli belgelerle birlikte müvekkili şirkete başvurması gerektiğini, söz konusu poliçede teminat limitlerinin kişi başı 200.000,00 TL olduğunu, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası ile müteveffanın annesi için dava açıldığını ve sonuçlandığını, dosyada kusur tespiti yapılması gerektiğini, davacının destekten yoksun kalıp kalmadığının tespit edilmesi gerektiğini, ölümlerde geçerli olan ve müvekkili şirket tarafından sigorta edilen teminat tutarı her halükarda verilecek bir teminat olmadığını, kazaya karışan aracın ticari araç olmaması sebebiyle avans faizi talep edemeyeceklerini, aleyhe kanaat getirilmesi halinde yasal faiz uygulanabileceğini, faiz başlangıç tarihinin dava açılış tarihi olarak dikkate alınması gerektiğini, açıklanan nedenlerle; davanın usulden reddine, kusur tespiti için dosyanın ATK’ya gönderilmesine, sigortalı aracın kusurlu bulunması halinde davacıların ve dava dışı kimselerin destekten yoksun kalıp kalmadıklarının tespitine, destekten yoksun kalan kimselerin olması halinde uzman bilirkişilerce azami poliçe limitleri ve aktüeryal kurallar gözetilerek hesaplama yapılmasına, aleyhe hüküm kurulmaması halinde yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava; destekten yoksunluk tazminatı davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilafın; Meydana gelen trafik kazası nedeniyle, destekleri olduğu bildirilen müteveffadan dolayı davacıların dava açmada haklarının bulunup bulunmadığı, 6704 sayılı yasa gereğince kusur raporu alınması gerekip gerekmediği, alınacak ise kusur ve tazminatın tespit şekli, varsa davacıların talep edebileceği tazminat şekli temerrüt oranı ve faiz türüne ilişkin olduğu noktalarında toplandığı görülmüştür.
Dosyanın teknik bilgi ve bilirkişi incelemesi gerektirmesi nedeniyle, dosya aktüer bilirkişisi…ve Kusur yönünden Dr….’e tevdi edilmiştir. Bilirkişiler sunmuş oldukları raporda; davacı yakını ve murisi müteveffa sürücü…’nun hatalı sevk ve idaresinin olayın meydana gelişinde Birinci derecede ve tam %100 oranında etkili olduğu, otobüs sürücüsünün olayın meydana gelişinde etkili olabilecek herhangi bir hatalı davranışının bulunmadığı, hak sabihi baba Hasan’ın talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 56.792,25 TL ve davalının temerrüt tarihinin 20/04/2017 tarihi olduğunu belirtmişlerdir.
Bilirkişi raporu sonrasında davacı vekilince sunulan 21.09.2018 tarihli dilekçesi ile dava değeri bilirkişi raporunda belirtilen rakama yükseltilmiş ve buna ilişkin yatırması gereken harç da aynı tarihli makbuz ile yatırıldığı, davacının dava değerini artırma dilekçesinin davalıya da tebliğ edilmiş olduğu görülmüştür.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, poliçe, detaylı, gerekçeli, denetime açık ve dosya kapsamı ile uyumlu olması nedeniyle itibar edilen bilirkişi raporu da dikkate alınarak davacının davasının kabulüne karar verilmiştir.
Davacı taraf müteveffa …’in babası olup, 6098 sayılı Borçlar kanunu 53/3. Maddesinde ölenin desteğinden yoksun kalanların bu sebeple uğradıkları kayıpları talep edebileceklerine ilişkin düzenleme uyarınca, salt mirasçılık sıfatıyla değil kanun, karine ve Yargıtay uygulamaları uyarınca evlatların anne babasına destek olduğu sabit olup, davalı tarafça bu durumun aksi ispat edilemediğinden davacının destek tazminatı talebinde haklı olduğuna kanaat getirilmiş ve destek kaybının doğrudan üçüncü kişi nezdinde meydana gelen bir zarar olduğu, bu nedenle de desteğin kusurunun destek olunana yansıtılamayacağı, kazanın meydana geldiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan yasal mevduat uyarınca davalı sigorta şirketinin 2918 sayılı yasanın 85. Maddesindeki işletici sorumluluğunun yine aynı yasanın 91/1. Maddesinde öngörülen zorunlu sigorta olarak mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğuna ilişkin dava dışı araç işleticisi tarafından zorunlu mali mesuliyet trafik sigortasının davalı nezdinde yapıldığı ve 2918 sayılı yasanın 92. Maddesindeki zorunlu mali mesuliyet sigortası dışında kalan hallerin de bulunmaması nedeniyle 2918 sayılı yasanın 97. Maddesindeki değişiklikten sonra açılan dava yönünden davacı tarafça davalıya değişikliğe istinaden dava tarihi itibariyle yapması gereken başvurunun da yapılmış olduğu, buna rağmen davalı tarafça davacıya herhangi bir ödemede bulunulmadığı anlaşılmıştır.
Destek tazminatı doğrudan üçüncü kişi zararı olması nedeniyle destek olanın kusurunun da destek olunana bu sebeple yansıtılamayacağı, bu nedenle alınan bilirkişi raporunda her ne kadar davacının desteği olan müteveffa Salih’in her ne kadar meydana gelen kazada %100 kusurlu bulunmakta ise de bu kusurun davacıya yansıtılamayacağı, bilirkişi raporunda usulüne uygun olarak yapılan hesaplamaya göre de davacının davalıdan 56.792,25 TL destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceği, davalı tarafa 10.04.2017 tarihinde başvurunun yapılmış olmasına ve 8 iş günü içerisinde davalı tarafça davacıya ödeme yapılması gerekmesine rağmen ödemenin yapılmadığı, buna göre de davalının 20.04.2017 tarihinde temerrüde düştüğü, davalının tacir olması ve tacirin tüm borçlarının da ticari olması nedeniyle davacı lehine hükmedilecek olan tazminat yönünden yasal faiz değil, talep uyarınca avans faizi uygulanması gerektiği ve tespit edilen tazminat tutarının da poliçe teminat limiti olan 200.000,00 TL sınırını aşmadığı dikkate alınarak neticeten davacının davasının kabulü ile 56.792,25 TL’nin 20.04.2017 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2. Maddesi uyarınca avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM
1-Davacının davasının kabulü ile 56.792,00 TL’nin 20.04.2017 tarihinden itibaren ticari avans faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 3.879,46 TL karar harcından peşin alınan 208,40 TL’nin mahsubu ile geri kalan 3.671,06 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacının yaptığı 31,40 TL başvuru harcı, 31,40 TL peşin harç, 4,60 TL vekalet harcı, 177,00 TL tamamlama harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 169,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.413,04 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 6.597,12 TL vekalet ücreti takdirine, bunun davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Peşin yatırılıp harcanmayan kalan bakiye kısmının karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
Katip
Başkan