Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/435 E. 2021/294 K. 26.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/435 Esas
KARAR NO : 2021/294

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/05/2017
KARAR TARİHİ : 26/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı şirketin sözleşme kapsamı ve süresince davacı şirketin ticari risklerini sigorta kapsamında alındığını taahhüt ettiğini, dava konusu olayın davacı şirket ile … A.Ş. arasındaki ödenmeyen ve sigorta poliçesi teminatı kapsamında olan 500.000,00 TL ‘ye ilişkin olduğunu, müvekkili şirketin sözleşme kurallarına göre borç ve yükümlülüklerini harfiyen yerine getirdiğini, buna mukabil davalı sigorta şirketi dava konusu tutarı halihazırda davacıya ifa etmediğini, davacı şirket tarafından, sözleşmede yer alan “vadesi geçmiş borç bildirimi’nin fatura tarihinden itibaren 210 gün içerisinde yapıldığı her türlü şüpheden uzak olduğunu, davacı şirket tarafından, vadesi geçmiş borç bildiriminde 06.05.2016 tarihinde bulunulduğunu, bekleme süresinin 03.10.2016 tarihinde dolduğunu, bu tarihte ödemenin yapılmaması üzerine müvekkili şirketin, davalı şirkete derhal başvurduğunu ve sigorta sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ifa etmesi talep edildiğini, sigortacının sözleşmenin genel hükümler 3.2.1 fb maddesi uyarınca bekleme süresinin sona ermesinden itibaren 30 gün içerisinde davacı şirkete tazminat ödemesi yapması gerektiğini, … ile olan ticari ilişkinin Ağustos 2016 tarihi itibari ile durdurulduğunu, davalı sigorta şirketinin talebi ve poliçe şartlan gereğince rizikoyu azaltma mükellefiyetimiz sebebiyle, …. ile durdurulan ficari faaliyetleri sonucunda müvekkili şirketin ağır mali sonuçlarla karşılaştığını belirterek, Sözleşme gereği davalı tarafça tayin edilen olumlu kredi limiti tutarı olan 500.000,00 TL alacağın 02.11.2016 tarihinden itibaren İşleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama masrafları ve ücreti vekâletin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Taraflar arasında kredi sigortası poliçesi akdedildiğini, davacı tarafın poliçe hükümlerine aykırı davrandığını, bu nedenle dava konusu poliçe kapsamında bulunduğu müdahale talebinin davalı şirketçe poliçe şartlarına uygun şekilde reddedildiğini, Sigortalı alıcının vade tarihinde ödeme yapmaması halinde borçla ilgili zararı gidermek veya asgariye indirmek üzere gerekli tüm önlemleri sigortalı değilmişçesine almak ve bu durumla ilgili olarak sigortacının vereceği bütün talimatları yerine getirmekle alıcı kefiline veya herhangi bir üçüncü kişiye karşı olan hakları da dahil olmak üzere borçla ilgili bütün haklarını korumak için gerekenleri yapmakla yükümlü olduğunu, davacı tarafın basiretli tacir olup dava dilekçesinde İddia ettiği şekilde davalı şirketin kendisine sözlü veya yazılı şekilde baskı yaparak kendisinin taviz vermek zorunda bırakıldığı iddiası kabul edilemeyeceğini, somut uyuşmazlık bakımından faiz başlangıç süresinin 02.11.2016 olarak kabul edilemeyeceğini, davacı tarafın işbu iddiasının reddini talep ettiklerini, davacı taraf basireti; tacir olup dava dilekçesinde ifade edildiği şekilde poliçe rizikosu nedeniyle alıcı firma ile ticari ilişkisini kesmek zorunda kalarak ticari anlamda zor durumda kaldığı iddiasında bulunamayacağını, bir an için aksi kabul edilecek olsa dahi bu iddiasının huzurdaki davanın konusu olmadığını belirterek, davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava; taraflar arasındaki ticari alacak sigortası poliçesi gereği gerçekleştiği ifade edilen rizikoya dayalı tazminat talebi davasıdır.
Tarafların iddia ve itirazları sunulan deliller, sözleşme hükümleri, hasar dosyası kapsamı değerlendirilmek suretiyle davacı … Şirketi ve dava dışı… A.ş defter ve kayıtlarında bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişiler mahkememize sundukları 27/01/2019 tarihli raporda özetle;
Raporumuz içerisinde yapılan açıklamalar muvacehesinde, dosyaya mübrez belge, bilgi, takip dosyası, davacı yana ait incelenen 2015 – 2016 yılları ticari defteri ile Sınırlı olarak yapılan tespit, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde;
a)Davacı yan vekili tarafından incelemeye sunulan 2015 – 2016 yıllarına ait ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu kanaatine varıldığı,
b)Dava dışı firma tarafından dava dosyasına sunulan 18.01.2018 tarihli dilekçelerinde şirketin ticari defterlerinin e-defter olarak elektronik ortamda tutulduğunu, ayrıca şirketin Muhasebe işlemelerinin … adresinde bulunan … Bölge Müdürlüğü Muhasebe Servisi tarafından yürütüldüğünü, bildirilen adreste yerinde inceleme yapılmasını” beyan ettiği,
c)Davacı yan ile davalı şirket arasında 483.545 RTL poliçe numarası ile kredi sigortası sözleşmesi 18.11.2015 tarihinde İmzalandığı, söz konusu bu sözleşme kapsamında sigorta başlangıç tarihi 01.11.2015 olarak kabul edilirken sigorta bitiş tarihi 01.11.2016 olarak imza altına alındığı, bu poliçe ile teminat altına alınmış olan riski ise poliçe şartları olarak imza altına alındığı, bu poliçe ile teminat altına alınmış olan risk ise poliçe şartları çerçevesinde alıcının ödeme yapmaması şeklinde tayin edildiği,
d)iş bu poliçe kapsamında sigortalı davacı şirket iken alıcı taraf ise uyuşmazlık bakımından… A.Ş. olup davacı yanın incelenen ticari defterlerinde… A.Ş. ile olan ticari ilişkisinin mevcut olup, davacı yanın incelenen ticari defterlerinde; dava dışı… A.Ş.’den 01.12.2016 tarihi itibariyle 1.517.201,52 TL cari hesap alacaklı olduğu.
e)Dava dosasına sunulu mutabakat formlarına göre davacı yan ile dava dışı… İşletmeleri Tic. Ve San. A.Ş.’nin cari hesap kayıtlarında farklılıklar mevcut olduğu, iş bu farklılıkların tespit edilebilmesi için dava dışı… İşletmeleri Tic. Ve San. A.Ş.’nin şirketin Muhasebe işlemelerinin yapıldığı “…” adresinde 2015 – 2016 yılları ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak davacı yana ne kadar borçlu olduğu ve cari hesap yönünden farklılık var ise bunların tespit edilmesi gerektiği,
f)Taraflar arasında ticari alacak (kredi) sigortası söz konusudur. Bu tür sigortalarda, sigortacı, kredi verenin alacak hakkını kısmen veya tamamen elde edememesi riskini üstlenir. Ticari alacak (kredi) sigortası, 6102 sayılı TTK’nın, “Sigorta Türlerine ilişkin Özel Hükümler” başlığı altında yer alan Zarar Sigortalarına ilişkin Birinci Bölümünün hükümlerine tabidir. Ayrıca kredi sigortası genel şartları düzenlemesi mevcuttur.
g)Tarafların birbiri ile örtüşen beyanları doğrultusunda, poliçede belirlenen tazminat limitin 500.000 TL olduğu ve bu limitin 9.3.2016 tarihinde iptal edildiği sabittir. Başka İfadeyle poliçede belirlenen limitin 500.000 TL olduğu ve bu limitin 9.3.2016 tarihinde iptal edildiği hususunda da uyuşmazlık bulunmamaktadır.
h)Taraflar arasında limit İptal işleminden önce ve sonra kesilen faturaların tarih ve İçerikleri ya da bu faturaların poliçe kapsamında olup olmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır, somut olayda temel sorun, limit iptal işleminden sonra alıcı ile sürdürülen ticari ilişki kapsamında kesilen (bu hususu her iki tarafın kabulündedir) eş deyişle teminat kapsamında bulunmayan faturaların rizikoyu ağırlaştırıp ağırlaştırmadığı noktasında toplanmaktadır. Bu nedenle konuya ilişkin düzenlemeler üzerinde durulacaktır:
i)Davacının 6.5.2015 tarihinde müdahale talebinde bulunduğu dosya kapsamındaki belgelerden anlaşılmaktadır.
j) Davalı tazminatı ödememesinin gerekçesi olarak limit iptal işleminden ve alıcı hakkında iflas erteleme talebinde (7.4.2016 tarihli) bulunulmasına ve bu talep kapsamında (8.4.2016 tarihinde) ihtiygüJedbir kararı verilmesine rağmen kesilen 751.474 TL’lik faturanın riski ağırlaştırdığını beyan ettiği,
k) Davacı, müdahale talebinin reddedilmediğini, borçların tahsilatı için sözleşme hazırlanarak tahsilata başlandığını iddia etmektedir. Ancak dosya kapsamındaki … 34. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinde davacının tazminat talebinin reddedildiği açıkça yazılıdır. Ancak bu İhtarnamenin tebliğ şerhi dosya kapsamında bulunmamaktadır.
I) TTK m. 1444 ve Genel Şartlar B7 uyarınca, Sigortalı, teminat kapsamında yer alan alacaklar vadesinde veya vade uzatılmışsa uzama süresinin sonunda ödenmedi ise borçla ilgili zararı gidermek ve asgariye indirmek zorundadır. Dosya kapsamında, hasar dosyası içeriğinde sunulan vade gecikme bildirim listesinde vadesi geciken borçlar bildirilmiştir. Buna ek olarak her ne kadar dava dışı alıcı imzalamamış olsa da borçların tasfiyesine ilişkin Protokol başlıklı 22.11.2016 tarihli sözleşmeyi imzalamıştır. Davalıya alıcının keşide ettiği çekleri teslim etmiştir. Limit iptal işleminden önce gerçekleştirdiği fiillerin değerlendirilmesi hususunda takdir Sayın Mahkemeye aittir.
m) Limit iptal işlemi sonrası gerçekleşen ticari ilişkiden doğan alacaklar, teminatın kapsamı dışındadır. Teminat kapsamı dışındaki alacakların, riziko kapsamında değerlendirilmesi söz konusu değildir. Limit iptal İşlemi sonrası ve riziko gerçekleşip müdahale talebinde bulunulduktan sonra TTK m. 1448 hükmünde düzenlenen, zararı önleme, azaltma ve sigortacının rücu haklarını koruma yükümlülüğü söz konusudur. Doktrinde bu hüküm kapsamındaki önlemlerin makul ve sigorta ettirenden beklenebilir olması gerektiği, bu önlemlerin başında üçüncü kişiye rücu imkanı bakımından önem arz eden delillerin toplanması ve muhafaza edilmesinin, halefiyete dayalı açılacak davalarda zamanaşımının işlemesine engel olunmasının geldiği belirtilmektedir. Buna karşılık alacağın İbra edilmesinin bu yükümlülüğün ihlali olduğu ifade edilmektedir2. Bu açıklamalardan sonra riziko gerçekleştikten sonra dava dışı alıcıya fatura kesilmeye devam edilmesinin yukarıda anılan yükümlülüğe aykırı olup olmadığı hususunda nihai takdir yetkisi Sayın Mahkemededir.” hususlarında görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Bu kez mahkememizce Dava dışı …A.Ş’nin defterlerinin bulunduğu … Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılarak 2015-2016 yılı 01.03.2016 tarihine kadar olan davacımız ile dava dışı …A.Ş arasındaki ticari ilişkinin defterlere ne şekilde yansıdığı, alacak ve borç durumları, defterlerinin tasdikli olup olmadığı, usulüne uygun tutulup tutulmadığı ve birbirini teyit edip etmediği hususlarında resen atanacak bir YMM bilirkişi vasıtasıyla inceleme yapılarak rapor alınmasına karar verilmiştir.
Talimat raporunda özetle;
Dava dışı, “… A.Ş.”nin 2015 – 2016 yılı ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme de davacı şirketin defter tasdiklerini süresinde yaptırdığı, defter kayıtlarının muhasebe usul ve esaslarına uygun olarak tutulduğu,
Defter kayıtlarına göre davacı “… A.Ş”nin 01.03.2016 tarihi itibariyle dava dışı “… A.Ş.”den 163.423,80 TL tutarında alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Hususlarında görüş ve kaanatini bildirmiştir.
Talimat raporu geldikten sonra dosyanın bilirkişiler yeniden tevdi edilerek, davacı tarafça davalıya limit iptalinin sağlandığı 09.03.2016 tarihine kadar vadesi gelmiş olmasına rağmen ödenmeyen faturaya dayalı alacak kalemlerinin tek tek tespiti ile miktarının belirlenmesi ve bu tarihe kadar olan dönem içinde davacı ile dava dışı alıcı arasındaki dosyaya ve aldırılacak bilirkişi raporuna yansıyan mutabakatlardaki rakamlar da dikkate alınarak, davacının iptal öncesi dava dışı alıcıdan talep edebileceği vadesi geçmiş (zarar) alacağının tespiti ile müdahale tarihi itibariyle sunulan faturalardan net alacak zararının tespiti, yine rapora itirazların değerlendirilmesine ilişkin detaylı, denetime açık ek rapor alınmasına, karar verilmiştir.
Bilirkişiler 18/09/2020 tarihli ek raporda özetle;
Mali Yönden Değerlendirme:
Tarafımızdan davacı yanın ve talimat bilirkişi raporu ile incelenen dava dışı … A.Ş.’nin ticari defter kayıtları karşılaştırıldığında davacı yanın dava dışı… İşletmeleri Tic. Ve San. A.Ş.’den 01.03.2016 tarihi itibariyle 163.423,80 TL cari hesap alacaklı olduğu, her iki tarafın ticari defter kayıtlarının 01.03.2016 tarihine kadar örtüştüğü, taraflar arasında cari hesap farklılığının bulunmadığı tespit edilmiştir.
HUKUKİ YÖNDEN İNCELEMELERİMİZ:
Davalının itirazları aşağıdaki gibidir:
“…Bilirkişi heyeti açıkça bir tespitte bulunmasa da raporun lafzından anlaşıldığı belirtildiğini, davacı şirketin fiilleri rizikoyu arttırıcı nitelikte olup müdahale talebinin reddi ve poliçenin geçersizliği sonucunu doğurmaya yeterli olduğunu, sigortalının sigortalı değılmışçesıne tum önlemleri almak ve zararı büyütmemek yükümlülüğü tazminatın ödenmesinden sonra da devam ettiğine göre, somut olayda olduğu gibi davacı sigortalının henüz müdahale talebinde bile bulunmadığı ve dolayısıyla tazminatın ödenme aşamasından çok önceki bir aşamada bu yükümlülüğü olmadığını söylemek mümkün olmadığını, diğer bir deyişle Kredi Sigortası Genel Şartları ilgili hükmü uyarınca davacı sigortalının rizikoyu ağırlaştırmama yükümlülüğünün yalnızca limit iptalinden önceki dönem için geçerli olduğu ve sonraki dönemde yapılan satışların rizikoya dahil olmadığından bahisle sigortalının poliçeye uygun davrandığım ve tazminata hok kazandığını söylemek mümkün değildir. Davacı poliçeye ve Kredi Sigortası Genel Şartları’na aykırı davranmış ve tazminata hak kazanamadığını, davacı şirket yukarıda bahsi geçen fatura kesme ve ticari ilişkiyi sürdürme fiillerini 06.05 2016 tarihli müdahale talebinden önce gerçekleştirdiğini, yanı henüz müvekkil şirkete müdahale talebinden bulunmadan önceki aşamada kasıtlı olarak rizikoyu arttırıcı eylemlerde bulunmuş ve kötünıyetlı davrandığını, davacının işbu hareketleri açıkça ve kasten rizikoyu artırmak anlamına geldiğini, müvekkili şirket davacının müdahale talebini reddetmekte limit iptali işlemi yapılması ve teminat kapsamında bulunmaması sebebiyle haklı olduğunu ancak bu limit iptali geçerli olmasaydı dahi davacı şirketin kasten rizikoyu arttıran işlemler yapması sonucu poliçeden doğan haklarının düşeceği Kredi Sigortası Genel Şartları B.8 hükmü gereği sabit olduğunu, davacının rizikoyu arttırmadığı tespitinde bulunan bilirkişi heyeti raporu Kredi Sigortası Genel Şartlarına aykırı olup hatalı olduğunu, hatalı ve hukuka aykırı bilirkişi heyet raporuna itiraz ettiklerini…” beyan etmişlerdir.
Davalının itirazları esasen limit iptali işlemi sonrası davacının dava dışı borçlu ile ticari ilişkisinin devam etmesinin rizikoyu ağırlaştırdırdığı noktasında toplanmaktadır. Kök raporda bu konuda genel bilgiler ve doktrindeki görüş ve örneklere yer verilerek nihai takdirin Sayın Mahkemede olduğu belirtilmiştir. Limit iptal işlemi sonrası gerçekleşen ticari ilişkiden doğan alacakların, teminatın kapsamı dışında olduğu; kapsam dışındaki alacakların, riziko kapsamında değerlendirilmesinin söz konusu olmadığı ifade edilmiştir.
Sigortalının limit iptal işlemi sonrası ve riziko gerçekleşip müdahale talebinde bulunulduktan sonra TTK m. 1448 hükmü ile zararı önleme, azaltma ve sigortacının rücu haklarını koruma yükümlülüğünün düzenlediği belirtilmiştir. Hüküm uyarınca, “(/j Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiği veya gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğu durumlarda, zararın önlenmesi, azaltılması, artmasına engel olunması veya sigortacının üçüncü kişilere olan rücu haklarının korunabilmesi için, imkânlar ölçüsünde önlemler almakla yükümlüdür”. Buna göre sigortalının riskin gerçekleşmesinden sonra da zararın artmasını engellemeye ve sigortacının üçüncü kişilere olan rücu haklarının korunmasını imkanları ölçüsünde sağlamakla yükümlüdür. Şu halde davacının limit iptal işleminden sonra alıcı ile sürdürdüğü (teminat kapsamında olmayan) ticari ilişkinin, TTK m. 1448 uyarınca zararı artırdığı veya sigortacının rücu haklarını tehlikeye düşürecek nitelikte olduğu sonucuna varılırsa rizikoyu artırdığı kabul edilebilir. Ancak bu hususta nihai takdir Sayın Mahkemededir. Kök raporda belirtildiği üzere, doktrinde TTK m. 1448 kapsamında sigortalının riziko gerçekleştikten sonra alması gereken önlemlerin makul ve sigorta ettirenden beklenebilir olması gerektiği, bu önlemlerin başında üçüncü kişiye rücu imkânı bakımından önem arz eden delillerin toplanması ve muhafaza edilmesinin, halefiyete dayalı açılacak davalarda zamanaşımının işlemesine engel olunmasının geldiği belirtilmektedir. Buna karşılık alacağın ibra edilmesinin bu yükümlülüğün ihlali olduğu ifade edilmektedir. Esasen rizikonun ağırlaştırılmasında ölçü zararın artışı veya sigortacının rücu hakkının tehlikeye düşürülmesidir. Limit iptal işleminden sonra sürdürülen ticari ilişkisinin zararın artışına veya sigortacının rücu hakkının tehlikeye düşürüldüğüne sebep olup olmadığı konusunda kök raporda belirtildiği üzere nihai takdir Sayın Mahkemededir.” hususlarında ek görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Nihai olarak mahkememizce yapılan değerlendirmeye göre; Taraflar arasında ticari alacak (kredi) sigortası olduğu, bu sigorta poliçesine göre sigortacı olan davalının, sigortalı olan davacının ticari işlemlerinden doğan alacak hakkını kısmen veya tamamen elde edememesi riskini üstlenmiş olduğu, poliçede belirlenen tazminat limitin 500.000 TL olduğu ve bu limitin 09/03/2016 tarihinde iptal edildiği görülmüştür.
Taraflar arasında limit İptal işleminden önce ve sonra kesilen faturaların tarih ve içerikleri, bu faturaların poliçe kapsamında olup olmadığı konusunda uyuşmazlık olmayıp, taraflar arasındaki ihtilafın, limit iptal işleminden sonra alıcı olan dava dışı … AŞ ile sürdürülen ticari ilişki kapsamında kesilen (teminat kapsamında bulunmayan) faturaların rizikoyu ağırlaştırıp ağırlaştırmadığı, bu durumun poliçe kapsamında zarar tazminine engel olup olmadığına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili bilirkişi ek raporuna karşı sunduğu itiraz dilekçesinde, raporda cari hesaplarda mutabakatsızlık tespit edildiğini,, bu hususun dava dışı Beğendik tarafından verilen toplam 900.000,00 TL bedelli 6 adet çekin karşılıksız çıkması sonrasında kayıtlara tekrar işlenmemesinden ileri gelmekte olduğunu, bahsi geçen bu 6 adet çekin davalı tarafta bulunduğunu ileri sürmüş olup, Mahkememizin 6 nolu celse ara kararı ile … Şubesi’ne müzekkere yazılarak, keşidecisi… İşletmeleri Ticaret ve Sanayi A.Ş olan; … çek nolu, 08/04/2016 vadeli, 100.000,00 TL bedelli, … çek nolu, 15/04/2016 vadeli, 100.000,00 TL bedelli, … çek nolu, 22/04/2016 vadeli, 100.000,00 TL bedelli, … çek nolu, 20/05/2016 vadeli, 200.000,00 TL bedelli, … çek nolu, 10/06/2016 vadeli, 200.000,00 TL bedelli, … çek nolu, 03/06/2016 vadeli, 200.000,00 TL bedelli, toplam 6 adet çekin, bankaya ibraz edilip edilmediği, ibraz edilmiş ise kim tarafından ibraz edildiği, çeklerin vade tarihleri itibari ile ayrı ayrı karşılıklarının olup olmadığı, bu çekler dolayısıyla ödeme yapılıp yapılmadığı sorulmuş ve banka tarafından verilen cevaba göre çekler ile ilgili herhangi bir ödeme yapılmadığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından davacının dava dışı … A.Ş.’den alınan toplam 900.000,00-TL bedelinde 6 adet çeki davalı şirkete teslim etmiş olduğu ve bilirkişi ek raporunda cari hesaplar arasındaki farklılığın sebebinin karşılıksız çıkan çeklerin cari hesaba alacak olarak girişlerinin yapılmaması olduğu belirtilmiştir. Ancak bu 6 adet çekin hepsinin keşide tarihi bilirkişi raporunda cari hesap karşılaştırmasına esas alınan tarih olan 01/03/2016 tarihinden sonradır. Dolayısıyla bu çeklerin tahsil edilip edilmemesinin 01/03/2016 tarihine göre yapılan bilirkişi hesabına etkisi olmayacaktır. Bu tarih itibari ile davacı sigortalının dava dışı … A.Ş.’den olan alacak miktarının 163.423,80 TL olduğu anlaşılmakla, sigorta poliçesi kapsamında sadece bu miktarın talep edilebileceğine kanaat getirilmiştir.
Ayrıca cevap dilekçesi ekinde yer alan … 34. Noterliği … tarih ve … Yev. No’lu ihtarnamesinde de bahsi geçen 6 adet çek asıllarının geri alınması hususu davacı tarafa ihtar edilmiştir. Bu çeklerin karşılıksız olduğu ve dava dışı alıcı … A.Ş.’nin iflas erteleme talebinde bulunduğu tarihin 07/04/2016 olup davacı vekili tarafından beyan olunan çeklerin tamamının keşide tarihinin bu tarihten sonra olduğu anlaşılmakla, çeklerin rizikoyu artırmış olduğu, mahkememizce alınan bilirkişi raporundaki ticari kayıtların incelenmesine dair detaylarda da davacı şirketin, dava dışı alıcı ile olan ticari ilişkisini; alıcının çeklerinin karşılıksız çıktığını ve alıcı şirket hakkında iflas erteleme başvurusu yapıldığını bildiği/ bilmesi gerektiği halde sürdürmeye devam etmiş olduğu anlaşılmakla, Kredi Sigortası Genel Şartları B.8 maddesi uyarınca poliçeden doğan haklarını kaybetmesine ve müdahale talebinin reddedilmesine sebep olacağından fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile 163.423,78 TL’nin 02/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Dava konusu olup, kabul edilen değer üzerinden alınması gereken 11.163,47 TL harçtan önceden davacıdan alınan peşin harç 8.538,75 TL harcın mahsubu ile kalan 2.624,72 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye aktarılmasına,
4-Davacı tarafça yapılmış olan toplam posta ve tebligat ücreti 205,00 TL, bilirkişi ücreti 4.150,00 TL olmak üzere toplam 4.355,00 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre (% 32,68) 1.423,21 TL yargılama gideri ve 2.624,72 TL peşin harç olmak üzere toplam 4.047,93 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Davalı tarafça yatırılan gider avansından karşılanan toplam posta ve tebligat ücreti 87,00 TL yargılama giderinden davanın ret oranına göre (% 67,32) 58,56 TL nin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 19.475,26 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davacıya ödenmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan 32.010,34 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davalıya ödenmesine,
8- Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.26/04/2021

Başkan
E-imza
Üye
E-imza
Üye
E-imza
Katip
E-imza