Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/220 E. 2019/33 K. 21.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/220 Esas
KARAR NO : 2019/33
DAVA : Ortaklıktan Çıkma ve Çıkma Payı
DAVA TARİHİ:14/02/2016
KARAR TARİHİ: 21/01/2019
Mahkememizde görülmekte olan Ortaklıktan Çıkma ve Çıkma Payı davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin %25 payı oranında ortağı olduğunu, şirket ana sözleşmesinde ortakların şirketten ayrılmalarının ayrıca düzenlenmediğini dilekçelerinde açıklanan sebeplerle müvekkilinin TTK 551 maddesi gereğince oluşan muhik sebeplerden dolayı davalı şirketin ortaklığından çıkmasına müsaade edilmesine, şirket haklarının hissesi oranında kendisine iadesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının isnatlarının gerçeği yansıtmaması nedeni ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 25/05/2015 tarihli celsede davacının şirketten çıkarılmasına yönelik talebini kabul ettiklerini ancak sebep ve gerekçelerin farklı olduğunu, hala davacının bu durumda borcu bulunduğunu herhangi bir alacaklarının olmadığı yönündeki hususunda değerlendirilmesini talep etmiştir.
Davanın, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas… Karar sayılı 02/03/2007 tarihli kararındaki takip edilmeyen karşı davanın HUMK 409 maddesi uyarınca yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına ilişkin karşı davanın davalı – karşı davacı vekili tarafından 31/05/2007 tarihli yenileme dilekçesine istinaden görülen dava olduğu anlaşılmaktadır.
İstanbul… Asliye Ticaret Mahkemesinin… Esas…Karar sayılı dava dosyasında, … Şti.’nin davacı – karşı davalı, İnci Tügezim’in davalı- karşı davacı olduğu mahkemece 02/03/2007 tarihinde davacı şirket tarafından davalı – karşı davacı hakkında TTK 529 maddesi uyarınca 17/03/2006 tarihinde ortaklıktan çıkartılma kararı verildiği, 21/08/2006 tarihinde anılan kararın ticaret sicil gazetesinde yayınlanıp tescil edildiğinden konusu kalmayan dava hakkında karar vermeye yer olmadığına, takip edilmeyen karşı davanın HUMK 409. maddesi uyarınca yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği anılan kararın davalı- karşı davacı vekiline 04/10/2007 tarihinde davacı vekiline 16/10/2007 tarihinde tebliğ edildiği kararın temyiz edilmediği davalı- karşı davacı vekili tarafından karşı davanın 31/05/2007 tarihinde yenilendiği anlaşılmaktadır.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış ve İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin… Esas sayılı dosyası bekletici mesele yapılmış İstanbul … Asliye Ticaret mahkemesinin… Esas… karar sayılı 12/11/2012 tarihli kararı ile, davacı … tarafından davalı …Şti. aleyhine açılan davada davanın kabulü ile davalı şirketin 09/01/2006, 17/03/2006, 27/08/2006 tarihli ortaklar kurulu kararlarının ihtarnamelerin usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiş olduğunun tespitine, davacının ortaklıktan çıkartılmasına ilişkin ihtarnamelerin usulsüz olduğu anlaşılmakla; ortaklıktan çıkartılmaya ilişkin ortaklar genel kurul kararının ayrı ayrı iptaline, yok hükmünde olduğunun tespitine, şirket hisselerinin eski hali getirtilmesine karar verildiği, ve anılan kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2013/3104 Esas 19013 Karar sayılı 28/10/2013 tarihli kararı ile onandığı onama kararının taraf vekillerine tebliğ edildiği karar düzeltme talebinde bulunulmadığı kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır.
İstanbul… Asliye Ticaret Mahkemesinin … E sayılı dosyasında verilen kararın kesinleşmesi üzerine mahkememizce iddia savunma toplanan deliller ve davalı şirket defter ve kayıtları üzerinde uzman bilirkişi kurulu marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve bu yönden sunulan 29/12/2014 tarihli bilirkişi kurulu raporu incelenip denetlenmiş mahkememizcede benimsenmiştir.
İddia savunma toplanan tüm deliller ve bilirkişi raporu kapsamı birlikte değerlendirilmiştir.
Dava, davacının haklı nedenle şirketten çıkmasına müsaade edilmesi ve şirket haklarının hissesi oranında kendisine iadesi istemine ilişkindir. Davalı tarafta davalının ortaklıktan çıkarılmasını talep etmektedir.
TTK 638/2, 640. Maddeleri (eski TK 551/2 maddesi) hükmüne göre her ortak muhik sebeplere dayanmak şartı ile şirketten çıkmasına müsade edilmesini veya şirketin feshini mahkemeden talep edebilir.
Tarafların ortaklar arasında husumet bulunduğu yönünde beyanda bulunmaları ve bu konuda tarafların birbirlerine karşı bir takım davalar açarak sonuçlandırmaları hususları birlikte dikkate alındığında, ortaklar arasında davacının ortaklıktan çıkmasına müsade edilmesini haklı kılacak oranda bir şiddetli geçimsizlik bulunduğu diğer taraftan davacı tarafın ortaklıktan çıkmasına müsade edilmesi talebinde bulunması davalı tarafında davacının ortaklıktan çıkartılması talebinde bulunması karşısında ayrıca haklı bir nedenin varlığının ispatına da gerek bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Mahkememizcede benimsenen bilirkişi kurulu raporunda, davacının ayrılma payının esas sermaye payının gerçek değerine uygun olarak belirlenmesi gerektiği, bu değerin bilanço değerinden az olamayacağı, ayrılma payı belirlenirken ayrıca şirket öz varlığının hüküm tarihine en yakın tarihteki rayiç değeri üzerinden hesaplanması gerektiği bu ilkeler çerçevesinde davacının hissesine düşen öz varlık payı 52.731,86-TL iken borç tutarları düşürüldüğünde davacıya ödenecek ortaklık payının bulunmadığı davacının davalı şirkete 10.054,67-TL bakiye borcunun kaldığı belirtilmiştir.
Mahkememizce yukarıda açıklanan sebeplerle karşı dava yönünden davaya devam edilmiş olmakla karşı davacının davalı şirket ortaklığından çıkartılma isteminin kabulüne, hisse değerine yönelik talebinin ise reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen bu karar “Dava, davacının haklı nedenle şirketten çıkmasına müsaade edilmesi ve ortaklık payının hissesi oranında kendisine iadesi istemine ilişkin olup, mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilerek, yazılı şekilde karar verilmiştir. Bilirkişi raporunda heyette bilançonun aktifindeki maddi duran varlıklar ile ticari mallar hesabında kayıtlı varlıkların rayiç değerini tespit edecek uzman bulunmadığından kayıtlı değerler dikkate alınarak hesaplama yapılmıştır. Ancak, ayrılma payının, şirketin faaliyet konusu da gözetilerek alanında uzman bilirkişi kurulundan, karar tarihine en yakın rayiç değer verilerine göre şirketin reel özvarlığı hususunda rapor alınıp saptandıktan sonra hüküm altına alınması gerekir. Bu durumda mahkemece, bilirkişi raporuna itirazlar da nazara alınarak, şirketin faaliyet konusu da gözetilerek alanında uzman bilirkişi kurulundan yukarıda açıklandığı şekilde bilançoda yer alan kaydi değerlere göre değil rayiç değere göre şirket özvarlık hesabının yapılması, yine davacının ayrılma payı, alacak ve borçlarının şirket kayıtlarında bulunan hususların ayrıca vesaikleriyle birlikte incelenmesi suretiyle belirlenmesi için yeni bir bilirkişi raporu alınarak neticesine göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamış, hükmü ile bozularak gelmiştir.
Bozma sonrası dosya mahkememizin esasına kaydedilerek yargılamasına devam olunmuştur.
Mahkememizce tarafların iddia ve itirazları, Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda bilirkişilerden rapor alınmıştır. Bilirkişiler raporda Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda yapmış oldukları hesaplama neticesinde, davacıya ödenecek ortaklık payının bulunmadığını, davacının şirkete 33.082,44 TL bakiye borcunun kaldığı sonuç ve kaanatini belirtmişlerdir.
Daha önce karşı dava olarak açılan şirket ortaklıktan çıkma ve çıkma payına ilişkin davacının davasında mahkememizce daha önce verilen kararın Yargıtay tarafından bozulması neticesinde, bozmaya uyularak yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde davacının davalıdan talep edebileceği bir çıkma payının bulunmadığı, aksine şirkete borçlu bulunduğu anlaşılmış ve çıkma yönünden daha önce alınan karar üzerine sicile tescil edilen kararın bilahare İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nce yok hükmünde olduğuna dair karar verilmiş olmasına rağmen kararın infazının yapılmadığı, bu yönde 24.12.2018 tarihli duruşmada oluşturulan 2 no’lu ara kararın davalı tarafa tebliğine rağmen yok hükmünde verilen kararın infazının sağlandığına dair dilekçe ve sicil kaydı sunmadığı, verilen kesin süre içerisinde istenilen hususların yerine getirilmemiş olması nedeniyle davacının şirketten çıkma talebinin de mevcut sicil kayıtları uyarınca şirket ortağı olmaması nedeniyle çıkma talebi yönünden davanın konusuz kaldığı ve karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dosyada yapılan incelemede davacı …’in en son alınan sicil kaydına göre ortaklığının bulunmadığı, daha önce ortaklıktan çıkarmanın yok hükmünde olduğuna ilişkin mahkeme kararının infazının yapılmamış olduğu anlaşılmakla,
Davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 44,40 TL karar harcından peşin alınan 26,50 TL’nin mahsubu ile geri kalan 17,90 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının yaptığı 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 170,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.170,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 2.725,00 TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Dair, dava dosyasının daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olmasından dolayı Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yokluğunda, davalı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …