Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/213 E. 2021/684 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2017/213 Esas
KARAR NO: 2021/684

DAVA: Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 04/03/2017
KARAR TARİHİ: 23/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı … End İml. Tur. San. Tic. Ltd. Şti. firması arasında ticari ilişki olduğunu, müvekkili şirket ile … arasında bayilik anlaşması yapıldığını, bayilik anlaşması yapılınca … şirketi …’da … Organize Sanayi Bölgesindeki bulunan şubesini kapattığını, bu arada müvekkili şirketin ortağı …’ın eşi …’ın ticari faaliyet yapma gereği duyduğunu ve … şirketinin kapattığı … bölgesinin bulunduğu işyerinde benzer isim altında … … … San. Ve Tic. Ltd. Şti. Adı altında yeni bir şirket kurduğunu ve faaliyete başladığını, … firmasının mali kriz içerisine girmesi nedeniyle ürün akışının sağlanamadığını ve ilişkilerin koptuğunu, … firmasının davalıya olan borcundan dolayı yapılan takipte talimat alınarak …’ya gelindiğini ve burada yeni kurulmuş olan … … firmasının adresinde haciz yapılmak istendiğini, … alacaklı vekiline asıl borçlu ile haciz yapılmak istenen şirketin hiçbir ilgisi bulunmadığını anlattığını, eşinin işyerine zarar verilmemesini istediğini, ancak alacaklı vekili bu isteği kabul etmediğini, kendisine … firmasına ait çek verilirse vade yapabileceğini belirttiğini, … zaruretten kendisine bildirilen dosya borcunu karşılamak üzere 40.200,00 TL tutarında … firmasına ait 26/11/2012 ödeme tarihli bir adet … … Şubesi çekini … … adına keşide ettiğini ve … … cirosu ile alacaklı vekiline vererek mal götürülmesine mani olunduğunu, bu şekilde tahsilat yaptığını gören alacaklı vekili, olayın üzerinden bir süre geçtikten sonra bu defa …’deki firmanın diğer bir dosyasından dolayı da talimat alarak …’ya geldiği ve işi abartarak bu defa doğrudan … firmasına gittiğini, şirketin yetkilisi … ısrarla resmi belgeleri sunarak … firmasının borçlu … ile hiçbir ilişkisinin olmadığını söylemesine rağmen alacaklı vekilinin talebi doğrultusunda içeride bulunan 2 makara kablonun haczedildiğini ve yediemin teslim alınmazsa götürüleceğini belirterek kendisine yediemin sıfatıyla teslim edildiğini, bunun üzerine mal bedeline karşılık müvekkili tarafından talimat dosyasına 25.000,00 TL bloke edilerek mahkemeye müracaat edildiğini ve bu malların muhafazasını engeller biçimde ihtiyati tedbir kararı alındığını davalı şirket aleyhine istihkak davası açıldığını belirterek, davalı tarafın müvekkilinin iş yerinde haksız suretle yaptığı hacizden dolayı açılan davada verilen mahkeme kararı dikkate alınarak verdiği manevi zararlara karşılık 10.000,00 ₺ nin haksız fiil tarihi olan 22.11.2012 tarihinden itibaren yasal tazminatı ile birlikte davalıdan alınmasına, bu haksız icra takibinin durdurulması için teminat olarak yatırılan 25.000,00 ₺ nin 05.12.2012 tarihinden 05.12.2016 tarihine kadar geçen 4 yılda tahakkuk eden reeskont faizlerinin miktarının tespit edilerek şimdilik 4.000,00 ₺ nin davalıdan alınmasına, fazla zararı talep hakkının saklı tutulmasına, baskı ve tehdit altında … 2 icra müdürlüğünün … e sayılı dosya alacağına karşılık müvekkilimden fazladan alınan miktarın tespit edilerek şimdilik 1.000,00 ₺ nin tahsil tarihinden itibaren reeskont faizli ile birlikte davalıdan geri alınmasına, fazlaya ilişkin haklarımızın saklı tutulmasına karar verilmesini, tüm yargılama giderlerinin ve yasal vekâlet ücretinin davalıdan tahsil edilmesini, davanın kabulüne, yargılama giderlerinin ve yasal vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki ve görev itirazında bulunduklarını, hak düşürücü ve zaman aşımı itirazında bulunduklarını, davacının yaptığı ödeme ile borçlunun borcundan kurtulduğunu, davacının fazla ödeme iddiasının muhatabının borçlu olduğunu, davacının istirdat talebi yönünden müvekkilinin husumet ehliyetinin olmadığını, istihkak davasının kabul edilmiş olmasının davacının tazminat talebini haklı göstermeyeceğini, davacının manevi tazminat ve istirdat talebinin hukuki mesnetten yoksun olduğunu, üstün bir hak olan hak arama özgürlüğünün kullanılmasının hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edildiğinden bu hakkını kullanan alacaklıdan manevi tazminat talep edilemeyeceğini, davacı şirkte ile borçlu şirket arasında çok sıkı ve muvazaaya dayanan organik bağ mevcut olduğunu belirterek davanın reddine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, haksız ihtiyati haciz iddiasına dayalı icra tehdidi altında fazladan ödenen bedelin ve nakdi teminat sebebiyle mahrum kalınan kar bedelinin istirdadı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
İddia, savunma, toplanan deliller üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve bilirkişi tarafından sunulan raporda özetle;
“…Ana para tutarının 2.688,51 TL
Faiz tutarının 1.145,38 TL olabileceği,
Haksız icra takibinin durdurulması için teminat olarak yatırılan 25.000,00 TL’nin 05.12.2012 tarihinden 05.12.2016 tarihine kadar 4 yıl için tahakkuk eden reeskont faizi talebi tutarının yukarıda açılandığı üzere; 10.014.38 TL olabileceği,
Manevi tazminat talebinin takdirlerinin Sayın Mahkeme’ye ait olacağı,” yönünde görüş bildirildiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafından dava dışı borçlular ….LTD.ŞTİ., … ve davacının adına ödeme yaparak borçtan kurtardığı …. LTD. ŞTİ. Aleyhine … 2. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile kambiyo senedine dayalı olarak toplam 31.818,92 TL üzerinden takip yapıldığı, takip kapsamında dava dışı borçlu …LTD. ŞTİ. İle bayilik sözleşmesi kapsamında ticari ilişki olduğu bu şirketin …’daki şubesini kapatması üzerine davacı şirket yetkilisinin eşi tarafından aynı yerde açılan ve ticari faaliyet yürütmeye başlayan yine dava dışı … ….LTD. ŞTİ. ‘nin iş yerinde haciz işlemi uygulandığı ardından davacı tarafından 08.11.2012 tarihli protokolün alacaklı davalı vekili Av. …, davacı … … Ltd.Şti. … ile … Ayd.Ltd.Şti. tarafınca imza edildiği, … 2. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosya borcuna mahsuben … … Şubesi … çek no.lu, keşide yeri …, keşide tarihi 26.11.2012 olan 40.200,00 TL bedelli keşidecisi … …. “Ltd.Şti. lehdar ve ciranta … … Ltd.Şti. … olan bir adet çekin verildiği, işbu çekin vadesinde ödendiği taktirde mevcut dosya borcuna mahsup edileceği, çek vadesinde ödenmez ise bağlantılı olarak çekin takibe koyulacağı, işbu çekten doğan uyuşmazlıklarda … İcra Daireleri ve Mahkemelerinin görevli ve yetkili olacağı, protokolde imzası bulunan tarafların işbu çekin kayıtsız şartsız bir ödeme aracı olduğunu, çekin kayıtsız şartsız bir kambiyo evrakı olduğunu, yapılan protokolün dosya borcuna ilişkin olduğunu ve çeki şarta bağlamadığını kabul ve taahhüt ettiği, görülmektedir. Protokole konu … … Şubesi … çek no.lu, keşide yeri …, keşide tarihi 26.11.2012 olan 40.200,00 TL bedelli keşidecisi … ….Ltd.Şti. lehdar ve ciranta … … Ltd.Şti. olan çek sureti sunulmuştur. Sunulan … dekontundan çekin 26.11.2012 keşide tarihinde ödemesinin yapıldığı anlaşılmaktadır.
T.C, … 6. İcra Hukuk Mahkemesi … E., … K., 17/05/2016 tarihli dosyasının celbi ile incelenmesi neticesinde; dosya davacısının, dosyamız davacısı … … …. Tıbbi Cih.Tic.Ltd.Şti. Olduğu, davalısının işbu dosya davalı takip alacaklısı … A.Ş. Olduğu, söz konusu istihkak davasının yapılan yargılaması neticesinde mahkemece; …”Dosya mündericatına toplanan Ticaret Sicil Gazetesi, Sanayi Odası kayıtları, vergi levhası, imza sirküleri şahit beyanları ve haciz tutanakları birlikte değerlendirildiğinde takip borçlusu şirketin … Endüstri İml.Tur.San.Tic.Ltd. Şti. aleyhine başlatılan takipte şirketin şube adresinde haciz işlemi gerçekleştirildiği, anılan haciz işlemi ile davacı şirket yetkilisinin eşi adına ödemede bulunduğu, takip borçlusu şirket ile aradaki … … şirketlerinin isim benzerliği bulunduğu gibi aynı adreste de faaliyette bulundukları konusunda tereddüt bulunmadığı, her iki şirket arasında organik bağın olduğu kabul edilse dahi, ödeme emrinin tebliğ edilmediği, takip borçlu şirket yetkilisi veyahut yetkililerinin bulunmadığı, yine takip borçlusu şirkete ait evrakların da haczedilen menkullerin takip borçlusu şirkete ait olduğuna kafi derece delil teşkil etmeyeceği nazara alındığında haczin usul ve yasaya aykırı olduğunun aşikar olduğu, İİK hükümleri gereği haczedilen menkullerin borçluya ait olduğuna dair karinelerde nazara alındığında ödeme emri tebliği haciz adresinin borçlu şirket adresi olması veyahutta haciz sırasında borçlunun hazır bulunması gerektiğini, tek başına şirketlerin aynı ilanda faaliyet göstermeleri, isim benzerliği olan şirketlerin davacı şirket ortağı ile karı-koca olmaları muvazaa için yeterli sayılamayacağı, izah edilen gerekçelerle mahcuz menkullerin takip borçlusuna ait olduğu ve takip borçlusu şirket ile birlikte hukuki ve organik bağın var olduğunun da ispat edilememiş olmakla açılan davanın kabulü ile menkuller üzerindeki haczin kaldırılması,” gerektiğinden bahisle davanın kabulüne şartları oluşmadığından tazminat talebinin reddine dair hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. … 6. İcra Hukuk Mahkemesi … E., … Karar sayılı 17.05.2016 Tarihli Kararının davalı tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/14071 E., 2019/9988 Karar sayılı 06.11.2019 tarihli kararı ile Mahkeme kararının onandığı kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır.
İİK 72/7’inci bendinde ”Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir” hükmü düzenlenmiştir. İstirdat davasının biri maddi hukuka, diğeri takip hukukuna ilişkin olmak üzere iki koşulu bulunmaktadır. Maddi hukuk bakımından borçlunun gerçekte borçlu olmadığı bir borcu ödemiş olması ve takip hukuku bakımdan ise borcun cebri icra takibi sebebiyle icra takibi sırasında ve cebri icra tehdidi altında ödenmesi gerekir. Ödemenin mutlak suretle takibin kesinleşmesinden sonra bir başka deyişle borçlunun ödeme emrine itiraz etmemesi veya itiraz edip de itirazının icra hakimliğince kesin olarak kaldırılmış olması durumunda yapılmış olması gerekir. İİK 72. madde düzenlemesinin maddi anlamda takip borçlularını kapsadığı, davacının maddi hukuk bakımından takip borçlusu sıfatına sahip olmadığı, davanın 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun 72/7 maddesine göre açılmış bir istirdat davası olamayacağı, zira ortada davacı aleyhine başlatılan bir icra takibi olmadığı, davacının İİK 72/7’e göre dava açma hakkı bulunmadığı, İİK 72/7’inci maddesinde tanımlanan istirdat davasının bu nedenle şartlarının oluşmadığı görülmektedir. İİK 72. maddenin takipteki tüm şahıslar yönünden düzenlendiğinin kabul edilmesi halinde, 3. Kişiler için konulmuş olan İİK 89 ve İİK 72. madde düzenlemelerindeki sürelerin bir anlamının kalmayacağı, yasanın şahıs ifadesinden anlaşılması gerekenin takip borçlusu olduğu, şu halde İİK 89. madde kapsamında, süresi içinde menfi tespit davası açma hakkını kullanmayan ve bu sebeple takip borçlusuna herhangi bir borcu olmadığı halde, yasanın emredici kuralları gereğince alacaklıya ödeme yapmak zorunda kalan 3. kişinin, genel hükümlere göre sebepsiz zenginleşme davası açması mümkündür.
Bu kapsamda, davacının borçlu olmadığı bir icra dosyasındaki 3. kişilerin borcu dava dışı ….LTD.ŞTİ.’NİN borcu nedeniyle dava dışı borçlu olmayan 3. Kişi … … LTD. ŞTİ.’nin (davacı şirket yetkilisinin eşine ait olan şirket) şirket adresinde yapılan hacizler sebebiyle icra baskısı altında akdettiği protokol kapsamında çek ile yaptığı ödeme nedeniyle davalının sebepsiz zenginleştiği iddiası ile yapılan ödemelerin iadesini talep etmiş ise de, icra dosyası içeriğinde davalının alacakları nedeniyle dava dışı 3. kişiler yönünden icra takibi ve haciz işlemlerini yaptığı, icra konusu borcun davacı tarafından yukarıda ayrıntılarına yer verilen protokol kapsamında davacı tarafından davalının takipteki alacağını tahsil etmesi karşısında aslında sebepsiz zenginleşenin davacı tarafından borcu ödenen takip borçlusu 3. kişi yada kişiler olduğu, bu açıdan davacıya bu davada husumet yöneltilemeyeceği anlaşılmıştır. Davalı takip alacaklısı olup, takip hukuku sınırları içerisinde alacağı için başlatmış olduğu icra takibi neticesinde alacağına karşılık yaptığı haciz işlemlerinden dolayı sebepsiz zenginleşmesi söz konusu değildir. Burada sebepsiz zenginleşen dava dışı takip borçlusu olduğundan, davacı tarafından ancak dava dışı gerçek borçluya karşı sebepsiz zenginleşme davası açılabilecek olup, davalının bu davada taraf sıfatı bulunmamaktadır.
Manevi tazminat talebi yönünden; Haksız hacze dayalı manevi tazminat istemi 6098 sayılı TBK’nun 58. maddesinden kaynaklanan bir sorumluluk olup kusura dayanan bir sorumluluk türüdür. Davacı dava dışı borçlu ….LTD. ŞTİ.’nin borcu için yine dava dışı olup davacı şirket yetkilisinin eşine ait olan … ….LTD. ŞTİ. Adresinde yapılan haciiz sebebiyle yukarıda ayrıntılarına yer verilen protokol ile kayıtsız şartsız olarak çek ile ödeme yapma taahhüdünde bulunmuş ve çek ile ödeme yapmıştır. Bu nedenle de davalı alacaklının haciz işleminde ve anılan protokol ile aldığı ödemede kötüniyetli veya ağır kusurlu olmadığı, haciz yaptıran kişinin takipte veya haciz işleminde kötüniyetli ve ağır kusurlu olduğu olgusu gerçekleşmedikçe ve ağır bir zarar da doğmadıkça manevi tazminatla sorumlu tutulamayacağı anlaşılmıştır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2019/3444 E., 2021/7533 K. Nolu 26/10/2021 tarihli ilamı)
Davalı tarafından davacı aleyhine talep edilen kötüniyet tazminatı yönünden; her ne kadar davalı tarafından davacı aleyhine kötüniyet tazminatı talep edilmiş ise de, davacı tarafın kötüniyetli olduğu hususunda tereddüte yer vermeyecek nitelikte dosya kapsamında bir delil bulunmadığı bu sebeple kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için yasal şartların oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, fazladan ödenen bedelin ve mahrum kalınan karın istidadı talepleri yönünden davanın pasif husumet dava şartı yokluğundan HMK 111/1-d ve 115/2. maddeleri gereğince usulden reddine, manevi tazminat talebi yönünden şartları oluşmadığından davanın reddine ve davalının kötüniyet tazminatı talebi yönünden ise şartları oluşmadığından talebin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-Davanın REDDİNE,
A)İstirdat talebi yönünden davanın pasif husumet dava şartı yokluğu nedeniyle HMK.114/1-d ve 115/2.maddeleri gereğince usulden REDDİNE,
B)Manevi tazminat talebi yönünden davanın REDDİNE
2-Davalının kötüniyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 59,30 TL ilam harcının peşin yatan 256,17 TL’den düşümü ile 196,87 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
6-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
7-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan manevi tazminat Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/11/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza