Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/163 E. 2021/59 K. 25.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/163 Esas
KARAR NO:2021/59

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:17/01/2008
KARAR TARİHİ:25/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili davası ile, müvekkilinin temettü hariç ortaklık haklarının yönetim ve denetimini … tarafından atanan yönetim ve denetim kurulu üyeleri tarafından yürütüldüğünü, şirketin 09.06.2005 tarihli karar ile devir alındığını, hazırlanan raporlar ile şirket kayıtlarında davalıların kusurlu, kasıtla idare şekilleri nedeniyle yönetim kurulu üyesi ve denetçi olan davalıların sorumlu oldukları meydana gelen şirket zararının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 7.000 TL” nin davalıların sorumlulukları oranında zarar tarihinden itibaren reeskont faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline, haciz zımmında mallara tedbir konulmasına, masraf ve ücreti vekalete hükmolunması talep ve dava olunmuştur.
CEVAP:
… vekili cevabında; müvekkilinin pay sahibi olmadığını, memur ve çalışanı olmadığını, sıfatının sadece denetçi seçilmiş olması nedeniyle tazmin yükümlülüğü belirtildiği, denetçiliği müvekkilinin kabulü ile mümkün olacağı bu nedenle de denetçi sıfatının olmayıp öncelikle husumet nedeniyle reddini, aksi halde zararın oluşmasında kusurunun bulunmadığını, TTK 349.ve 309.maddeler kapsamında zamanaşımı söz konusu olduğu, denetçilik sıfatı için hizmet ilişkisinin kurulması gerektiği herhangi bir akdi ilişkinin olmayıp ücret almadığını, davanın reddine karar verilmesi istenmiştir.
Davalı … beyanında, tüm belgelerin … bünyesine devredildiği, herhangi bir belge ile ilgili sorumluluğu kabul etmediğini, ortada bir zarar var ise bu şirketin genel zararı olup, ortakların zararı olarak nitelenemeyeceğini, şirketle yönetim kurulu üyesi olması nedeninin yasal sayıyı tamamlamak olduğunu, davalı …’in başka bir şirketinde çalıştığı, bu şirkette çalışmadığı, ücret almadığını, yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde şirkete geri dönmeyecek bir paranın olmadığını, kasıt ve ihmalin olmadığını, fiili imkansızlık olduğunu borçların teminatlandırıldığını, …’nin el koyma tarihinden itibaren tahsil işlemine girişmediğini, borcu kabul etmediği, haksız davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …’in iflasına karar verildiği, iflas idare memurlarının belirlenerek tebligatların yapıldığı, davalı …’in tutuklu olup gönderdiği, cevabında müvekkili adına cevap yetkisinin iflas idaresinde olduğu, belge ve kayıtlarından sorumlu olmadığını ifade ettiği görülmüştür.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava her ne kadar 7.000 TL üzerinden açılmış ise de 20.03.2008 tarih itibariyle ıslah edilerek 7.538.108,53 TL üzerinden talep bulunulmuştur.
Taraf beyanları doğrultusunda dava konusu edilen alacağın iflas masasında bir protokole göre kayıt kabulünün olup olmadığı, sorulmuş ancak gönderilen yazı ile söz konusu alacağın dosya numarası belirtilerek 5411 sayılı yasanın 106.madde ve iflas ve tasfiyeye ilişkin yönetmeliğin 24.madd e gereğince 3 B sıra kapsamında ihtilaflı imtiyazlı alacak olarak kaydedildiği ifade edilmiştir.
Davacı vekili ….Asliye Ticaret mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile iflas idaresine karşı açılan davayı belirtmiş ise de bu davanın usulden red olunduğu ve Yargıtay aşamasından temyiz talebi red olunarak geçtiği, davanın Müflis Ali Balkaner yönünden kayıt kabul olarak görülüp kabulü istenmiştir.
Yapılan yargılamada iddia ve itirazlar tekrarlanmış, temlik sözleşmesi, denetçi raporu, olağan genel kurul tutanakları, sicil kaydı, ana sözleşme, defter ve kayıtlar, yapılacak bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Dosyada yer alan denetçi raporun ile 8.sayfadaki sonuç 11 başlığı altında belirlenen alacak ve kayıtlar yönünden şirketi sevk ve idare eden yönetim kurulu ve YK üyelerini denetleme, uyarma ve kontrol ile görevli denetim kurulu üyelerinin hatalı ve ticari teamüllere aykırı şekilde fiilleri nedeniyle şirketin zarar görmesine duyarsız kaldığı TTK 337 madde gereğini yerine getirmedikleri, kusurlu olu mali sorumluluk tutarlarının 7.538.108,53 YTL olduğu belirtilip yasal gereklerinin yerine getirilmesi şeklinde rapor düzenledikleri görülmüştür.
Mahkememizce tarafların iddia ve itirazları doğrultusunda davalıların konuları, sorumluluk dönenler, eylemler değerlendirilip davacının tazmine konu var ise alacağının belirlenmesi için bilirkişi inceleme kararı oluşturulmuş, yapılan inceleme ve denetlemede, mali açıdan incelemede ilk raporlarında toplam 4.469.215 TL alacağın bulunduğunu, daha sonra itirazlar üzerine incelemede 7.538.108,53 TL alacaklı olduğunun tespit olunduğunu, ancak davalıların görevde bulundukları dönemde meydana geldiği ileri sürülen zarar ilişkin yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gitmeden asıl borçluların takibinin gerekeceği, bu yönde dayanak ve belge olmayıp, doğmuş bir zarardan söz edilemeyeceği, sorumluluk davasının şartlarının ispatlanamadığı, denetçinin ise kanun veya esas sözleşmenin kendisine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyerek, kusurlu davranışıyla zarara sebebiyet vermediği, sorumluluklarının doğmadığı, TTK 337.maddesi gereğince usulsüz veya yolsuz işlem olduğunun belirlenmediği nedenle sorumlu olamayacakları, kira borcu yönünden yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu olup fatura yönünden bu alacağa ilişkin tahsilat yapılıp yapılmadığı belirlenmeyeceğinden sorumlu olmayacakları yönünde rapor düzenlenmiştir.
Davacı ve davalı iflas idaresince ve diğer yönetim kurulu üyesi davalının rapora itirazları davalı … vekilinin müvekkilinin sorumlu olmadığına dair raporun bu bölümünü kabul ile beyanlar sunulmuştur.
Dosyaya yapılan zaman aşımı itirazı, davalıların görevden alındıkları tarihten 5 yıl zararın ortaya çıkması ile ilgili 2 yıllık sürenin başlayacağı, bu durumda her ne kadar rakamsal talepler belirtilmiş ise de zararın yargılamaya muhtaç olduğu denetlendiğinde, ve uzamış ceza zamanaşımı değerlendirilerek zamanaşımı itirazlarının yerinde olmadığı belirlenmiştir.
Tüm dosyada kapsamının sunulan deliller, izleme olanağı sağlayan raporlar, itirazlar ve yasa hükümleri mahkememizce denetlenerek değerlendirilmiş, her ne kadar davalıların sorumlu olmayacağı …’den alacak olduğu, diğer davalıların belirli miktarlarla, hatta denetçinin sorumlu olamayacağı ifade edilmiş ise de davalı yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu konusu, mahkememizce sunulan rapor ve belge denetçi raporları doğrultusunda değerlendirildiğinde olayda zararın meydana gelmesi açısından fiilleri ile yapılan işlemlere, teminat olmaksızın işlemlere karşı çıktıklarına dair belge ve deli olmadığı, TTK 336.madde kapsamıda ve TTK 319.madde doğrultusunda görev dağılımının olmayıp, sorumlulukarının müştereken ve müteselsilen olduğu, kusursuzluklarının belgelenemediği, şirket sayısının oluşturulması için görev iddialarının bu sorumluluklarını kaldırmayacağı, keza denetçi yönünden ise her ne kadar kendi rızası olmadığı reesen seçildiği, itirazı ile gelmiş ise de denetçi sıfatının seçilmeleri ile başladığı ve o tarihten son ana kadar yapılan işlemlere herhangi bir itiraz kaydı ve bu yönde belge sunmayarak zımni olarak onay verdikleri, ortaya çıkan sorumlulğu doğrultusunda kendilerine yüklenen görevi hiç yada gereği gibi yapmamaları halinde meydana gelen zarardan sorumlu olacakları, bunun aksini kusursuzluklarını veya zararı önleyecek eylemlerine yönelik dayanağında bulumadığı değerlendirilerek zarardan sorumlu olacakları davalı … yönünden iflası nedeniyle alacağın kayıt kabüle dönüştüğü, bu bedelin yargılamayı gerektirmekle bu yönde şüpheli alacaklar olarak kabul gördüğü, dava konusu zarar kalem ve alacakların tahsili için davalılar tarafından işlem yapılmadığı, davalı müflis …’den tahsili için karın kalmadığı, takip ve taleplerin sonuçsuz kaldığı dolayısı ile belirlenen zarardan bu doğrultuda davalıların sorumlu oldukları, ıslah edilen değer ile birlikte kira borçları, alınan çekler, siparis avansı, davalı … adına düzenlenen ve şirket kayıtlarına alınmayan fatura nedeniyle bu bedellerin davalılardan tahsiline ve iflas masasına kayıt kabulü yönünde karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karar Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2014/7858 E.- 2015/5378 K.sayılı 16/04/2015 tarihli ilamı ile “Somut olayda, davacı vekilince davalıların yönetim ve denetim kurulu üyesi olarak görev yaptıkları süre içinde davacı şirketin kira alacaklarının ve şirket yöneticisine avans olarak verilen paranın tahsil edilmediği iddia edilmiş, mümeyyiz davalı … vekili ise müvekkilinin davacı şirketin ortağı veya çalışanı olmadığını, denetim kuruluna görevlendirildiğinden haberinin bulunmadığını, denetime ilişkin her hangi rapor hazırlamadığını, bu nedenle davacı şirketten hiçbir ücret ve benzeri para almadığını, dolayısı ile denetçi seçildiğinden haberi olmayan müvekkilinin iddia edilen zarardan bir sorumluluğunun bulunmadığını savunmuştur.
Denetçi veya denetim kurulu üyeleri dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 347. maddesi hükmünde şirket genel kurulu tarafından en fazla 3 yıllığına seçileceği ve anılan maddenin son bendine göre de denetçinin aynı zamanda şirketin yönetim kurulu üyesi veya şirketin memuru olamayacağı düzenlenmiştir. Bunda amaç denetçinin şirketten bağımsız olarak hareket etmesini sağlamaktır. Denetçi ile şirket arasındaki ilişkinin niteliğinin ne olduğu konusunda kanunda her hangi açıklama olmadığı gibi doktrinde de bu hususta görüş birliği yoktur. Ancak doktrinde çoğunluk görüşü şirket ile denetçi arasındaki ilişkinin vekalet sözleşmesine benzer özel bir sözleşme olduğu yönündedir (Şirketler Hukuku, Prof. Dr. Sami Karahan 1. Baskı, syf 456 vd).
Denetçinin görevleri 6762 sayılı TTK’nın 343. ve devamı maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiş olup, genel olarak denetçi, şirketin mali tabloları ile yönetim kurulunun yıllık faaliyetlerini inceleyip rapor hazırlamak ve gördüğü usulsüzlükleri genel kurula sunmakla görevlidir. Yaptığı görevin niteliği itibariyle şirket ve şirket yönetiminden bağımsız olarak çalışması gereken denetçinin genel kurul tarafından seçilmesi bir icap olup, denetçinin de bunu kabul etmesi halinde şirket ile denetçi arasında bir akdi ilişki kurulmuş olur. Bu kabul açık veya zımni (denetim raporu hazırlanmak, buna ilişkin şirket kayıtları üzerinde inceleme yapmak gibi) olabilir. Denetim kurulu üyeliğini kabul eden denetçinin kanun veya anasözleşme ile yüklendiği görevlerini hiç veya gereği gibi yerine getirmemesinden dolayı şirketin zarara uğraması halinde sorumluluğu da anılan Yasa’nın 359. maddesinde düzenlenmiştir.
Somut olaya gelindiğinde, mahkemece, mümeyyiz davalı … vekilinin müvekkilinin denetçi seçildiğinden haberinin bulunmadığına ve bu görevi kabule ilişkin her hangi bir işlem yapmadığına yönelik savunması doğrultusunda her hangi bir araştırma yapılmadan doğrudan mümeyyiz davalının sorumluluğuna hükmedilmiştir.
Oysa, mahkemece, mümeyyiz davalı …’ın denetçilik görevini kabul edip etmediğinin, bu göreve ilişkin her hangi bir işlem yapıp yapmadığının, buna yönelik şirketten bir ücret alıp almadığının araştırılarak, mümeyyiz davalının gerçekten şirket denetçisi olup olmadığının belirlenmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu hususa ilişkin her hangi bir araştırma yapılmaksızın eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir..” hükmü ile bozulmuş, 2015/14879 E- 2017/209 K.sayılı ilamı ile de karar düzeltmenin reddine karar verilmiştir.
Bozma ile gelen dosya yukarıdaki esasa kaydedilerek bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ve dosyanın bilirkişi heyetine tevdi ile Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda rapor tanzim edilmesinin istenilmiştir.
Bilirkişi heyetince dosyaya sunulan 05/10/2020 tarihli rapor incelendiğinde, davalı …’ın 17/09/2003 tarihli genel kurul kararı ile denetçi olarak seçildiğini, bu genel kurula katıldığını, hazirun cetvelinde bu durumun tespit edildiğini, bu genel kurulda alınan kararlarda oy kullandığı, denetçi olarak seçilmesine itirazda bulunmadığı, seçimden haberinin olduğu ve görevi kabul etmiş sayılması gerektiği, bu sebeple önceki bilirkişi raporlarında da belirlendiği üzere davalı …’ın denetçi olarak sorumlu olduğu belirtilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamı kapsamında yapılan değerlendirmeye göre, mahkememizce alınan bilirkişi raporuna iştirak edilmediği, zira raporda davalı …’ın sorumluluğunun denetçi olarak seçildiği genel kurulda bulunmasına dayandırıldığı, bu durumun zımnen kabul anlamına geldiğinin belirtildiği görülmüş olmakla, Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere kabul açık veya zımni (denetim raporu hazırlanmak, buna ilişkin şirket kayıtları üzerinde inceleme yapmak gibi) olabilir. Bu bağlamda, denetçi olarak seçildiği genel kurulda itiraz edilmemiş olması denetçilik görevini zımni kabul anlamına gelmeyecek, zımni kabul için denetim raporu hazırlamak, kayıtlar üzerinde inceleme yapmak gibi eylemler gerekecektir.
Denetçi sıfatının kazanılmasının görevin zımnen veya açıkça kabulüne bağlı olduğunu ancak davalı …’ın genel kurul kararı dışında görevin kabulüne dair başkaca bir bilgi ve belgeye rastlanmadığı, davalı …’a denetçi ücretinin ödendiğine dair bir belgeye rastlanmadığı, davalı … tarafından düzenlenen ve imza edilen denetçi raporunun bulunmadığı tüm bu nedenlerle bu kişinin denetçi sıfatının oluşmadığı saptanmış olmakla bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Zira benzer şekilde aynı tarihli başka bir şirketin genel kurulu için, davalı … yönünden benzer şekilde bozma üzerine verilen … ATM’nin … esas sayılı dosyasından verilen red kararı da Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/4261 esas 2020/2959 karar sayılı ilamı ile onanmıştır.
… eldeki davayı kanuni halef sıfatı ile takip ettiği de dikkate alınarak 5411 sayılı kanunun 133/son maddesi hükmü uyarınca maktu vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerektiğinden, red kararı yönünden maktu vekalet ücretine hükmolunmuştur.
Müflis … yönünden ise dava kayıt kabulü dönüştüğünden tahsilde tekerrür olmamak üzere davanın Müflis … yönünden ıslah edilen değer dikkate alınarak 7.538.108,53 TL nin iflas ve tasfiye işlemlerini yürüten … Hukuk İşleri Dairesi’nin 2008/1 sayılı dosyasında yürütülen Müflis …’in iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından davalı … hakkında açılan davanın reddine,
2-Davacının müflis … hakkında açmış olduğu davanın kabulü ile tahsilde tekerrür olmamak üzere davanın Müflis … yönünden ıslah edilen değer dikkate alınarak 7.538.108,53 TL nin iflas ve tasfiye işlemlerini yürüten … Hukuk İşleri Dairesi’nin 2008/1 sayılı dosyasında yürütülen Müflis …’in iflas masasına kayıt ve kabulüne,
3-Mahkememizin 07/10/2013 tarihli …esas … karar nolu ilamın 2 nolu bendindeki “davalılar …, … yönünden ise tahsilde tekerrür olmamak üzere ıslah edilen değerle birlikte kabulüyle 7.538.108,53 TL nin dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte bu davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,” ilişkin hükmün bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmesi nedeni ile bu konuda tekrar hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-Mahkememizin … esas … karar nolu dosyası ilamın 3 nolu bendindeki ” Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 514.928,19 TL ilam ve bakiye harcın davalılar …, …’dan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine” ilişkin hükmün bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmesi nedeni ile bu konuda tekrar hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-Peşin alınan 94,50 TL nisbi harcın … haricindeki davalılardan ( müflis … iflas idaresi maktu karar ilam harcı ile sorumlu olduğundan bu miktarın 44,40 TL limitle sorumlu olmak üzere ) alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan 38,80 TL İlk masraf, 1.950,00 TL Bilirkişi ücreti, 105,50 TL Tebligat gideri olmak üzere, bozma öncesi yapılan 2.094,30 TL yargılama gideri ile, bozma sonrası yapılan 275,00 TL posta tebligat ücreti ile 3.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.369,00 TL yargılama giderinin ( davalılar … ve … sadece bozma öncesi yargılama gideri olan 2.094,30 TL ile sorumlu olmak üzere) … haricindeki davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … tarafından yatırılan gider avansından yapılan toplam 188,00 TL posta tebligat ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
8-Davalı … kendini vekille temsil ettirdiğinden 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı …’den alınarak bu davalıya verilmesine,
9-Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin müflis … iflas masasından alınarak davacıya verilmesine,
10-Mahkememizin … esas … karar nolu dosyası ilamın 7 nolu bendindeki “Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 83.278,81 TL vekalet ücreti takdirine, bunun davalılar …, …’dan tahsili ile davacıya verilmesine” ilişkin hükmün bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmesi nedeni ile bu konuda tekrar hüküm kurulmasına yer olmadığına,

Dair, dava dosyasının daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olmasından dolayı kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 25/01/2021

Başkan …
E-imza
Üye …
E-imza
Üye …
E-imza
Katip …
E-imza