Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/897 E. 2022/1106 K. 26.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/897 Esas
KARAR NO:2022/1106

DAVA:Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:23/08/2016
KARAR TARİHİ:26/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 28/01/2014 tarihli akaryakıt istasyonu bayilik sözleşmesi imzalandığını, taraflar arasında ticari şartları düzenleyen ticari koşullar adlı bir protokol imzalandığını, bayilik sözleşmesinin işbu dava tarihi itibariyle devam ettiğini, müvekkili şirketin davalı şirket hiçbir borcu olmamasına rağmen borçlu oldukları iddia edilerek müvekkili şirketin 500.000,00 TL bedelli teminat mektubu haksız ve hukuka aykırı şekilde nakde çevrildiğini, davalı şirketin 500.000,00 TL teminat mektubunu haksız olarak nakde çevirdiği gibi müvekkili şirketin yakıt talebini de karşılamadığını, davalı şirketin cari hesap kayıtlarında müvekkili şirketin alacaklı göründüğünü, davalı şirketin haksız borç iddiasına rağmen davalı şirketin kayıtlarında müvekkili şirketin alacaklı göründüğünü, müvekkili şirketin alacaklı görülmesine rağmen davalı şirketin müvekkili şirkete yakıt vermediğini, davalı şirketin hukuka aykırı eylemlerinin müvekkili şirketi fiilen iflasın eşiğine getirdiğini belirterek davanın kabulüne, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket ile müvekkili şirket arasında 28/01/2014 tarihli Bayilik Sözleşmesi, Çerçeve Protokol imzalandığını ve davacı şirket tarafından Ürün Alım Taahhütname’si imzaladığını, bayilik sözleşmesi ve ekleri uyarınca müvekkili şirketin bayiliğini üstlenen davacı şirketin istasyonu ürünsüz bırakarak, taahhüt ettiği miktarda ürün almayarak taahhütlerini birçok kez ihlal ettiğini ve muaccel haldeki borçlarını ödemediğini, davacı tarafa taahhütlerini yerine getirmesi ve sözleşmeye uygun davaranması hususlarında defalarca ihtarname keşide edildiğini, davacının iddiasının aksine dava konusu banka teminat mektubu davacının muaccel haldeki borçlarının ödenmemesi nedeniyle nakde çevrilmiş olup, teminat mektubunun haksız olarak nakde çevrilmesi söz konusu olmadığını, davacı kendisine ürün verilmediğini iddia etmiş ise de bu husus da gerçeği yansıtmadığını, davacı taraf müvekkilinin sözleşmeye aykırı davrandığı, kendisindne fazla tahsilat yaptığı iddiasını ileri sürmüş ise de bu iddiaların hukuki ve maddi dayanağı bulunmadığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava taraflar arasındaki akaryakıt bayilik sözleşmesi ve protokol uyarınca davalıya verilen teminat mektubunun fazladan nakte çevrilen kısmının iadesi ile kar mahrumiyetine uğranıldığı iddiası ile tazminat davasıdır.
Mahkememizin 26/12/2017 tarihli celse ara kararı uyarınca davacı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapmak üzere … ATM’ye talimat yazılmasına karar verilmiştir.
Talimat mahkemesince alınan bilirkişi raporunda özetle;
Davacı konumundaki şirketten istenen 2013-2014-2015 ve 2016 Yıllarına ait Tasdiki Mecburi Defterleri İlgili Mahkeme Kaleminden 11.01.2018 Tarihinde teslim aldım. Tarafıma Tevdi edilen Defter ve Belgeleri incelemem neticesinde, raporumun “B” bölümünde maddeler halinde sıralamış olduğum çıkarımlarımın ışığı altında Taraflar arasında yapılan 28.01.2014 Tarihli Sözleşmeye istinaden başlayan Ticari Faaliyet, sözleşme hükümlerinde öngörülen Beyaz ürünler olarak tabir edilen Benzin ve Motorinin alımı için taahhüt edilen miktarlara ulaşmamasından kaynaklanan anlaşmazlıklar sebebiyle istenilen hareketlilikte olmaması yanında, Davalı Akaryakıt Dağıtım Şirketinin Hakim konumda olması sıfatıyla tek yanlı hazırlanan söz konusu Sözleşmelere isnat edilerek, Davacı Şirketin Teminat olarak verdiği 500.000,00 TL’lik Banka Teminat Mektubunun nakde çevrilmesi aşamasında, Davacı Şirketin 383.237,13 TL’si kadar da alacaklı durumuna gelmiş olmasına rağmen, Davalı Akaryakıt Dağıtım Şirketince satış işlemlerini durdurmuş olduğu anlaşılmıştır. Buradan hareketle, Davacı ve Davalı Şirketler açısından:
31.07.2016 Tarihi itibariyle her iki Şirketin resmi kayıtlarına göre hesap mutabakatının sağlanmış olduğu tespit edilmiştir. Yani, Davacı Şirket kayıtlarına göre 383.237,13 TL’si ALACAKLI, Davalı Şirket kayıtlarına göre de 383.237,13 TL’si BORÇLU olduğu karşılıklı olarak teyit edilmiştir.
Raporumun “8” Bölümünün 12. maddesinde izah ettiğim üzere, 2014 Yılı alış miktarları baz alındığında, Davacı Şirketin 2015 ve 2016 Yıllarında aynı miktarda satış yapacağı varsayımıyla toplamda: 280.299,97 TL’si kadar satış karından mahrum kaldığı,
Davalı Şirketin Hakim konumda olması münasebetiyle tek yanlı olarak hazırlanan söz konusu sözleşme hükümlerini her hal ve şartta kendi menfaatleri doğrultusunda kullanan Davalı Şirketin, normal ticari hayatın akışı içerisinde makul seviyelerde olan borca karşılık, miktar taahhüdünün yerine getirilmediği öne sürülerek 500,000,00 TL’lik Banka Teminat Mektubunun nakde çevrilmesi uygun olmadığı,
Banka Teminat Mektubunun nakde çevrilmesinden sonrada, Davacı Şirketin Alacaklı duruma gelmesine rağmen siparişlerinin yerine getirilmemesinin ise, izah edilebilecek bir yanı yoktur.
Davacı Şirket Yöneticilerinin İse, özellikle sözleşmenin imzalanması aşamasında BASİRETLİ İŞ ADAMI gibi davranmadıkları anlaşılmaktadır.
Netice itibariyle, mevcut Sözleşme bakımından, Davalı Şirketin fiilen yapmış olduğu işlemlerin uygun olduğu düşünülebilir. Ancak yukarıda da tekraren belirtmiş olduğum üzere Hakim Konumunu tamamen kendi lehlerine olacak şekilde tanzim edilen Sözleşmeden kaynaklanan güçleriyle, küçük ölçekli bir firmanın çalışamaz hale getirilmiş olduğu, şeklinde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizin 05/04/2018 tarihli celse ara kararı uyarınca tarafların iddia ve itirazları, aralarındaki ticari ilişki, varsa yapılan ödemeler değerlendirilerek Talimat Mahkemesince davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonrası sunulan rapor ve tüm dosya kapsamı dikkate alınarak davalı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti raporunda özetle;
Davacının bayilik sözleşme başlangıcı 28/01/2014 tarihinden EPDK lisans iptali tarihi olan 02/11/2016 tarihine kadar Davalı taraftan aldığı ürün miktarı: 678,182 Tondur. ( ALTIYÜZ- YETMİŞSEKİZTONYÜZSEKSENİKİKİLOGRAMDIR.)
12/05/2014 tarihinde Davacı tarafın 12756 nolu faturasına istinaden “5 Yıllık intifa bedeli 265.000,00 USD + KDV” açıklaması İle (Kur: 2,0766 TL / Anapara: 550,299.-TL ve KDV : 99.053,82 TL olup) Toplam : 649.352,82 TL tutarında fatura düzenlendiği ve Davalının bu ödemeyi Ağırlıklı HAVALE ile davacıya ödediği
Davacı en son 29/05/2015 tarihinde Ürün almış olup, 15/07/2016 tarihinde Davacı tarafa ait Banka Teminat Mektubunun Nakde çevrildiği 413 günlük tarih aralığında Davalı taraftan herhangi bir Akaryakıt ürünü almadığı, Banka Teminat mektubunun nakte çevrilmesinden sonra ürün talebinde bulunduğu
15/07/2016 tarihinde Banka Teminat mektubu Davalı tarafından NAKTE çevrildiğindeki Davalı tarafından paylaşılan Ek-1’de yer alan Cari hesap ekstresine göre DAVACI firmanın 390.778,24 TL alacağı oluştuğu
Davacının ÜRÜN talebinde bulunduğu 08/08/2016 tarihinde hesap ekstresine göre 365.469,99 TL Davalı taraf alacaklı, 16/08/2016 tarihinde ki talebinde ki ÜRÜN talebinde de Cari hesaptan 364.867,35 TL Davalı tarafın ALACAKLI olduğu görülmüş olup, Davalı tarafın paylaştığı, “Bayinin o dönemde vadesi geçmiş borçları olduğu Için bayiye mal verilmemiştir.” Açıklamasında bulunmuş olup, karşılıksız çıkan çekler yapılandırılmış/ödenmiş/fatura ile kapatılmış ve Banka Teminat Mektubunun Nakte çevrildiği tarihte Davacının 109.221,76 TL borçlu olduğu tespit edilmiştir.
28/01/2014 tarihinde imzalanan “Çerçeve Protokolü” Madde 9’da düzenlenen TEMİNAT maddesinde; her türlü borç ile cezai şart kar mahrumiyeti ve sair her türlü borç ve taahhüdün garantisi olmak üzere Teminat mektubu tutma hakkının var olduğu
Davalı taraf 17/03/2015 tarihinde göndermiş olduğu … 34. Noterliğinden … nolu “..devamında en son 31.12.2014 tarihinde ürün aldığını, istasyonu ürünsüz bıraktığını, sözleşme hükümlerine aykırı davrandığını, Derhal ürün alımına başlamasını, EPDK mevzuatı vesair mevzuata aykırı davranışlarına derhal son vermesi ve ürün alımına başlamasını istemiş aksi halde “Borçların teminatı olarak verilen temlnatın NAKDE çevrilmesi de dahil olmak üzere her türlü yasal takibe başlanacağını, ihtar etmiştir ve 25/05/2015 tarihli yine aynı noterden gönderilen 07527 nolu ihtarname ile de “..28/01/2014 tarihli sözleşme ile Akaryakıt ürünlerinin alım/satım taahhüdünde bulunduğunu, 28/01/2014 -27/01/2015 tarihleri arasında taahhüdün altında ürün aldığını belirterek sözleşme şartlarına uymadığını, sözleşme şartlarına göre eksik alım/satım halinde cezai şart/kar mahrumiyeti bedeli ödemeyi taahhüt ettiğini, belirtilen tarih aralığında 521,75 TON eksik ürün alımı karşılığında 48.469,20 Amerlikan Doları tutarında cezal şart tahakkuk ettiğini, Davacının alım /satıma biran önce başlaması, cezai şart bedeli ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğunu” belirtmiştir.
Davacı taraf “Ticari koşullar protokolünde yazılı Kar oranlarını uygulamayarak sözleşmeye aykırı davranmıştır. Bu durum müvekkil şirketin hak ettiği karı elde etmemesine sebep olduğu gibi taahhüt edilen yakıtın satılmamasına da neden olmuştur.” İfadesine göre Ürün FİYAT YAPISI tarafımızdan KONTROL ve TEST edilmiş olup, Ticari Koşullar protokülünün üzerinde Davacı tarafın Lehine Kar paylaşımı olduğu görülmüştür.
Davalı yanın Defalarca Noter kanalı ile Davacıyı uyarmasına rağmen en son 29/05/2015 tarihinde ürün alımı yaptığı, bundan sonra ki süreçte Ürün alımında bulunmadığı, Davalı yanın Davacıya Sözleşme başlangıcında intifa tesisle karşılığında sağladığı Maddi menfaatler karşılığında, Ticari Hayatın devamlılığı açısından bu menfaatler karşılığında Ürününün Davacı tarafından satılmasını beklediği, Ürün satışı soenunda da bu Maliyeti karşılayarak, sözleşme süresinin sonucunda Kar beklediği malumunuzdur.
Davalı tarafın Davacıya tarafa yansıttığı Cezai şart açıklaması altında ki Faturanın değeri;
Cezai Şart Hesaplamamız: 209.073,87 USD olduğu
Davacı tarafın sözleşme süresi içerisinde faaliyette bulunduğu süre içerisinde uzun süre sözleşmeye uygun olarak taahhüdünü karşılayacak ürün alımı yapmadığı, bunun sonucunda da Davalının, Ticari hayatın devamı açısından katlandığı yatırım maliyeti ve faaliyet giderleri karşılığında davacıdan beklediği ticari kazancı elde edememiş olduğu, değerlendirilmiştir.
Mahkememizin 15/01/2019 tarihli celse ara kararı uyarınca önceki bilirkişi raporuna karşı sunulan beyanların ve sonraki aşamada dilekçe ve duruşmadaki taraf vekillerinin beyanlarının ayrıntılı olarak değerlendirilmesi bakımından ve davacı tarafın dava dilekçesindeki tazminat taleplerinin de kabul edileceği varsayımı ile seçenekli olarak hesaplanması ve rapor sunulması için dosyanın bilirkişilere tevdine karar verilmiştir.
Bu ara karar uyarınca sunulan bilirkişi raporunda
Davacı en son 29/05/2015 tarihinde Ürün almış olup, 15/07/2016 tarihinde Davacı tarafa ait Banka Teminat Mektubunun Nakde çevrildiği 413 günlük tarih aralığında Davalı taraftan herhangi bir Akaryakıt ürünü almadığı, Banka Teminat mektubunun nakte çevrilmesinden sonra ürün talebinde bulunduğu
15/07/2016 tarihinde Banka Teminat mektubu Davalı tarafından NAKTE çevrildiğindeki Davalı tarafından paylaşılan Ek-1’de yer alan Cari hesap ekstresine göre DAVACI firmanın 390.778,24 TL alacağı oluştuğu
Davacının ÜRÜN talebinde bulunduğu 08/08/2016 tarihinde hesap ekstresine göre 365.469,99 TL Davalı taraf alacaklı, 16/08/2016 tarihinde ki talebinde ki ÜRÜN talebinde de Cari hesaptan 364.867,35 TL Davalı tarafın ALACAKLI olduğu görülmüş olup, Davalı tarafın paylaştığı, “Bayinin o dönemde vadesi geçmiş borçları olduğu için bayiye mal verilmemiştir.” Açıklamasında bulunmuş olup, karşılıksız çıkan çekler yapılandırılmış/ödenmiş/fatura ile kapatılmış ve Banka Teminat Mektubunun Nakte çevrildiği tarihte Davacının 109.221,76 TL borçlu olduğu tespit edilmiştir.
28/01/2014 tarihinde imzalanan “Çerçeve Protokolü” Madde 9’la düzenlenen TEMİNAT maddesinde; her türlü borç ile cezai şart kar mahrumiyeti ve sair her türlü borç ve taahhüdün garantisi olmak üzere Teminat mektubu tutma hakkınığvgr olduğu
Davalı taraf 17/03/2015 tarihinde göndermiş olduğu … 34. Noterliğinden… nolu “..devamında en son 31.12.2014 tarihinde ürün aldığını, istasyonu ürünsüz bıraktığını, sözleşme hükümlerine aykırı davrandığını, Derhal ürün alımına başlamasını, EPDK mevzuatı vesair mevzuata aykırı davranışlarına derhal son vermesi ve ürün alımına başlamasını istemiş aksi halde “Borçların teminatı olarak verilen teminatın NAKDE çevrilmesi de dahil olmak üzere” her türlü yasal takibe başlanacağını, ihtar etmiştir. ve 25.5.2015 tarihli yine aynı noterden gönderilen… nolu ihtarname ile de “..28/01/2014 tarihli sözleşme ile Akaryakıt ürünlerinin alım/satım taahhüdünde bulunduğunu, 28/01/2014 -27/01/2015 tarihleri arasında taahhüdün altında ürün aldığını belirterek sözleşme şartlarına uymadığını, sözleşme şartlarına göre eksik alım/satım halinde cezai şart/kar mahrumiyeti bedeli ödemeyi taahhüt ettiğini, belirtilen tarih aralığında 521,75 TON eksik ürün alımı karşılığında 48.469,20 Amerikan Doları tutarında cezai şart tahakkuk ettiğini, Davacının alım /satıma biran önce başlaması, cezai şart bedeli ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğunu” belirtmiştir.
Davacı taraf “Ticari koşullar protokolünde yazılı Kar oranlarını uygulamayarak sözleşmeye aykırı davranmıştır. Bu durum müvekkil şirketin hak ettiği karı elde etmemesine sebep olduğu gibi taahhüt edilen yakıtın satılmamasına da neden olmuştur.” İfadesine göre Ürün FİYAT YAPISI tarafımızdan KONTROL ve TEST edilmiş olup, TÜPRAŞ’tan gelen Bilgi yazısının tetkikinden anlaşılacağı üzere Ticari Koşullar protokolünün üzerinde Davacı tarafın Lehine Kar paylaşımı olduğu görülmüştür.
Davalı yanın Noter kanalı ile Davacıyı uyarmasına rağmen en son 29/05/2015 tarihinde ürün alımı yaptığı, bundan sonra ki süreçte Ürün alımında bulunmadığı, Davalı yanın Davacıya Sözleşme başlangıcında intifa tesisi karşılığında sağladığı Maddi menfaatler karşılığında, Ticari Hayatın devamlılığı açısından bu menfaatler karşılığında Ürününün Davacı tarafından satılmasını beklediği, Ürün satışı sonunda da bu Maliyeti karşılayarak, sözleşme süresinin sonucunda Kar beklediği,
Davalı tarafın Dava tarihinden sonra Davacıya tarafa yansıttığı, Mahkemenin Cezai şart alınmasına karar vermesi durumunda Cezdi Şart Hesaplamamız: 209.073,87 USD olması gerektiği,
Davalı tarafından düzenlenen Cezai Şart faturasının Davacı tarafa Teslim/Tebliği ile ilgili Davalı tarafından Belge paylaşılamadığı,
Cezai Şarta Mahkeme Hükmederse EPDK tarafından Bayiliğin iptal edildiği 2 Kasım 2016 tarihli Kur üzerinden hesaplama yapılabileceği, 2 Kasım 2016 tarihinde ki USD kuru: 3,0981 üzerinden hesaplandığında (209.073,87 x 3,0981) = 647.731,76 TL olacağı,
Mevcut düzenlemeler sonucunda oluşacak Cari Hesabın, Davalı tarafın Davacı taraftan cezai şart faturasının 647.731,76 TL tutarı da dahil Davalının Kalan ALACAĞININ 156.168,69 TL olacağı,
Cezai Şart Faturasının Mahkemece Kabul edilmemesi durumunda 02/11/2016 tarihi itibari ile Davacı tarafında Davalıdan (362.719,75 + 128.843,32=) 491.563,07 TL Alacaklı olacağı,
Davacının 2013 -2018 yılları arasında ki Mali verileri Dava Dosyasında olmadığından Ekonomik Mahfı tarafımızdan hesaplanamamıştır.
Mali Verilerin Dosyaya sunulmasından sonra Ekonomik Mahvının hesaplaması tarafımızdan yeniden yapılabilecektir, şeklinde değerlendirme yapılmıştır.
Bilirkişi … ayrık raporunda özetle;
Taraflar arasında akdedilen sözleşmeler kapsamında davacının, “damga vergisi” ve “otomasyon bakım ve işletim masraflarından”, sorumlu olduğunu,
Her ne kadar davalı tarafından, teminat mektubunun nakde çevrilmesi sonucunda davacının alacaklı hale geldiği anda, akaryakıt istendiği ancak davalı Lukoil tarafından akaryakıt verilmediği iddia edilmiş ise de; bayilik sözleşmesi ve Çerçeve Protokol’ün 9. Madde TEMİNAT başlığı altında düzenlendiği şekli ile teminat mektubu verilmesi hüküm altına alındığından, bununla birlikte yeni bir teminat mektubu da davalı …tarafından talep edilmediğinden, “Barıka Teminat Mektubunun” nakde çevrilip mahsup edildikten sonra ortaya çıkan tutar karşılığında, davacının taraflar arasındaki mevcut ticari ilişkinin ve istasyondaki ticaretinin devamını sağlamak adına, 16.08.2016 tarihinde yapılar ürün talebinin davalı … tarafından karşılanmamasının hukuki tavsifi Sayın Mahkemeye ait olmak üzere,
Raporumun Tespitler başlığı altında ve 5. Madde”’ de belirttiğim üzere; Yerinde inceleme sonrası elde edilen faturalardan tespitle, 29.05.2015 tarihli faturada yazılı VADE MALİYETİ olarak 223,94 TL’sinin davacıdan tahsil edilmesi konusunun hukuki tavsifi Sayın Mahkemeye ait olmak üzere,
Davalı … tarafından, ticari şartlarda yazılı olan, yıllık satış taahhüdüne dayalı olarak, davacının aylık bazda ürün alımlarına indirgenerek uygulanması gereken dağıtım karı paylaşım oranlarının;
* 45,83 Ton’a kadar alışlarda; %50 – %50,
* 45,84 Ton’ dan itibaren alışlarda; %80 davacı bayi – %20 davalı Lukoil,
# 83,34 Tan üstü alışlarda ise; dağıtım karının %98’i davacı bayi – %2 davalı …
olarak uygutanması gerekirken, bu oranların uygulanmadığı, belirtilmiştir.
Mahkememizin 07/01/2020 tarihli ara karar uyarınca dosyaya …yerine…’nın bilirkişi olarak atanmasına, dosyanın önceki akaryakıt ve LPG uzmanına tevdii ile 14/05/2020 tarihli celsenin 2 nolu ara kararı ve taraf beyanları da değerlendirilerek 2’li rapor hazırlanmasının istenilmesine karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti sundukları en son raporunda özetle;
Taraflar arasında akdedilen sözleşmeler kapsamında davacının, “damga vergisi” ve “otomasyon bakım ve işletim masraflarından” sorumlu olduğunu,
Her ne kadar davalı tarafından, teminat mektubunun nakde çevrilmesi sonucunda davacının alacaklı hale geldiği anda, akaryakıt istendiği ancak davalı …tarafından akaryakıt verilmediği iddia edilmiş ise de; bayilik sözleşmesi ve Çerçeve Protokol’ün 9. Madde TEMİNAT başlığı altında düzenlendiği şekli ile teminat mektubu verilmesi hüküm altına alındığından, bununla birlikte yeni bir teminat mektubu da davalı… tarafından talep edilmediğinden, “Banka Teminat Mektubunun” nakde çevrilip mahsup edildikten sonra ortaya çıkan tutar karşılığında, davacının taraflar arasındaki mevcut ticari ilişkinin ve istasyondaki ticaretinin devamını sağlamak adına, 16.08.2016 tarihinde yapılan ürün talebinin davalı… tarafından karşılanmamasının hukuki tavsifi Sayın Mahkemeye ait olmak üzere,
Yerinde inceleme sonrası elde edilen faturalardan tespitle, 29.05.2015 tarihli faturada yazılı VADE MALİYETİ olarak 223,94.- TL’ sının davacıdan tahsil edilmesi konusunun hukuki tavsifi Sayın Mahkemeye ait olmak üzere
Davalı… tarafından, ticari şartlarda yazılı olan, yıllık satış taahhüdüne dayalı olarak, davacının aylık bazda ürün alımlarına indirgenerek uygulanması gereken dağıtım karı paylaşım oranlarının
45,83 Ton’a kadar alışlarda; %50 – %50,
45,84 Ton’dan itibaren alışlarda; %80 davacı bayi – %20 davalı Lukoil,
83,34 Tan üstü alışlarda ise; dağıtım karının %98′ i davacı bayi – %2 davalı Lukoil
Olarak uygulanması gerekirken, bu oranların uygulanmadığı
Sayın mahkemece teminat mektubu bedelinin davacının borcuna malhsubu sonrasında oluşan alacak için davacı talebi üzerine davalının ürün teslim etmesi gerektiği kanaatine varılması dururmunda davacının mahrum kaldığı kar tutarı yönünden (davacıya ait dosyaya gönderilen vergi beyannameleri içeriğinde yer alan mali tablolar esas alındığında) esas faaliyet yönünden sürekli bir şekilde zarar halinin mevcut olması nedeniyle bir hesaplama yapılamadığı mahrum kalınan kar tutarının hesaplanabilmesi için esas faaliyet yönünden kar elde edilmesinin gerektiği, brüt satış kar oranının esas alınması durumunda faaliyet giderlerinin dikkate alınmadığı ve esas faaliyet yönünden eksik değerlendirmeye sebep olunacağı hususunun sayın mahkemenin takdirinde olduğu,
Huzurdaki dava tarihi olan 23.08.2016 tarihi itibariyle davacının davalıdan cari hesap yönünden 363.522,15 TL tutarında alacaklı olarak göründüğü, davacının bu alacakla ilgili olarak teminat mektubunun nakde dönüştürüldüğü tarih itibariyle işlemiş faiz talep ettiği ancak davacının dava tarihine kadar temerrüde düşürüldüğü hususunda bir belgeye rastlanılmadığı,
Davalının taraflar arasında akdedilen sözleşme kapsamında Ürün Alım Taahhütnamesinin a bendi çerçevesinde cezai şart talep edip edemeyeceği hususunun sayın mahkemenin takdirinde olduğu, eğer sayın mahkeme davacının eksik alım nedeniyle cezai şart yönünden davalıya borçlu olduğu ve bu bedelin de dava konusu alacak tutarından tenzil edilebileceği kanaatinde ise, cezai şart bedeli olarak hesaplanan 167.996,84 USD (TL karşılığı 521.193,38 TL) tutarın davacı alacağından tenzili sonrasında davacının davalıdan herhangi bir alacağının kalmayacağı, bu hususta takdirin sayın mahkemeye ait olduğu, belirlenmiştir.
Netice olarak mahkememizce yapılan değerlendirmeye göre; davacı taraf taraflar arasındaki sözleşme ve protokol gereği alım taahhüdüne uymamış olup, davalı taraf ihtarnameler ile davacı bayinin taahhütlere uyması istenilmiş ve cezai şart alacakları belirtilmiştir. Davalı taraf yıllık kar marjına uymuş olup davacı alım taahhüdünü gerçekleştirmediğinden, davalı taraf teminat mektubunu paraya çevirmiş olup, alacağını mahsup ettikten sonra, hesapladığı cezai şart miktarı uyarınca teminat mektubundan arta kalan bakiyeyi teminat olarak tutmaya devam etmiştir. Tüm bu sebeplerle, bilirkişi raporlarında yapılan hesaplama miktarları da gözetilerek davalı elinde bulunan teminat mektubundan arta kalan bakiyenin alacak olarak davacı tarafa ödenmesi talebi mahkememizce yerinde görülmemiştir.
Davacı taraf ıslah ile talimat raporundaki hesaba göre kar mahrumiyeti talep etmiş ise de, gerek davalı tarafın kar marjı usulüne uymuş olması, buna karşılık davacı tarafın alım taahhüdüne uymaması, bilirkişi …’ın da yer aldığı son alınan raporda dahi kar mahrumiyeti hesabının yapılamayacağına dair açıklamaları, bu rapordaki değerlendirmeler uyarınca raporun hükme esas alınmaya elverişli olduğuna mahkememizce kanaat getirilmesi neticesinde, davacı tarafın kar mahrumiyeti talep edemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Islah dilekçesinde 363.522,15 TL teminat bedeli yönünden talep edilen alacak miktarı ve 280.299.97 TL Kar mahrumiyeti (tazminat) talep edildiği görülmekle, tazminat yönünden tamamı reddedildiğinden AAÜT 13/4 madde gereği maktu vekalet ücreti ile reddedilen teminat mektubu bedeli talebi olan 363.552,15 TL üzerinden nispi 53.897,30 vekalet ücreti hesaplanıp, (9.200,00 + 53.897,30) toplam 63.097,30 TL vekalet ücreti olarak davalı lehine belirlenmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli harç 80,70 TL olup, peşin alınan 426,94 TL ve ıslah harcı 10.600,00 TL’den mahsubu ile fazla alınmış olan 10.946,24 TL harcın karar kesinleştikten sonra istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yatırılan gider avansından kullanılan 130,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 63.097,30 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 26/12/2022

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza