Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/660 E. 2019/470 K. 20.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2016/660 Esas
KARAR NO: 2019/470

DAVA : Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin)
DAVA TARİHİ: 02/12/2015
KARAR TARİHİ: 20/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin bir aile şirketi olduğunu, şirket kurucusu …’nun uzun süren ağır hastalığı nedeniyle 15/03/2003 tarihinde vefat ettiğini ve bu tarihte şirketin iflas halinde olduğunu, mirasçıları olarak müvekkili … ile kardeşlerleri … ve …’nun kaldığını, İstanbul …Sulh Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile avukat … tarafından … ve …’ya vekaleten mirasın reddi davası açıldığını ve vekil edenlerin asaleten beyanları alınmadan mahkemece 10/07/2003 tarihinde mirasın reddine karar verilerek kararın kesinleştiğini, bu hususun yıllar sonra yapılan incelemelerden anlaşıldığını, müvekkili … ve …’nun 1/3 oranında miras payları olması gerekirken reddi miras kararı nedeniyle …’nun yanısıra …’nun alt mirasçısı müvekkili …’ya velayeten velisi tarafından dava ihbar olunan…u davalı olarak gösterilmek suretiyle hasımlı olarak İstanbul …Sulh Hukuk Mahkemesinin… esas sayılı dosyası ile açılan davada 14/09/2011 tarihinde … ile …’nun …’nun mirasında 1/2’şer pay sahibi olduklarına karar verildiğini, dava ihbar olunan…’nun davalı şirketin iflasta olmasından yararlanarak, tüm üretim araçları ile kalıplar, buluş ve yararlı tasarımlar ile kalite belgeleri ve müşteri portföyünü, aynı üretim araçları ile ve başka tüzel kişilik ile ortakları dışlayarak nemalandırdığını, nemalar ve tüm gelirleri … Şirketi çatısı altında toplandığını, …’ya yasaya aykırılıkların giderilmesi, hukuka uygunluğun sağlanması, hakların ihlal olunmaması için ihtarname keşide ettiklerini, ayrıca İstanbul … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … tereke dosyası ile tereke tespiti davası açıldığını, açılan davada istenilen miras bırakanın hisse sahibi olduğu şirketlerin Ortaklar Pay Defterlerinin verilen kesin mehillere rağmen ibraz edilmediğini, İstanbul …İflas Müdürlüğü’nün 1994/8 İflas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı şirkete ait üzerinde fabrika kurulu taşınmazın fer’ileri üretim araçlarının bir kısmının satışı ile tüm borçların ifası olanaklı iken hukuka karşı hile yolu ile şeklen iflasın sağlandığı aktiflerin gizlendiği, muris…’ya ait taşınmazların usulsüz işlemlerle satıldığını, müflis davalı … A.Ş’nin iflas aşamasında dahi ortaklar arasındaki güven temelinin çökertildiğini,…’nun daha birçok şirketler grubu ve aile şirketleri olduğunun ticaret sicil belgeleriyle sabit olduğunu, mirasçı … ve şirket paydaşlarının paylarının özellikle …A.Ş. ve diğer şirketlerin aktifleri, müşteri portföyü , fikri ve sınai haklarını fiilen ele geçirerek… A.Ş. unvanlı şirketteki miras bırakanın hisselerini ağır hasta olduğu ve tedavi gördüğü tarihlerde yine dava ihbar olunan …’nun uhdesine geçirdiğini, …A.Ş ve… A.Ş şirketlerinin davalı şirket dahil iflas eden şirketlerin borçlarını 1991-1995 arasında her türlü imkanları ile aileye ve iflasın borçlarına harcadığı, şirket aktiflerinin değerinin 2500 trilyon olduğu, … A.Ş’de aile bireylerinin ortak olduğu, ortaklara ödenen paralar, yazılı belgeler, …’ya ailenin tüm bireylerine yapılan ödemelerin mirasbırakan …’nun yazdığı yazılı belge içerikleri ile saptandığını,…A.Ş nin fabrikasının yine aile şirketi olan … A.Ş ye kiraya verilip akabinde … ve diğer hak sahiplerinin paylarının … A.Ş’ye kiralandığının tespit edildiğini, … şirketinin hissedar ve yöneticisi konumunda olan …’nun kötü niyetli olarak hareket ettiğini, … A.Ş. iflas dosyasında danışıklı işlemlerle iflasın kaldırılması işleminin 20 yıldan daha uzun süre yaptırılmadığı ve bu süre içinde kendi lehine rant, şirketler ve şirket paydaşları aleyhine zarar doğurduğunu, … A.Ş’nin iflas dosyasına yapılan müteaddit başvurular ve … ile şirket yöneticilerine yapılan ihtarlara, iflas idaresine yapılan şikayetlere karşın zararlara ilişkin tazminat davası açılmadığını, yönetim kurulunun milyonlarca dolar zarara ve gelir mahrumiyetine maruz bırakıldığını, aynı zamanda suç oluşturduğundan … aleyhine İstanbul …Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile kamu davası açıldığını, … Ailesinin diğer mensuplannın haklarının … tarafından, bilerek ve istenerek kasten kendi lehine yok edildiği ve… Ailesinin diğer mensuplarının fiilen maddi ve manevi büyük zararlarına neden olduğunu, … Şirketinin iflas kararının İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasından 06/05/2015 tarihinde kaldırılarak kararın kesinleşmiş olduğunu, özellikle … ve diğer pay sahiplerince şirket amacının, ticari faaliyetinin gerçekleştirilmesinin fiilen yok edilmiş olduğunu, davalı şirketin taşınmazı hariç tüm aktiflerinin … A.Ş. çatısı altında haksız olarak edinildiğini, davalının işlevsiz bırakıldığını, halen davalı şirketin iştigal konusunda faaliyet gösteren … AŞ.’de davalı şirket hissedarı …’nun paydaş ve yönetici konumunda haksız rekabet fiiline devam ettiğini, ortaklar arasında güven kalmadığından ortaklığın çekilmez hale geldiği nedenleriyle, şirketin fesih ve tasfiyesi koşullarının oluştuğunu ileri sürerek davalı … A.Ş nin haklı nedenle fesih ve tasfiyesine, şirkete ait … Mahallesi, 490 pafta, 2903 ada, 26 parsel sayılı, 6857 m2 miktarlı taşınmazın şirketteki paylar oranında paydaşlar adına tapuda tescili yoluyla tasfiyenin gerçekleştirilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkil … A.Ş.nin … Müdürlüğü’ne … sicil numarası ile kayıtlı bir şirket olup, toplam sermayesi 50.000-TL olup, 50.000-TL olan şirket sermayesinin, 27.800.-TL M. …’ya, 2.000.-TL …’ya, 17.800.-TL …’ya, 2.000.-TL davacı …’ya, 200.-TL …’ne ve 200.-TL ise … A,Ş.’ne ait olduğunu, müvekkili şirketin, İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. tarihli iflas kararı ile tasfiye sürecine girdiğini, İstanbul …İflas Müdürlüğü’nün … İflas sayılı dosyası ile iflas sürecine ve İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasından verilen 06.05.2015 tarihli karar ile iflas kararının kaldırıldığını,esasen henüz iflastan kurtulmuş ve 7 aylık şirket açısından davacıların haklı sebep olarak gösterdikleri hususların dikkate alınmaması gerektiği ve haklı nedene ilişkin dava şartının gerçekleşmediğini, davacıların mirasın reddine ve reddin sonuçlarına ilişkin beyanları dava ile ilgisiz olmakla birlikte, hukuki yanılgı yaratmaya yönelik olduğunu, zira murisin vefat ettiği 2003 tarihinde davacı … 40 yaşında olup, fiil ehliyetine sahip, reşit biri olduğu, Adı geçen davacının , şirketlerin iflas halinde dolayısıyla da murisin borca batık olduğunu bildiği için kendi isteğiyle mirası reddetmiş olup, dava dilekçesinin 1.1. maddesinde de -şirketin iflas halinde olduğunu- bizzat kendisi beyan etmiş, bu beyanına rağmen, huzurdaki davada mirası reddetmesi için kandırılmış intibası yaratmaya yönelik beyanlarının asılsız olduğunu, Şirketin İflastan Kurtulma Sürecinde Ortada Olmayan Davacıların İflastan Kurtulmanın Akabinde Şirketin Feshini Talep Etmeleri Hakkının Kötüye Kullanılması Niteliğinde olduğunu, Müvekkil şirkete ilişkin iflas kararının kaldırıldığı 06.05.2015 tarihinden sadece 7 ay gibi kısa bir süre sonra 03.12.2015 tarihinde davacılar tarafından şirketin feshi talebiyle huzurdaki dava açıldığını, İflastan yeni kurutulan müvekkil şirketin tek malvarlığının … Mah., 490 pafta, 2903 ada, 26 parselde kayıtlı 6.857 m2 lik taşınmaz olduğu, ekonomik krizin baş gösterdiği piyasaların durgun olduğu bir zamanda, şirketin feshi dolayısıyla tek malvarlığı taşınmazın satışının istenmesi davacıların açıkça kötü niyetini gösterdiğini, muris hayatta iken meydana gelen olayları, sanki muris vefat ettikten sonra olmuş ve bunlar müvekkil şirketin Yönetim Kurulu Başkanı … tarafından hileli şekilde gerçekleştirilmiş gibi yansıtmaya çalışarak haklı sebep olgusu yaratmak istediklerini, 01.11.1990 tarihli kira sözleşmesi ile müvekkil şirkete ait fabrika binasının düşük bedelle … A.Ş.’ye ve … A.Ş. tarafından da 01.03.1999 tarihli sözleşme ile … A.Ş.’ye kiralanmasına yönelik iddialarının asılsız olduğunu zira kira sözleşmelerinin tarihlerine bakıldığında yine murisin sağlığında yapılan işlemler olduğunun görüleceğini, Muris …’nun … A.Ş.’nin kuruluşunda hayatta olup, bu şirketin kurucu ortaklarından biri olduğunu, kira sözleşmeleri yapıldığı tarihte davacı …’nun şirket ortağı olup, bu hususlara o dönemde itiraz etmediğini, davacının dava dışı …’nın işçi alacaklarını temlik alması ve müvekkil şirketin iflasının kaldırılmasına onay vermesini danışıklı işlem olarak değerlendirmesi ve bu durumun iflas sürecinde ortaklar arasında güven temelinin çökmesi olarak nitelendirmesi ise hayret verici olduğunu, davacılardan … bahsi geçen tüm süreç boyunca şirket ortağı olduğu halde, sürece hiçbir katkısı olmadığı gibi, hiçbir işleme de itirazı olmadığını, diğer davacı … açısından ise, o dönemde şirkette pay sahibi olmadığı dikkate alındığında, ortaklar arasında güven ilişkisinin iflas sürecinde zedelendiğinden bahsedilemeyeceğini, müvekkil şirketin iflasla ilgili borçları Yönetim Kurulu Başkanı … ve dava dışı … tarafından ödenmiş, şirket müvekkilin şahsi çabaları ile iflastan kurtarıldığını, merhum … döneminde başlayan iflas sürecinde şirkete hiçbir katkısı olmayan davacıların, murisin ölümünden sonra, şirketin o günkü mali durumu nedeniyle mirası reddettiği ancak gelinen süreçte şirketin iflastan kurtarılmasının ardından davayı haksız olarak ikame ettiklerini, … ve …’nun sermayesinin toplam sermayeye oranı ise %40’a yakın olduğunu, gerek murisin vefatından önce gerekse sonra…, aileye ait tüm şirketleri ayakta tutabilmek için yoğun emek sarf etmiş, şahsi çabaları ile iflasın kaldırılmasını sağlamış olmasına rağmen, şirketin iflastan kurtulmaya çalıştığı dönemde sürece hiçbir katkı sağlamayan davacıların iş bu davayı ikame etmelerinin düşündürücü olduğunu belirterek, haksız ve hukuki mesnedi olmayan davanın reddine, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE :
Dosyanın Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesinin… E., …K.sayılı, 03/12/2015 tarihli yetkisizlik kararı ile gönderildiği ve mahkememize tevzi edildiği görülmüştür.
Mahkememizce tarafları iddia savunma ve tüm dosya kapsamı doğrultusunda bilirkişi raporu aldırılmıştır. Bilirkişi heyeti mahkememize sunduğu raporda,
Davalı şirketin 50.000.00 TL olan sermayesinden, 1. davacı …’nun %35.60 hisse ile 17.300.00 TL paya ve 2. davacı …’nun %4.00 hisse ile 2.000,00 TL paya sahip ortakları olduklarını, Davalının 2016 yılına ilişkin tutmakla yükümle olduğu ticari defterlerinin TTK hükümlerine uygun tutulmadıkları anlaşıldığı, (defterlerin açılış tasdikleri suresinde tasdik ettirilmediğinden) yasal ticari defterlerinin birbirini teyit ettiğini söylemenin mümkün olmadığı.)
Davalının 2017 yılına ilişkin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerinin TTK hükümlerine uygun tutuldukları, 2018 yılına ait defterlerinin ise güncel kayıtlarının devam ettiği ve yevmıye defterine kapanış tasdikine süresinin olduğu anlaşılmakla. delil kabiliyetlerinın Mahkemenin takdirinde olduğu,
Davali şirketin 2015-2016-2017 yıllarına ve 30/09/2018 dönemine ait karşılaştırılmalı gelir tablosunda veriler ışığında 2015 yılında dönem net zararının (-) 85 00 TL, 2016 yılında donem net zararının – 7.170,37 TL olduğu, 2017 yılında donem net zararının ( – ) 99 025, TL. ve 30.09.2018 yılında ise dönem net zararının (-) 208.504.34 TL olduğu, davalı şirketin satış ve gelir elde edici faaliyetleri bulunmadığı, oluşan zararların ise genel yönetim giderlerinden kaynaklandığı,
Davalı şirketin 2015 2016-2017 ve 30.09.2018 dönemlerine ait yarıntılı bilançosunun incelenmesi ile kaydı olarak öz sermayesinin 21/12/2015 tarihli bilançosuna göre + 27.718,00 TL, 31.12.2016 tarihli bılançosuna göre + 20 547.53 TL olduğu ve kısmen sermayenin korunduğu, ancak 31.12.2017 tarihli bilançosuna göre -78.478.59 TL ve 30.09.2018 tarihii mizanına göre: -265 177.93 TL olduğu, başka bir deyişle; borca batık durumda olduğunun anlaşıldığı, şirketin mali durumu ve fiilen herhangi bir faliyette bulunmadığı hususu ve ortaklar arasındaki derin husumet dikkate alındığında şirketin son çare fesih ve tasfiyesinin yerinde olacağı hususlarında görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Dava; 6102 sayılı yasanın 531.maddesi uyarınca açılan Anonim Şirketin haklı nedenle fesih ve tasfiyesi ve tasfiyenin şirketin tek mal varlığı olan taşınmazın şirketteki payları oranında paydaşlar adına tapuya tescil yoluyla yapılmasına ilişkindir.
Davacı iddiası, davalı taraf savunması, dosyadaki bilgi ve belgeler, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamınca davacıların şirketin feshi ve tasfiyesine ilişkin davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Anonim şirketlerin haklı nedenle feshi 6102 sayılı yasa ile getirilmiş olup, yasanın 531.maddesindeki “haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az 10’da 1’ini ve halka açık şirketlerin 20’de 1’inin temsil eden payların sahiplerinin, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkemece fesih yerine, davacı pay sahiplerine paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip, davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.” şeklindeki düzenleme dikkate alındığında davanın başta yetkisiz mahkemede açılmış olması sonrasında, yetkisizlik kararıyla mahkememize gönderildiği ve davaya bakmanın mahkememizin yetkili olduğu, yine dava açabilmek için halka açık olmayan bu tüzel kişi A.Ş yönünden payların en az 10’da 1’i şartının dava açanların toplamdaki %40’lık pay oranları dikkate alındığında bu şartın da gerçekleşmiş olduğuna kanaat getirilmiştir. Bu davanın dinlenebilmesi için bir diğer şart olan haklı nedenlerin olup olmadığına ilişkin 6102 sayılı yasanın 531.maddesinde haklı sebeplere dair herhangi bir açıklama, nitelendirme, örnekleme bulunmadığı, ancak 6102 sayılı yasanın kollektif şirketler için yaptığı düzenlemeler içerisinde yer alan haklı nedenle fesih durumuna ilişkin olarak 245.maddede düzenleme bulunduğu ve bu düzenlemenin anonim şirketler içerisinde haklı sebep tepitinde dikkate alınabileceği, yine şirketin ana sözleşmesi, mevcut durumu, paydaş sayısı, paydaşların birbirine olan ilişkileri dikkate alınarak sadece anonim şirketin feshi için açılan bu dava yönünden değil, diğer benzer sürekli borç ilişkisi doğuran sözleşmeler yönünden de dürüstlük kuraları gereği sözleşmenin devamının bir taraf için çekilmez hale gelmesi hali için düşünülebilecek olan haklı sebep kavramı, dosyamız yönünden bir takım özel sebeplere ve dürüstlük kuralı uyarınca da genel sebep şeklindeki haklı sebep sayılabilecek hususların tespiti ile davacıların bu davayı açmakta ve anonim şirketin haklı nedenle feshini talep etmelerinde, haklı sebep bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi neticesinde bu sebebin olup olmadığı tespit edilecektir.
6102 sayılı yasanın kollektif şirketler için öngördüğü 245. maddesindeki “haklı sebep, şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkansız kılacak veya güçleştirecek şekilde ortadan kalmış olmasıdır; özellikle; a-Bir ortağın, şirketin yönetim işlerinde veya hesapların çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması, b-Bir ortağın kendisine düşen asli görevleri ve borçları yerine getirmemesi, c-Bir ortağın kişiler menfaatleri uğruna şirketin ticaret ünvanını veya mallarını kötüye kullanması, d-Bir ortağın uğradığı sürekli bir hastalık veya diğer bir sebepten dolayı, üstüne aldığı şirketin işlerini yapmak için gerekli olan yeteneğini veya ehliyetini kaybetmesi, gibi haller haklı sebeplerdendir….” şeklindeki düzenlemede haklı sebep olabilecek hususun tanımı yapılmış ve bunun yanında “gibi” kelimesi de kullanılmak suretiyle örnek mahiyetinde haklı sebep olabilecek hallerin düzenlenmiş olduğu, bu hükümden yararlanılarak haklı sebebin bulunup bulunmadığının değerlendirileceğine kanaat getirildiği gibi, özellikle anonim şirketler için 6102 sayılı yasanın 529/1-b maddesindeki sona erme ve tasfiye için öngörülen hüküm, yine 6102 sayılı yasanın 530.maddesinde öngörülen organların işlevsiz çalışamaz hale gelmesine ilişkin düzenleme gibi yasal hükümleri ile yine doktrin de kabul edildiği üzere, sermaye şirketi olmalarına rağmen özellikle aile şirketi halindeki anonim ve limited şirketlere ilişkin kişisel sebepler, kötü yönetim, iş göremezlik, kişisel anlaşmazlıkların da haklı sebep olabileceği, bu hususun aynı zamanda yargı uygulamaları ile de kabul edildiği sabit olmakla, haklı sebeplerin olup olmadığı bu minvalde değerlendirilecektir.
Feshi istenilen …A.Ş’nin, dava açan davacılar … ile …’nun baba-kız, … ile dava ihbar olunan davalı şirketin ortağı …’nun davacıların annesi ve babaannesi, davalı şirketin yönetim kurulu başkanı ve ortağı olan …’nun davacı …’nun kardeşi, …’nun amcası, …’nun oğlu olduğu hususu ile diğer şirkete ortak olan tüzel kişilerin ortak ve yöneticileri dikkate alındığında şirketin bir aile şirketi olduğu, bu nedenle de bir sermaye şirketi olmasına rağmen, aile şirketi hüviyetinde olmaları hususları da gözetilerek kişisel sebeplerin de haklı sebep olabileceğine kanaat getirilmiştir.
Feshi istenilen…A.Ş gerçek kişi davacılar ile ihbar olunan feshi istenilen şirket ortaklarının kök murisi …’nun öncülüğünde 1970 yılında kurulduğu, yine bunun öncesinde aynı kişi tarafından …A.Ş ve 1971 yılında …A.Ş,… yılında ….A.Ş, … yılında …A.Ş, … yılında …A.Ş, … yılında…A.Ş., 1992 yılında… A.Ş, 1998 yılında …A.Ş nin kurulduğu, kuruluşların tümünde gerçek kişi davacı ve ihbar olunanların murisi tarafından kuruluşlarında hakim hissedar olarak yer aldığı ve 1990 yılında feshi talep edilen …A.Ş’nin fabrika binası ile 5 yıl süreyle Asea Metal…A.Ş’ne fabrika üretim araçları ile birlikte o zamanın parasıyla 20.000.000,00 TL (20,00 YTL) kiraya verildiği ve kira sözleşmesinde kiralayana alt kiraya verme yetkisi tanındığı, bunun üzerine 1999 yılında …A.Ş tarafından fabrika ve tüm ekipmanlarının eski para ile 100.000.000,00 TL (100,00 YTL)’ye kiraya verildiği, bu kiralama işlemlerinden sonra feshi talep edilen anonim şirketin üretim hatları, makinaları ile birlikte tüm çalışanlarının da kiralananlara devredildiği ve feshi istenilenin atıl bir hale getirildiği, yapılan tespit işleminde de; kiralanan makinaların, kiralananlar tarafından da tespitin yapıldığı tarihte artık kullanılmaz halde, fabrika sahasında atıl vaziyette, hurda mahiyetinde tutulduğu tespit edilmiş olmakla, feshi istenilen şirketin fabrika binası mülkiyetinde olmak şartıyla atıl durumda kaldığı anlaşılmıştır.
Yine dosyamız davacıları ile feshi istenilen şirketin gerçek kişi ortağı ve yönetim kurulu başkanı olan,ihbar olunan …’ya ilişkin Cumhuriyet Savcılığı’na yapılmış şikayetler bulunduğu, bu haliye taraflar arasında akrabalık ilişkisinin bulunmasının yanında güven ilişkisinin de zedelenmiş olduğu, bu hususun özel haklı sebep sayılabileceğine kanaat getirilmiştir.
Davalı feshi talep edilen …A.Ş’nin İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… esas sayılı dosyasında 11.04.1999 tarihinde iflasına karar verildiği ve bilahare aradan geçen uzun bir süreye rağmen iflası kapatılmayarak bir kısım alacakları temlik alan …’nın da muvafakati ile iflasın kaldırılması talebi üzerine İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin 06.05.2015 tarihinde … esas sayılı dosyasında verilen karar ile iflasın kaldırılmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği, buna göre feshi istenilen şirketin 20 yılı aşan iflas süresi sonrasında iflastan çıkmış olduğu ancak buna rağmen gerek dava açılışı sırasında, gerek yargılamanın geldiği karar anına kadar herhangi bir faaliyetinin olmadığı ve yönetim giderlerine ilişkin giderlerinden dolayı da zararda olduğu anlaşılmış olmakla, işlevsiz kalmış olmasının, şirket kuruluşundaki amaçlarının gerek makina ve diğer çalışanları ile birlikte fabrika binasına da uzun süreli kiralamalar ile yine aynı grup içerisinde olduğu telaki edilebilecek olan …A.Ş’ye kiralanmış olması nedeniyle, gayri faal olduğu, amaçlarını gerçekleştirebilecek noktadan uzakta olduğu, bu durumun da ayrıca haklı sebep olduğuna kanaat getirilmiştir.
Feshi talep edilen…A.Ş’nin kuruluş tarihi olan 1970 yılından sonra başarısına rağmen, aynı bünyeden doğan (aynı kişi, şirket yöneticisi ve gerçek kişi davacılar ile ihbar olan gerçek kişilerin murisi …’nun girişimi ile kurulan) …A.Ş’ne 1990 yılında alt kiracıya üretim hattı ile fabrika binası ve makinaların ve tüm çalışanlarını kiralama suretiyle devri ile, bu kiralamanın cüzzi bedellerle uzun süreli olması, akabinde …A.Ş’nin de taşınmaz ve makinaları yine aynı bünyeden doğan …A.Ş’ne yine düşük bedellerle uzun süreli kiralamalar yapıldığı ve bir müddet sonrada dosyada mevcut yapılan tespit işlemiyle makinaların artık atıl vaziyette, fabrika sahasında, hurda mahiyetinde tutulduğunun tespiti de dikkate alındığında; feshi talep edilen …A.Ş ‘nin kendisini adeta bir nevi diğer grup şirketi olarak adledilebilecek olan …A.Ş ve …A.Ş’ne tüm mal varlığı ile amade etmesi ve bundan üretim hatlarını, çalışanlarını ve fabrika binasını devretmesine rağmen olması gereken bir fayda sağlamaması hususları dikkate alındığında …A.Ş’nin 1990 yılından sonra benzetilmek istenirse başkası için yaratılmış ve onun varlığına adanmış bir canlı bünye olarak değerlendirildiğinde sanki doğuşundan tutun da tüm hayatı boyunca organ, uzuv tedarikçisi olan bünyeye dönüştüğü (fabrika binası, fabrika ve tüm çalışanların devri ile), öyle ki ölmek istediğinde bile (iflas süreci) uzun bir süre makinaya bağlanmak ancak kalbi ve böbreği başkasına nakledilen (faaliyet yapmayıp, yapması için gerekli olan çalışanlarını, makinalarını, fabrika binasını yok pahasına ve neredeyse bedava başkasına kiralayarak) ölmesine bile izin verilmeyen, uzun süre makineye bağlı yaşatılan (20 yıllık iflas süreci), bir tam dönör haline getirildiği ve ölmesine bile izin verilmediği (uzun bir iflas tasfiye sürecine rağmen iflas ettirilmeyerek yine hayata döndürülüp, sen ölemezsin, yaratılış gayene ihanet edemezsin dercesine hayata tutulduğu ve komadan çıkarıldığı ancak koma halinden çıkarıldığından 3 yıl gibi bir zaman geçmesine rağmen kendi yaratılış gayesi olan, kendi kimliğinde yazan amaca, faaliyet konusuna ulaşmak için en ufak bir çaba göstermediği, kimliğindeki, kuruluş amacındaki yazan hiç bir faaliyet yapmayıp adeta gizli bir amaç olarak yazılanın aksine başka bir amaç için varolduğunu haykırdığı) ve makinadan kurtarıldıktan sonra hala tek malvarlığı olan fabrikayı yok pahasına kirada tutarak kuruluş amacına aykırı yaşamaya devam ettirilmek istenildiği ve tüm bu uygulamaların da özellikle tasfiyesi istenilen …A.Ş’nde hakim ortak olan ve yönetim kurulunda bulunan gerçek kişi … tarafından bu şekilde işlemlerin devam ettirildiği, zira bundaki asıl gayenin davacıların ortağı olmadığı, …A.Ş’nin menfaatinin ayakta tutulmaya çalışıldığı, bu hususun davacıların yararına değil, aksine ucuz kiralama yapmak suretiyle çok daha yüksek meblağda en azından kira geliri elde edip yönetim giderlerini karşılaması imkanı varken bundan dahi mahrum bırakılıp zarara sebebiyet verecek şekilde yönetim giderlerine düçar kılındığı ve yine yönetimin de …A.Ş’nin ortağı ve yöneticisi olan gerçek kişi davanın ihbar edildiği … veya onun etki alanında bulunan kişiler eliyle yürütülerek ayrıca onlara da yönetimden kaynaklanan kazançlar sağlandığı, davacıların buradan bir menfaatlerinin bulunmadığı, aksine doğan faaliyet gideri zararından dolayı zararlarının olduğu ve artık A.Ş’nin 6102 sayılı yasanın 529/1-b maddesindeki faaliyet amacını gerçekleştirebilecek makina ve personelden yoksun olduğu, bu durumun haklı sebep oluşturduğu, yine aile şirketi hüviyetinde bulunması nedeniyle taraflar arasındaki ceza soruşturmalarına varana kadar güven sarsıcı sonuçlara yol açan şikayetlerin bulunması, davacılar için şirkete ortak almanın ana gayesi olan kâr elde etme ve kâr payı alma imkanının ortadan kaldırıldığı ve bu hususun uzun yıllar devam ettiği, bu durumun da ayrıca haklı sebep oluşturduğu, tüm bu nedenlerle açılan davada haklı sebebin bulunduğuna kanaat getirilmiştir.
Mahkememizce açılan davada haklı sebep kabul edilmiş olmasına rağmen 6102 sayılı yasanın 531.maddesindeki “…”haklı sebeplerin varlığında….şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme fesih yerine davacı pay sahiplerine, davanın karar tarihine en yakın tarihte gerçek değerlerinin ödenip, davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.” hükmü uyarınca davacıların paylarının değerinin tespiti ile, şirket ortaklığından çıkartılmasına dair bir imkan olup olmadığı veya başkaca bir duruma uygun düşen kabul edilebilir çözümlerden olan, örneğin şirketin bölünmesi gibi bir imkanın olup olmadığı yönünde yapılan değerlendirmede de alternatif bir çözüme ulaşılamamıştır. Zira şirketin kuruluş amacına ulaşabilmesi için, sahip olması gereken makina, üretim hattı, beyaz ve mavi yakalı çalışanlarına sahip olmadığı ve aradan geçen süre uyarınca da müşterilerini kaybettiği, benzer alanda faaliyet gösteren …A.Ş’ne bir kısım üretim modelini, müşteri portföyünü ve işçilerini kaptırmakla üstünlüğünü kaybettiği, bu durumun telafisi zor veya çok pahalıya yerine ikame edilebileceği, oysa aradan geçen süre dikkate alındığında uzun bir süredir ortak olmanın ana gayesi olan kâr elde etme ve kâr payı alma hakkından yoksun olan davacıların (davacılardan …’ın miras yoluyla kendisine hisse intikal etmiş olmasına rağmen bu hisseden kaynaklanan kâr payı alma hakkından yoksun olması)bu duruma daha fazla katlanamayacakları, bu nedenle de şirketin yaşatılmasında da fayda görülmediği ve yine tek mal varlığı olan fabrika binası kaldığından, şirketin bölünmesine de imkan olmadığına kanaat getirildiğinden, davacıların şirketin feshi ve tasfiyesi talebinin kabulü ile 6102 sayılı yasanın 531.maddesi uyarınca …A.Ş ‘nin haklı sebeple fesih ve tasfiyesine ve tasfiye memuru olarak da resen mahkememizce Mehmet Taşiyan’ın atanmasına ve tasfiye süreci dikkate alınarak tasfiye tamamlanana kadar tasfiye memurununa tasfiye bilançosundan karşılanmak üzere aylık 2.000,00 TL ücret takdirine, davacıların şirketin mülkiyetinde olan taşınmazın payları oranında tapuya tescili yönündeki talebi ise anonim şirketin aktif ve pasifleri ile birlikte tasfiyeye tabi olacağı, bu nedenle şirket ortaklığına ait olan taşınmazın paylar oranında tapuya tescili, anonim şirket tasfiyesine uygun düşmediğinden davacıların bu yöndeki talebi dikkate alınmamış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM
1-Davacıların Davasının kabulü ile, … Ticaret Sicil müd. … sicil nosunda kayıtlı …A.Ş.nin 6102 sayılı yasanın 531.maddesi uyarınca haklı nedenle fesih ve tasfiyesine,
2-Tasfiye memuru olarak …T.C.kimlik nolu SMMM …’ın atanmasına,
3-Tasfiye memuruna aylık 2.000,00 TL’den 4 aylık davacı tarafından peşin yatırılmak suretiyle ücret takdirine, nihayetinde şirket tasfiye bilançosundan tahsiline,
4-Kararın Ticaret Sicil Memurluğunda tescil ve sicil gazetisinde ilanına,
5-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 44,40 TL karar harcından peşin alınan 27,70 TL’nin mahsubu ile geri kalan 16,70 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
6-Davacıların yaptığı 63,60 TL İlk masraf, 211,10 TL Tebligat gideri ve 3.000,00 TL Bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.274,70 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davacılar kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 2.725,00 TL vekalet ücreti takdirine, bunun davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
8-Harcanmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Başkan …
E-İmza
Üye …
E-İmza
Üye …
E-İmza
Katip …
E-İmza