Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/656 E. 2018/381 K. 30.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/656 Esas
KARAR NO : 2018/381
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/06/2016
KARAR TARİHİ : 30/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin akdetmiş olduğu Elektrik Satış Sözleşmesi uyarınca elektrik enerjisini Ocak 2014 tarihinden itibaren davalı şirketten tedarik ettiğini, müvekkili şirket aboneliği aktif enerji tarifesi üzerinden sözleşme hükümlerine göre faturalandırıldığını, davalı şirket tarafından tanzim edilen faturalarda müvekkili şirketin kullanmış olduğu enerji bedeli haricinde Dağıtım bedeli, PSH sayaç okuma bedeli, Kayıp Bedeli, İletim bedeli TRT fonu, Enerji Fonu, Belediye Tüketim vergisi kalemlerinin ayrı ayrı belirtilmek suretiyle müvekkili şirketin elektrik faturasına ilave edildiğini, bunları ödemek zorunda kaldığını, kötü niyetli kullanıcılar ile dağıtım firmasının alt yapı eksikliklerinden kaynaklanan kayıp kaçak miktarlarının hiç bir kusuru olmadığı halde müvekkiline yansıtılmasının kabul edilemez olduğunu, hakkaniyet usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu hususların Yargıtay kararları ile de sabit olduğunu, kayıp kaçak bedelinin tüketiciden tahsil edilemeyeceğine dair kararların verildiğini belirterek, Ocak 2014-Nisan 2016 tarihleri arasındaki toplam 28 fatura dönemine ilişkin faturalarda müvekkili şirketten tahsil edilen fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 465.567,24 TL kayıp kaçak bedelinin her bir fatura için fatura ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, PSH Sayaç okuma bedeli olarak tahsil edilen toplam 2.472,57 TL nin her bir fatura için fatura ödeme tarihlerinden işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin 6446 sayılı EPK. kapsamında lisanslı olarak satış faaliyeti yürüten tedarik şirketi konumunda olduğunu, davacı ile karşılıklı olarak akdedilen 01/12/2012 tarihli Elektrik Enerjisi Serbest Tüketici Sözleşmesi kapsamında davacıya müvekkili şirketin bağlı şirketlerinden…A.Ş.tarafından elektrik enerji tedarik edilmeye başlandığını, mezkur sözleşmenin 25/12/2013 tarihinde müvekkili şirkete devir olduğunu, elektrik enerjisi tedariğinin sağlandığını, EPDK tarafından perakende satış tarifesinin hangi esaslara göre belirlendiğinin düzenlendiğini, müvekkili şirketin kayıp kaçak bedellerini kendi nam ve hesabına tahsil etmediği için öncelikle pasif husumet itirazında bulunduklarını, 6719 sayılı kanun, değişik 6446 sayılı EPK’da kayıp kaçak bedelleri ve dağıtım tarifesi ile tahsil edilecek diğer bedellerin düzenlendiğini, dağıtım tarifesi içinde teknik ve teknik olmayan kayıp bedellerinin ve diğer maliyet ve hizmet bedellerinin yer alacağı ve tüketiciden tahsil edileceğinin açık bir şekilde düzenlendiğini, davacının bir tacir olarak süresi içinde faturalara itiraz etmediğini belirterek, haksız ve hukuka dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında davalı tarafa müzekkere yazılarak davaya konu faturaların ve ilgili sözleşmelerin birer sureti getirtilerek dosyamız arasına konulmuştur.
Dava; elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin davalıdan istirdadı istemine ilişkindir.
Yargıtay …Hukuk Dairesi’nin … Esas, … Karar ve 07/06/2017 tarihli ilamı ile;
“Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve…Esas … K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fıyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 Sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 Sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır.” şeklinde karar verilmiştir.
Davalı tarafça düzenlenen faturalara yansıtılarak davacı taraftan tahsil edildiği iddia olunan kayıp kaçak bedellerinin davalıdan istirdadı için açılan iş bu dava 0/06/2016 tarihinde açılmış olup, 30/03/2013 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6446.Sayılı Elektrik Piyasası Kanununda, dava açıldıktan sonra 17/06/2016 tarih ve 29745 Sayılı Resmi Gazete yayınlanarak yürürlüğe giren 6719.Sayılı Kanunla yapılan değişiklik kapsamında 6719.Sayılı Kanu’nun 21.maddesi ile 6446.Sayılı Elektrik Piyasası Kanu’nun 17.maddesinin 1., 3, ve 4.fıkraları ile 6.fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmünün getirildiği, yine, 6719 Sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19.madde ile; “Bu maddeyi ihdas eden kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, geçici madde 20.ile de; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Davacı tarafça mahkememize açılan işbu davada dava dilekçesi incelendiğinde davacı tarafça davaya konu edilen faturalar kapsamında kayıp kaçak bedeli olarak faturalara yansıtılmak suretiyle davacı taraftan haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edildiği belirtilen bedellerin davalıdan istirdadı talep edilmiş olup, davanın açıldığı tarihten sonra yürürlüğe giren 6719.Sayılı Yasanın 21.maddesi ile 6446.Sayılı Kanunun 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile 6. fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile de ; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek, Mahkemelerinin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkilerinin sadece dağıtım, sayaç okuma, parakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerini kurumun bu konudaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlandırıldığı ve aynı yasanın 17.maddesi hükümlerinin, aynı yasanın geçici 20.maddesi gereğince eldeki davalarada uygulanması gerektiğinden, davacı tarafça davaya konu faturaların düzenlendiği tarih itibarı ile EPDK tarafından dönemlik olarak belirlenen tarifelere aykırı olarak düzenlendiği yönünde bir iddianın dile getirilmemiş olması karşısında ilgili yasal düzenleme gereği konusu kalmayan dava nedeni ile bir karar verilmesine yer olmadığına karar verme gereği doğmuştur.
Ayrıca Yargıtay …Hukuk Dairesi’nin… Esas, … Karar Sayılı ve 07/06/2017 tarihli kararında da belirtildiği üzere; yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan tarafa, eş söyleyişle aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK m. 326/1). Bu cümleden olarak, davayı kazanan taraf, davayı bir vekil aracılığı ile takip etmişse, haksız çıkan taraf, yargılama gideri olarak vekalet ücreti ödemeye de mahkum edilir (HMK m. 323/1-ğ).Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hukmu veya yem bir içtihadı birleştirme karan gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur.Burada önemle vurgulanmalıdır ki, bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 günlü ve 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında da aynı ilkeye yer verilmiştir.). Dava konusu somut olayda; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu kabul edilmiş olup, işbu davada davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilerek davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin de davalıdan tahsiline karar verme gereği doğmuştur.
Yine her ne kadar davacı tarafça dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719.Sayılı Yasanın ilgili maddelerinin Anayasaya aykırılığı nedeni ile Anayasa Mahkemesi’ne yapılan müracatlannın sonucunun beklenmesine karar verilmesini talep etmiş ise de, Anayasanın 152/3.maddesi gereğince Anayasa Mahkemesi’nin işin kendisine gelişinden başlamak üzere 5 ay içerisinde kararını verip açıklayacağı, bu süre içerisinde karar verilmez ise mahkemenin davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandıracağı hüküm altına alınmış olmakla, başka mahkemelerce Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru tarihinden bugüne kadar geçen süre de dikkate alınarak davacı vekilinin bekletici mesele yapılması yönündeki talebi yerinde görülmemiştir.
HÜKÜM : /Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-6719 sayılı yasanın 21. Maddesi ve 6446 sayılı yasanın 17. Maddesine eklenen 10. Fıkra hükmü 6719 sayılı yasanın 26. Maddesinin, 6446 sayılı yasaya eklenen 20. Madde gereğince davanın konusu kalmadığından esas hakkındakarar oluşturulmasına yer olmadığına,
2- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 35,90 TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 7.992,95 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 7.957,05 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafça yapılan 149,00 TL tebligat ve posta gideri olan, yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansının taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …