Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/611 E. 2018/1286 K. 26.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/611 Esas
KARAR NO : 2018/1286
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 27/05/2016
KARAR TARİHİ: 26/12/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı müvekkili firma ile davalı firma arasında elektrik ihtiyacının karşılanması için… abone numaraları ile düzenlenmiş abonelik sözleşmeleri ve faturalar olduğunu, bu sözleşmeler kapsamında abonelik süresince müvekkili firmadan her ay enerji tüketim bedeli dışında hukuki bir dayanağı olmaksızın tahsil edilen bir takım bedellerin olduğunu, her ne kadar Elektrik Piyasası Kanunu 4. Maddesi ile EPDK’ya elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etmesi görevi verilmiş ise de ilgili kanun maddesi ile EPDK’ya sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi vermediğini, kurallara uyan abonelerden kayıp kaçak ve sair bedellerin tahsil edilmesinin hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmadığını, açıklanan nedenlerle; müvekkili firmanın kullandığı elektrik enerjisine ek olarak, haksız bir şekilde tahsil edilen kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, PSH perakende satış bedelleri, sayaç okuma bedellerinin dava tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faizi ve KDV’si ile birlikte tahsiline, ve enerji bedeli dışında başka bir ad altında faturalara yansıtılarak ve diğer kalemlerin içerisine (örn:enerji bedeli, btv, enerji fonu, TRT payı, trafo, v.b. İçerisine) gizlenmiş olarak, kanuna aykırı bir şekilde tahsil edilen kayıp-kaçak da dahil tüm bedellerin ve bunların da dava tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faizi ve KDV’si ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacının hiç bir dayanağı olmayan soyut, genel ve mükerrer beyanlarına itibar etmeye olanak olmadığını, davacının taleplerinin haksız ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu edilen miktarın EPDK mevzuatına uygun olarak tahakkuk edilen bir tutar olduğunu, davacı yanın dava konusu ettiği tutarı belirlemeden, tespitini yapmadan ortalama bir değer üzerinden dava açtığını, bu haliyle dava dilekçesinin işleme konulamayacağını, dava konusu edilen tahakkuka zamanaşımı yönünden de itiraz ettiklerini, dava konusu edilen alacak yönünden alacağını muaccel kılacak şekilde ihtarda bulunmadığını, dava konusu miktarın dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, fatura ve tahakkukların enerji piyasası denetleme kurulu tarife ve yönetmeliğine uygun olarak tanzim edildiğini, açıklanan nedenlerle;04/06/2016 kabul, 17/06/2016 resmi gazete yayım tarihli kanun değişikliği gereği davanın usulden reddine, husumet yokluğu nedeniyle davanın müvekkil açısından reddine, şirketlerin EPDK mevzuat ve tarifelerini uygulayıp uygulamama yönünde tercih hakkı bulunmadığından, müvekkili kurum mevcut mevzuat ve tarifelere uygun işlem yapıyor diye cezalandırılamayacağından, davada esasen EPDK mevzuat ve tarifelerinin hukuka uygun olmadığı iddia edildiğinden, ihtilaf abonelik sözleşmesi kaynaklı olmayıp, EPDK’nın düzenleyici işlemlerine ilişkin olduğundan yargı yolu itirazımız nedeniyle davanın reddine, hak düşürücü süre/zamanaşımı yönünden davanın usulden reddine, davacının açmış olduğu haksız davanın ve kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmet, iletim bedeli, TRT payı, dağıtım bedeli ve sair adlar altında alınan bedeller ile bu bedellere bağlı olarak alınan Enerji Fonu, TRT Payı, Belediye Vergisi ve KDV’nin dava tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte iadesine ilişkin isteminin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE /
Dava genel tabirle elektrik aboneliği dolayısıyla davalı tarafından faturalara tahakkuk edilip davacıdan tahsil edilen kayıp kaçak vb. adlar altında tahsil edilen bedellerin tahsilinin haksız olduğu iddiasıyla, bu bedellerin iadesi talepli olarak açılmış olan alacak davasıdır.
İncelenen dosyada 30/03/2013 tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6446 sayılı elektrik piyasası kanununda 6719 sayılı kanun ile yapılan değişiklikler kapsamında, 6719 sayılı kanunun 15. Maddesi ile 6446 sayılı kanunun tanımlar ve kısaltmalar başlıklı 3. Maddesinin 1. Fıkrası (şş) bendi eklenmiş ve anılan bu bentte teknik ve teknik olmayan kayıp dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı oluşturan ve maliyeti etkileyen teknik kayıp ve-veya kaçak kullanım gibi sebeplerden kaynaklanan ve teknik sebebe dayanmayan kaybı ifade edeceği hüküm altına alınmıştır.
Yine 6446 sayılı kanunun 17. Maddesinde değişiklik yapan 6719 kanunun 21. Madddesi ile 17. Maddenin 4. Fıkrasında ilgili faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartları, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar hükmüne yer vermiş olup, 17. Maddeye eklenen 10. Fıkra hükmünde ise kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi bu bedellerin kurum düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır düzenlemesini getirmiştir.
6719 sayılı kanun ile 6446 sayılı kanuna eklenen geçiçi 20. Madde de kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükmünün uygulanacağı belirlenmiştir.
6446 sayılı kanunda yapılan ve 6719 sayılı kanun değişikliği ile kurul tarafından belirlenen esaslara göre hazırlanan, kurul tarafından onaylanan tarifelere uygun şekilde tahakkuk ettirilen faturalarda yer alan kayıp kaçak, perakende satış hizmeti maliyeti vs. Gibi kanunda sayılan kalemler bakımından 17. Maddeye eklenen 10. Fıkra hükmü mahkemece yapılacak incelemenin kurumu düzenleyici işlemlerine uygunluk ile sınırlı olduğunu ifade etmiş ve eklenen geçiçi 20. Madde de bu hükmün mevcut davalara da uygulanacağı belirlenmiştir.
Davada tahakkuk ettirilen dava konusu edilen bedellerin kurum düzenleyici işlemlerine aykırı olduğu ileri sürülmediği gibi bu alacak kalemlerine tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğu iddia edilmiştir, mahkemenin taleple bağlılık ilkesi gereği, davacının uygunluk oranlarına itirazı söz konusu olmadığından mahkememizce bu husus değerlendirme dışı tutulmuştur.
Davada; tahakkuk ettirilen ve dava konusu edilen bedellerin Kurum düzenleyici işlemlerine aykırı olduğu ileri sürülmemiş, bu alacak kalemlerinin tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğu iddia edilmiş olmakla, Kurum düzenleyici işlemlerine aykırılık bulunduğu yönünde bir iddia mevcut olmadığından, 6446 sayılı Kanunun 6719 sayılı Kanunla değişik 17.maddesi 10 fıkra hükmü ve Geçici 20. maddesi doğrultusunda davanın reddi gerektiği kanaatine varılmıştır. Öte yandan, 6719 sayılı yasa dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş olup, dava tarihindeki mevcut mevzuat hükümleri ile gerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen kararlar ve gerekse Yargıtay 3. H.D. tarafından verilen kararlarda kayıp-kaçak bedelinin istenmesi mümkün olduğundan, davanın açıldığı tarih itibarıyla haklılık durumu ve davadan sonra yapılan ve yürürlüğe giren kanun değişikliği karşısında, davacı tarafın yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerektiği kanaatine varılarak bu yönde aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. Aynı şekilde 6719 sayılı kanunla yapılan değişiklik sonrası dava tarihindeki hükümler ve Yargıtay uygulaması dikkate alınarak davacının dava açılmasına zorlandığı kanaatine varıldığından vekalet ücreti yönünden de davalı vekili hakkında karar verilmemiş, dava tarihi itibari ile haklı olan davacı lehine vekalet ücreti takdir olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davalı lehine vekalet ücreti hususunda karar verilmesi hususunda yer olmadığına,
3-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL harcın peşin yatırılan 85,39 TL harçtan mahsubu ile fazla alınmış olan 49,49 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacının yaptığı 118,89 TL ilk masraf, 360,00 TL bilirkişi ücreti, 153,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 631,89 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-HMK.120 maddesi gereğince; taraflarınca yatırılan gider avansı ile varsa delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yanlara iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davalının yokluğunda davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
Katip …
Hakim …