Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/556 E. 2021/434 K. 29.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/556 Esas
KARAR NO:2021/434

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:13/05/2016
KARAR TARİHİ:29/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 02/12/2008 tarihinde davalı sigorta şirketine sigortalı … plaka sayılı aracın … plaka sayılı araca çarptığını, kaza nedeniyle … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunan müvekkili …’in yaralandığını, kaza nedeniyle müvekkilinin vücudunda %10 oranında fonksiyon kaybının yaşandığını, zarardan davalının sorumlu olduğunu belirterek davanın kabulü ile ilk aşamada 150,00-Tl’nin davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limitler içerisinde sigortalısının kusuru oranında olduğunu, davacıya SGK tarafından bir ödeme yapılıp yapılmadığının sorulması gerektiğini, ayrıca davacının maluliyetinin hesaplanabilmesi için ATK’dan rapor alınması gerektiğini belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Davacı vekili tarafından 02/12/2008 tarihinde davalı sigorta şirketine sigortalı … plaka sayılı aracın … plaka sayılı araca çarptığını, kaza nedeniyle … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunan davacı …’in yaralandığını, kaza nedeniyle davacının vücudunda %10 oranında fonksiyon kaybının yaşandığını, zarardan davalının sorumlu olduğunu belirtilerek ve fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak, 50,00 TL kalıcı maluliyet tazminatı, 50,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı 50,00TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 150,00 TL davanın kabulü ile ilk aşamada 150,00-TL’ nin davalıdan tahsili talebi ile iş bu davanın açıldığı, mahkememizce davacının geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı olarak maluliyet durum ve oranının tespiti hususunda Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınmış olup, sunulan 14/06/2019 tarihli raporda özetle; davacının trafik kazasına bağlı olarak yaralanmasının maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmamış olduğundan sürekli maluliyet tayinine yer olmadığı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 21 güne kadar uzayabileceği, başka birinin bakımına muhtaç olmadığı yönünde görüş bildirildiği, söz konusu maluliyet raporunun kaza tarihi olan 02/12/2008 tarihi itibari ile yürürlükte olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre hazırlandığı anlaşılmakla denetime elverişli bulunmuştur.
Bu kapsamda meydana gelen trafik kazasında tarafların kusur durum ve oranı ile tazminat miktarının hesabı hususunda dosyanın bilirkişiye tevdiine, eksik avansın yatırılması hususunda davacı vekilinin de hazır bulu yönelik mahkememizce davacı vekilinin de hazır bulunduğu 05/11/2019 tarihli 8 nolu celsede 1 nolu ara karar kurulmuş ise de davacı vekili tarafından bilirkişi ücretinin yatırılmadığı, yine mahkememiz 18/02/2020 tarihli 9 nolu celse 2- nolu ara karar ile “Davacı vekiline 1.200,00-TL bilirkişi ücretini yatırması için iki haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içerisinde bilirkişi ücreti yatırılmadığı takdirde bilirkişi raporu alınmasına ilişkin talebinden vazgeçmiş sayılacağının ihtarına(ihtarın duruşma zaptının tebliği ile yapılmış sayılmasına, kesin sürenin tebliğ tarihinden itibaren başlamasına), ” şeklinde karar verildiği duruşma zaptının usulüne uygun olarak davacı vekiline tebliğ edildiği, ancak verilen ihtaratlı kesin süreye rağmen bilirkişi ücretinin yatırılmadığı, mahkememiz 15/10/2020 tarihli, 11 nolu celsede davacı vekilinin beyanına binaen covid-19 salgın hastalık süreci gözetilerek 1 nolu ara karar ile; “Davacı vekilinin beyanı da dikkate alınarak 8 nolu celse 2 nolu ara karar gereği 1.200,00 TL bilirkişi ücretinin yatırılması hususunda son kez iki haftalık kesin süre verilmesine, verilen sürenin sonunda bilirkişi ücretinin yatırılmaması halinde bilirkişi incelemesinden vazgeçmiş sayılacağı hususunun davacı vekiline ihtarına, (ihtar edildi)” şeklinde karar verildiği ancak verilen ihtaratlı kesin süreye rağmen bilirkişi ücretinin yatırılmadığı anlaşılmıştır.
6098 sayılı TBK’nın 49. maddesine göre, hukuka aykırı kusurlu bir fiille başkasına zarar veren kimse bu zararı tazmine mecburdur. Böylece haksız fiilden sorumluluk, tazminat borcunun kaynağını oluşturmaktadır. Haksız fiil sorumluluğunda genel davranış kurallarına aykırılık söz konusu olmaktadır. Özel bir sorumluluk hükmüyle düzenlenmemiş olup bütün hallerde bir kimse için haksız fiil sorumluğunun söz konusu olması, 6098 sayılı TBK’nın 49′ deki şartların gerçekleşmesine bağlıdır. Diğer bir deyişle, ayrık bir düzenleme bulunmadığı kusur sorumluluğu hallerinde 6098 sayılı TBK’nın 49. ve devamında yer alan esaslar uygulanır.
Madde 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Düzenlemesi mevcuttur. Haksız fiil sorumluluğunun ortaya çıkabilmesi için gerekli olan ikinci koşul, zarara sebebiyet veren hukuka aykırı fiilin, fail tarafından kusurlu olarak yapılmış olmasıdır. Kusur, hukuk düzeninin kurallarının bilerek ve isteyerek yada ihmal sebebiyle ihlal edilmesi gerekecektir.Kusurun kanunlarımızda tanımı yapılmamıştır. Uygulama ve öğretide kabul görmüş tanıma göre; kusur, hukuk düzenince kınanabilen davranıştır. Kınamanın nedeni, başka türlü davranma olanağı varken ve zorunlu iken, bu şekilde davranılmayarak, bu tarzdan sapılmış olmasıdır. Kısacası; kusur, genel tanımıyla, hukuk düzeni tarafından bir davranış tarzının kınanması olup; bu kınama, o davranışın belirli koşullar altında bireylerden beklenen ortalama hareket tarzından sapmış olmasından kaynaklanır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; hukuka aykırı fiil, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir fiil bulunmalı, bu fiil bir zararın doğması neden olmalı, zarara neden olan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi fiilden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişilerin maddi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararın haksız fiili ile gerçekleştiğinin diğer söylemle zarar ile haksız fiil arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan yasal düzenlemeler ışığında somut olayımıza bakıldığında; dosya kapsamında haksız fiil sorumluluğunun yukarıda izah edilen yasal şartlarından olan kusur durumunun ve zarar durum ve miktarının tespiti hususunda dosyanın bilirkişiye tevdiine yönelik ara kararlar gereğince verilen ihtaratlı kesin süreye rağmen bilirkişi ücretinin tamamlanmadığı bu sebeple söz konusu yasal ihtarat gereği olarak davacı vekili tarafından bilirkişi incelemesinden vazgeçilmiş sayıldığı anlaşılmakla; davacı tarafından ispat edilemeyen davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-İspatlanamayan davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30-TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 29,30-TL peşin harcın mahsubu ile eksik 30,00-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irad kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığında bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
6-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve taktir olunan 150,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/06/2021

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)