Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/502 E. 2019/230 K. 13.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2016/502 Esas
KARAR NO: 2019/230

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 02/05/2016
KARAR TARİHİ: 13/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili …A.Ş.’ile davalı …A.Ş arasında enerji tedarik sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca uzun yıllardan beri davalı şirket tarafından müvekkili şirkete elektrik enerjisi temini hizmeti sağlandığını, ancak davalı tarafça müvekkili adına düzenlenen faturalarda trafo kaybı, kaçak tahakkuk bedeli, kayıp kaçak bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma, iletim bedeli ve benzeri ibareleri ile sözleşme harici ve sarfa dair olmayan bir takım bedeller tahakkuk ettirildiğini, davalı tarafın uzun yıllar boyunca hukuka aykırı olarak tahakkuk ettirdiği isimleri değiştirdiğini fakat hukuka aykırı olarak tahsilat yapma niyeti ve olgusunun değişmeyerek müvekkili şirketi mağdur ettiğini, sözleşme süresince her fatura döneminde sözleşmeye, usul ve yasalara aykırı bir şekilde tahakkuk ettirilen bu bedellerin müvekkili şirket tarafından sehven ödendiğini, açıklanan nedenlerle; müvekkili şirketten haksız olarak tahsil edilen ve talep edilen bedellerin toplamı Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 18.01.2016 tarih, 2015/1595 Es. – 2016/155 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere yapılacak bilirkişi incelemesi ile tespit edilebilecek olduğundan bu husus ve sair hususlar dikkate alınarak tüm taleplerimiz açısından HMK.nun 106-107 ve devamı maddesi uyarınca belirsiz alacak davası nitelendirmesiyle davanın kabul edilmesini, haksız ve hukuksuz olarak “trafo kaybı, kaçak tahakkuk bedeli, kayıp kaçak bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma ve iletim bedeli gibi isimlerle ” faturalara yansıtılarak müvekkili şirketten tahsil edilen haksız bedellerden şimdilik 10.000-TL’nin fatura ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizden aşağı olmamak üzere ticari faizi ile birlikte iadesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı yanın dava dilekçesinde belirtmiş olduğu taleplerinin haksız olduğunu, dava konusu edilen miktarın EPDK mevzuatına uygun olarak tahakkuk edilen bir tutar olduğunu, aksi düşünülse dahi işbu davanın muhatabının Satış Lisans Sahibi müvekkil … değil Dağıtım Lisans Sahibi şirket olduğunu, bu nedenle müvekkili … açısından davanın husumet nedeniyle reddinin gerektiğini, kayıp kaçak bedeli ve sair bedeller faturalara yansıtıldığını, belirli ve hesaplanabilir tutarlar olduğunu, bu nedenle davacıya dava konusu ettiği miktarı asgari tespit edebildiği ölçüde belirtmesi ve bu tutar üzerinden de harç yatırması hususunda iki haftalık kesin süre verilmesini talep ettiklerini, zamanaşımı/hak düşürücü süre itirazlarının olduğunu, faturaların ve tahakkukların Enerji Piyasası Denetleme Kurulu Tarife ve Yönetmeliklerine uygun olarak tanzim edildiğini, faturalarda yer alan kalemlerin nihayetinde müvekkil şirkette kalmayan mevzuat uyarınca EPDK gibi kurumlarca alıkonulan paralar olduğunu, açıklanan nedenlerle; davanın açılmamış sayılmasına, mahkeme aksi kanaatte ise davacıya dava konusu ettiği miktarı asgari tespit edebildiği ölçüde belirtmesi ve bu tutar üzerinden de harç yatırması hususunda iki haftalık kesin süre verilmesine, husumet yokluğu nedeniyle davanın müvekkili şirket açısından reddine, şirketlerin EPDK mevzuat ve tarifelerini uygulayıp uygulamama yönünde tercih hakkı bulunmadığından, müvekkil kurum mevcut mevzuat ve tarifelere uygun işlem yapıyor diye cezalandırılamayacağından, davada esasen EPDK mevzuat ve tarifelerinin hukuka uygun olmadığı iddia edildiğinden, ihtilaf abonelik sözleşmesi kaynaklı olmayıp, EPDK’nın düzenleyici işlemlerine ilişkin olduğundan yargı yolu itirazımız nedeniyle davanın reddine, hak düşürücü süre/zamanaşımı yönünden davanın usulden reddine, davacının açmış olduğu haksız davanın ve kayıp kaçak, trafo kaybı, sayaç okuma, perakende satış hizmet, iletim bedeli ve sair adlar altında alınan bedellerin ödeme tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte iadesine ilişkin isteminin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava genel tabirle elektrik aboneliği dolayısıyla davalı tarafından faturalara tahakkuk edilip davacıdan tahsil edilen kayıp kaçak vb. adlar altında tahsil edilen bedellerin tahsilinin haksız olduğu iddiasıyla, bu bedellerin iadesi talepli olarak açılmış olan alacak davasıdır.
İncelenen dosyada 30/03/2013 tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6446 sayılı elektrik piyasası kanununda 6719 sayılı kanun ile yapılan değişiklikler kapsamında, 6719 sayılı kanunun 15. Maddesi ile 6446 sayılı kanunun tanımlar ve kısaltmalar başlıklı 3. Maddesinin 1. Fıkrası (şş) bendi eklenmiş ve anılan bu bentte teknik ve teknik olmayan kayıp dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı oluşturan ve maliyeti etkileyen teknik kayıp ve-veya kaçak kullanım gibi sebeplerden kaynaklanan ve teknik sebebe dayanmayan kaybı ifade edeceği hüküm altına alınmıştır.
Yine 6446 sayılı kanunun 17. Maddesinde değişiklik yapan 6719 kanunun 21. Madddesi ile 17. Maddenin 4. Fıkrasında ilgili faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartları, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar hükmüne yer vermiş olup, 17. Maddeye eklenen 10. Fıkra hükmünde ise kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi bu bedellerin kurum düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır düzenlemesini getirmiştir.
6719 sayılı kanun ile 6446 sayılı kanuna eklenen geçiçi 20. Madde de kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükmünün uygulanacağı belirlenmiştir.
6446 sayılı kanunda yapılan ve 6719 sayılı kanun değişikliği ile kurul tarafından belirlenen esaslara göre hazırlanan, kurul tarafından onaylanan tarifelere uygun şekilde tahakkuk ettirilen faturalarda yer alan kayıp kaçak, perakende satış hizmeti maliyeti vs. Gibi kanunda sayılan kalemler bakımından 17. Maddeye eklenen 10. Fıkra hükmü mahkemece yapılacak incelemenin kurumu düzenleyici işlemlerine uygunluk ile sınırlı olduğunu ifade etmiş ve eklenen geçiçi 20. Madde de bu hükmün mevcut davalara da uygulanacağı belirlenmiştir.
Davada tahakkuk ettirilen dava konusu edilen bedellerin kurum düzenleyici işlemlerine aykırı olduğu ileri sürülmediği gibi bu alacak kalemlerine tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğu iddia edilmiştir, mahkemenin taleple bağlılık ilkesi gereği, davacının uygunluk oranlarına itirazı söz konusu olmadığından mahkememizce bu husus değerlendirme dışı tutulmuştur.
Davada; tahakkuk ettirilen ve dava konusu edilen bedellerin Kurum düzenleyici işlemlerine aykırı olduğu ileri sürülmemiş, bu alacak kalemlerinin tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğu iddia edilmiş olmakla, Kurum düzenleyici işlemlerine aykırılık bulunduğu yönünde bir iddia mevcut olmadığından, 6446 sayılı Kanunun 6719 sayılı Kanunla değişik 17.maddesi 10 fıkra hükmü ve Geçici 20. maddesi doğrultusunda davanın reddi gerektiği kanaatine varılmıştır. Öte yandan, 6719 sayılı yasa dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş olup, dava tarihindeki mevcut mevzuat hükümleri ile gerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen kararlar ve gerekse Yargıtay 3. H.D. tarafından verilen kararlarda kayıp-kaçak bedelinin istenmesi mümkün olduğundan, davanın açıldığı tarih itibarıyla haklılık durumu ve davadan sonra yapılan ve yürürlüğe giren kanun değişikliği karşısında, davacı tarafın yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerektiği kanaatine varılarak bu yönde aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. Aynı şekilde 6719 sayılı kanunla yapılan değişiklik sonrası dava tarihindeki hükümler ve Yargıtay uygulaması dikkate alınarak davacının dava açılmasına zorlandığı kanaatine varıldığından vekalet ücreti yönünden de davalı vekili hakkında karar verilmemiş, dava tarihi itibari ile haklı olan davacı lehine vekalet ücreti takdir olunmuştur.

HÜKÜM
1-Dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davalı lehine vekalet ücreti hususunda karar verilmesi hususunda yer olmadığına,
3-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL harcın peşin yatırılan 170,78.TL harçtan mahsubu ile fazla alınmış olan 126,38 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacının yaptığı 204,28 TL ilk masraf, 800,00 TL bilirkişi ücreti, 160,35 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.164,63 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-HMK.120 maddesi gereğince; taraflarınca yatırılan gider avansı ile varsa delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yanlara iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Katip …

Hakim …