Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/447 E. 2021/315 K. 24.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/447 Esas
KARAR NO : 2021/315
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/04/2016
KARAR TARİHİ : 24/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Taraflar arasında İmzalanan Enerji Tedarik Sözleşmesi kapsamında müvekkili şirketin 01.04.2014-31.01.2016 tarihleri arasında davalı şirketten elektrik enerjisi tedarik ettiğini, tahakkuk ettirilen faturalarda tüketilen enerjinin karşılığı olmayan ve yasal dayanağı olmayan kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, PSH/sayaç okuma bedelleri ile kayıp-kaçak bedelleri üzerinden TRT Payı, enerji fonu ve BTV’nin fazladan tahakkuk ettirildiğini, 01.04.2014-31.01.2016 döneminde müvekkili şirketin bu bedeller için toplam 1.532.719,99 TL ödemiş olduğunu, EPDK tarafından çıkarılan tebliğ ve tarife/Kurul kararlarına dayanarak müvekkil şirketten kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, PSH ve iletim bedeli tahsil edilmesinin Anayasa’ya, mevzuat ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nİn birçok kararında bu tutarların tüketicilere iadesi gerektiğinin hüküm altına alınmış olduğunu belirterek, fazlaya İlişkin hakları saklı kalmak koşuluyla, davanın kabulü ile kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, PSH/sayaç okuma bedelleri ile kayıp-kaçak bedeli üzerinden hesaplanan TRT Payı, enerji tonu ve BTV’nin her bir faturanın ödenme tarihinden tahsil tarihine kadar ayrı ayrı işletilecek TCMB avans faizi ile birlikte müvekkile iadesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Dava konusu bedellerin belirlenebilir nitelikte olduğunu, davacının taleplerini açıkça ortaya koyması gerektiğini, Elektrik faturalarında yer alacak tüm gelir kalemleri ile ilgili düzenleme yapma yetkisinin EPDK’da olduğunu ve EPDK’nın kararları düzenleyici işlemler olduğundan hem elektrik tedarikçilerini hem de aboneleri bağladığını, 4628 sayılı Kanun’un 4.2. maddesinde EPDK’ya elektrik satışında uygulanacak fiyatl andırmayı belirleme yetkisi verildiğini ve kayıp-kaçak bedelinin de EPDK tarafından onaylanan tarifeler içerisinde yer aldığını, bu bedelin davacıdan tahsiline yönelik kararın EPDK’nın 28.12.2010 tarih ve 2999 sayılı Kurul Kararı olduğunu, Dağıtım şirketinin tedarik şirketi olan müvekkiline, müvekkilin de aboneye fatura düzenlemek suretiyle bu bedelin tahsil edildiğini, müvekkilinin aracı olup dava konusu bedellerden bir kazancı bulunmadığını, EPDK Kurul Kararlarının bağlayıcı olduğunu, iptal edilmedikçe hem şirketlerin hem de tüketicilerin bu kararlara uymak zorunda olduğunu, söz konusu Kurul Kararının iptali amacıyla Danıştay nezdinde açılan davanın süre aşımından reddedilmiş olup yürürlüğünü koruduğunu, Kayıp-kaçak bedeli dışında dava konusu edilen diğer bedellerin de yasal mevzuat uyarınca zorunlu olarak tahsil edildiğini ve bu bedellerin müvekkilin uhdesinde kalmadığını, bu yüzden davanın dağıtım şirketi olan … ‘a ihbarını talep ettiklerini, dava konusu bedellerin davacıdan tahsil edileceğinin taraflar arasında imzalanan sözleşmede de kabul edildiğini, davacının tedarikçisini seçme hakkının bulunduğunu, oysa ki dayanak yapılan Yargıtay Kararlarının serbest tüketici olmayan aboneler için geçerli olduğunu, davacının dava konusu faturalara süresi içerisinde itiraz etmediği için fatura içeriğini kabul etmiş sayılması gerektiğini, davacının alacak iddiasını kabul etmemekle birlikte, müvekkil şirketin temerrüde düşürülmemiş olup davacının işlemiş faiz talep edemeyeceğini belirterek, davanın reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Mahkememizde açılan dava, davalı tarafından faturalara yansıtıldığı iddia edilen kayıp-kaçak bedelleri, dağıtım, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve iletim bedelinin tespitine ilişkin alacak davasıdır.
Mahkememizce tarafların iddia-savunma, sunulan deliller, faturalar, sözleşme hükümleri davalının konum ve sorumlulukları denetlenip var ise alacağın belirlenmesi için bilirkişi inceleme kararı oluşturulmuş, rapor ve ek raporlar alınmıştır.
Dava genel tabirle elektrik aboneliği dolayısıyla davalı tarafından faturalara tahakkuk edilip davacıdan tahsil edilen kayıp kaçak vb. adlar altında tahsil edilen bedellerin tahsilinin haksız olduğu iddiasıyla, bu bedellerin iadesi talepli olarak açılmış olan alacak davasıdır.
6719 sayılı Kanunun yürürlük tarihi 17.06.2016 tarihi gözetildiğinde yasanın uzun zamandır yürürlükte olduğu, bunun yanı sıra, … Asliye Ticaret Mahkemesinin, 14.3.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Kanun’un 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddenin (1) numaralı fıkrasının iptaline karar verilmesi için 24.06.2016 tarihli iptal talebinin, Anayasa Mahkemesinin 2016/ 134 E. sayılı dosya üzerinde kaydı yapılsa da,bugüne kadar başvuru ile ilgili esastan karar verilmediği anlaşılmıştır. Halbuki, Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını vermeli ve açıklamalıdır.( Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2). Anayasa Mahkemesi,bu süre içinde kararını veremezse, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır .Aynı konuda mevcut bir başvuru varken bu dava dosyası içinde ayrıca iptal başvurusu yapmanın dosyaya bir katkısı olmayacağı gibi, açıklanan gerekçelerle, Anayasa Mahkemesi kararı beklenilmeden, mevcut yasal düzenlemelere göre değerlendirme yapılmıştır.
İncelenen dosyada 30/03/2013 tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6446 sayılı elektrik piyasası kanununda 6719 sayılı kanun ile yapılan değişiklikler kapsamında, 6719 sayılı kanunun 15. Maddesi ile 6446 sayılı kanunun tanımlar ve kısaltmalar başlıklı 3. Maddesinin 1. Fıkrası (şş) bendi eklenmiş ve anılan bu bentte teknik ve teknik olmayan kayıp dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı oluşturan ve maliyeti etkileyen teknik kayıp ve-veya kaçak kullanım gibi sebeplerden kaynaklanan ve teknik sebebe dayanmayan kaybı ifade edeceği hüküm altına alınmıştır.
Yine 6446 sayılı kanunun 17. Maddesinde değişiklik yapan 6719 kanunun 21. Madddesi ile 17. Maddenin 4. Fıkrasında ilgili faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartları, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar hükmüne yer vermiş olup, 17. Maddeye eklenen 10. Fıkra hükmünde ise kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi bu bedellerin kurum düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır düzenlemesini getirmiştir.
6719 sayılı kanun ile 6446 sayılı kanuna eklenen geçiçi 20. Madde de kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükmünün uygulanacağı belirlenmiştir.
6446 sayılı kanunda yapılan ve 6719 sayılı kanun değişikliği ile kurul tarafından belirlenen esaslara göre hazırlanan, kurul tarafından onaylanan tarifelere uygun şekilde tahakkuk ettirilen faturalarda yer alan kayıp kaçak, perakende satış hizmeti maliyeti vs. Gibi kanunda sayılan kalemler bakımından 17. Maddeye eklenen 10. Fıkra hükmü mahkemece yapılacak incelemenin kurumu düzenleyici işlemlerine uygunluk ile sınırlı olduğunu ifade etmiş ve eklenen geçiçi 20. Madde de bu hükmün mevcut davalara da uygulanacağı belirlenmiştir.
Davada; 6446 sayılı Kanunun 6719 sayılı Kanunla değişik 17.maddesi 10 fıkra hükmü ve Geçici 20. maddesi doğrultusunda davanın reddi gerektiği kanaatine varılmıştır. Öte yandan, 6719 sayılı yasa dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş olup, dava tarihindeki mevcut mevzuat hükümleri ile gerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen kararlar ve gerekse Yargıtay 3. H.D. tarafından verilen kararlarda kayıp-kaçak bedelinin istenmesi mümkün olduğundan, davanın açıldığı tarih itibarıyla haklılık durumu ve davadan sonra yapılan ve yürürlüğe giren kanun değişikliği karşısında, davacı tarafın yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerektiği kanaatine varılarak bu yönde aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. Aynı şekilde 6719 sayılı kanunla yapılan değişiklik sonrası dava tarihindeki hükümler ve Yargıtay uygulaması dikkate alınarak davacının dava açılmasına zorlandığı kanaatine varıldığından vekalet ücreti yönünden de davalı vekili hakkında karar verilmemiş, dava tarihi itibari ile haklı olan davacı lehine vekalet ücreti takdir olunmuştur.
Somut olayda davacı iddiaları kayıp kaçak bedeli vs adlar altında alınan bedellerin alınması gerekenden fazla alındığına veya EPDK’nın belirlediği tarifelere göre alınmadığına yönelik olmayıp, hiç alınmaması gerektiğine ilişkin olduğundan EPDK’ınn belirlediği hedef kayıp kaçak oranlarına göre hesaplama yapılmasının dosyaya bir katkısının olmayacağına kanaat edilmiş, her ne kadar mahkememizce buna yönelik bilirkişi raporu aldırılmış ise de Anayasa Mahkemesi iptal kararı, davacı talep gerekçeleri ve mahkememizce bu paragrafta açıklanan gerekçelerle (mahkememizin karar gerekçesi Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sonrasında davanın konusuz kaldığına yönelik olduğundan) bilirkişi raporlarının gerekçede irdelenmesine gerek görülmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin yatırılan 26.175,03 TL harçtan mahsubu ile fazla alınmış olan 26.115,73 TL harcın karar kesinleştikten sonra istek halinde iadesine,
3-Davacının yaptığı peşin harç gideri 59,30 TL, başvuruda yapıyan diğer harçlar 33,50 TL, tebligat ve posta gideri 201,50 TL ve bilirkişi ücreti 2.200,00 TL olmak üzere toplam 2.494,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-6719 sayılı kanunla yapılan değişiklik sonrası dava tarihindeki hükümler ve Yargıtay uygulaması dikkate alınarak davacının dava açılmasına zorlandığı kanaatine varıldığından davalı lehine vekalet ücreti hususunda karar verilmesine yer olmadığına,
5- Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden dava dilekçesindeki talep miktarı da dikkate alınarak 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-HMK.120 maddesi gereğince; taraflarınca yatırılan gider avansı ile varsa delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yanlara iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.24/05/2021

Başkan …
E-imza

Üye …
E-imza

Üye …
E-imza

Katip …
E-imza