Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/387 E. 2022/96 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/387 Esas
KARAR NO:2022/96

DAVA:Banka Teminat Mektubunun Hükümsüzlüğünün Tespiti
DAVA TARİHİ:06/04/2016
KARAR TARİHİ:10/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Teminat Mektubunun Hükümsüzlüğünün Tespiti davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı taraftan yapılan mal alaşına dair yapılacak ödemenin teminat olarak müvekkili firma tarafından verilen 11/11/2015 günlü ve 120.000 TL bedelli 09/11/2016 gününe kadar geçerli teminat mektubunun nakde tahvil edilmemesi için acilen ihtiyati tedbir kararı verilmesini, teminat mektubunun hükümsüzlüğünün / bedelsiz kaldığının tespiti ile kendilerine iadesine, mektubun yargılama sırasında nakte çevrilmesi halinde nakte tahvil gününden başlatılmak üzere en yüksek ticari faiz/avans faiziyle karşı taraftan tahsiline karar verilmesini, yapılan yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesine talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesindeki iddialarının gerçek dışı olduğunu, teminat mektubunun mal alışına dair teminat olarak verilmediğini, taraflar arasındaki sözleşme sonrasında Bayilik Sözleşmesi gereği yüklenen taahhüt ve sorumluluklardan kaynaklı borçlara ilişkin verildiğinin belirlendiğini, mektubun bayilik sözleşmesi nedeniyle verildiğinin açık olduğunu, bayilik sözleşmesini haksız sonlandırdığından çıkacak tazminatlardan dolayı kendisini haklı çıkarmaya çalıştığını, sözleşmenin haksız sonlandığını davanın reddini karşı dava olarak mahkemeye sundukları bu dilekçede ise davacının açtığı bayi mağazasına yapılan tadilat giderlerinin davacı yanca ödenmesinin gerektiğini, ve erken sonlanan bayilik nedeni ile oluşan tazminat ve hak kayıplarını talep ettiklerini, asıl davanın reddini, karşı dava yönünden ise davanın kabulünü müvekkilinin uğradığı zararların tazminini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davada husumet yönünden bir durumunun olmadığını müvekkili yönünden reddinin gerektiğini, müvekkilinin taraflar arasında teminat mektubu gereğince garanti veren konumda olduğunu, taraflar arasındaki ticari anlaşmazlık nedeni ile müvekkilinin kusurlu olmadığını davanın reddine karar verilmesini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİL:
-Dosya mahkemece resen belirlenen bilirkişiye verilerek rapor hazırlaması talep edilmiş bilirkişi raporunda “Asıl dava yönünden; davacı … … Turizm A.Ş. Firmasının, 1 numaralı davalı … … Ltd. Şti emrine verdiği teminat mektubunu, yukarıda ayrıntılı olarak incelenip değerlendirildiği üzere, davayı ikame tarihinde davalı firmaya borcunun olması nedeniyle hükümsüz kalamayacağı, Asıl dava yönünden; davacı … … A.Ş.’nin 2 numaralı davalı … Bankasının dava konusu ticari ilişkinin tarafı olmadığından, yerleşik yüksek yargı kararları gereğince husumet yöneltmesinin yerinde olamayacağı, Karşı dava yönünden, yukarıda detayları incelenip değerlendirildiği üzere; davacı … … Ltd. Şti. İle davalı arasında geçerli bir bayilik sözleşmesi olduğu, bu sözleşme gereğince, sözleşmenin hükümlerinden bir kısmını ihlal eden davalıdan sözleşme gereği 120.000,-TL tazminat talep edebileceği, Karşı dava yönünden, davacı … … firmasının, ret olunan satıl faturasına rağmen, konsinye olarak gönderip teslim alamadığı ürünlerin bedeli olarak KDV hariç olmak üzere, 4.6087,83TL alacaklı olduğu, Sözleşmenin feshi ile davacının müspet zararının oluştuğu ancak dosyadaki mevcut verilerle sağlıklı olarak hesaplama yapmanın mümkün olamayacağı sonuç ve görüşlerine ulaşıldığı”şeklinde rapor sunmuştur.
-Taraflarca yapılan itiraz ve beyanlar neticesinde dosyaya hukukçu bilirkişide eklenerek ek rapor hazırlanması istenmiş bilirkişi heyeti ek raporunda ” Taraflar arasında sözleşme niteliğinde bir hukuki işlem bulunduğu her iki tarafın da kabulünde olmakla birlikte uyuşmazlığın bu sözleşmenin bir bayilik sözleşmesi niteliği taşıyıp taşımadığı noktasında toplandığı, Davacı/karşı davalının iddia ettiği şekilde sözleşmede değişiklik yapılması talebini içeren bir bilgiye dosya kapsamında rastlanmadığı, Atipik bayilik sözleşmesinin, öğretide, üreticinin malların tamamını veya bir kısmını belirli bir bölgede satmak üzere bayiye göndermeyi, bunun karşılığında bayinin de üreticinin dağıtım ağına dâhil olarak sözleşme konusu mal veya hizmeti kendi adına ve hesabına satmak ve bu mal ile hizmetlerin sürümünü arttıracak faaliyetlerde bulunmak yükümlülüğünü üstlendiği çerçeve bir sözleşme olarak tanımlandığı, çerçeve sözleşmenin ileride taraflar arasında kurulacak olan münferit sözleşmelerden farklı, bunların temelini ve kaynağını oluşturan, tarafları belli esaslar içinde sözü geçen münferit sözleşmeleri kuıwak borcu altına sokan bir sözleşme olduğu, sağlayıcı ve bayilik sözleşmesi kurmak isteyen yatırımcı arasında bayilik sözleşmesinin çerçeve niteliği dolayısı ile iki aşamalı bir prosedür gerektiği, öncelikle bayiliğin genel kurallarının belirlendiği sınırlarının çizildiği, sözleşme süresinin, sonuçlarının belirlendiği bir sözleşme kurulduğu ardından bu sözleşmenin tamamlayıcısı olarak yapılan münferit satış sözleşmelerinin ikinci aşamayı oluşturduğu, Somut olayda hukuki sorunun ise taraflar arasında çerçeve sözleşme niteliğinde bir bayilik sözleşmesinin kurulup kurulmadığı noktasında toplandığı, tarafların irade beyanlarının birbirine uygun olmaması hâlinde, taraflar uyuştuklarını zannetmekle birlikte, gerçekte uyuşamamışlarsa, gizli uyuşmazlık söz konusu olduğu, olayımızda da tek taraflı gizli uyuşmazlık bulunduğu, bu halde kural olarak sözleşmenin kurulmadığının kabul edildiği ancak bir kimsenin karşı tarafın davranışlarını kendisine yapılan bir irade beyanı saymakta haklı olduğu kabul edilebiliyorsa bu halde MK m. 2 temelli Güven Teorisi uyarınca sözleşmenin kurulduğu sonucuna varılabileceği, Dosya kapsamında yer alan sözleşmenin gönderilmesinin öneri niteliğinde olduğu, davacı/karşı davalının bu sözleşmede imzalarının bulunmaması sebebiyle TBK m. 1 uyarınca öneriye uygun bir kabul beyanının bulunmadığını iddia ettiği, bu noktada imzanın — bulunmamasının — sözleşmenin — varlığına —etki edip — etmediğinin değerlendirilmesi gerektiği ve olaydaki iradi şeklin ispat şekli veya geçerlik şekli olarak kabul edilmesi bakımından alternatifli değerlendirme yapıldığı, Taraflarca sözleşmenin yazılı olarak yapılması bir ispat şekli olarak kararlaştırılmış ise bu halde metnin var olmamasının (imzasız olması), hukuki ilişkinin ispatlanması açısından önem arz edeceği, şekle uyulmamış olmasının sözleşmenin varlığı ve geçerliğine etkili olmadığı, bu halde salt imzanın olmamasına dayalı olarak sözleşmenin kurulmadığının/geçerli olmadığının ileri sürülemeyeceği, ancak davacı/karşı davalının, …’E yönelik açık bir kabul beyanının bulunmadığının sabit olması karşısında taraflar arasında bir bayilik sözleşmesinin kurulup kurulmadığı hususunun MK m. 2 Dürüstlük Kuralı temelli GÜVEN TEORİSİ uyarınca davranışlarının yorumlanması – ile belirlenebileceği (değerlendirme 6. Maddededir). Taraflar arasındaki iradi şeklin bir geçerlik şekli olduğu sonucuna varılması halinde ise şekil eksikliğinin TBK m. 12/11 uyarınca kural olarak sözleşmenin varlığına (kurulup kurulmadığına) değil, geçerliğine etkili olduğu, bu nedenle sözleşmenin kurulması bakımından bir etkiye sahip olmadığı, ancak davacı/karşı davalının, …’E yönelik açık bir kabul beyanının bulunmadığının sabit olması karşısında taraflar arasında bir bayilik sözleşmesinin kurulup kurulmadığı hususunun MK m. 2 Dürüstlük Kuralı temelli GÜVEN TEORİSİ uyarınca davranışlarının. yorumlanması ile belirlenebileceği (değerlendirme 6. maddededir), ayrıca bu halde sözleşmede imza bulunmamasının geçerlik bakımından etkisinin değerlendirilmesi gerektiği,somut olayda sözleşmede belirlenen teminat mektubunun sözleşme m, 10 hükmüne uygun olarak davacı/karşı davalı tarafından temin edildiği, teminat mektubu metninde açıkça taraflar arasındaki bayilik sözleşmesine dayalı olarak düzenlendiği ifadesinin yer aldığı, taraflar arasındaki yazışmalar doğrultusunda çerçeve sözleşme niteliğindeki bayilik sözleşmesinde yer alan edimlerin yerine getirilmeye başlandığı ardından bayilik sözleşmesinin ikinci aşaması olan mal tedarikinin başladığı, dekorasyona ilişkin m. 3 hükmü uyarınca, davalı/karşı davacının mağazalarındaki konsepte uygun bankonun aldırılacağının yazıldığı, açıkça … Mağaza konsept dekorasyonuna ilişkin konsept malzemelerin fiyat listesinin yollandığı (sözleşmeye göre (m.3) bu harcamaları bayi yapacaktır. ve buna uygun olarak fiyat listesi yollanmıştır), anılan bankonun parçalarının eksik çıktığının tespit edildiği ve yardım istendiği (şu halde bankoyu davacı/karşı davalının tek başına tamamlamadığı, dekorasyona ilişkin konuların bayilik sözleşmesinde düzenlendiği (m.3)), davacı/karşı davalı tarafından yeni sezon ürünlerinin talep edildiği (sözleşme m. 4); yeterli ürün kalmadığı için ciro yapılamadığının belirtilerek ürün talep edildiği (şu halde başka ürün satılmadığının düşünüldüğü), reklamlarla ilgili bilgi istendiği (reklam konusunda da davalı/karşı davacı esasen ölçütleri belirlediği için ona bu konuda soru sorulduğu), afiş çalışmalarının istendiği, kış indirimi fiyat listesine ilişkin direktifler yollandığı ve bu konuda mağazanın nasıl davranacağı, bunu nasıl duyuracağı, nasıl uygulayacağı konusunda talimat verildiği, davacı/karşı davalı yetkilisi tarafından davalı/karşı davacıya yollanan iki ayrı elektronik postada (19.12.2015-25.8.2015) açıkça sözleşmedeki imzaların tamamlanacağı ve sözleşmenin gönderileceği ifadelerinin kullanıldığı, mal tedariki aşamasında çerçeve nitelikli bayilik sözleşmesi hükümlerine uygun hareket edildiği belirlenmiştir. Sayın Mahkeme tarafından, davacı/karşı davalının yukarıda yer verilen yazışmalardaki beyanlarının, dürüst ve makul bir karşı akidin (somut olayda davalı/karşı davacının) kendisine yapılmış kabul niteliğinde bir irade beyanı saymakta güven teorisi (MK m. 2) uyarınca haklı görülmesi halinde çerçeve niteliğindeki bayilik sözleşmesinin kurulduğu sonucuna ulaşılacağı, başka bir ifadeyle, dürüst ve makul bir bakış açısıyla, yukarıdaki yazışmalarda artık taraflar arasında bir bayilik ilişkinin varlığı sonucuna gidilebiliyorsa sözleşmenin var olduğunun kabul edileceği, bu noktada münferit mal satımı ile bayilik sözleşmesi farklarının değerlendirmeye yardımcı olacağı, münferit mal satımında, satıcının bağımsız olduğu, mağazasını dilediği gibi düzenleyebileceği, dilerse mal alabileceği dilerse almayacağı, mağaza konsepti, reklam ilkeleri, satış rakamları, indirim oranları gibi konularda satıcının talimatları ile bağlı olmadığı, mal alımının bir bayilik sözleşmesine dayandığı hallerde, ise alıcının (bayinin) bağımsız olmadığı, reklam, konsept, ürün fiyatlaması ve ürün tedariki konusunda çerçeve sözleşme ile bağlı olduğu, yukarıdaki yazışmalarda da davacı/karşı davalının çerçeve sözleşmede belirlenen hükümler doğrultusunda beyanlarda bulunduğu, bunlar doğrultusunda satış, reklam, indirim oranı ve dekorasyon yapabildiği, kendisine fiyatlama konusunda talimat verildiğinin görüldüğü, bu halde daha önce belirttiğimiz gibi kararlaştırılan şeklin ispat şartı olduğunun kabul edilmesi halinde sözleşmenin varlığı ve geçerliği konusunda bir hukuki sorun doğmayacağı, Sayın Mahkemenin kabulü halinde bayilik sözleşmesinin, MK m. 2 temelli Güven Teorisi uyarınca kurulmuş sayılacağı; şeklin geçerliğe ilişkin olduğu kabul edildiğinde de sözleşmenin kurulması açısından yukarıdaki tespitlerin geçerli olacağı ve ayrıca bu halde şekle aykırılığın (imza eksikliği bakımından) kesin hükümsüzlük yaptırımına neden olup olmayacağının ise MK m. 2 hükmü uyarınca Sayın Mahkeme tarafından değerlendirileceği, bu konuda öğreti ve uygulamada ifa aşamasına geçilmiş olan sözleşmelerde şekle aykırılığın ileri sürülmesinin ilke olarak MK m. 2 hükmüne aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği, Mali bakımdan değerlendirme; Asıl dava yönünden; davacı … … Turizm A.Ş. Firmasının, 1 numaralı davalı … … Ltd. Şti emrine verdiği teminat mektubunu, yukarıda ayrıntılı olarak incelenip değerlendirildiği üzere, davayı ikame tarihinde davalı firmaya borcunun olması nedeniyle hükümsüz kalamayacağı, Asıl dava yönünden; davacı … … A.Ş.’nin 2 numaralı davalı … Bankasının dava konusu ticari ilişkinin tarafı olmadığından, yerleşik yüksek yargı kararları gereğince husumet yöneltmesinin yerinde olamayacağı, Karşı dava yönünden, yukarıda detayları incelenip değerlendirildiği üzere; davacı … … Ltd. Şti. İle davalı arasında geçerli bir bayilik sözleşmesi olduğu, bu sözleşme gereğince, sözleşmenin hükümlerinden bir kısmını ihlal eden davalıdan sözleşme gereği 120.000,-TL tazminat talep edebileceği, Karşı dava yönünden, davacı … … firmasının, ret olunan satış faturasına rağmen, konsinye olarak gönderip teslim alamadığı ürünlerin bedeli olarak KDV hariç olmak üzere, 4.607,83TL alacaklı olduğu, Sözleşmenin feshi ile davacının oluşan müspet zararının 7.907,75TL olarak hesap edilebileceği sonuç ve görüşlerine ulaşıldığı,” şeklinde ek rapor sunulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Taraflar arasında sözleşme niteliğinde bir hukuki işlem bulunduğu her iki tarafın da kabulünde olmakla birlikte uyuşmazlığın bu sözleşmenin bir bayilik sözleşmesi niteliği taşıyıp taşımadığı noktasında toplandığı, Davacı/karşı davalının iddia ettiği şekilde sözleşmede değişiklik yapılması talebini içeren bir bilgiye dosya kapsamında rastlanmadığı, Atipik bayilik sözleşmesinin, öğretide, üreticinin malların tamamını veya bir kısmını belirli bir bölgede satmak üzere bayiye göndermeyi, bunun karşılığında bayinin de üreticinin dağıtım ağına dâhil olarak sözleşme konusu mal veya hizmeti kendi adına ve hesabına satmak ve bu mal ile hizmetlerin sürümünü arttıracak faaliyetlerde bulunmak yükümlülüğünü üstlendiği çerçeve bir sözleşme olarak tanımlandığı, çerçeve sözleşmenin ileride taraflar arasında kurulacak olan münferit sözleşmelerden farklı, bunların temelini ve kaynağını oluşturan, tarafları belli esaslar içinde sözü geçen münferit sözleşmeleri kuıwak borcu altına sokan bir sözleşme olduğu, sağlayıcı ve bayilik sözleşmesi kurmak isteyen yatırımcı arasında bayilik sözleşmesinin çerçeve niteliği dolayısı ile iki aşamalı bir prosedür gerektiği, öncelikle bayiliğin genel kurallarının belirlendiği sınırlarının çizildiği, sözleşme süresinin, sonuçlarının belirlendiği bir sözleşme kurulduğu ardından bu sözleşmenin tamamlayıcısı olarak yapılan münferit satış sözleşmelerinin ikinci aşamayı oluşturduğu, Somut olayda hukuki sorunun ise taraflar arasında çerçeve sözleşme niteliğinde bir bayilik sözleşmesinin kurulup kurulmadığı noktasında toplandığı, tarafların irade beyanlarının birbirine uygun olmaması hâlinde, taraflar uyuştuklarını zannetmekle birlikte, gerçekte uyuşamamışlarsa, gizli uyuşmazlık söz konusu olduğu, olayımızda da tek taraflı gizli uyuşmazlık bulunduğu, bu halde kural olarak sözleşmenin kurulmadığının kabul edildiği ancak bir kimsenin karşı tarafın davranışlarını kendisine yapılan bir irade beyanı saymakta haklı olduğu kabul edilebiliyorsa bu halde MK m. 2 temelli Güven Teorisi uyarınca sözleşmenin kurulduğu sonucuna varılabileceği, taraflar tarafındaki yazışmalar da değerlendirildiğinde sözleşmenin varlığının kabulünün gerektiği anlaşılmış olup,
Asıl dava yönünden; davacı … A.Ş. Firmasının, bir numaralı davalı … … Ltd. Şti emrine verdiği teminat mektubunu, yukarıda ayrıntılı olarak incelenip değerlendirildiği üzere, davayı ikame tarihinde davalı firmaya borcunun olması nedeniyle hükümsüz kalamayacağı, davalı … Bankasının dava konusu ticari ilişkinin tarafı olmadığından, yerleşik yüksek yargı kararları gereğince husumet yöneltmesinin yerinde olmadığı anlaşılmakla asıl dava yönünden davalı … … Ltd. Şti davanın reddine , davalı … yönünden davanın husumetten reddine dair aşağıdaki şeklide hüküm tesis edilmiştir.
Karşı dava yönünden, yukarıda detayları incelenip değerlendirildiği üzere; davacı … … Ltd. Şti. İle davalı arasında geçerli bir bayilik sözleşmesi olduğu, bu sözleşme gereğince, sözleşmenin hükümlerinden bir kısmını ihlal eden davalıdan sözleşme gereği tazminat talep edebileceği, Karşı dava yönünden, davacı … … firmasının, ret olunan satış faturasına rağmen, konsinye olarak gönderip teslim alamadığı ürünlerin bedeli olarak KDV hariç olmak üzere, 4.607,83TL alacaklı olduğu, Sözleşmenin feshi ile davacının oluşan müspet zararının 7.907,75TL olarak hesap edilebileceği sonuç ve görüşlerine ulaşılmış , ancak verilen kesin sürede ıslah harcı yatırılmadığından ve gerekli ihtarlar yapılmış olduğundan karşı davanın açılış tarihindeki miktarlar üzerinden davanın kabulüne ve manevi tazminat talebi yönünden ispat şartı sağlanmadığından bu talep yönünden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
Asıl dava yönünden
1-Davacının davalı … Ltd . Şirketine yönelik davasının reddine,
2-Davalı … yönünden davanın husumet yokluğundan usulden reddine,
3-Alınması gerekli harç 80,70 TL olup, peşin alınan ve 2.049,30 TL den mahsubu ile fazla alınmış olan 1.968,60 TL harcın karar kesinleştikten sonra istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 15.350,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı karşı davacıya verilmesine,
5-Davalı … vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı Finansbanka verilmesine,
5-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Karşı dava yönünden
1-Karşı davacının menfi zararı için 500 TL ve müspet zararı için 500 TL olmak üzere toplam 1000,00 TL alacağın davacı/karşı davalıdan alınarak dava tarihinden işleyecek ticari faizi ile birlikte karşı davacıya verilmesine,
2- Manevi tazminat isteminin reddine
3-Alınması gerekli 80,70TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.225,00 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 2.144,30 TL harcın davalı karşı davacı yana iadesine,
4-Davalı karşı davalı tarafça başlangıçta yapılan 80,70 TL toplam harç ile yargılama aşamasında yapılan tebligat, posta ücreti ve bilirkişi ücreti olan 1.390,50 TL olmak üzere toplam 1.471,20 TL yargılama giderinin davacı karşı davalıdan alınıp davalı karşı davacıya verilmesine,
5-Davalı karşı davacı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacı karşı davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davacı karşı davalı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davalı karşı davacıdan alınıp davacı karşı davalıya verilmesine,
7- Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 10/02/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza