Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/371 E. 2019/570 K. 17.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2016/371 Esas
KARAR NO: 2019/570

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 15/08/2011
KARAR TARİHİ: 17/06/2019

BİRLEŞEN İST. 10.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2012/103 E.SAYILI DOSYASI

DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ: 05/04/2012
KARAR TARİHİ: 17/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında yıllardır süren ticari ilişkiler nedeniyle vadeli mal alımlarına ilişkin liste şeklinde belirtilen teminat mektuplarının davalıya verildiğini, davacının, davalı şirketin üretmekte olduğu sera ipi ve sera kolonu gibi ürünleri alarak satışını yaptığını, bugüne kadar yapılan alışverişler neticesinde davacının davalıya mevcut borcunun 49.770 TL, borcun vadesinin 28.06.2011 günlü olduğunu, taraflar arasında bahse konu teminat mektupları gereğince doğmuş herhangi bir borcun bulunmadığını, davacının, davalı şirketin ürettiği malların Türkiye’deki en büyük satıcısı konumunda olduğunu, 2010 yılı içerisinde taraflar arasında 1.000.000,- TL civarında alışveriş gerçekleştiğini, davacının geçen yılki alışverişlerine binaen verdiği teminat mektuplarının miktarının da 1.000.000 TL olduğunu, geçen yıl verilen teminat mektuplarının süreleri dolmak üzereyken kendilerine 2011 yılı için ticari hacmin büyüyeceği de düşünülerek davaya konu teminat mektuplarının verildiğini, davacının bugüne dek yapılan mal alımlarından doğan tüm borçlarını ödemesine rağmen davalının elinde bulunan teminat mektuplarını ödeme tehdidi ile karşı karşıya kaldığını, davalının karşılığı bulunmayan ve muaccel olmayan davaya konu edilen teminat mektuplarının tamamını bankalara ibraz ederek nakde çevirmek üzere 20.04.2011 tarihinde başvuruda bulunduğunu, bu nedenle, davacı adına Tire Asliye Hukuk Mahkemesi …D.İş. sayılı dosyası üzerinden ihtiyati tedbir kararı alındığını, davalı şirket yetkilileriyle yapılan telefon görüşmelerinde, makine ve marka alışverişi bakımından yürütülen görüşmelerde taraflar arasında bir sözleşme akdedilmemiş olmasına rağmen davalı tarafın davacıyı alışverişe zorlamak amacıyla davrandığının ortaya çıktığını, davalının, kendilerinden makine alınmış, borç doğurucu bir anlaşma yapılmış gibi …Noterliği’nin 12.04.2011 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnameyi gönderdiğini, ihtarnamede 300.000 USD + KDV karşılığında ip üretim hattının alım satımı konusunda anlaşma yapıldığı iddia edilerek makinelerin teslim alınmasının istendiğini, ihtarnameye … Noterliği’nin 21.04.2011 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarla cevap verilerek, itiraz edildiğini, vadeli mal alımı sebebiyle müvekkilinin davalıya 28/06/2011 vadeli 49.770,00 TL borcu bulunduğunu, bunun dışında davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, vadesi geldiğinde beyan edilen bedelin kendilerine ödeneceğini beyanla, sair talep ve dava hakları saklı kalmak üzere müvekkilinin karşı tarafa vadeli mal alımlarına ilişkin olarak vermiş olduğu …Bankası … Şube Müdürlüğünce 07/02/2011 düzenleme tarihli, 250.000,00 TL bedelli, …bank … Şube Müdürlüğünce 23/02/2011 düzenleme tarihli 250.000,00 TL bedelli, …bank … Şube Müdürlüğünce 21/02/2011 düzenleme tarihli 250.000,00 TL bedelli, …bank … Şube Müdürlüğünce 21/02/2011 düzenleme tarihli 250.000,00 TL bedelli, …Bankası…Şube Müdürlüğünce 04/02/2011 düzenleme tarihli 150.000,00 TL bedelli, … Bankası … Şube Müdürlüğünce 17/02/2011 düzenleme tarihli 250.000,00 TL bedelli teminat mektuplarından dolayı ve ticari alışverişleri sebebiyle borçlu bulunmadıklarının tespitine ve teminat mektuplarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı şirket merkezinin İstanbul’da olduğunu, Gebze’de kurulu fabrikasında uzun yıllardan beri “sarmaç ipi” üretimi yaptığını, “sarmaç ipi” nin niteliği gereği yüklü miktarda üretim yapıldığından, davalı şirketin talebi karşılayabilmek ve zamanında üretim yapılabilmek için uzun yıllardan beri bu üretimini yıl bazında sadece bir alıcı firma için gerçekleştirdiğini, davacı ve davacının şahıs firması olan … Ticaret’in ise sarmaç ipini çeşitli firmalardan satın alarak, kendi bulunduğu çevrede satışını yaptığını, davacı ve davacının şahıs firması olan … Ticaret’in 2009 yılı sonunda davalı şirkette başvurarak, 2010 yılı bazında davalı şirketin üreteceği tüm sarmaç ipini satın almak istediklerini beyan ettiklerini, taraflar arasındaki görüşmeler ve yazışmalar sonucunda varılan mutabakata göre; davalı şirketin 2010 yılı boyunca sadece davacı ve davacının şahıs firması olan … Ticaret için sarmaç ipi üreteceğini, davacı ve davacının şahıs firması olan … Ticaret’in ise, 2010 yılı içinde üretilecek sarmaç ipi bedellerine karşılık olarak davalı şirkete önceden teminat mektupları vereceğini, bu mutabakata uygun olarak davacı ve davacının şahıs firması olan … Ticaret’in, 2010 yılı içinde üretilecek sarmaç ipi satımı karşılığında içeriğinde kredili alımlar için verildiği belirtilen …bank’tan 30.03.2010 tarihli 500.000,- TL bedelli, … Bankası AŞ’den 01.04.2010 tarihli 250.000 TL bedelli ve …bank AŞ’den 01.04.2010 tarihli 250.000 TL bedelli olmak üzere alınan toplam 1.000.000.- TL tutarındaki teminat mektuplarını davalı şirkete verdiğini, davalı şirketin de, 2010 yılı boyunca sadece davacı ve … Ticaret için sarmaç ipi üretmeye başladığını, davacının mal bedellerini ödediğini, ödeme üzerine davalının başlangıçta aldığı teminat mektuplarını serbest bıraktığını, 2010 yılı sonunda davacının ve … Ticaret’in, davalı şirkete tekrar başvurarak, davalı şirketin üreteceği sarmaç ipini değil, sarmaç ipini üreten davalı şirketin maliki olduğu 1 adet “sarmaç ipi üretim hattı” ile üretilecek mallara konulan davalı şirket adına tescilli “…” markasını satın almak istediklerini beyan ettiklerini, bunun üzerine taraflar arasındaki görüşmeler ve yazışmalar sonucunda varılan mutabakata göre; davalı şirketin maliki olduğu 1 adet “sarmaç ipi üretim hattı”nın (Ekstürüder, Fırın, Bobinvar, Büküm, Aktarma) ile üretilecek mallara konulan davalı şirket adına tescilli “…” markasının (… Enstitüsü nezdinde … numara ile tescilli) davacıya ve … Ticaret’e satacağını, karşılığında üretim hattı için 300.000,- USD + KDV ve … markası için 300.000,- USD + KDV olmak üzere toplam 708.000,- USD’nin davalı şirkete ödeneceğini, ancak mutabık kalınan satım işleminin yürürlüğe girebilmesi için davacı ve … Ticaret tarafından toplam 708.000,- USD karşılığı Türk Lirası tutarındaki teminat mektuplarının davalı şirkete teslim edilmesi gerektiğini, satım işlemi gerçekleştirilinceye kadar ise, davalı şirketin 2011 yılı başında da sadece davacı ve … Tic. için sarmaç ipi üretmeye devam edeceğini, yine 2011 yılı başında üretilecek sarmaç ipi bedellerine karşılık olarak önceden teminat mektupları verileceğinin kararlaştırıldığını, davacı tarafından 1 adet “sarmaç ipi üretim hattı” ve “… markası” satımı karşılığında toplam 1.000.000,- TL tutarındaki teminat mektuplarının alınabilmesi için ilgili bankalara sunulmak üzere, davalı şirket danışmanlarından …’tan proforma fatura düzenlenmesinin istendiğini, bunun üzerine 24.01.2011 tarihinde … tarafından …@….info.tr elektronik posta adresinden davacı ve … Tic. çalışanı olan …’ün …@….com.tr elektronik posta adresine proforma fatura ile marka tescil belgesinin gönderildiğini, 26.01.2011 tarihinde de 2 ayrı mail ekinde makine satışı ile marka devir sözleşmesi örneğinin gönderildiğini, bunun üzerine davacı çalışanı … tarafından 28.01.2011 tarihinde gönderilen e-posta ile yerleşim planı yapılabilmesi için satışı gerçekleştirilen “sarmaç ipi üretim hattı”nın boyu, en geniş yerinin uzunluğu ve kurulu gücün bildirilmesinin istendiğini, gerekli bilgilerin 31.01.2011 tarihli e-posta ile bildirdiğini, taraflar arasındaki bu mutabakata uygun olarak; davacı ve … Ticaret’in, 1 adet sarmaç ipi üretim hattı ve … markası satımı karşılığında, içeriğinde açıkça mal (makine) alımı için verildiği belirtilen; …bank AŞ’den 23.02.2011 tarih ve 250.000, TL, …bank’tan 21.02.2011 tarih ve 250.000,- TL, yine …bank’tan 21.02.2011 tarih ve 250.000,- TL ve … Bankası’ndan 17.02.2011 tarih ve 250.000,- TL bedelli olmak üzere alınan toplam 1.000.000,- TL tutarındaki teminat mektuplarını davalı şirkete verdiğini, davacı ve … Ticaret’in 1 adet sarmaç ipi üretim hattı ve … markası satım işlemi gerçekleştirilinceye kadar, 2011 yılı başında üretilecek sarmaç ipi satımı karşılığında, içeriğinde kredili alımlar için verildiği belirtilen; … Bankası’ndan 07.02.2011 tarih ve 250.000,- TL ve … Bankası’ndan 04.02.2011 tarih ve 150.000,-TL bedelli olmak üzere alınan toplam 400.000.- TL tutarındaki teminat mektuplarını da davalı şirkete verdiğini, davalı şirketin de, sarmaç ipi üretimine (sadece davacı ve … Ticaret’e yapılacak geçici üretim hariç olmak üzere) son vererek, 1 adet sarmaç ipi üretim hattı ile … markasını teslime hazır hale getirdiğini, …Noterliği’nin 12.04.2011 tarih ve … sayılı ihtarnamesi ile davacıya bildirdiğini ve 1 adet sarmaç ipi üretim hattı için 29.04.2011 tarihli, 6511415 numaralı ve 300.000,-USD + KDV bedelli ve … markası için 29.04.2011 tarihli, 6511416 numaralı ve 300.000,- USD + KDV bedelli olmak üzere toplam 708.000,- USD tutarlı faturaları keserek gönderdiğini, ayrıca davalı şirketin, fabrika genelinde yapılan yıllık üretim planlamasından davacı ve … Ticaret’e satımı yapılan söz konusu üretim hattını ve markasını çıkararak, bu üretimine tamamen son verdiğini ve tüm müşterileri ile olan ilişkisini kestiğini, bu arada davalı şirket danışmanı … ile davacı çalışanı … arasında elektronik postaların bu süreçte de devam ettiğini, taraflar arasında gerçekleştirilen mutabakatın noterden tasdik ettirilebilmesi amacıyla tarafların ne zaman noter huzuruna götürülmesi, satılan 1 adet “sarmaç ipi üretim hattı” na ve “… markası”na ilişkin bedellerin ne zaman davalı şirkete ödeneceği ve söz konusu üretim hattının ne zaman davacıya teslim edileceği ve söz konusu markanın devri işlemlerine ne zaman başlanılacağı hususlarının belirlenmeye çalışıldığını, davacı ve … Ticaret’in sürekli tutarsız ve çelişkili beyanlarıyla davalı şirketi oyaladığını, yapılacak işlemleri sürüncemede bıraktığını, ayrıca … tarafından …’a gönderilen bir elektronik postada belirtilen vergi cezaları bahane edilerek, taraflar arasındaki mutabakatla belirlenen satış bedelinin daha sonra ödeneceğinin belirtildiğini, ancak davalı şirketin, satışı yapılan 1 adet “sarmaç ipi üretim hattı” ve “… markası” ile ilgili olarak üretimi durdurduğundan ve teslimat için beklettiğinden, zarara uğramaya başladığını, davalı şirketin, …’inci Noterliği’nin 12.04.2011 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile, makinenin satım mutabakatına uygun olarak derhal teslim alınmasını, aksi halde makinenin bir tevdii mahalline tevdi olunacağını ve tüm sorumluluğun davacıya ait olacağını belirttiğini, ihtarnameye rağmen, davacının söz konusu üretim hattı ve marka bedelini ödemediği gibi, teslim de almadığını, böylelikle temerrüde düştüğünü, bu nedenle davalının, ticari ve ekonomik kayıplara maruz kalarak zarar gördüğünü, bunun üzerine söz konusu üretim hattının ve markanın satımı nedeniyle davacı tarafından davalıya verilen süresiz ve kesin teminat mektuplarının nakde çevrilmesi için 20.04.2011 tarihinde teminat mektuplarının alındığı ilgili bankalara başvurulduğunu, söz konusu teminat mektupları kesin ve süresiz olarak verilmiş olmasına, ayrıca teminat mektuplarında açıkça “…-… Ticaret’in borcunu vadesinde kısmen veya tamamen ödemediğini bildiren ilk yazılı talebiniz üzerine borçlu firma hakkında hiçbir ihbara, itiraza, protesto keşidesine, borçlunun olurunu almaya, yargı kararı alınmasına gerek kalmaksızın borçlu firma ile şirketiniz arasında ortaya çıkabilecek bir uyuşmazlığı araştırmaksızın yukarıdaki bedeli derhal ve gecikmeksizin ödemeyi beyan ve taahhüt ederiz” şeklinde bir taahhüt olmasına rağmen, ilgili bankaların, borçlunun oluru alınmak üzere davacı borçluya haber verdiğini, bunun üzerine davacı borçlu tarafından yine aynı gün 20.04.2011 tarihinde … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne … D.İş dosyası ile başvurularak tedbir talebinde bulunulduğunu, aynı gün teminat mektuplarının ödenmemesi için tedbir kararı verildiğini, davacının taraflar arasındaki alım satım ilişkisini inkar etmesi, üstelik taraflar arasındaki mutabakata uygun ve satım akdinin bir parçası olarak davalı şirkete verdiği teminat mektuplarını sanki başka bir amaçla verilmiş gibi göstermeye çalışarak yüklendiği edimden kaçmaya çalışmasının gerçeklere, hukuka ve mevzuata aykırı olduğunu, davacının, “sarmaç ipi”nin niteliği gereği yüklü miktarda üretim yapıldığından, davalı şirketin, talebi karşılayabilmek ve zamanında üretimin yapılabilmek için uzun yıllardan beri bu üretimini yıl bazında sadece bir alıcı firma için gerçekleştirmiş olduğunu bilmesi, bu sebeple davalı şirketten 1 adet “sarmaç ipi üretim hattı” ve “… markası”nın satımı hususunda mutabakata vararak, davalı şirketi 2011 yılı ve takip eden yıllar için “sarmaç ipi” üretimi yapmaktan alıkoyması, bu suretle davalı şirketin yanıltılması ve aldatması, bilahare bu satım işlemini sürünceme de bırakarak, davalı şirketi oyalaması daha sonra ise bu satım ilişkisini inkar etmesi, bu yolla davalı şirketi zarara uğratması ve bu işten haksız kazanç elde etmesi sebebiyle davacı ve çalışanı … hakkında dolandırıcılık ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından cezalandırılması için Gebze Cumhuriyet Savcılığı’nın … soruşturma numaralı dosyasından suç duyurusunda bulunulduğunu öne sürerek; davalı şirketin daha fazla zarara uğramaması nedeniyle Tire Asliye Hukuk Mahkemesi’nce… D.İş numaralı dosyasından 20.04.2011 tarihinde verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, bilahare yapılacak cari muhakeme sonucunda, fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla, davanın reddine, davacının kötü niyetli iş bu menfi tespit davasını ikame etmesi nedeniyle %40’tan az olmamak kaydı ile tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde; asıl davadaki cevap dilekçesinde de yer alan beyanlarda bulunarak; taraflar arasında 1 ad. sarmaç ipi üretim hattı ve … Markası’nın satımı hususunda bir sözleşmenin akdedilmiş olduğu hususunda herhangi bir tereddüdün bulunmadığını, Sözleşmenin nasıl kurulacağı hususunun Borçlar Kanunu 1.md. düzenlendiğini, buna göre bir sözleşmenin kurulabilmesi için tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamasında bulunmasının gerekli ve yeterli olduğunu, gerek B.K.’nun anılan maddesinden, gerekse B.K. hukukuna ilişkin doktrinde kabul olunan “Sözleşme “ tanımından bir sözleşmenin kurulabilmesi için; “ Sözleşme taraflarının bulunması “ , “tarafların iradelerinin olması”, “irade beyanlarının karşılıklı olarak açıklanması “ve “irade beyanlarının birbirine uygun olması “ gerektiğinin ortaya çıktığını, B.K.’nun 1.md.’de “İrade açıklaması, açık veya örtülü olabilir” BK 11. Maddesinde; “ Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir.” denildiğini, bu açıklamalar ışığında taraflar arasında bir sözleşmenin kurulmuş olduğunun açıkça ortaya çıktığını, taraflar arasındaki e-mail yazışmalarının kronolojik olarak sıralanmasıyla haklılıklarının ispat edilmiş olacağını, e-posta yoluyla gönderilen sözleşmenin 9. Maddesinde, “ sözleşmenin yürürlüğe girmesi için teminat mektubunun satıcıya ulaştırılması gerekmektedir.” Hükmünün yer aldığını, üzerinde “Makine Alımından Dolayı” açıklaması bulunan teminat mektuplarının davacı şirkete teslim edildiği 17.02.2011 tarihi itibariyle sözleşmenin yürürlüğe girdiğini, davalının ve … Ticaret’in, davacı tarafından keşide edilen 12.04.2011 tarihli ihtarnameye karşılık keşide etmiş olduğu 21.04.2011 tarihli cevabı ihtarnamesi ile temerrüde düştüğünü, ödemenin ilk taksit tarihi gelmediğinden bahisle temerrüde düşülmediğinin iddia edilemeyeceğini iddia ederek; sözlü olarak akdedilmiş olan menkul mal satımı niteliğindeki üretim hattının satışı nedeniyle 354.000 USD, … markasının kullanılmaması sonucu değerinin düşmüş olması sebebiyle, bilirkişi marifetiyle yapılacak değerlendirme sonucunda oluşacak fazlaya ilişkin talep haklarının saklı kalması kaydıyla, HMK m.107 gereğince 100.000 USD bedelin 10.000 USD tutarındaki kısmı ve tüm bu satışların gerçekleşmemesi sebebiyle 2011 ve 2012 yıllarında yapılamayan üretimler için bilirkişi marifetiyle yapılacak değerlendirme sonucunda oluşacak fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla, HMK madde 107 gereği 200.000 USD bedelin 20.000 USD tutarındaki kısmı olmak üzere toplam 384.000 USD bedelin dava tarihinden itibaren faiz kanunu gereği USD döviz üzerinden açılan yıllık tasarruf hesaplarına uygulanacak en yüksek oranda faizi ile birlikte davalıdan hükmen tahsiline yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında yaşanan gerçek olayın asıl dava dilekçesinde ve dosyaya sunulan diğer cevaba cevap dilekçeleriyle ayrıntılı olarak anlatıldığını, … A.Ş. yetkilisi ve çalışanı … ile …’in danışmanı … arasında Makine ve Marka alım satımı için görüşmelerinin başladığını, … A.Ş.nin makineler hakkında ayrıntılı bilgi vermeden önce teminat mektubu almayı şart koşması üzerine taraflar arasında zaten devam etmekte ve gelişmekte olan ticari ilişki gereği var olan teminat mektuplarının da süresi dolmak üzere olduğundan yeni teminat mektuplarının verildiğini, ardından makinelerin alım satımı ile ilgili görüşmelerin sürdürüldüğünü, ödeme planı üzerinde pazarlıklar devam ederken ve ödeme planının son halinde 12 taksit ile ödeneceği ve ilk taksitin Mayıs 2011 ‘de başlayacağının düşünülmüş olmasına ve mail ile tarafların birbirlerine bu hususları aktarmışken, sürenin, vadelerin ve ödeme planının daha da yumuşatılması amaçlı Vergi Dairesi borç yükü bilgisinin kendilerine aktarılması üzerine, davacının Mayıs 2011’de başlayacak ilk taksit tarihini de beklemeden, elindeki teminat mektuplarının tamamını bankaya 20.04.2011 tarihinde ibraz ettiğini, taraflar arasında alım satıma konu malların toplam bedelinin 637.200 USD yani yaklaşık 900.000 TL değerinde iken, davacının 20.04.2011 tarihinde nakde çevirmek üzere bankalara başvurduğu teminat mektubu toplamının 1.400.000 TL olduğunu, alış veriş miktarının neredeyse iki katı değerindeki teminat mektuplarını bankaya ibraz eden davacının kötü niyetli olduğunu, davacının, zarar iddialarının gerçek dışı olduğunu, 2011 ve 2012 yılında üretim yapmadığını iddia ettiğini, oysa davacının üretim ve satış yaptığını gösterir 10.08.2011 tarihli … nolu 55.514,- TL bedelindeki faturanın mahkemenin bilgisine sunulduğunu, zarar iddiaları ve taleplerin hukuka aykırı olduğunu, yerleşmiş Yargıtay uygulaması uyarınca, sözleşme yazılı olarak yapılmadıkça akdi ilişki kurulamayacağından olumlu zarar ya da kar kaybı istenemeyeceğini, davacının ihtar çekip makinelerin alınması için 3 gün süre vermesine rağmen, bu sürenin dolmasını beklemeden, hatta ihtarname tebliğ alınmadan 20.04.2011 de bankaya başvurduğunu, davacının, alacak iddia ettiği, sözleşmenin kurulup bittiğini iddia ettiği dava konusu işler için kestiği fatura tarihinin 29.04.2011, bu faturanın davalıya gönderilme tarihinin ise Mayıs 2011 olduğunu, faturanın tebliğ için 24.05 2011 tarihinde önce faks yolu ile gönderildiğini ve aynı gün … Noterliği’nin 12397 yevmiyeli işlem ile notere sunulduğunu ileri sürerek; davanın reddine, avukatlık ücreti ve masrafların karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE :
İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11.04.2012 tarih … E., … K. sayılı kararı ile “ hukuki ve fiili irtibat bulunması ve aynı olaydan kaynaklanması nedeniyle yargılamada beraberliğin sağlanması açısından HMK 166. maddesi gereğince dosyaların birleştirilmesine ” karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen ilk kararda:
“Asıl davada davacı vekili, vadeli mal alımlarına karşılık verilen teminat mektuplarından ve ticari alış veriş sebebiyle borcun bulunmadığını, birleşen davada ise davacı, … ipi satışlarını davalının taahhütleri nedeniyle 2011 ve 2012 yıllarında durdurduğu iddiası ile, yapılamayan üretimler nedeniyle uğranılan zarar ve üretim hattının satışı nedeniyle 354.000,00 USD, … Markası’nın kullanılmaması sonucu değerinin düştüğü ileri sürülerek, bilirkişi marifetiyle yapılacak değerlendirme sonucunda bulunacak değerin tazminine karar verilmesini talep edilmektedir. Gerek taraf beyanları ve gerekse incelenen ticari defter ve dayanak kayıtlar kapsamına göre; taraflar arasında uzun süreden beri devam eden bir ticari ilişki bulunduğu, davacının vadeli mal alımlarına karşılık çeşitli teminat mektuplarını davalıya verdiği, davacının 2010 yılı sonunda sarmaç ipini üreten davalı şirketin maliki olduğu bir adet “sarmaç ipi üretim hattı” makinası ile üretilecek mallara konulan davalı şirket adına tescilli “…” markasını satın almak istediğini beyanla davalıya başvurduğu, bu amaçla davalıya …bank AŞ’den 23.02.2011 tarih ve 250.000,00 TL, …bank’tan 21.02.2011 tarih ve 250.000,00 TL, 21.02.2011 tarih ve 250.000- TL ve … Bankası’ndan 17.02.2011 tarih ve 250.000,00 TL bedelli olmak üzere toplam 1.000.000,00 TL tutarında teminat mektuplarını verdiği hususlarında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf; yapılmak istenen “sarmaç ipi üretim hattı” makinasının satışına ve “…” markasının devrine ilişkin sözleşmenin geçerli olup olmadığı, yine buna bağlı olarak davalının bedel ve tazminat talebinin yerinde olup olmadığına ilişkin bulunmaktadır.
Davacının 2010 yılı sonunda sarmaç ipini üreten davalı şirketin maliki olduğu bir adet “sarmaç ipi üretim hattı” makinası ile üretilecek mallara konulan davalı şirket adına tescilli “…” markasını satın almak istediğini beyanla davalıya başvurduğu, bu amaçla davalıya …bank AŞ’den 23.02.2011 tarih ve 250.000-TL, …bank’tan 21.02.2011 tarih ve 250.000-TL, 21.02.2011 tarih ve 250.000- TL ve … Bankası’ndan 17.02.2011 tarih ve 250.000-TL bedelli olmak üzere toplam 1.000.000- TL tutarında teminat mektuplarını verdiği, anılan teminat mektuplarının üzerine de açıkça “makine alımı” açıklamasının bulunduğu hususları dikkate alındığında; davacının, en azından “makine alımı” açıklamasının yer aldığı toplam 1.000.000-TL oranındaki teminat mektupları nedeniyle, borçlu olup olmadığının tespitinin yapılabilmesi için yapılmak istenen “sarmaç ipi üretim hattı” makinasının satışına ve “…” markasının devrine ilişkin sözleşmenin geçerli olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği açıktır.
Davacı tarafından 1 adet “sarmaç ipi üretim hattı” makinası ve “…” markası satımı karşılığında toplam 1.000.000- TL tutarındaki teminat mektuplarının alınabilmesi için ilgili bankalara sunulmak üzere, davalı şirket danışmanlarından …’tan proforma fatura düzenlenmesinin istenmiş olması, 24.01.2011 tarihinde … tarafından ….@….info.tr elektronik posta adresinden davacı çalışanı olan …’ün ….com.tr elektronik posta adresine proforma fatura ile marka tescil belgesinin gönderilmesi, 26.01.2011 tarihinde de iki ayrı mail ekinde makine satışı ile marka devir sözleşmesi örneğinin iletilmiş olması, davacı çalışanı … tarafından 28.01.2011 tarihinde gönderilen e-posta ile yerleşim planı yapılabilmesi için satışı gerçekleştirilen “sarmaç ipi üretim hattı”nın boyu, en geniş yerinin uzunluğu ve kurulu gücün bildirilmesinin istenmiş olması, gerekli bilgilerin 31.01.2011 tarihli e-posta ile bildirmesi gibi hususlar gözönüne alınarak, tarafların “sarmaç ipi üretim hattı” makinasının ve “…” markasının satımı konusunda iradelerini ortaya koyduklarının kabulü gerekir.
Davacı tarafından her ne kadar sözleşmelere ilişkin olarak dayanak gösterilen e posta yazışmalarının tarafları temsil etmeyen kişiler tarafından yapıldığı bu nedenle yapılan sözleşmelerin bağlayıcı olmadığı iddia edilmişse de, davacının bilgisi dahilinde yürütülen sözleşme görüşmelerinden dolayı, davacının vekaleten iş görme hükümleri ve culpa in contrahendo ilkesi gereği sorumlu olması gerektiği açıktır. Yine ticari vekile ilişkin hükümler dikkate alındığında da davacının yapılan sözleşmeler nedeniyle sorumlu olması gerektiği açıktır. Somut olayda, taraflar adına görüşmeleri yürüten kişilerin ticari vekil sıfatının olabileceği hususunun da gözönünde tutulması gerekir. Aksi bir düşünce, tacirler adına işlem yapan ve ticari vekil konumunda olan, bir mağazadaki kasiyerin para alması işlemi, banka şubesindeki gişe elemanlarının yaptığı işlemler gibi ticari hayatın gündelik bir çok işleminin; şirket adına işlem yapmaya yetkili olmayan kişiler tarafından yapıldığı ve şirketi bağlamadığı iddiasının her zaman ileri sürülebilmesi anlamına gelir ki; böyle bir düşüncenin hukuk ve mantık ilkeleriyle de bağdaşmadığı şüphesizdir. “Sarmaç ipi üretim hattı”nın satışı, alalede bir satış olduğundan ve herhangi bir şekle bağlı bulunmadığından tarafların bu yöndeki irade beyanlarının varlığı satış sözleşmesinin kurulması için yeterli olmaktadır. Davacı tarafından bu yönde teminat mektapları verilmiş olması ve yukarıda anılan e posta yazışmalarının gerçekleştirilmesi hususları dikkate alındığında, tarafların “sarmaç ipi üretim hattı” makinasının satışı hususunda irade beyanlarını ortaya koyduklarının ve dolayısıyla bu yönde geçerli bir satış sözleşmesinin gerçekleşmiş olduğunun kabul edilmesi gerekir. Davacı tarafın “sarmaç ipi üretim hattı”nın satın alınması konusunda sözleşme yapmasına rağmen bu makinayı teslim almaması yine “…” markasının devri konusunda irade göstermesine rağmen bu yönde davalıyı beklenti içerisine sokarak yazılı bir sözleşme yapmaması nedeniyle, ürettim hattının satışından kaynaklanan bedeli ve yine “…” markasının kullanılmaması sonucu değerinin düşmesinden mütevellit zararları tazmin etmesi gerekir. Ancak davalı vekili sunmuş olduğu 18.06.2013 tarihli dilekçede, “…dava konusu makine atıl vaziyette bulunması, üretim planlaması dışına çıkarılması ve davacının makineyi almayacağı açılan davalar sonucu belli olduğundan başka bir fabrikaya satılmış ve müvekkil şirket yedinden çıkarılmıştır” ifadeleri dikkate alınarak davalının makine satışından elde etmiş olduğu gelirin makine bedelinden tenkis edilmesi gerektiği açıktır. Yukarıda yer verildiği üzere davacının vadeli mal alımlarına ilişkin borcunun 0,62 TL olduğu tespit edilmiştir. Yine muavin defter dökümünden görüleceği üzere, teminat mektuplarının nakde çevrilmek istendiği 20.04.2011 tarihindeki davacı borç bakiyesi 49.770,62 TL olup, anılan borç miktarı 24.06.2011 tarihinde 15.000,- TL, 28.06.2011 tarihinde 34.770,- TL’lık ödemelerle kapatılmıştır yönündeki yukarıdaki tespit dikkate alındığında, davacının cari hesap borcunun bulunmadığı, (makine alımı nedeni dışında) cari hesap borcuna teminat olarak verilen toplam 400.000-TL bedelli teminat mektuplarının davacıya iade edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Davacının cari hesap borcunun bulunmadığı, (makine alımı nedeni dışında) cari hesap borcuna teminat olarak verilen toplam 400.000-TL bedelli teminat mektuplarının davacıya iade edilmesi gerektiği, taraflar arasındaki makine ve marka devri sözleşmesinin ifası amacıyla davalıya verilen …bank AŞ’den 23.02.2011 tarih ve 250.000-TL,…bank’tan 21.02.2011 tarih ve 250.000-TL, 21.02.2011 tarih ve 250.000- TL ve Yapı Kredi Bankası’ndan 17.02.2011 tarih ve 250.000-TL bedelli olmak üzere toplam 1.000.000- TL tutarındaki teminat mektuplarından; davalının yapılamayan üretimler nedeniyle uğradığı 105,781.66-TL’lik zararın ve yine tespit edilen 115.000-TL’lik makine bedelinden makine satışından elde edilen 41.300-TL’nin mahsup edilmesi sonucu çıkan 73.700-TL’lik zararın tahsili gerektiği, bu durumda davacının gerek cari hesap borcunun teminatı olarak gerekse de makine ve marka devri sözleşmesinin bedeli olarak davalıya vermiş olduğu dava konusu toplam 1.400.000-TL bedelli teminat mektuplarından; davalının zararlarının (105,781.66-TL + 73.700-TL = 179.486,66-TL) karşılanması halinde, davacının dava konusu teminat mektupları nedeniyle (1.400.000-TL – 179.486,66-TL) = 1.220.513,34-TL oranında borçlu olmadığı sonucuna varılarak, asıl davanın kısmen kabulüne; cari hesap borcuna teminat olarak verilen … Bankası A.Ş … Şubesi 07/02/2011 düzenleme tarihli ve 250.000,00 TL bedelli ve … Bankası A.Ş … Şubesi 04/02/2011 düzenleme tarihli 150.000,00 TL bedelli 2 adet teminat mektubu nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, bu teminat mektuplarının iptaline ve birleşen dava yönünden üretimden kaynaklanan zarar nedeniyle 35.852,00 TL’nin ve makina bedelinden kaynaklanan zarar nedeniyle 73.700,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, davacının üretimden kaynaklanan zararı yönünden fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, davacının sair taleplerine ilişkin fazlaya ilişkin isteminin reddine” ilişkin karar verilmiş, bu karar temyiz edilmiştir.
Mahkememizce (İstanbul Kapatılan ….Asliye Ticaret Mah…. E.)verilen karar Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2015/9254 E., 2015/17518 K.sayılı 23/12/2015 tarihli ilamı ile “Mahkemece taraflar arasındaki mal alım-satımı ve makine grubu alım satımı dikkate alındığında, asıl davada davacının davalıya kısmen borçlu olmadığının tespitine, birleşen davada ise üretim kaybı 35.852,00 TL, makine bedeli olarak 73.700 TL’nin tahsiline karar verilmiştir. HMK’nın 297. maddesi hükmü uyarınca hüküm kapsamında tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları veya anlaşmadıkları hususlar, deliller ve delillerin tartışılması, sabit görülen vakıalarla çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi zorunludur. Diğer yandan, birleşen davalar bağımsızlıklarını korurlar ve yukarıda açıklanan madde kapsamında hüküm sonuçlarının oluşturulması gerekir. Mahkemece oluşturulan gerekçeli karardan asıl ve birleşen davada tarafların neleri talep ettikleri ve hangi talebin kabul edildiği ve hüküm sonucuna bu kabulün nasıl yansıtıldığı gösterilmemiş ve dolayısıyla hüküm sonucu ile gerekçe arasında uyum bulunmadığı belirlenmiştir. O halde, HMK’nın 297. maddesine uygun bir hüküm kurulmak üzere hükmün bozulması gerekmiştir. ” gerekçesi ile bozulmuştur.
Yargıtay bozması sonrası mahkememizin yeni esasına kaydedilen dava dosyasında bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Dosya arasında yer alan ana dosya davacısı … tarafından alınan Prof. Dr. …’e ait uzman görüşünde; taraflar arasında makine ve markanın alımı konusunda 2010 yılının sonuna doğru görüşmelerin başladığını, tarafların kabulünde olduğunu, bunu e-mailler ile teyit edildiğini, ihtilafın sözleşmenin kurulup kurulmadığı noktasında olduğunu, buna göre; 1-Taraflar adına görüşme yapan kişilerin, ne satıcının ne de alıcının yetkili temsilcileri oldukları, bunların yetkisiz temsilci olduğunu, bunun için de TBK 38 maddesi uyarınca tarafların sözleşmeye icazetleri olmadıkça tarafların alacaklı veya borçlu olamayacaklarını , ancak temsilci için özel bir şekle bağlı olmayıp tek taraflı hukuki bir muamele olduğundan ve görüşmelere tarafların bir itirazları olmadığından bu kişilerin, tarafların temsilcisi olarak kabul edilmesinin mümkün olduğu, buna göre de temsilci kabul edilen bu kişiler arasındaki görüşmeler ile, sözleşmenin kurulup kurulmadığının değerlendirilmesi gerektiği ve değerlendirmenin marka için ayrı, makina için ayrı yapılması gerektiği, marka yönünden 556 sayılı markaların korunması hakkındaki KHK’nin 15/2.maddesi uyarınca işlemin yazılı şekilde olması gerektiği, yine 16/3.fıkrasında da devrinin de yazılı olması gerektiği, aksi takdirde sözleşmenin hükümsüz olacağı, buna göre de söz konusu yazıcı şeklin, marka için bir geçerlilik şartı olduğu, TBK 11/2 maddesi uyarınca şekle uyulmayan sözleşmenin geçerli olamayacağı belirtildiğinden, marka yönünden marka devir sözleşmesinden bahsetmeye imkan bulunmadığını, 2- Üretim hattı makine yönünden bir şekil şartı bulunmamasına rağmen, alıcının iradi şekil şartına dayandığı, buna göre de TBK 16 maddesi uyarınca iradi bir şekil şartı kararlaştırılmış ise bunun da TBK 16 maddesi gereğince bir geçerlilik şartı olarak kabulü gerektiği, zira iradi şeklin hem bir geçerlilik şartı, hemde bir ispat şartı hükmünde olduğu, yani tarafların bu şekilde iki amaca matuf iradi şekil ön görebilecekleri ve buna göre de tarafların şekle bağlı olmayan bir sözleşmeyi şekle bağlı kılmışlarsa bunun TBK 16 maddesi uyarınca geçerlilik şartı olarak kabulü gerektiği ve tarafların temsilcileri olan … ile … arasındaki 24.03.2011 tarihli e-mail yazışmaları dikkate alındığında bununla sarmaç ipi üretim makine satım sözleşmesinin noter önünde yapılacağı açıkça her iki taraf temsilcilerince ifade edildiğinden, iradi şekle bağlanan ve iradi şekil olan noterde yapılmayan sözleşme nedeniyle, tarafların iradelerinin birleştiği kabul edilse bile geçerlilik şartı olarak kararlaştırılmış şekle uyulmamış olmasından dolayı sözleşmenin geçersiz ve herhangi bir hüküm ve sonuç doğurmasının mümkün olmadığını belirtmiştir.
… tarafından dosyaya sunulan Prof. Dr. …tarafından dosyaya sunulan hukuki mütalaada; 1-… ve … arasındaki makine satışı ve marka devri sözleşmelerinden makine satış sözleşmesinin geçerli şekilde kurulmuş sayılması gerektiği, zira güven teorisine göre tarafların iradi şekil şartı kararlaştırmayıp sadece ispat belgesi hazırlamayı kararlaştırmış sayılmaları gerektiği, bunun yapılmamış olması ise sözleşmenin geçerli şekilde kurulmasını etkilemediği ve mevcut delillerle de varlığının ispat edilebildiği, 2-Taraflar arasındaki gerek makine satışı, gerekse marka devri sözleşmelerinin kuruluşunda, şekle aykırılık bulunduğunun kabulünde dahi; …’in sözleşmenin kuruluşuna ve ifa edileceğine dair yarattığı kesin güven duygusu sebebiyle, artık şekle aykırılığı ileri sürememesi ve bu sözleşmelerin MK 2.maddesi dürüstlük kuralı uyarınca geçerlilik kazandığının kabulünün gerektiği Yargıtay yerleşik içtihatlarının da bu doğrultuda olduğu, 3-Bir an için her iki sözleşmenin de şekle aykırılık sebebiyle geçersiz olduğu hatta kurulmadığı varsayılsa bile, bu kez de …’in sözleşme görüşmeleri sırasındaki kusurlu davranışı (culpa in contra hendo) sebebiyle bu geçersizlikten doğan zararları tazminle yükümlü olacağı ve bu tazminat yükümlülüğünün kapsamına …’nin kazanç kaybı dahil her türlü güven zararının gireceğini belirtmiştir.
Tarafların iddia ve itirazları, tüm dosya kapsamı ve Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişiler mahkememize sundukları raporda,
-Taraflar arasındaki hukuki sorunun, banka teminat mektuplarının dayandığı temel ilişkinin [uyuşmazlığın dayandığı sözleşmelerin (taşınır satışı/marka devri)] kurulup kurulmadığı ve buna bağlı sonuçların belirlenmesinden ibaret olduğu,
-Taşınır satışı ve marka devri sözleşmeleri görüşmelerinin, 818 sayılı Borçlar Kanununun yürürlüğü döneminde yapıldığı, bu nedenle hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ilişkin uyuşmazlıklara 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanacağı, anılan sözleşmelerin kurulduğu ve geçerli olduğu veya geçersizliğin MK m. 2 uyarınca ileri sürülemeyeceği kanaatine varılması ve davacı karşı davalının temerrüde düştüğünün kabul edilmesi halinde de temerrüt, tasfiye ve sona erme bakımından 6098 sayılı TBK hükümlerinin uygulanacağı (TBKYUK m. 1),
-… adına yazışmaları yürüten kişinin, (….com.tr) uzantılı mail adresi kullandığı, yine bu mail adresinden yapılan yazışmalara … tarafından itiraz edilmediği, …’in vekilinin, 19.9.2011 tarihli dilekçesinde, karşı tarafın makine alım satım sözleşmesi görüşmelerinin ciddi olduğuna kanaat getirmek ve diğer bilgileri paylaşabilmek için kendilerinden banka teminat mektubu İstendiğinin belirtildiği, şu halde … adına yapılan sözleşme görüşmelerinden haberdar olduğu ve en azından kendi beyanı uyarınca sözleşme görüşmelerinde ciddi olduğunu göstermek için banka teminat mektuplarının tesis edildiğini kabul ettiği, bu doğrultuda sözleşme görüşmelerini … adına yürüten kişinin yetkisiz temsilci olduğu sonucuna ulaşılamadığı,
-Taraflar arasında 3.11.2010 tarihinde başlayıp 24.1.2011 tarihine kadar devam eden yazışmaların içeriği incelendiğinde (hazır olmayanlar arası sözleşme görüşmeleri), 3.11.2010 tarihli ve … tarafından (….com.tr) yollanan elektronik postada sarmaç makine ve üretim hattı ile ilgili tekliflerinin 600.000 USD olduğunun belirtildiği, buna göre makineleri ve markayı satın almak isteyen … tarafından …’ye öneride bulunulduğu sonucuna ulaşıldığı, ancak karşı tarafın kabul beyanında bulunup bulunmadığı, başka ifadeyle açık bir kabul beyanı bulunmasa bile sözleşme görüşmeleri sırasındaki davranışlarının karşı tarafça kendilerine yönelmiş bir kabul beyanı niteliği taşıdığını anlamakta objektif bakımdan haklı olup olmadığının belirlenmesi gerektiği,
-Somut olayda çözülmesi gereken tarafların irade beyanlarının birbirine uygun olup olmadığının (özellikle davacı karşı davalının davranışlarının kabul beyanı niteliği taşıyıp taşımadığının) belirlenmesi için beyanların yorumlanması gerektiği, yorumun güven teorisi çerçevesinde yapılacağı hususundu hem doktrin hem Yargıtay tarafından kabul edildiği,
Taraflar arasındaki yazışmalarda ve sözleşme taslağında her iki sözleşmenin (makine satımı ve marka devri) objektif esaslı unsurlarının belirlendiği ancak 24.3.2011 tarihli yazışmada noter masraflarının kim tarafından karşılanacağı konusundaki teatinin devam ettiği, ancak ne şekilde sonuçlandığına ilişkin dosya kapsamında bir bilgi bulunmadığı, davalı karşı davacının taslak sözleşmenin m. 8 hükmü uyarınca sözleşmenin yürürlüğe girmesi için banka teminat mektupların verilmesi gerektiğini ve mektupların kendilerine teslimi anında sözleşmenin kurulduğunu iddia ettiği, anılan banka teminat mektuplarının tamamının 2011 yılının Şubat Ayında düzenlendiği, bana karşılık taraflar arasındaki noter masraflarına hangi tarafın katlanacağına ilişkin yazışmalara banka teminat mektuplarının düzenlenmesinden sonra devam ettiği, taraflar arasındaki noter masraflarına ilişkin görüşmelerin sübjektif esaslı unsurlara ilişkin olduğu ve ne şekilde sonuçlandığına ilişkin dosya kapsamında bilgi bulunmadığı bu nedenle alternatifli değerlendirme yapıldığı,
-Mahkeme tarafından, yazışmalar doğrultusunda sözleşmenin noterde yapılacağının kararlaştırıldığı, masraflar konusunda görüşmelerin devam ettiği, nitekim bu görüşmelerin banka teminat mektuplarının verilmesi sonrasında da varlığını sürdürdüğü, sübjektif esaslı noktaların tartışılmasına devam edildiği, bu nedenle -imzalanmadığı ve taraflarca notere gidilmediği de göz önünde tutularak- banka teminat mektuplarının sözleşmenin yürürlüğe girmesine dayalı olarak verilmediği, davacının banka teminat mektuplarının kendilerine verilmesine MK m. 2 Dürüstlük Kuralı uyarınca kendilerine karşı yapılmış bir kabul beyanı olarak kabul etmekte haklı olmadığı kanaatine ulaşması halinde her iki sözleşmenin de kurulmadığı sonucuna varılacağı,
-Mahkemenin sözleşmelerin kurulmadığı veya kurulmakla birlikte şekle aykırılık nedeniyle kesin hükümsüz olduğu sonucuna varması halinde, Davalı karşı davacı …’ye verilen banka teminat mektuplarının, hukuki sebebi yokluk veya kesin hükümsüzlük yaptırımına tabi olacağı, temel ilişkiyi meydana getiren sözleşmenin yoklukla veya kesin hükümsüzlükle sakat olması halinde, garanti alan …’nin, ödeme talebinde bulunulmasının hakkın kötüye kullanılması anlamına gelebileceği, davacı karşı davalı … açısından ise …’de sözleşmenin kurulacağı ve/veya geçerli olacağı konusunda kusurlu olarak güven oluşmasına sebep olduğunun kabulü halinde, bundan doğan zararlardan culpa in contrahendo sorumluluğu uyarınca sorumlu olması gerektiği, çünkü taraflar arasındaki sözleşme görüşmelerinin ciddi ve uzun süre devam ettiği, her iki taraf açısından da sözleşmenin kurulacağı ve hüküm ifade edeceği konusunda birbirlerine karşı güven oluştuğu, görüşmelerin sözleşme yapma, masraflarına kim tarafından katlanılacağı veya makinelerin yerleştirileceği yere göre ölçülerin değerlendirilmesi ve alıcının personeline makinelerin kullanımı konusunda eğitim verilmesi aşamasına gelindiği, bu aşamadan sonra davacı karşı davalı …’in, sözleşmelerin kurulmadığını veya kurulduğu kabul edilmiş olsa bile kesin hükümsüz olduklarını iddia ettiği, …’in vergi cezalarının varlığından bahisle sözleşmeyi kurmaktan kaçının iddia edildiği, dosya kapsamında yer alan 7.4.2011 tarihli elektronik postada … tarafından …’a, vergi cezalarının ihbarnamelerinin gönderildiğinin görüldüğü, ihbarnamelerin dönem ve onay tarihlerinin sözleşme görüşmelerinden önceki tarihlere denk geldiği, şu halde davacı karşı davalı …’in anılan vergi cezalarından sözleşme görüşmeleri sırasında bilgisi olduğu sonucuna varılacağı, …’İN davalı karşı davacı …’de sözleşmenin kurulacağı ve ifa edileceği yolunda bir güven oluşturduğu ve …’nin bu güvene dayalı olarak .zarara uğradığının kabul edilmesi ihtimalinde talep edilebilecek tazminatın içeriğinin olumsuz zarardan ibaret olduğu, bu durumda …’nin, makinelerin ve markanın üretimden çekilmesi ve teslime hazırlanması aşamasındaki kar kaybını ve görüşmelere hiç başlanmamış olsa idi markanın ulaşacağı değer ile görüşmelerin olumsuz sonuçlanması nedeniyle markanın kaybettiği değer arasındaki farkı olumsuz zarar kapsamında …’ten talep edebileceği,
Mahkeme tarafından, yazışmalar doğrultusunda sözleşmenin noterde yapılacağının tartışıldığı ancak, bu konuda bir sonuca varılamadığı, masrafların konuşulmasına ilişkin yazışmalarda belirlenen tutara bir itirazın söz konusu olmadığı eş deyişle bir anlaşmazlık olmadığı, davalının banka teminat mektuplarını vermesinin karşı tarafça MK m. 2 dürüstlük kuralı uyarınca kendilerine karşı yapılmış bir kabul beyanı olarak kabul etmekte haklı olduğu kanaatine varması halinde, her iki sözleşmenin de kurulduğu sonucuna varılacağı, bu aşamadan sonra sözleşmelerin şekle uygun yapılıp yapılmadığının değerlendirilmesi gerekeceği, 818 sayılı Borçlar Kanununun taşınır satış sözleşmesine ilişkin düzenlemeleri arasında sözleşmenin geçerli olabilmesi için aranan herhangi bir şekil şartı bulunmadığı, markanın devri sözleşmesinin ise geçerli olabilmesi için yazılı şekilde yapılması gerektiği, (556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname m. 15/II ve m. 16/III).
-Taraflar arasındaki yazışmalar incelendiğinde sözleşmenin imzalanması için notere gidileceğinin kararlaştırıldığı ve bu hususun organize edilmeye çalışıldığının sabit olduğu, somut olayda taşınır satışı sözleşmesi için yasada bir geçerlik şartı bulunmamasına rağmen markanın devri için yazılı şekil şartına uyulmasının zorunlu olduğu, bu halde tarafların notere gidilmesi konusundaki yazışmaların, yasada bir geçerlik şekline tabi kılınmamış taşınır satımı sözleşmessi açısından iradî şekil kararlaştırılması, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname m. 15/11 ve m. 16/III hükümleri uyarınca yazılı yapılması gereken marka devri sözleşmesi açısından ise yasal şekil şartının ağırlaştırılması anlamına geleceği, anılan yazışmalar doğrultusunda tarafların iradi şekil kararlaştırdıkları kanaatine varılması halinde, anılan sözleşmelerin bu şekle uygun yapılmadıkça geçerli olmayacağı/kesin hükümsüz olacağı, (TBK m, 27, eBK m. 20), Somut olayda da taraflarca notere gidilmediği ve iradi şeklin gerçekleştirilemediğinin sabit olduğu, Bu sonuç kabul edildiğinde dava karşı davalı tarafından sekle aykırılığın ileri sürülmesinin MK m. 2 Dürüstlük Kuralına aykırılık yaratıp yaratmayacağı hususunda nihai takdirin mahkemede olduğu,
-Mahkeme tarafından makineleri konu alan taşınır satımı sözleşmesinin kurulduğu ve geçerli olduğu kanaatine varılması halinde, davacı karşı davalının temerrüdünün gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi gerektiği, sözleşmede, davacının toplam tutarın %10’luk kısmını 15-30 Nisan arasında ödeyeceğinin kararlaştırıldığı, davacının teslime ilişkin ediminin ifa zamanı da kararlaştırılmamakla birlikte taşınır satışı sözleşmesi hükümlerince iki tarafın edimlerini aynı anda ifa edeceği kuralından hareketle %10’luk bedelin ödendiği tarihte teslimin gerçekleşeceğinin düşünülebileceği (TBK m. 207/11), 30.4.2011 tarihinin Pazar gününe denk geldiği için davacının en geç 2.5.2011 tarihinde temerrüde düşeceği, Davacı karşı davalı …’in kabulü doğrultusunda ihtarnamenin tebliğ tarihinin 22.4.2011 olduğu, anılan ihtarnameye verilen cevabi ihtarnamenin ise 21.4.2011 tarihli olduğu, ihtarnamenin 22.4.2011 tarihinde tebliğ alındığı sonucuna ulaşılamadığı, bununla birlikte temerrüt ihtarnamesine cevap verilen tarihte 2.5.2011 olarak belirlenen vadenin henüz dolmadığı, başka ifadeyle davalı karşı davacı tarafından yollanan temerrüt ihtarının, sözleşmede kararlaştırılan ifa gününden (belirli vadeden) önceki bir tarihe rastladığı, borç muaccel olmadığının belirlendiği, sözleşmenin bedeline ilişkin faturaların da 02/05/2011 olarak belirlenen vade tarihinden önce ancak banka teminat mektuplarının paraya çevrilmesi talebinden sonra kesildiği ve vade dolmadan banka teminat mektupları için 20.4.2011 tarihinde paraya çevirme talebinde bulunulduğu sonucuna ulaşıldığı,
-Davalı karşı davacı …’nin, yapılan şifahi görüşmelerde makinelerin alınmayacağı ve ihtarnamede verilen cevapla da sözleşme şartlarının kesin olarak yerine getirilmeyeceği beyan edildiği için, temerrüdün gerçekleştiği ve artık ilk taksit tarihi gelmeden temerrüde düşülmediginin iddia edilmesinin mümkün olmadığını beyan ettiği, bu beyanın yerindeliği konusundaki nihai takdirin mahkemeye ait olduğu, Bu nedenle Mahkemenin temerrüdün oluştuğu sonucuna varması halinde davalı karşı davacının taleplerinin de değerlendirilmesinin gerektiği, Davalı karşı davacının sırasıyla borç gereği gibi ifa edilmediği için 354.000 USD olan satış bedeli yerine malın üçüncü kişiye satılması sonucu 22.976,35 USD elde edildiğini ve aradaki farkın fiili zarar kalemi olarak olumlu zarar kapsamında tazmin edilmesi gerektiğini ileri sürdüğü, Davalı karşı davacının bu beyanından, TBK m. 125/11 uyarınca aynen ifadan vazgeçip olumlu zararın talep ettiği sonucuna varıldığı, ilk satış bedeli ile ikinci satış bedeli arasındaki farkın, borcun gereği gibi ifa edilmemesine dayandığı için olumlu zarar kalemi olduğu, bu noktada bu fiili zarar kaleminin makinelerin rayiç bedeli üzerinden değil, sözleşmede kararlaştırılan bedeli üzerinden belirleneceğinin açık olduğu, Davalı karşı davacı bunun yanında işin niteliği gereği makineleri ve markayı üretimden çektiğini ve teslime hazır hale getirdiğini, marka ve makineleri yıllık üretim planına dâhil etmediğini ve bu nedenle kar kaybına uğradığını ve bu zararın da olumlu zarar kapsamında talep edildiğini beyan ettiği, ancak anılan kar kaybının olumlu zarar kapsamında olmadığı, makinelerin teslime hazırlanmasının ve üretimden çekilmesinin, gereği gibi ifa anlamında teslimin gerçekleşmesi için zorunla olduğu, başka deyişle teslime hazırlama ve bu nedenle üretimden çekmenin, makinelerin sözleşmede belirlenen zamanda teslim alınması ve bedelinin ödenmiş olması ihtimalinde de yapılacak olanın bir ifaya hazırlık faaliyeti olduğu, bunların üretimden çekilmesi ile uğranılan kar kaybı ile borcun gereği gibi ifa edilmemesi arasında nedensellik bağı bulunmadığı, davalı karşı davacının, makinelerin teslim alındığı ve bedellerinin ödendiği ihtimalde de üretimden çekmeden kaynaklanan kar kaybını talep edemeyeceği, bu kar kaybının, borcun gereği gibi ifa edilmemesine değil, sözleşmeden doğan borcun ifa edileceğine duyulan güvenin boşa çıkmasına dayandığı, bu nedenle de olumsuz zarar olarak tezahür ettiği,
– Son olarak davacı karşı davalının sözleşmenin kurulduğunun kabul edilmesi halinde aşırı yararlanma (gabin) kurumunun söz konusu olduğu yönündeki iddialarına değinilmesini talep ettiği, Somut olayda, davacı karşı davalı tacir olduğu için onun açısından yalnızca zor durumda kalma olup olmadığı konusunda değerlendirme yapılması gerektiği, bu halde zor durumda kalma sonucu edimler arası açık oransızlık yaratılarak ekonomik olarak sömürüldüğünün ispatlanmasının aranacağı, davacı karşı davalının makinelerin sözleşmedeki değeri ile davalı karşı davacının aynı makineleri sattığı bedel arasındaki farka dayalı olarak gabin iddiasına dayandığı, gabinin raporda yer verilen diğer koşulların varlığı ile birlikte tarafların edimleri arasındaki açık oransızlığa sonuç bağlayan bir hukuki kurum olduğu, nihai takdirin mahkemeye ait olduğa,
– Mahkemenin takdirine göre, taraflar araşındaki üretim hattına ait sözleşmenin geçerli olması durumunda: yapılamayan üretimden kaynaklanan kar kaybı için yapılan hesaplama sonucu 38.348.17 TL ve üretim hattının satışında davacı firmanın uğradığı zarar olan 81.640.-TL olmak üzere, birlesen davada davacı/karsı davada davalı olan … A.S.’nin birlesen davada davalı/karsı davada davacı … …’ten toplamda 38.348,17+81.640,00 TL =114.988,17 TL alacaklı olduğu,
Mahkemenin takdirine göre sözleşmenin kurulmadığı düşünüldüğünde ise, esas davada davacı, birleşen davada davalı …’in Muavin defter incelemelerinde teminat mektuplarının nakde çevrilmek istendiği 20.04.2011 tarihinde 49.770.62 TL, olan borc bakiyesinin ödenmesi nedeniyle cari hesap borç bakiyesi kalmadığı, borç için teminat olarak verilen 400.000.00 TL teminat mektubunun iadesi gerektiği, makine ve marka devri sözleşmesinin ifası için verilen 4 adet 250.000.00 TL toplam 1.000.000.00 Tl, teminat mektubunun toplam tutarlı 1.400.000.00 TL teminat mektubu tutarında esas davada davacı/karsı davada davalı …’in esas davada davalı/birlesen davada davacı …’ye borçlu olmadığı “, hususlarında rapor ve görüşlerini sunmuşlardır.
Asıl dava yönünden;
Ana dava dosyası yönünden sunulan dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraflar arasındaki yazışmalar, alınan bilirkişi raporları, mahkememizin önceki kararı, mahkememizin önceki kararını bozan Yargıtay bozma ilamı ve tüm dosya kapsamınca asıl davada ,davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Taraflar arasında, dosyadaki belgeler ile sabit olduğu üzere makina ve marka alım satım konusunda e-mail yoluyla görüşmeler yapıldığı ve bu görüşmeleri yapanlardan ana davada davalı birleşen davada davacı olan … A.Ş’nin kendi temsilcisinin olduğunun kabul edildiği, ana davada davacı birleşen davada davalı olan …’in ise yazışmaları yapanın temsilcisi, vekili olduğunu kabul etmemiş olmasına rağmen, görüşmeler sonrasında ana dosya davacısı ile birleşen dosya davalısı …’nin davalı tarafça talep edilen teminat mektuplarını temin edip, ana dosya davalısına sunduğu ve teminat mektuplarının içeriği ile miktarı, protokol taslağın 5.maddesindeki “Alıcı, satıcıya sözleşme tarihinden itibaren 1 yıl geçerli ve toplam 708.000 USD bedelinde kesin ve ilk talepte ödeme şartlı banka teminat mektubu verecektir.” şeklindeki protokol taslağına ilişkin e-mail ile teminat mektupları birlikte değerlendirildiğinde; davacı yönünden kabul edilmemiş olmasına rağmen, davalı taraf ile e-mail görüşmelerini yapan …’ün 818 sayılı eBK 34 maddesi uyarınca temsilcisi olduğu, davalının kabulünde olan …’ın ise davalı temsilcisi olduğu ve bu temsilciler vasıtasıyla taraflar arasında sözlü bir anlaşma kurulduğuna kanaat getirilmiştir.
Taraflar arasında sözlü bir anlaşmanın kurulduğu kabul edilmiş olmakla, aksi halin davacı … yönünden MK 2.maddeye göre hakkın kötüye kullanılmasını oluşturacağı ve bu nedenle davacı tarafça sunulan hukuki mütaladaki “makina alım satımından dolayı taraflar arasında iradi bir şekle tabi tutulduğunun ve bunun da taraflar arasındaki e-mail yazışmaları ve sözleşmenin noter önünde yapılacağına ilişkin hükümden doğduğu” belirtilmiş olmasına rağmen, davacı tarafça bu şekilde, aslında bir şekle tabi olmayan ve serbestçe yapılacak bir sözleşme ile (sözlü, yazılı, noterde veya adi) alım satım yapılacak makina için kararlaştırılan iradi bir şekil olduğu kabul edilse dahi; M.K. 2.maddesi uyarınca teminat mektuplarının sunulmasından sonra, noterde yapılmamış olmasından dolayı makina satımına ilişkin sözleşmenin kurulmadığını savunmanın hakkın kötüye kullanılmasını oluşturulacağına mahkememizce kanaat getirilmiş olduğundan, bu nedenle de hukuk tarafından bu tavrın korunmayacağına karar verilmiştir. Buna göre de davacı tarafça sunulan mütalaanın bu yöndeki değerlendirmesine iştirak edilmemiştir.
Davacı ile davalı arasındaki alım satıma konu makina ve üretim hattı taşınır mal olup, taşınır mal satışı hükümlerine tabidir. Taşınır mal satışlarında özel bir sözleşme şekli öngörülmeyip sözleşme serbestisi vardır. Yani sözlü, yazılı, adi veya noterde resmi şekilde yapılması kararlaştırılabilir. Makina için noter sözleşmesi ile devirlerinin yapılacağı, taraflar arasındaki e-mail görüşmelerinde kararlaştırıldığından tarafların özel şekle tabi olmayan taşınır hükmündeki makina satışını, eBK 16 (TBK 17) maddesi uyarınca iradi şekle, noterde yapılacak yazılı şekle tabi kılmış oldukları ve 566 sayılı KHK’nin 15 ve 16.maddeleri uyarınca yazılı şekilde devir edilebilecek olan marka satışının da bu nedenle daha ağırlaştırılmış özel bir şekil olan iradi şekil noter yoluyla devre bağlamış olduğuna kanaat getirilmiştir.
Buna göre sözleşmenin kurulup kurulmadığına ilişkin yapılacak değerlendirmede marka için ayrı, makina için ayrı değerlendirme yapmak gerekir. Taslak sözleşme 8.madde dikkate alındığında “sözleşmenin yürürlüğe girmesi için teminat mektuplarının satıcıya ulaştırılması gerektiği” ve sözleşmenin 5.maddesinde de “teminat mektuplarının 708.000 USD bedelinde olması”nın kararlaştırılmış olduğu, taraflarca noterde yazılı devir sözleşmesi (iradi şekil) olmamasına rağmen hem makina hem de marka için sözlü olarak tarafların anlaşmış oldukları ve bu nedenle sözleşmenin yürürlüğe girmesi için taslak 8.maddede öngörülen teminat mektubunu ve taslak sözleşme 5.maddesinde öngörülen 708.000 USD teminat mektubu yerine 1.000.000,00 TL’lik (708.000 USD’ye değer olarak denk gelen) teminat mektubunun davalıya verilmiş olmasından dolayı, marka ve makina satışı konusunda tarafların sözlü olarak anlaşmış olduklarına(iradi şekil olan noterde yazılı yapılacağı taslağına rağmen), zira aksi halin MK 2.maddedeki dürüstlük kuralına aykırı olacağı ve davacının bu davranışının da korunamayacağına kanaat getirilmiştir.
Taraflar arasında geçerli olarak MK2.maddesi uyarınca marka ve makina üretim hattının satışı konusunda anlaşma sağlandığı, sözleşmenin sözlü olarak her biri için 300.000 USD + KDV bedel üzerinden toplamda 708.000 USD değerde anlaşma sağlanmış olmasına rağmen kurulan bu sözleşmenin her bir taşınır için geçerli olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğine ve buna göre de 566 sayılı KHK’nın 15/2 ve 16/2 maddesi uyarınca YAZILI yapılması gereken ve taşınır devrine ,ilişkin hükümlere tabi marka devir sözleşmesinin bu kanunun emredici kuralı olan yazıılı olma şartına uyulmamış olmasına rağmen ve makina yönünden ise noterde yapılacağına ilişkin iradi şekle uyulmaması, sözlü olarak kurulan satış anlaşmasının MK 2.maddesi uyarınca teslim edilen teminat mektupları gereği ileri sürülemeyeceğine kanaat getirilmiştir. Buna göre de; taraflar arasında makina ve marka için iradi şekil olan noter sözleşmesi ön görülmesine rağmen, taslak sözleşme 5 ve 8 maddesi uyarınca teminat mektuplarının davalıya verilmiş olmasından dolayı sözleşmenin kurulduğunun bilirkişi görüşünün aksine kabulünün ve geçerliliklerinin kabulünün de MK 2.maddesi uyarınca zorunlu olduğuna, aksi halin ise hakkın kötüye kullanmasına ve dürüstlük kuralına aykırı davranılmasına, hukuki koruma sağlanmış olacağına kanaat getirilmiştir. Ancak ana davada, davanın teminat mektuplarından dolayı menfi tespit davası olduğu ve menfi tespit davasının açıldığı tarihte davacının, davalıya alıcı temerrütüne bağlı, temerrüte uğramış bir borcu bulunmadığından bu teminat mektupları yönünden davanın kabulü gerektiğine kanaat getirilmiştir.
Sözleşmelerin kurulmuş ve geçerli olduklarına MK 2.maddesi uyarınca kanaat getirildiğinden, ifa zamanı bakımından davacının temerrütünün oluşup oluşmadığının denetlenmesi gerekir. Taslak sözleşmede belirlenen toplam tutarın %10’luk kısmının 15-30 Nisan arasında ödeneceği kararlaştırılmış olmasına, davalı …’nin henüz bu tarih gelmeden 20.04.2011 tarihinde teminat mektuplarını nakde çevirmek için başvurduğu ve bunun üzerine davacı … tarafından tedbir alınıp dosyamızdaki davanın açıldığı, oysa davacı alıcı olan …’nin, alıcı temerrütünün oluşması için gerekli olan tarihin 02.05.2011 tarihi olduğu ve buna göre de, malı teslim alma ve mal bedelini ödemede davacı alıcı temerrütünden bahsedilemeyeceği, bu nedenle de 1.000.000,00 TL’lik makina ve marka tescili için verilen teminat mektuplarından Halk Bank’a ait 2x 250.000,00 TL, …bank’a ait 250.000,00 TL, İşbankasına ait 250.000,00 TL’lik ki toplam 1.000.000,00 TL’lik teminat mektuplarından dolayı davacının davalıya borçlu olmadığına kanaat getirilmiştir. Zira davalı tarafça devre hazır olduklarına dair noter ihtarnamesine rağmen üretim hattı için 6511415 numaralı 300.000 USD + 54.000 USD KDV bedeli ve marka için …numaralı 300.000 USD + 54.000 USD KDV bedelli her iki faturanın da, teminat mektuplarının nakde çevrilmesi için davalının başvuru yaptığı 20.04.2011 tarihinden sonra, 29.04.2011 tarihine ait olduğu, satış bedelinin teminatı için verilen teminat mektuplarına başvuru tarihi itibariyle davacının, 15-30 Nisan 2011 tarihine kadar %10’luk ödeme yükümlülüğünü içeren taslak sözleşmeye göre vadesi gelmiş bir borcu olmadığından, teminat mektubunun nakde çevrilmesinin talep edilemeyeceğine ve bu nedenle de 1.000.000,00 TL’lik teminat mektuplarından dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile bu teminat mektuplarının iptaline karar vermek gerekmiştir.
Davacı … açtığı davada ayrıca gabin iddiasına dayanmış ise de; bu iddiasının dayanağını makinanın teklif edilen fiyatıyla satış fiyatı arasındaki farka dayanır. Oysa TBK 28.maddesinde ön görülen gabin hali tacir olan davacı yönünden zor durumda kalma halinde ve bunun ispatı halinde geçerli olur. Davacı zor durumda kaldığına dair bir delil sunamamıştır. Aksine makina ve makinanın alımı için doğrudan kendisi davalıya e-mail yoluyla 600.000 USD + KDV teklifinde bulunmuş olup bu teklifin amacı yeni bir yaptırım gayesine dönük olup, fiyatını davalı değil, bizzatihi davacı … davalıya bildirdiğinden gabinden söz edilemez.
Davacı …, açmış olduğu davada ayrıca davalı ile olan vadeli mal alımı için de … bankasından aldığı 250.000.00 TL ve 150.000,00 TL olmak üzere 2 adet toplamda 400.000,00 TL’lik teminat mektuplarını da dava konusu etmiş olup, davanın açıldığı 21.04.2011 tarihinde vadeli mal alımlarından doğan davacının davalıya toplam 49.770,62 TL’lik borcunun da dava açılış tarihinde henüz vadesinin gelmediği ve vadesi geldiğinde de ödendiği, bu nedenle de bu kısım için de davacının teminat mektubunu nakde çevirmeyi gerektirecek bir temerrüt halinin bulunmadığı anlaşıldığından 400.000,00 TL’lik … bankasına ait teminat mektuplarından da davacının, davalıya borçlu olmadığının tespitine ve bu teminat mektuplarının da iptaline karar vermek gerekmiştir.
Birleşen dava dosyası yönünden;
Birleşen dava dosyasında davacı …, taraflar arasındaki e-mail yazışmaları uyarınca sözlü olarak makina üretim hattı ile … markasının satışı konusunda tarafların anlaşmış oldukları, davalı …’nin sözleşme ve ihtara rağmen teslim almadığını ve ödemede bulunmadığından bahisle 05.04.2012 tarihinde açmış olduğu davasında 1-satışı gerçekleşen üretim hattı makinasının bedeli olarak 354.000 USD’nin, 2-Markanın değer yitirmesinden kaynaklı HMK 107 maddesi uyarınca şimdilik 10.000 USD’nin, 3- Satışı yapıldığından dolayı üretimden çekilen makinanın üretim yapmamasından kaynaklı HMK 107 maddesi uyarınca şimdilik 20.000 USD olmak üzere en yüksek oranda faiz uygulanarak 384.000 USD’nin (harç değeri 688.371,11 TL) davalıdan dava tarihinden itibaren faiz uygulanarak tahsilini talep etmiş olduğu davasında, davacının davasının kısmen kabulü ile üretim hattı makine bedeli için talep ettiği 22.926,35 USD yönünden davası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, üretim hattı makine satışı sonrası doğan alacağı için talep ettiği 331.023,65 USD müspet zararının dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacının makinanın üretimden çekilmesinden kaynaklı talep ettiği 20.000 USD’lik kısma ve marka değerinin düşmesinden kaynaklı zarar olarak talep ettiği 10.000 USD’lik kısma ilişkin davasının ise reddine karar vermek gerekmiştir.
Ana dava dosyası için yapılan değerlendirmede daha önce belirtildiği gibi, taraflar arasındaki makine üretim hattı, hem de marka satışına ilişkin alım satım ilişkisinin e-mail yazışmaları, taslak sözleşme 5 ve 8. maddesi ile medeni kanun 2.maddesi uyarınca kurulduğu ve geçerli olduğuna kanaat getirilmiştir. Ancak asıl davada, davacı tarafça birleşen dosya davacısı …’nin, vadesi gelmemiş olmasına rağmen, teminat mektuplarını nakde çevirmek için bankaya başvurduğunda, henüz davalı …’nin bu dosya yönünden alıcı temerrütünün oluşmadığına kanaat getirilerek, asıl davada davacının teminat mektuplarına ilişkin davası kabul edilmiş olmasına rağmen; birleşen davanın 05.04.2012 tarihinde açıldığı, taslak sözleşme üzerine e-mail yazışmaları ve teminat mektuplarının davacıya sağlanmış olmasından dolayı ve ayrıca medeni kanun 2.maddesi uyarınca sözleşmenin kurulmuş ve geçerli olduğuna kanaat getirilen sözleşmenin 3.maddesi uyarınca, kararlaştırılan toplam satım bedelinin makine üretim hattı için 354.000 USD (KDV dahil) + marka için 354.000 USD(KDV dahil) = 708.000 USD’lik satım bedelinin peşinat olan %10’luk kısmının 15-13 Nisan 2011 tarihi arasında alıcı Ali tarafından, satıcı …’ye ödeneceği kararlaştırılmış olup, ne bu %10’luk kısım için ne de 3.maddenin devamındaki toplamda 637.200 USD’lik bakiye kısmın her biri 53.100 USD’lik 12 eşit taksitte ödenmesine ilişkin taksitlerden herhangi birinin ödeme tarihi henüz gelmemiştir. Taslak sözleşmenin 6.maddesinin son cümlesindeki “taksitlerden herhangi birinin zamanında ödenmemesi halinde alıcı temerrüte düşmüş sayılacaktır” şeklindeki hüküm uyarınca dava açılış tarihinde alıcı olan …’in temerrüte düşmüş olduğuna kanaat getirilmiştir.
Taraflar arasında kurulduğuna kanaat getirilen sözleşmenin, kurulması anının 818 sayılı eBK’nun yürürlükte olduğu döneme denk geldiği, ancak (taksit tarihleri ve dava açılma tarihi itibariyle de) bilirkişi görüşünün aksine 6098 sayılı B.K’nun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmesinden önceye denk geldiğinden, alıcının temerrütü için 818 sayılı eBK hükümlerinin uygulanması gerektiğine kanaat getirilmiştir. Buna göre de 818 sayılı eBK’nun 106 maddesi uyarınca, davacı satıcı …’nin, davalı alıcı …’e karşı her zaman malı teslim alması, bedelini talep etmesi ve gecikmeden doğan zarar ve ziyanını talep etme hakkını kullanabileceği gibi ifadan ve gecikmeden doğan zarardan vazgeçerek, borcun ifa edilmemesinden vazgeçmek suretiyle zarar ve ziyan talebinde veya akti fesih haklarını kullanabileceği sabittir. Davacı, açmış olduğu dava ile satım sözleşmesi kurulmuş olmasına rağmen, bedelinin ödenmemesinden kaynaklı makina üretim hattı satış bedeli olan 354.000 USD’nin ödenmesini talep etmiş olduğu, ancak makinanın yargılama devam ederken 14.09.2012 tarihinde dava dışı 3.kişiye 31.010 TL+ KDV ile satılmış olmasından dolayı, bu kez talebini sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemesinden kaynaklı, 3.kişiye satışı yapılan makinanın satım bedeli 22.976,35 USD’nin mahsubu ile aradaki farkı oluşturan 331.023,65 USD’nin tahsiline dönüştürmüş olup bu yönde talepte bulunan davacının bu talebi olumlu zarar talebi niteliğinde olup, 818 sayılı eBK’nun 106 maddesi ve 6098 sayılı TBK 125/2 maddesine uygun bir talep olduğuna kanaat getirilmiştir.
Yargılama sırasında makinenin satılmış olması nedeniyle satış değeri olan 22.976,35 USD’lik kısma ilişkin davacı talebinin konusuz kaldığına kanaat getirilmiş ve bu nedenle de esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davacının bu kısma ilişkin talebi yönünden konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmasına karar verilmiş olmasına rağmen, konusuz kalan bu kısım yönünden de dava açılmasına davalı sebebiyet verdiğinden davalının bu kısım yönünden de yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasına karar vermek gerekmiştir.
Davacının konusuz kalan 22.976,35 USD’lik kısmın, taraflarca anlaşılan 354.000 USD’lik kısımlarının mahsubu ile bakiye kalan 331.023,65 USD’lik talebinin ise müspet zarar kapsamında olması ve sözleşme usulünce davalı … tarafından yerine getirilseydi davacı bu paraya kavuşabileceğinden, sözleşmede kararlaştırılan 354.000 USD’den bakiye kalan 331.023,65 USD davacı zararına, davalı … sebep olduğundan, davalının bu farkı, zararı davacıya ödemekle yükümlü olduğuna kanaat getirilmiş ve bu nedenle de makine bedelinden 3.kişiye satılmış olan kısmını oluşturan 22.976,35 USD’den bakiye kalan 331.023,65 USD’ye ilişkin davacının müspet zararının kabulü ile bu zararın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca faiz uygulanmak suretiyle davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Davacının, makinelerin üretimden çekilmesi nedeniyle kar kaybına ilişkin olarak HMK 107 maddesi uyarınca talep ettiği 20.000 USD’ye ilişkin yapılan talebi yönünden yapılan incelemede; davacının bu talebi yerinde görülmemiş, reddine karar verilmiştir. Davacı taraf her ne kadar bunu olumlu zarar kapsamında talep etmiş ise de ; makinelerin davalı …’ye teslimi için de üretimden çekilmesi gerekiği ve bunun bir ifaya hazırlık aşaması olduğu, bu nedenle olumlu zarar olarak talep edilemeyeceği, bunun sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemesine değil, sözleşmeden doğan borcun ifa edileceğine duyulan güvenin boşa çıkmasına dayalı bir talep olduğu ve olumsuz zarar olarak nitelendirilebileceğinden, eBK 106 maddesi uyarınca da davacının bunu talep edemeyeceğine kanaat getirilmiştir. Bu nedenle davacının 20.000 USD’ye ilişkin davası yerinde görülmemiş ve reddine karar verilmiştir.
Davacının bir diğer talebi olan … markasının kullanılmaması nedeniyle HMK 107 maddesi uyarınca talep ettiği 10.000 USD’lik markanın değer kaybı talebi yönünden de davası yerinde görülmemiş, reddine karar verilmiştir. Zira marka için, davacının bu talebi olumsuz zarar talebinde olup, davalı tarafça markanın alınmaması nedeniyle, davacı tarafça satış tarihi ile daha sonraki tarih arasında değer kaybına uğradığı yönündeki iddiasını destekler, ispatlar, önceki değerine ve sonraki değerine ilişkin miktarlar ile aradaki farkı ispatlar bir delil sunamadığı, bu yönde alınan bilirkişi raporunda da bir değer tespitinde bulunmaya yarayacak verilerin olmaması nedeniyle, bilirkişilerce de değer tespitinde bulunulamadığı, buna göre de bu zarar kalemi yönünden davacının iddiasının subuta ermediğine kanaat getirildiğinden, davacının 10.000 USD’lik markadaki değer kaybı yönünden açmış olduğu davasının bu kısmının da reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Açıklanan nedenlerle;
A)1-Asıl dava yönünden davacının davasının kabulü ile,
a)… Bankası … Şubesi’ne ait 07.02.2011 düzenleme tarihli, … numaralı 250.000,00 TL’lik,
b) …bank … Şubesi’ne ait 23.02.2011 düzenleme tarihli,… mektup no’lu 250.000,00 TL’lik,
c)…bank … Şubesi’ne ait 21.02.2011 tarih, A-no: … seri no’lu … ve mutabakat … olan 250.000,00 TL’lik,
d)…bank …Şubesi’ne ait 21.02.2011 tarih, A-no: … seri no’lu … ve mutabakat … olan 250.000,00 TL’lik,
e)… Bankası … Şubesi’ne ait 04.02.2011 tarih, … seri no’lu 150.000,00 TL’lik,
f)…Bankası … Şubesi’ne ait 17.02.2011 tarih, … seri no’lu 250.000,00 TL’lik,
Teminat mektuplarından dolayı davalıya borçlu olmadığının tespiti ile bu teminat mektuplarının iptaline,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 95.634,00 TL karar harcından peşin alınan 20.790,00 TL’nin mahsubu ile geri kalan 74.844,00 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacının yaptığı 20.808,40 TL ilk masraf ve bozma öncesi yapılan 1.441,00 TL ve bozma sonrası yapılan 3.750,00 TL bilirkişi ücreti ve 297,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 26.296,40 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 65.950,00 TL vekalet ücreti takdirine, bunun davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
B)1-Birleşen İstanbul …ATM … esas sayılı dosyası yönünden davacının davasının kısmen kabulü ile,
a)Davacının üretim hattı makina bedeli için talep ettiği 22.926,35 USD yönünden davası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
b)Davacının üretim hattı makina satışı sonrası doğan alacağı için talep ettiği 331.023,65 USD müspet zararının dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4a maddesi uyarınca faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Davacının makinanın üretimden çekilmesinden kaynaklı olarak talep ettiği 20.000,00 USD’lik kısma ilişkin davasının reddine,
3-Davacının marka değerinin düşmesinden kaynaklı zarar olarak talep ettiği 10.000,00 USD’lik kısma ilişkin davasının reddine,
4-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 40.475,88 TL karar harcından peşin alınan 10.222,35 TL’nin mahsubu ile geri kalan 30.253,53 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
5-Davacının yaptığı 10.246,80-TL ilk yargılama giderinden red ve kabul (konusuz kalan, dava açılmasına sebebiyet verilen kısım dahil) oranına göre hesaplanan 9.447,44-TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden (konusuz kalan kısma ilişkin davanın, davalı tarafça açılmasına sebebiyet verildiğinden bu kısım dahil) lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 39.336,84 TL vekalet ücreti takdirine, bunun davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 6.257,00 TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
c)Harcanmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
Dair, dava dosyasının daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olmasından dolayı Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Başkan …
E-İmza
Üye …
E-İmza
Üye …
E-İmza
Katip …
E-İmza