Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/358 E. 2021/620 K. 01.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/358 Esas
KARAR NO:2021/620

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:01/08/2001

BİRLEŞEN …. ASLİYE TİCARET MAH. … ESAS SAYILI DOSYASI

DAVA:TAZMİNAT
DAVA TARİHİ:15/06/2007
KARAR TARİHİ:01/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle, söz konusu senedin müvekkilinin imzalamış gibi koyduklarını böyle bir senetten müvekkilinin haberi olmadığını, senette oynama olduğu bu nedenle müvekkilinin senetten dolayı borçlu bulunmadığını, sahtecilikten dolayı ceza yargılaması olduğu ve imzanın müvekkiline ait olmadığını vurgulayarak borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili 01/11/2001 günlü dilekçesi ile davanın yersiz olduğunu açıklayarak haksız davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVADA
DAVA:Davacı vekili 15/06/2007 günlü dilekçesi ile dava konusu senedin müvekkilinin haberi yokken işleme konulduğunu, böyle bir senedin imzalanmadığını, senette sahtecilik yapıldığını ileri sürerek müvekkilinin ticari hayatının sıfırlandığını, zarar gördüğünü vurgulamak sureti ile 500 TL maddi 9.500 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı yan davaya yanıt vermemiş ve dosya mahkememiz dosyası ile birleştirilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu…. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile takibe konu yapılan 14/03/1997 vadeli 4.750 TL miktarlı senedin sahte olup olmadığı bundan dolayı da davacının borçlu bulunup bulunmadığı noktasında odaklanan iş bu davanın yapılan yargılaması sonunda senetteki tahrifatın davacı ve davalının eli mahsulü olmadığı, sahteciliğin her iki tarafça yapılmadığı anlaşıldığından açılan davanın ve yine birleşen davanın reddine karar verildiği, verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 24/06/2013 gün ve 2013/6928 – 11801 sayılı kararı ile dava konusu senetteki imzanın davacıya ait olmadığı ve bu nedenle borçlu bulunmadığı iddia edilmekte olduğunu, bu konuda icra mahkemelerince ve ceza mahkemesince bilirkişi incelemeleri yaptırılmış ise de icra mahkemelerinin takip hukukuna ilişkin olarak inceleme yaptığı ve ceza mahkemesinin de düşme ile sonuçlandığı anlaşıldığından mahkemece yeniden inceleme yaptırılmak suretiyle karar verilmesi gerektiğine değinerek hükmü bozmuştur.
Bozma üzerine Mahkememiz gerekçesinde gerek icra hukuk mahkemesinde gerekse ceza yargılaması sırasında imza incelemesi yapıldığı ve bu rapora göre karar verildiği tüm dosyanın incelenip delillerin tartışılması neticesinde sahteliğin taraflar tarafından yapılmadığı belirlendiğinden gerek asıl davanın gerekse birleşen davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Yargıtay bozma ilamında gerek takip hukukuna ilişkin olduğu açıklanarak ve bunun yanında ceza yargılaması sonunda da zaman aşımı nedeniyle düşme kararı verilmesi sonucu bunlara dayanılamayacağı ve yeniden inceleme yapılması gerektiğine değinilmiştir. Oysaki; aynı senetten dolayı yapılan takip sonucu bilirkişi heyetinde bulunan Prof. Dr. …, Doç. Dr. … ve Uzm. Dr. Adli Tıp Uzmanı …’den alınan rapordan inceleme konusu senedin ön yüzündeki …’e atfen atılmış borçlu imzalarının bu şahsın eli ürünü olduğunun kabulü gerektiği ve bu noktada davacı … tarafından açılan imza inkarının reddine karar verildiği ve bu kararın da onandığı ve kesinleştiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar Yargıtay Bozma İlamında takip hukuku ile ilgili davada yapılan incelemenin yeterli olmadığı ve inceleme yapan mahkemenin dar yetkili mahkeme olduğu vurgulanarak incelemenin yeniden yapılması gerektiği oysaki incelemeyi yapan kişilerin bu konuda uzman oldukları ve genel mahkemelerin yapacakları incelemenin de farklı bir noktaya götürülemeyeceği ve bir fark doğurmayacağı anlaşılmaktadır. Bunun yanında Yargıtay Bozma İlamında ele alınan ceza yargılaması sonunda düşme kararı verip maddi vakayı saptayan bir ceza mahkemesi kararı bulunmadığı ileri sürülmüş ise de sanık … hakkında sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair şüpheli bir durum oluştuğu bu nedenle de suçu işlediğine dair yeterli delil bulunmadığından beraatine karar verildiği hükmün temyizi üzerine bu kez Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 13/12/2011 gün ve 2009/21020 – 2011/23312 sayılı kararı ile zaman aşımından davanın düşürüldüğü anlaşılmış Yargıtay ilgili dairesi maddi vakayı saptayan bir ceza yargılaması kararı olmadığını ileri sürmektedir. Bu durumda muhakkakki davanın mahkumiyetle bitmesi gerekmemektedir. Zira dosyanın incelenmesinde daha evvel alınan raporlar, adli tıp raporu tek tek değerlendirilerek sanığın eldeki davada davalının beraatine karar verildiği ve hükmün temyizinin kararın esası yönünden yapılmadığı ve zaman aşımına uğraması nedeniyle bozulduğu, bu durumda dosyanın esastan incelenmesi neticesi gerek alınan heyet raporu gerekse adli tıp raporlarından senedin ön yüzündeki 2 adet keşideci imzasının müşteki (davacı) … tarafından şekli değiştirilerek atıldığı ve savunmayı da teyit ettiği ve sahtecilik suçunun işlenmediği dosya kapsamında hiçbir tereddüte yer verilmeyecek şekilde belirgindir. Tüm bu açıklamalar karşısında Yargıtay Bozma İlamında (özellikle Yargıtay Genel Kurulu’nun son kararlarında gerekçe aşılarak başka bir gerekçeyle direnildiği ileri sürüldüğü görülmektedir. Somut olayımızda tamamen Yargıtay Bozma İlamındaki gerekçelerle sonuca gidilmiştir) belirtilen gerekçeler ve açıklamalar mahkememizce yerinde görülmediği, gerek icra hukuk mahkemesi kararı gerekse celp edilen … 2. Ağır Ceza Mahkemesi (… 3. Ağır Ceza Mahkemesi) dosyasında da açıkça delillerin değerlendirilmesi neticesi kesin hüküm oluşturmasa bile kuvvetli delil olduğu apaçık ortadadır. Bu itibarla mahkememizin bunu gerekçe yaparak karar oluşturmasında usul ve yasaya aykırı bir yön olmadığından mahkememizce verilen ve anılan dosyalarda imza incelemesi yapılarak buna göre oluşturulan kararda isabetsizlik görülmediği ve Yargıtay’ın açıkladığı yeniden inceleme yapılması hususuna da mahkememizce gerek görülmediğinden 25/01/2013 gün 2011/7 – 2013/6 sayılı kararda direnilmesine asıl ve birleşen davanın yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiştir.
… … 28.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen bu karar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2014/19-389 E-2015/2802 K.sayılı 04/12/2015 tarihli ilamı ile “Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Asıl Dava, kambiyo senedine dayalı takipten dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine; birleştirilen dava ise kambiyo senedine dayalı takipten kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Asıl davada davacı vekili, davacı aleyhine davalının alacaklı olduğunu ileri sürerek…. İcra müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında 4.750 YTL bedelli, 14.03.1997 tarihli senede dayalı olarak icra takibi yaptığını, senetteki imzanın davacıya ait olmadığını, davacının senetten bilgisi olmadığını, senetteki 4 rakamında da oynama yapıldığını,senet üzerinde tahkikat yapıldığında imzanın davacıya ait olmadığının anlaşılacağını,bir an için senetteki imzanın davacıya ait olduğu kabul edilse bile davalı tarafından davacıya mal verilmediğini belirterek davacının borçlu olmadığının tespiti, takibin iptali ve %40’dan az olmamak kaydıyla tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir.
Asıl davada davalı vekili, davacının davasını bonodaki sahtecilik iddiasına dayandırdığını,bu tür iddia ile açılan menfi tespit davasının öğrenme tarihinden itibaren 1 yıllık sürede açılması gerektiğini,zamanaşımı definde bulunduklarını,davacının iddiasını dar yetkili icra tetkik merciinde ileri sürdüğünü,imza incelemesi sonucu imzanın davacı borçluya ait olduğu sonucuna varıldığını, kambiyo senetlerinin mücerretliği ilkesinin olduğunu, davacının oğlunun borcuna karşılık aralarındaki karşılıklı ticari ilişki nedeni ile bu senedi nakden içerikli olarak tanzim ettiğini belirterek davanın reddi ile davacının %40’dan az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, davalının alacaklı olduğunu ileri sürerek davacı aleyhine…. İcra müdürlüğünün … E sayılı dosyasında 4.750 YTL miktarında icra takibi yaptığını, senetteki imzanın davacıya ait olmadığını, senedin sahte olduğundan bahisle davalının … 2.Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığını, davacının davalı ile zaman zaman fason ayakkabı dikme işi yaptığını, davalıya borçlanmadığını, davalının….İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında yaptığı icra takibi sonucu davacıya ait dükkandan 13 adet … makinasını sattırdığını, davacının madden ve manen zarara uğradığını ticari hayatının sıfırlandığını belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 500 TL maddi ve 9500 TL manevi tazminatın makinaların kaldırıldığı 05.05.2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizle davalıdan tahsilini istemiştir.
Birleşen davada davalı vekili, dava konusu bononun 12.02.2007 tarihinde tanzim edildiğini, 14.03.2007 vade tarihli olduğunu, zamanaşımı definde bulunduklarını, davacının … 2. Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında 30.000 TL manevi tazminat talep ettiğini, mahkemenin 10.05.2007 tarihli kararı ile bu talebi reddettiğini, dosyanın temyiz aşamasında olduğunu, derdestlik itirazlarının bulunduğunu, … 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 1999/307 Esas sayılı dosyasında davalının beraat ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, senetteki tahrifatın davacı ve davalının eli mahsulü olmadığı ve sahteciliğin her iki tarafça yapılmadığının anlaşıldığı, davalının senette sahtecilik yaptığı yönündeki iddianın kanıtlanamadığı gibi sahteciliğin de davalı tarafından yapılmadığı belirlendiğinden davacı tarafından açılan asıl dava ve birleştirilen davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilinin temyizi üzerine; Özel Dairece yukarda başlık bölümünde metni aynen yazılı olan karar ile bozulmuş; mahkemece, önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme karar verilmiştir.
Direnme kararını davacı vekili temyize getirmektedir
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava konusu senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığının tespiti amacıyla icra mahkemesinde ve ceza mahkemesinde yaptırılan bilirkişi incelemesinin yeterli olup olmadığı, mahkemece tekrar bilirkişi incelemesi yaptırılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta,davacı asıl dava ve birleşen davada dava konusu 12.02.1997 keşide tarihli bonodaki imzanın kendisine ait olmadığını iddia ederek borçlu olmadığının tespiti ile davalı tarafından hakkında başlatılan icra takibi nedeni ile uğramış olduğu maddi ve manevi zararın davalıdan tazminini istemiştir.
Her ne kadar mahkemece, dava konusu bonodaki imzanın davacıya ait olup olmadığı hususunda icra mahkemesinde ve ceza mahkemesinde yaptırılan bilirkişi incelemelerinin yeterli olduğundan yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek olmadığı belirtilmiş ise de icra hukuk mahkemeleri dar yetkili mahkemeler olup yapılan icra takiplerinden kaynaklanan uyuşmazlıkları takip hukuku çerçevesinde ve yasanın belirlediği sınırları gözeterek çözmekle görevli olduğundan, bu mahkemede alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir.
Öte yandan ceza yargılaması sırasında dava konusu bonodaki imzaya ilişkin bilirkişi raporu alınmış ise de ceza yargılaması sonunda zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verilmiş olup maddi vakıayı saptayan bir ceza mahkemesi kararı bulunmadığından bu bilirkişi raporuna da itibar edilmesine olanak bulunmamaktadır.
Özel Daire bozma ilamında sadece asıl dava yönünden imza incelemesi yaptırılması gereğine değinilmişse de, Kurul görüşmesi sırasında asıl davanın yanı sıra birleşen dava yönünden de mahkemece senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak alınacak bilirkişi raporu sonucuna göre asıl ve birleşen dava hakkında bir karar verilmesi ve bu hususun bozma ilamına ilave edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
O halde yukarıdaki ilave nedenlerle ve bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.” hükmü bozulmuştur.
İkinci bozma sonrasında mahkememizce yapılan yargılama:
Bozma ile gelen dosyada … (…)28.Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyalarının mahkememize aktarılması üzerine yukarıdaki esasa kaydedilerek yargılamasına mahkememizde devam olunmuştur.
Davacının imza örneklerinin alınması için talimat yazılmış, imza örnekleri ve imza örnekleri bulunduğu belgeler dosyaya celp edilmiştir.
Mahkememizce tarafların iddia ve itirazları, sunulan deliller değerlendirilerek, dava konusu olan 4.750.000.000 TL bedelli senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığının belirlenmesi için, kasada bulunan senet aslı, diğer evraklar ve mahkememizce alınan davacıya ait imzalar üzerinde Mahkememiz duruşma salonunda grafolog … tarafından inceleme yapılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi … mahkememize sunduğu 19/02/2018 tarihli raporda özetle;
“…’in, dava dosyası içinde mevcut, niteliklerini belirtilen 1982 – 2017 yılları arasında düzenlenmiş çeşitli belgelerde atılı bulunan imzalarının incelenmelerinde; eğim ve genel istikamet durumu, işleklik derecesi itibariyle aralarında kabul edilebilir varyasyonlar göstermekle birlikte başlangıç ve son kısım şekillerinin yapılandırılma tarzı, aralarında istiflenen unsurlar, başlangıç ve son kısımlarının birbirlerine oranı, konumu itibariyle aralarında bariz değişkenlik bulunduğu müşahede ve tespit edildiği,
İnceleme konusu, alacaklı “…”, ödeyecek “…” adlarına düzenlenmiş, 12/2/97 tanzim ve 14/3/1997 vade tarih, 4.750,000,000/Dörtmilyaryediyüzellimilyon TL. meblağlı senette atılı bulunan borçlu imzaları ile …’in bilhassa 1996, 1997, 1998 tarihli belgelerdeki mukayese imzaları aralarında genel biçimlendirme ve imza yolu itibariyle benzerlik tespit editmiş, itiraza konu imzalar ile adı geçenin tarafıma tevdi edilen tüm imzalarının fizik laboratuvarında … ve diğer optik aletler yardımıyla grafolojik ve grafometrik analizleri yapıldığında,
İtiraz edilen imzalar ile 1996, 1997, 1998 tarihli belgelerdeki mukayese imzalarının başlangıç figürlerinin ve devamında saat istikametinin tersine hatların yapılandırılma tarzı,
İtiraz edilen imzalar ile mukayese imzalardan “…” antet, 25/06/1996 tarihli Sözleşme aslında atılı bulunan imzada “ A Âtarzda istiflenen unsurlar,
İtiraz edilen imzalardan pulun açığında atılı bulunan ile mukayese imzaların çoğunda önce sola aşağı, sonra sağa yukarı ve tekrar sola istikametle çekilen hatların oluşturduğu tarzda şekiller,
– İtiraz edilen imzalardan pulun açığında atılı bulunan ile mukayese imzalardan bazılarının başlangıç ve son kısımlarının birbirlerine oranı, konumu, – İtiraz edilen imzaların her ikisinin ve mukayese imzaların çoğunun eğim ve genel istikamet durumu itibariyle de aralarında uygunluk ve benzerlik saptanmıştır.
Yukarıda ayrıntılı olarak açıkladığım ve tabloyla denetime elverişli duruma getirdiğim pozitif yönde tespitlerime istinaden; inceleme konusu, alacaklı “…”, ödeyecek “…” adlarına düzenlenmiş, 12/2/97 tanzim ve 14/3/1997 vade tarih, 4.750.000.000 .-TL Dörtmilyaryediyüzeltimilyon TL, meblağlı senette atılı bulunan borçlu imzalarının, davacı …”in eli ürünü oldukları kanaatine varılmıştır”.şeklinde görüş ve kanaatini sunmuşlardır.
Bilirkişi raporuna karşı tarafların beyan ve itirazları doğrultusunda bu kez dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesine karar verilmiştir.
Adli Tıp Kurumundan 09.01.2003 tarihli Adli Tıp ve Grafololji Uzmanı tarafından verilen, 26.01.2007 tarihli … Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Sanatlar Bölümü Öğretim Üyeleri tarafından verilen 08.01.2014 tarihli Adli Tıp Kurumu Fizik Grafoloji Başkanlığından verilen ve mahkememizce aldırılan 19.02.2018 tarihli raporlar da değerlendirilerek; dava konusu olan 4.750.000.000 TL bedelli senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığı ve 4.750.000.000 rakamındaki 4 rakamı üzerinde tahrifat olup olmadığının belirlenmesi için, kasada bulunan senet aslı, diğer evraklar ve mahkememizce alınan davacıya ait imzalar üzerinde inceleme yapılarak rapor düzenlenmesi istenilmiştir.
Adli Tıp Kurumu 19/11/2018 tarihli raporunda özetle;
“İnceleme konusu senette istem doğrultusunda miza yönünde yeniden yapılan incelemede, inceleme konusu senette borçlu imzaları ile …’in yeni gelen mukayeseleri de dahil olmak üzere tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim doğrultu, seyir hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptanmadığından söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla … eli ürünü olmadığı,
İnceleme konusu senette miktarın rakamla gösterildiği bölümde baş tarafta evvelce bulunan 2 rakamının farklı fiziki evsafta bir kalemle üzerinden gidilmek suretiyle 4 rakamına dönüştürülmüş olduğu hususlarını” bildirmişlerdir.
Bu kez mahkememizce davacının birleşen dava yönünden maddi tazminat talebine ilişkin ( davacı vekilince bu taleplerin açıklanmasına ilişkin sunulan 10/12/2018 tarihli dilekçede incelenerek) değerlendirilmesi bakımından dosyanın makine mühendisi … ve mali bilirkişi …’a tevdii edilerek maddi tazminat taleplerine ilişkin belirlenmesi bakımından rapor düzenlenmesine karar verilmiştir.
Bilirkişiler mahkememize sundukları Kasım 2019 tarihli raporda özetle;
Tüm dosya münderecatı ile dosya üzerinde yapılan incelemeler sonrasında ve yukarıda paylaşılan bilgiler ışığında Tüm delillerin hukuki Münakaşası, her türlü hukuki tavsif, tarafların, masraf, vekalet ücreti ve benzeri diğer istemleri ile taleplerin takdiri ve nihai kararı tamamıyla Yüce Mahkemeye ait olmak üzere;
Sayın Mahkemece verilen görev çerçevesinde, dosya içeriğinin, dosya incelemesi kapsamında elde edilen bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilmesi sonucunda;
1-) Davacının maliki olduğu ve 05.05.1999 tarihinde baczi gerçekleştirilen makinelerin toplam Kıymetinin tarafımızca düzenlenen rapor tarihi itibariyle 49.407,00 TL olduğu,
2-) Davacının … Makinelerinden kaynaklı “Kazanç Kaybı” nın hesaplanması için Kazanç Kaybı talep ettiği Döneme ait GELİR VERGİSİ beyannamelerini/ o dönemlere ait GELİR bilgilerini paylaşamadığından hesaplama tarafımızdan yapılamamıştır.
5-) Mevcut şartlarda Davacının Kazanç Kaybının Hesaplanabilmesi adına … Sektörünü daha iyi bilen bir SEKTÖR Bilirkişisinin ekibe dahil edilmesi Kazanç Kaybının hesaplanmasında daha doğru sonuca ulaşılmasını sağlayacağı,
Kanaatine varılmış olmakla birlikte,
Davacının “fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 500.- TL maddi ve 9.500.- TL Manevi tazminatın makinaların kaldırıldığı 05.05.2009 tarihinden itibareti işleyecek ticari faizle davalıdan tahsilini istediği” hususlarında görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Taraflarca rapora karşı beyan ve itirazlar sunulmuştur.
Mahkememiz …’na müzekkere yazılarak 1999 yılı da dahil olmak üzere 2007 yılına kadar yıllar itibariyle sayaçların çalışma usulleri ve yıllık gelir bilgilerinin araştırılarak bilgi verilmesi ve sayaçların çalışma usulleri ve yıllık gelirlerine ilişkin bilirkişilik yapabilecek nitelikte kişiler olup olmadığı araştırılarak mahkememize isim ve adres bilgilerinin bildirilmesinin istenilmiş, cevap dosyaya eklenmiştir.
Bu kez bilirkişi heyetine sayaçların çalışma usullerinde uzman bilirkişi … eklenerek bilirkişi heyetinden tarafların beyan ve itirazlarıda değerlendirilerek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti 07/04/2020 tarihli ek raporda özetle;
Sonuç olarak tarafımıza iletilen, tüm dosya münderecatı ile dosya üzerinde yapılan incelemeler sonrasında ve yukarıda paylaşılan bilgiler ışığında Tüm delillerin hukuki münakaşası, her türlü hukuki tavsif, tarafların, Masraf, vekalet ücreti ve benzeri diğer istemleri ile taleplerin takdiri ve nihai kararı tamamıyla Yüce Mahkemeye ait olmak üzere;
Sayın Mahkemece verilen görev çerçevesinde, dosya içeriğinin, dosya incelemesi kapsamında elde edilen bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilmesi sonucunda KÖK Raporumuzdaki görüşlerimize ilave olarak;
1-) Davacının maliki olduğu ve 05.05.1999 tarihinde haczi gerçekleştirilen makinelerin toplam Kıymetinin tarafımızca düzenlenen rapor tarihi itibariyle 49.407,00TL olduğu,
2) Davacı tarafın Gelir Kaybının Sektör Bilirkişisinin de paylaştığı bilgiler ışığında yapılan hesaplamalarımıza göre 2.004.912.-TL olduğu, Kanaatine varılmış olmakla birlikte,
Davacının “fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 500.- TL maddi ve 9.500.- TL manevi tazminatın makinaların kaldırıldığı 05.05.2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizle davalıdan tahsilini istediği” hususlarında ek görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Davacı vekili tarafından 05/10/2020 tarihinde ıslah dilekçesi sunulduğu, dilekçede Davalıya borçlu olmadığımızın tespiti ile %40 dan az olmamak üzere inkar tazminatına b)05.05.1999 tarihinde haczedilen makinaların toplam değeri:49.407.00 TL ile c)Gelir kaybı olarak bilirkişilerin çıkarmış olduğu rakam toplamı:2.004.912.00 TL nin toplam 2.054.319 TL nin ıslah yoluyla davalıdan 05.05.1999 tarihinden itibaren ticari faizi ile tahsiline, Dava dilekçesinde istemiş olduğumuz 9.500.00 TL manevi tazminatın 05.05.1999 tarihinden itibaren ticari faizi ile tahsiline, Fazla alacak ve dava hakkımızın saklı kalmasına, muhakeme masraflarının davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyanın ıslah dilekçesi ve harçın ikmali sonrası heyete tevdi edildiği görüldü.
Dosyanın heyete tevdiinden sonra yapılan yargılamada dosyanın tekrar imza incelemesi için bilirkişiye tevdine karar verilmiştir.
Dava konusu senet üzerindeki imza ve yazılar ile ilgili olarak farklı sonuçlar içeren 7 adet rapor bulunuyor olması, bu husus bir kenara bırakıldığında sadece mahkememizce alınan 19/02/2018 tarihli …’ın raporu ile, 19/11/2018 tarihli ATK raporu arasında çelişki olması, ayrıca 08/01/2004 tarihinde … (kapatılan) 2 Ağır Ceza Mahkemesine sunulan ATK raporunda imzası bulunan … ve …’ın, 19/11/2018 tarihinde mahkememize sunulan ATK raporunda da isim ve imzalarının yer aldığı da, Davacı asilin, senet üzerinde yer alan ve davalı … tarafından kendisinin yazmadığını belirttiği “14/3/1997”, “2.750.000.000”, “4.750.000.000”, “…”, “Nakten”, “İstanbul”, “… …”, “…”, “… mah. … cad. No 59 … İst” ifadeleri ve rakamlarının büyük ve küçük harfler aynen bu şekilde olacak biçimde dikte suretiyle 5 kere yazdırılarak yazı örneklerinin alınarak, Davacının yazı örnekleri alındıktan sonra: Dosyada yer alan ve yukarıda belirtilen bütün bilirkişi raporları da incelenmek suretiyle, çelişkileri de giderecek şekilde, dava konusu olan senet üzerinde yer alan imza ve “14/3/1997”, “4.750.000.000”, “…”, “Nakten”, “İstanbul”, “… …”, “…”, “… mah. … cad. No 59 … İst” ifadelerinin davacının eli ürünü olup olmadığının, senetteki 4.750.000.000 ifadesindeki 4 rakamının 2 iken 4 olarak tahrif edilip edilmediğinin, 2 ve 4 rakamının davacıya ait olup olmadığının belirlenmesi için, kasada bulunan senet aslı, imzaya mukayese için celbedilmiş olan belge asılları, davacının işbu celse ara kararı gereği alınan yazı örnekleri ve mahkememizce daha önce 28/06/2016 tarihinde alınmış olan imza örnekleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişiler Prof Dr…., Dr.Öğretim Üyesi … ve Dr.Öğretim Üyesi … tarafından sunulan 20/08/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle,
1. İnceleme konusu senedin … 4010 cihazı ile yapılan analizinde, senedin tutar kısmında gözle “4” olarak görünen rakamın ilk halinin “2” olduğu daha sonra “4” olarak değiştirildiği tespit edilmiştir (Resim 1, 2). Aidiyet açısından yapılan değerlendirmede ise; “2” ve “4” rakamının aidiyet tespiti için yeterli düzeyde kaligrafik özellikler içermediği belirlenmiştir.
2. İnceleme konusu senetteki yazılar ile …”e ait mukayese yazı örnekleri arasında yeterli düzeyde benzerlik olmadığı, harf ve rakamların yapılanma, eğim, bağlantı ve istiflenme gibi özellikler bakımından farklılıklar içerdiğin (Resim 1, Resim 5) belirlendiğinden, senetteki yazıların …’in eli ürünü olmadığı,
3. İnceleme konusu senetteki borçlu imzaları ile Karşılaştırma belgelerindeki … ‘e ait mukayese imza örnekleri arasında yapılan karşılaştırmada; senetteki barçlu imzasında dikey düzlemde gösterdiği 2. Pikin, mukayese imzalarında 1. Pikin soluna doğru kaydığı ve 1. Piki kısmen veya tamamen içine alacak tarzda ovalleştiği görülmektedir. Ayrıca testere ağzı tarzındaki gramanın senetteki imzada mukayese imza örneklerine kıyasla daha geniş açılı ve daha seyrek tarzda olduğu, senetteki imzaların yatayla yukarıya doğru 45 dereceye yakın bir eğimle atıldığı halde mukayese imzaların yatay düzlemde atıldığı görülmektedir. Bir kısmı, Resim 3 ve Resim 4’te işaretlenmiş olan, imza başlangıç ve bitirilişi, grama ve iç gövde büklümlerinin şekil ve biçimlendirilişi ile bağlantı ve orantıları, aralıklar, baskı derecesi, işleklik, imza eğim ve gaybi kaligrafik özelli akımından saptanan farklılıklar nedeniyle, inceleme konusu senetteki borçlu imzalarıma …’in eli ürünü olmadığı kanaatine oybirliği ile varılmıştır.” hususlarında görüş ve kanaatlerini sunmuşlardır.
Mahkememizce yapılan nihai değerlendirmede; asıl davadaki ihtilafın dava konusu senet üzerinde yer alan imzanın davacıya ait olup olmadığı, senet üzerinde yazılı miktar kısmında tahrifat olup olmadığı netice olarak bu senetten dolayı davacının davalıya borçlu olup olmadığına ilişkin olduğu, birleşe davanın ise asıl davadaki ihtilafın çözüm sonucuna bağlı olarak, davacının asıl dava konusu olan sene dolayısıyla başlatılan icra takibi sebebiyle haczedilen malları dolayısıyla uğradığını iddia ettiği zararlara ilişkin olarak maddi ve manevi tazminat talebinde haklı olup olmadığına ilişkin olduğu görülmüştür.
Asıl dava yönünden dava konusu senet ile ilgili imza ve tahrifat iddiasına yönelik olarak birçok grafoloji incelemesi yaptırılmış olup, direnme kararını bozan Yargıtay ilamı uyarınca evraklar toplanmış ve mahkememizce grafoloji incelemesi yaptırılmış olmakla, bilirkişi … tarafından sunulan rapora göre dava konusu senetteki imzanın davacıya ait olduğu belirlenmiş, itiraz üzerine ATK’dan alınan rapora göre imzanın davacıya ait olmadığı belirlenmiş ve hem mahkememizce alınan bu iki rapor arasında çelişki olması, hem de dava konusu senet ile ilgili birçok farklı sonuçları olan imza incelemesi raporları olması karşısında, üç kişilik grafolog heyetinden yeni bir rapor alınmış ve son olarak alınan bilirkişiler Prof Dr…., Dr.Öğretim Üyesi … ve Dr.Öğretim Üyesi … tarafından düzenlenen 20/08/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre dava konusu senetteki imanın davacıya ait olmadığı belirlenmiş olup, mahkememizce bu raporda yapılan tespitler mahkememizce ATK’dan alınan raporu da desteklediğinden, dava konusu senetteki imzanın davacıya ait olmadığına kanaat edilmiş ve bunun sonucuna göre de asıl dava yönünden davacının dava konusu senetten dolayı davalıya borçlu olmadığına dair hüküm kurulmuştur.
Menfi tespit davasının kabulü halinde davalı alacaklının tazminatla sorumlu tutulabilmesi için borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olması gerekir. Davalı takibinde haksız ise de, kötü niyetli olduğu konusunda somut gerekçe gösterilmemiştir. Bu sebeple asıl davada davacının tazminat talebinin koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
Birleşen tazminat konulu davanın dayanağı asıl dava olduğundan ve asıl davada dava konusu senetteki imzanın davacıya ait olmadığı belirlenip mahkememizce de buna kanaat getirildiğinden, davalı tarafın her ne kadar kötü niyetli olduğu ispatlanamamış ise de, davacının imzası olmayan senedi (davalı borçlu gösterilerek) takibe koymakta haksız olduğu, davacı tarafın tazminat talep etme koşullarının oluştuğu, bilirkişi heyetine sayacılık mesleği ile ilgili sektör bilirkişisinin de dahil edilerek alınan 07/04/2020 tarihli ek raporda sektörel açıdan yapılan değerlendirmeler ve haczedilen mallara ve mallar haczedilmeseydi getireceği getirilere ilişkin değerlendirmelerin dosya kapsamına göre yerinde olduğu ve alınan bu raporun hükme esas alınmaya elverişli olduğu, bu ek raporda da belirlendiği üzere; davacının maliki olduğu ve 05.05.1999 tarihinde haczi gerçekleştirilen makinelerin toplam kıymetinin 49.407,00 TL olduğu, davacı tarafın gelir kaybının sektör bilirkişisinin de paylaştığı bilgiler ışığında yapılan hesaplamalara göre 2.004.912 TL olduğu, bu haliyle davacının toplam zararının 2.054.319,00 TL olduğu ve bu zararına davalıdan tahsili gerektiği kanaatiyle birleşen dava yönünden bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalının, senedin sahteliğini takip tarihinde bilebilecek durumda olduğunun ispatlanamamış olması, takibin devam ettiği tarihte ceza yargılamasının devam ettiği, takip işleminin yasal hak arama hakkı kapsamında olduğu ve davacının kişilik haklarına ağır ve haksız bir saldırı olarak nitelendirilmeyeceği kanaatiyle, birleşen davadaki manevi tazminat talebinin koşullarının oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davanın kabulü ile, …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına konu 4.750.000.000 (eski TL) bedelli senetten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Asıl dava yönünden % 40 oranındaki tazminat talebinin koşulları oluşmadığından reddine,
3-Birleşen dosya yönünden, dava ve ıslah dilekçesi dikkate alınarak 2.054.319,00 TL’nin 05/05/1999 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Birleşen dosya yönünden, manevi tazminat talebinin koşulları oluşmadığından reddine,
5-Asıl dava yönünden
a-Alınması gerekli 324,47 TL harçtan, peşin alınan 64,13 TL’nin mahsubu ile, bakiye 260,34 TL harcın davalıdan alınarak hazineye aktarılmasına,
b-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 67,97 TL toplam harç ile yargılama aşamasında yapılan tebligat, posta ücreti 778,69 TL, ATK fatura bedeli 310,00 TL, temyiz harçları 292,10 TL ve bilirkişi ücreti 4.400,00 TL olmak üzere toplam 5.848,76 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
c-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Birleşen dava yönünden
a-Dava konusu olup, kabul edilen değer üzerinden alınması gereken 140.330,53 TL harçtan önceden davacıdan alınan peşin harç 135,00 TL ve ıslah harcı 35.082,64 TL harcın mahsubu ile kalan 105.112,89 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye aktarılmasına,
b-Davacı tarafça yapılmış olan toplam posta ve tebligat ücreti 21,00 yargılama giderinden davanın kabul oranına göre (% 99,53) 20,90 TL yargılama gideri ve peşin harç 135,00 TL ve ıslah harcı 35.082,64 TL olmak üzere toplam 35.238,54 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
c-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinden, davalıdan tahsiline karar verilenden hariç kalan miktarın kısmen kabul- kısmen red dolayısıyla davacı üzerinde bırakılmasına,
d-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre kabul edilen (maddi tazminata yönelik) dava değeri üzerinden hesaplanan 100.802,74 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davacıya ödenmesine,
e-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre reddedilen (manevi tazminata yönelik) dava değeri üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davalıya ödenmesine,
7-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, dava dosyasının daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olmasından dolayı Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.01/11/2021

Başkan …
E-imza
Üye …
E-imza
Üye …
E-imza
Katip …
E-imza