Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/201 E. 2018/775 K. 18.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/201 Esas
KARAR NO : 2018/775
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili)
DAVA TARİHİ : 12/02/2016
KARAR TARİHİ : 18/07/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin… sayılı elektrik abonesi olduğunu, davalı tarafından hukuka aykırı şekilde Kayıp-Kaçak Bedeli adı altında kesinti yapıldığını, ayrıca Dağ. Sis. Kul. Bedeli, Per. Sat. Hiz.Bedeli. İlet. Sis. Kul. Bedeli, Per. Sat. Hiz. Bedeli(sayaç okuma) adı altında kesinti yapıldığını, kesintilerin hukuka aykırı olduğunu, Yargıtay Daire Kararları ve Yargıtay hukuk Genel Kurulu’nun 21.0.5.2014 tarih ve …E, … K. Sayılı kararı ile sabit olduğunu, hukuka aykırı kesintilerin geriye doğru 10 yıllık süreyi kapsar şekilde iade edilmesi gerektiğinin açık olduğunu, iade edilmesi gereken miktarın tam olarak tespitinin dava aşamasında mümkün olmadığını, bilirkişi tarafından hesaplanması gerektiğini,bu nedenlerle davayı belirsiz alacak davası olarak açtıklarını, 10 yıllık kesinti bedellerinin tespit edilerek yıllara göre değişen yasal ticari faiz oranları uygulanmak suretiyle hesap edilecek faizi ile birlikte davalıdan alınması gerektiğini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı yanın dava dilekçesinde belirtmiş olduğu taleplerinin haksız olduğunu, usule ve yasaya aykırı olduğunu, kayıp kaçak bedeli ve sair bedellerin faturalara yansıtılmış olduğunu, belirli ve hesaplanabilir tutarlarda olduğunu, HMK da belirtilmiş olan belirsiz alacak davalarına ilişkin maddenin gerekçesinde de; “Belirsiz alacak davası açılması hâlinde, alacaklı, tüm miktarı belirtmese dahi, davanın başında hukukî ilişkiyi somut olarak belirtmek ve tespit edebildiği ölçüde de asgarî miktarı göstermek durumundadır.” denildiğini, dava konusu ettiği tutarı belirlemeden, tespitini yapmadan komik bir değer üzerinden davayı açtığını, bu haliyle dava dilekçesi hukuken işleme konulamayacağını, husumet itirazımızın kabul edilmemesi haline binaen; dava konusu edilen tahakkuka ZAMANAŞIMI yönünden itiraz ettiklerini, müvekkil kurumun EPDK mevzuatına ve tarifelerine uygun hareket ettiğini, faturalandırmaların da yine bunlara uygun olarak yapıldığını, . yapılan faturalandırmaların EPDK mevzuat ve tarifelerine aykırı olduğu iddiası bulunmadığını ve davacı tarafından EPDK tarafından kayıp kaçak bedellerin belirlenmesi ve alınmasının hukuka aykırı olduğu iddia edildiğinden EPDK’nın düzenleyici işlemine karşı Danıştay’da iptal davası açılması gerektiğinden , yanlış yargı yolu seçilmesi nedeniyle davanın reddi gerektiğini, müvekkil şirketin perakende satış tarifeleri ile dağıtım ve iletim tarifeleri Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği’nin 5. maddesi uyarınca “düzenlemeye tabi” tarife türlerinden olduğunu dolayısıyla faturalarda belirtilmiş olan bedellerin sözü geçen tarifelerin içeriğinde yer aldığını Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun onayı ile uygulandığını, tahakkuk ettirilen faturalarda tüketicilerin ödemesi gereken bedellerin kalem kalem ayrıntılı bir şekilde açıklandığını, tüketicilerin ödeme konusunda rızası olduğu bedellerin iade edilmesini istemesi iyi niyetli olmadığını, elektrik faturasına yansıtılan kayıp kaçak bedeli ve sair adlar altında alınan bedeller tamamen yasaya ve EPDK Mevzuatına uygun olduğunu, yine bu minvalde yapılan abonelik sözleşmesi kapsamında tahsili amacı ile faturaya yansıtılmasının hukuka uygun olduğunu belirterek, davanın reddini yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmişir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava genel tabirle elektrik aboneliği dolayısıyla davalı tarafından faturalara tahakkuk edilip davacıdan tahsil edilen kayıp kaçak vb. adlar altında tahsil edilen bedellerin tahsilinin haksız olduğu iddiasıyla, bu bedellerin iadesi talepli olarak açılmış olan alacak davasıdır.
6719 sayılı Kanunun yürürlük tarihi 17.06.2016 tarihi gözetildiğinde yasanın uzun zamandır yürürlükte olduğu, bunun yanı sıra, İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin, 14.3.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Kanun’un 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddenin (1) numaralı fıkrasının iptaline karar verilmesi için 24.06.2016 tarihli iptal talebinin, Anayasa Mahkemesinin 2016/ 134 E. sayılı dosya üzerinde kaydı yapılsa da,bugüne kadar başvuru ile ilgili esastan karar verilmediği anlaşılmıştır. Halbuki, Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını vermeli ve açıklamalıdır.( Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2). Anayasa Mahkemesi,bu süre içinde kararını veremezse, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır .Aynı konuda mevcut bir başvuru varken bu dava dosyası içinde ayrıca iptal başvurusu yapmanın dosyaya bir katkısı olmayacağı gibi, açıklanan gerekçelerle, Anayasa Mahkemesi kararı beklenilmeden, mevcut yasal düzenlemelere göre değerlendirme yapılmıştır.
İncelenen dosyada 30/03/2013 tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6446 sayılı elektrik piyasası kanununda 6719 sayılı kanun ile yapılan değişiklikler kapsamında, 6719 sayılı kanunun 15. Maddesi ile 6446 sayılı kanunun tanımlar ve kısaltmalar başlıklı 3. Maddesinin 1. Fıkrası (şş) bendi eklenmiş ve anılan bu bentte teknik ve teknik olmayan kayıp dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı oluşturan ve maliyeti etkileyen teknik kayıp ve-veya kaçak kullanım gibi sebeplerden kaynaklanan ve teknik sebebe dayanmayan kaybı ifade edeceği hüküm altına alınmıştır.
Yine 6446 sayılı kanunun 17. Maddesinde değişiklik yapan 6719 kanunun 21. Madddesi ile 17. Maddenin 4. Fıkrasında ilgili faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartları, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar hükmüne yer vermiş olup, 17. Maddeye eklenen 10. Fıkra hükmünde ise kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi bu bedellerin kurum düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır düzenlemesini getirmiştir.
6719 sayılı kanun ile 6446 sayılı kanuna eklenen geçiçi 20. Madde de kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükmünün uygulanacağı belirlenmiştir.
6446 sayılı kanunda yapılan ve 6719 sayılı kanun değişikliği ile kurul tarafından belirlenen esaslara göre hazırlanan, kurul tarafından onaylanan tarifelere uygun şekilde tahakkuk ettirilen faturalarda yer alan kayıp kaçak, perakende satış hizmeti maliyeti vs. Gibi kanunda sayılan kalemler bakımından 17. Maddeye eklenen 10. Fıkra hükmü mahkemece yapılacak incelemenin kurumu düzenleyici işlemlerine uygunluk ile sınırlı olduğunu ifade etmiş ve eklenen geçiçi 20. Madde de bu hükmün mevcut davalara da uygulanacağı belirlenmiştir.
Davada tahakkuk ettirilen dava konusu edilen bedellerin kurum düzenleyici işlemlerine aykırı olduğu ileri sürülmediği gibi bu alacak kalemlerine tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğu iddia edilmiştir, mahkemenin taleple bağlılık ilkesi gereği, davacının uygunluk oranlarına itirazı söz konusu olmadığından mahkememizce bu husus değerlendirme dışı tutulmuştur.
Davada; tahakkuk ettirilen ve dava konusu edilen bedellerin Kurum düzenleyici işlemlerine aykırı olduğu ileri sürülmemiş, bu alacak kalemlerinin tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğu iddia edilmiş olmakla, Kurum düzenleyici işlemlerine aykırılık bulunduğu yönünde bir iddia mevcut olmadığından, 6446 sayılı Kanunun 6719 sayılı Kanunla değişik 17.maddesi 10 fıkra hükmü ve Geçici 20. maddesi doğrultusunda davanın reddi gerektiği kanaatine varılmıştır. Öte yandan, 6719 sayılı yasa dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş olup, dava tarihindeki mevcut mevzuat hükümleri ile gerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen kararlar ve gerekse Yargıtay … H.D. tarafından verilen kararlarda kayıp-kaçak bedelinin istenmesi mümkün olduğundan, davanın açıldığı tarih itibarıyla haklılık durumu ve davadan sonra yapılan ve yürürlüğe giren kanun değişikliği karşısında, davacı tarafın yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerektiği kanaatine varılarak bu yönde aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. Aynı şekilde 6719 sayılı kanunla yapılan değişiklik sonrası dava tarihindeki hükümler ve Yargıtay uygulaması dikkate alınarak davacının dava açılmasına zorlandığı kanaatine varıldığından vekalet ücreti yönünden de davalı vekili hakkında karar verilmemiş, dava tarihi itibari ile haklı olan davacı lehine vekalet ücreti takdir olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 35,90 TL karar harcından peşin alınan 29,20 TL’nin mahsubu ile geri kalan 6,70 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacının yaptığı peşin harç gideri 29,20 TL, tebligat ve posta gideri 103,00 TL olmak üzere toplam 132,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-6719 sayılı kanunla yapılan değişiklik sonrası dava tarihindeki hükümler ve Yargıtay uygulaması dikkate alınarak davacının dava açılmasına zorlandığı kanaatine varıldığından davalı lehine vekalet ücreti hususunda karar verilmesine yer olmadığına,
5- Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-HMK.120 maddesi gereğince; taraflarınca yatırılan gider avansı ile varsa delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yanlara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.
Katip …
Hakim …