Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/166 E. 2019/688 K. 09.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2016/166 Esas
KARAR NO: 2019/688

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 15/02/2016
KARAR TARİHİ: 09/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Sitesi’nin apartman görevlisi / kapıcısı olduğunu, davalı tarafça bahsi geçen siteye kömür satışı gerçekleştirildiğini ve satış neticesinde apartman sakini olan dava dışı…’nın davalıya her biri 875,00-USD olan 5 adet bono verildiğini, bonolar üzerinde müvekkiline ait hiçbir kayıt ve imza olmamasına rağmen davalı tarafça bonoların müvekkili aleyhine icra takibine konu edildiğini belirterek davanın kabulü ile müvekkilinin İstanbul … İcra Dairesinin… Esas sayılı icra dosyasına konu takip yönünden borçlu olmadığının tespitine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya ve takibe konu senetlerin davacı tarafından cirolanarak müvekkiline verildiğini, davacının senetlerden bizzat sorumlu olduğunu, ayrıca davacı ile dava dışı…’nın senetleri koşulsuz/şartsız ödeyeceklerini beyan ettiklerini belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasının yapılan incelemesinde; alacaklının …., borçluların … ve… olduğu, alacaklı tarafından 875,00 USD bedelli 15/11/2012 vade tarihli, 875,00 USD bedelli 15/12/2012 vade tarihli, 875,00 USD bedelli 15/01/2013 vade tarihli üç adet senet nedeniyle işlemiş faiz ile birlikte toplam 2.933,36 USD üzerinden takip başlatıldığı anlaşılmıştır.
İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin…Esas sayılı dosyasının yapılan incelemesinde ise tarafların dosyamız tarafları ile aynı olduğu, davanın İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu senet nedeniyle menfi tespit istemine ilişkin olduğu ve dava konusu dosyamız dava konusu ile aynı olmakla birlikte senedin farklı olduğu, yapılan yargılama neticesinde İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin… Esas sayılı dosyası kapsamında yapılan bilirkişi incelemesinde; davaya konu 25.150 USD bedelli senedin, dava dışı …Blok’un, davalı taraftan almış olduğu kömürden doğan borcu için düzenlenmiş olduğu, inceleme için defter ibraz edilmediği, incelemenin dosyaya ibraz olunan belgeler üzerinden yapıldığı, yapılan incelemelere göre senedin vade tarihi ve takip tarihi itibarı ile davalı tarafın dava dışı …’tan 34.465.USD alacaklı olduğu, davacının hile iddiasının ve davalı tarafın beyaza imza, aval verenin sorumluluğuna ilişkin iddialarının takdirinin mahkemeye ait olduğu, senedin borç doğurduğu kabul edildiği takdirde 19/09/2014 takip tarihi itibarı ile işlemiş faizin 79,24.USD olduğu yönünde görüş ve kanaat sunulmuştur.
İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin… Esas sayılı dosyası kapsamında tanık olarak dinlenen …’ün “2012-2013 yılında ben … Sitesinde yöneticilik yaptım, … oradan bilirim, kendisi kapıcıdır, ben de yöneticilik yaptığım dönemde, davalı firma ile yönetim adına apartmama kömür alımı konusunda anlaşma yaptık, kömür teslim edildiğinde irsaliye ve faturanın yanında teslim anında sözleşme ve altında aynı kağıt içinde senet olacak şekilde senette bulunan belge bana imzalatılmak istendiğinde ben kabul etmemiştim, sanırım benden önceki yönetici kapıcıya bu yönde imzalarsın diye beyanda bulunduğundan dolayı kapıcı kömürün teslim alındığına dair delil olsun deyi imzaladığını bilahare öğrendim, senet imzalanırken ben yanında değildim, apartmanın davalıya olan tüm kömür borcu ödendi, benden önceki yönetici …’ın davalı ile yapılmış olan sözleşmeden kaynaklanan yanlış hatırlamıyorsam 7.000,00TL lik bir borç kalmıştı, o borcu da eski yönetici Serkan üstlendi, kendi aralarında anlaştılar diye biliyorum, zira ben ona şahidim, bunun dışında yönetimin davalıya her hangi bir kömür borcu kalmamıştır, kapıcının da davalıdan kendi şahsı adına bir kömür aldığını düşünmüyorum, senet imzalanmış ise bu şekilde imzalanmış diye biliyorum, bunu haricinde kömür şirketi ile davacı arasında bir alacak ilişkisine girilip girilmediğini bilmiyorum, ancak girdiklerini de zannetmiyorum, bu hususu yani davalı ile olan yönetimin borç ve diğer hususları karar defterine bağladık ve kat malikleri de karar defterini imzaladı.”şeklinde beyan sunduğu anlaşılmış, dava konusunun aynı olması sebebiyle tanık yeniden Mahkememizce dinlenmemiş olup, beyanları dosyamız kapsamına alınmıştır.
Mahkememizce Yalova Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılarak davacı tanığı …’un beyanının alınması istenilmiş olup, tanık “… bizim kapıcımızdı, davalı şirketi tanımıyorum, … isimli şahsı da tanımıyorum, ben 2011 Haziran ayında … sitesinde oturmaya başladım, apartman toplantısı yapıldı, toplantıya katıldım, toplantı da bir kargaşa çıktı, 15.000,00 TL kömür parasının kömür dağıtan şirkete hesaplarında açık olduğu söylendi, kömür parasının kapıcı … tarafından toplandığı, bu açıktan da kendisinin sorumlu olacağı, işten çıkartılmasını ve bu paranında kıdem tazminatına sayılmasını söylediler, bende kapıcıyı tanımadığımı ancak kapıcının kaç yıldır sitede görev yaptığını sordum, onlar da bana 1 yıl dediler, peki böyle bir şey yapar mı diye sorduğumda, aslında yapmaz, dediler, bende daha sonra kendim de inşaat mühendisi olduğumdan ve bu hesaplardan anladığımdan hesapları çıkarttırdım,… ile hesap kontrolü yaptım, kömür ödemelerinin bir kısmını Türk lirası bir kısmını da dolar ile aldıklarını, bazı apartman sakinlerinin yakıt masrafını ödemediğini, toplanan paralar ile elektirik, su paralarını ödediğini tespit ettik, ancak benim davaya konu bonolar ile herhangi bir ilgim yoktur, apartman görevlisine ödenecek miktarı da tespit ettik, borcu da tespit ettik daha sonra belgeleri yönetime teslim ettik ve ben daha sonra oradan ayrıldım, başkaca da bilgim yoktur.” şeklinde beyan sunmuştur.
Davaya konu bononun keşidecisinin…, lehtarının … Şti olduğu, bononun ön yüzünde sadece keşideci…’ya atfen atılmış iki adet imzanın yer aldığı, bononun arka yüzünde ise …Şti’nin herhangi bir kaşesi yer almaksızın “…” kaşesi ile davacı … Uygun’un isim ve imzasının yer aldığı belirlenmiştir.
Davacının … Blok’da kapıcı olduğu taraflar arasında ihtilafsız olup, gelen kayıtlar ve dosya kapsamında yer alan tanık ifadeleri ile de sabittir. Davacının kömür teslimi nedeniyle söz konusu belgeyi imzaladığını beyan ettiği, davalının ise sitenin kömür borçları nedeniyle dava konusu bononun davacı tarafından imzalandığını iddia ettiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle taraflar arasındaki ihtilaf söz konusu bononun davacı tarafından kömür borcuna istinaden imzalanıp imzalanmadığı noktasında toplanmaktadır. Yukarıda da belirtildiği gibi dava ve takibe konu bononun keşidecisinin…, lehtarının …Şti olduğu, bononun ön yüzünde kefil/avalist olarak … Blok Yönetimi ya da davacının yer almadığı, bononun bu şekilde davalı şirkete verilmesine rağmen arka yüzünde ise … Şti’nin herhangi bir kaşesi yer almaksızın “…” kaşesi ile davacı … Uygun’un isim ve imzasının bulunduğu, bu durumda bononun arkasında yer alan imzanın bono imzalama gayesi ile atıldığının kabulü halinde ciro mahiyetinde olduğu ancak önceki ciranta … Şti olmasına rağmen bononun arka yüzünde bu şirkete ait bir kaşenin ise yer almadığı, yani takip dayanağı bonoda lehtar davalı şirket olmasına rağmen bono arkasında cirosunun bulunmadığı görülmüştür.
6102 sayılı TTK 778/1 maddesi yollaması ile poliçelerin cirosuna ilişkin 681 ilâ 690 hükümleri incelendiğinde; TTK 681 maddesinde; “Her poliçe açıkça emre yazılı olmasa da ciro ve zilyetliğin geçirilmesi yoluyla devredilebilir. Düzenleyen, poliçeye “emre yazılı değildir” ibaresini veya aynı anlamı ifade eden bir kaydı koymuşsa, poliçe ancak alacağın temliki yoluyla devrolunabilir ve bu devir alacağın temlikinin hukuki sonuçlarını doğurur. Ciro, poliçeyi kabul etmiş olsun veya olmasın muhataba, düzenleyene veya poliçeyle borç altına girmiş olanlardan herhangi birine yapılabilir. Bu kimseler poliçeyi yeniden ciro edebilirler.”, TTK 682 maddesinde; “Cironun kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Cironun bağlı tutulduğu her şart yazılmamış sayılır. Kısmi ciro batıldır. Hamiline ciro beyaz ciro hükmündedir.”, TTK 683 maddesinde; “Cironun poliçe veya poliçeye bağlı olan ve “alonj” denilen bir kâğıt üzerine yazılması ve ciranta tarafından imzalanması gerekir. Lehine ciro yapılan kişinin ciroda gösterilmesine gerek olmadığı gibi, ciro, cirantanın sadece imzasından ibaret olabilir. Bu şekildeki cirolara “beyaz ciro” denir. Beyaz cironun poliçenin arkasına veya alonj üzerine yazılması gerekir.”, TTK 684 maddesinde; “Ciro ve zilyetliğin geçirilmesi ile poliçeden doğan bütün haklar devrolunur. Ciro beyaz ciro ise hamil; Ciroyu kendi adına veya diğer bir kişi adına doldurabilir, Poliçeyi yeniden beyaz olarak veya diğer belirli bir kişiye tekrar ciro edebilir, Beyaz ciroyu doldurmaksızın ve poliçeyi tekrar ciro etmeksizin poliçeyi başka bir kişiye verebilir.” TTK 686 maddesinde; “Bir poliçeyi elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa da kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde, yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar bu hususta yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse son ciroyu imzalayan kişi, poliçeyi beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır…” hükümleri yer almaktadır.
6102 sayılı TTK’nun 778. maddesinin göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 681. maddesi gereğince kambiyo senedi niteliğinde olan bonodaki hakkın devri ancak ciro ve teslim yolu ile mümkündür. Aynı Kanun’un 686. maddesi gereğince, bonoyu elinde bulunduran kimsenin hak sahibi olabilmesi için fiili zilyetliği yeterli olmayıp, aynı zamanda hakkını müteselsil ve birbirine bağlı cirolarla tevsik etmesi gerekir. Bonoda ilk cironun lehtara ait olması zorunludur. Ciroların birbirine bağlı olması, ilk cironun lehtar tarafından yapılmasıyla mümkündür. İlk ciro lehtara ait değilse, ciro zinciri düzensiz demektir. Ancak lehtarın cirosundan sonra senedi devralan hamiller yetkili hamil olurlar. Yani ilk cironun lehtara ait olması zorunlu olduğundan, lehtarın cirosu olmaksızın yapılan cirolar geçersiz olup, geçerli bir ciro bulunmamaktadır. Davaya konu senet metnine göre; davalı lehtar olup, kendisinin senet arkasında bir cirosu bulunmamakta, senet arkasında ilk ciro olarak “…” kaşesi altında davacı … Uygun’un isim ve imzası yer almakta, bu imzanın ardından ise davalı şirketin kaşesi yer almaktadır. Lehtar olan davalı şirketin cirosu olmaksızın yapılan cirolar geçersiz olup, geçerli bir ciro olmadığından senet arkasında cirosu bulunan davacıyı ise lehtarın takip hakkı yoktur. Lehtarın cirosundan önce başka ciro yapılması halinde, daha sonra lehtarın cirosunun bulunması durumunda, lehtarın cirosundan önceki cirolar yok sayılır. Lehtarın cirosundan sonra senedi devralan hamiller, yetkili hamil olurlar. Ancak cirosu yok sayılanlar yönünden takip hakları bulunmaz. Bu durumda davaya konu bonoda düzgün ciro silsilesinin olmadığı sabittir. Diğer yandan gerek tanık beyanları gerek taraf açıklamaları değerlendirildiğinde, dava konusu bononun ise Beyaz İnci Kent Sitesinin, davacı şirketten kömür alımı nedeniyle düzenlendiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafın ise söz konusu sitede kapıcı olduğu, davalı şirket ile bir ilişkisinin bulunmadığı, asıl borçlunun … Sitesi olduğu ve bu hususun davalı tarafın da kabulünde olduğu, ayrıca davacı isminin “…” kaşesi altında yazılarak imzalandığı hususu da değerlendirildiğinde; davacının bu belgeyi kömür teslimi nedeniyle imzaladığı yönündeki iddialarının da yerinde olduğu vicdani kanaatine varıldığından, tüm açıklamalar ışığında davacının takibe konu bono nedeniyle borçlu olmadığı kanaati ile davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Davalının takipte haksız ve kötüniyetli olduğu kanaatine varıldığından takip tarihi itibariyle alacağın %20 oranında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

H Ü K Ü M :
1-Davanın KABULÜ ile davacının İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyası nedeniyle BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Alacağın takip tarihindeki Türk Lirası karşılığı olan 6.884,60-TL’nin %20’si oranında hesap edilen 1.376,92-TL tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Alınması gerekli 1.148,38-TL karar ve ilam harcından 147,97-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 1.000,41-TL eksik harcın davalıdan alınmasına,
4-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 181,47-TL yargılama gideri ile yargılama aşamasında yapılan 132,00-TL masraf olmak üzere toplam 313,47-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
6-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Dair, tarafların yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)

BU EVRAK 5070 SAYILI KANUN GEREĞİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞTIR