Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/154 E. 2020/37 K. 21.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/154 Esas
KARAR NO : 2020/37

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 01/09/2015
KARAR TARİHİ : 21/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 23/06/2007 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı çekici ve … plaka sayılı aracı ile seyir halinde iken kontrolsüz olarak dönüş yapması sebebiyle müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarptığını ve trafik kazası olduğunu, kaza sonucunda müvekkilinin yaralandığını, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 20/01/2009 tarihli raporuna göre …’un tam kusurlu olduğu müvekkilinin ise kusursuz olduğunu bildirdiğini, İslahiye Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasına sunulan Adli Tıp Ana Bilim Dalı’nın 22/05/2014 tarihli raporuna göre müvekkilinin meslekte kazanma gücünden azalma oranının %85 ve kalıcı olduğunu belirttiğini, müvekkilinin ömür boyu bakıma muhtaç olarak yaşayacağını, müvekkilinin brüt asgari ücret kadar bir ödeme yaparak bakıcı çalıştıracağı kabul edilerek maddi zararının giderilmesi gerektiğini, müvekkiline çarpan aracın kaza tarihinde davalı sigorta şirketine… numaralı poliçeyle zorunlu mali mesuliyet sigorta kapsamında sigortalı olduğunu belirterek davanın kabulüne, 1.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında sunmuş olduğu dilekçesi ile talebini 60.000,00 TL olarak ıslah etmiştir.

CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, davacı tarafından alınan ibraname-feragatname gereği huzurdaki davanın reddinin gerektiğini, davanın yetkisiz yerde açılmış olduğundan yetki yönünden reddinin gerektiğini, huzurdaki davanın Ticaret Mahkemesinin görevleri içinden yer almamakta olup reddinin gerektiğini, ömür boyu bakıcı gideri tazminatı sürekli sakatlık teminatına dahil olduğunu, eğer bakıcı hizmeti bir aile üyesi tarafından veriliyorsa bu hizmetin ücreti devlet tarafından ödendiğinden reddinin gerektiğini, davacı tarafa sürekli sakatlık tazminatı teminatının tamamının ödendiğini belirterek davanın reddine, yargılama giderinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava dilekçeleri, cevap dilekçeleri ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Dava, trafik kazası nedeniyle bakıcı gideri tazminatı istemine ilişkindir.
Kaza tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 41. maddesinde (6098 sayılı TBK’nun 49. md.) haksız fiil tanımlanmış, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60.maddesinde de (TBK’nun değişik 72. md.) tazminat taleplerine ilişkin zamanaşımı süreleri düzenlenmiştir. Yasal düzenlemeye göre haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine (TBK’nun 72. maddesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüştür) tabi bulunduğu belirtilmiştir. Ancak tazminatın, ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğması halinde ceza zamanaşımı uygulanacağı belirtilmiş ve üç türlü zamanaşımı öngörülmüştür. İlki zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren başlayan 1 yıllık (6098 sayılı TBK’nun 72.maddsi uyarınca 2 yıllık) zamanaşımı süresi olup, kısa süreli zamanaşımı denilen bu düzenlemeye göre sürenin başlangıcı zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsü olan kişiyi öğrenmesi halinde başlamaktadır. İkincisi uzun süreli zamanaşımıdır ve tazminat istemi her halde eylemin gerçekleştiği tarihten itibaren 10 yılın geçmesi ile zamanaşımına uğrar. Burada 10 yıllık sürenin başlangıç anı, zarar verici eylemin gerçekleştiği tarihtir. Üçüncü süre ise zarara neden olan eylemin, aynı zamanda ceza kanunları uyarınca suç teşkil eden bir eylemi oluşturması ve bu eylem için ceza kanunlarının öngördüğü zamanaşımı süresinin daha uzun bir süre olması halinde uygulanacak olan ceza zamanaşımı süresidir. Ceza zamanaşımı süresinin başlangıç anı da zarar verici eylemin gerçekleştiği tarihtir. 2918 sayılı KTK’nun 109/1.maddesinde ise “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu düzenleme ile ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesi sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış yani ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturması yeterli görülmüş, bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu ise aranmamıştır.
Bu kapsamda olay değerlendirildiğinde; kaza 23/06/2007 tarihinde gerçekleşmiş, dava 01/09/2015 tarihinde açılmıştır. Dava konusu eylem kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 Sayılı TCK’nın 89.maddesinde düzenlenen taksirle yaralama suçunu oluşturmaktadır. Davaya konu eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresi 8 yıl olup, davanın ise kaza 23/06/2007 tarihinde gerçekleşmiş olmasına ve 8 yıllık ceza zamanaşımı süresi 23/06/2015 tarihinde dolmuş olmasına rağmen 01/09/2015 tarihinde açıldığı ve davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde zamanaşımı itirazında bulunulduğu tespit edilmiş olmakla, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

H Ü K Ü M :
1-Davanın ZAMANAŞIMI NEDENİYLE REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 27,70 TL harç ile ıslah harcı 1.300,00 TL’nin toplamı olan 1.327,70 TL’den mahsubu ile bakiye 1.273,30 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
5-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve taktir olunan 8.600,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine,

Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip
e-imza

Hakim
e-imza

BU EVRAK 5070 SAYILI KANUN GEREĞİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞTIR