Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1255 E. 2019/139 K. 18.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1255 Esas
KARAR NO : 2019/139
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 21/12/2016
KARAR TARİHİ: 18/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirket tarafından LPG dolumu yapılan üçüncü kişiye ait … plakalı kara tankerinin 06.08.2005 tarihinde…mevkiinde ölümlü-yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasına karışmış olduğunu, trafik kazasında 19 kişinin hayatını kaybettiğini, ölenlerin yakınları tarafından maddi ve manevi tazminat talepli davalar açıldığını, davalı şirket nezdinde müvekkili lehine düzenlenen… poliçe numaralı 3. Şahıs mali sigorta poliçesi ile … poliçe numaralı tehlikeli maddeler zorunlu sorumluluk sigorta poliçeleri bulunduğunu, davalı sigorta şirketinin anılan trafik kazası nedeniyle hasar dosyası açtığını, trafik kazası nedeniyle müvekkili aleyhine açılan davaların bir kısmının Yargıtay onamasından geçtiğini ve mahkeme kararıyla belirlenen ve icra takibine konu edilen tazminat tutarlarının davacılarına ödendiğini, müvekkili tarafından 5.406.525,57 TL toplam ödeme yapıldığını, müvekkili şirketin yapmış olduğu ödemeyi davalı sigorta şirketinden…poliçe numaralı tehlikeli maddeler zorunlu sorumluluk sigorta poliçesi,… poliçe numaralı 3. Şahıs mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında, …Noterliği 26.07.2016 tarih… yevmiye sayılı ihtarnamesi ile talep edildiğini, ihtarnamenin davalı sigorta şirketine 28.07.2016 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı sigorta şirketinin…Noterliği 10.10.2016 tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile trafik kazasında müvekkilinin %25 kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusuru kadar ödeme yapıldığı gerekçesiyle talebin %25’i olan 1.558.352,46 TL’lik kısmını kabul ederek ödendiğinin cevaben bildirildiğini, müvekkili şirketçe davalı sigorta şirketine 3. Şahıs mali mesuliyet poliçelerinin tehlikeli maddeler zorunlu mali sorumluluk poliçesinin tamamlayıcısı olduğunu ve kusura bakılmaksızın ödeme yapılması gerektiğini, davalı sigorta şirketinin müvekkilinin ödediği kısmın bakiyesini ödememesi üzerine 04.11.2016 tarihinde İstanbul …İcra Müdürlüğü… esas sayılı dosyası ile aleyhine ilamsız icra takibine geçtiğini, davalı sigorta şirketinin takibe itiraz ettiğini, haksız ve kötü niyetli olarak takibi durdurduğunu, açıklanan nedenlerle borçlunun haksız ve dayanaksız tüm itirazlarının kaldırılmasına, takibin devamına, haksız itiraz sebebiyle %20’den aşağı olmamak üzere davalı borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı borçluya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: … numaralı tehlikeli maddeler zorunlu sorumluluk sigorta poliçesinin davaya konu talebi teminat altına almadığını, ilgili poliçenin tarife ve talimatları dikkate alındığında üretim-depolama ile taşıma işinin ayrı ayrı değerlendirildiğini, kazaya karışan aracın davacıya ait olmadığını, bu araca ait tehlikeli maddeler zorunlu sorumluluk poliçesi tespit edilemediğini, zorunlu sorumluluk sigorta poliçesinin de taşıma işini kapsamadığını, sadece üretim ve depolama tesislerine yönelik olarak düzenlendiğini, müvekkili sigorta şirketinin davacı/sigortalının nihai sorumlu olduğu miktar ile sınırlı olarak sorumlu olduğunu, müvekkili şirket tarafından 1.558.352,46 TL’nin davacıya ödendiğini, alacağın likit olmadığı nedenle icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, açıklanan nedenlerle; müvekkili şirketin poliçe kapsamında sigortalısının nihai sorumlu olduğu tazminat bedelini ödemiş olduğundan haksız davanın reddine, alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, haksız ve kötü niyetli icra takibi nedeniyle davalı müvekkili şirket lehine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Mahkememizde açılan dava: İİK.nun 67 maddesi gereğince itirazın iptali davasıdır.
Dosyamıza getirtilen İstanbul …İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine toplam 3.632,703,68-TL üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, İİK.67 maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
İddia, savunma, toplanan deliller, poliçe hükümleri, ödemeler incelenerek temerrüt ve faiz tartışılıp davacının var ise alacağının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişiler mahkememize sundukları raporda, davacının sorumluluk sigortası güvencesinde ticari faaliyetini yürütürken meydana gelen trafik kazası sebebi ile katlandığı tazminat ödemelerini, sorumluluk sigortacısı davalıya yansıtabileceği, davacının kusur oranı veya kusursuzluğuna bakılmaksızın, davacının sorumlu tutulacağı tazminat riskleri bakımından sorumluluk sigortası yaptırdığı, davacının müteselsil sorumluluk kapsamında ödemek durumunda kaldığı tüm tazminatı sigorta poliçesi şartları ve muafiyet hükümleri ile poliçe limitleri gözetilerek davalının karşılaması gerektiği, davacının icra takibine konu asıl alacak ve işlemiş faizi bakımından talebinin dosya kapsamına uygun olduğu, 3.533.099,32 TL asıl alacak ve 99.604,36 TL işlemiş faiz olmak üzere 3.632.703,68 TL’nin davalı tarafından ödenmesi gerektiği, Kusur, zarar, sorumluluk ve tazminat bakımından yargılamayı gerektiren dosya kapsamı gözetilerek inkar ve kötüniyet tazminatı taleplerinin mahkemece değerlendirilmesi gerektiği hususları rapor olunmuştur.
Davalı vekilince 13.02.2019 tarihinde mahkememize uzman görüşü adı altında … Üniversitesi Hukuk Fakültesi Deniz Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. … imzasından çıkmış 6 sayfalık mütala dosyaya sunulmuştur. Sunulan mütalada mütalayı sunan…tarafından hukuki sorun olarak taraflar arasındaki uyuşmazlıktaki hukuki sorunun mali mesuliyet sigortasında tazminat ödemiş olan sigorta ettiren/sigortalı, sigorta sözleşmelerine dayanarak teminat tutarları kapsamında sigorta şirketinden ödediği tazminatın tümünü mü yoksa sadece kendi kusuruna denk gelen kısmının tazminini mi talep edebileceği şeklinde tespitte bulunduğu, sigorta sözleşmelerinin ihtiyaçlarını karşılanmasına yönelik olarak zarar sigortası ve meblağ sigortası şeklinde iki ana başlığa ayrıldığı, zarar sigortasının aktif ve pasif sigortası altında 2 başlığa ayrıldığı, derdest uyuşmazlık konusu olan mali mesuliyet sigortasının, bu tasnif içerisinde zarar sigortalısı kısmının bir pasif sigorta olarak nitelendirdiği, zira mali mesuliyet sigortasında amacın sigorta ettiren ve/veya sigortalının mal varlığının pasifinde ortaya çıkacak azalmayı teminat aldığını, TTK 1473.maddesinde “sigortacı, sorumluluk sigortası ile sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içerisinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene sigorta sözleşmesinde ön görülen miktara kadar tazminat öder.” hükmündeki düzenlemenin emredici olmadığı, burada süre ve himaye bakımından tarafların maddenin aksine düzenlemeleri genel ve özel şartlar ile öngörebileceklerini ve söz konusu maddenin lafzı dikkate alındığında sigorta şirketinin tazminat yükümlülüğünün sigorta ettiren/sigortalının ödediği tazminattan değil, onun sorumluluğundan doğduğunun açık bir biçimde anlaşıldığı, mali mesuliyet sigortasının taraflarının, sigorta şirketinin himayeyi sağlayan taraf, onun karşısında prim ödeme borcunun altına girenin ise sigorta ettiren olduğu, sigorta sözleşmesinin öznesini oluşturan sorumluluğu bu sözleşme ile güvenceye alınan kişi ise sigortalı olarak nitelendirildiğini ve mali mesuliyet sigortası sözleşmelerinde sigorta ettiren ile sigortalının aynı kişi olmak zorunda olmadığını, birden çok zarar verenin bulunması durumunda sigorta şirketinin, sigorta sözleşmesi tarafları ve ilgilileri dışında üçüncü kişilere karşı sorumluluğunun; sigorta teminat tutarı kapsamında ortaya çıkan zararı tazmin etme yükümlülüğü olduğunu ve sigorta şirketinin sigorta ettiren/sigortalısını tazminat borcundan kurtarma yükümlülüğü sigorta ettiren/sigortalıya değil; sigorta sözleşmesine taraf olmayan 3.kişilere karşı bir yükümlülük ve iş bu TTK 1476 maddesindeki düzenlemenin kesinleşmiş tazminatı ödeme borcunun da bu 3.kişilere karşı hüküm ifade edeceğinin kabulü gerekeceğini, mahkeme önündeki dava dikkate alındığında da öncelikle sigorta şirketinden talepte bulunan davacının sigortalı veya zarar gören 3.kişi değil sigorta sözleşmesinin karşı tarafı olan sigorta ettiren olduğunun göz önünde bulundurulması ve derdest uyuşmazlık açısından sigorta ettiren ile sigortalının aynı kişi olduğunu, dolayısıyla derdest uyuşmazlıkla mali mesuliyet sigorta sözleşmesindeki her türlü özel şart ve durum; sigorta ettiren sıfatına haiz davacıya karşı sigorta şirketi tarafından ileri sürülebileceğini belirtmiştir. Bu nedenle dava dosyasına sunulmuş olan 3.şahıs mali sorumluluk sigorta poliçesi altındaki özel koşullar incelendiğinde; teminat kapsamı başlığı altındaki 3 numaralı fıkrada ” ayrıca mülkiyeti sigortalıya ait olan veya sigortalı tarafından kiralanan kara ve deniz taşımasında kullanılan vasıtalar ile sigortalının personelinin kullanımına verilen vasıtaların kullanımları esnasında 3. Şahıslara verebileceği bedeni ve maddi zararlar nedeniyle oluşabilecek hukuki sorumluluğu ve yine sigortalının eylemlerinden sorumlu olduğu personeli, nakliyecileri, bayileri ve bunların talimatı ile iş yapan elemanların mesleki faaliyetlerinin icrası sırasında 3.şahıslara verebilecekleri zarar ile…. Oluşabilecek zararlardan sigortalıya terettüp edecek mali ve hukuki sorumluluğu teminat altına almaktadır.” şeklindeki düzenleme dikkate alındığında sigorta şirketinin sigorta ettiren/sigortalı sıfatına haiz davacıya karşı tazmin yükümlülüğünün herşeyden önce iş bu özel şart kapsamında sadece davacının kusuru oranında olacağının kabul edilmesi şeklinde himayenin ancak kusur miktarı kadar olacağı, bakiye talebin hukuka uygun olmadığı, itirazın yerinde olduğunu mütala etmiştir.
Taraflar arasındaki ihtilaf, davacının poliçeden kaynaklı olarak davalıdan talep edebileceği alacağının olup olmadığı, varsa alacak miktarı, davalının sorumluluğunun davacıya ait kusur ile sınırlı olup olmadığı ve alacağın likit olup olmadığı, keza davacının kötü niyetli olup olmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgeler, davacı tarafın iddiası, davalı tarafın savunması, icra dosyası, taraflar arasındaki poliçeler ve dosya ekleri ile alınan bilirkişi raporları ve davalı tarafça sunulan uzman görüşü uyarınca yapılan inceleme sonucunda davacının davasının kısmen kabulüne ve kabul edilen kısım yönünden %20 oranında inkar tazminatına, reddedilen kısımlar yönünden ise şartlar oluşmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı ile davalı arasında hem zorunlu tehlikeli maddeler sigortası, hem de ihtiyari olan 3.şahıs mali mesuliyet sigortası poliçesi düzenlenmiştir. Davacı, 3. Şahıs mali mesuliyet poliçesinde yer alan grup şirketlerinden olup, riziko, poliçe teminat süresinde meydana gelmiştir.
Tehlikeli maddeler zorunlu mali mesuliyet sigortası ile davacıya ait ya üretim depolarına toptan satış ile ilgili ya da tehlikeli maddelerin taşınması ve/veya dağıtımına yönelik kara yoluyla taşıma işleri için veya aynı anda her ikisi için teminat öngördüğü görülmüştür.
Meydana gelen kazanın davacının işyerinde olmadığı, nakliyenin yapıldığı aracın davacıya ait olmadığı ve plakası önceden bildirmiş olduğuna dair davacının bir iddia ve ispat vasıtası sunmadığı ve davalının cevap dilekçesi üzerine 2., cevaba cevap dilekçesi ile davasını 3. Şahıs mali mesuliyet sigorta poliçesine dayandırdığı ve kazanın bu poliçe teminat süresi içinde gerçekleştiği ve teminat kapsamında kaldığı zira kesinleşen mahkeme kararları ile bunun sabit olduğu ve davalının cebri icra tehdidi altında ödeme yaptığı, davalının tazminat talep edenler tarafından hem sigortalı dosyamız davacısına, hem de sigortacı dosyamız davalısına bu davaları yöneltebilecekleri ve her ikisini diğer sorumlularla birlikte müteselsil sorumlu konumunda olduğu ve müteselsil sorumluların iç ilişkide birbirinin kusuru ve ödeme miktarı üzerinden rücu imkanı varken davacının davalı olmadan diğer dava dışı sorumlularla birlikte muhatap olduğu davalarda müteselsil sorumluluk çerçevesinde verilen maddi ve manevi tazminat davalarındaki aleyhlerine olan kararların kesinleştiği ve icra tehdidi altında ödemelerini davacının yapmış olduğu ve davacının kendi riskini sigorta eden sigortacısına karşı sözleşmeden(poliçeden) kaynaklı rücuen alacak talebinde bulunduğu, buna göre de davalının bu talebi karşılaması gerektiği ve bunu karşılarken de davacının poliçe teminat miktarı içinde kalan miktarı ile sınırlı olarak ödemekle yükümlü olduğu ancak bu ödemesinin savunmasında dile getirdiği gibi davacının kusuru ile sınırlı olarak değil davacı müteselsil sorumluluk hükümleri uyarınca tazminat ödemiş olduğundan sigortalısına halefen, sigortalısı davacıya ödeme yapması sonrasında kendisinin dava dışı diğer sorumlulara, müteselsil sorumlu olanların her birine iç ilişkide gözetilmesi gereken kusurları oranında(kendi kusuru sayılan, sigortalısı davacının kusuru dışında kalan) rücu etme hakkını davacı ödeme yaptıktan sonra kullanması gerektiğine kanaat getirilmiştir.
Davalı tarafın, davaya cevap dilekçesinde ve bilirkişi raporuna karşı sunduğu beyanlarında dile getirdiği sadece davacı kusuru ile sorumlu olduğu yönündeki savunmalarına verilen mahkeme kararları uyarınca 6102 sayılı yasanın 1473 ve 1477 maddeleri gereği yerinde görülmediğinden bu yöndeki savunmalarına itibar edilmemiştir. Yine davalı tarafın dosyaya sunduğu dayandığı Yargıtay içtihatında ise açıkça kusur oranında talep olduğundan yani müteselsil sorumluluk hükümlerine göre talep bulunmadığından mahkememiz dava dosyasına emsal oluşturmadığına ve davalının bu yöndeki savunmasının da alınmaması gerektiğine kanaat getirilmiştir.
Bilirkişi tarafından sunulan raporda davacının davalıdan talep edebileceği asıl alacak miktarına ilişkin olarak davacının daha önce almış olduğu kusuruna denk gelen ödeme miktarı ve poliçedeki %10 muafiyet düşüldükten sonra bakiye daha fazla bir talepte bulunabilecekken daha az olarak 3.533.099,32 TL’lik asıl alacak talebinin yaptığı ödemeler uyarınca yerinde olduğu, bilirkişilerin bu kısma ilişkin taleplerinde herhangi bir yanlışlık olmadığı, ancak bilirkişilerin işlemiş faiz kısımlarına ilişkin taleplerin yanlış değerlendirme sonucunda fazla belirlenmiş olduğu, bu fazlalığın da temerrüt tarihinden kaynaklandığı ve buna göre de mahkememizce temerrüt tarihini dosyadaki mevcut bilgi ve belgeler uyarınca tespit edilebiliyor olması nedeniyle temerrüt tarihi itibariyle asıl alacak üzerinden takip tarihine kadar işlemiş faiz hesabının da yapılabileceğine kanaat getirilmiş, işlemi dört işlem gerektirmesi nedeniyle de ek rapor alınmasına gerek görülmemiş ve hesaplama mahkememizce yapılmıştır.
Davacı tarafça, davalı tarafa daha önce Beyoğlu 54. Noterliği 26.07.2016 tarih 3546 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 7 iş günü içinde ödeme ihtarında bulunduğu, bu ihtarın davalıya 28.07.2016 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu, buna göre 7 iş günü sonrası olan 09.08.2016 tarihinde davalının temerrüdünün oluştuğu ve talep edilen 3.533.099,32 TL’ye takip tarihi olan 04.11.2016 tarihine kadar işleyen 88 günlük süre içerisinde(88 gün x %10.50 faiz / 36.000 =) 89.652,39 TL davacının davalıdan işlemiş faiz talep edebileceği, buna göre bu kısma ilişkin davalı itirazının haksız olduğu ve davacının ana para ile birlikte işlemiş faiz yönünden bu kısma ilişkin davasının kabulüne, fazlaya ilişkin işlemiş faiz talebinin ise reddine karar vermek gerekmiş ve bu nedenle de davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacının alacağının kesinleşmiş mahkeme kararı ve akabindeki cebri icra tahsilatlarına ilişkin olması nedeniyle likit olduğuna kanaat getirilmiş ve kabul edilen işlemiş faiz dahil 3.622.751,71 TL üzerinden takdiren %20 oranında hesaplanan 724.550,34 TL inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının reddedilen kısma ilişkin olarak davalının talep ettiği kötü niyet tazminatı yönünden ise açıkça davacının kötü niyetinin iddia ve ispat edilememiş olması nedeniyle şartları oluşmadığından davalının bu yöndeki talebinin de reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının kısmen kabulü ile davalının İst. … İcra Müd. … dosyasındaki 3.533.099,32 TL asıl, 89.652,39 TL işlemiş faiz olmak üzere 3.622.751,71 TL’ye ilişkin itirazın iptali ile bu kısma ilişkin takibin aynı şartlarla devamına, fazlaya istemin reddine,
2-Kabul edilen dava değeri 3.622.751,71 TL üzerinden takdiren %20 oranında hesaplanan 724.550,34 TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Reddedilen kısım yönünden şartları oluşmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 247.470,17 TL karar harcından peşin alınan 43.873,98 TL ‘nin mahsubu ile geri kalan 203.596,19 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Davacının yaptığı 50.045,98-TL yargılama giderinden red ve kabul oranına göre hesaplanan 49.908,88-TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5- Kabul edilen dava değeri yönünden, davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 101.427,52 TL vekalet ücreti takdirine, bunun davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Reddedilen kısım yönünden davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 2.725,00 TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Taraflarca peşin yatırılıp bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
Başkan
Üye
Üye
Katip

HARÇ BEYANI / YARGILAMA GİDERİ /
247.470,17 TL İ.H 43.907,48 TL İlk masraf
43.873,98 TL P.H / 6.000,00 TL Bilirkişi ücreti
203.596,19 TL Bakiye harç 138,50 TL Tebligat gideri
50.045,98 TL