Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/123 E. 2019/980 K. 22.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2016/123 Esas
KARAR NO: 2019/980

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 03/02/2016
KARAR TARİHİ: 22/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin bir dönem davalı şirketten güvenlik hizmeti satın aldığını, hizmet alındığı dönemde davalı şirketin çalışan olan …’ın 07/12/2008 tarihinde müvekkili şirkete ait olan fabrikada iş kazası geçirdiğini, bu iş kazası nedeniyle İstanbul Anadolu … İş Mahkemesinin… esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, müvekkili şirketin İstanbul Anadolu … İş Mahkemesinin kararı sonucu yapılan icra takibi neticesinde İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin…esas sayılı dosyasına 98.300,00 TL ödemek zorunda kaldığını, yapılan bu ödeme davalı şirket tarafından ödenmesi gereken bir ödeme olduğunu, davalı şirketin haksız itirazları neticesi takibin durduğunu belirterek davanın kabulü ile takibe yapılan itirazın iptaline, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket aleyhine açılan davanın ilk tensip zaptı ve dava dilekçesi müvekkili şirket tarafından tebliğ alınmadığını, davacının açtığı davada haksız olduğunu, yine davacı tarafın davasına dayanak yaptığı 14/01/2010 tarihli taahhütname dediği belgenin davacı tarafından hile ile imzalatıldığını, hiçbir geçerliliğinin olmadığını belirterek davanın reddine, vekalet ücreti ile dava harç ve masraflarının karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Mahkememizde açılan dava: İİK.nun 67. maddesi gereğince itirazın iptali davasıdır.
Dava; davacı şirketin, davalı şirketten aldığı güvenlik hizmeti sırasında, davalı şirket işçisi olan …’ın 07/12/2008 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle İstanbul Anadolu… İş Mahkemesinde açtığı maddi ve manevi tazminat istemli dava sonucu Mahkemece hükmedilen tazminat tutarlarının ferileri ve takip masraflarıyla davacı şirket tarafından dava dışı işçiye ödendiği ancak davalı tarafından verilen 14/01/2010 tarihli taahhütname gereğince ödenen bedellerden davalının sorumlu olduğu iddiası ile ödenen bedellerin tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki ihtilaf ise 14/01/2010 tarihli taahhütnamenin geçerli olup olmadığı, davalı şirketin ödenen bedellerden tamamen sorumlu olup olmadığı, kısmen sorumlu ise sorumluluk miktarı noktalarında toplanmaktadır.
Dosyamıza getirtilen İstanbul … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 98.300,00 TL asıl alacak, 11.324,02 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 109.624,02 TL üzerinden icra takibi başlatıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, İİK.67.maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı tespit edilmiştir.
İstanbul Anadolu… İş Mahkemesi dosyasının yapılan incelemesinde; davacının …, davalıların … AŞ ve …Şti, davanın 07/12/2008 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, davanın Kartal … İş Mahkemesinin … Esasına kayıtlı olduğu ancak Kartal Adliyesinin kapanması sonucu İstanbul Anadolu …İş Mahkemesinin … Esasına kaydedildiği, mahkemece yapılan yargılama sırasında alınan kusur raporunda … AŞ’nin % 25 oranında, … Şti’nin % 50 oranında, davacı işçinin ise % 25 oranında kusurlu olduklarının tespit edildiği ve İstanbul Anadolu … İş Mahkemesinin … Esas, …Karar sayılı kararı ile 40.246,94 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın dosya davalıları olan…. AŞ ve… Şti’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 21 Hukuk dairesinin 2015/13780 esas ve 2015/17659 karar sayılı ve 05/10/2015 tarihli ilamı ile bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden kusur ve hesap raporu alındığı, alınan kusur raporunda … AŞ’nin % 20 oranında, … Şti’nin % 40 oranında, davacı işçinin ise % 40 oranında kusurlu olduklarının tespit edildiği ve İstanbul Anadolu … İş Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı 49.639,44 TL maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminatın dosya davalıları olan …AŞ ve … Şti’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiği ve kararın 16/08/2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
İstanbul Anadolu … İş Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı kararı gereği, İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile … tarafından icra takibi başlatıldığı, dosyamız davacısı … AŞ’nin 22/10/2014 tarihinde icra dosyasına 98.300,00 TL ödeme yaptığı anlaşılmıştır.
11/09/2017 tarihli temlik sözleşmesinin yapılan incelemesinde; sözleşmede temlik eden olarak … AŞ, temlik alan olarak …’nin yer aldığı, sözleşme konusunun İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile başlatılan icra takibine konu alacağın tüm ferileri ile birlikte ve bu dosyada yapılan itiraz üzerine Mahkememizde açılan işbu davaya ilişkin alacağın tüm ferileri ile birlikte, temlik alan …’ye devir ve temlikine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu olayda davacı ile davalı arasında güvenlik sözleşmesi uyarınca davalı tarafından güvenlik hizmeti verildiği sabittir. Her ne kadar çalışan işçiler fiilen davalı işçileri ise de, davacı işyerinde çalışıyor olmaları sebebiyle davacı da davalı ile birlikte işçilere karşı sorumludur. Ancak taraflar arasındaki iç ilişkide ise iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir. Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146) maddesinde düzenlenen, “Aksi karalaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir. Bu kapsamda dosya değerlendirildiğinde; davalı şirket tarafından imzalanan 14/01/2010 tarihli belgenin “Kartal … İş Mahkemesi nezdinde şirketimiz çalışanı … tarafından şirketimiz ile birlikte müteselsil sorumlu olduğu iddiası ile şirketiniz … AŞ aleyhine açılan… Esas sayılı dava neticesinde ödenmesi gerekebilecek tazminat bedeli, faiz, masraf ve her türlü yargılama gideri de dahil tüm tutardan şirketimizin sorumlu olduğunu, bu bedelin herhangi bir şekilde şirketinizden tahsil edilmesi halinde tarafımızca derhal şirketinize ödeneceğini, şirketinizi bu dava ile ilgili tüm sonuçlarından ari tutacağımızı, söz konusu iş kazası ile ilgili tüm sorumluluğun şirketimize ait olduğunu ve ayrıca idari makamlarca yapılacak herhangi bir inceleme sonucunda bu konuda bir yaptırım uygulanması halinde söz konusu yaptırımın da muhatabının şirketimiz olacağını ve oluşacak yaptırımın sonuçlarının şirketimiz tarafından karşılanacağını gayrikabili rücu kabul, beyan ve taahhüt ederiz.” şeklinde düzenlendiği, davalı şirketin bu taahhüt ile ödenmesi muhtemel tazminat bedeli yönünden sorumluluğu kabul ettiği tespit edilmiştir. Davalı tarafça taahhütname yönünden imzaya ilişkin bir itiraz ileri sürülmemiş olup, davalı vekili belgenin hile ile alındığını iddia etmiş ise de bu yönde bir somut bir delil sunamamıştır. Davalı şirketin basiretli tacir olarak imza altına aldığı belge ile sorumlu olduğu ve taahhüdün geçerli olduğu, bu nedenle ödenen bedellerden davalının sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır. Davacının İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası kapsamında …’a 22/10/2014 tarihinde 98.300,00 TL ödeme yaptığı, bu bedelin taahhütnameye rağmen davalı tarafından ödenmediği, tarafların tacir olması sebebiyle avans faiz talebinin yerinde olduğu ve ödeme tarihi olan 22/10/2014 tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faizin ise 11.419,86 TL olduğu, davacı tarafından takip dosyasında işlemiş faizin daha az olacak şekilde 11.324,02 TL talep edildiği anlaşılmakla itirazın iptali ile takibin devamına karar vermek gerekmiştir. Davacının ödeme yaptığı tarihte henüz iş mahkemesi dosyasının kesinleşmemiş olduğu, davacı tarafından icra takibinin 18/11/2015 tarihinde başlatıldığı ancak İstanbul Anadolu… İş Mahkemesi dosyanın kusur tespiti yönünden Yargıtay…Hukuk Dairesince bozulması sonucu mahkemece yeniden kusur ve hesap raporu alınması ile Mahkemenin … Esas, … Karar sayılı kararının 16/08/2017 tarihinde kesinleştiği, bu nedenle alacağı likit olmadığı kanaatine varıldığından icra inkar tazminatının ise reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

H Ü K Ü M :
1-Davanın KABULÜ ile davalının İstanbul …İcra Dairesinin… Esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİNE, takibin aynı şartlarla devamına,
2-Tazminat isteminin koşulları oluşmadığından REDDİNE,
3-Alınması gerekli 7.488,41 TL karar ve ilam harcından 1.323,99 TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 6.164,42 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 1.357,49 TL yargılama gideri ile yargılama aşamasında yapılan 874,00 TL masraf olmak üzere toplam 2.231,49 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
6-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 11.519,92 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza

BU EVRAK 5070 SAYILI KANUN GEREĞİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞTIR