Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1215 E. 2018/1198 K. 06.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1016 Esas
KARAR NO : 2018/1206
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/10/2016
KARAR TARİHİ: 10/12/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 15.02.2016 tarihinde danışmanlık hizmet sözleşmesi imzalandığını, sözleşme kapsamında iş ve işlemlerin müvekkili tarafından eksiksiz yerine getirildiğini, söz konusu danışmanlık hizmetlerine istinaden kesilen 593.500,00 TL bedelli faturanın ödenmemesi üzerine icra yoluna başvurulduğunu, İstanbul … İcra Müd….E. Sayılı dosyası ile 593.500,00 TL asıl alacak ve 3.756,00 TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 597.256,00 TL değerinde icra takibi başlatıldığını, iş bu takibe davalı şirket tarafından 01.07.2016 tarihinde yapılan itiraz ile takibin durduğunu, itirazın kötü niyetli ve hukuka aykırı olduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalı şirketin %20 den az olmamak kaydı ile icra inkat tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, öncelikle dava dilekçesinde HMK 119/1-b ve c uyarınca eksiklik olduğunu, söz konusu eksikliklerin tamamlatılması gerektiğini, takibin dayanağı gösterilen sözleşmenin hukuken geçerli olmadığını, müvekkil şirketin söz konusu fatura dayanağı sözleşmenin geçersiz olması ve bu sözleşmeye dayalı olarak veya başka bir şekilde davacı şirkete bir borcunun bulunmaması sebebiyle faturaya itiraz ettiğini, sözleşme konusunun davacının yetkili olmadığı yapılmas …’nın iznine tabi bir danışmanlık ve/veya aracılık hizmeti olduğunu, davacının söz konusu hizmetleri yerine getirmek için geçerli bir izin belgesinin olmadığını, davacı şirketin sözleşmede belirtilen veya belirtilmeyen herhangi bir hizmet sunmadığını, sözleşmenin 15/02/2016 tarihinde akdedilmiş olmasına karşın dava dışı… A.Ş. ve …A.Ş. arasında Hisse Satışı 17.02.2016 tarihinde akdedildiğini, 1-2 günlük süre içerisinde dava konusu kadar yüksek bir bedelin (593.500 TL) talep edilmesini haklı gösterecek herhangi bir sebep bulunmadığını, davacı Şirketin, sermaye ve yönetim bakımından ilişkili olduğu halka açık bir şirkete (…A.Ş.) ait hisse satışından %7’den fazla bir komisyon alması emsalleri ile karşılaştırılmayacak derecede aşırı olacağından 6263 sayılı Kanun’un 21. maddesinde düzenlenen “Örtülü Kazanç Aktarımı Yasağı” na da aykırı düşeceğini, kısaca Davacı Şirketin Sözleşme kapsamında herhangi bir hizmet sunmadığı, Sözleşme konusu hizmeti vermeye yetkili olmadığı ve Sözleşme konusunun açıkça Sermaye Piyasası Kanunu madde 21’de düzenlenen “Örtülü Kazanç Aktarımı Yasağı” na aykırı olduğu göz önüne alındığında konusu imkansız olan bu Sözleşme’nin hukuken geçersiz olduğunun ortaya çıkacağını belirterek, her yönüyle haksız ve kötü niyetli davanın reddine, Karşı tarafa 67/2 uyarınca %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, dava dilekçesinde HMK md.119/1-b ve c uyarınca bulunması gerektiği halde bulunmayan eksikliklerin tamamlatılmasına, Yargılama giderlerinin Davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Mahkememizde açılan dava: İİK.nun 67 maddesi gereğince itirazın iptali davasıdır.
Dava konusu ihtilaf; taraflar arasında imzalanan sözleşmeden kaynaklı davacının davalıdan alacağının olup olmadığı, varsa alacağın miktarı, yapılan işlemin 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 21. Maddesinde öngörülen örtülü kazanç olup olmadığı, olsa bile davamızı etkileyip etkilemeyeceği, davacı tarafından gönderilen faturaya davalı tarafça itiraz ve iade edilmiş olması nedeniyle davacının sözleşmedeki edimlerini yerine getirip getirmediği, getirmişse bunların ne olduğu, ne şekilde sağlandığı ve ispat vasıtaları ile ispat yükü noktalarında davacının … Lisans Danışmanlık ve Aracılık sertifikasına sahip olması gerekip gerekmediği, davacının varsa davalıdan talep edeceği alacağının likit olup olmadığı ve davacının kötü niyetli olup olmadığı noktalarında toplanmıştır.
Dosyamıza getirtilen İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine toplam 597.256,00-TL üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, İİK.67 maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların kayıtlarında iddia ve itirazlar sözleşme hükümleri, takip kalemleri, temerrüt ve faizde incelenmek suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir. Bilirkişi raporunda Davacı ve davalıya ait ticari defterlerin lehte delil niteliğini haiz olduğunun tespit edildiğini, 30.09.2016 tarihi itibariyle davacı yanın davalı şirketten cari hesap yönünden 593.500,-TL alacağının bulunduğunun görüldüğünü, 25.08.2017 tarih 10130 sayılı yazısı ile… Hukuk İşleri Dairesi Başkanlığının “…A.Ş ‘nin Sermaye Piyasası Kurulu ve ilgili mevzuat hükümleri uyarınca “yatırım kuruluşu ” niteliği haiz olmadığından, sermaye piyasası mevzuatında yer alan yatırım hizmet ve faaliyetlerinden herhangi birini yerine getirmesi konusunda yetkilendirilmesinin mümkün bulunmadığını, … A. Ş. ‘nin 24.07.2017 tarihli dilekçesi ve eklerinin incelenmesi ile ihtilaf konusu işlemin şirket satın alma ve birleşmelerinde danışmanlık hizmeti sunulması ile ilgili olduğunun anlaşıldığı, zira söz konusu dilekçede yapılan işlemin “… A. Ş…. şirketlerinin … AŞ nezdinde 7.418.025-TL nominal karşılığı payı mevcut olup, bu payların tamamının alıcı’ya (… AŞ) satılması ve devir işleminin mevzuata uygun şekilde eksiksiz bir şekilde tamamlanması ve pay devir işleminin pay defterine kaydedilmesi” olarak tanımlandığını, bu çerçevede Sermaye Piyasası Kanununun 37. Maddesi ile ve III-37.1 sayılı Yatırım Hizmetleri ve Faaliyetleri ile Yan Hizmetlere İlişkin Esaslar Tebliğinde düzenlenen yatırım hizmet ve faaliyetlerinden biri olmadığı ve bu nedenle Kurulumuzdan izin alınmasını gerektiren bir faaliyetin söz konusu olmadığı değerlendirildiğinin tespit edildiğinin görüldüğünü, … Uzmanı bilirkişi tarafından… Hukuk İşleri Dairesi Başkanlığının 25.08.2017 tarih 10130 sayılı yazısı ile birlikte yapılan değerlendirmede, dava konusu “şirket satın alma ve birleşmelerinde danışmanlık hizmeti sunulması” hizmetinin 6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunun Yatırım hizmetleri ve faaliyetleri başlıklı 37. Maddesinde sayılan hizmetlerden herhangi birisine uygun olmadığı ve Sermaye Piyasası Kanunu çerçevesinde…nun yetki ve görev alanına girmediği sonucuna ulaşıldığını, bu doğrultuda sözleşmenin, davacının yetkili olmadığı ve…’nun iznine tabi bir danışmanlık ve aracılık hizmeti olduğu gerekçesiyle geçersiz (kesin hükümsüz) olduğu sonucuna ulaşmanın mümkün olmadığını, Sermaye Piyasası Uzmanı bilirkişi tarafından yapılan incelemede de dava konusu “şirket satın alma ve birleşmelerinde danışmanlık hizmeti sunulması” hizmetinin 6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunun Yatırım hizmetleri ve faaliyetleri başlıklı 37. Maddesinde sayılan hizmetlerden herhangi birisine uygun olmadığı ve Sermaye Piyasası Kanunu çerçevesinde…nun yetki ve görev alanına girmediğinin değerlendirildiği, 6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun “Örtülü kazanç aktarımı yasağı” başlıklı 21. Maddesi ve Güveni kötüye kullanma ve sahtecilik” başlıklı 110. Maddesi gereğince “Örtülü Sermaye Aktarımı” yasağında dava şartının…nun tespiti ve başvurusuna bağlı olduğu, iş bu yönde Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılmış bulunan bir başvuru ve davanın bulunduğuna dair dosya kapsamında bilgi ve belge bulunmadığı gibi 25.08.2017 tarih 10130 sayılı yazısı ile… Hukuk İşleri Dairesi Başkanlığının da tespitinin bulunmadığının görüldüğü sonuç ve kanaatine ulaşıldığını, davalı ve davacı arasındaki bir diğer uyuşmazlık olan danışmanlık sözleşmesinden edimin ifa edilip edilmediği noktasındaki tartışmaya ilişkin olarak, davacının salt satışın tamamlanmasının, kendisi tarafından danışmanlık hizmetinin verildiği anlamına geldiği yönündeki beyanına üstünlük tanıması halinde, sözleşme hükümlerinden m. 3 ve 4 uyarınca, ücrete hak kazanılacak ve faturaya itiraz hükümlerini doğurmayacağını, davalının satışın bir danışmanlık hizmeti olmaksızın gerçekleştiği, herhangi bir hizmet alınmadığı ve bu nedenle sözleşmede kararlaştırılan ücrete hak kazanılmadığı yönündeki beyanına üstünlük tanınırsa, bu halde faturaya itiraz hükümlerini doğuracak ve davacı ancak edimin ifa edildiğini ispatlamakla ücrete hak kazanabileceğini, dosya kapsamındaki belgeler uyarınca hisse devri işleminin gerçekleştiği hususu açıklıkla anlaşılmakta iken satışın bir danışmanlık hizmeti sayesinde gerçekleştiği yönünde bir belge bulunmamadığını, danışmanlık hizmetinin hukuki işlem veya maddi fiillerle (fikir verme, yönlendirme gibi) şeklinde gerçekleştirilmesine göre ispat külfeti HMK m. 200 hükmü uyarınca yazılı belge ile veya maddi fiillere ilişkin olması halinde her türlü delille ispatlanabileceğini, 30.09.2016 tarihi itibariyle davacı yanın davalı şirketten cari hesap yönünden 593.500,-TL alacağının bulunduğunu belirtmişlerdir.
İddia, savunma, toplanan deliller ve denetlemeye açık ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuda dikkate alındığında davanın reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar davalı tarafça davacının yapacağı işlem için … lisansı alması gerektiği belirtilmiş ise de … tarafından mahkememize gönderilen yazı cevabı uyarınca davacının yapacağı iş için … lisansı, izinli olması gerekmemektedir. Zira taraflar arasındaki iş yatırımcılık değil danışmanlık hizmeti verme şeklinde belirlenmiştir. Kaldı ki gerekse bile aksi halin davalı tarafça iddiası Medeni Kanun 2. Maddesine göre hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmesi gerekir. Ayrıca … 21. Maddesine aykırılığın yine aynı yasanın son fıkrasında düzenlenmiş olup ve aynı kanunun 94 ve 110. Maddelerinde müeyyideye ilişkin hükümler bulunmakta olup, davalının bu yöndeki savunmaları dikkate alınmamıştır.
Davacı ile davalı arasında yapılacak işlerin ne olduğu sözleşme 3. Maddede belirlenmiş ise de; bunun belirlenmiş olması, sonuç olarak sözleşmeden 2 gün sonra da işlemlerin tamamlanmış olmasının davacının üzerine düşen danışmanlık hizmeti verdiğine delil olup olamayacağının tartışılması gerekir. Zira yapılacak işin yazılmış olması ve işin gerçekleşmiş olmasına rağmen, bunun davacı tarafın katılımı ile gerçekleştiğini yani Medeni Kanun 6. maddesi gereğince davacının da yaptığı işleri ispatlaması gerekir. Davacının kestiği fatura davalı tarafça iade edilip, itiraz edildiğinden ispat külfeti davacı üzerindedir. Ancak davacı işlemin kendi danışmanlığı neticesinde gerçekleştiğini, mevcut dosyaya bildirdiği delilleri ile ispatlayamamıştır. Oysa davacı iddiası dikkate alındığında davacının, davalı ile yüzyüze görüşmeler, yazışmalar ve elektronik ortamda yazışmalar yapması, toplantı yapması, resmi kurumlarda işlem tesis etmesi, evrak toplayıp davalıya sunması şeklinde bir kısım işler yapmış olması gerekmesine rağmen bu yönde herhangi bir delil de sunmamıştır. Yine delil olarak davacı taraf tanık deliline dayanmış olmasına rağmen tanıklarını 6100 sayılı HMK’nun 140/5 maddesi uyarınca sunmamış, sorulacak soruları da bildirmemiştir. Hal böyleyken mevcut delillere göre davacı davasını ispatlayamadığından davasının reddine karar verilmiştir.
Dava red olunmuş olmasına rağmen, davacı tarafın kötü niyet tazminatı talebi de red olunmuştur. Zira davalı tarafça davacının yaptığı takip ve açmış olduğu davadan dolayı açıkça kötü niyetli olduğunu ispatlayamamış olduğundan kötü niyet tazminatı talebinin şartlarının oluşmadığına kanaat getirilmiş, bu nedenle de davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin de reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının reddine,
2-Şartlar oluşmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 35,90 TL ilam harcının peşin alınan 7.213,36.TL’den düşümü ile geri kalan 7.177,46 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üstünde bırakılmasına
5-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 37.840,24 TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça peşin yatırılıp harcanmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …