Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1188 E. 2020/128 K. 11.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1188 Esas
KARAR NO : 2020/128

DAVA : Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/12/2016
KARAR TARİHİ : 11/02/2020

Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin faaliyet alınına konu bir fuara katılmak istediğini fuara katılım için gerekli belgeleri davalı şirkete ilgili kuruma teslim etmek üzere verdiğini, davalı şirket tarafından verilen kargo teslimi takip numarası üzerinden İnternet’ten yaptıkları sorgulamada 05/09/2016 tarihinde kargonun teslim edildiği bilgisinin görüldüğünü, evrakların son teslim tarihinin 17/09/2016 olduğunu müvekkilinin fuara katılım için gerekli evraklarını süresinde gönderdiğini, …İhracatçılar Birliğini ödenek hakkında bilgi almak için aradıklarında evrakın kendilerine ulaşmadığı şeklindeki cevap üzerine davalı kargo ile görüştüklerini kargonun evraklarda bir yanlışlık olduğunu belirterek evrakları 29/09/2016 tarihinde teslim ettiğini, bunun üzerine müvekkilinin fuar desteğinden yararlanamadığını, zarara uğradığını, oluşan zararın davalıdan tahsili amacı ile huzurdaki davayı açtıklarını, 23.053,40 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, talep etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin dava konusu olayda kusurunun bulunmadığını, verilen kargoyu fatura bilgilerine istinaden süresinde ve hasarsız olarak teslim ettiğini, davacının kargoya adresi tam bildirmediğini, bunun üzerine gerçek adresin tespit edilip davacının gönderisini teslim ettiklerini, teslim anında kargo içeriğinin bildirilmediğini bu sebeple de kargonun ispata muhtaç olduğunu, taşımanın makul sürede gerçekleştiğini, davacının tazmin talebinin haksız olduğunu, taşıyıcının taşıma süresinin aşılmasından sebeple doğan sorumluluğunun taşıma ücretinin 3 katı ile sınırlı olduğunu, bu sebeplerle davanın reddini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava taraflar arasındaki kargo taşıma sözleşmesi uyarınca kargo gönderisinin geç teslimi sonucu oluştuğu beyan edilen davacı zararına ilişkin tazminat davasıdır.
Davacının uğradığını belirttiği zararında davalı yanın taşıma işlemlerinde kusuru olup olmadığı, davalı taraf kusurlu ise bu durumda davacının talep edebileceği tazminat miktarının ne kadar olduğu ihtilaf konusudur
Dosya mahkememizce bilirkişi heyetine tevdii edilmiş bilirkişi heyeti raporunda ” Sübut ve delillerin takdiri hususu yüce Mahkemeye ait olmakla beraber, Davalının taşıma süresinde edimini usulünce ifa etmediği bu sebepte asli sorumlu olduğu, buna karşılık, taşıma sürecini takiple yükümlü olan davacının bu süreci özenle takip etmemesi sebebiyle müterafik kusurlu okluğu, somut durumda taşıma ücreti ile sınırlı sorumluluk esaslarının uygulanma imkânının değerlendi inlemeyeceği, bu değerlendirme bütünü yüce Mahkemece benimsenecek olursa, davacının davalıdan, yukarıda anılan 16.605,00- TLnin (müterafik kusur oranına göre) %60’ı olan 9.963,00- TL’yi talep etmesinin mümkün görülebileceği mütalaa edilmiştir.” şeklinde rapor sunulmuştur.
Taraflarca bilirkişi raporuna yapılan itiraz ve beyanlarda dikkate alınarak dosya bilirkişi heyetine tekrar verilerek ek rapor hazırlaması talep edilmiş bilirkişi heyeti ek raporunda “Kök Rapor’da müterafik kusur esaslı görüş ve mali tespitler ile işlem akışı bildirilmiştir. HMK md. 282 kapsamında bilirkişi görüşünün sayın Mahkemeyi takyit etmediği izahtan varestedir Ayrıca Kök Rapor’da ilgili mevzuat hükmü işaret edilerek hukuki takdir ve tavsifin tamamen yüce Mahkemeye ait olduğuna işaret edilmiştir. Bu esaslar korunmak kaydı ile, davacının kendi açısından, tarihli olarak muhatabına ulaşması gereken kargonun gidişatını takip açısından olsun, kargonun ulaşacağı adresin doğru bildirilmesi konusunda osun, süreci özenli düzenleyip takip etme yükümlülüğü vardır. Davacının, kargonun ulaşma yerini doğru tanımlamaması başta otrnak üzere taşıma sürecini tam doğrulukla dizayn etmemesi ve takip etmemesi hasebiyle TTK md. 864/1/b hükmünün de verdiği destekle, müterafik sorumluluğu olduğu kanısındayız, öte yandan, davacının da kargo taşımacılığı alanında ülkemizin en deneyimli kurumlarından biri olmasına bağlı olarak uyandırdığı güven nedeniyle, kargonun ulaşım adresinde ortaya çıkan sorunu derhal davacıya bildirmemesi, kendi çabasıyla alıcıyı bulma çabasına bağlı süreç (… burada bir kasti, pervasızlık yoksa da böyle bir zararın olması ihtimalinin davalı yanca TTK md. 866/1 anlamında değerlendirilmesi gerekeceği düşünülerek…), mutad teslim süresinin davacının müterafik sorumluluğunu doğurur şekilde aşılmasına sebep olmuştur düşüncesindeyiz. Somut olayda, yukarıda arz edilen müterafik kusur dışında, davalının sorumluluğunu genel anlamda sınırlayan esasların tatbik olanağı olmadığı fikrindeyiz. Ancak, TTK md. 880 hükmünü gözetmek de şüphemiz sayın Mahkemenin takdirindedir. Bu çerçevede Kök Rapor’da yer alan görüşün özü muhafaza edilmektedir ve bu görtiş yüce Mahkemece de benimsenecek olursa, davacı yanın Kök Raporda izhar edilen kanaate göre 9.963,00- TL’yi davalıdan talep edebileceği değerlendirilmektedir” şeklinde ek rapor sunulmuştur.
Netice olarak mahkememizce yapılan değerlendirmede;
davacının faaliyet alınına konu bir fuara katılmak istediği için fuara katılım için gerekli belgeleri kargo taşımacılığı yapan davalı şirkete, ilgili kuruma teslim etmek üzere verdiği, davalı şirket tarafından verilen kargo teslimi takip numarası üzerinden internet’ten yaptıkları sorgulamada 05/09/2016 tarihinde kargonun teslim edildiği bilgisinin görüldüğü, evrakların karşı tarafa son teslim tarihinin 17/09/2016 olduğu, davacının fuara katılım için gerekli evraklarını süresi içinde davalı şirkete teslim ettiği, …İhracatçılar Birliğini ödenek hakkında bilgi almak için aradıklarında evrakın kendilerine ulaşmadığı şeklindeki cevap üzerine davalı kargo ile görüştükleri, kargo şirktetinin evraklarda bir yanlışlık olduğunu belirterek evrakları 29/09/2016 tarihinde teslim ettiği anlaşılmakla; her ne kadar davacı şirket son teslim tarihi olan 17/09/2016 tarihinden önce 05/09/2016 tarihinde evrakları taşıma için davalıya teslim etmiş ise de, davacı tarafından kargonun alıcısı … Ltd ve adresi de … olarak bildirildiği, ancak gerçek alıcının …İhracatçılar Birliği olup adresinin de … olduğu, davalı kargo şirketinin kendisine bildirilen “…Ltd ve adresi de …” üzerinden işlem yaparak evrakların (belirtilen adreste bu isimde bir firma bulunması sebebiyle ) teslimini sağladığı, bu süreçte davalı şirketin herhangi bir kusurundan söz edilemeyeceği, daha sonra kendisine yanlışlıkla tebligat yapılan …Ltd isimli firmanın durumdan kargo şirketini habedar etmeleri üzerine, davalı kargo şirketince gerçek alıcı …İhracatçılar Birliği’ne tebligatın yapıldığı ancak geç tebligat yapılmış olduğu, buna rağmen davacı tarafından ilk alıcı ve adres bildiriminde yanlışlık olduğu için, kargonun daha sonraki teslimin geç olması süreci dolayısıyla, davalı kargo şirketine kusur yüklemenin hukuka uygun olmayacağı kanaatiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar bilirkişi ek raporunda “davacının kendi açısından, tarihli olarak muhatabına ulaşması gereken kargonun gidişatını takip açısından olsun, kargonun ulaşacağı adresin doğru bildirilmesi konusunda osun, süreci özenli düzenleyip takip etme yükümlülüğü vardır. Davacının, kargonun ulaşma yerini doğru tanımlamaması başta otrnak üzere taşıma sürecini tam doğrulukla dizayn etmemesi ve takip etmemesi hasebiyle TTK md. 864/1/b hükmünün de verdiği destekle, müterafik sorumluluğu olduğu, öte yandan, davacının da kargo taşımacılığı alanında ülkemizin en deneyimli kurumlarından biri olmasına bağlı olarak uyandırdığı güven nedeniyle, kargonun ulaşım adresinde ortaya çıkan sorunu derhal davacıya bildirmemesi, kendi çabasıyla alıcıyı bulma çabasına bağlı süreç (… burada bir kasti, pervasızlık yoksa da böyle bir zararın olması ihtimalinin davalı yanca TTK md. 866/1 anlamında değerlendirilmesi gerekeceği düşünülerek…), mutad teslim süresinin davacının müterafik sorumluluğunu doğurduğu” şeklinde görüş bildirmişler ise de, mahkememizce kargo süreci değerlendirildiğinde ve yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davacıya atfedilebilecek bir kusur olmadığı kanaatine varılmıştır..

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli harç 54,40 TL olup, peşin alınan 393,71 TL den mahsubu ile fazla alınmış olan 339,31 TL harcın istek halinde karar kesinleştikten sonra davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye avansın istek halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip …

Hakim …
¸