Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1087 E. 2021/369 K. 07.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/1087 Esas
KARAR NO:2021/369

DAVA:Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:28/10/2016
KARAR TARİHİ:07/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA YÖNÜNDEN
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkette 2007-2015 yılları arasında 8 yıl genel müdür olarak görev yaptığını, müvekkilinin davalı şirketteki müdürlük görevinden istifa ettikten sonra davalı şirketin sahibi olan … tarafından müvekkiline ortaklık teklif ettiğini, bu kapsamda davalı şirketin brüt kazancı üzerinden %30’luk kısmın müvekkiline ödenmesi ve buna mukabil şirketin reklam ve ticari faaliyetlerinin pazarlanmasının ve işlerin yürütülmesinin müvekkili tarafından gerçekleştirilmesine yönelik olarak taraflar arasında adi ortaklık sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin davaya konu adi ortaklık sözleşmesinde anılan tüm borç ve yükümlülüklerini layıkı ve fazlasıyla ifa ettiğini, davalının taraflar arasında imzalanan adi ortaklık sözleşmesini haksız ve kötü niyetli şekilde fesih ettiğini, feshin tamamiyle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, taraflar arasında imzalanan adi ortaklık sözleşmesinin 2023 yılına kadar geçerli olduğunu, davalının haksız feshi sebebiyle müvekkilinin 2023 yılına kadar elde edeceği kazançtan mahrum bırakıldığını, davalı şirketin tamamıyla kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin adi ortaklık pay ve gelirini kendisine almak amacıyla sözleşmenin haksız şekilde feshedildiğini belirterek davanın kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 8 yıl genel müdür olarak görev yaptığı iddiasının doğru olmadığını, davacıya ortaklık teklif edildiği iddiasının asılsız olduğunu, davacının bu iddiasına karşı tek bir kanıt getiremediğini, davacı ile müvekkili arasında yapılan sözleşmenin tipik bir reklam, pazarlama hizmet sözleşmesi olduğunu, adi ortaklık sözleşmelerinin hiçbir özelliğini de taşımadığını, davacının iddiasının aksine, davacının sözleşmenin amaç ve niteliğinden kaynaklanan yükümlülüklerini tam, zamanında ve gereği gibi yerine getirmediğinden müvekkili şirket tarafından sözleşmesinin feshedildiğini, sözleşmenin haklı sebeple feshedildiğini, davacının 3. Kişi … ile hiç bir ilgisinin olmadığını, davacının tamamen kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KARŞI DAVA YÖNÜNDEN
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının sözleşmenin amaç ve niteliğinden kaynaklanan yükümlülüklerini tam, zamanında ve gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle müvekkili şirketin satış ve pazarlama gelirlerinin önemli ölçüde düştüğünü, müvekkili şirketin zarara uğradığını, raporlamanın yapılmadığını, eksik ve zamansız yapıldığını, sözleşmede yer aldığı halde davalı tarafından satış bilgisinin düzenli olarak ve zamanında iletilmediğini, davalının taahhüt ettiği pazarlama ekibini, pazarlama ağını hiç kurmadığını, sözleşmede kendisine verilmesi taahhüt edilen ücretlerin bu altyapının oluşturulmasını da kapsadığını, müvekkilinin ticari kaybının çok büyük olduğunu, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini belirterek davanın kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket sahibi tarafından neredeyse son güne kadar teşükkür-taktir maili alan müvekkilinin iş performansının düşüklüğünden söz edilmesinin mümkün olmayacağını, dosyaya ibraz edilen mail yazışmalarında da durumun son derece net olduğunu, davacının müvekkili yüzünden gelir elde edemediği, ciroların düştüğü şeklindeki beyanlarının hakikatlerden son derece uzak olduğunu belirterek haksız, mesnetsiz kötü niyetli ikame edilen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Davacı taraf dava dilekçesi ile aralarındaki sürekli borç ilişkisi niteliği taşıyan 01/04/2015 tarihli reklam alanlarının satış ve pazarlanmasına yönelik sözleşmenin haksız olarak feshedildiği, haksız fesihten sonraki bir yıllık dönemde oluşan alacağın (kazanç kaybının) kendisine ödenmesini talep ettiği, davalı tarafın da karşı dava ile davacı tarafın edimlerini gereği gibi ifa etmediği, sözleşmede belirlenen payının düşürüldüğü, uyarılar rağmen sonuç alınamaması üzerine sözleşmenin feshedildiği, davacı-karşı davacının bu davranışları ile zarara sebep olduğu ve bu zararın tazminin talep edildiği anlaşılmıştır.
Taraf delilleri toplanılmış olup, bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
Bilirkişiler kök raporda “Raporumuz içerisinde yapılan açıklamalar muvacehesinde, dosyaya mübrez belge, bilgi, takip dosyası, davacı yana ait İncelenen 2015 – 2016 — 2017 yılları ticari defteri ile Sınırlı olarak yapılan tespit, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; davacı yan vekili tarafından incelemeye sunulan 2015 – 2016 -2017 yıllarına ait ticari defterlerinin 6102 sayılı TIK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu kanaatine varıldığı, taraflar arasındaki 1.4.2015 tarihli sözleşmede davacının bir iş görme borcu altına girdiği, davalının ise bunun karşısında bedel ödeme yükümlülüğü olduğu,
Taraflar arasındaki sözleşmenin asli edimler bakımından içeriği dikkatle incelendiğinde, ortak bir. amacın vardığı ve her ortağın bu amacın gerçekleşmesine katılması (bunun için çalışıyor ve faaliyetlerde bulunuyor olması) koşulunun gerçekleşmediği, bu nedenle sözleşmenin, adi ortaklık sözleşmesi olduğu sonucuna varılamadığı, Vekâlet sözleşmesinin, hem müvekkil hem vekilin yararına kurulmasının mümkün olduğu, vekilin, müvekkilin elde ettiği yarara katılmasının da kararlaştınlabileceği, özellikle somut olayda olduğu gibi vekilin, müvekkilin sağladığı faydaya katılması halinde vekâlet sözleşmesinin adi ortaklık sözleşmesine yaklaştığı, bu noktada her iki sözleşmenin birbirinden ayırt edilebilmesi için görülen işin kime alt olduğunun belirlenmesi gerekeceği, vekâlet sözleşmesinde, görülen iş müvekkile ait olduğu, adi ortaklıkta ise ortaklığı temsil eden kimsenin işi hem kendi adına hem diğer ortaklar adına ve hesabına gördüğü, Sözleşmenin m. 2 hükmüne göre, davalının imzalamadığı hiçbir belgenin geçerli olmayacağı, davacıya satış ve pazarlama konusunda tek yetkili olduğuna dalr yetki belgesi verlleceği, satış bedeline ilişkin fatura davalı tarafından müşteri veya ajansa kesileceği, tahsilât veya her türlü kiymetli evrak teslim| davalı adına yapılacağı dikkate alındığında, taraflar arasında ortak bir amacın bulunmadığı, taraflardan birinin menfaatinin kiraladığı reklam panolkrının satış, pazarlama ve organizasyonun yapılması ve bu sayede gelir elde etmek olduğu, diğer taraf davalının Ise kendisine bu yönde yüklenmiş edimliğ. gereğini yerine getlrerek sözleşmede kararlaştırlaın. bedelin elde edileceği, tüm işlemlerin davalı adına ve hesabına davacı tarafından yapılacağı eş değişle davalının işinin davacı tarafından görüleceği sonucuna ulaşılmakla bir adi ortaklık söz konusu olmadığı, taraflar arasında vekâlet sözleşmesi bulunduğu sonucuna varılacağı,
Sayın Mahkemenin sözleşmenin niteliği konusunda adi ortaklık sonucuna varması halinde de somut olayın çözümü bakımından pratik farklılık olmayacağı, sözleşmenin m. & hükmünde yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda sözleşmenin kendiliğinden sona ereceğinin kararlaştırıldığı, dosya kapsamında davacıya gönderilen ihtarnamede özetle, satış ve pazarlamanın yeterli|özenle yürütülmediği, bu yönde bu faaliyetlerin yürütülmesi Için satış ve Pazarlama ekibi kurulmadığı, 8.1.2016 tarihinde karşılıklı mutabakatla komisyonun %30’dan %25’e Indirildiği, satış ve pazarlama gelirlerinin düştüğü gerekçe gösterilerek sözleşmenin haklı olarak feshedildiği, dosya kapsamında davdcı tarafından yollanan elektronik postaların çıktılarının. ek kısmında 7.12.2016-4.7.2016 tarihleri arasında birden fazla ve farklı uzunlukta zaman dilimleri arasında yollanmış olduğu haftalık raporların ekli olduğu, Raporların 1.4.2015 tarihinden İilbaren yollanmadığı açık ise de davalı tarafından bu hususta fesih tarihine kadar ileri sürülmüş bir talep veya ihtar bulunmadığı,
Haklı fesih dışında taraflar sözleşmede de yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde sözleşmenin kendiliğinden sona ereceğini kararlaştırdığı, Takdir Sayın Mahkemeye alt olmak üzere TBK m. 19 hükmü uyarınca, tarafların kullandıkları ifadelerin gerçek anlamlarının tespit edilmesi gerekeceği, davalının yaptığı haklı fesih beyanının, sözleşmenin kendiliğinden sona erdiği yolunda bir irade beyanı olarak değerlendirilmesinin mümkün olduğu, ançak haklı sebeple fesihi veya kendiliğinden son erme kurumlarından hangisi kabul edilirse edilsin sözleşmede kararlaştırıan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi gerektiği,
Davacının vekil olarak kabul edilmesi halinde, işin yapılması sırasında özenli davranıp davranmadığın belirlenmesi gerektiği, vekilin somut olaya göre olması gereken bir vekilden beklenebilecek eri yüksek derecedeki özenli davranıştan sapma oluşturacak bir. davranışının varlığı halinde sözleşmeden doğan borcunu gereği gibi ifa etmemesinin söz konusu olacağı, somut olaydaki sözleşme incelendiğinde de davacının, sonucun gerçekleşmemesi konusunda herhangi bir sorumluluk taşımadığının açıkça görüldüğü, (kanımızca bu unsur taraflar arasındaki sözleşmeyi adi ortaklık sözleşmesinden ayırarı unsurlardan biridir). Ancak davacı vekil rzikoyu taşımamasına rağmen işin görülmesi sırasında kendisinden beklenen özeni göstermemiş ise özen eksikliğine bağlı zarar) gidermek zorunda olduğu, dosya kapsamında hayatın olağan akışı ve reklamcılık alanında uzman bir vekilden beklenen özenle işin görülmüş olup olmadığının belirlenmesi gerekeceği,
Sayın Mahkemenin sözleşmenin adi ortaklık sözleşmesi olduğu kanaatine varması halinde de ortakların birbirlerine karşı sorumlulukları konusunda değerlendirme yapılacağı, TBK m. 628 hükmündeki özen borcu uyanınca, her ortağın ortaklık işlerinde kendi işi ile aynı ölçüde çaba ve özen göstermekle yükümlü olduğu, Şu halde yukarıdaki değerlendirme hayatın olağan akışı ve MK m. 2 dürüstlük kuralı uyarınca, anılan sözleşmeden doğan edimin yerine getirilmesi sırasında ortağın kendişlerindeki özen ve çabayı gösterip göstermediğinin belirlenmesinin gerekeceği,
Reklam, Tanıtım ve Pazarlama uzmanı tarafından, davacının sözleşme ile kendisine yüklenen işleri özenle gerçekleştirip gerçekleştirmediğinin belirlenebilmesi için işin görülmesi Için gerçekleştirdiği facıliyetlerin dayandığı sözleşme ve belgelerin İncelenmesi gerektiği ancak dosya kapsamında bu yönde üçüncü kişllerle yapılmış sözleşme ve belgelerin bulunmadığı, bu nedenle değerlendirme yapılamadığı,
Son olarak, dosya kapsamında sözleşmenin süresinin belirlenmesi gerektiği, Sözleşmenin m. 1.4 hükmünde, davacının ediminin, …’ın sahibi olduğu ve yetkili sözleşme ile 2023 yılına kadar …’aı kiralamış olduğu… açık hava macerası’nda yer alan, mülkiyeti …’a cit mevcut reklam üniteleri ile yapılması muhtemel her türlü reklam ünitesi ile tanıtım, organizasyon işlerinin satış ve pazarlaması şeklinde ifade edildiği, Hükümde geçen 2023 ifadesinin davalının tarafı olduğu …’la yapılan sözleşmeye bir atıf olduğu ve tarafların sözleşmenin süresini belirleme yolunda bir iradesinin olmadığı sonucuna Ulaşılması halinde, taraflar arasında belirsiz süreli bir sözleşme olduğu sonucuna ulaşılacağı, aksi yönde yorum ile anılan 2023 ifadesinin …’la davalı arasında yapılan sözleşmeye bir atıf olmadığı. aynızamdında davoli İle davacı arasındaki sözleşmenin süresinin belirlenmesi konusunda da bir İrade Uyuşması içerdiği sonucuna ulaşılması halinde sözleşmenin belirli süreli ve 2023 yılına kadar yürürlükte olduğu sonucuna ulaşılacağı, Bu hususun tümüyle Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu,
Davacının, davalı ile … arasında yapılan kira sözleşmesinin tarafı olmadığı, sözleşmelerin nisbilik ilkesi uyarınca yalnızca onun tarafları arasında hüküm ve sonuç doğuracağı, kurulmuş bir sözleşmeye sonradan bir tarafın katılmasının ancak TBK m. 206 hükmünün koşullarının gerçekleşmesi ile mümkün olduğu, davacının sözleşmeye katılması konusunda, …’ın taraf olduğu bir katılma sözleşmesi bulunmadığı” şeklinde görüş ve değerlendirmelerde ulunmuşlardır.
Taraflarca rapora karşı itiraz ve beyan dilekçeleri sunulmuştur.
Mahkememizin 12.02.2019 tarihli bilirkişi ek inceleme ara kararı ile “…Davacı/karşı davalının, davalı/karşı davacı ile yapmış olduğu 1 4.2015 tarihli sözleşmeye göre tek yetkili olarak … ve … reklam ünitelerinin satış ve pazarlamasını üstlendiği iş için yapması gereken İşlerin, sözleşme ve işin niteliği, sözleşmenin konusu ve amacı itibariyle bunlar içinde davacının büro tutarak ekip kurarak, müşteri ziyaretlerinde bulunarak, reklam ve tanıtım yapma gibi sorumlulukları varsa bunlara ilişkin olarak açıkça ekip kurması gerekiyorsa ekibin kaç kişiden oluşacağı ve ekipte bulunması gereken personelin niteliğinin, müşteri ziyaretleri için görüşme ve ziyaret şekli, süresi, sayısı, reklam ve tanıtım için yapması gerekenlerin reklamcılık sektörü, taraflar arasındaki sözleşme, işin niteliği ve davacı karşı davalının yükümlülükleri ile tüm dosyadaki bilgi ve belgelerin dikkate alınarak açıkça bunların belirlenmesi, davacı/karşı davalının sözleşme uyarınca yapmış olduğu satışların ay ay, sayı, süre ve değeri ile bunların davalı/karşı davacıya sözleşmenin m. 2.3 hükmü uyarınca haftalık olarak hafta başında bildirimlerinin olup olmadığı, bildirmeme, gecikmeler varsa bunların sayı ve gecikme sürelerinin liste halinde gösterilmesi, davacı karşı davalının alacağına ilişkin olarak terdıtli olarak hem davacı karşı davalının iddia ettiği son ödemen yapıldığı tarihten 2023 yılına kadar hesaplanabilecek bir alacağı varsa bu tarihe kadar ayrı olarak hesaplanması, yine terditii olarak davalı/karşı davacının tarih baz alınarak ayrı ayrı varsa alacak miktarının taraf defterleri de incelenmek suretiyle kalem kalem müşteri bazında taraflar arasındaki sözleşmenin hükümlerine uygun olarak tespit edilmesi, davalı/karşı davacının karşı davası yönünden ise taraflar arasındaki sözleşme, tarafların defter ve belgeleri incelenerek varsa davacı/karşı davalıdan talep edilebilecek alacağının detaylı, denetime açık olacak şekilde ek rapora bağlanmasına….” karar verilmiş ve dosya ek rapor için bilirkişilere tevdii edilmiştir.
Bilirkişilerce sunulan 12/12/2019 tarihli ek raporda;”Davalı yanın incelenen ticari defterlerine göre, davalı yan tarafından davacı yana 2015 yılında 479.208,02 TL tutarlı, 2016 yılında ise 517.297,82 TL tutarlı ödeme yapmış olup, davalı tarafından davacı yana 2015 ve 2018 yılında yapılan ödeme toplamının 996.505,84 TL olduğu anlaşılmıştır. Davacı yan taraflar arasında 01.04.2015 tarihli Adi Ortaklık sözleşme süresinin 2023 yılı sonuna kadar geçerli olduğu dikkate alınarak sözleşmenin fesih tarihinden itibaren (12.08.2016) 7 yıllık kazanç kaybını talep etmiştir. Davalı şirketin kayıtlarına göre davacı yanın sözleşmenin ayakta kaldığı sürede 996.505,84 TL gelir etmiş olup, aylık gelirini ise ( 996.505,84 TL/16 ay ) 83.042,16 TL olduğu anlaşılmıştır.
Sayın Mahkemeniz sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak fesihedildiği yönünde karar vermesi seçeneğinde, 12 aylık elde edebileceği gelirin 724.879,38 TL olduğu, sözleşme süresi sonuna kadar ise (93 aylık) elde edeceği gelirinin ise 5.617.815,20 TL olduğu, sonuç ve kanaatine varılmaktadır. Buna karşılık bir diğer seçenek olarak da, Davalı yanın beyan ve savunmaları delillerle doğrudan temas eden sayın Mahkemece yerinde görülecek olursa, Sayın Mahkeme davalı savunmaları yönünde hüküm kurmakta da takdir sahibidir.
Davalı şirketin incelenen 2015 yılı Gelir Tablosunda Cirosunun 4.505.104,23 TL olduğu, şirketin 2015 yılı sonu itibariyle 415.069,52 TL Kar elde ettiği görülmüştür.
Davalı şirketin incelenen 2016 yılı Gelir Tablosunda Cirosunun 4.219.127,23 TL olduğu, şirketin 2016 yılı sonu itibariyle 34.217,15 TL Kar elde ettiği görülmüştür.
SÖZLEŞMENİN TÜRÜ ve NİTELİĞİ KONUSUNDA YAPILAN DEĞERLENDİRMELER:
Davacı-karşı davalı itirazlarında öz olarak hukuki değerlendirmelerin yetkisiz yapılmakla yok hükmünde olduğundan bahisle sözleşme hükümlerinin incelenmediğini, esasen tazminat hesabının yapılması gerektiğini beyan etmiştir. Bu hususta nihai takdir Sayın Mahkemenindir.
Somut olayda davacı-karşı davalının talepleri, (türü ne olursa olsun) davalı-karşı davacı ile aralarındaki sürekli borç ilişkisi niteliği taşıyan sözleşmenin haksız olarak feshedildiği, haksız fesihten sonraki bir yıllık dönemde oluşan alacağın (kazanç kaybının) kendisine ödenmesinden ibarettir. Tarafımızca sözleşmenin nitelenmesinin üzerinde durulmasındaki amaç, davacı-karşı davalının taleplerine ilişkin sözleşmede düzenleme bulunmayan hallerde uygulanacak hükümlerin belirlenmesinden ibarettir.
Davalı-karşı davacının karşı davasında ise davacı-karşı davalının edimlerini gereği gibi ifa etmediği, sözleşmede belirlenen payının düşürüldüğü, uyarılar rağmen sonuç alınamaması üzerine sözleşmenin feshedildiği, davacı-karşı davacının bu davranışları ile zarara sebep olduğu ve bu zararın tazminin talep edildiği görülmektedir.
Davalı-karşı davacının iddialarının bir kısmının sektörel inceleme ile değerlendirilebileceği, bu konuda uzman olan heyetimizin sayın üyesi tarafından da kök raporda, davacının sözleşme ile kendisine yüklenen işleri özenle gerçekleştirip gerçekleştirmediğinin belirlenebilmesi için işin görülmesi için gerçekleştirdiği faaliyetlerin dayandığı sözleşme ve belgelerin incelenmesi gerektiği ancak dosya kapsamında bu yönde üçüncü kişilerle yapılmış sözleşme ve belgelerin bulunmadığı, bu nedenle değerlendirme yapılamadığı hususunda görüş bildirilmiştir. Bunun yanında kök raporda, dosya kapsamında davacı tarafından yollanan elektronik postaların çıktılarının ek kısmında 7.12.2016-4.7.2016 tarihleri arasında birden fazla ve farklı uzunlukta zaman dilimleri arasında yollanmış olduğu haftalık raporların ekli olduğu (ancak bu raporların ekli olduğundan başka bilgi yoktur/elektronik posta çıktısıdır), Raporların 1.4.2015 tarihinden itibaren yollanmadığının açık olduğu ancak davalı-karşı davacı tarafından da bu hususta fesih tarihine kadar ileri sürülmüş bir talep veya ihtar bulunmadığı tespit edilmiştir. Nihai takdir Sayın Mahkemenindir.
Somut olayın çözümünde, Sayın Mahkemenin takdirinde olmak üzere alternatifli değerlendirme yapılmıştır.
a)Davacı-karşı davalının vekil olarak kabul edilmesi halinde/ taraflar arasındaki ilişkiye vekalete İlişkin hükümlerin uygulanacağının kabul edilmesi gerektiği, bu doğrultuda vekilin (davacı/karşı davalının) işin yapılması sırasında özenli davranıp davranmadığın belirlenmesi gerektiği, vekilin somut olaya göre olması gereken bir vekilden beklenebilecek en yüksek derecedeki özenli davranıştan sapma oluşturacak bir davranışının olup olmadığına göre feshin haksız olup olmadığı, Özen eksikliğine bağlı zararın doğup doğmadığının değerlendirilebileceği, (TBK m. 506) çünkü vekilin, işin sonucunun gerçekleşmemesinin riskini taşımadığı, işi kendisinden beklenen özenle yapması halinde ücrete hak kazanacağı, taraflar arasındaki sözleşmede, vekilin ücretinin gelir paylaşımı esasına göre ödeneceği kararlaştırıldığından, vekil yani davacı-karşı davalı gelir elde edilmesi halinde bunun kararlaştırılan yüzdesi üzerinden ücrete hak kazanacağı sonucuna varılmıştır.
b)Sayın Mahkemenin sözleşmenin adi ortaklık sözleşmesi olduğu kanaatine varması halinde de ortakların birbirlerine karşı sorumlulukları konusunda değerlendirme yapılması gerektiği, TBK m. 628 hükmündeki özen borcu uyarınca, davacı-karşı davalının ortaklık işlerinde kendi işi ile aynı ölçüde çaba ve özen gösterip göstermediğinin belirlenmesi gerektiği ve bu doğrultuda feshin haksız olup olmadığı, özen eksikliğine bağlı zararın doğup doğmadığının değerlendirilebileceği, bu ilkeler doğrultusunda değerlendirmenin sektörel inceleme verilerine göre yapılması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
SEKTÖREL ACIDAN YAPILAN DEĞERLENDİRMELER :
16.07.2018 tarihli kök raporumuza teknik yönden aynen katılınarak; Reklam, Tanıtın ve Pazarlama uzmanı tarafından, davacının sözleşme ile kendisine yüklenen işleri özenle gerçekleştirip gerçekleştirmediğinin belirlenebilmesi için işin görülmesi için gerçekleştirdiği faaliyetlerin dayandığı sözleşme ve belgelerin incelenmesi gerektiği ancak dosya kapsamında bu yönde üçüncü kişilerle yapılmış sözleşme ve belgelerin bulunmadığı, bu nedenle değerlendirme yapılamadığı” şeklinde görüş ve değerlendirmeler bildirilmiştir.
Taraflarca rapora karşı itiraz ve beyan dilekçeleri sunulmuştur.
Mahkememizin 28.09.2020 tarihli duruşma ara kararı ile “…Dosyanın ek raporun sonuç kısmı da gözetilerek, yeniden bilirkişilere günsüz tevdii ile, davacı tarafça 10/02/2020 tarihinde sunulan beyan dilekçesi ekinde yer alan belgelerin , davacı tarafça 06.07.2020 tarihinde sunulan Doç. Dr. … tarafından düzenlenmiş olan hukuki mütalaanın ve davalı tarafça
28.09.2020 tarihinde sunulan beyan dilekçesinin ve bir önceki rapora karşı sunulan beyan ve itiraz dilekçelerinin detaylı olarak değerlendirilip, gerek görülmesi halinde tarafların ticari defter ve kayıtları daha önce sunulan deliller yeniden incelenerek, itirazlar hakkında detaylı açıklamalar yapılması, davalı tarafın fesih ihtarnamesinde belirtilen hususlara ilişkin (feshin haklı olup olmadığına ilişkin) inceleme yapılıp, feshin haklı olup olmadığının belirlenmesi, alternatifli olarak sunulan hukuki mütalaaya günlük kazanç bedeli üzerinden
zarar hesabının yapılması için ikinci ek rapor düzenlenmesinin istenilmesine….” karar verilmiş olup, dosya ikinci ek rapor için yeniden bilirkişilere tevdi olunmuştur.
Bilirkişiler ikinci ek raporda ” Neticeten ; Sektörel yönden yapılan incelemelerde; Takdir Yüce Mahkemenizin olmak üzere, incelenen deliller neticesinde satış ve pazarlama için ekip kurulmasına yönelik herhangi bir madde anlaşmada olmamasına rağmen, işin niteliği açısından, …’la yapılan anlaşmada da görüldüğü üzere kiralanacak yerlerin türü ve niteliği noktasında, havacılık ve ilgili sektörlerin uzun dönem kiralamaları hariç, diğer sezonsal ve özel günler vb. ait kiralamalar ve müşteri geliştirme adına diğer bir değişle potansiyel müşterilere
ulaşmak için satış ekibi kurulması, teklif verilmesi, teklif için gerekli çalışmaların ve sunumların hazırlanması ve anlaşmalarla ilgili raporlama için satış ve pazarlama ekibinin kurulmasının gerektiği, pazarlama ve satış çalışmalarının etkili bir şekilde yapılmadığı, potansiyel müşterilerin bulunması, raporlama, satış görüşmelerinin, sunum ve ziyaretlerin yapılması noktasında bir ekip kurulması gerekirken kurulmadığı, yapılan reklam sözleşmelerinin bir bölümünün daha önceden mevcut olduğu ve devam niteliğinde olduğu, reklam alınması açısından yeni katılımların yetersiz olduğu, davacı tarafın sözleşme sonrasında eski şirketi olan davalı şirketteki mail adresini ve pozisyonunu kullandığından pazarlama ve satış aktiviteleri açısından yanlış anlaşmalara da neden olabileceği kanaatine ulaşıldığı,
Mali yönden yapılan incelemelerde;Davalı şirketin kayıtlarına göre davacı yanın sözleşmenin ayakta kaldığı sürede 996.505,84 TL gelir etmiş olup, aylık gelirini ise (996.505,84 TL/16 ay=) 62.281,61 TL olduğu, Sayın Mahkemeniz sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak fesih edildiği yönünde karar vermesi seçeneğinde, 12 aylık elde edebileceği gelirin
747.379,32 TL olduğu, sözleşme süresi sonuna kadar ise (93 aylık) elde edeceği gelirinin ise 5.792.189,73 TL olduğu, Sayın Mahkemeniz davalı tarafından yapılan toplam ödeme tutarının davacı karşı davalı yanın beyanı doğrultusunda 1.401.389,00 TL olduğu yönünde karar vermesi durumunda davacı yanın sözleşmenin ayakta kaldığı sürede
1.401.389,00 TL gelir etmiş olup, aylık gelirini ise (1.401.389,00 TL /16 ay=) 87.585,81 TL olduğu, Sayın Mahkemeniz sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak fesih
edildiği yönünde karar vermesi seçeneğinde, 12 aylık elde edebileceği gelirin 1.051.041,75 TL olduğu, sözleşme süresi sonuna kadar ise (93 aylık) elde edeceği gelirinin ise 8.145.573,56 TL olduğu,
Buna karşılık bir diğer seçenek olarak da, davalı yanın beyan ve savunmaları delillerle doğrudan temas eden sayın Mahkemece yerinde görülecek olursa, sayın mahkeme davalı savunmaları yönünde hüküm kurmakta da takdir ve karar sahibi olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı, Davalı şirketin incelenen 2015 ve 2016 yılları Mali tabloları karşılaştırıldığında;
Aşağıdaki tabloda görüleceği üzere davalı şirketin 2015 yılına göre 2016 yılında satışlarında 285.977,00 TL azalış, Karında 380.852,37 TL tutarlı azalış olduğu görüldüğü,
Sözleşme yönünden yapılan incelemelerde ; Nihai takdir Sayın Mahkemede olmak üzere dosya kapsamındaki sözleşmenin türü konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunduğu için alternatifli değerlendirme yapıldığı, ara kararda, dosyaya sunulan bilimsel görüşün de değerlendirilmesinin istendiği, bilimsel görüşte ise bir acentelik sözleşmesinin varlığı sonucuna ulaşıldığı, sözleşmede, acentelik sözleşmesine özgü belirli bir yer veya bölgede faaliyet gösterme unsurunun yer almadığı düşünülerek vekalet sözleşmesi olarak değerlendirildiği, bilimsel görüşte ise belirli bölgede faaliyet gösterme unsurunun gerçekleştiğinin kabul edildiği, Borca aykırılığın somutlaştırılmasında kullanılan satış ve pazarlamanın yeterli
özenle yürütülmediği, bu yönde bu faaliyetlerin yürütülmesi için satış ve pazarlama ekibi kurulmadığı, 8.1.2016 tarihinde karşılıklı mutabakatla komisyonun
%30’dan %25’e indirildiği, satış ve pazarlama gelirlerinin düştüğü şeklindeki ifadelerin, bilirkişi heyetinin tespitlerine değil, davalı/karşı davacının … 7. Noterliğinin 12.8.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesine dayandığı, Davacı/karşı davalının iddia ettiği gibi kök veya ek raporda, kendisine bir başarı kotası konulduğu, bir sonuç yaratma edimi altına girdiği, belirli oranda satış yapılamamasının başarısızlık olarak değerlendirileceği yönünde bir kanaat söz konusu olmadığı, tam aksine davacı/karşı davalının kendisinden beklenen özeni
gösterdiği ancak sonucun elde edilemediği hallerde sorumluluğunun söz konusu olmadığı, bu davanın konusu sözleşme ile sonuç elde etmeyi (davacı/karşı davalının deyimiyle başarı kotasını) taahhüt etmediğinin açıkça ortaya konulduğu, Davacı/karşı davalının, incelemede sözleşmenin esas alınması gerektiği ve pazarlama işinin uygun şekilde yapılıp yapılmadığının reklam sektöründe uzman bilirkişi tarafından incelenmesi gerektiği hususunun hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyan ettiği, incelemelerin tamamının, taraflar arasındaki sözleşme
hükümlerinin esas alınarak yapıldığı, sektörel incelemenin gerekliliği, heyetimizin espitlerine dayalı olarak değil Sayın Mahkemenin 2.02.2019 tarihli Ara Kararına dayandığı,
Davacı/karşı davalının, 16 ay boyunca ihtar edilmediklerini, yazışmalarda kendilerine teşekkür edildiğini, 1.401.389,00 TL ödeme yapıldığını dolayısıyla sözleşmeye uygun ifa bulunduğunu beyan ettiği, Bu hususa kök ve ek raporda, “Bunun yanında kök raporda, dosya kapsamında davacı tarafından yollanan elektronik postaların çıktılarının ek kısmında 7.12.2016-4.7.2016 tarihleri arasında birden fazla ve farklı uzunlukta zaman dilimleri arasında yollanmış olduğu haftalık raporların ekli olduğu (ancak bu raporların ekli olduğundan başka bilgi yoktur/elektronik posta çıktısıdır), Raporların 1.4.2015 tarihinden itibaren yollanmadığının açık olduğu ancak davalı-karşı davacı tarafından da bu hususta fesih tarihine kadar ileri sürülmüş bir talep veya ihtar bulunmadığı tespit edilmiştir. Nihai takdir Sayın Mahkemenindir” ifadeleriyle değinildiği, Davacı/karşı davalının, sözleşmenin 3. Maddesi ve alt başlıklarında, … ile … arasındaki sözleşmenin, … için de bağlayıcı olacağının kararlaştırıldığını, dolayısıyla sözleşmenin süresinin de … ile yapılan sözleşmeye göre belirleneceğini beyan ettiği, dosyaya sunulan bilimsel görüşte, sözleşmenin süresinin 2023 yılına kadar devam edeceğinin kabul edildiği, bu hususun belirlenmesinin sözleşmenin yorumuna ilişkin bir mesele olduğu, bu nedenle kök veya ek raporda, sözleşme süresine ilişkin olarak alternatifli değerlendirme yapıldığı” belirtilerek nihai olarak ek rapor düzenlenmişir.
Netice olarak mahkememizce yapılan değerlendirmeye göre; Taraflar arasında 01.04.2015 tarihinde yapılan sözleşmeye istinaden …’ın sahibi bulunduğu tek yetkili sözleşme ile 2023 yılına kadar …’a kiralamış olduğu … … Mecrasında yer alan, mülkiyeti …’a ait mevcut üniteleri (pano, raket, direk banner ve kemer) ile yapılması muhtemel her türlü reklam ünitesi ile
tanıtım, organizasyon işlerinin satış ve pazarlanması ile ilgili …’nin arazi sahibi olduğu, …’ın ise satış ve pazarlama yetkilisi olduğu …’ndaki arazideki yer … üniteleri ile tanıtım ve organizasyon işlerinin satış ve pazarlaması hususlarının düzenlenmesi işlerinin yapılması kararlaştırılmış olup, davalı tarafa ait reklam alanlarının satış ve pazarlanmasına dair sözleşme bulunduğu, bu sözleşme uyarınca taraflar arasında ortak bir. amacın olmaması, davacı tarafın ediminin kiraladığı reklam panolarının satış, pazarlama ve organizasyonun yapılması olup netice olarak bu sayede gelir elde etme amacı olduğu, davalının ise kendisine bu yönde yüklenmiş edimin gereğini yerine getirerek sözleşmede kararlaştırlan bedelin elde edileceği, tüm işlemlerin davalı adına ve hesabına davacı tarafından yapılacağı, davalının işinin davacı tarafından görüleceği anlaşılmakla, taraflar arasındaki bu sözleşmenin vekâlet sözleşmesi olduğu kanaatine varılmıştır.
Sözleşmenin m. 1.4 hükmünde, davacının ediminin, …’ın sahibi olduğu ve yetkili sözleşme ile 2023 yılına kadar …’a kiralamış olduğu… açık hava mecrasında yer alan, mülkiyeti …’a ait mevcut reklam üniteleri ile yapılması muhtemel her türlü reklam ünitesi ile tanıtım, organizasyon işlerinin satış ve pazarlaması şeklinde ifade edildiği, hükümde geçen 2023 ifadesinin davalının tarafı olduğu …’la yapılan sözleşmeye bir atıf olduğu ve tarafların sözleşmenin
süresini belirleme yolunda bir iradesinin olmadığı kanaatine varıldığı ve taraflar arasındaki sözleşmenin belirsiz süreli bir sözleşme olduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişi ikinci ek raporunda yer alan ve mahkememizce de dosya içeriğine uygun olarak değerlendirilip hükme esas alınan sektörel açıdan yapılan değerlendirmelere göre; sözleşme kapsamında satış ve pazarlama görüşmeleri … tarafından yapılacak ancak satışa ilişkin sözleşme … yöneticileri tarafından imzalanacak ve … satışlar ile ilgili her türlü konuyu …’a iletmekle yükümlü olup, her hafta …’in … adresinden …’a reklam alanları raporu gönderilecek olup bilirkişi tarafından yapılan tespitlere göre, anlaşmanın imzalandığı 01.04.2015 tarihi ile fesih edildiği 12.08.2016 tarihleri arasında 70 haftanın bulunduğu, 70 haftadan 44’ünde raporlamanın yapıldığı, 18 tanesinin gecikmeli olarak nitelendirilebileceği, raporlamanın sadece İpek Haskatar’ın attığı maillerden ibaret olduğu, 16.04.2015 tarihinde başladığı, 25.07.2016 tarihinde sonlandırıldığı, raporlamanın eksik ve gecikmeli olarak yapıldığı, davacının delil olarak sunduğu bazı mail yazışmaları anlaşma öncesine ait olup, …’in daha önce davalı şirketteki çalışma döneminde olduğu için değerlendirilmeye alınmadığı, sözleşme kapsamındaki … Koyundaki arazide yer … üniteleri için satış ve pazarlama çalışmaları neredeyse yapılmamış, sadece bir anlaşma imzalandığı, incelenen deliller neticesinde pazarlama ve satış çalışmalarının etkili bir şekilde yapılmadığı, potansiyel müşterilerin bulunması, raporlama, satış görüşmelerinin, sunum ve ziyaretlerin yapılması noktasında bir ekip kurulması gerekirken kurulmadığı, yapılan reklam sözleşmelerinin bir bölümünün daha önceden mevcut olduğu ve devam niteliğinde olduğu, reklam alınması açısından yeni katılımların yetersiz olduğu anlaşılmakla davacının sözleşme kapsamında gerekli özeni göstermediği, davalı tarafın sözleşmeyi feshinin haklı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Nihai olarak davalının sözleşmeyi haklı olarak feshetmiş olması karşısında, davacı tarafın dava dilekçesi ile talep ettiği (davalı tarafından sözleşmenin haksız olarak feshedildiği ve bu sebeple zararın tazminine ilişkin) taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Davalı karşı davacı karşı davasında, ticari kaybının çok büyük
olduğunu, önceki yılın aynı dönemi ile yapılan karşılaştırmalarda düşüşler olduğunu iddia etmiş olup yapılan mali incelemede davalı şirketin incelenen 2015 ve 2016 yılları Mali tabloları
karşılaştırıldığında; 2015 yılına göre 2016 yılında satışlarında 285.977,00 TL azalış , Karında 380.852,37 TL tutarlı
azalış olduğu görülmüş olup, karşı dava dilekçesindeki 50.000,00 TL’lik talep ve sözleşmenin haklı olarak feshedildiği de gözetilerek bu miktar üzerinden karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl davanın reddine,

Karşı davanın kabulü ile, karşı davadaki talep miktarı ile bağlılık gereği, 50.000,00 TL nin karşı dava tarihi olan 05/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı karşı davalıdan alınarak, davalı karşı davacıya verilmesine,
2-Asıl dava yönünden
a-Alınması gerekli harç 59,30 TL olup, peşin harç, tamamlama harcı ve ıslah harcı olarak yatırılmış olan toplam 35.077,20 TL den mahsubu ile fazla alınmış olan 35.017,90 TL harcın karar kesinleştikten sonra istek halinde davacıya iadesine,
b-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
c-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 100.797,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
3-Karşı dava yönünden
a-Alınması gerekli 3.415,50 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 854,00 TL harcın mahsubu ile geriye kalan 2.561,50 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
b-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 889,70 TL toplam harç ile yargılama aşamasında yapılan bilirkişi ücreti 2.250,00 TL olmak üzere toplam 3.139,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
c-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 7.300,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde taraflara iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.07/06/2021

Başkan … Üye … Üye … Katip …

e-imza e-imza e-imza e-imza