Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/85 E. 2018/72 K. 05.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/85 Esas
KARAR NO : 2018/72
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 07/05/2008
KARŞI DAVA TARİHİ : 18/06/2008
KARAR TARİHİ : 05/02/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili davası ile davalının finansal piyasalarda menkul kıymet alım satımı ile iştigal eden bir yatırımcı olup müvekkili bankanında müşterisi olduğunu, 18.06.2007 tarihinde bir opsiyon taahhüdüne girdiğini, bu taahhüdü ile 5 milyon ABD dolarını 19.10.2007 tarihinde 1.3350 satış kuru üzerinden bankadan satın almayı taahhüt ettiğini, bu işlemde müvekkilinin opsiyon alıcısı, davalınında opsiyon satıcısı konumunda olduğunu, davalının bu taahhüde karşı davalıya 51.500 USD ödediğini, ancak davalının 17.08.2008 tarihinde riski kapattığını iddia ettiğini, müvekkile olan borcunun yerine getirdiği, gerçekleşen telefon kayıtlarında söz konusu pozisyonun açık olduğunun belirli olup, uyarılara rağmen kapatmadığını, zararın gerçekleşmesine yol açtığı, müvekkil banka zararının ödenmesinin istendiği, ihtar olunduğu, banka hesabındaki 478.021,91 TL alacağa mahsup edilip, bakiye 223.489,48 TL alacağının kaldığını, müvekkil banka zararı olan bu miktarın vade tarihi 19.10.2007 tarihinden itibaren akti temerrüt faizi ile ve şimdilik sözleşmenin 5. md gereğince 10.000 TL cezai şart tutarında 19.10.2007 tarihli itirazın akti temerrüt faizi, gider ve sair vergileri ile tahsiline, masraf ve ücreti vekalete hükmolunması talep ve dava olunmuştur.
Davalı vekili cevabı ve karşı davası ile eksik harç olup, cezai şarta ilişkin harcın ikmal edilmediğini, müvekkili ile banka arasında vadeli opsiyon işlemleri yapmak üzere sözleşmeler yapıldığını, 17.08.2007 tarihli telefonla yapılan opsiyon sözleşmesi uyarınca 19.10.2007 tarihinde 1.3350 satış kuru üzerinden 5.000.000 ABD dolarını satma hakkını 37.000 USD opsiyon primi karşılığı satın aldığını, yapılan işlemin döviz satım opsiyonu olduğunu, bankanın satıcı, müvekkilinin opsiyon alıcısı olduğunu, 18.06.2007 tarihli işlemde ise bankanın alıcı, müvekkilinin satıcı konumunda olduğunu, çalışma sisteminin belirli olduğunu, verilen talimatın müvekkiline 2. kez sorulmayıp teyidin alınamadığı, zira bir fonksiyonun olmadığını, bunun nedeninin bankaların müşteri ile yaptığı alışverişi kendi adına çevirme yolundaki kötü niyetli hareketlerinden müşteriyi korumak olup, verilen talimatların şüpheye yer bırakmayacak kadar açık ve net olduğunu, dava konusu işlemin yapıldığını, 18.06.2007 tarihli işlemin pozisyonunu kapamadığı iddiası ile huzurdaki davayı açtıklarını, telefon kayıtları için inceleme işleminin olduğunu, tespit dosyasında yer aldığı, oluşan durumdan bankanın sorumlu olduğunu, 17.08.2007 tarihli ters işlem ile kapandığını, bankadaki hesapta bulunan parayı vadede çekmemesi durumunu bildiği ve kabul ettiğini gösterdiğini, haksız davanın reddi ile bankanın haksız el koyduğu 478.021,91 TL’nin 19.10.2007 tarihinden işleyecek temerrüt faizi ile ve cezai şart 10.000 TL’nin yine aynı tarihten akdi temerrüt faizi ile davacıdan tahsilini talep etmiştir.
Yapılan yargılamada iddia ve itirazlar tekrarlanmış, sözleşme, taahhütname, teftiş kurulu raporu, CD kayıtları, D.İş dosyası, ihtarlar, banka kayıtları, yapılacak bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Mahkememizce tarafların iddia ve itirazları çerçevesinde yapılan işlemler asıl ve karşı dava talepleri değerlendirilerek inceleme kararı oluşturulmuş, yapılan incelemeler ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu, SPK hükümleri ile birlikte denetlenmiş, davalı müşterinin alıcı olduğu, davacı bankanın satıcı konumunda bulunduğu, 19.10.2007 vadeli 1.3350 kur üzerinden 5 milyarı USD satma opsiyonu işleminin gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda nizanın oluştuğu, bu işlemler ve kurulan ilişki nedeniyle her ne kadar dekontta müşteri …’nın imzası olmasada işlemin kabullerinde olduğu, sunulan belgelerde davacı bankanın telefon kayıtlarını saklamak konusunda gerekli özeni göstermediği, çok uzun tarih aralarındaki ses kayıtlarının ibraz edilemediği, yapılan işlemde davacının aracı olmayıp, taraf olarak bulunduğunu, taraflardan birinin yapmış olduğu opsiyon işlemi ile ilgili olarak 3. bir taraf ile aynı şartlarda ters yönde bir opsiyon işlemi gerçekleştirip gerçekleştirmemesinin ilk işlemin varlığını etkileyen bir yönü bulunmadığı, bu sözleşmeye göre davacının mutabakatı sağlamış bir işlemden geri dönme hakkının bulunmadığı, sözleşmenin müşterinin işlemden vazgeçmesine yönelik hükmünde “müşterinin herhangi bir sebeple işlem nedeninden önce opsiyon işleminden vazgeçtiğini bildirmesi durumunda o günkü piyasa koşullarına göre tek taraflı olarak banka tarafından değerlendirilerek yeni bir opsiyon primi hesaplanır ve müşterinin ilgili hesabından resen tahsil edilerek, opsiyon işlemi ile ilgili teminat faiz verilmeden kapatılarak opsiyon işleminin sona ereceği, müşterinin bu hususları peşinen ve gayrikabili rücu kabul etmiş sayılacağı” hususunun da olduğu, o halde müşterinin 17.08.2007 tarihli işlemin gerçekleştiğini sözlü ve yazılı iddia ettiği, banka tarafından defalarca müşterinin pozisyon kapatması yönünde teklifi yerine resen kapatma yoluna girmesi gerekeceği, güçlü kurum niteliğinde olan bankanın iddialarının hiç şüpheye yer vermeyecek şekilde kanıtlanmasının sağlayacak operasyonel ve teknik sistemi kurmuş olması gerektiği, sorumluluğu olduğunu, BDDK tarafından yapılan denetleme ve rapor ile de dekontunda imza bulunmayan 18.06.2007 tarihli ilk işlem ile 17.08.2007 tarihli ihtilafa konu işlemin geçerlilik durumuna göre değişeceği, bankanın takas edilen tutarı müşterinin haklılığı halinde ödeyeceği, bankanın alacağını tahsili için takas hakkını kullanma niyetiyle hareket ettiğinin kanaatini bildirdikleri denetlenen işlemlerde bankanın kendisini riskten korumak veya kâr etmek amacıyla … ile gerçekleştirilmiş olduğu opsiyon işlemi ile aynı şartlarda ve ters yönde olmak üzere başka kurumlarla da opsiyon işlemleri yapmasının, davalı ile yaptığı işlemin geçerliliğine bir etkisinin olmadığı, 17.08.2007 tarihindeki işlemin davalının şartları bildirmesinden sonra davacı banka temsilcisi tarafından aranıp fiyatın kabul edilip teyit olunması ile tamamlanmış sayılması gerektiği, bankanın başka bir banka ile yapılan yazışmaları yani … Bank ile işlemin gerçekleşmediğine ilişkin kayıtların sunulmasında dava dışı … Bank ile davalı arasında ilişki olmayıp, dava dışı bankanın teklifini geri çekmesinin kaçırılmış ve gerçekleşmeyen bir işlemin davacı ile dava dışı banka arasında olup, davalıyı etkilemeyeceği, bunun yanı sıra 18.06.2007 tarihindeki opsiyon işleminin 17.08.2007 tariihnde yapılmış olan ters işlemle kapatılmış olacağı bu durumda müşterinin mevduatına el koyan cezai şart talebinin yerinde görülemeyeceği, güven kuruluşu olan bankanın işlemin gerçekleşmesi, kayıtların usulüne göre saklanması, operasyonel ve teknik sistemlerin kurulması ve iş akışı prosedürünün belirlenmesi ve kontrol mekanizmasının kurulması hususları çerçevesinde özen borcuna uymadığı hususları rapor olunmuştur.
Tüm dosya kapsamı sunulan deliller çerçevesinde teknik nitelikli açıklanan raporlar denetlenmiş, davacının bankacılık işlemlerine etik değerlerine uygun hareket etmediği ve dava talebinin yerinde olmadığı, ancak karşı dava yönünden davalı talebi mahkememizce cezai şart olarak nitelendirilmiş olduğu nedenle gerek asıl ve gerekse karşı davanın reddine dair verilen karar Yargıtay …hukuk Dairesinin 20/02/2014 tarih … sayılı ilamı ile karşı davada davalı bankanın yaptığı işlemin usulsüz olduğu kabul edildiğine göre bu kabul şekli uyarınca hesapta el konulan paranın karşı davacıya iadesi ve bu usulsüzlüğün opsiyon sözleşmesinin 5. maddesinde belirtilen cezai şart alacağının tahsilini gerektirip gerektirmediği değerlendirilerek de karar verilmesi ve 17/08/2007 tarihli ikinci opsiyon sözleşmesinin prim borcuna davalı tarafından ödenmemesi veya ödenmesi için hiçbir girişimde bulunulmaması olgusu nazara alınarak yine davalının ikinci işlem ile ilgili olarak sonradan tekrar fiyat sormadığı hususu da incelenip değerlendirilerek ikinci işlemin gerçekleşip gerçekleşmediğini, aralarında bankacı ve akedemisyenlerden oluşan yeni bir bilirkişi heyeti tespiti ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği hususlarının tartışılması yönü ile de bozularak mahkememize gönderilmiştir.
Dosya karar düzeltme talebi sonrası esasa kaydedilmiş ve bozma ilamı doğrultusunda eksikliklerin tamamlanması ve gerekli incelemenin yapılması yönünden belirlemeler ile bu çerçevede tarafların iddia ve itirazları alınan raporlar bozma ilamındaki hususlar denetlenerek asıl ve karşı davada davacıların talepleri doğrultusunda gerekli değerlendirmenin yapılıp tazmine konu alacağın belirlenmesi için oluşturulan bilirkişi heyeti ile inceleme yapılmıştır.
Yapılan inceleme ve denetleme ile asıl davanın opsiyon sözleşmesinden kaynaklanan zarar tazmini ve cezai şart alacağının tahsili olup karşı davanın ise haksız el konulan paranın iadesi ve cezai şart alacağının tahsiline yönelik bulunduğu, taraflar arasındaki 18/06/2007 tarihli ilk opsiyon sözleşmesinden doğan zararın tazmin edilebilmesi için ikinci işlem olan 17/08/2007 tarihli opsiyon sözleşmesinin kurulmamış olmasına bağlı olduğu dosya kapsamı üzerinde yapılan inceleme ve telefon ses kayıt detaylarının denetlenmesinde …’nın uyuşmazlığa konu opsiyon işlemenin gerçekleşmediğini bildiği ve uyuşmazlıktan kaynaklanan pozisyonun devamı yönünde banka görevlisi ile hemfikir oldukları dolayısıyla taraflar arasındaki 12/01/2007 tarihli opsiyon sözleşmesinin 5. maddesinde yer alan cezai şart koşullarının oluştuğu telefon ses kayıtlarında ihtilafın 21/09/2007 tarihinden evvel bilindiği ancak bu ses kayıtlarının kurtarılmasına yönelik herhangi bir icrada bulunmadığı bankanın ses kayıtlarını saklamakta gerekli özeni göstermediği, bankanın fiyat tekliflerini vermekten imtina etmesi ile müşterisi ile işlemlerini % 0.05 flat kar ile kar ile gerçekleştirdiği, 17/08/2007 tarihinde müşteriye sunulan fiyat ile ancak 1000 USD’lik bir farkın bulunduğunu teftiş kurulu raporu ve BDDK raporunda yer alan …ve … ifadeleri ile sabit olduğu dolayısıyla bankanın 17/08/2007 tarihinde kendi karından vazgeçmemek adına ihtilafa konu işlemi gerçekleştirmekten imtina ettiği belirlenmiştir.
Yapılan işlemler ve konuşmalar ile banka hazine personeli …’ın son derece özensiz davranarak işlemin riskleri ile ilgili zararın davalı tarafından sürdürülemeyecek aşamaya gelene kadar devam ettiği daha sonra davalının uyarıldığı ancak zararın gerçekleştiği …’ın davalı ile daha sonra da görüşmeyi reddettiğinin kayıtlar ile sabit olduğu, bu durumda bankanın gerekli özeni göstermediği ve zararın büyümesinden etkisinin bulunduğu zararın azaltılması yönünde de özenin gösterilmediği davalı hesabında teminatlı olarak tuttuğu meblağın üzerinde bir zararın tazmininin istenilmeyeceği bankanın bu zararın büyümesinde ağır kusurunun bulunduğu yapılan işlemlere göre değerlendirilip belirlenmiştir.
Tarafların sunulan raporlara karşı beyanları alınmış Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda uzman bilirkişilerce gerekli denetlemeler yapılmış her nekadar istenilen hususların değerlendirilmediği davacı banka tarafından da ifade edilmiş ise de gerek bozma gerekse tarafların iddia ve itirazları doğrultusunda tüm denetlemelerin yapılarak sonuca gidildiği anlaşılmış yeniden bu koşullarda yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek duyulmamıştır.
Tüm dosya kapsamı, sunulan deliller, izleme olanağı sağlayan bilirkişi raporu bozma ilamı ve sonrasında alınan rapor ve denetlemeler tartışılmış bu koşullarda davacının ağır kusuru nedeni ile oluşan zararda sorumluluğunun bulunduğu ve talebinin yerinde olmadığının belirlendiği opsiyon sözleşmesinden kaynaklanan zararın tazmini ve cezai şart isteminde bulunamayacağı nedenle reddi gerektiği karşı davada opsiyon sözleşmesine dayalı olarak haksız el konulan paranın iadesi ve cezai şart alacağının tahsili yönünde yapılan değerlendirmede ise banka tarafından bloke edilen davalıya ait yani karşı davacı …’nın 478.021,91 TL tutarındaki bedelin 01/04/2008 mahsup tarihinden itibaren ve bu opsiyon sözleşmesinden kaynaklanan ve 10.000,00 TL tutarlı cezai şartın talep çerçevesinde dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar vermek gerekip aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davanın reddine,
Asıl Davada;
-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 35,90 TL ilam harcının peşin alınan 3.033,50 TL’den düşümü ile 2.997,60 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
-Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
-Davalının yaptığı 70,00 TL tebligat giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 19.359,37 TL vekalet ücreti takdirine, bunun davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
2-Karşı davanın ise denetlenmiş olmakla kabulü ile banka tarafından bloke edilen 478.021,91 TL’nin 01/04/2008 mahsup tarihi itibari ile 10.000,00 TL cezai şartın da taraflar arasındaki sözleşme kapsamında dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,
Karşı davada;
-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 32.653,67 TL ilam harcının peşin alınan 6.737,30 TL’den düşümü ile 25.916,37. TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
-Davacının yaptığı 8.237,30 TL tebligat giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 33.070,88 TL vekalet ücreti takdirine, bunun davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük kesin süre içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
Başkan …
Üye
Üye
Katip …
ASIL DAVADA HARÇ /
3.033,50 TL P.H
35,90 TL İ.H /
2.997,60 TL İade harç
KARŞI DAVADA HARÇ / KARŞI DAVADA YARGILAMA GİDERİ
32.653,67 TL İ.H 6.737,30 TL İlk masraf
6.737,30 TL P.H / 1.500,00 TL Bilirkişi ücreti /
25.916,37 TL Bakiye harç 8.237,30 TL